Vaaz/Kelam Çalışması: İman
Açıklaması Üzerine
Presbiteryen Kilisesi,
Reform Seminer Notu
Yazan: Rev. Donald Cobb
Editör: Rev. İlhan Keskinöz
Elçisel
İman Açıklaması…
6. “Mesih İsa’ya”
(İşaya 49:1–9; İbraniler
1:1–4; Filipililer 2:5–11)
İsa
Mesih kendi yaşamıyla İsrail’in yapması gereken işini gerçekleştirmek üzere
peygamberimiz, kahinimiz ve Kralımız olarak geldi; bunun için kul benzeyişi
alarak yüceliğinden soyundu, böylece de halkı olan bizlere olan sevgisini
göstermiş oldu.
Heidelberg İlmihali 31.
C-) BİZİ ÖYLESİNE SEVENİN ALÇATILMASI
Ama
bütün bu şeylerden fazla, Mesih’in işinde her şeyden ziyade bizi hayranlıkla
O’na secde kılmaya yönlendiren şey, O’nun [Tanrı’nın KUL’u olarak] alçatılması
olmalıdır. Her şeyden üstün olan Mesih “kendini alçalttı, boş kıldı” ve insan benzeyişinde
doğmakla yetinmeyip, acı çeken KUL olmak üzere “kul özünü de aldı” (Filipililer 2:7):[1]
İşaya 53: ... 2 Bakılacak biçimden, güzellikten yoksundu.
Gönlümüzü çeken bir görünüşü de yoktu.
İşaya
Peygamber, Mesih İsa’nın kendi görkemini bırakarak olarak aramıza gelmesinden
dolayı O’nu dünyasal ölçülere göre bir çekiciliği ya da cazibesi olan birine
benzetemiyor. Zaten Mesih İsa görünüşüyle değil de öğretisi ve yaşamı ile
farklılığını göstermiştir. İsa Mesih bütün görkemini bırakmış olarak yeryüzüne
gelmiş ve O, “insanların yüz çevirdiği”
biri gibi, değer vermediğimiz biri gibi olmuştu ve hizmeti boyunca insanlar
O’nu küçük görerek ondan nefret ettiler. (İşaya 53:3). Tanrı’nın Oğlu’nun,
Sahibi olduğu bu dünyada “başını yaslayacak bir yeri yoktu” (Matta 8:20). Ruh’a
tamamıyla uyar gibi görünüşleriyle Tanrı’ya karşı içten isyan ettiklerini
saklayan insanlar O’nu reddetti. Sonunda kul özünü almış olan biricik Oğul “ölüme,
çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip” Tanrı’nın isteğine itaat etti (Filipililer 2:8).
Hakaretler ve alaylara katlandı. Bundan daha önemli olarak, her zaman O’nunla
birliği ve yakınlığı olan Baba Tanrı tarafından terk edildi ve yüreğinin en
derin köşesinde Baba’dan ayrı kalma acısına da katlandı (Matta 27:46).
Kutsal
Yazılar sadece Mesih’in acılarına ve elemlerine dair gerçeklere değil,
gözlerimizi devamlı surette Tanrı’nın
Oğlu’nun bizi ne kadar sevdiğini, O’nun yüceliğini ve büyüklüğünü (Filipililer
2:11) anlamamız ve böylece bu sevgiye
derin minnettarlık ve sevecen bir tutumla karşılık vermemiz için bizleri
teşvik eder.
Bu
nedenle, Mesih’in sevgisi bizleri zorlayarak, O’nun hizmetini yapmaya
çağırmaktadır: Tanrı’nın bizleri çocukları olarak kabul ettiğini bilerek,
Tanrı’nın çocuğu olarak davranmaya ve O’nun ışığının yaşayan yansımaları olmaya
çağırmaktadır. Böylece Hristiyanlar olarak Mesihsel bir hizmet ve tanıklık
bilinci içinde Tanrı’nın isteğini ve kurtarışını vaaz ederek, diri kurbanlar
olarak yaşamaya ve gündelik hayatımız
boyunca günaha ölmeliyiz. “Eğer dayanırsak, O’nunla beraber egemenlik
süreceğimizi”
(II.Timoteyus 2:12) ve şimdi bile egemenlik sürmeye başladığımızı
(I.Korintliler 4:8) bilerek yaşamalıyız.