Vaaz/Kelam Çalışması: İman Açıklaması Üzerine

Presbiteryen Kilisesi, Reform Seminer Notu

Yazan: Rev. Donald Cobb

Editör: Rev. İlhan Keskinöz

 

Elçisel İman Açıklaması…

 

1. “İnanıyorum”

(İbraniler 11, Romalılar 3:21-28)

 

İman, Hristiyan hayatın tümü için esas olan, Tanrı’ya bağlanan bir güvendir. imanın özel nesnesi, üçlübir Tanrı’nın tarihte yaptığı satın alma işidir.

 

Heidelberg İlmihali: 21

Heidelberg İlmihali: 22.

 

 

 

B-) İMANIN KAYNAKLANDIĞI VARLIK[1] 

İmanın her zaman belirli bir nesnesi vardır; İman bizi bir varlığa yönlendirir. İmanın etkin olması; imanın gayretine ve gücüne veya büyüklüğüne bağlı değildir. Çünkü iman her zaman kendinden öteye bakarak güvenini başka bir şey üzerine koyar. İmanın kendisinin gücü yoktur. İmanın gücü neye veya kime inanıldığına bağlıdır.[2] Bu nedenle Pavlus iman hakkındaki öğretisinde (Romalılar 3:21-31) ‘İsa Mesih’e olan iman’dan veya ‘kanına olan iman’dan (3:22, 25-26) söz ediyor. Aslında imanın kendiliğinden değeri de yoktur. Ama bu eşsiz değeri ve sarsılmaz gücü eliyle tuttuğu Kişiden alıyor.

 

Koloseliler 2: 6O halde Rab Mesih İsa'yı nasıl kabul ettinizse, öylece O'nda yaşayın. 7Şükranla dolup taşarak O'nda köklenin ve gelişin, size öğretildiği gibi imanda güçlenin.

Mesih’i nasıl kabul ediyoruz? Tövbe ve iman ile... Öyleyse ruhani hayatımız tövbe ve iman ile başlıyor ve böylece devam ediyor.

 

İki şey –yani sıkı bir güvenme ve imanın belirli nesnesi (İsa Mesih’te verilen Tanrı’nın lütfu)– birbirinden ayırılamaz. İmanın kaynağı ve bağlandığı varlık (öz nesnesi) Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’ta açıklanan tek Tanrı değilse bu iman gerçek değildir. Ve bu Kutsal Yazılar açısından iman olarak değerlendirilemez. Aynı şekilde, Mesih’e ve O’nun bereketlerine imandan başka bir yolla sahip olmak mümkün değildir. Heidelberg İlmihali, bu elemanların ikisine de güzel bir şekilde dikkati çekiyor:

21. Gerçek iman nedir? Tanrı’nın kendi Sözünde gerçek olarak açıkladıklarına yalnızca bilgi ya da bilinçsizce bir inanış değildir; Kutsal Kitap aracılığı ile Kutsal Ruh’un bende yarattığı (içimde var ettiği), başka bir katkı olmadan İsa Mesih aracılığı ile bizler için kazanılan, başkaları için değil fakat benim de işlediğim günahların bağışlandığı, Tanrı önünde sonsuza dek aklandığım ve kurtuluş için kabul edildiğimden derin-köklü bir emin olmadır.

 

Gerçek iman dikkatimizi tamamıyla Kutsal Ruh’un aracılığıyla, Baba’nın lütfunu ve adaletini gösteren Mesih’e çekiyor. Yani iman, her şeyden ziyade kendimizden (kendimize olan güven ya da kişisel niteliklerimiz ve yeteneklerimiz güvenden) vazgeçerek Tanrı’ya dönmek hareketi olarak açıklanabilir. İman, kendimize olan güveni reddedip; kurtuluşumuzu, yeterliliğimizi ve kimliğimizi Tanrı’da ve O’nun Mesih aracılığıyla bizim için yaptığı şeylerde aramak demektir:

Romalılar 3:27 Öyleyse neyle övünebiliriz? Hiçbir şeyle! Hangi ilkeye dayanarak? Yasa'yı yerine getirme ilkesine mi? Hayır, iman ilkesine. 28Çünkü insanın, Yasa'nın gereklerini yapmakla değil, imanla aklandığı kanısındayız.

 

Şuna dikkat etmeliyiz: hayatta her zaman kendini düşünme doğal eğilimimizden farklı olarak, bencil olmayan bir şekilde imanın kaynağı Tanrı’dır ve böyle olması gerekir. Tekrar söyleyelim: iman, sadece bir şeyin gerçek olduğunu kabul etmek değildir, kendi varlığımızın arzularının peşinden gitmek yerine, kendimizi merkez almak yerine, güvenen ve boyun eğen bir tutumla İsa Mesih’te sunulan lütfu ele alarak diri Tanrı’ya doğru gitmektir. Ama biz kendi kuvvetimizle Tanrı’ya dayanan bir güven asla yaratamayız, kendi kendimize yeterli olduğumuz düşüncesinden vaz geçmeliyiz. Bu nedenle Kutsal Yazılar, imanı hep “Tanrı’nın armağanı” olarak değerlendirir:[3] 

Efesliler 2: 8İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. 9 Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir.

 

İman aracılığıyla özü ve en derin anlamı Mesih olan bu yaşamda kendimizi yerleştirilmiş olarak buluyoruz! İman, Tanrı’nın lütfuyla Oğlunda bize verdiği yeni yaşamdan önce gelmiyor, onun bir parçasıdır!

 



[1] İmanın bağlandığı varlık (imanın nesnesi)

[2] İkinci Helvetik İman Açıklaması (1561) gerçek imanın “yaşam olan ve yaşam veren Mesih’i elinde tuttuğu için yaşayan iman” olduğunu vurguluyor (XV,6). Bu açıklama, sonraki bir yerde, imanın “en iyi olan Tanrı’ya ve özellikle Tanrı’nın vaatlarına ve onların gerçekleşmesi olan Mesih’e sıkıca tutmak” olduğunu belirtiyor (XVI,1).

[3] Efesliler 2:8, Filipililer 1:6,29, I.Yuhanna 5:4-5, I.Korintliler 2:12,14; 4:7; 12:3