Vaaz/Kelam Çalışması: İman
Açıklaması Üzerine
Presbiteryen Kilisesi,
Reform Seminer Notu
Yazan: Rev. Donald Cobb
Editör: Rev. İlhan Keskinöz
Elçisel
İman Açıklaması…
2. “Tek Tanrı’ya”
(Yeremya 9:23-24,
Galatyalılar 4:4-5)
Tanrı,
bizi O’nunla beraber olmamız için yarattı; Mesih aracılığıyla Tanrı’yla
barışmış oluyoruz. Tarihte etkin olan Tanrı kendini üçlübir Tanrı olarak
açıklıyor.
Heidelberg İlmihali: 24. Bu iman esasları kaça ayrılır?
Üçe
ayrılır.
Baba
Tanrı ve yaratılışımız;
Oğul
Tanrı ve kurtarılışımız;
Kutsal
Ruh Tanrı ve kutsallaşmamız.
Heidelberg İlmihali: 25. Tek bir Tanrı1 olduğu halde neden Baba, Oğul ve Kutsal Ruh
üçlüğünden söz ediyoruz?
Çünkü
Tanrı kendi Sözünde öyle açıkladı.2 Bu farklı Üç Kişi tek, gerçek ve
sonsuz Tanrı’dır.
1
Tesniye 6:4, I.Korintliler 8:4, 6
2
Matta 3:16-17; 28:18-19, Luka 4.18 (İşaya 61:1), Yuhanna 14:26; 15:26,
II.Korintliler 13:14
Galatyalılar
6:4, Titus 3:5-6
Belçika İnanç Açıklaması; Bölüm 1 –Tek Tanrı
Kalbimizle
inanıyor
ve
ağzımızla itiraf ediyoruz ki,
Tanrı
diye çağırdığımız–
tek
ve
basit[i]
bir
ruhsal varlık vardır.
ebedi,
kavranılamayan,
gözle görülemeyen,
değişmeyen,
sınırsız,
her şeye gücü yeten;
tamamıyla bilge,
tamamıyla adil,
ve tamamıyla iyi,
ve her iyi şeyin
kendisinden taştığı kaynaktır.
A-) TANRI’YI TANIMAK
Yeryüzünde
‘konuklar’ (hac yolundaki yolcular) olarak yaşayan bizler için için iman temel
bir unsurdur. İman Açıklaması belirli bir anlam ifade ederek bu yaşamın başka
bir temel öğesini gösteriyor: Tanrı’yı
tanımak... Çünkü iman Tanrı’yı tanımayı mümkün kılıyor. İman bizi tamamen
insan ve tamamen Tanrı olan Mesih İsa ile birleştiriyor. Kutsal Yazılar
Tanrı’yı tanımanın en merkez bir amaç olduğunu gösteriyor.[1] Gerçek hikmetimiz, tek ‘övünme nedenimiz’ Tanrı’yı tanımaktan ortaya çıkıyor:
Yeremya 9: 23 RAB şöyle diyor:
"Bilge kişi bilgeliğiyle,
Güçlü kişi gücüyle,
Zengin kişi zenginliğiyle
övünmesin.
24 Dünyada iyilik yapanın,
Adaleti, doğruluğu sağlayanın
Ben RAB olduğumu anlamakla
Ve beni tanımakla övünsün
övünen.
Çünkü ben bunlardan
hoşlanırım" diyor RAB.
Bizler
böyle Tanrı’yı tanımak ve O’nunla paydaşlık içinde yaşamak için yaratılmışız;
bu nedenle Mesih İsa, ‘sonsuz yaşamı’ sadece gelecek bir durum olarak tarif
etmiyor. Şimdiki yaşamda bile Tanrı’yla yakın ve tamamen O’na dayanan bir bağa
girmeye çağrılıyoruz:
Yuhanna 17: 3 Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan
seni ve gönderdiğin İsa Mesih'i tanımalarıdır.
Westminster Kısa İlmihali (1. soru) bu engin
gerçeği basit bir şekilde vurguluyor:
İnsanın varlığının en baş amacı nedir? İnsanın varlığının en baş
amacı, Tanrı’yı yüceltmek ve sonsuza dek O’ndan zevk almaktır.[2]
Günah
dünyaya girdikten sonra bile ‘Tanrı’yı
tanımak’ varlığımızın en gerekli bir öğesidir. Tanrı, aralıksız olarak
Kendini yarattığı kişilere ya yaratılıştaki “yaptıklarıyla”[3] ya da düşmüş insanın vicdanı aracılığıyla
gösteriyor. Tanrı yaratılıştaki eserleri ile nasıl yargılıyor?
Romalılar
1:19 Çünkü Tanrı'ya ilişkin bilinen ne varsa, gözlerinin önündedir; Tanrı
hepsini gözlerinin önüne sermiştir. 20 Tanrı'nın görünmeyen nitelikleri -sonsuz
gücü ve Tanrılığı- dünya yaratılalı beri O'nun yaptıklarıyla anlaşılmakta,
açıkça görülmektedir. Bu nedenle özürleri yoktur.
Tanrı
düşmüş insan vicdanı ile nasıl yargılıyor?
Romalılar 2: 12Kutsal Yasa'yı
bilmeden günah işleyenler Yasa olmadan da mahvolacaklar. Yasa'yı bilerek günah
işleyenlerse Yasa'yla yargılanacaklar. 13 Çünkü Tanrı katında aklanacak olanlar
Yasa'yı işitenler değil, yerine getirenlerdir. 14 Kutsal Yasa'dan yoksun
uluslar Yasa'nın gereklerini kendiliklerinden yaptıkça, Yasa'dan habersiz
olsalar bile kendi yasalarını koymuş olurlar. 15 Böylelikle Kutsal Yasa'nın
gerektirdiklerinin yüreklerinde yazılı olduğunu gösterirler. Vicdanları buna
tanıklık eder. Düşünceleriyse onları ya suçlar ya da savunur.
Ama
günah nedeniyle bu bilgi insanın Tanrı’yla birleşmesi için yeterli değildir.
Tam aksine bu bilgi insanı özürsüz ederek yargılıyor (Romalılar 1:21-22; 2:12).
Bu nedenle Tanrı, insanları Kendisine yaklaştırma işini kendisi başlatıyor: lütfu aracılığı ile halkıyla bir antlaşmaya
giriyor, onları kurtarıyor, Kendi’ni onlara gösteriyor. Tanrı’yla bir olma
armağanının en derin ifadesi Baba’yı tanıtmaya gelen İsa Mesih’tir:
Yuhanna 1:18 Tanrı'yı hiçbir zaman hiç kimse görmedi.
Baba'nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul O'nu tanıttı.
Tanrı,
kendini “yüceliğin parıltısı ve O’nun varlığının öz görünümü” olan Mesih
aracılığıyla tamamen açıklamıştır.[4] Öyleyse yaşamlarımız hangi dereceye kadar
Mesih’in geliş amacının ve bizlerin bu yaşamda var oluş amacının sebebini yansıtıyor?
Yoksa hayatımızı Yeremya kitabında yazıldığı üzere ‘hikmet, güç ve zenginlik’ aramakla mı harcıyoruz? Yaşamdaki
hedeflerimiz Tanrı’nın bizi yarattığı hedeflerin sırasında mı?
[1] Çıkış 7:5; 29:46; 31:13; 33:12; Mezmur
91:14;
[2] Yaşamımızın Tanrı’yı tanımak ve O’nu
yüceltmek için verilmiş olması, Tanrı’nın Yaratıcımız olmasından ortaya çıkan
bir gerçektir. Calvin, Cenevre İlmihal’ini bu sözlerle başlatıyor: “İnsanın
yaşamının en başta gelen görevi nedir? İnsanları yaratan Tanrı’yı tanımak. Neden
bu cevabı veriyorsunuz? Çünkü bizde yüceltilsin diye bizi yarattıp bu dünyaya
yerleştirdi. Ve kaynağı Tanrı olan yaşamımızın O’nun görkemine adanması,
mutlaka doğrudur (1. ve 2. soru).
[3] Mezmur 19:1-7
[4] İbraniler 1:3; Yuhanna 15:15; Koloseliler
2:2, 9
[i] Tanrı’nın basitliği: 1-) Tanrı, “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh” olarak bölünemez. 2-) Tanrı’nın nitelikleri –iyiliği, kutsallığı, merhameti, v.s.- birbirinden ayrılamaz; O’nun özünden ayrılamaz