Vaaz/Kelam Çalışması: İman Açıklaması Üzerine

Presbiteryen Kilisesi, Reform Seminer Notu

Yazan: Rev. Donald Cobb

Editör: Rev. İlhan Keskinöz

 

Elçisel İman Açıklaması…

 

16. “Kutsalların birliğine”

(azizlerin paydaşlığına)

(Efesliler 4:7-16; 2:13-18; Koloseliler 1:12-14)

 

Mesih’le olan paydaşlığımızdan dolayı, birbirimizle paydaşlığımız vardır; bu paydaşlık ile Kilise kendi içinde var olan Tanrı’nın Krallığını (Egemenliğini) ve dünyaya getirdiği barışı açıklamış olur.

 

Heidelberg İlmihali 55.

 

GENEL BAKIŞ

(Westminster İnanç Açıklamasından (XXVI) ve Uzun İlmihalden derlenmiştir)

 

I. İsa Mesih’te Kutsal Ruh aracılığıyla birleşmiş olan tüm kutsallar O’nunla paydaşlık içerisinde olarak birbirlerine sevgiyle bağlıdırlar; armağanları ve lütufları paylaşırlar.

 

II. Kutsallar, tapınmada ve kendilerinin ruhsal gelişimine katkıda bulunan diğer eylemleri yaparken ayrıca kendilerinde olan farklı armağanlarla birbirlerini geliştirirler.

 

(65, 82) Gözle görülmeyen kilisenin üyeleri, Mesih aracılığıyla lütufta ve görkemde O’nunla birlikteliği ve paydaşlığı tadarlar. Yaşamda, ölümde, nihai olarak dirilişte ve yargı gününde Mesih’le olan paydaşlıkları neticesinde yetkinliğe eriştirileceklerdir.

 

(66) Seçilmişler ayrılamaz bir şekilde Kilisenin başı ve sahibi olan Mesih’le birleşmişlerdir.

 

(83) Gözle görülmeyen kilisenin üyelerine, bu yaşamda, Mesih’le olan yüceliğin turfandaları verilmiştir, başları olan Mesih’in üyeleri olduklarından, O’nda, kendilerine O’nun sahip olduğu tüm dolulukla yücelik verilmiştir;

 

(90) Yargı gününde doğru kişiler bulutlarda Mesih’le buluşarak, O’nun sağ tarafında toplanacaklar yasal olarak aklanmış olarak, reddedilmiş meleklerin ve insanların yargılanmasında O’na katılacaklar ve cennete alınacaklardır. Burada sonsuza dek tüm günah ve bozulmuşluktan özgür kılınmış olarak sayısız kutsalların ve kutsal meleklerin beraberliğinde bedende ve canda yetkin bir şekilde kutsallaştırılacaklar ve mutlu kılınacaklardır.

 

 

B-) TANRI’NIN SEVGİSİNE DAİR BİR TANIKLIK

Bu sevgi, imanlı yaşamın hedeflerinden biri olduğu halde, kendisi için mevcut olduğu kadar ayrıca da Tanrı’nın sevgisini dünyaya sergilemek üzere görevlendirilmiştir.

 

İnsan’ın isyankarlığının etkilerinden biri nefrettir. İlk olarak, Tanrı’ya karşı nefret...[1] Tanrı’yla paydaşlık içinde yaşama isteği –ki bu gerçek dindir– tamamıyla yok edilemez. Çünkü insan Tanrı’nın benzeyişinde yaratılmış olarak yaşamaktadır. O’na bağlı olmak üzere yaratılmıştır. Buna rağmen günahın dünyaya girmesinden itibaren bu istek bozulmuştur ve kendini artık insanların yarattığı putlara bağlar durumdadır. Sayısız ruhsal maskelerin varlığına rağmen, Romalılar Mektubu (3:11) “Tanrı’yı arayan kimse yok” diye öğretmektedir.[2] İnsanın günahlılığı, Yaratıcı ve insan arasına büyük bir engel duvarı koymuştur. Bu yüzden Kutsal Yazılar doğal insanı Tanrı’nın düşmanı olarak bile tasvir eder.[3]

Romalılar 5: 10 Çünkü eğer biz Tanrı'nın düşmanlarıyken Oğlunun ölümü sayesinde O'nunla barıştıksa, barışmış olarak Oğlunun yaşamıyla kurtulacağımız çok daha kesindir.

 

İnsanlar arasındaki nefret hakkında söz ettiğimiz zaman bu konu daha da belli olmaktadır. Tanrı’ya karşı günahın ani olan sonuçlarından biri insanların birbirlerinden nefret etmeleridir. İnsanlar nefretlerini tecavüz, ırkçılık ve egemenlik hırsıyla açığa vururlar.[4] Kutsal Yazıların günahlı insanın doğal halini tasvir ederken şöyle yazması hiç de şaşırtıcı değildir:

Titus 3:3 Çünkü bir zamanlar biz de anlayışsız, söz dinlemez, aldanan, çeşitli arzulara ve zevklere köle olan, kötülük ve kıskançlık içinde yaşayan, nefret edilen ve birbirimizden nefret eden kişilerdik.

 

Ama Kutsal Yazıların en derin öğretişlerinden biri, Tanrı’nın çarmıhta dünyayı kendisiyle barıştırmasıdır (II.Korintliler 5:18-19). Mesih’le bir olmamızdan (Mesihle Birleşmemiz) dolayı artık Tanrı’yla [Mesih İsa sayesinde] barıştırılmış olmaktayız. Tanrı’dan uzak olmak yerine O’na yakından bağlıyız:

Efesliler 2:18 O'nun aracılığıyla hepimiz aynı Ruh'ta Baba'nın huzuruna çıkabiliriz

 

Yani bizlerin yargıcı olan Tanrı, İsa Mesih’te artık bizlere Baba olmuştur!

 

Tanrı ve insan arasındaki paydaşlığın yeniden kurulması, birbirimizle olan bağların yeniden kurulmalarıyla ifade edilip somutlaştırılır:

Efesliler 2: 14‑16 Çünkü Mesih'in kendisi barışıklığımızdır. Kutsal Yasa'yı, buyrukları ve kurallarıyla birlikte etkisiz kılarak iki topluluğu birleştirdi, kendi bedeninde aradaki engel duvarını, yani düşmanlığı yıktı. Amacı, bu iki topluluktan kendisinde yeni bir insan yaratarak esenliği sağlamak, düşmanlığı çarmıhta öldürmek ve çarmıh aracılığıyla bir bedende iki topluluğu Tanrı'yla barıştırmaktı.

 

Yani İmanlılar Topluluğu olan KİLİSE barış yeridir. Çünkü Mesih ölümü ve dirilişiyle “kendisinde yeni bir insan” yaratabilmek için düşmanlığı öldürmüştür.[5] İmanlı Topluluğunun varolması, ırk, vatandaşlık ve dil farklarını ortadan kaldırmıyor ama bu farklar artık ayrılık yaratan, vaz geçilemez engeller değillerdir:

Koloseliler 3:11 Bu yenilikte Grek ve Yahudi, sünnetli ve sünnetsiz, barbar, İskit, köle ve özgür ayrımı yoktur. Mesih her şeydir ve her şeydedir.

 

Mesih, düşmüş bir dünyaya kurtaran Tanrı’nın sevgisini kutsalların paydaşlığında göstermeyi amaçlamıştır. İmanlı Topluluğunun üyelerinin birbirini sevmeleri, Tanrı’nın halkı için olan sevgisinin diri bir gösterisidir:

Yuhanna 17: 20-21«Yalnız onlar için değil, onların sözüyle bana iman edenler için de istekte bulunuyorum, hepsi bir olsunlar. Baba, senin bende olduğun ve benim sende olduğum gibi, onlar da bizde olsunlar. Dünya da beni senin gönderdiğine iman etsin. 22Bana verdiğin yüceliği onlara verdim. Öyle ki, bizim bir olduğumuz gibi bir olsunlar. 23Ben onlarda, sen bende olmak üzere tam bir birlik içinde bulunsunlar ki, dünya beni senin gönderdiğini, beni sevdiğin gibi onları da sevdiğini anlasın.

 

Bu sevgi Hristiyanlığın doğruluğunu ispat ediyor: öğrencilerin Efendilerine güvenilir olmaları, ilk olarak dini bilgilerinin kusursuzluğunda değil, birbirine olan sevgilerinde görülecektir (Yuhanna 14:20). Kiliseyi oluşturan Topluluğunun derin bir şekilde birbiriyle birliği [ya da paydaşlığı] aracılığı ile dünya İsa’nın gerçekten Baba’dan gönderildiğini anlayıp böylece O’na inanabilecektir (Yuhanna 17:21). Birbirimizi sevmemiz, İsa Mesih’in gerçekten Rab ve Kral olmasıyla ilgili herhangi bir savunma veya metoddan daha iyi, daha kesin bir göstergedir!

 

 



[1] Efesliler 2: 1‑2Sizler bir zamanlar, içinde yaşadığınız suç ve günahlarınızdan ötürü ölüydünüz. Bu dünyanın gidişine ve havadaki hükümranlığın egemenine, yani söz dinlemeyen insanlarda şimdi etkin olan ruha uymaktaydınız. 3Bir zamanlar hepimiz böyle insanların arasında, doğal benliğin ve aklın isteklerini yerine getirerek benliğimizin tutkularına göre yaşıyorduk. Ötekiler gibi doğal olarak gazap çocuklarıydık

[2] Romalılar 1:21-25; 3:11-18

[3] Koloseliler 1:21

[4] Tekvin 4:1-8, 23-24; Markos 10:42

[5] G.C. Berkouwer (The Church, pp. 77) aslında Tanrı’nın Mesih’teki kurtarıcı etkinliği, insanlar arasına yeniden paydaşlık getirmek amacındadır. Egemenliğin Müjde’sinde barış gerekli bir öğe olduğu için birbirimizi sevme buyruğu Yeni Antlaşma’da önemli bir yer alıyor (Yuhanna 13:34-35, I.Yuhanna 2:8).