Vaaz/Kelam Çalışması: İman
Açıklaması Üzerine
Presbiteryen Kilisesi,
Reform Seminer Notu
Yazan: Rev. Donald Cobb
Editör: Rev. İlhan Keskinöz
Elçisel
İman Açıklaması…
17. “Günahların affına”
(Elçilerin İşleri 5:29-32, I.Yuhanna 3:14-24,
Romalılar 8:29-39)
İmanlı yaşamımız, Tanrı’nın
affıyla belirleniyor. Bu yaşam, kendini somut olarak iman ve tövbe eden bir
tutumla gösteriyor ve güvenen bir tutumla belirlenmesi gerek, çünkü Tanrı’mız
affeden Tanrı’dır.
Heidelberg İlmihali 56
B-) GÜNAHLARIN AFFI VE TANRI’YA İTAAT ETME
Hristiyan yaşamını
“affedilme” ile ilgili olarak tasvir ederek, İman Açıklaması ve Kutsal Yazılar
bize Yasa’da yansıtılan Tanrı’nın isteğine uymak konusundaki yeteneksizliğimizi
hatırlatıyor.[1] İlk olarak,
Mesih’e yaptıklarımızdan dolayı değil gelmedik; lütuf ile Tanrı hastalığımızı
ve bir “hekime” olan ihtiyacımızı görmemizi sağladığı için Mesih’e koştuk.[2] Şimdi bile
Hristiyanlar olarak itaatimiz Tanrı’nın isteğinden çok yoksun kalmıştır
(I.Yuhanna 1:8-10). Bu nedenle Hristiyan yaşamı asla kişisel etkinliğimiz veya
itaatimizle belirlenemez, çünkü öyle
olsa Kutsal Tanrı bizi reddetmekten başka birşey yapamazdı.[3] Tamamıyla
mükemmel bir tavır bile Tanrı’nın “asgari isteği’ni” aşamaz:
Luka 17:10 Siz de böylece, size verilen buyrukların hepsini yerine getirdikten sonra, ‘Biz değersiz kullarız; sadece yapmamız gerekeni yaptık’ deyin.
“Günahların affının” Hristiyan yaşamının özü
olduğunu söylemek, imanlılar olarak yaşamımızın sürekli tövbe ve imanla belirlenmek zorunda olduğunu söylemek demektir.[4] Günahkar olduğumuz için tövbe etmemiz gerek;
Tanrı’nın ondan nefret ettiği ve gün geçtikçe daha çok bizim de ondan nefret
etmeyi öğrendiğimiz günah, hala reflekslerimizin ve alışkanlıklarımızın bir
parçasıdır. En büyük ihtiyacımız, devamlı günahlarımızın yıkanması ve
yaşamlarımızın pak edilmesidir. Ama Hristiyan yaşamı ayrıca imanla
belirleniyor, çünkü günahlılığımız artık bizi ümitsizliğe ve Tanrı yolundan vaz
geçmeye değil, Tanrı’nın affını tekrar ele geçirmek isteğine yöneltiyor –öyle
olması gerek. Ve bu af, gerçekten Mesih’te bulunduğu için yaşamımız devamlı
büyüyen bir iman ve bağlılıkla sürekli O’na doğru yönelmelidir.
Bu
öğretiş gündelik yaşamda itaatli olmayı ve buna gayret etmeyi unutabildiğimizi
mi demek istiyor? Kutsal Yazılar, bu itaatin güdüsünün mecburiyet duygusundan
ziyade, imandan doğan bir sevgi
olduğunu öğretiyor. Kutsal Yazılar Hristiyan yaşamı için esas güdünün
“sevgiyle etkin olan iman” (Galatyalılar 5:6) olduğunu söylüyor. Çünkü iman ve sevgi
birbirine çözülemez bir şekilde bağlıdır, çünkü –imanla– affedildiğini bilen ve
bu affı yaşamına uygulayan kişi, mutlaka Tanrı’yı sevmekte de büyüyecektir
(Luka 7:42-48). Kalbimizin karanlığını ve Tanrı’nın sınırsız kutsallığını daha
çok keşfettikçe Mesih’in çarmıhının Tanrı ve bizim günahımız arasındaki uçurumu
kaldıracak kadar büyük olduğunu daha da çok keşfediyoruz; ve bizi öylesine
seven Tanrı’ya hayranlıkta ve sevgide daha çok büyüyoruz!
Aslında
Tanrı’nın buyruklarından söz etmeye
gayret ederek O’na olan sevgimiz pratik olarak açığa çıkarılıyor. İtaatte
büyümeye çalışmayan bir kişi, Tanrı’nın lütfunu aslında anlamadığını gösteriyor
(I.Yuhanna 3:22, 24).[5] Diğer taraftan egemenliğin affını tadan kişi, Kutsal Ruh’un işi aracılığıyla kendini
egemenliğe yönelen hareketlerde ve etkinlikte meşgul bulacaktır! Aynı şekilde
Tanrı’nın buyrukları, birbirimizi seven bir tutum ve davranışla gerçekten
yerine getirilecektir:
I.Yuhanna 3: 23 O'nun
buyruğu Oğlu İsa Mesih'in adına inanmamız ve İsa'nın buyurduğu gibi
birbirimizi sevmemizdir.
Galatyalılar 5: 14 Bütün Kutsal Yasa tek bir sözde özetlenmiştir: Komşunu kendin
gibi seveceksin.
Romalılar 13: 8 Birbirinizi sevmekten başka hiç kimseye bir şey
borçlu olmayın. Çünkü başkalarını
seven, Kutsal Yasa'yı yerine getirmiş olur. 9 "Zina etmeyeceksin, adam öldürmeyeceksin, çalmayacaksın,
başkasının malına göz dikmeyeceksin" buyrukları ve
bundan başka ne buyruk varsa, şu sözde özetlenmiştir: "Komşunu kendin gibi seveceksin." 10 Seven kişi komşusuna kötülük etmez. Bu nedenle sevmek Kutsal Yasa'yı
yerine getirmektir
Tanrı’nın buyruklarına olan
itaat eğer komşumuza olan sevgiden kaynaklanmazsa bu gerçek bir itaat değildir!
Bu nedenle sevgi, Hristiyan yaşamın esas “sınavı”dır, çünkü inanan ve
tövbe eden bir tutumla yaşayıp yaşamadığımızı “sevgimiz ya da sevgisizliğimiz” gösteriyor (I.Yuhanna 3:14-15).[6] Sevgi,
gerçekten “günahlarımızın affını”
uygulayıp uygulamadığımızı gösteriyor!
[1] Romalılar 2:17-18, 20; 7:12, 14, 16; Yakup
1:25
[2] Luka 5:31-32
[3] Matta 5:48, Mezmur 103:3-4; 143:2
[4] Mesih’in öğretişinin açıkça gösterdiği gibi,
Yeni Ahit’de Müjde’ye vermemiz gereken karşılık budur. Müjde, bekleme zamanının
bitmiş olması, Tanrı’nın Egemenliğinin Mesih’te aramıza gelmiş olmasıdır. Buna
vermemiz gereken karşılık, “tövbe etmek
Müjde’ye inanmak!” olmalıdır (Markos 1:14-15).
[5] Yuhanna 14:15, 21, 23-24, I.Yuhanna 3:10;
5:3; II.Yuhana 6
[6] I.Yuhanna 4:8, 16, 19-21