Vaaz/Kelam Çalışması: İman Açıklaması Üzerine

Presbiteryen Kilisesi, Reform Seminer Notu

Yazan: Rev. Donald Cobb

Editör: Rev. İlhan Keskinöz

 

Elçisel İman Açıklaması…

 

17. “Günahların affına”

(Elçilerin İşleri 5:29-32, I.Yuhanna 3:14-24, Romalılar 8:29-39)

İmanlı yaşamımız, Tanrı’nın affıyla belirleniyor. Bu yaşam, kendini somut olarak iman ve tövbe eden bir tutumla gösteriyor ve güvenen bir tutumla belirlenmesi gerek, çünkü Tanrı’mız affeden Tanrı’dır.

 

Heidelberg İlmihali 56

 

C-) GÜNAHLARIN AFFI VE TANRI’NIN İYİLİĞİ

Son olarak, Hristiyan yaşamını “günahların affı” olarak belirlemek, Tanrı’nın karakteri hakkında önemli bir öğeyi gösteriyor. Antlaşması içerisinde Tanrı, kendini bize affeden, sevgiyle gelen Tanrı olarak gösteriyor. Kutsal Yazıların Tanrısı zalim, ne yapacaği belli olmayan bir Efendi değildir; aksine, günahlarımızı ortadan kaldırıyor ve bir babanın çocuğuna merhamet gösterdiği gibi bize sonsuz bir şefkatle bakıyor:

Mezmur 103: 11 Çünkü gökler yeryüzünden ne kadar yüksekse,

Kendisinden korkanlara karşı sevgisi de o kadar büyüktür.

12 Doğu batıdan ne kadar uzaksa,

O kadar uzaklaştırdı bizden isyanlarımızı.

13 Bir baba çocuklarına nasıl sevecen davranırsa,

RAB de kendisinden korkanlara öyle sevecen davranır.

 

Tanrı’nın hareketleri kapris gibi değişken huylar tarafından değil, değişmeyen güvenilirliğinin vaadi tarafından belirlenir. Antlaşması, yani bize verdiği ciddi kararı yaratılıştan bile daha sağlamdır!

İşaya 54:10 Çünkü dağlar yerinden kalkar, ve tepeler sarsılır, fakat inayetim senin üzerinden kalkmaz, ve selamet ahdim sarsılmaz, sana merhamet eden Rab diyor.

 

Tanrı’nın kendini böylece açıklaması sebebiyle günaha karşı kayıtsız bir tutum benimseyemeyiz [ki, böyle bir tutum aslında imanımızın bir inkarı olacaktır]. Böylece Tanrı’nın Antlaşmasal Sadakati O’na ve vaatlerine güvenimizde büyümemizi mümkün kılıyor. Tanrı bizde başladığı işini bitirecektir; ellerinin işini terk etmeyecektir:

Mezmur 138: 8 Ya RAB, her şeyi yaparsın benim için.

Sevgin sonsuzdur, ya RAB,

Elinin eserini bırakma!

Filipililer 1: 6 Sizde iyi bir işe başlamış olan Tanrı'nın bunu Mesih İsa'nın gününe dek bitireceğine güvenim var.

 

Bu prensip Romalılar 8:29-39 ayetlerinde apaçıktır: Tanrı, sonsuz sevgisiyle kendini onlara bağladığı kişileri, yani “önceden bildiği” kişileri, insanlığındaki Mesih’in tam benzerliğine dönüştürmeye karar vermiştir (29.ayet).[1] Aynı şekilde onları kendine çağırdı ve onlara Mesih’in mükemmel doğruluğunu verdi (30. ayet). Ama onlara olan vaatler bununla bitmez: kendini onlara sınırsız bir sevgiyle birleştirdiği için kendini kurtuluşunun tamamlanmasına adıyor. Bu Tanrısal karar öylesine kesindir ki, ayetler kurtuluşun tamamlanmasını geçmiş bir olay olarak (çarmıhta tamamlanan) tasvir edebiliyor: “akladığı kişileri yüceltti” (30. ayet).

 

Bu nedenle sağlam ve sarsılmaz bir güvenimiz vardır; Tanrı, Kendisini çocukları ile birleştirmek için onları dünyanın kuruluşundan önce seçecek kadar çok sevmişse,[2] onlar Tanrı için yaşasın diye Oğlunu göndermişse (32. ayet), onlara sadece lütfunu değil, kurtuluşunu da vermeye kararlıysa, nasıl O’nun huzurunda korkuyla durabiliriz? “Tanrı’nın seçtiklerini kim suçlayacak? Eğer onları aklayan Tanrı ise!”... Bizim için ölmüş ve dirilmiş Tanrı Oğlu İsa Mesih bizim için aracılık ediyor ve çarmıhta yaptığı mükemmel kurban aracılığı ile bizim için mükemmel haklar sağlıyor (33-34. ayetler). Öyleyse hiç birşey bizi Mesih’in lütfundan ayıramaz! Ne içinde içinde bulunduğumuz durum, ne yaşamın belirsizlikleri (35-36. ayetler), ne geleceğin bilinmezliği, ne şeytani güçler, ne kendi zayıflığımız, ne de ölüm (38-39. ayetler); hiç birşey bizi “Rabbimiz Mesih İsa’da olan Tanrı’nın sevgisinden ayırmaya yetmeyecektir” (39. ayet).

 

Tanrı, bize “günahlarının affını” veriyor; bu nedenle Hristiyan yaşamımız korkan bir tutumda değil, sevgide, emniyette ve boşa çıkmayacak ümitte ilerleyebilir. Çünkü “bizi sevenin aracılığıyla bunların hepsinde galiplerden üstünüz!” (37. ayet).

 



[1] “Önceden bilmek” burada bir kişinin neyi seçeceğini önceden bilmekten çok farklıdır. Aksine kendini birine bağlamak, o kişiyi sevginin amacını yapmaya karar vermek anlamına geliyor. Kutsal Yazıların burada söylediği şeyler, Eski Antlaşmanın şartlarına göre anlaşılmalıdır. Orada “birini bilmek” onu seçmek, o kişiyle sevecen bir ilişkiye girmek anlamına geliyor (Amos 3:2; Tekvin 18:19; Çıkış 33:12-13; Yeremya 1:5). “Önceden bilmek” anlamının “önceden seçmek” olması, Yeni Antlaşmadaki başka yerlerde kullanışlarından belli oluyor (I.Petrus 1:20’de Mesih “dünyanın kuruluşundan önce şecilen” kuzu olarak tasvir ediliyor –harfi olarak “dünyanın kuruluşundan önce bilinen” kuzudur).

[2] Efesliler 1:4; II.Timoteyus 1:9