TEMEL MEKTUPLAR

Romalılar, I.&II. Korintliler, Galatyalılar

 

I. Temel Mektuplara Giriş

İsa Mesih’ten sonra uluslara Müjde’yi götürme işinde Pavlus en etkin karakterdir. Bu yüzden Pavlus ‘uluslara elçi’ unvanını hak etmiştir:

Romalılar 11:13 Diğer uluslardan olan sizlere söylüyorum: uluslara elçi olarak gönderildiğim için görevimi yüce sayarım.

 

Kendisi Yahudiliğin en ileri mezhebi olan Ferisilikte oldukça ileridir.

Galatyalılar 1:13 Yahudi dinine bağlı olduğum zaman ne tür bir yaşam sürdüğümü duydunuz. Tanrı’nın topluluğuna alabildiğine zulmediyor, onu kırıp geçiriyordum.

1:14Atalarımın geleneklerini savunmakta son derece gayretli ve Yahudi dininde, yaşıtım olan soydaşlarımın birçoğundan daha ilerideydim.[1]

 

Fakat İsa Mesih ona görünüp Müjdeyi açıkladığında Pavlus’un hayatının yaklaşık son otuz yılını bu çağrıya hizmet etmek için adadı.

Galatyalılar 1:12 Ben bu müjdeyi insandan almadım, kimseden de öğrenmedim. Bunu bana İsa Mesih açıkladı.

15-16 Ama beni daha annemin rahmindeyken seçip lütfuyla çağıran Tanrı, uluslara müjdelemem için Oğlunu bana göstermeye razı oldu. Ben de hemen insanlara danışmadım.

 

Pavlus’un ilk mektuplarını yazdığında yaklaşık onbeş yıllık bir Mesih imanlısıdır. Temel Mektuplar olarak tanımlanan bu dört mektuplar Pavlus’un Filistin’e son ziyaretini yapmadan önceki mektuplarıdır. Pavlus’un öğretilerindeki temelleri de bu mektuplarda bulabiliriz. Pavlus’un mektupları özel birer durumlar için yazılmış olmalarına rağmen sistematik bir öğreti yorumu şeklinde yazılmamıştır.

 

Bu mektuplarda Mesih’in kişiliği ve hizmetini tamamlamasının sonuçları hakkında güçlü ifadeler vardır:

I.Korintliler 8:5-6 Yerde ya da gökte ilah diye adlandırılanlar varsa da – nitekim birçok `ilahlar’ ve `rabler’ vardır – bizim için tek bir Tanrı Baba vardır. O her şeyin kaynağıdır ve biz O’nun için yaşıyoruz. Tek bir Rab var, O da İsa Mesih’tir. Her şey O’nun aracılığıyla yaratıldı, biz de O’nun aracılığıyla yaşıyoruz. Baba her şeyin yaratıcısı olup Mesih aracılığı evreni yaratmıştır. Bu yüzden Mesih bilgelik ve güç olarak tanıtılır: Oysa Mesih, çağrılmış olanlar için, ister Yahudi ister Grek olsunlar, Tanrı’nın gücü ve Tanrı’nın bilgeliğidir (I.Korintliler 1:24).

 

Ancak bu bilgelik gizlidedir ve Tanrı’nın gizli olan bu bilgeliği Kutsal Ruh aracılığı ile açıklanmıştır:

I.Korintliler 2: 6 Gerçi olgun olanlar arasında bilgece sözler söylüyoruz; ama bu bilgelik ne şimdiki çağın, ne de bu çağın gelip geçici önderlerinin bilgeliğidir. 7-8 Biz, Tanrı’nın gizli, saklı kalmış bilgeliğinden söz ediyoruz. Tanrı’nın, zamanın başlangıcından önce bizim yüceliğimiz için belirlediği bu bilgeliği bu çağın önderlerinden hiçbiri anlamadı. Anlasalardı, yüce Rab’bi çarmıha germezlerdi. 9 Yazılmış olduğu gibi, “Tanrı’nın, kendisini sevenler için hazırladıklarını hiçbir göz görmemiş, hiçbir kulak işitmemiş, hiçbir insan yüreği kavramamıştır.” 10 Oysa Tanrı bunları bize Ruh aracılığıyla açıkladı. Ruh her şeyi, Tanrı’nın derin düşüncelerini bile araştırır.

 

Bir gün son düşman (ölüm) ortadan kaldırılacaktır: ‘yaratılışın, yozlaşmaya olan köleliğinden kurtarılıp Tanrı çocuklarının yüce özgürlüğüne kavuşturulması ümidi’ (Romalılar 8:21) Hristiyanlığın yaşayan bir ümididir.

 

Pavlus bu mektuplarda Kilise ve Mesih kavramlarını birlikte ele alır, beden tasvirini kiliseyi ifade etmek için kullanır:

I.Korintliler 12:27 Sizler Mesih’in bedenisiniz, ayrı ayrı da bu bedenin üyelerisiniz.

Romalılar 12:4-5 Bir bedende ayrı ayrı işlevleri olan çok sayıda üyemiz olduğu gibi, çok sayıda olan bizler de Mesih’te tek bir bedeniz ve birbirimizin üyeleriyiz.

Kilise içindeki her bir Hristiyanın birlikteliği sağlıklı bir vücudun organlarının birlikte uyumlu işleyişine benzetilir. Bu yüzden bu sağlıklı işleyişin bozulmaması için her üye gerekeni yapmalıdır. Bu gerçek sakramentlere katıldığımızda da belirgindir:

I.Korintliler 10:16 Tanrı’ya şükrettiğimiz şükran kâsesiyle Mesih’in kanına paydaş olmuyor muyuz? Bölüp yediğimiz ekmekle Mesih’in bedenine paydaş olmuyor muyuz? 17 Ekmek bir olduğu gibi, biz de çok olduğumuz halde tek bir bedeniz. Çünkü hepimiz bir ekmeği paylaşıyoruz.

I.Korintliler 11:29 Çünkü Rab’bin bedenini fark etmeden ekmeği yiyen ve kâseden içen, böyle yiyip içmekle kendi kendini mahkûm eder

 

Bu yüzden beden işleyişinde hiçbir üye bağımsız değildir. Bir kilisenin üyesi günah işlediğinde bedene (bütün kiliseye) zarar vermiş olur. Kilisenin bir üyesi günah işlediğinde Kiliseyi lekelemiş olur:

I.Korintliler 6:15 Bedenlerinizin Mesih’in üyeleri olduğunu bilmiyor musunuz? Mesih’in üyelerini alıp bir fahişenin üyeleri mi yapayım? Asla!

 

Yaygın bir yanlış inanış Mesih’in sevgi mesajı verirken Pavlus’un oldukça katı bir disiplin içinde Mesih’in öğretilerini verdiği şeklindedir. Fakat Mesih ve Pavlus arasında farklar vardır.

Mesih İsa Tanrı’nın beden almış sözüdür ama Pavlus sadece bir insandır. Her ikisi de Yahudi olmasına karşı Pavlus kendi yetişme tarzı, öğrenim ve mizaç açısından Mesih’ten farklıdır. Ama “Mesih tatlılık ve sevgi içinde öğretir, Pavlus sertlik içinde öğretir” şeklindeki düşünce yanlıştır.

II.Korintliler 10:1-2 Sizinle birlikteyken ürkek, ama aranızda değilken yiğit kesilen ben Pavlus, Mesih’teki alçakgönüllülük ve yumuşaklıkla size rica ediyor, yalvarıyorum: yanınıza geldiğim zaman, bizi doğal benliğe göre yaşayanlardan sayan bazılarına karşı takınmak niyetinde olduğum sert tavrı aynı cesaretle size karşı takınmaya zorlamayın beni.

I.Korintliler 2:1 Kardeşler, yanınıza gelip Tanrı’yla ilgili bildiriyi size duyurduğum zaman, etkileyici sözlerle ya da üstün bir bilgelikle gelmedim.

2 Aranızdayken, İsa Mesih’ten ve O’nun çarmıha gerilmiş olmasından başka bir şey bilmemeye kararlıydım.

3 Ben size zayıflık ve korku içinde geldim, nasıl da titriyordum!

Filipililer 4:1 Bu nedenle, ey sevgililer, sevincim, başımın tacı, içten özlediğim sevgili kardeşlerim, böylece Rab’de dimdik durun.

 

Bu tarz ifadeler genelde Pavlus’un özellikleri değildi, kendisi mizaç olarak sert biridir. Ama yine de kendisi mümkün olduğunca yumuşak davranmaya çalışmıştır diyebiliriz. Mesih doğrudan Müjdeyi vaaz etmiştir, Pavlus ise Mesih’in açıkladığı Müjde’yi bildirmektedir. Mesih benzetmelerle konuşmuştur, Pavlus genelde konuya doğrudan girerek mecaz kullanmadan öğretmiştir. Ama Pavlus, kendine has öğretiş ve konuşma biçimiyle Mesih’in sadık bir izleyicisidir. Pavlus öğretişlerinde Kutsal Yasayı Mesih’e benzer bir şekilde ruhsal açıdan değerlendirir. Bu yüzden hem Pavlus, hem Mesih İsa Yahudi din öğretmenleri ve otoriteleri tarafından düşmanca karşılanmıştır.

 

Mesih İsa’nın verdiği Müjde’yi Pavlus’un devam ettirdiğini görebiliriz:

Markos 1:14 Yahya’nın tutuklanmasından sonra İsa, Tanrı’nın müjdesini duyura duyura Celile’ye gitti.

15Zaman doldu” diyordu, “Tanrı’nın Egemenliği yaklaştı. Tövbe edin, Müjde’ye inanın!

 

Pavlus’un Galatyalılar mektubundaki ifadesiyle Mesih’in Müjdesini nasıl devam ettirdiğinwe bakın:

Galatyalılar 4:4 Ama zaman dolunca Tanrı, Yasa altında olanları özgürlüğe kavuşturmak için kadından doğan, Yasa altında doğan öz Oğlunu gönderdi.

5 Öyle ki, bizler oğulluk hakkını alalım.

 

Pavlus’un ve Mesih İsa’nın mesaj ve öğretilerinde farklılık yoktur. Ancak zaman farkı ve buna bağlı olarak bakış açısı farkı vardır. Mesih’in canlı olarak konuşmalarının yerini Mektuplar yazılı anlatımlara bırakmıştır. Artık araya çarmıh, yükseliş ve Pentekost girmiştir. Düzenli olarak sinagoktaki toplantılara katılan, İsrail’in kasaba ve kent sokaklarında dolaşıp vaaz eden Mesih, [çarmıhtan sonra] bir başkası tarafından hakkında vaaz edilen kişi olmuştur. Pavlus ve Mesih’in çoğu zaman bulundukları mekan ve dinleyici kitleleri farklıdır. Bunun neticesinde mesajları özde aynıdır; fakat mesajlar sunuş şekli ile farklıdır.

 

İsa Mesih vaaz ederken göklerin egemenliğinin yaklaştığını, yakın bir gelecekte bu sözleri duymuş olan bazılarının bu gerçeğe tanık olacaklarını söylemiştir:

Markos 9:1 İsa, “Size doğrusunu söyleyeyim” diye devam etti, “burada bulunanlar arasında, Tanrı Egemenliğinin güçlü biçimde gerçekleştiğini görmeden ölümü tatmayacak olanlar var.

 

Pavlus ise Mesih’in olacağını vaat ettiği şeyin artık olmuş olduğunu vaaz etmektedir:

Romalılar 1:2-4 Tanrı, öz Oğlu Rabbimiz İsa Mesih’le ilgili olan bu müjdeyi peygamberleri aracılığıyla Kutsal Yazılarda önceden vaat etti. Bedence Davut’un soyundan doğan Rabbimiz İsa Mesih’in, kendi kutsal ruhu sayesinde ölümden dirilişiyle Tanrı’nın Oğlu olduğu kudretle ilan edildi.

 

Mesih’i ölümden dirilten güç [çarmıhtan sonra] Mesih’e iman edenlerde etkin olacaktır. Mektupların dönemi bu yüzden farklıdır:

Romalılar 8:9 Ne var ki, Tanrı’nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, siz benliğin değil, Ruh’un denetimindesiniz. Ama bir kişide Mesih’in Ruhu yoksa, o kişi Mesih’in değildir.

10 Eğer Mesih içinizde ise, bedeniniz günahtan ötürü ölü olmakla beraber, aklanmış olduğunuz için ruhunuz diridir.

11 Mesih İsa’yı ölümden dirilten Tanrı’nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, Mesih’i ölümden dirilten Tanrı, içinizde yaşayan Ruhuyla ölümlü bedenlerinize de yaşam verecektir.

 

Mesih’in ölümü ile artık Tanrı’nın sevgisi açıkça gösterilmiştir.

Romalılar 5:5 Ümit de düş kırıklığına uğratmaz. Çünkü bize verilmiş olan Kutsal Ruh aracılığıyla Tanrı’nın sevgisi yüreklerimize dökülmüştür.

6 Evet, biz daha çaresizken Mesih, belirlenen zamanda tanrısızlar için öldü.

7 Bir kimse doğru insan için güç ölür, ama iyi insan için belki biri ölmeyi de göze alır.

8 Tanrı bize olan sevgisini şununla kanıtlıyor: biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü.

 

Yani Mesih ve Pavlus arasındaki zaman farkında bir bakış açısı farkı zaten vardır. Mesih vaaz ettiği sıralarda ölümü ve dirilişinden bahsettiği ‘gelecek zaman’ Pavlus döneminde ‘geçmiş zaman’ olmuştur. Mesih’in hizmeti yeni bir ruhsal çağın açılışıydı O’nun kurtarış işinin (ölümü, dirilişi, yüceltilmesi) tamamlanması bu çağı resmen başlattı.

 

Mesih’in dönemi iblisin etkisiz hale getirilmesi dönemidir:

İbraniler 2:14 Bu çocuklar etten ve kandan oldukları için İsa, ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis’i, ölüm aracılığıyla etkisiz hale getirmek üzere onlarla aynı insan yapısını aldı.

 

Pavlus’un dönemi ise ölümün ortadan kaldırılacağı son çağ (son zaman; son gün) dönemidir; Mesih’in ikinci gelişinin beklendiği bedenin dirilişinin arifesidir:

I.Korintliler 15:25 Çünkü Tanrı bütün düşmanlarını O’nun ayakları altına serinceye dek O’nun egemenlik sürmesi gerekir.

26 Ortadan kaldırılacak son düşman ölümdür.

27 “Tanrı her şeyi Mesih’in ayakları altına sererek O’na bağımlı kıldı.” Bu “her şey O’na bağımlı kılındı” sözünün, her şeyi Mesih’e bağımlı kılan Tanrı’yı içermediği açıktır.

28 Her şey Oğul’a bağımlı kılınınca, o zaman Oğul da her şeyi kendisine bağımlı kılan Tanrı’ya bağımlı olacaktır. Öyle ki, Tanrı her şeyde her şey olsun.

 

Pavlus’un öğretilerinin Mesih’in vaazlarına çok yakın olduğunu gözlemleyebiliriz:

Düşmanlar hakkında

Matta 5.43 “`Komşunu sev, düşmanından nefret et’ denildiğini duydunuz. 44 Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin. 45 Öyle ki, göklerde olan Babanızın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem de iyilerin üzerine doğdurur. Yağmurunu da hem doğruların hem de eğrilerin üzerine yağdırır.

Romalılar 12:14 Size zulmedenler için iyilik dileyin. İyilik dileyin, lanet etmeyin. 17 Hiç kimseye kötülüğe karşı kötülük etmeyin. Herkesin gözünde iyi olanı yapmaya dikkat edin. 18 Mümkünse, elinizden geldiğince bütün insanlarla barış içinde yaşayın. 19 Sevgili kardeşler, kendi öcünüzü kendiniz almayın; bunu Tanrı’nın gazabına bırakın. Çünkü şöyle yazılmıştır: “Rab diyor ki, `Öç benimdir, kötülüğün karşılığını ben vereceğim.” 20 Ama,”Düşmanın acıkmışsa onu doyur,susamışsa su ver.Bunu yapmakla onu utanca boğarsın.” 21 Kötülüğe yenilme, kötülüğü iyilikle yen (Romalılar 13.10, 15.1, Galatyalılar 5.14).

 

Disiplin Konusunda

Matta 18:15 “Eğer kardeşin sana karşı günah işlerse, ona git, suçunu kendisine göster. Her şey yalnız ikinizin arasında kalsın. Kardeşin seni dinlerse, onu kazanmış olursun. 16 Ama dinlemezse, yanına bir ya da iki kişi daha al ki, söylenen her şey iki ya da üç tanığın sözüyle doğrulansın.

II.Korintliler 13:1 ... Her sav, iki ya da üç tanığın tanıklığıyla doğrulanmalıdır.

I.Timoteyus 5:19 İki ya da üç tanık olmadıkça, bir ihtiyara yöneltilen suçlamayı kabul etme.

Matta 18:17 Eğer kardeşin onları dinlemek istemezse, durumu inanlılar topluluğuna bildir. İnanlılar topluluğunu da dinlemek istemezse, onu bir putperest ya da vergi görevlisi yerine koy.

I.Korintliler 5:9 Mektubumda size ahlaksızlık yapanlarla arkadaşlık etmemenizi yazdım. 10 Kuşkusuz bu dünyanın ahlaksızlarını, açgözlülerini, soyguncularını, ya da putperestlerini demek istemedim. Öyle olsaydı, bu dünyadan ayrılmak zorunda kalırdınız! 11 Ama kardeş olarak tanınan biri ahlaksız, açgözlü, putperest, sövücü, ayyaş ya da soyguncu ise onunla arkadaşlık etmemenizi, böylesiyle yemek bile yememenizi şimdi size yazıyorum. 12 İnanlılar topluluğunun dışındakileri yargılamaya benim ne hakkım var? Sizin de yargılamanız gereken kişiler imanlılar değil mi? 13 Topluluğun dışında kalanları Tanrı yargılar. “Kötü adamı aranızdan kovun!”

 

Tanrı’yı ve insanı sevmek

Markos 12.29 İsa şöyle karşılık verdi: “En önemlisi şudur: `Dinle, ey İsrail! Tanrımız olan Rab tek Rab’dir. 30 Tanrın olan Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle sev.’ 31 İkincisi de şudur: `Komşunu kendin gibi sev.’ Bunlardan daha büyük buyruk yoktur.”

Romalılar 13. 8 Birbirinizi sevmekten başka hiç kimseye bir şey borçlu olmayın. Çünkü başkalarını seven, Kutsal Yasa’yı yerine getirmiş olur. 9 “Zina etme, adam öldürme, hırsızlık yapma, başkasının malına göz dikme” buyrukları ve bundan başka ne buyruk varsa, şu sözde özetlenir: “Komşunu kendin gibi sev.” 10 Sevgi, komşuya kötülük etmez. Bu nedenle sevgi, Kutsal Yasa’nın yerine getirilmesidir.

 

Kilisenin birliği

Yuhanna 17:11 Ben artık dünyada değilim, ama onlar dünyadalar. Ben sana geliyorum. Kutsal Baba, onları bana verdiğin kendi adınla koru ki, bizim gibi bir olsunlar.

I.Korintliler 1:10 Kardeşler, Rabbimiz İsa Mesih’in adıyla yalvarıyorum: hepiniz uyum içinde olun, aranızda bölünmeler olmadan aynı düşüncede ve aynı yargıda birleşin. 11 Kardeşlerim, Klovi’nin ev halkından aranızda çekişmeler olduğunu öğrendim. 12 Şunu demek istiyorum: her biriniz, “Ben Pavlus yanlısıyım”, “Ben Apollos yanlısıyım”, “Ben Kefas yanlısıyım” ya da “Ben Mesih yanlısıyım” diyormuş. 13 Mesih bölündü mü? Sizin için çarmıha gerilen Pavlus muydu? Pavlus’un adıyla mı vaftiz edildiniz?

 

Yiyecek konusu

Markos 7. 14 İsa, halkı yine yanına çağırıp onlara, “Hepiniz beni dinleyin ve şunu belleyin” dedi. 15-16 “İnsanın dışında olup içine giren hiçbir şey onu kirletemez. İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır.” 17 İsa kalabalığı bırakıp eve girince, öğrencileri O’na bu benzetmenin anlamını sordular. 18 O da onlara, “Demek siz de anlamıyorsunuz, öyle mi?” dedi. “Dışarıdan insanın içine giren hiçbir şeyin onu kirletemeyeceğini bilmiyor musunuz? 19 Dıştan giren, insanın yüreğine değil, midesine gider, oradan da ayakyoluna atılır.” İsa bu sözlerle, tüm yiyeceklerin temiz olduğunu bildirmiş oluyordu. 20 İsa şöyle devam etti: “İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır. 21-22 Çünkü kötü düşünceler, cinsel ahlaksızlık, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. 23 Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir.”

Romalılar 14.14 Rab İsa’ya ait biri olarak şunu kesinlikle biliyorum ki, hiçbir şey kendiliğinden murdar değildir. Ama bir şeyi murdar sayan kimse için o şey murdardır. 15 Yediğin bir şey yüzünden kardeşin incinirse, artık sevgi yolunda yürümüyorsun demektir. Mesih’in, uğruna öldüğü kardeşi yiyeceğinle mahvetme! 16 Size göre iyi olan şey kötülenmesin. 17 Çünkü Tanrı’nın Egemenliği, yiyecek ve içecek sorunu değil, doğruluk, esenlik ve Kutsal Ruh’ta sevinçtir. 18 Mesih’e bu yolda hizmet eden, Tanrı’yı hoşnut eder ve insanların beğenisini kazanır.

20 Yiyecek uğruna Tanrı’nın işini bozma! Her yiyecek temizdir, ama yedikleriyle başkasının sürçmesine yol açan kişi kötülük yapmış olur. 21 Et yememen, şarap içmemen ya da kardeşinin sürçmesine yol açacak bir şey yapmaman iyidir.22 Bu konulardaki inancını Tanrı’nın önünde kendine sakla. Onayladığı şeyden ötürü kendini yargılamayan kişi ne mutludur! 23 Ama bir yiyecekten kuşkulanan kişi o yiyeceği yerse yargılanır; çünkü imanla yemiyor. İmanla yapılmayan her şey günahtır.

 

Devlet ile ilişkiler

Markos 12.13 Daha sonra İsa’yı söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla Ferisilerden ve Hirodes yanlılarından bazılarını O’na gönderdiler. 14 Bunlar gelip İsa’ya, “Öğretmenimiz” dediler, “senin dürüst biri olduğunu, kimseyi kayırmadan, insanlar arasında ayrım yapmadan Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini biliyoruz. Sezar’a vergi vermek Kutsal Yasa’ya uygun mu, değil mi? Verelim mi, vermeyelim mi?” 15 Onların ikiyüzlülüğünü bilen İsa şöyle dedi: “Beni neden sınıyorsunuz? Bana bir dinar getirin bakayım.” 16 Parayı getirdiler. İsa onlara, “Bu resim, bu yazı kimin?” diye sordu. “Sezar’ın” dediler. 17 İsa da onlara, “Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını da Tanrı’ya verin” dedi. İsa’nın sözlerine şaşakaldılar.

Romalılar 13. Rom 13:1 Herkes, altında bulunduğu yönetime bağlı olsun. Çünkü Tanrı’dan olmayan yönetim yoktur. Var olanlar Tanrı tarafından kurulmuştur. 2 Bu nedenle, yönetime karşı direnen, Tanrı’nın düzenlediğine karşı gelmiş olur. Karşı gelenler yargılanır. 3 İyilik yapanlar değil, kötülük yapanlar yöneticilerden korkmalıdır. Yönetimden korkmamak ister misin? İyi olanı yap, yönetimin övgüsünü kazanırsın. 4 Çünkü yönetim, senin iyiliğin için Tanrı’nın hizmetindedir. Ama kötü olanı yaparsan, kork! Yönetim, kılıcı boş yere taşımıyor; kötülük yapanın üzerine Tanrı’nın gazabını salan öç alıcı olarak Tanrı’nın hizmetindedir. 5 Bunun için, yalnız Tanrı’nın gazabı nedeniyle değil, vicdan nedeniyle de yönetime bağlı olmak gerekir. 6 Vergi ödemenizin nedeni de budur. İşte yöneticiler, Tanrı’nın bu amaç için gayretle çalışan hizmetkârlarıdır. 7 Vergi hakkı olana vergiyi, gümrük hakkı olana gümrüğü, korku hakkı olana korkuyu, saygı hakkı olana saygıyı, herkese hakkını verin.

 

I.a- Romalılar Mektubuna Giriş

1-) Romalılar Mektubu Pavlus’un Müjde’yi yaymak için olan çağrısı gereği yazılmış bir mektuptur:

1:1 İsa Mesih'in kulu, Tanrı'nın müjdesini yaymak için seçilip elçi olmaya çağrılan ben Pavlus'tan selam!

14 Greklere ve Grek olmayanlara, bilgelere ve bilgisizlere karşı sorumluluğum vardır.

 

Pavlus’un Müjde için olan çağrısı onu Müjde’yi her yerde duyurmaya yönlendirdiğinde Kutsal Ruh’un gücü de onun sözlerine ve eylemlerine mucizeler ve harikalarla destek olur; onun çağrısına onay ve tanıklık eder:

15:16 Tanrı'nın lütfuyla ben, ulusların yararına Mesih İsa'nın hizmetkârı oldum. Tanrı'nın müjdesini bir kâhin sıfatıyla yaymaktayım. Öyle ki uluslar, Kutsal Ruh'la kutsal kılınarak Tanrı'yı hoşnut eden bir adak olsun.

18-19 Ulusların söz dinlemesi için Mesih'in benim aracılığımla, sözle ve eylemle, mucizeler ve harikalar yaratan güçle, Kutsal Ruh'un gücüyle yaptıklarından başka şeyden söz etmeye cesaret edemem. Şöyle ki, Kudüs'ten başlayıp İllirya bölgesine kadar dolaşarak Mesih'in müjdesini her yerde duyurdum.

 

2-) Mektupta günah konusu önemli bir yer tutar. Günah konusu ilk insanın düşüşü ile gelen kökten bozulmuşluk öğretisi üzerinde anlatılır. Bu yüzden de sadece ahlaksız olan insanlar günahlı değildir (1:18-24); ahlaklı insanlar günahlıdır; yani bütün uluslar günahlıdır:

2:9-10 Başta Yahudi'ye, sonra Yahudi olmayana olmak üzere, kötülük yapan her insana sıkıntı ve elem verecek; yine başta Yahudi'ye, sonra Yahudi olmayana olmak üzere, iyilik yapan herkese yücelik, saygınlık ve esenlik verecektir.

2:16 Yaydığım müjdeye göre Tanrı'nın, insanları gizli suçlarından ötürü İsa Mesih aracılığıyla yargılayacağı gün böyle olacaktır.

3:9 Şimdi ne diyelim? Biz Yahudiler diğer uluslardan üstün müyüz? Elbette değiliz. Biz daha önce ister Yahudi ister Grek olsun, herkesi günahın buyruğunda olmakla suçladık.

3:10 Yazılmış olduğu gibi:«Doğru olan kimse yok, bir kişi bile yoktur.

3:11 Anlayan kimse yok,Tanrı'yı arayan kimse yok.

 

Ve günah da Tanrı’nın kutsal [adil] adaleti ile yargılanacaktır:

1:25 Onlar Tanrı'yla ilgili gerçeğin yerine yalanı koydular. Yaradan'ın yerine yaratığa tapıp kulluk ettiler. Oysa Tanrı sonsuza dek övülmeye layıktır. Amin.

2:4 Tanrı'nın sınırsız iyiliğini, hoşgörüsünü ve sabrını hor mu görüyorsun? O'nun iyiliğinin seni tövbeye yönelttiğini bilmiyor musun?

2:5 İnatçılığından ve tövbesiz yüreğinden dolayı Tanrı'nın adil yargısının açıklanacağı gazap günü için kendine karşı gazap biriktiriyorsun.

WİA XXXIII/2. Tanrı’nın bu günü belirlemekteki amacı, seçilmişlerin sonsuz kurtuluşunda O’nun merhametinin görkeminin; ve reddedilmiş olanların lanetlenmesinde de Adaletinin sergilenmesidir. O andan sonra, doğru kişiler sonsuz yaşama girer, ve Rab’bin varlığında olmaktan gelen sevinç ve tazeliği tüm doluluğuyla alırlar: ancak Tanrı’yı tanımayan ve İsa Mesih’in Müjdesine itaat etmeyen kötüler, sonsuz işkencelere atılarak, Rab’bin huzurundan ve gücünün yüceliğinden mahrum kalarak sonsuza dek mahvolacaktır.

 

Günahın ortaya koyduğu tek şey Tanrı’nın gazabıdır:

2:5 İnatçılığından ve tövbesiz yüreğinden dolayı Tanrı'nın adil yargısının açıklanacağı gazap günü için kendine karşı gazap biriktiriyorsun.

2:8 Ama bencil olanların, gerçeğe uymayıp haksızlığın peşinden gidenlerin üzerine gazap ve öfke yağdıracak.

3:5 Ama bizim haksızlığımız Tanrı'nın adil olduğunu ortaya çıkarıyorsa, ne diyelim? İnsanların diliyle konuşuyorum: gazapla cezalandıran Tanrı haksız mıdır?

WUİ 28. Günahın bu dünyadaki cezaları nelerdir?

Günahın bu dünyadaki cezaları zihin körlüğü, yararsız düşünceler, derin yanılgılar, yürek katılığı, vicdan korkusu, utanç verici tutkular, gibi ya içsel; ya da bizim yüzümüzden Tanrı lanetinin diğer yaratıklar üzerine gelmesi ve ölümle birlikte bedenlerimiz, ismimiz, mallarımız, ilişkilerimiz ve işlerimiz üzerine gelen tüm diğer kötülükler gibi dışsaldır.

WUİ 29. Günahın gelecek dünyadaki cezaları nelerdir?

Günahın gelecek dünyadaki cezaları Tanrı’nın rahatlık veren varlığından ebedi ayrılık ve bedenin ve canın cehennem ateşinde sonsuza dek aralıksız en acı verici işkencelere maruz kalmasıdır.

 

Günah konusunun açıklığı ve yargının kesinliği mektubun okuyucularını kurtulma ihtiyacı içinde olduklarını düşündürme noktasına getirecektir:

1:16 Çünkü ben Müjde'den utanmıyorum. Müjde, önce Yahudilerin, sonra da Yahudi olmayanların olmak üzere, iman eden herkesin kurtuluşu için Tanrı'nın gücüdür.

3:24 İnsanlar, İsa Mesih'te olan kurtuluşla, Tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar.

 

3-) Mektupta 3:24 ayetinden itibaren (3:25-31) iman ve lütuf ile kurtuluş konusuna değinilirken Mesih İsa’nın kurtarıcılığı da çok açıktır. Böylece “iman” konusu “Mesih’e iman” şeklinde açıklanmıştır:

3:25-26 Tanrı, Mesih'i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu. Böylece adaletini gösterdi. Çünkü sabrederek, daha önce işlenmiş günahları cezasız bıraktı. Bunu, adil kalmak ve İsa'ya iman edeni aklamak için şimdiki zamanda kendi adaletini göstermek amacıyla yaptı.

5:8 Tanrı bize olan sevgisini şununla kanıtlıyor: biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü.

9 Böylece şimdi O'nun kanıyla aklandığımıza göre, O'nun aracılığıyla Tanrı'nın gazabından kurtulacağımız çok daha kesindir.

10 Çünkü eğer biz Tanrı'nın düşmanlarıyken Oğlunun ölümü sayesinde O'nunla barıştıksa, barışmış olarak Oğlunun yaşamıyla kurtulacağımız çok daha kesindir.

11 Yalnız bu kadar da değil, bizi şimdi Tanrı'yla barıştırmış olan Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla, Tanrı'nın kendisiyle de övünürüz.

 

4-) 4. bölümde İbrahim örneğine geniş yer verilerek iman ile aklanma konusuna değinilir. Böylece iman ile gelen lütuf ile aklanma; Mesih’in doğruluğunun günahkara verilmesi ile gelen aklanma kavramı belirginleşir:

4:3 Kutsal Yazı ne diyor? «İbrahim Tanrı'ya iman etti ve böylece aklanmış sayıldı

4 Çalışana verilen ücret lütuf değil, hak sayılır.

5 Oysa çalışmayan, ama tanrısızı aklayana iman eden kişi imanı sayesinde aklanmış sayılır.

6 Nitekim, iyi işlerine bakmaksızın Tanrı'nın aklanmış saydığı kişinin mutluluğunu Davut da şöyle anlatır:

7 «Suçları bağışlanmış, günahları örtülmüş olanlara ne mutlu!

8 Günahı Rab tarafından sayılmayana ne mutlu!»

9 Bu mutluluk yalnız sünnetliler için mi, yoksa aynı zamanda sünnetsizler için midir? Diyoruz ki, «İbrahim, imanı sayesinde aklanmış sayıldı.»

10 Hangi durumda aklanmış sayıldı? Sünnetliyken mi, sünnetsizken mi? Sünnetliyken değil, sünnetsizken...

 

Böylece günahkarı aklayan bir Tanrı’nın Müjdesi Romalılar Mektubunda açıktır. Adem’de yargılanmış ve suçlu bulunmuş olan insan soyu için Mesih’te aklanma tek kurtuluş yoludur:

5:15 Ama Tanrı'nın armağanı Âdem'in suçu gibi değildir. Çünkü birinin suçuyla birçokları öldüyse, Tanrı'nın lütfu ve bir tek adamın, yani İsa Mesih'in lütfuyla verilen bağış birçokları yararına daha da çoğaldı.

19 Bir adamın sözdinlemezliği yüzünden birçoğu günahkâr kılındığı gibi, yine bir adamın söz dinlemesiyle birçoğu doğru kılınacaktır.

20 Kutsal Yasa suç çoğalsın diye araya girdi; ama günahın çoğaldığı yerde Tanrı'nın lütfu daha da çoğaldı.

21 Öyle ki, günah ölüm yoluyla egemenlik sürdüğü gibi, Tanrı'nın lütfu da Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla sonsuz yaşam vermek üzere doğrulukla egemenlik sürsün.

 

Bu aklanma öylesine mükemmeldir ki, Mesih’e olan iman ile kişiler yargı altına gitmeyeceklerdir.

8:33 Tanrı'nın seçtiklerini kim suçlayacak? Onları aklayan Tanrı'dır.

34 Kim suçlu çıkaracak? Ölmüş, üstelik dirilmiş olan Mesih İsa, Tanrı'nın sağındadır ve bizim için aracılık etmektedir.

 

Böylece aklanmış günahkara kutsallaşma verilir; kişinin, kurtulmuşluğu yaşamında tecrübe edebilmesi için günaha karşı güçlenmesi, günaha karşı direnmesi gücü olan kutsallaşma verilir:

6:6 Artık günaha kölelik etmeyelim diye, günahlı varlığımızın ortadan kaldırılması için eski yaradılışımızın Mesih'le birlikte çarmıha gerildiğini biliriz.

6:14 Günah size egemen olmayacaktır. Çünkü Kutsal Yasa'nın yönetiminde değil, Tanrı'nın lütfu altındasınız.

 

5-) Böylece günah ve kurtuluş konularını kutsallaştırma öğretileri Yasadan Özgürlük Kılınma konusu izler. Bunu anlatırken evlilik benzetmesi yapılmış olması bir tesadüf değildir. Pavlus inananların Mesih ile Birleşmesi[2] kavramını anlatırken Efesliler Mektubunda da evlilik simgesini kullanır. Yasadan özgürlüğümüz o kadar derindir ki, geriye sadece Mesih ve O’ndaki lütuf aracılığı ile O’na aşılanmışlığımız ya da bağlanmışlığımız kalır:

7:1 Bilmez misiniz ki, ey kardeşler - Kutsal Yasa'yı bilenlere söylüyorum - Yasa bir insana, yaşadığı sürece egemendir?

2 Örneğin, evli kadın, kocası yaşadıkça yasayla kocasına bağlıdır; ama kocası ölürse, kocayla ilgili yasadan özgür olur.

3 Buna göre kadın, kocası yaşarken başka bir erkekle ilişki kurarsa, zina edici diye anılır. Ama kocası ölürse, kadın yasadan özgür olur. Öyle ki, başka bir erkeğe varırsa, zina etmiş olmaz.

4 Aynı şekilde kardeşlerim, siz de bir başkasına, yani ölümden dirilmiş olan Mesih'e varmak üzere Mesih'in bedeni aracılığıyla Kutsal Yasa karşısında öldünüz. Bu da Tanrı'nın hizmetinde verimli olmamız içindir.

7:6 Şimdiyse biz, daha önce tutsağı olduğumuz Yasa karşısında ölerek o Yasa'dan özgür kılındık. Öyle ki, yazılı yasanın eski yolunda değil, Ruh'un yeni yolunda kulluk edelim.

6:14 Günah size egemen olmayacaktır. Çünkü Kutsal Yasa'nın yönetiminde değil, Tanrı'nın lütfu altındasınız.

Galatyalılar 4:4 Ama zaman dolunca Tanrı, Yasa altında olanları özgürlüğe kavuşturmak için kadından doğan, Yasa altında doğan öz Oğlunu gönderdi.

5 Öyle ki, bizler oğulluk hakkını alalım.

 

6-) Kurtulmuş olan günahkarın yeni yaşamını belirleyen şey ölümden dirilmiş Mesih’in diri yaşamıdır; dirilmişlikte yani kurtulmuşlukta belirlenmiş olan bir yaşamdır:

8:11 Mesih İsa'yı ölümden dirilten Tanrı'nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, Mesih'i ölümden dirilten Tanrı, içinizde yaşayan Ruhuyla ölümlü bedenlerinize de yaşam verecektir.

8:17 Eğer Tanrı'nın çocuklarıysak, aynı zamanda mirasçıyız. Mesih'le birlikte yüceltilmek üzere Mesih'le birlikte acı çekiyorsak, Tanrı'nın mirasçılarıyız, Mesih'le ortak mirasçılarız.

 

Yeni yaşamı yani kutsallaşarak devam eden yaşamı belirleyen şey de inananların Tanrı’nın hoşnutluğu için yaşamalarıdır:

8:8 Benliğin denetiminde olanlar Tanrı'yı hoşnut edemezler.

9 Ne var ki, Tanrı'nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, siz benliğin değil, Ruh'un denetimindesiniz. Ama bir kişide Mesih'in Ruhu yoksa, o kişi Mesih'in değildir.

10 Eğer Mesih içinizde ise, bedeniniz günahtan ötürü ölü olmakla beraber, aklanmış olduğunuz için ruhunuz diridir.

 

Yeni Yaşamın kökleri bize her şeyi Mesih’te bağışlamış olan Tanrı’dadır. Sonsuzluktaki yaşam ölümün bile ayıramayacağı bir şekilde Mesih’te belirlenmiştir. Böylece inananlar şimdiki zamanlarını sonsuz zamana bakarak yaşamalıdırlar:

8:31 Öyleyse buna ne diyelim? Tanrı bizden yana ise, kim bize karşı olabilir?

32 Öz Oğlunu bile esirgemeyen, O'nu hepimizin uğruna ölüme teslim eden Tanrı, O'nunla birlikte bize her şeyi de bağışlamayacak mı?

8:38-39 Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka herhangi bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa'da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir.

 

7-) Tanrı’nın seçimi anlatılırken İsrail’den başlanır. İsrail’in seçilmesiyle Tanrı kendi yüceliğini göstermiştir (9:1-29). 2:12-3:30 ayetleri arasında İsrail’den bahsedilirken günah kavramına yer verilir. Tanrı’nın İsraili günahlıdır; içlerinde doğru bir kimse yoktur:

2:17 Ya sen Kendine Yahudi diyor ve Kutsal Yasa'ya dayanıp Tanrı'yla övünüyorsun.

18 Tanrı'nın isteğini biliyorsun. En üstün değerleri ayırt etmeyi Yasa'dan öğrenmişsin.

19-20 Kutsal Yasa'da bilginin ve gerçeğin özüne kavuşmuş olarak körlerin kılavuzu, karanlıkta kalanların ışığı, akılsızların eğiticisi, çocukların öğretmeni olduğuna inanmışsın.

21 O halde sen başkasına öğretirken, kendine öğretmez misin? Hırsızlık etmemeyi öğütlerken, hırsızlık eder misin?

22 «Zina etmeyin» derken, zina eder misin? Putlardan tiksinirken, tapınakları yağmalar mısın?

23 Kutsal Yasa'yla övünürken, Yasa'ya karşı gelerek Tanrı'yı aşağılar mısın?

24 Nitekim şöyle yazılmıştır: «Sizin yüzünüzden uluslar arasında Tanrı'nın adına küfrediliyor.»

2:27 Sen Kutsal Yazılara ve sünnete sahip olduğun halde Yasa'yı çiğniyorsan, bedence sünnetli olmayan, ama Yasa'ya uyan kişi seni yargılamayacak mı?

3:9 Şimdi ne diyelim? Biz Yahudiler diğer uluslardan üstün müyüz? Elbette değiliz. Biz daha önce ister Yahudi ister Grek olsun, herkesi günahın buyruğunda olmakla suçladık.

3:19 Kutsal Yasa'da söylenenlerin, her ağız kapansın ve bütün dünya Tanrı'ya hesap versin diye bu Yasa'nın yönetiminde bulunanlara söylendiğini biliyoruz.

 

8-) Böylece 9. bölüme geldiğimizde Tanrı’nın görkemi ve her şey üzerindeki egemenliği daha açık bir şekilde belli olur. Diğer yandan geçmişteki İsrail ile şimdiki İsrail arasında bir bağ kurulur:

9:3 Kardeşlerimin, soydaşlarım olan İsraillilerin uğruna, ben kendim lanetlenip Mesih'ten uzaklaştırılmayı dilerdim. Evlatlığa kabul edilenler, Tanrı'nın yüceliğini görenler onlardır. Antlaşmalar, buyrulan Kutsal Yasa, tapınma düzeni ve vaatler de onlarındır.

9:6 Tanrı'nın sözü boşa çıktı demek istemiyorum. Çünkü İsrail'den olanların hepsi İsrail değildir.

7 İbrahim'in soyundan olsalar bile, hepsi onun çocukları değildir. Ama, «Senin soyun İshak'la sürecek» diye yazılmıştır.

8 Demek ki Tanrı'nın çocukları, olağan yoldan doğan çocuklar değildir. İbrahim'in soyu sayılacak olanlar, Tanrı'nın vaadine göre doğan çocuklardır.

9:15 Çünkü Musa'ya şöyle diyor:«Merhamet ettiğime merhamet edeceğim ve acıdığıma acıyacağım.»

16 Demek ki seçilmek, insanın isteğine ya da çabasına değil, Tanrı'nın merhametine bağlıdır.

17 Tanrı, Kutsal Yazı'da Firavun'a şöyle diyor:«Bak, kudretimi sende göstermek ve adımı bütün yeryüzünde duyurmak için seni yükselttim.»

18 Demek ki Tanrı, istediğine merhamet eder, istediğinin yüreğini nasırlaştırır.

 

9:21 Ya da çömlekçinin aynı kil yığınından bir kabı onurlu bir iş için, bir diğerini bayağı bir iş için yapmaya yetkisi yok mu?

22 Eğer Tanrı, gazabını göstermek ve gücünü tanıtmak isterken, gazabına hedef olup mahvolmaya hazırlananlara büyük sabırla katlandıysa, ne diyelim?

23 Yüceltmek üzere önceden hazırlayıp merhamet ettiği insanlara yüceliğinin zenginliklerini bildirmek için bunu yaptıysa, ne diyelim?

24 Yalnız Yahudilerden değil, diğer uluslar arasından da çağırmış olduğu bu insanlar biziz.

25 Hoşeya'nın kitabında denildiği gibi:«Halkım olmayana halkım,sevgili olmayana sevgili diyeceğim.»

 

Şimdiki İsrail:

9:30 Öyleyse ne diyelim? Aklanma peşinde olmayan uluslar aklanmaya, imandan gelen aklanmaya kavuştular.

31 Aklanmayı sağlayacak bir yasanın ardından giden İsrail ise, o yasayı yerine getiremedi.

32 Neden? Çünkü imanla değil, iyi işlerle olurmuş gibi aklanmaya çalıştılar ve `sürçme taşı'nda sürçtüler.

10:12 Çünkü Yahudi ve Grek ayrımı yoktur, aynı Rab hepsinin Rabbidir. Kendisine yakaranların hepsine karşı eli açıktır.

10:19 Yine şunu soruyorum: İsrail anlamadı mı? Önce Musa, «Ben sizi ulus olmayanla kıskandıracağım,anlayışsız bir ulusla sizi kızdıracağım» diyor.

20 Sonra Yeşaya cesaretle, «Beni aramayanlar beni buldu,beni sormayanlara kendimi gösterdim» diyor.

21 Ama İsrail'le ilgili diyor ki,«Söz dinlemeyen, asi bir halka bütün gün ellerimi uzattım.»

 

Gelecekteki İsrail:

11:1 Öyleyse şunu soruyorum: Tanrı kendi halkından yüz mü çevirdi? Kesinlikle hayır! Ben de İbrahim soyundan, Benyamin oymağından bir İsrailliyim.

 

Gelecekteki İsrail (Yeni İsrail; hem Yahudi Hem Uluslardan –Efesliler 2:11-17) lütuf ile korunan İsrail’dir:

11:2 Tanrı önceden bildiği kendi halkından yüz çevirmedi. Yoksa İlyas'la ilgili bölümde Kutsal Yazı'nın ne dediğini, İlyas'ın İsrail'e karşı Tanrı'ya nasıl yakındığını bilmez misiniz?

3 «Rab, senin peygamberlerini öldürdüler, senin sunaklarını yıktılar. Yalnız ben kaldım. Beni de öldürmeye çalışıyorlar.»

4 Tanrı'nın ona verdiği karşılık nedir? «Baal'ın önünde diz çökmemiş yedi bin kişiyi kendime alıkoydum.»

5 Aynı şekilde, şimdiki zamanda da Tanrı'nın lütfuyla seçilmiş küçük bir topluluk vardır.

6 Ama bu, lütufla olmuşsa, iyi işlerle olmamış demektir. Aksi halde lütuf artık lütuf olmaz!

 

9-) Buraya kadar Hristiyan imanında temel olan öğretiler “iman ile aklanma, Mesih aracılığı ile kurtarılma” merkezlidir. Bundan sonra ise temel öğretilerin yaşamda pratik edilmesine geçilir. Çünkü Mesih’e iman etmek gündelik yaşamın her alanını etkiler. Tanrı’dan gelen kurtuluş sadece içsel varlığımızı değil, yaşamımızın her alanını yeniler.

 

Günah konusu ile başlayıp, kurtuluş, kutsallaşma, Tanrı’nın seçimi ve mutlak hükmedişini anlattıktan sonra ayetler okuyucuları [sevgiyle] hizmet etmeye çağırır. Çünkü hizmet için Tanrı bizleri gereken armağanlarla donatmıştır (12:3-8):

12:1 Bunun için ey kardeşler, Tanrı'nın merhameti uğruna size yalvarırım: kendinizi Tanrı'ya diri, kutsal ve O'nu hoşnut eden bir kurban olarak sunun. Ruhsal tapınmanız budur.

12:9 Sevginiz ikiyüzlü olmasın. Kötülükten tiksinin, iyiliğe bağlanın.

12:17 Hiç kimseye kötülüğe karşı kötülük etmeyin. Herkesin gözünde iyi olanı yapmaya dikkat edin.

 

Sevgiyle birbirimize hizmet, sevgiyle başkalarına yardım ve tanıklık toplumsal hayatın her yanında belli olmalıdır. Böylece Kilisenin ülke ve yönetimler konusunda düşünmesi gereken açıktır:

13:1 Herkes, altında bulunduğu yönetime bağlı olsun. Çünkü Tanrı'dan olmayan yönetim yoktur. Var olanlar Tanrı tarafından kurulmuştur.

2 Bu nedenle, yönetime karşı direnen, Tanrı'nın düzenlediğine karşı gelmiş olur. Karşı gelenler yargılanır.

 

Böylece Hristiyanların hizmetlerinde, tanıklıklarında ve yaşamlarında Tanrı’nın görkemi görülmelidir. Hristiyan kişinin itaatini sevgi belirlemedir:

13:10 Sevgi, komşuya kötülük etmez. Bu nedenle sevgi, Kutsal Yasa'nın yerine getirilmesidir.

13:14 Rab İsa Mesih'i kuşanın. Doğal benliğinizin tutkularına uymayı düşünmeyin.

 

İmanda zayıf olan da, güçlü olanda bu dünyadaki yaşamlarının Tanrı’ya adanmış olduğu düşüncesiyle yaşamalıdır. Güçlü olanlar güçsüzleri, bilge olanlar cahilleri kabul etmelidir:

14:1 İmanı zayıf olanı kabul edin, ama düşünceleri üzerinde onunla tartışmaya girmeyin.

14:7 Hiçbirimiz kendimiz için yaşamayız, hiçbirimiz de kendimiz için ölmeyiz.

14:8 Yaşarsak, Rab için yaşarız; ölürsek, Rab için ölürüz. Böylece yaşasak da, ölsek de Rabbin'iz.

 

Kurtulmuş kişinin hizmeti ve yaşamında başkalarının iyiliği ve esenliği için gayretli olma konusu yer tutmalıdır:

15:2 Her birimiz, komşusunu ruhça geliştirmek amacıyla, komşusunun iyiliğini gözeterek onu hoşnut etsin.

3 Nitekim Mesih bile kendini hoşnut etmeye çalışmadı. Yazılmış olduğu gibi, «Seni aşağılayanların aşağılamalarına ben uğradım.»

 

10-) Ondalık, sunu ve sadakaların nasıl toplanması gerektiği, dağıtımı gibi konularda kilise daha o günden kurumsal yapısında bunu bir yere oturtmuş gözükmektedir:

15:25 Ama şimdi kutsallara bir yardımı ulaştırmak için Kudüs'e gidiyorum.

26 Çünkü Makedonya ve Ahaya'da bulunanlar, Kudüs'teki kutsallar arasında yoksul olanlar için yardım toplamayı uygun gördüler.

27 Evet, uygun gördüler. Gerçekte onlara yardım borçludurlar. Uluslar, onların ruhsal bereketlerine ortak olduklarına göre, maddesel bereketlerle onlara hizmet etmeye borçludurlar.

 

Mektup bir övgü duası ile son bulur. Bugünkü kilisenin ayin sonunda yaptığı yüceltme ve bereketleme gibi, bu mektup da buraya kadar olan her şey Tanrı’nın yüceliğine sunulur:

16:25 Tanrı, duyurduğum müjde ve İsa Mesih'le ilgili bildiri uyarınca, sonsuz çağlardan beri gizli tutulan sırrın açıklanışına uygun olarak sizi ruhça pekiştirecek güçtedir.

26 O sır şimdi aydınlığa çıkarılmış ve öncesiz Tanrı'nın buyruğuna göre peygamberlerin yazıları aracılığıyla bütün ulusların iman ederek söz dinlemeleri için bildirilmiştir.

27 Bilge olan tek Tanrı'ya İsa Mesih aracılığıyla sonsuza dek yücelik olsun. Amin.

 

I.b- I.Korintliler Mektubuna Giriş

 

1-) Kutsallık

Mektup henüz imanda olgunlaşma güçlüğü içindeki kiliseye yazılmıştır. Bu yüzden mektup kiliseyi kutsal olmaya çağırarak başlar:

1:1-3 …Mesih İsa'da kutsal kılınmış ve kutsal olmaya çağrılmış olan sizlere

 

Bu kutsallık sadece Kutsal Ruh’tan gelmektedir:

3:16 Tanrı'nın tapınağı olduğunuzu, Tanrı'nın Ruhunun sizde yaşadığını bilmez misiniz?

 

Bu farkın görünür ve anlaşılır olması için de zıtlıklar ile karşılaştırılarak okuyucuya verilir (6:12-18 –günah; 6:19-20 –kutsallık):[3]

6:9-10 Günahkârların, Tanrı'nın Egemenliğini miras almayacağını bilmez misiniz? Aldanmayın! Ne cinsel ahlaksızlık yapanlar, ne puta tapanlar, ne zina edenler, ne cinsel sapıklar, ne eşcinseller, ne hırsızlar, ne açgözlüler, ne ayyaşlar, ne sövücüler, ne de soyguncular Tanrı'nın Egemenliğini miras alacaklardır.

11 Bazılarınız böyleydiniz; ama yıkandınız, kutsal kılındınız, Rab İsa Mesih'in adıyla ve Tanrımızın Ruhu aracılığıyla aklandınız.

 

Çünkü Hristiyanlar bütün yaşamlarıyla Tanrı’nın yüceliği için vardırlar:

3:23 Siz Mesih'insiniz, Mesih de Tanrı'nındır.

10:31 Özet olarak, her ne yer ve içerseniz, her ne yaparsanız, her şeyi Tanrı'nın yüceliği için yapın.

 

2-) Bölünmeler ve Birlik

1:10-4:21 ayetleri kilise içindeki bölünmelere karşı yazılmıştır:

1:10 Kardeşler, Rabbimiz İsa Mesih'in adıyla yalvarıyorum: hepiniz uyum içinde olun, aranızda bölünmeler olmadan aynı düşüncede ve aynı yargıda birleşin.

11 Kardeşlerim, Klovi'nin ev halkından aranızda çekişmeler olduğunu öğrendim.

 

Bölünmelere verilecek en iyi cevap ise Tanrı’nın Mesih’teki bildirisinin gücüdür. İnsanlar çarmıh bildirisinin gücünde kendi güçsüzlüklerini, insan bilgeliğinin boş olduğu ve Tanrı’nın bilgeliğinin üstünlüğünü görmelidir (1:18-31):

1:18 Çarmıhla ilgili bildiri mahvolanlar için saçmalık, ama kurtulmakta olan bizler için Tanrı'nın gücüdür.

19 Nitekim şöyle yazılmıştır:

«Bilgelerin bilgeliğini yok edeceğim,

zekilerin zekâsını boşa çıkaracağım.»

 

Böylece insanlar Pavlus’un zayıflığındaki Tanrı’nın gücüne bakmalıdır (2:1-5):

2:3 Ben size zayıflık ve korku içinde geldim, nasıl da titriyordum!

4 Sözüm ve bildirim, insan bilgeliğinin ikna edici sözlerine değil, Ruh'un kanıtlayıcı gücüne dayanıyordu.

 

Bölünmeler insan bilgeliğinin kişiyi götüreceği bir sonuç olabilir. Bu yüzden bölünmelere yol açabilecek düşünceler kendilerini Tanrı’nın bilgeliği ile test etmelidir (2:6-16):

2:6 Gerçi olgun olanlar arasında bilgece sözler söylüyoruz; ama bu bilgelik ne şimdiki çağın, ne de bu çağın gelip geçici önderlerinin bilgeliğidir.

7-8 Biz, Tanrı'nın gizli, saklı kalmış bilgeliğinden söz ediyoruz

 

3-) Müjde’nin Gücü

1:18-2:16 ayetlerinde Müjde’nin gücü, Tanrı’nın bilgeliği ve insan bilgeliği konularına yer verilir. Böylece bu bölüm okunduğunda daha Mesih’in günlerin insanların Müjde’yi anlamaktaki zorluğu aklımıza gelir:

Yuhanna 2:19 İsa şu cevabı verdi: «Bu tapınağı yıkın, üç günde onu yeniden kuracağım.»

20 Yahudiler, «Bu tapınak kırk altı yılda yapıldı, sen onu üç günde mi kuracaksın?» dediler.

21 Ama İsa'nın sözünü ettiği tapınak kendi bedeniydi.[4]

 

4-) 3. bölüme geldiğimizde Bölünmeler ve kutsallık konusu yerini birlik çağrısına bırakır. Pavlus pastorel sorumluluğu gereği kilisede karışıklığa sebep olan kimseleri azarlar ve bu yolla kilisenin tamamına nasihat eder. Önce onlara içinde bulunduğu durumu gösterir. (3:1-4), sonra da bu duruma açıklık kazandırarak onların yanlışlarını düzeltmeleri yolunu gösterir (3:5-17). Bir anlamda sorunu teşhiş eder ve doğru yolu gösterir:

3:3 …Aranızda kıskançlık ve çekişme olması, benliğe uyup diğer insanlar gibi yaşadığınızı göstermiyor mu?

3:5 Apollos kim? Pavlus kim? İman etmenize aracı olmuş hizmetkârlardır. Rab her birimize bir görev vermiştir.

6 Tohumu ben ektim, Apollos suladı. Ama Tanrı büyüttü.

 

Bundan sonra bilginin, bilgeliğin ve hizmetkarların (Pavlus, Apollos, Kefas gibi) sadece Mesih’in olduğu, kiliseyi oluşturan herkesin bir bütün olarak Mesih’e ait olduğu vurgulanır. Bu da aslında Hristiyanları birliğe çağrıdır. İnsanın bilgeliği ve hizmetkarların önderliği sadece Mesih için vardır, her şey Mesih’indir (3:18-23):

3:23 Siz Mesih'insiniz, Mesih de Tanrı'nındır.

 

Kilise olarak Mesih’in gelişine bakmak önemlidir. İnsanlar Mesih’in gelişi gibi önemli bir konuya odaklandığında birbirlerini yargılamaktan, insan bilgeliğinin getirdiği bölünme ve kaostan korunacaklardır. Bu anlamda “Mesih’i beklemek” vurgusu da kiliseyi birliğe çağırmak içindir:

4:5 Bu nedenle, belirlenen zamandan önce hiçbir şeyi yargılamayın. Rab'bin gelişini bekleyin. Karanlığın gizlediklerini aydınlığa, insanların yüreklerindeki amaçları açığa çıkaracak olan O'dur. O zaman herkes Tanrı'dan payına düşen övgüyü alacaktır.

 

Kilise öncelikle Mesih’in yandaşıdır; herhangi bir hizmetkarın değil. O zaman herhangi biri daha iyi veya daha doğru olduğunu savunarak –bu diğerlerini yargılamak olacaktı– izlediği kişiyi savunmaya kalkınca bölünme ve kaos başlayacaktı. Ancak insanlar Tanrı’dan aldıklarına bakınca övünecekleri şey Tanrı olacaktı (4:1-7):

4:6 …Öyle ki, hiç kimse biriyle övünüp bir başkasını hor görmesin.

7 Seni başkasından üstün kılan kim? Tanrı'dan almadığın neyin var ki? Eğer O'ndan aldınsa, niçin O'ndan almamış gibi övünüyorsun?

 

5-) 4:8-21 ayetlerinde kilise elçisel yetki ile uyarılır. Hizmetkarlar (eğiticiler) çoktur ama sadece tek bir Tanrı [baba] vardır (4:15). Kilise sarılması gereken birliğe bakabilsin, mektuptaki uyarıları dikkate alıp, elçisel öğretiye dikkat etsin diye Müjdeci Timoteyus oraya gönderilir. 

 

Böylece 1-4. bölümlerde kilise içindeki kaos ve bölünmeler konusu ağırlık kazanırken 5-6. bölümlere geldiğimizde konu ahlak ve paklık olarak karşımıza çıkar. Bu bölümlerde ahlaksızlığın kaldırılması ve paklığın güçlenip görünmesi konusu ile karşılaşırız.

 

5:1-13 ayetlerinde günahın ve ahlaksızlığın teşhis edilmesi ve bunun disiplin edilmesi konusu göze batar. Kiliseden biri Korint’te yerleşik olan putperest geleneğe göre cinsel ahlaksızlık yapmıştır. Ancak bu konudan rahatsızlık duyup o kişiyi disiplin etmeleri gerekirken (5:2, 9-13) ortada olan yanlışı kilise görmüyorsa, kilise bu günaha rağmen küstahlaşıp tolerans göstermiş olmaktadır.

 

İLAVE BÖLÜM: Kilise bu noktada disiplin konusuna iki açıdan yaklaşır:

1-) WİA XXX/3. Kilise disiplini, suç işleyen kardeşleri yeniden kazanmak, başkalarının benzer suçları  işlemekten caydırmak, bütün bedeni etkisine alabilecek olan o kötü mayayı temizlemek, Mesih’in onurunu ve Müjde’nin kutsal tanıklığını aklamak, Tanrı’nın antlaşmasının ve mühürlerinin kötü kişiler tarafından kirletilerek zedelemesi durumunda Kilisenin üzerine haklı olarak gelebilecek olan Tanrı’nın öfkesine engel olmak için gereklidir.

 

2-) İkinci emir gereğince Putperestlikten kaçınmak, tek Tanrı inancında devam ederek Tanrı’nın yargısından kiliseyi korumak konusu kilisenin doğal yaşamı içinde olan bir şeydir. Böylece Tanrı’nın Kutsal Kitap’ta düzenlediği şekle uygun olan tapınış ve Tanrı’ya ayrılmış olan yaşamın devamı ve korunması mümkün olacaktır. Buna gölge düşüren şeylere karşı çıkmak kilisenin sorumluluğu içindedir (WUİ 107-108).

 

6-) 6:1-8 ayetlerinde kilise içindeki bölünmenin sonucu olarak ortaya çıkan bir konuya, Hristiyanların Mesih’teki birliği yansıtmak yerine toplum içinde birbirlerini dava etme konusuna değiniyor. Kilise içindeki insanların bu şekildeki davranışı Tanrı’nın adını anan kişilere yakışmamaktadır. Bu tür davranışlar kilise içinde içindeki bölünme ve çekişmeleri derinleştirmektedir.

 

Bu durumda ortada Tanrı’nın adını boş yere ağza almak günahı da söz konusudur. Çünkü kişiler haksızlık yaptıklarında Tanrı’nın adını yasal olmayan bir şeye karıştırmış, Tanrı’nın adaletine ters düşmüş olacaklardır. Ayrıca “çalmayacaksın” diyen emir de bu bölümdeki ifadelere göre ihlal edilmiş olmaktadır; çünkü kişiler gerçeğe bağımlı olmadıkları için başkalarının yasal ve adil olan haklarına karşı olması gereken Hristiyan davranış ve tutumunu sergileyememektedirler. Pavlus’un ifadesi böyle kimselerin hırsızlık ve sahtekarlık yaptıklarını düşündürmektedir:

6:6 Kardeş kardeşe karşı dava açıyor, üstelik imansızlar önünde!

7 Aslında birbirinize karşı davanız olması bile sizin için düpedüz bir yenilgidir. Haksızlığa uğrasanız daha iyi olmaz mı? Dolandırılsanız daha iyi olmaz mı?

8 Bunun yerine, siz kendiniz haksızlık edip başkasını dolandırıyorsunuz. Üstelik bunu kardeşlerinize yapıyorsunuz.

 

7-) 6:9-10 ayetleri önceki ayetlerdeki günah sorununa genel bir şekilde bakıyor ve Hristiyan kişiyi Tanrı’nın egemenliği merkezli yaşamaya teşvik ediyor. 6:11 ayetinde de doğru yaşam için, kurtulmuşlukta ve kutsallıkta yaşam için Hristiyan kişiyi sahip olduğu ayrıcalığa sarılmaya davet etmektedir:

6:11 Bazılarınız böyleydiniz; ama yıkandınız, kutsal kılındınız, Rab İsa Mesih'in adıyla ve Tanrımızın Ruhu aracılığıyla aklandınız.

5:7Yeni bir hamur olabilmek için eski mayadan arınıp temizlenin. Nitekim mayasızsınız. Çünkü Fısıh kuzumuz olan Mesih kurban edilmiştir.

 

8-) 6:11 ayeti Kutsallaşma (WİA XIII, WUİ 75, 77), vaftiz (BİA 34) ve günahların bağışlanması (Hİ 70) konusuna değinmektedir. Böylece gerçekte “kim olduğumuz” hatırlatılmakta ve mektup içindeki uyarılara dikkat ederek Hristiyan kişinin yeni kimliğinde yaşaması için teşvik verilmektedir. Çünkü kilisenin içinde bulunduğu günah ve karmaşa durumu Mesih’teki kimliğine uygun düşmemektedir.

 

6:12-14 ayetlerinde günaha mazeret göstererek kimsenin suçluluktan kurtulmayacağını görmekteyiz:

6:12 «Bana her şey serbest», ama her şey yararlı değildir. «Bana her şey serbest», ama hiçbir şeyin tutsağı olmam.

13 Yemek mide için, mide de yemek içindir. Ama Tanrı hem mideyi, hem de yemeği ortadan kaldıracaktır. Beden cinsel ahlaksızlık için değil, Rab içindir. Rab de beden içindir.

14 Rab'bi dirilten Tanrı, kendi kudretiyle bizi de diriltecek.

Romalılar 12:1 Bunun için ey kardeşler, Tanrı'nın merhameti uğruna size yalvarırım: kendinizi Tanrı'ya diri, kutsal ve O'nu hoşnut eden bir kurban olarak sunun. Ruhsal tapınmanız budur.[5]

Koloseliler 3: 23-24 Rab'den miras ödülünü alacağınızı bilerek, her ne yaparsanız, insanlar için değil, Rab için yapar gibi candan yapın. Rab Mesih'e kulluk ediyorsunuz.

Hİ 86. Günahlarımızın ıstıraplarından Tanrı’nın lütfuyla yalnızca Mesih aracılığı ile kurtulup bunları kendimiz kazanmadığımız halde neden hala iyi işler yapmak zorundayız?

Tabi ki, Mesih bizlerin kefaretini kanıyla ödedi.

Biz iyi işler yapıyoruz çünkü

bizim için yaptığı her şey için

bütün yaşamımızla Tanrı’ya olan şükranımızı gösterebilelim diye

ve bizim aracılığımızla övülsün diye

Mesih Ruh’uyla bizleri kendi benzerliğine dönüştürmek üzere yeniliyor.

İmanın meyveleriyle imanımızdan emin olabilelim

ve bizlerin Tanrısal yaşayışı ile komşularımız Mesih’e kazanılabilsin diye

bizler iyi işler yapıyoruz

Hİ 109. Tanrı bu emirde (öldürmeyeceksin) zina etmek gibi yalnızca skandal yaratan günahları mı yasaklıyor?

Beden ve can olarak bizler Kutsal Ruh’un tapınağıyız

ve Tanrı her ikisini de pak ve kutsal tutmamızı ister.

Bu yüzden Tanrı iffetsizliği kışkırtan her şeyi

eylemleri, bakışları, konuşmaları, düşünceleri yada arzuları yasaklar.

 

Ahlaksızlık yargılanırken Hristiyan kişinin Mesih ile olan birleşmişliğe dikkat çekilmektedir:

6:15 Bedenlerinizin Mesih'in üyeleri olduğunu bilmiyor musunuz? Mesih'in üyelerini alıp bir fahişenin üyeleri mi yapayım? Asla!

WUİ 66. Seçilmişlerin Mesih ile sahip oldukları birleşmişlik nedir?

Seçilmişlerin Mesih ile birleşmişliği[6] Tanrı lütfunun bir işlevidir,[7] bu işlev aracılığıyla ruhsal ve mistik ancak gerçekten ve ayrılamaz bir şekilde başı ve kocası olan Mesih’le birleştirilirler;[8] bu da onların etkin bir şekilde çağrılmalarında gerçekleşir.[9]

1. Yaşamda ve ölümde tek teselliniz nedir?

Ben kendime ait değilim1

Beden ve can olarak

Yaşamda ve ölümde2

Sadık kurtarıcım İsa Mesih’e aitim.3

O değerli (paha biçilmez) kanıyla bütün günahlarımın bedelini ödedi,4

Şeytanın hükümdarlığından beni, özgür kıldı. 5

O beni aynı yolda gözetir6

Göklerdeki Babamın isteği olmadan başımdan bir tel saç bile eksilmez7

Her şey benim kurtuluşum için çalışır. 8

Ona ait olduğum için9

kendi Kutsal Ruh’u ile

beni sonsuz yaşamdan emin kılar.

Ve beni şimdiden itibaren kendisi için yaşamaya hazır ve

tüm kalbimle buna istekli olmaya yönlendirir.10

Hİ 34. Neden İsa’yı ‘Rabbimiz’ olarak çağırıyoruz?

Çünkü altın yada gümüşle değil,

Fakat O’nun değerli kanıyla bizi şeytanın zulmünden ve günahtan3 özgür kıldı4

Beden ve can olarak kendisinin olmak üzere bizi satın aldı.5

 

Bundan sonraki 7-15. bölümlerde kilisenin sorularına hem cevap verilir hem de bu cevaplar pastorel birer danışmanlık niteliğindedir.

 

9-) 7. bölüm evlilik ve bekarlık hakkında öğretiyor. Evlilik ve bekarlık ile Tanrı’ya hizmet sunarız. Ancak 7:17-24 ayetlerinde –sadece evlilik ya da bekarlıkta değil- her durumda kendi isteğimiz için değil, Rab’bin isteği yolunda yaşamak için bir uyarı verilmektedir.

Hİ 124. Üçüncü istek ne demek istiyor?

Gökte olduğu gibi yeryüzünde de

Senin isteğin olsun:

Bütün insanlara ve bize yardım et ki,

kendi isteklerimizi reddedelim

ve küstahça karşılık vermeksizin Senin isteğine itaat edelim.

Yalnızca tek iyi Sensin.1

Gökteki melekler gibi istekle ve sadakatle

yapmaya çağrıldığımız bütün işleri tamamlamamıza yardım et.3

 

7:2 ayeti kilisenin paklığı ile kadın ve erkek olarak tek tek her bir kişinin kişisel paklığı arasında bir bağ olduğunu gösteriyor. Evlilik yoluyla da kilise dünyanın lekelemesinden kendini korumalıdır; evlilik yoluyla da kilise dünyaya ayrılmış bir yaşam örneği göstermelidir. Bu yüzden tek eşlilik ve herkesin kendi eşine sadakati önemle vurgulanır (7:2-5).

 

10-) 8. bölüm o dönemde kilise için gündelik hayatta Hristiyanların karşılaştığı olağan bir soruyu cevaplamaya çalışıyor. Putperest bir kültürde yaşayan ve sayıca az olan Hristiyanların ailelerinde, akraba ve sosyal çevrelerinde putperest kimseler vardır. Bu durumda putlara kurban edilen etlerden kendilerine sunulduğunda Hristiyanlar ne yapacaklarını bilmemektedirler.

 

Pavlus bu konuda “biz O’nun için, O’nun aracılığı ile yaşıyoruz” diyerek yerde ve gökte tek bir Tanrı olduğunu vurgular. Böylece kişilerin hayatlarının kendi kişisel vicdanlarına uygun bir şekilde devam ettirmesi gerektiğine değinir (8:5-6, Romalılar 14:7-8). Ancak vicdan da bilgi ve sevgi ile güçlenecektir (8:1-3).

 

8:7 ayetinde bazı kişilerin eski “alışkanlıklarının etki altında kalarak” yedikleri etin puta sunulmuş olması düşüncesiyle vicdanlarında rahatsızlık duyduğu yazılmaktadır. O dönemde kasapta satılan etler de çoğunlukla putlara sunulmuş kurbanlarından gelen etlerdi. 8:8 ayeti bir şey yiyerek ya da yemeyerek Tanrı’ya yaklaşmamızın ya da Tanrı’dan uzaklaşmamızın söz konusu olmadığı vurgulanmaktadır. 8:9-13 ayetleri vicdan rahatlığımızın başkalarının vicdanlarını yaralamasına sebep olmaması gerektiğinden bahsedilmektedir (Romalılar 14:14-17, 20). Burada Hristiyanlara kendi özgürlüklerini (yeme veya yememe) kullanırken Mesih’in bedeninin zayıf olan üyelerini dikkate almaları konusunda bir bakış açısı verilmektedir (Romalılar 14:1-6).

 

11-) 9. bölüm Pavlus’un Elçiliğini anlatmaktadır. Muhtemelen bazı kişiler Pavlsu’un elçiliği üzerine spekülasyonlar yapmaktaydılar. Pavlus’un öğretisinin yeterli olmadığı, zayıf olduğu yönünde söylentiler yaymaktaydılar (2:1-4; 3:1-2). Korint kentinde dönemin yaygın felsefe okullarında konuşan öğretmenlerden halkın duydukları ile kilisede Pavlus’tan duydukları arasında söylem ve içerik açısından bir fark vardı. “Tanrı'nın isteğiyle Mesih İsa'nın elçisi olmaya çağrılan ben Pavlus” ifadesi bu yüzden hem Pavlus’un elçiliğinin[10] savunması olup, hem de yapılan uyarıları ve verilen öğretileri okuyucuların dikkate almasının gerektiğini vurgular.

 

Kilise boş konuşmalara kulak vermemeli, Mesih’i nasıl tanıdığını iyi hatırlamalıdır. Ayrıca Pavlus’un Korint’te iken gördüğü görüm üzerine orada kalması ve şimdi mektup yazdığı kilisenin doğmuş olması başka bir tanıklıktır (Elçilerin İşleri 18:9-11):

9:1 Özgür değil miyim? Elçi değil miyim? Rabbimiz İsa'yı görmedim mi? Siz Rab yolunda verdiğim emeğin ürünü değil misiniz?

2 Başkaları için elçi olmasam bile, sizler için elçiyim ya! Sizler Rab'bin yolunda elçiliğimin kanıtısınız.

 

9:24-27 ayetleri aynı zamanda elçiyi “koşudan da üstün” bir amaç; “koşuculardan da üstün” bir disiplin ile yürüyen kimse olarak hatırlatır. Onlar amaçsızca değil; bir amaç için çalışmakta, emek vermekte, acı çekmekte, özgürlerinden ve rahatlıklarından fedakarlık etmektedirler.

 

9. bölüm ayrıca kilise cemaatinin ondalık ve sunular konusundaki sorumluluklarını öğretmektedir.

 

12-) Hizmetkarın hizmet için desteklenmesi:

9:14 Bunun gibi, Müjde'yi yayanların da geçimlerini Müjde'den sağlamasını Rab buyurdu.

Matta 10:10 Yolculuk için ne torba, ne yedek mintan, ne çarık, ne de değnek alın. Çünkü işçi kendi yiyeceğini hak eder.

Galatyalılar 6:6 Tanrı sözünde eğitilen, kendisini eğitenle bütün nimetleri paylaşsın.

 

Pavlus 9:6-15 ayetleri arasında ondalık ve sunular konusunda öğretirken Korint kilisesine emek veren biri olaraktan yasal haklarını ve bunları kendi elçisel yetkisiyle neden kullanmadığını açıklar. 9:16-27 ayetlerinde Müjdeyi yayma sorumluluğundan bahsederken aynı zamanda Elçi olarak kendini savunmuş olur. 

 

9:7-11 ayetlerinde verilen örnekler kilise işçilerinin ondalık ve sunu ile geçinmesinin yasallığını gösterdiği gibi, yerel kilisenin bütün üyelerinin ondalık ve sunu konusunda sorumluluğun yasal bir gerekçeye dayandığını öğretmesi açısından önemlidir. Çünkü bunlar kişilerin kendi insani iyiliklerinin sonucu doğmuş bir şey olmadığı gibi; sadece sosyal yardımlaşma adına yapılan bir girişim olarak da görülmemelidir; kelam bu konuda açık bir şekilde Hristiyan kişiyi sorumluluklarına sahip çıkmaya davet etmektedir. Bu yüzden bu ayetlerde verilen örnekler çok dikkat çekicidir: “bağ dikmekle uğraşmış bir kişinin daha sonra o bağdan üzüm yemesi” ne kadar normal ise “bağ dikmekle uğraşmış bir kişinin daha sonra o bağdan üzüm yememesini” düşünmenin normal olmadığı açıktır; “sürü gütmekle uğraşan bir kişinin sürünün sütünden içmesi” ne kadar normal ise “sürü gütmekle uğraşan bir kişinin sürünün sütünden içmemesini” düşünmenin normal olmadığı açıktır; Yasa’nın “harman döven öküzler için koyduğu kural insanlar için çok daha açık bir örnek değil midir?

 

13-) Hizmetkarın tanıklığı (9:19-23):

WUİ 159. Tanrı’nın Sözü çağrılanlar tarafından nasıl vaaz edilmelidir?

Söz’e hizmet için görevli olarak çağrılanlar sağlam doktrini[11] gayretli bir şekilde,[12] zaman uygun olsun ya da olmasın,[13] açıkça[14] insanların bilgece [kandırıcı] sözlerine değil, fakat Ruh’un kanıtlayıcılığına ve gücüne dayalı olarak[15] vaaz etmelidir. Tanrı’nın öğüdünü[16] sadık bir şekilde[17] bildirmeli, hikmetli olarak[18] dinleyenlerin ihtiyaçlarına ve anlayışlarına göre vaazı düzenlenmeli,[19] istekli bir şekilde,[20] Tanrı’ya karşı[21] ve halkın canlarına karşı[22] ateşli bir sevgi ile, içtenlikle,[23] Tanrı’nın yüceliğini,[24] dinleyenlerin [Tanrı’ya] dönmesini,[25] kendilerini buna göre düzeltmelerini[26] ve kurtuluşlarını[27] amaçlamalıdır.

 

9:19-23 ayetlerinde Müjde’ye emek veren bir hizmetkarın Ruh’un bilgeliği ve nezaket içinde olarak[28] hizmet etmesi gerektiğini okuyoruz. Böylece kişisel özgürlük ve haklarından gerektiğinde fedakarlık yaparak insanlarla doğru ilişkiler kurmayı aradığını öğreniyoruz. Kişiler inançlarını anlatırken bunu sevgi temeli üzerinde yapmalıdırlar; Efesliler 2:14-16 ayetlerinde Mesih’in “iki topluluğu” (Yahudi olanlar ve olmayanlar) birleştirmek üzere “aradaki engel duvarını, yani düşmanlığı” kaldırdığını okuyoruz. Bu durumda bilgimizi kullanırken sevgimiz olmazsa, nasıl vaaz edeceğimizi bilmezsek kişilerle bizim aramıza ve kişilerle inancımızın arasına tekrar bir engel duvarı koyma riskimiz olabilir. Müjde birleştirmek içindir; ayırmak için değildir.[29]

 

14-) 10. bölüme geldiğimizde Pavlus eski İsrail ile yeni İsrail (kilise) arasında bir bağ kurar. 10:1-4 ayetleri Eski Ahit sakramentleri ile Yeni Ahit sakramentleri arasındaki birliği ve devamlılığı vurguladıktan sonra; Kutsal sakramentlerle gerçek imana katılmış kişilerin etraflarındaki ulusların putperestliklerine katılmaları durumunda başlarına gelmiş olan yargıdan örnek vererek aynı şekilde Korint kilisesini uyarır. Bu bölümdeki Rabbin Sofrası konusundaki uyarılar 11. bölümde de devam eder. Sakramentlere katılmış olmak, Tanrı halkı içinde olma bereketi Tanrı’nın yargısına karşı bir sigorta değildir. Böylece kişilere bereketlere bakarak değil, Tanrı’ya bakarak yürümelidir; geçmişte İsrail’in günahlarına sessiz kalmayan Tanrı bu gün de kilisenin günahlarına sessiz kalmayacaktır (10:5-12, 22). Böylece kişilere putperestlikten uzak durma uyarısı verilir (10:14).

 

Hristiyan özgürlüğünün Tanrı’nın görkemi için kullanılması esastır (10:23-33). Bu yüzden serbest olan şeyleri yapma hakkını kişiler başkalarının yararı için kullanmaya öncelik vermelidir (10:24):

Filipililer 2: 21 Herkes kendi işini düşünüyor, Mesih İsa'nınkini değil.

 

15-) 11. bölümde tapınma düzeni açısından Korint kilisesinde tartışmaya sebep olan iki konu görmekteyiz: Kadınların örtünmesi ve Rabbin Sofrası.

 

Ancak bu konulara dönemin Korint kilisesi açısından bakarsak sorunları ve cevaplarını “yerel bir kilise için önemi olan konular” şeklinde görme hatasına düşebiliriz. Korint kilisesinin o dönem ve o kültür içindeki yerel sorunlarına bakarken bugünkü kilise kendi bütünlüğüne ve toplu tapınmasına engel teşkil edecek konular olmasın diye bu örneklere bakarak bunlardaki temel prensipleri dikkate almalıdır.

 

Giyim kuşam konusunda her ülkenin kültürel anlayışları birbirlerinde farklıdır. Bazen bir ülkedeki değişik yörelerde örtünme konusuna bakış birbirinden farklılık gösterebilir. Bu durumda “kendi kültürümüz Müjde’nin öğretisinin önüne geçiyor mu; kendi kültürümüz Rab’bin yetkisini onurlandırıyor mu, onurlandırmıyor mu?” sorusuna dikkat etmeliyiz. Kültürler ve gelenekler ne kadar farklı olursa olsun Tanrı’nın bütün dünya üzerindeki RAB’liği tektir; Tanrı hem bütün dünya üzerinde hem de bütün kiliseler üzerinde tek Kraldır; kilisenin iman ve itaatinde takip edeceği tek bir Müjde vardır.

 

Böylece örtünme dahil her konuda olduğu gibi Rabbin Sofrası konusunda da kişiler Rab’bin yüceliğini aramayı kişisel bir öncelik olarak görmelidir. Bunu unutan Korint kilisesinde ise “Şükran Yemeği” Rab ile paydaşlık için olmaktan öte (11:20); bazı kişilerin diğerlerini hor gördüğü şeklinde bir görüntü veren uygulamaya (11:22); fakir kişilerin utandırıldığı bir uygulamaya dönüşmüştü; bu da topluluk üzerine yargı getirmektedir (11:30-31).

 

“Kişiler öncelikle kendilerini sınamalı” prensibi aslında sadece Rab’bin Sofrası için değil; genel bir Hristiyan sorumluluğu için kişinin bütün hayatı için bir prensiptir. Kendilerini sınamayan kişilerin başkalarını yargılamaya gitme hatasına düşmesi kaçınılmazdır. Rab’bin Sofrasında sarhoş olan kişiler her uygulamada kendi hoşnutluğunu arayan kişilerin en pak uygulamaları nasıl kişilerin yozlaştırabileceğini gösteren çarpıcı bir örnektir.

 

Kendisini sınayan kişiler Mesih’in bedenini fark edecek; bunun sonunda da kiliseyi oluşturmak üzere tek tek her bir Hristiyan için Mesih’in bedenin sunulduğu gerçeğinde bedeni oluşturan diğer üyelerin esenliği, yararı için olan şeyleri daha iyi göreceklerdir. Böylece kendisini sınayan kişiler kiliseyi oluşturan bütün üyelerle aynı sofraya katıldıklarını göz önüne alarak hareket etmelidirler. Rab’bin Sofrası kilisenin birliğini güçlendirmek ve geliştirmek üzere devam etmesi gerekirken, kendisini sınamayan kişiler tarafından bencil uygulamalara dönüştürülürse kilisenin birliğine ve tanıklığına zarar gelecektir (Efesliler 4:4-6).

 

16-) 12. bölüm birlik konusuna dikkatimizi çeker; tek Tanrı’nın birliğindeki birliğimiz:

12: 4 Çeşitli ruhsal armağanlar vardır, ama Ruh birdir.

5 Çeşitli görevler vardır, ama Rab birdir.

6 Çeşitli etkinlikler vardır, ama herkeste hepsini etkin kılan aynı Tanrı'dır.

11 Bunların tümünü etkin kılan tek ve aynı Ruh'tur. Ruh bunları herkese

dilediği gibi, ayrı ayrı dağıtır.

 

Böylece Tanrı’nın kiliseye bağışladığı her şey Tanrı’nın görkemine hizmet etmek ve kilisenin ortak yararı için vardır. Ancak Korint kilisesi kendisine bağışlanmış olan ruhsal armağanlarını o armağanların kendilerine bağışlanış amacına uygun kullanmadıkları için kilise birliği ve dolayısı ile kilisenin tanıklığı zayıflamaktadır. Armağanlar insanların Mesih’e hizmet ve tanıkları için bir araç olduğu kadar Mesih’te olan diğer kardeşlerin gelişmesine hizmet etmek için de bir araçtır. Böylece “kendisini dikkatlice sınayan” kişi armağanı için Tanrı’ya şükran ve alçakgönüllülükle hizmet edecek ve armağanını yanlış bir motivasyon ile kullanmaktan kaçınacaktır.[30] 

 

17-) 12:12-31 ayetlerinde tek olan Tanrı’nın birliğindeki beden birliği konusu vurgulanır.

Hİ 55. ‘Kutsalların paydaşlığı’ndan ne anlıyorsunuz?

İlk önce inanların bu topluluğun üyeleri olarak, her biri

Mesih’te ve Ondaki tüm hazinelere ve armağanlara paydaş olurlar.

 

İkinci olarak her üye bu armağanları diğer üyelere hizmet ve onların zenginleşmesi için gönülden ve sevinçle kullanmayı bir görev olarak düşünmek zorundadır.

İkinci olarak her üye topluluğun diğer üyelerine hizmet etmek ve onları bütün her şeyde zenginleştirmek için bu armağanları gönülden ve sevinçle kullanmayı düşünmek zorundadır.

 

Hristiyanlar olarak tek Tanrı’ya olan hizmetimizde birbirimize de ihtiyaç duyarız; birbirimize bağlı bir şekilde yürürüz. Hristiyanlar olarak birbirimize hizmet ederken birbirimizden de öğreniriz. Bütün bunlarda “tek beden” daha görünür olur:

12:20 Gerçek şu ki, çok sayıda üye, ama tek beden vardır.

 

Ancak kişiler başkalarından bağımsız olduğunu düşünerek yaşamaya başlarlarsa beden birliğine zarar vermeye başlarlar. Bölünmeler kilisenin ruhsal gelişimini yavaşlatır; kilisenin gücünü zayıflatır:

12:25 Öyle ki, bedende ayrılık olmasın, üyeler birbirini eşit biçimde gözetsin.

 

Bu durumda Hristiyan kişi armağanları için, hizmeti ve tanıklığı için Tanrı’ya şükredip her durumda O’nun yüceliği için yaşamayı ararken diğer yandan da kilisedeki iman kardeşlerinin iyiliği, onların gelişimini gözetmelidir.

 

18-) 13. bölüm kilise içindeki ayrılıklar ve sorunlar için doğru cevabı nasıl bulacağımızı ve kiliseyi zayıflatan rahatsızlığı nasıl iyileştireceğimizi göstermektedir. Çözüm sevgi ile işe başlamak; sevgi ile hizmet etmek, sevgi yaşamaktır. Sevgiyi unutan kişiler ruhsal lütuflarda zayıf kalacaklardır. Kişinin hizmetini Tanrı’nın gözünde değerli kılan şey sevgidir (13:1-3).

 

Aynı şekilde ruhsal meyvelerin hayatımızda kökleşmesi ve imanda olgunluk için sevgi gereklidir (13:4-7). Çünkü sevgi kalıcı olan bir şeydir (13:8-13). Hristiyan kişinin gözlerini daha ileriye çevirmesi için sevgi gereklidir (13:12). Çünkü iman hayatımız “aynı Ruh’ta bir bedene vaftiz edilmiş diğerleriyle kardeşlik sevgisiyle yürüyerek” gelişir (WUİ 167).

 

13:10 ayetindeki “mükemmel olan gelince” ifadesi 12. ayetteki “tam bilineceğim” ifadesi ile Mesih’in ikinci gelişine gözlerimizi çeviriyor. Henüz imanda olgunluk gösterememiş olan Korint kilisesi için o dönemde sahip oldukları geçici olan şeyleri bile beden birliği için kullanamamış olmalarına bakarak; tam mükemmellik için “Mesih’in gelmesi ve O’nun bir şey yapması” söz konusudur. Böylece kilise geçici olan bereketlere baktığında, bunları bazen yanlış bazen de eksik kullanması durumunda bir teşviksizlik veya ümitsizliğe kapılması söz konusu değildir. Kilise Mesih’te olan kutsallaşmasın[31] mükemmel olacağı zamana bakarak ilerlemelidir.

 

19-) 14. bölüme gelince 13. bölümdeki sevgi teması ile bir başlangıç yapmaktayız:

14:1 Sevginin ardınca koşun ve ruhsal armağanları, özellikle peygamberlik yeteneğini gayretle isteyin.

 

12:31 ayetinde “daha üstün armağanı gayretle isteme” öğüdünden sonra sevgiden ve sevginin üstünlüğünden bahseder. Eğer 14:1 ayetinde “sevginin ardınca koşmanın” sabır, şefkat, kıskanmamak, övünmemek, kolay öfkelenmemek, kötülüğün hesabını tutmamak, haksızlığa sevinmemek, katlanmak, ümit etmek, dayanmak (13:4-7), bilginin gururu yerine gelişmek (8:1) anlamına geldiğini göz önüne alırsak “armağanları gayretle istemek” bir amaç için vardır (kilisenin gelişmesi, topluluğun eğitilmesi):

14:12 Bu nedenle, siz de ruhsal armağanlara heveslendiğinize göre, inanlılar topluluğunu geliştiren ruhsal armağanlar bakımından zenginleşmeye bakın.

14:19 Ama inanlılar topluluğunda dillerle on bin söz söylemektense, başkalarını eğitmek için zihnimden beş söz söylemeyi yeğlerim.

 

Hristiyanlar olarak kiliseye gider, bedeni oluşturan üyeler olarak bir arada tapınma için toplanır, Tanrı Sözünü birlikte öğrenir, birlikte ve ayrı yarı tapınma ve hizmet için birbirimizi teşvik ederiz. Yaratılış amacımıza uygun olan şey budur:

WUİ 1. İnsanın varlığının en baş ve en yüce amacı nedir?

İnsanın varlığının en baş ve en yüce amacı, Tanrı’yı yüceltmek,[32] ve sonsuza dek O’ndan tam olarak zevk almaktır.[33]

 

Kiliseye dua, tapınma ve tanıklık yanında Tanrı’yı onurlandırmak için gelmekteyiz. Öyle ki, “Tanrı her şeyde her şey olsun” (15:28).

 

Vaaz (14:3), dua ve tapınma (14:15) hizmeti sadece inananları bir araya getirmekle kalmaz; ulusların da tövbe ve alçalışla (14:23-25) Tanrı’ya iman etmesine sebep olur. Bu bölümde Tanrı halkının bir arada tapınması müjdeci bir toplantı olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü 16. ayet “ilgi duyan konuklar” ile ilgilenirken, 22. ayette kilise tapınmasına tanık olan ve henüz iman etmemiş kişilerle, 23-25 ayetleri imanlıların tapınmasına katılan yabancıların tövbe etmesi ile ilgilenmektedir.

 

Böylece bütün her şeyin bir düzen içinde (14:26-40) olması, topluluğun birbirini geliştirdiği ve uluslara tanıklık verip öğrettiği bir tapınma düzeni içinde olması için kendilerini sınayan ve sevginin ardınca koşan insanların olması gereklidir. Yazılmış olan Tanrı Sözünü ciddiye almadan düzen de bereketler de olmayacaktır:

14:37 Kendini peygamber ya da ruhça olgun sayan varsa, bilsin ki, size yazdıklarım Rab'bin buyruğudur.

 

20-) Kişiler topluluğa gelirken kendi ruhsallıklarını göstermek için gelirlerse hem topluluğun birlikte alacağı bereketlere engel olmuş olurlar, hem kilisede birlik ve düzenin bozulmasına sebep olurlar. Ancak ayetler “topluluğun gelişmesi” konusuna ve bunun için gerekli olan şeylere dikkat çekmektedir (14:3, 12, 17, 26; 8:1).[34]

 

Düzeni olan bir tapınma, Tanrı’nın yüceltilmesine hizmet eden bir tapınma ile bedeni oluşturan üyeler bereketlenecek, kutsallıkta ve Tanrısallıkta bina olacaktır. Diğer yandan böyle bir tapınma ulusların kurtuluşa olan ihtiyaçlarını da görmezlikten gelmeyecektir.

 

21-) 15. bölüm Kurtuluş ve İman Açıklaması arasındaki ilişkiye değiniyor. 15:2 ayeti kurtuluş için Elçilerin vaaz ettiği Müjde’ye iman etmekten bahsederken 3-11 ayetlerinde kurtuluş yolunu işaret eden, iman ve itaatle sorumlu olduğumuz “elçilerin iman bildirisi” hakkında konuşuyor.

 

Kısaca Pavlus’un iman açıklaması şöyledir:

15:3-4 … Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi (15:5-8).

11 İşte, gerek benim yaydığım, gerek öbür elçilerin yaydığı ve sizin de iman ettiğiniz bildiri budur.

 

Pavlus’un pastorel danışmanlığının doruk noktası bu bölümdür. Okuyuculara “sizin Rab’biniz diridir” diyerek bütün mektup boyunca yaptığı uyarı ve verdiği öğretilerin merkezinde Diri Rab Mesih İsa olduğunu vurgular. Üstelik bu olaylar Kutsal Yazılar uyarınca olmuştur;[35] yani Tanrı’nın önceden belirlediği kurtuluş planına göre, her şey Eski Ahit’in Mesih’te tamamlanması ile olmuştur.[36]

 

Bu kurtuluş planı “Sadece Lütuf” merkezlidir:

15: 9 Ben elçilerin en önemsiziyim. Tanrı'nın kilisesine zulmettiğim için elçi olarak anılmaya bile layık değilim.

10 Ama şimdi neysem, Tanrı'nın lütfuyla öyleyim. O'nun bana olan lütfu boşa gitmedi. Elçilerin hepsinden çok emek verdim. Aslında ben değil, Tanrı'nın bende olan lütfu emek verdi (II.Korintliler 12:9-10 [1:12], Romalılar 5:20).

 

Böylece 15:1-11 ayetleri okuyucuya “Mesih Diridir, Mesih Diriliştir” bakış açısını kazandırmaktadır. 

 

15:12-19 ayetlerinde Mesih ve Mesih’in dirilişi olmaksızın gerçek bir iman olmayacağı vurgulanır (. 

WUİ 87. Dirilişe ilişkin neye inanmalıyız?

Son günde hem aklanmışların hem de kötülerin olmak üzere, ölülerin genel bir dirilişi olacağına inanmalıyız:[37] bu günde, diri olduğu görülenler bir anda değiştirilecekler; ve ölülerin mezarda yatan aynı bedenleri tekrar sonsuza dek kalmak üzere canlarıyla birleştirilerek, Mesih’in gücüyle dirilecektirler.[38] Aklanmış olanların bedenleri Mesih’in Ruhu ve onların başı olarak ölümünün kazancı ile O’nun görkemli bedenine benzer şekilde güçle, ruhsal olarak ve bozulmaz bir şekilde diriltilecektir;[39] ve kötülerin bedenleri haysiyetsizlik içersinde, öfkeli bir yargıç olan O’nun tarafından diriltilecektir.[40]

Hİ 45. Mesih’in dirilişi bize nasıl yarar sağlıyor?

İlk önce, dirilişiyle O ölüme galip geldi ve böylelikle ölümü aracılığı ile bizler için kazandığı doğruluğa bizleri paydaş kıldı.

İkinci olarak, Onun gücüyle bizler de şimdiden yeni bir hayata dirildik.

Üçüncü Mesih’in dirilişi görkem içinde dirilişimizi garantiledi.

 

22-) 15:20-55 ayetlerinde Diri Rab İsa Mesih’teki diriliş ümidimiz hakkında bilgi verilmektedir. Diğer yandan 15:45 ayetindeki İlk Adem ve Son Adem (Romalılar 5:14-19) ifadeleri yine Tanrı’nın başlangıç ve son anlamdaki işlerinin ve Mesih’teki tamamlanmanın altını çizmektedir. Mesih’in dirilişi imanlıların dirilişinin ve onlara verilecek olan zaferin bir garantisidir. Böylece dirilmiş Mesih’in tekrar gelişi güvencesinde en son günde ölümden dirilişe dair kiliseye –Mesih’in dirilişi gerçeğinde- güvence verilmektedir (15:20).[41]

 

Diğer yandan ölümü “sonsuz yok oluş, sonsuz ayrılış” gibi düşünenlere açık bir cevap verildiği gibi Korint kilisesinin kafasında ölümle ilgili yanlış anlaşılmalar varsa bunlar düzeltilmiş olur. Ölüm, Mesih’te olanların dirilişi ve sonsuz yaşamıdır (15:21-28). Böylece Tanrı’nın kurtarış planı daha açıktır; Mesih’in gelişi, ölümü, dirilişi, tekrar gelişi, her egemenliğin ortadan kaldırılmasıyla son düşman olan ölüm Mesih’in ayakları altına serilecektir. Böylece Tanrı her şey de her şey olacaktır. 

 

15:33 ayetinde mektup boyunca verilmiş olan uyarıların dikkate alınması ve elçisel öğretide devam edilmesi için (5:9-13) yapılması gereken şeyler hatırlatılır; kilise kendisine tökez olan şeylerden kendisini korumadığı sürece farklı öğretişlerin kaosundan kendini kurtaramayacaktır (Hİ 109). 15:12 ayetinde bazı kimselerin kilise içinde “ölüler dirilmez” dediklerine tanık olmamız da bu yüzdendir.

 

15:35 ayetinden itibaren bedenin dirilişine ilişkin açıklamalar yapılarak hem ölüm konusunda hem diriliş konusunda yanlış düşüncelere cevap verilir. Böylece 50-58 ayetlerinde günah ve ölüm üzerinde Mesih’in bizler için yaptığı şeyin ne kadar öenmli bir zafer olduğu açıklığa kavuşturulur. 

 

23-) Mektubun 16. bölümü kişisel bir bölümdür. Ancak mektubun genel bütünlüğü içinde kilise için gerekli öğretişlerin bir özeti gibidir: 1-4 ayetlerinde ondalık ve sunular hakkında okuyoruz. 13. bölümdeki sevgi öğretisi kendisini bu bölümde “ihtiyaç içindeki kutsallara yardım” şeklinde göstermektedir.

 

16:5-18 ayetlerinde ise kilise topluluğu ve önderler arasındaki ilişki açısından öğreticidir; “çalışıp emek verenlere bağımlı olmak” Korint kilisesinin öğrenmesi gereken bir şey olduğu gibi (16:10-11, 15-16) bu günün kilisesinin de dikkate alması gereken bir konudur. Topluluğun sevgisi önderlere teşvik olmalıdır. Önderler topluluğun ihtiyaçlarına göre öğretiş, dua ve emek için gayret ederken topluluk da önderlerin yardıma ihtiyacı (16:6) ihtiyacı olduğunu unutmamalıdır.

 

Diğer yandan topluluk olarak –sevgi ile hizmet ve sevgi ile dua içinde- herkes kilisenin iyiliği için çalışmalı ve duacı olmalıdır (16:13).

 

Mesih’in gelişi ve bedenin dirilişi üzerine verilen öğretiden sonra Pavlus’un duası yine bu konuya odaklanıyor: Maranata; “Rab gel” diyen bir dua ile mektup bitiyor. Bu dua da bizi 13. bölümdeki sevgi öğretisine tekrar götürüyor; sevgi ile dolu Tanrı halkı sevdiği Diri Rab İsa Mesih’i görmek ve O’na kavuşmak istiyor.[42]

 

I.c- II.Korintliler Mektubuna Giriş

 

1-) Tanrı teselli Tanrısıdır; Tanrı’da teselli olan Tanrı halkı bu teselliyi aynı zamanda başkalarıyla paylaşır. Keder ve baskılarda teselli için sadece Tanrı’ya bakabiliriz; böylece dünyanın yaralarını sarmak (Mesih’in merhametini uluslara götürmek) için esenlik ve teselli bulabiliriz:

1:3 Her türlü tesellinin kaynağı olan Tanrı'ya, merhametli Baba'ya, Rabbimiz İsa Mesih'in Tanrısı ve Babasına övgüler olsun!

4 Kendisinden aldığımız teselliyle her türlü sıkıntıda olanları teselli edebilmemiz için bizi bütün sıkıntılarımızda teselli ediyor.

5 Çünkü Mesih'in acılarını nasıl büyük ölçüde çekiyorsak, Mesih'in sayesinde büyük teselli de buluyoruz.

6 Eğer sıkıntı çekiyorsak, bu sizin teselliniz ve kurtuluşunuz içindir. Eğer teselli buluyorsak bu, bizim çektiğimiz acıların aynısına dayanmanızda etkin olan bir teselli bulmanız içindir.

7 Sizin için beslediğimiz ümit kesindir. Çünkü acılarımıza olduğu gibi, tesellimize de ortak olduğunuzu biliriz.

 

Pavlus yaşadığı sıkıntılarda, Mesih uğruna çektiği acılarda Korint kilisesinin dualarının da yardımıyla teselli bulmuş olduğu için bu sıkıntılar onun Tanrı’ya olan güvenini güçlendiren tecrübeler olmuştur (1:8-11).

 

2-) Pavlus ve kilise arasındaki ilişki lütuf ve kutsallık üzerine kurulmuştur (1:12) Bu yüzden Elçiler (ve/veya önderler) kilisenin bir tarafı, cemaat kilisenin diğer bir tarafı değil; ikisi de birbirinin övüncüdür (1:12-14). Pavlus ve Korint kilisesi arasındaki ilişki Mesih’e dayalı olarak, “Mesih’te ‘evet’ olan vaatlere dayalı” olarak sürmektedir (1:19-20). Pavlus hem imanını açıklayarak[43] hem de ortak imanda, dolayısıyla aynı taraftan kimseler olduklarını hatırlatarak mektuba giriş yapar (1:12-24). Çünkü birinci mektupta yaptığı uyarıları kilisenin dikkate almasını ister; bu sebepten de oraya gidip onların yaşamlarını düzelttiklerine tanık olmak istemiştir. Ancak bu ziyaretten istediği sonucu alamayınca yeni bir ziyaret yapmadan önce Titus ile bir mektup gönderir (2:4) ve daha sonra Titus’dan iyi haberler alır (7:6-7). Bunun üzerine Korint Kilisesine bu mektubu yazar.

 

3-) 2. bölüm Pavlus ve Korint kilisesi arasındaki ilişkinin düzeyini yansıtmaktadır. Pavlus’un elçisel görevi (2:14-16) onun duygularını açıklamasına engel değildir; Pavlsu’un duygusal olarak insani yönü bu mektupta belirgindir (2:1-5). Ancak kiliseye karmaşıklık ve üzüntü getiren şey elçinin hizmeti değil, topluluğun kilise disiplinini ihmal edip kaos yaratan kişilere uygun bir tavır sergileyememiş olmasındandır –diğer yanda sevgisiz disiplin olmaz; Tanrı’nın kilisesinde bağışlama da olmalıdır (2:6-11).

 

2:12-16 ayetleri Pavlus’un elçiliğinin ve hizmetinin açıklanmasıdır. 2:17 ayeti ise Pavlus ile “sahte elçiler” arasındaki zıtlığı göstermektedir. Pavlus’un elçiliği hakkında bazı kimseler uygun olmayan ifadeler kullanarak Korint kilisesini Pavlus’un öğretisini dikkate almamaları için yönlendirmeye çalışmaktadır. Bu yüzden Pavlus, kendisini elçi olarak tanıtan diğerleri (11:5) ile arasındaki farkı belli eder.

 

4-) Sahte elçiler ve Pavlus

Sahte elçiler (10:12, 15, 11:12-15, 20; 12:11-12)[44] Tanrı sözünü ticaret aracı yapan kimselerdir (2:17).

Tanrı'dan gönderilen ve Mesih'e ait Elçiler (gerçek elçiler) içtenlikle konuşan kimselerdir.

 

O dönemde belirli görevler için yola çıkan kimselere bir referans mektubu mektubu verilirdi; Mektubu taşıyan kimse görevini, güvenilirliğini bu belgeye dayandırırdı (Elçilerin İşleri 18:27). Korint kilisesine gelen bazı kimseler de Mesih’e iman etmeyen kimselerden aldıkları tavsiye mektubu ile Mesih ve O’nun öğretisi hakkında farklı fikirler öne sürerek Pavlus’un yapmaya çalıştığı şeyi yıkmaya çalışmaktaydılar. Böylece Pavlus kendisini tavsiye etmeye gerek duymadığını (3:1), elçisel bir hizmetin sonucu olarak Korint kilisesinin doğmuş olduğunu (3:2) hatırlatır.

 

- Sahte elçiler tavsiye mektuplarına dayalı olarak kendilerini tavsiye etmektedirler.

- Gerçek Elçilerin tavsiye mektubu ise Mesih temeli üzerine kurdukları kiliselerdir (I.Korintliler 9:2). Elçilik hizmetinin sonucu olarak kağıt üzerine yazılmış tavsiyeler değil, yürekleri değiştiren (3:2-3) Tanrı Sözü’nde insanları bina etmektedirler. 

 

- Sahte elçiler bir kişiden yazılı bir yetki almışlardır.

- Gerçek Elçiler ise Tanrı tarafından yetkili kılınmıştır (3:5).

 

- Sahte elçiler para peşindedir (“sizde olanı” –12:14).

- Gerçek Elçiler insanın peşindedir (“sizi istiyorum” –12:14).

 

Sahte elçiler ölüme götüren bir yasa öğretirken Gerçek Elçiler ise Ruh’a dayalı, yaşam getiren yasayı vaaz etmektedirler (3:3, 6). Sahte elçiler ve öğretmenler kendilerinde övünecek şeyler bulabiliyorlarsa da gerçek elçiler insanları geliştirmekle meşgul (10:7-8) ve Rab ile övünen, Rab’bin tavsiye ettiği kimseler olarak hizmette vardırlar (10:13-18). Bu yüzden boş övünmelere Pavlus’un cevabı kendi yaşam tanıklığıdır (1:8; 5:12; 6:3-12):

11:23 Mesih'in hizmetkârları mıdırlar? Aklımı kaçırmış gibi konuşuyorum. Ben O'nun daha üstün bir hizmetkârıyım. Ben daha çok emek verdim, hapse daha çok girdim, sayısız kere dayak yedim, çok kez ölümle burun buruna geldim.

24 Yahudilerden beş kez otuz dokuzar kırbaç yedim.

25 Üç kez değnekle dövüldüm, bir kez taşlandım, üç kez deniz kazasına uğradım. Bir gün bir gece açık denizde kaldım.

26 Sık sık yolculuk ettim. Irmaklarda ve haydutlar arasında, gerek soydaşlarım gerekse de diğer uluslar arasında tehlikelere uğradım. şehirde, çölde, denizde ve sahte kardeşler arasında tehlikelere düştüm.

27 Emek verdim, sıkıntı çektim, çok kez uykusuz kaldım. Açlık ve susuzluğu tattım. Çok kez yiyeceksiz ve soğukta çıplak kaldım.

28 Bütün diğer sorunların yanısıra, tüm inanlı toplulukları için her gün çekmekte olduğum kaygının baskısı var üzerimde.

 

3. bölüm Kutsal Ruh’a dayalı yürekleri ve yaşamları değiştiren Tanrı Sözü’nün yaşam getirdiği (3:6), yücelik içinde geldiği (3:11), özgürlük getirdiği (3:17) üzerinde tanıklık eder.

 

5-) 4.bölümde Pavlus’un hizmetinin açıklığı göze çarpar:

4:1 Bu nedenle, bu hizmeti Tanrı'nın merhametiyle üstlenmiş olan bizler cesaretimizi yitirmeyiz.

2 Gizli ve utanç verici yolları reddettik. Hileye başvurmayız. Tanrı'nın sözünü de çarpıtmayız. Gerçeği ortaya koyarak kendimizi Tanrı'nın önünde her insanın vicdanına tavsiye ederiz.

 

Elçinin karakteri aynı zamanda ruhani önderlerde olması gereken vasıfları tanımlar:

4:5 Biz kendimizi ilan etmiyoruz; ama Mesih İsa'yı Rab, kendimizi de İsa'nın uğruna kullarınız ilan ediyoruz.

 

Böylece Kurtuluş Müjdesi yüreklerde parlamaktadır; Kurtuluş Müjdesi karanlığa rağmen görkemlidir (3:4, 7-11; 4:3-5). Pavlus’un ölüm pahasına hizmete devam etmesi bu kurtuluş müjdesinin inananların hayatında nasıl etkin olduğunu göstermektedir: 

4:10 İsa'nın yaşamı bedenimizde açıkça görülsün diye İsa'nın ölümünü her zaman bedenimizde taşıyoruz.

11 Çünkü İsa'nın yaşamı bizim ölümlü bedenimizde açıkça görülsün diye, biz yaşayanlar İsa uğruna sürekli olarak ölüme teslim ediliyoruz.

12 Böylece bizde ölüm, sizde ise yaşam etkin olmaktadır.

 

Böylece Kurtuluş Müjdesi iman ile konuşanların ağzı ile yayılmakta (4:13), yaşamlara diriliş getirmeye devam etmektedir. Bu Müjde görkemi karşısında bu çağın sıkıntı ve zorlukları hem “hafif” kalır hem de bunlar zaten geçici olan şeylerdir (4:17). Müjde o kadar güçlüdür ki, daha şimdiden kişilerin iç varlığını yenilemekte (4:16) ve kiliseyi sonsuz diriliş zamanına hazırlamaktadır (4:10-11). İnananlar bedenlerinde Mesih’in yaşamını gösterirken O’nun ölümüne tanıklık etmekte, Mesih’in uğruna ölüme teslim edildikleri zaman da Mesih’in ölümden diriliş getiren yaşamı onlarda etkin olacaktır (1:5; 4:6, 10-12; 5:17; 8:9, Romalılar 6:3-11, Koloseliler 3:3-4).[45] İmana dayalı yaşam (5:7) sonsuzluğa baktığı için şimdiki zamanın sıkıntı zorlukları Mesih ile birlikte ölmeye (4:10-12) engel değildir.

 

6-) 5:1 Biliyoruz ki, içinde yaşadığımız bu dünyasal çadır yıkılırsa, göklerde Tanrı'nın bize sağladığı bir konut, elle yapılmamış ve sonsuza dek kalacak evimiz vardır.

WİA XXXII/1. İnsanların bedenleri, ölümden sonra toprağa döner, bozularak çürür:[46] ancak canları, ki ne ölür ne de uyur, ölümsüz bir öze sahip olarak hemen kendilerini yaratan Tanrı’ya geri döner:[47] doğru kişilerin canları, kutsallıkta mükemmel kılınmış olarak, en yüce göklere kabul edilir, öyle ki burada ışık ve görkem içersinde Tanrı’nın yüzünü görerek bedenlerinin kurtuluşunun tamamlanmasını beklerler.[48] Kötülerin canları ise cehenneme atılır, ki orada işkence ve sonsuz karanlık içersinde kalarak büyük yargı gününü bekler.[49] Kutsal Yazı, bedenlerinden ayrılan canlara ilişkin bu iki yerden başka bir yer tanımamaktadır.

 

5:1 ayeti 4:16-17 ayetlerindeki ifadeyi biraz daha açmaktadır. 5:2-4 ayetlerinde ise Tanrı halkının dünyasal yükler altında acı çekerek (Romalılar 8:18) sonsuzluğu özlediğini okuyoruz.[50] Tanrı bütün bunlarda dayanma ve Mesih’in gelişini amaç edinme konusunda bizlere Kutsal Ruh’u güvence olarak vermiştir (5:5-9). Böylece Rab’bi hoşnut eden bir yaşam için (5:10, 15) çağrı yapılır.

 

Mesih’in gelişi aynı zamanda yargı anlamına gelmektedir (5:10-11). O halde şimdi Mesih’in, elçileri zorlayan sevgisindeki Müjde çağrısına kulak verme zamanıdır (5:14-15).

 

6-) Barıştırılma ve Hizmet (5:11-6:13):

5:11, 14-15, ayetlerinde Rab’den korkmak yerine, O’nun uğruna öldüğü herkesin artık günaha ölmüş bir hayat sürmesi gerektiğini; Mesih’in uğruna öldüğü herkesin Mesih için, Mesih uğruna yaşaması gerektiğini okuyoruz. Bu aynı zamanda bize Müjde altında lütfun nasıl verilmiş olduğunu da açıklamaktadır. Böylece bu lütuf ile günahkar kişi Mesih’in ölümü sayesinde aklanmış –Tanrı ile barıştırılmış- Mesih’in doğruluğu o kimselere sayılmıştır (5:19, 21).

 

Bu barıştırılmış olma durumu da kiliseyi Mesih’inkine benzer bir barıştırma hizmeti için aracı kılmaktadır (5:18-20). Bu barışmışlık durumu günahla lekelenmiş bu eski dünyaya o kadar güçlü bir yenilenme getirmiştir ki; Pavlus daha şimdiden “Yeni Yaratık” olduğumuza, sonsuzluktaki pak kılınmış Yeni Yaratılışın turfandası olduğumuza dikkat çeker (5:17).

 

7-) 6:1 Tanrı'yla birlikte çalışan bizler, O'nun lütfunu boş yere kabul etmemenizi ayrıca rica ediyoruz. 2 Çünkü Tanrı diyor ki, «Uygun zamanda seni işittim, kurtuluş gününde sana yardım ettim.» Uygun zaman işte şimdidir. Kurtuluş günü işte şimdidir.

WUİ 67. Etkin çağrı nedir? Etkin çağrı, Tanrı’nın kadir gücünün ve lütfunun bir işlevidir,[51] bunun aracılığıyla (seçilmişlerine olan karşılıksız ve özel sevgisinden ötürü ve onların içlerinde olan hiçbir şeyin Kendisini bu şekilde davranmaya yönlendirmeksizin)[52] uygun zamanda Ruh’u ve Sözü aracılığıyla onları İsa Mesih’e davet eder ve çeker;[53] kurtaran bir şekilde düşünüşlerini aydınlatıp[54] iradelerini yenileyerek ve güçle belirleyerek[55] (kendi içlerinde günahta ölü olmalarına rağmen) O’nun çağrısına istekli olarak ve özgür bir şekilde cevap vermelerini, ve bu çağrının içinde sunulan ve iletilen lütfu kabul edip, kucaklamalarını sağlar.[56]

 

6:3-13 ayetlerinde iman ile geleceğe bakan (5:7) kimselerin Müjde ve Mesih uğruna nasıl dayandıklarını ve mücadele ettiklerini okuyoruz. 6:1-2 ayetleri de bu mücadelenin temeli olan şeyi göstermektedir; eğer Tanrı kiliseye lütuf göstermiş ise, bu, inananların gayretli olması ve dayanması yeterli bir gerekçedir. Öyleyse karmaşıklıkların ve yanlış öğretilerin kiliseye zarar vermemesi için gayret etmekten başka bir yol yoktur.

 

6:1-2 ayetlerindeki hatırlatmanın peşinden Pavlsu’un kendi hizmetini açıklaması (6:3-10) kiliseye sanki bir soru sormaktadır; Tanrı’nın lütuf ile kurtuluş günü için sizleri kabul ettiği gerçeği karşısında bile bile kilisenin paklığına ve esenliğine karşı olan şeylere sessiz mi kalacaksınız, ödülünüz (5:10) yokmuş gibi mi yaşayacaksınız, zorluklara dayanıp paklık (7:1) için mücadele etmeyecek misiniz?

 

6:3-13 ayetlerinde kendi rahatını aramak yerine (Filipililer 2:20-21) Tanrı’nın Krallığı için dayanmak; Müjde’nin ve kilisenin yayılması ve güçlenmesi için mücadelenin kaçınılmaz olduğunu görmekteyiz.

 

Diğer yandan eğer kilise Mesih ile ve Mesih’te olan diğerleri ile paydaşlık yeri ise inananların başkalarının kilise uğruna çektiği acıları, dayandığı sıkıntıları iyi bilmesi gerekir. Böylece kişiler dünya ile aynı boyunduruğa girmenin, dünyasallık ile kendini lekelemenin kiliseyi nasıl böleceğini iyi bilmelidir. Kilise yaşayan Tanrı ile olan birlik ve tanıklığına gölge düşürmemek için (6:[11-13] 14-18) dikkatli olmalıdır. Kilise yaşadığı çağın kültürel etkisinin boyunduruğundan ve imansızların (11:13-15, I.Korintliler 5:9-10) boyunduruğundan kendisini korumalıdır. 

 

7-) 6:14-17 ayetlerinde bahsedilen fesattan, karanlıktan, kötü olandan ayrılma konusu 7:1 ayetinde de kendisini tekrarlar. Kilise ancak Antlaşmasal Vaatlere bakarak kendisini lekeleyen şeylerden arınmak için güç bulur; “arınmak ve ayrılmak” eylemleri de kutsallaşmayı (kutsallıkta yetkinleşmeyi) getirecektir.

 

Titus’un Korint kilisesi hakkında getirdiği haber üzüntüyü siliyor (7:2-7). Kilise geçmişte sıkıntı ve üzüntü verirken Elçisel uyarıları dikkate aldığında kendisine çeki düzen veriyor.

 

8-) 7:8-11 ayetlerinde acılardan ders çıkarmak konusuna geliyoruz. Tanrı’nın isteğine uygun olarak çekilen acılardan gerçek tövbe doğmaktadır. Aklımızla ve yüreğimizle günahlılığımızı bilmek; Kutsal Yazıların öğretisine göre yanlış yaptığımızı bilmek ve bütün yüreğimizle bu yanlışlardan dolayı pişman olmak durumunda samimi bir tövbe söz konusudur. Böylece kişiler eski benliğe ölmekte ilerlemiş olurlar.

Hİ 89. Eski benliğin ölmesi nedir?

Artan bir şekilde nefret ederek,

gerçekten günahtan dolayı üzüntü duymak

ve bunlardan dönmektir.

WUİ 76. Yaşama götüren tövbe nedir?

Yaşama götüren tövbe kurtaran bir lütuftur,[57] Ruh[58] ve Tanrı Sözü[59] aracılığıyla günahkarın yüreğinde var edilir, bu şekilde kendi günahlarının sadece tehlikesi karşısında değil, ama görüntüsü ve hissi[60] ve ayrıca bunların pisliği ve kötülüğü karşısında[61] ve Tanrı’nın tövbekarlara Mesih’te sunduğu merhameti algılayarak[62] günahkar, günahları yüzünden öylesine üzülür[63] ve onlardan nefret eder ki,[64] bunların hepsinden Tanrı’ya döner,[65] yeni itaatin tüm yollarında sürekli O’nunla birlikte yürümeyi amaçlar ve çabalar.[66]

 

9-) Daha önce kilisedeki duruma üzülüp öfkelenen elçinin Titus’un getirdiği haberler sonrasında sevindiğini görmekteyiz. Mesih’teki sevgi böyle bir şeydir; tanlışlarda terk etmiyor, uyarıyor, öğretiyor, disiplin ediyor ve bu yolla da tekrar kazanmayı amaçlıyor (7:12-16).

 

10-) 8-9. bölümler “vermek” konusunda öğretmektedir. Ancak Makedonya’daki toplulukların “sevinçle vermesi” kendilerini Rab’be adamış olmalarındadır (8:5). Hristiyan karakteri “imanda, söz söylemekte, bilgi ve her türlü gayrette, sevgide” ve başka her şeyde üstün olmayı gerektirdiği gibi ondalık, sunu ve sadakalarda da (8:7) adanmış olmayı gerektirir.

 

“Mesih’in zengin iken bizler uğruna yoksul olması” örneğine bakmak (8:8), verilen ondalık, sunu ve sadakaların gerçekte Tanrı’nın bize verdiğinin yanında çok az bir şey olduğunu görmemize sebep olacaktır; kilise “vermek” konusuna bakarken Tanrı’nın lütfuna bakmalıdır:

9:15 Sözle anlatılamayan armağanı için Tanrı'ya şükürler olsun![67]

 

Kilise “vermek” konusuna bakarken diğer bunu bir iman eylemi olarak görmelidir (13-15). Pavlus’un burada Çıkış Kitabından alıntı yaparak çöldeki İsrail’in Tanrı tarafından nasıl günlük olarak bereketlendiğini hatırlatması bu yüzden çok yerinde bir örneklemedir. Pavlus kiliseden “çok şey” istememektedir (8:10-12); herkesten istenen şey elinde olan oranda vermesi; başkalarının eksiğinin tamamlanması ile de gelecekte başkaları aracılığı ile kendilerinin eksiklerinin başkaları tarafından tamamlanacağına iman ile verilmesidir.

 

Diğer yandan kiliseden toplanan bağışları taşıyan, yöneten kimselerin güvenilirliği de önemlidir (16-24). Kilise bu konuda da Rab’bin gözünde doğru olanı yapmaya gayret ederken, insanların gözünde de doğru olanı yapmaya gayret ederek (8:21) kendisini lekelenmekten korumalıdır.

 

Tanrı halkının iman ile “vermek” konusunda yaptığı girişimler başkalarına hem bereket olmakta hem de başkaları için teşvik olmaktadır (9:1-4). Bağışta bulunmak cömertçe yapılan bir eylem olmalıdır (9:5-9). Böylece yapılan bağış ile kişiler başkaları için birer “şükran nedeni” olacaklardır (9:10-11). Bağışta bulunmak, kişilere ruhsal zenginlik kazandırmaktadır (9:11-15):

9:11 Her durumda cömert olasınız diye her yönden zenginleştiriliyorsunuz. Cömertliğiniz bizim aracılığımızla Tanrı'ya şükran nedeni oluyor.

13 Bunlar, içtenliğinizi kanıtlayan bu hizmetten ötürü, açıkça benimsediğiniz Mesih müjdesine uyarak kendileriyle ve herkesle malınızı cömertçe paylaştığınız için Tanrı'yı yüceltiyorlar.

 

Başkalarının sevincine ortak olduğumuz her verme imkanı aynı zamanda Tanrı’nın bize bağışladığı lütfun hem bir işareti, hem de Tanrı’da bereketlenmiş kimseler olarak başkalarına bereket olmamızın bir sebebidir:

9:14 Tanrı'nın size bağışladığı olağanüstü lütuftan dolayı sizler için dua ediyor, sizi özlüyorlar.

 

11-) 10-12. bölümde Pavlus’un kendi Elçisel yetkilerini açıklayıp bunları savunması yer almaktadır. Bu ayetler aynı zamanda samimi inanan kişilerde olması gereken karakter özellikleridir. 10:1-6 ayetlerinde Tanrısal gerçeğe göre yaşayan birinin tanımını görmekteyiz. Eğer insanlar bu örneğe iyi bakarlarsa sahte öğretmenleri kolayca tanıyacaklardır; Mesihsel bir alçakgönüllülük ve yumuşaklık (Matta 10:29) ile yaşayan bir kimse kilisenin uğruna –kilisenin iyiliği için- gerektiği zaman da cesaret takınmalıdır (10:1-2).

 

Böylece yanlışları göstermek ve düzeltmek için azarlamak yanında yanlışlığı bilinçli bir şekilde kiliseye sokmaya çalışan kimselere karşı da bilinçli bir savaş içinde olma cesareti gereklidir (10:3-6).

 

10:7-18 ayetlerinde Elçinin mektuplarının etkili olduğunu ancak kendisinin böyle bir yeterliliği olmadığı yönünde söylentiler yayarak topluluğu Pavlus’un gözetmenliğine tabi olmaktan çıkarmaya çalışan kimselere cevap verilmektedir. Pavlus “Mesih’e ait” olduğunu söylediğinde (10:7) bunları aynı zamanda da yaşamıyla (11:23-28) kanıtlamaktadır. Sahte öğretmenler “safsatalar” ile (10:5) konuşurken Pavlus “Tanrısal güce sahip silahlarla” onları yıkmaktadır (10:4). Sahte öğretmenler bir taraftan Pavlus’un bilgisi ve etkinliğine karşı yanlış söylemlerde bulunurken (10:10) bir taraftan da kendi kendilerini tavsiye etmekte (10:12 –övmekte, yüceltmekte), böylece akılsızlıklarını ortaya koymaktadırlar. Ancak Pavlus ise “Tanrı’nın belirlediği sınırlar içinde” etkisi Korint kilisesine kadar uzanan (10:13) varlığını hatırlatarak kendisini savunmaktadır. Böylece hizmeti ve kendisi ile ilgili olan övüncüne Rab’bin tavsiyesini tanık tutar (10:17-18). Pavlus burada sanki “birilerinin söylediği sözlere bakın, bizim yaptığımız işlere ve etkilerine bakın” diyerek kiliseyi gerçeği görmeleri konusunda mukayese yapmaya teşvik eder.

 

12-) 11. bölümde görüyoruz ki, sahte elçiler her zaman Mesih’e ya da Müjde’ye karşı gelerek çalışmıyorlar. Bazen de elçilerin tanıttığından “değişik bir Mesih” tanıtıyorlar; böylece de ortaya “başka bir müjde” çıkarmaya çalışıyorlar (11:4-5). Pavlus da kendisinin Mesih’e olan bağlılığını kilisenin de göstermesini istiyor. Burada kullanılan “evlilik” simgesi Tanrı’nın Eski Ahitten beri bildiği antlaşmasal bir simge olup (İşaya 62:4-5, Hoşeya 3:1-5, Yeremya 3:14; 31:32, Hezekiel 16:8-14, İşaya 54:5), Tanrı ve halkı arasındaki ilişkinin olması gereken derinliğini ifade etmektedir. Öyleyse Korint kilisesi bir yol ayrımında durmaktadır; ya Mesih ile evlilik –bu, gerçek Tanrı’nın olmayan sahte müjdeyi ve “farklı mesihi” reddetmek demektir- ya da antlaşmayı unutup günah işleyen ataları gibi yanlış yola gitmek anlamına gelmektedir (Hezekiel 16:1-10, 14-16; 23:1-2, 4-6, Hoşeya 1:1-2).

 

Sahte öğretmenlerin (11:13-15) sadece “farklı bir müjde” getirmek için değil; kilisenin, Müjde’yi veren elçiye de sevgisini kaybetmesi için çalıştığını görüyoruz (11:5-6).

 

Diğer yandan Pavlus bu kilise için karşılıksız bir şekilde hizmet etmiş; onlara Müjde’yi bir bir destek almadan iletmiş; onlara Müjde’yi götürme hizmeti için başka topluluklardan yardım almıştır (11:7-12). Bu durumda Korint kilisesi kendisi için bu denli özveri ile çalışmış bir elçi şimdi özverili bir şekilde onu dinleyip ona hizmet edip, onun hizmetteki yükünü hafifletmek için gerekeni yapmakla sorumludur. 11:7 ve 11:20 ayetleri kıyaslandığında gerçek öğretmenler ile sahte öğretmenler arsındaki farklar daha belirgin olacaktır –sahte öğretmenlerin gerçeğe değil, şeytana çalıştıkları bu yüzden açıktır (11:14). Bu durumda yardım konusu (8-9) dahil, her şekilde elçinin beklediği şekilde hareket etmelidirler.

 

11:16-33 (4:8-11) ayetlerine baktığımızda sadece Pavlus’un acıları (I.Korintliler 4:11-12, II.Timoteyus 2:3, 9-10) bile savunduğu Müjde’ye olan imanının samimiyetini göstermekte ve onu diğer sahte öğretmenlerden ayırmaktadır.

 

13-) 12:1-13 ayetleri Pavlus’un övüncü (11:16-33) hakkındadır. Ama bunlar aynı zamanda Pavlus’un elçiliğinin kanıtlarıdır; sıkıntılar, zorluklar içinde imanda adanmışlık ve aldığı vahiy ve görümler…

 

4:5 ayetinde Mesih’i vaaz eden bir Mesih hizmetkarı olduğunu okuduğumuz elçinin övüncü burada daha iyi anlaşılıyor. Bir tarafta sıkıntı ve zorluklar varken diğer taraftan da aldığı vahiy hakkında konuşuyor; diğer taraftan da bedeninin güçsüzlüğünden bahsediyor. Böylece güçsüzlüğünde etkin olan Tanrı’nın gücü Pavlus’un sadece vaazlarında değil, bedeninde de yüceliyor (I.Korintliler 1:18-25). Pavlus’ta iki şeyi belirgin görmekteyiz; bir elçilik işareti olarak zayıflık ve güç bir aradadır. Korint kilisesinin içinde bulunduğu karmaşık durumunda Pavlus bunları hem anlatmak ve savunmak hem de övünmek zorunda kalmıştı (12:11) –bütün bunlar “büyük bir sabırla, belirtiler, harikalar ve mucizelerle” gösterilmişti.[68] Böylece Korint kilisesi doğmuştu (3:2-3; 11:2; 12:11, I.Korintliler 9:1-2).

 

Böylece güçsüzlükler ve bereketleri, yokluk ve göksel zenginliği nasıl bir arada yaşadığımızı düşündüren bu ifadeler her durumda Mesih’e nasıl bağımlı olduğumuzu da göstermektedir (12:9; 4:7 I.Korintliler 1:26-28).

 

14-) 13:1-10 ayetleri kilisenin iyiliği için gerekli elçisel uyarılar niteliğindedir. Elçi burada kiliseyi uyarırken onların Mesih ile olan birleşmişliğini de hatırlatarak aynı zamanda onlara öğretmektedir (13:3-5):

13:3 Mesih'in benim aracılığımla konuştuğuna dair kanıt istiyorsunuz. Mesih size karşı güçsüz değildir; O'nun gücü sizde etkindir.

4 Güçsüzlük içinde çarmıha gerildiği halde, şimdi Tanrı'nın gücüyle yaşıyor. Biz de O'nda güçsüz olduğumuz halde, Tanrı'nın gücü sayesinde O'nunla birlikte sizin yararınıza yaşayacağız.

5 İman yolunda olup olmadığınızı anlamak için kendi kendinizi sınayın, kendinizi yoklayın. İsa Mesih'in içinizde olduğunu bilmiyor musunuz? Aksi halde sınavdan başarısız çıkardınız.

 

13:1-4 ayetleri aynı zamanda itaatsizliğin kiliseye karmaşık getirdiğini vurgularmaktadır.

 

Böylece Hristiyanlar kendilerini, Mesih’e olan bağlılıklarını sınamalıdırlar. İmanda adanmış bir şekilde devam etmek ve yenilenmiş bir yaşam, değişmiş bir yaşam içinde olmak sadece Mesih ile birleşmişlikte mümkün olacaktır (İbraniler 3:6, Matta 7:21). Böylece iman açıklamasında bulunmuş kimselerin kendinizi sınayın” uyarısına kulak vererek kendilerinin “Mesih’te olduklarını, günahlarını ve eksiklilerini, bilgilerinin gerçeğini ve ölçüsünü, imanlarını, tövbelerini, Tanrı’ya ve kardeşlere olan sevgilerini, bütün insanlara karşı karşılıksız sevgilerini, kendilerine karşı suç işleyenleri bağışlayıp bağışlamadıklarını, Mesih’e olan sevgilerini ve itaatlerini sınayarak” sınavdan nasıl çıktıklarını görmeleri gerekmektedir. Bu aynı zamanda kilisenin kendisini geliştirmesi yoludur (13:10, WUİ 171).

 

13:7-9 ayetlerinde ise inananların kendilerini sınamasıyla içinde bulundukları ruhsal durumu görerek görmelerinin mümkün olacağını; böylelikle kilisenin kendisini düzeltebileceğini okuyoruz:

WUİ 195. Altıncı ricada ne için dua ediyoruz?

Altıncı ricada (Ayartılmamıza izin verme. Kötü olandan bizi kurtar) en bilge, en doğru ve en lütufkar olan Tanrı’nın, kendi kutsal ve adil amaçları uğruna her şeyi düzenlediğini, ayartılar tarafından bir süre için tutsak alınarak saldırıya uğrayabileceğimizi, engellenebileceğimizi, şeytan, dünya ve benliğin bizi güçlü bir şekilde yoldan çıkarmak ve tuzağa düşürmek için hazır olduğunu, günahlarımız bağışlandıktan sonra bile, düşmüşlüğümüz (bozulmuşluğumuz), zayıflığımız ve dikkatsizliğimiz nedeniyle sadece ayartılmadığımızı ve sadece ayartılara karşı korunmasız olmayıp kendimizi bunlara açtığımızı ve aynı zamanda bunlara karşı direnmek için yeteneğimiz ve isteğimiz olmadığını, ayartılardan kaçmadığımızı ve bunlardan ders almadığımızı, denenme altında kalmayı hak ettiğimizi bildirerek, Tanrı’nın dünyaya ve üzerindeki her şeye hükmetmesi için ve benliğin [Tanrı’nın] boyunduruğunun altına girmesi için, şeytanı zapt etmesi için, her şeyi [hükmederek] düzenlemesi için, lütfun bütün araçlarını üzerimize koyarak bizleri bereketlemesi ve böylece bizleri lütufta güçlendirip uyanık tutması için, O’nun sağlayışı aracılığı ile bizim ve bütün Tanrı halkının günah ile ayartılmaktan korunması için, eğer ayartılıyorsak O’nun Kutsal Ruhu aracılığı ile ayartı saatinde dayanmamız için, ya da düşmüşsek tekrar kaldırılmayı ve günahtan iyileşmeyi, bu durumdan kutsanmayı ve olgunlaşmayı almak için, kutsallaşmamız ve kurtuluşumuz mükemmelleşsin diye şeytan ayaklarımızın altına serilsin diye, günahtan, ayartıdan ve tüm kötülükten sonsuza dek özgür olalım diye dua ediyoruz.

 

Kilisede samimi olan kimseler yanında samimi olmayan kimseler de vardır. Kilisenin ruhsal olgunlukta ilerlemesi için kişilerin kendilerini sınamaları gerekmektedir. Böylece imanda büyüme ve diğer bereketler kilisede artacaktır. 13:11-14 ayetlerindeki bereketleme hem bir uyarı hem bir teşvik taşımaktadır. İmanlarını, itaatlerini ve sevgilerini sınayıp kendilerini düzeltme gayreti içinde olan inananlarda birlik ve esenlik olacaktır (13:11); ve tabi ki, Kutsal Üçlübir Tanrıda paydaşlık olacaktır.

 

I.d Galatyalılar Mektubuna Giriş

1-) Galatya kilisesi aslında Yahudi olmayan bir geçmişten gelmektedir. Bazı kişiler bu topluluğu Yahudi yasalarını takip etmeye teşvik ettiler. Müjdeyi geliştirmek için sünnetin ve Yahudiliğin özel günlerinin kutlanması –yasanın tutulması- gerektiğini öğretiyorlardı. Pavlus’un gözünde bu gibi şeylerin önemi yoktu. Çünkü Galatya kilisesine bildirilen Müjde’den başka imana eklenecek bir şey yoktur (1:8-9). Pavlus’un bildirisi Tanrı’nın lütfu ve imana dayalı bir Müjdeyi kapsıyordu.

 

Pavlus tek gerçek Müjde’yi bildirmektedir; bir Elçi yetkisiyle bildirmektedir (1:11-12). Onun bildirisi lütuf ile seçilme üzerinedir (1:15-16). Onun elçi yetkisi diğer elçiler tarafından kabul edilmiştir (2:7-9). Bu yüzden Pavlus yanlışlık gördüğünde Elçi Petrus’u bile azarlamaktan geri kalmaz (2:11-15). Pavlus, Yasanın gereklerini (işler) yaparak değil, Mesih’e iman üzerine bir Müjde vaaz ettiğinden sünnet yanlılarını sert bir şekilde karşı çıkmıştır (1:8-9; 2.3). Müjde’ye eklenecek bir şey yoktur; çünkü Tanrı’nın lütfuna eklenecek bir şey yoktur. Onun azarlamasından bu payı Galatya Kilisesi’de alır (3:1). Kilise sahte öğretilere karşı ayık olmalı ve sahte bir öğretinin konuşulmasına müsaade etmemelidir.

 

2-) Pavlus bir Ferisi olarak Gamalyel okulunun öğretisine göre yetişmişti; ancak Mesih hakkındaki fikri Mesih gelince Musa’nın Yasasını kaldıracağı yönündedir. Bütün Ferisiler gibi dirilişe inanıyordu. Pavlus’un Şam yolunda dirilmiş Mesih’le karşılaşması Pavlus için yeterli bir tecrübeydi. Bu durumda halen Yahudi Yasalarını tutmak ise “Mesih henüz gelmedi, Yasayı tutmamız lazım” demekten başka bir anlama gelmezdi. Bu da Mesih’in çarmıhını inkardan başka bir şey değildi. Bu durumda Mesih’i çarmıha gerenler haklı olmuş olurdu. Yahudi geleneklerinin iman ve kurtuluş için gerektiği yönündeki bir düşünce Mesih’e layık olduğu yüceliği vermeyenlerin öğretisini geçerli saymak anlamına gelecekti.

 

Tesniye 21. 22 “Eğer bir adam bir günahtan ötürü ölüm cezasına çarptırılıp öldürülür ve ölüsü ağaca asılırsa, 23 ölüyü gece ağaçta asılı bırakmamalısınız. O gün kesinlikle gömmelisiniz. Asılan kişi Tanrı tarafından lanetlenmiştir. Tanrınız RAB’bin mülk olarak size vereceği ülkeyi kirletmeyeceksiniz.

Yahudi öğretisinde Mesih başka hiç kimsede olmayan bereketlerle Mesh edilmiş olmak anlamındaydı. Çarmıh ise Lanetin simgesiydi. ‘Çarmıha gerilen Mesih’ fikri kolay kabul edilemeyecek bir şeydi: Çarmıh, Yahudiler için kutsal bir şeye küfür anlamına gelmekteydi.

 

Böylece Pavlus Yahudi yanlılarına şu cevabı yazdı:

Galatyalılar 3:10 Yasa’nın gereklerini yapmış olmaya güvenenlerin hepsi lanet altındadır. Çünkü şöyle yazılmıştır: “Yasa kitabında yazılı olan her şeyi sürekli yerine getirmeyen her insan lanetlidir.”

11 Açıktır ki, hiç kimse Tanrı katında Yasa’yla aklanmaz. Çünkü “imanla aklanan insan yaşayacaktır.”

12 Yasa imana dayalı değildir. Tersine, “Yasa’nın gereklerini yapan, bunlarla yaşayacaktır.”

13-14 İbrahim’e sağlanan kutsama Mesih İsa aracılığıyla uluslara sağlansın ve bizler vaat edilen Ruh’u imanla alalım diye, Mesih uğrumuza lanetlenerek bizi Yasa’nın lanetinden kurtardı. Çünkü, “Ağaç üzerine asılan herkes lanetlidir” diye yazılmıştır.

 

Pavlus (3:10) burada Tesniye (27:26) kitabından bir alıntı yaparak ciddi bir gerçeği hatırlatır: “Bu yasanın sözlerine uymayan ve onları onaylamayana lanet olsun!”

 

Bu durumda Yasayı yerine getiremeyen herkes lanet altındadır. 3:13-14 ayetleri böyle bir lanet altından nasıl kurtulduğumuza ışık tutar.

 

3:6 ayetinde Pavlus’un, İbrahim’i örnek vermesi de bu anlayışı desteklemektedir. Çünkü İbrahim imana dayalı bir yaşam sergilemiştir (Romalılar 4:3); Yasa ise Musa zamanında gelmiştir. Öyleyse bizler Yasa aracılığı ile değil, iman aracılığı ile İbrahim’in ruhsal çocuğuyuz. Bu yüzden Eski Ahit’te aklayan iman öğretisi vardır:

Habakuk 2:4 Bakın şu övüngen kişiye, niyeti iyi değildir.

Ama doğru kişi sadakatiyle (imanla) yaşayacaktır (Galatyalılar 3:11, Romalılar 1:17).

 

Bu yüzden 3:22 ayetinde imanla kurtuluş öğretisi Yasa’nın amacı vurgulanarak pekiştirilir:

Halbuki İsa Mesih’e olan imana dayanan vaat iman edenlere verilsin diye, Kutsal Yazı bütün dünyayı günahın tutsağı ilan ediyor.

 

Bir zamanlar Yasa altındaki kimseler olarak ancak Mesih İsa’ya iman aracılığı (3:26) Tanrı’ya çocuklar olmaktayız. Bu yeni çağa Mesih’in Kutsal Ruh’u göndermiş olmasından dolayı Kutsal Ruh çağı diyebiliriz. Çünkü Tanrı’nın çocukları olarak bize Oğulluk Ruh’u da verilmiştir.

 

Bu yüzden İsa Mesih’in “Abba” diye seslenen Ruh’u bizimledir, yüreklerimizdedir:

Galatyalılar 4:6 Oğullar olduğunuz için Tanrı, öz Oğlunun “Abba! Baba!” diye seslenen Ruhunu yüreklerinize gönderdi.

 

3-) Bu yeni çağ Mesih’in ikinci gelişine dek sürecektir:

I.Korintliler 15:24 Bundan sonra Mesih, her yönetimi, her hükümranlığı ve gücü ortadan kaldırıp egemenliği Baba Tanrı’ya teslim ettiği zaman son gelmiş olacak.

25 Çünkü Tanrı bütün düşmanlarını O’nun ayakları altına serinceye dek O’nun egemenlik sürmesi gerekir.

26 Ortadan kaldırılacak son düşman ölümdür.

27 “Tanrı her şeyi Mesih’in ayakları altına sererek O’na bağımlı kıldı.” Bu “her şey O’na bağımlı kılındı” sözünün, her şeyi Mesih’e bağımlı kılan Tanrı’yı içermediği açıktır.

28 Her şey Oğul’a bağımlı kılınınca, o zaman Oğul da her şeyi kendisine bağımlı kılan Tanrı’ya bağımlı olacaktır. Öyle ki, Tanrı her şeyde her şey olsun.

 

Öyleyse kilise etkisiz ve değersiz ilkelerin peşinden gidemez:

Galatyalılar 4:9 Şimdiyse Tanrı’yı tanıdınız, daha doğrusu Tanrı tarafından tanındınız. Öyleyse nasıl oluyor da bu etkisiz ve değersiz ilkelere dönüyorsunuz? Yeniden bunlara köle olmak mı istiyorsunuz?

 

4-) Lütuf Öğretisi

Pavlus ve İsa Mesih’in öğretilerini karşılaştırdığımızda Pavlus’un Mesih’in öğretilerinden lütufla aklanmak öğretisini sürekli vurguladığını görmekteyiz.

 

Luka 18:9-10 Kendi doğruluklarına güvenip başkalarına tepeden bakan bazı kişilere İsa şu benzetmeyi anlattı: “Biri Ferisi, öbürü vergi görevlisi iki kişi dua etmek üzere tapınağa çıkmış. 11 Ferisi ayakta dikilip kendi kendine şöyle dua etmiş: `Tanrım, diğer insanlar gibi soyguncu, hak yiyici ve zina edici olmadığım için, hatta şu vergi görevlisi gibi olmadığım için sana şükrederim. 12 Haftada iki gün oruç tutuyor, bütün kazancımın ondalığını veriyorum.’ 13 “Vergi görevlisi ise uzakta durmuş, gözlerini göğe doğru kaldırmak bile istemiyor, ancak göğsünü döverek, `Tanrım, ben günahkâra merhamet et’ diyormuş. 14 “Size şunu söyleyeyim, Ferisi’den çok, bu adam aklanmış olarak evine dönmüş. Çünkü kendini yücelten herkes alçaltılacak, kendini alçaltan ise yüceltilecektir.”

Aklanmayı ‘son yargıda temize çıkarılmış olmak ve Tanrı tarafından kabul edilmek’ şeklinde açıklayabiliriz.

 

Matta 20:1-16 ayetlerine bakalım:

1 “Göklerin Egemenliği, bağında çalışacak işçi tutmak için sabah erkenden dışarı çıkan toprak sahibine benzer. 2 Adam, işçilerle günlüğü bir dinara anlaşıp onları bağına göndermiş. 3 “Saat dokuza doğru tekrar dışarı çıkmış, çarşı meydanında boş duran başka adamlar görmüş. 4-5 Onlara, `Siz de bağa gidip çalışın. Hakkınız ne ise, veririm’ demiş, onlar da bağa gitmişler. “Öğleyin ve saat üçe doğru yine çıkıp aynı şeyi yapmış. 6 Saat beşe doğru çıkınca, orada duran daha başkalarını görmüş. Onlara, `Neden bütün gün burada boş duruyorsunuz?’ diye sormuş. 7 “`Kimse bize iş vermedi ki’ demişler. “Onlara, `Siz de bağa gidin, çalışın’ demiş. 8 “Akşam olunca, bağın sahibi kâhyasına, `İşçileri çağır’ demiş. `Sonunculardan başlayarak, birincilerine kadar, hepsine ücretlerini ver.’ 9 “Saat beşe doğru işe başlamış olanlar gelip kâhyadan birer dinar almışlar. 10 Birinciler gelince daha çok alacaklarını sanmışlar, ama onlara da birer dinar verilmiş. 11 Paralarını alınca bağın sahibine karşı söylenmeye başlamışlar. 12 `Bu sonuncular yalnız bir saat çalıştılar’ demişler. `Ama sen onları, günün yükünü ve sıcağını çeken bizlerle bir tuttun!’ 13 “Bağın sahibi onlardan birine şöyle karşılık vermiş: `Arkadaş, sana haksızlık ettiğim yok! Seninle bir dinara anlaşmadık mı? 14 Hakkını al, git! Sana verdiğimi bu sonuncuya da vermek istiyorum. 15 Kendi paramla istediğimi yapmaya hakkım yok mu? Yoksa elim açık diye kıskanıyor musun?’ 16 “İşte böylece sonuncular birinci, birinciler de sonuncu olacak.”

 

Sabahın erken saatinde bir günlük ücret olan bir dinar için işçilerle anlaşan toprak sahibi onları işe gönderir. Bundan sonra saat dokuza doğru, öğleyin, saat üçe doğru ve saat beşe doğru bağda çalışmak için işçiler gönderir ama onlarla bir anlaşma yapmaz. Akşam olunca bir dinar ücret alanların çoğu sevinmiş ama günün erken saatinden beri çalışanlar daha fazla alacaklarını umut ettiklerinden kendilerine de bir dinar verilince söylenmeye başlıyorlar. Bağ sahibi ise onlara haksızlık etmediğini ve anlaştığı ücreti verdiğini, kendi parasıyla dilediğince harcama yapabileceğini söylüyor. Bu benzetme bizlere Tanrı’nın eşit olan sevgisini göstermektedir.

 

Aynı şekilde Luka Müjdesi (7:41-43) iki borçlunun, birinin çok borcu ve birinin az borcu varken ikisinin de borcunun silinmesini anlatırken Tanrı’nın bu eşit sevgiyi göstermektedir. Kaybolan Oğul benzetmesindeki (15:11-32) aile için utanç olan oğula bütün yaptıklarına rağmen bir deneme süresi verilseydi aslında büyük oğulun da tatmin olacağı cömert bir teklif sunulmuş olurdu. Bunun yerine Baba, bu hayırsız oğulu kucaklamıştır. Yani Tanrı insanlardan daha başka bir şekilde seviyor ve insanlardan daha başka bir şekilde kabul ediyor. Bütün bunlar da Pavlus’un mektuplarındaki “karşılıksız lütuf” öğretisinin temeli olarak karşımıza çıkıyor.

 

Pavlus lütuf konusuna bu açıdan yaklaşmıştır. Ama Tanrı’nın, insanları, kendilerini kanıtlayabileceği bir deneme süresi tanıyıp buna göre insanları kabul etmesi şeklinde bir öğreti verilseydi aslında bunun açıklaması “Kurtuluşu İşler ile Kazanmaya Çalışmak” olacaktı. Bu durumda insanlar hayatları boyunca tatminsiz olacaktı; insanlar hep daha fazlasını yapmaya çalışacak ama neticeden hiç emin olmadan karamsar bir şekilde bekleyiş stresi içinde olacaktı. Diğer yandan insanlar ellerinden gelenin en iyisini yapmış olsalar bile Tanrı’nın ölçülerine uyup uymadığından da emin olamazlardı. Böyle bir durumda bir çok kişi de “ben bunları zaten yapamam” düşüncesiyle kendi bağlarını Tanrısal yaşam yolundan koparacaktı.

 

Ama Tanrı bizi böyle bir durumda bırakmadı, lütuf ile bize sarsılmaz bir güvence verdi. Bize düşen ise sadece bunu şükranla kabul etmektir. O zaman yapacağımız her şeyi sevinç içinde, Kutsal Ruh’un gücüyle yerine getiririz. Hiçbir zaman “ne olacak” diye düşünmeden güvence içinde yaşarız. Böylece aslında ne yaparsak yapalım değersiz kullar olduğumuzun farkında olarak bir çocuğun babasına duyduğu güven içinde sevilmiş ve seçilmiş olmanın verdiği ayrıcalıkla Tanrı’ya minnettar olabiliriz.[69]

 

5-) Tanrı barış ve kurtuluşumuz için ilk adımı atmıştır, bize düşen tek şey ise şükranla kabul etmektir:

Romalılar 5:10 Çünkü eğer biz Tanrı’nın düşmanlarıyken Oğlunun ölümü sayesinde O’nunla barıştıksa, barışmış olarak Oğlunun yaşamıyla kurtulacağımız çok daha kesindir. 11 Yalnız bu kadar da değil, bizi şimdi Tanrı’yla barıştırmış olan Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla, Tanrı’nın kendisiyle de övünürüz.

 

Mesih lütuf konusunda bize Tanrı’yı işaret ettiği gibi Pavlus da lütuf öğretisinde aynı şekilde Tanrı’yı işaret eder.

II.Korintliler 5:18 Bunların hepsi Tanrı’dandır. Tanrı, Mesih’in aracılığıyla bizi kendisiyle barıştırdı ve bize barıştırma görevini verdi.

 

Tanrı, günahın getirdiği ayrılığı barışıklığa çevirdiği gibi kurtulmayı da sağlamıştır.

Romalılar 3:24: İnsanlar, İsa Mesih’te olan kurtuluşla, Tanrı’nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar.

 

Kurtuluş, günahın bizi tutsak almasının bir karşılığı olarak gelir. Öyleyse günah bizi esir alan bir güçtür. Bu durumda Mesih’in “İnsanoğlu bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları uğruna fidye olarak vermeye geldi” (Markos 10:45) sözü Pavlus’un öğretisinin köküdür. Bir kölenin özgür kılınması için gereken fidye burada bir kimsenin ödeyemeyeceği bir bedel olan kendi hayatını kurban olarak sunmasıdır.

 

6-) 1:6-2:21 ayetlerinde “başka müjde yoktur” öğretisi ile elçisel kilisenin Mesih’in Müjdesinden başka bir şeye ihtiyacı olmadığını vurgular. Tanrı’nın müjdesi tektir; öyleyse kilisenin bakabileceği, iman ve itaat için standart kabul edebileceği “başka müjde” yoktur (1:6-10). Çünkü Pavlus Müjde’yi insandan değil, Tanrı’dan almıştır (1:11-12, I.Korintliler 15:3-4, 11). Böylece Müjde’nin öğretisine ilave olarak ne başka bir kişinin tavsiyesini kabul edebilir; ne de başka bir öğreti uğruna Müjde’de açık şekilde olan bir konuyu yok sayabiliriz; böyle bir şey Müjde’yi tamamen bozmak anlamına gelir. Bu yüzden elçinin sert ifadesi Müjde olmaksızın Hristiyan olunamayacağı, Hristiyan olunmaksızın Mesih’te olunamayacağı, Müjde’yi kaybetmenin her şeyi kaybetmek anlamına geleceği gerçeğinden kaynaklanmaktadır.

 

Böylece tek bir Müjde vardır tezinin savunmasını 1:6-2:21 ayetlerinde belirgin bir şekilde görmekteyiz. Mesih’in açıkladığı Müjde (1:11-12) Pavlus’un hayatını değiştirmiştir (1:13-14, 23) –Müjde bu yüzden eşsizdir; Müjde yaşayan bir gerçektir.

 

Tanrısal yönlendirişe göre Müjde için yolculuklara çıkmış (2:2) olması, öğretisinin elçisel anlamda onaylanmış olması anlamına da gelmektedir (2:3-9) Petrus ve Yakup ile tanışmış olması Pavlus’un elçisel yetkisi ve öğretisinin güvenilirliği açısından başka bir göstergedir.

 

2:11-21 ayetlerine gelince aklanmanın iman ile olduğunu okumaktayız.[70] Pavlus’un Petrus;’u azarlaması elçiler arasında bir eşitlik göstergesi olduğu gibi, azarlama gerekçesi de sünnet yanlılarının savundukları öğretilere bir cevap niteliği taşımaktadır (2:12-15):

2:16 Yine de kişinin, Kutsal Yasa'nın gereklerini yapmakla değil, İsa Mesih'e olan imanla aklandığını biliyoruz. Bunun için biz de, Yasa'nın gereklerini yapmakla değil, Mesih'e imanla aklanalım diye Mesih İsa'ya iman ettik. Çünkü hiç kimse Yasa'nın gereklerini yapmakla aklanmaz.

2:21 Tanrı'nın lütfunu geçersiz saymış değilim. Çünkü aklanma Yasa aracılığıyla kazanılabilseydi, o zaman Mesih boş yere ölmüş olurdu.

 

2:17-20 ayetlerinde imana dayalı aklanmanın pratik yaşamdaki açıklaması yapılmaktadır. Elçi bu ayetlerde insanın yasayı sürekli ihlal ettiğini vurgular –eğer yasa ve işler aracılığı ile kurtuluş verilecek olsaydı, kim kurtulabilirdi; yasa ve işler aracılığı ile gelen kurtuluşu vaaz eden kimseler Yahudiler gibi yaşamak zorunda olduklarını söylüyorlarsa, Mesih bu durumda boşa ölmüş olmaz mıydı?

 

 

İlave Bölüm:

WİA XIX/6. Gerçek imanlılar işler antlaşmasında olduğu gibi her ne kadar yasa altında olmasalar, bunun aracılığıyla aklanıp ya da mahkum edilmeseler de; bu yasanın diğerlerine olduğu gibi kendilerine de büyük yararı bulunmaktadır; çünkü Tanrı’nın isteğini ve onların sorumluluklarını açıklayan bir yaşam buyruğu olarak onları yönlendirir ve bu yasaya  uygun bir şekilde yürümeye bağlar; bunun aracılığıyla aynı zamanda doğalarının günahlı kirliliklerini görürler; böylece kendilerini buna göre değerlendirdiklerinde günahlılıklarının daha derin bilincine ulaşırlar, bu nedenle alçalırlar ve günahtan daha da nefret ederler, Mesih’e ve O’nun itaatinin mükemmelliğine ne denli gereksinimleri olduğunu daha açık bir şekilde görürler. Aynı şekilde yasa, günahı yasakladığından, yeniden doğmuş kişiler için de düşmüşlüklerini kontrol altına almalarında onlara fayda sağlar: içindeki tehditler, günahlarının aslında ne tür bir ceza gerektirdiğini; ve her ne kadar yasada belirtilen bu lanetlerden artık özgür olsalar da, günahın sonucu olarak bu hayatta kendilerini ne gibi güçlükler bekleyebileceklerini onlar gösterir. İçindeki  vaatler de, aynı şekilde, Tanrının itaate ne kadar değer verdiğini ve bunlara uyulması sonucu ne tür bereketler bekleyebileceklerini onlara gösterir: ancak bu, işler antlaşmasında olduğu gibi kazanılmış bir hak olarak verilmez. Dolayısıyla kişinin, yasanın teşvikine uyarak günahtan kaçınıp, iyilik  yaparak diğerlerinden farklı olması ne lütfun, ne de yasanın altında bulunduğunun bir kanıtıdır.

 

WİA XX/1. Mesih’in Müjde altında imanlılar için satın aldığı özgürlük, imanlı kişilerin günahın suçluluğundan, Tanrı’nın mahkum edici gazabından, ahlaksal yasanın lanetinden; şu anki kötü dünyadan, Şeytan’a tutsaklıktan, günahın boyunduruğundan; güçlüklerin kötülüğünden, ölümün dikeninden, mezarın zaferinden ve sonsuz lanetten özgür olmalarını; ve ayrıca Tanrı’ya özgürce yaklaşabilmelerini, ve bir köle korkusuyla değil, fakat çocuk sevgisi ve istekli bir bilinçle O’na itaat etmelerini içerir. Tüm bunlar yasa altındaki imanlılar için de geçerliydi. Ancak, Yahudi Kilisesi’nin tabi olduğu törensel yasanın boyunduruğundan özgür kılınmalarında olduğu gibi; ve lütuf tahtına daha büyük bir cesaretle yaklaşabilmelerinde, ve Tanrı Ruh’unun esinini yasa altındaki imanlıların normal olarak sahip olduklarından daha dolu olarak almalarında olduğu gibi yeni antlaşma altında, Hristiyanların özgürlüğü daha da genişlemiştir.

 

7-) 3. bölüm aklanma konusunda açıktır. 3:1-5 ayetlerinde Kutsal Ruh başlamaktan başka bir Hristiyan tecrübesinin olamayacağını okurken 3:6-9 ayetlerinde iman ile kurtulmuş ve iman ile yürümüş İbrahim örneği verilerek “aklanma” konusu açıklığa kavuşturulur.

 

İnsan günahı yüzünden Yasa altında iken lanet altındadır; ancak bizim lanetimizi kaldıran Mesih aracılığında Kutsal Ruh ve İbrahim’e sağlanan bereketlere kavuştuğumuz (3:13-14) açıktır. Öyleyse sadece işlerle ilerlemeye çalışmak değil; imana işleri eklemeye çalışmak bile “imana dayalı aklanma” öğretisi açısından doğru değildir:

3:2 Sizden yalnız şunu öğrenmek istiyorum: Kutsal Ruh'u, Yasa'nın gereklerini yapmakla mı, yoksa duyduklarınıza iman etmekle mi aldınız?

 

Böylece Yasanın bize gösterdiği şey günahlılığımızdır; bu da Müjde’ye olan ihtiyacımızı görmemizi sağlayan şeydir. Müjde ise Mesih’in bizlerin kurtuluşu için yaptığı şeydir; Mesih’in bizleri işler yapmaya bırakmaksızın yaptığı şeydir:

3:13-14 İbrahim'e sağlanan kutsama Mesih İsa aracılığıyla uluslara sağlansın ve bizler vaat edilen Ruh'u imanla alalım diye, Mesih uğrumuza lanetlenerek bizi Yasa'nın lanetinden kurtardı. Çünkü, «Ağaç üzerine asılan herkes lanetlidir» diye yazılmıştır.[71]

 

Böylece 3:15-29 ayetleri boyunca “antlaşma, İbrahim, miras, yasa” kavramları hakkındaki açıklamalar okuyucuyu tek bir noktaya –Mesih’e- götürmektedir; Yasa “dünyayı günahın tutsağı ilan ediyor” yani insanlara günahlılığını ve bozulmuşluklarını gösterdiğinde (3:21-22) Yasa bizleri tek bir gerçeğe götürmektedir; Kutsal Yasa’nın Mesih’e işaret etmek için vardır (3:19). “Ama iman gelmiş olduğundan, artık Yasa'nın eğiticiliği altında değiliz” diyen 3:25 ayeti bu konudaki tartışmalara adeta nokta koymaktadır –bu ayete kadar olan bütün savunmanın gerekçesini özetlemektedir.

 

Böylece 3:27-29 ayetlerine geldiğimizde Mesih ile olan birleşmişliğimiz açıkça gözler önüne serilir; bu da Galatya Kilisesine “başka müjde yok” demenin, “kurtuluşun Müjdesi budur” demenin farklı bir yoludur:

27 Vaftizde Mesih'le birleşenlerinizin hepsi Mesih'i giyindi.

28 Artık ne Yahudi ne Grek, ne köle ne özgür, ne erkek ne dişi ayrımı vardır. Hepiniz Mesih İsa'da birsiniz.

29 Ve eğer Mesih'e aitseniz, o zaman İbrahim'in soyundansınız, vaade göre de mirasçılarsınız.

 

8-) 4. bölüm Mesih’te özgür olduğumuzu, Mesih’te evlat edinilmiş ve mirasçı durumda olduğunuzu ilan ederek başlıyor (4:1-7).:

WUİ 74. Evlatlığa alınma nedir?

Evlatlığa alınma Tanrı’nın karşılıksız lütfunun bir işlevidir,[72] biricik Oğlu İsa Mesih’te ve O’nun içindir,[73] bunun aracılığıyla aklanların hepsi O’nun çocuklarının sayısına katılır,[74] üzerlerine O’nun ismi konur,[75] Oğlu’nun Ruh’u kendilerine verilir,[76] O’nun Baba ilgisi ve yönetimi altındadırlar,[77] Tanrı oğullarının özgürlük ve ayrıcalıklarına sahip olurlar, tüm vaatlerin mirasçıları, ve yücelikte Mesih’le birlikte ortak mirasçılar yapılırlar.[78]

WİA XX/1. Mesih’in Müjde altında imanlılar için satın aldığı özgürlük, imanlı kişilerin günahın suçluluğundan, Tanrı’nın mahkum edici gazabından, ahlaksal yasanın lanetinden; şu anki kötü dünyadan, Şeytan’a tutsaklıktan, günahın boyunduruğundan; güçlüklerin kötülüğünden, ölümün dikeninden, mezarın zaferinden ve sonsuz lanetten özgür olmalarını; ve ayrıca Tanrı’ya özgürce yaklaşabilmelerini, ve bir köle korkusuyla değil, fakat çocuk sevgisi ve istekli bir bilinçle O’na itaat etmelerini içerir. Tüm bunlar yasa altındaki imanlılar için de geçerliydi. Ancak, Yahudi Kilisesi’nin tabi olduğu törensel yasanın boyunduruğundan özgür kılınmalarında olduğu gibi; ve lütuf tahtına daha büyük bir cesaretle yaklaşabilmelerinde, ve Tanrı Ruh’unun esinini yasa altındaki imanlıların normal olarak sahip olduklarından daha dolu olarak almalarında olduğu gibi yeni antlaşma altında, Hristiyanların özgürlüğü daha da genişlemiştir.

2 Yalnızca Tanrı, vicdanın Rabbidir, ve onu Tanrı Sözü’ne her şekilde karşı olan insan öğretilerinden ve buyruklarından; ya da bunun yanında iman ve tapınma ile ilgili konularda özgür kılmıştır. Öyle ki vicdana karşı hareket ederek bu gibi öğretilere inanmak, ya da bu gibi buyruklara itaat etmek gerçek vicdan özgürlüğüne ihanet etmek anlamına gelir: ve soyut bir iman, kati ve kör bir itaat istemek de aynı zamanda vicdan ve düşünce özgürlüğünü yok etmek olur.

3. …Rab’be hizmet edebilmemiz için düşmanlarımızın ellerinden kurtarılmış olmaktır.

 

4:1-7 ayetlerinde çocukların mirasının Mesih’te güvence altında olduğunu okuyoruz. Öyleyse çocuklar bu mirası alacaklardır. Tutsak olarak yaşarken (3:23-24) Mesih özgürlük ve miras alalım diye bizlerin Baba’ya evlat edinilmesini sağlamıştır. Şimdi biz mirasçıların büyümek ve olgunlaşmaktan başka yapacağı bir şey kalmamıştır; miras daha şimdiden bizimdir (3:29).

 

4:8-11 ayetlerinde Galatyalıların nasıl olur da Lütuf Müjdesinden başka bir şeyi imana eklemeye çalışabileceği (3:3; 4:9) sorgulanır. Pavlus bu açıklamaları yaparken kiliseye duyduğu sevgi çok açıktır (4:12-20). Tanrı’nın çocukları için duyduğu sevgi ve koruma isteği ile yanlışlıkları azarlarken bunların düzeltilmesi için de gayretlidir. Bu ayetlerde elçinin verdiği Müjde’ye iman ile Kutsal Ruh’u (3:1-5) almış, bereketlenmiş ve mucizelere tanık olmuşken, şimdi neleri kaybedebileceklerini görmelerini amaçlayan bir ifade vardır.

 

4:21-31 ayetlerinde ise onlara Hacer ve Sara örneğini vererek Tanrı’ın ev halkı olmak ile köle çocuklar olmak arasındaki farkı görmelerini sağlar. Mesih’te özgür olmak varken “imana işler ekleme” ayartısına teslim olanlar İsmail’in mi, İshak’ın mı yerinde olmayı arzularlardı acaba?

 

9-) Mesih bizi özgür kılmak için paha biçilmez bir bedel ödedi (5:1; 3:1). Böylece Yasa ve işlere dönmek lütuf ve özgürlükten kişinin kendisini mahrum etmesi demektir (5:1-4).

 

Mesih’teki lütuf ve özgürlük yaşamında Kutsal Ruh’a dayalı olarak üç şey belirgindir [iman, ümit, sevgi –I.Korintliler 13:13]:

5:5 Ama biz aklanmanın verdiği umudun gerçekleşmesini Ruh'a dayanarak, imanla bekliyoruz.

6 Mesih İsa'da ne sünnetlilik ne de sünnetsizlik bir işe yarar; yalnız sevgiyle etkin olan imanın değeri vardır.

 

5:5 ayetindeki “Ruh'a dayanarak” şeklindeki ifade Kutsal Üçlübir Tanrı ile ilişkiyi işaret ediyor ise, Yasa ve işlere dönmek, diri Tanrı ile ilişinin yerine insanın gayretine dayalı düzenlemelere dönerek Yasa’nın bizi suçlayıcı boyunduruğu altına girmek anlamına gelecektir. 

 

Böylece 5:1-15 ayetleri özgürlüğümüzü ve sorumluluğumuzu doğru bir şekilde anlamak ve yaşamaktan bahsetmektedir. Günahtan özgür olmak; günahın cezasından ve yaptırım gücünden özgür olmaktır; bu özgürlük doğal benliğe bir fırsat değildir (5:13); bu özgürlük Tanrı’nın Yasasını çiğnemek anlamına gelmemektedir (5:14). Bu özgürlükte insanı sevmek ve hizmet etmek vardır; günah işlemek değil (5:13-15).

 

10-) Hristiyan özgürlüğünü doğru bir şekilde yaşamak için Kutsal Ruh’a [O’nun gücüne] ihtiyaç duyarız (5:16-18):

5:16 Şunu diyorum: Kutsal Ruh'un yönetiminde yaşayın. O zaman benliğin arzularını asla yerine getirmezsiniz.

 

Eğer benlik Ruh’a karşıt ise (5:17) benliğin işleri açıktır (5:19-21) ve “böyle davrananlar Tanrı’nın Egemenliğini miras alamayacaklardır”.

 

Ancak Kutsal Ruh ise kişideki varlığını, inanan kişide yaşayan Mesih’i meyvelerle gösterir (5:22-23). Meyveler için gereken şey işler “Yasa altında ve işler yapmak” değil; Kutsal Ruh’un yönetiminde yaşamak (5:16), Kutsal Ruh’un izinde yürümektir (5:25).

 

Kutsal Ruh ile birlikte yaşamak da (5:16, 25) kendisini en gerçekçi bir şekilde kilisenin üyeleri arasındaki paydaşlıkta; birbirine sorumlu bir yaşamda gösterir (6:6): 

6:1 Kardeşler, eğer biri suç işlerken yakalanırsa, Ruh'a uyan sizler, böyle birini yumuşak ruhla yola getirin. Siz de ayartılmamak için kendinizi kollayın.

2 Birbirinizin yüklerini taşıyın, böylece Mesih'in yasasını yerine getirirsiniz.

 

Bir kişinin size veya başka birine karşı günah işlemesi durumunda Ruh’un yolunda mı, işlerin yolunda mı yürüdüğünüzü gösterecek şey Ruh’un meyveleridir; insanların yaptığı veya yapmadığı şeylerden dolayı sizin bunları nasıl karşıladığınızdır. 6:1 ayetindeki “yumuşak ruhla yola getirin” ifadesi 5:22-23 ayetlerinde Ruh’un meyvesi olarak bahsedilen yumuşak huyluluk ile ilişkilidir. Yine 6:1 ayetindeki “Siz de ayartılmamak için kendinizi kollayın” ifadesi bizlerin bir başkasının hatasını, günahını, bilgisizliğini ne şekilde yorumladığımızla ilgilidir. “Kutsal Ruh’un denetiminde yaşayan” biri “Ruh’un meyvesi” ile karşı tarafın iyileşmesine çalışacak; diğer yandan da gördüğü yanlış durumdan öğrenerek benzer bir ayartıya düşmemek için dua edecektir. Bu durumda kişiler karşı tarafın güçsüzlüğünü, günahını kendi iyiliği ya da kendi üstünlüğü adına kullanmayı düşünmeyeceklerdir.

 

Burada verilen örnek, birlikte yaşam; birbirine sevgi ile bağlı bir yaşam örneğinin sonucudur. Ruh’un denetiminde yaşıyorsak elçinin bu kilise için kaygı duyması gibi, onu düzeltmeye çalışması gibi sıkıntıları da bereketleri de birlikte yaşamak; birlikte paylaşmak vardır; bağımsız bir yaşam değil, kilisenin iyiliği ve Mesih’in daha parlak bir şekilde görülmesi için birliktelik ve paydaşlık içinde yaşam söz konusudur:

6:6 Tanrı sözünde eğitilen, kendisini eğitenle bütün nimetleri paylaşsın.

 

11-) 6:7-10 ayetleri genel olarak yargı ve bereket hakkındadır. Hristiyanlar olarak bizler başkalarına vererek iyilik tohumları ekiyoruz; bu yolla bize karşılıksız veren Tanrı’ya olan şükranlarımızı ifade ettiğimiz gibi, O’nun bizleri nasıl bereketlediği bu yolla ilan etmiş oluyoruz.

 

Ancak Kutsal Ruh’un yönetiminde yaşamıyorlarsa –benliğe göre yaşıyorlar demektir- Ruh’un kaşıt olduğu benliğin ektiği tohum ölüm –yargı- getirecektir.

 

6:7 Aldanmayın. Tanrı alaya alınmaz. İnsan ne ekerse, onu biçer.

8 Kendi doğal benliğine eken, benlikten ölüm biçecektir. Ruh'a eken, Ruh'tan sonsuz yaşam biçecektir.

I.Korintliler 6:9-10 Günahkârların, Tanrı'nın Egemenliğini miras almayacağını bilmez misiniz? Aldanmayın! Ne cinsel ahlaksızlık yapanlar, ne puta tapanlar, ne zina edenler, ne cinsel sapıklar, ne eşcinseller, ne hırsızlar, ne açgözlüler, ne ayyaşlar, ne sövücüler, ne de soyguncular Tanrı'nın Egemenliğini miras alacaklardır.

II.Korintliler 9:6 şunu unutmayın: az eken az biçer, çok eken çok biçer.

Yakup 3:18 Barış içinde eken barış yapıcıları doğruluk ürününü biçerler.

 

Kilise Mesih’in yeryüzündeyken yaptığı hizmeti devam ettirir. Bütün insanlara Mesih’in eli olmaya çalışır. Acı ve ihtiyaç içindeki insanlara yardım, teselli, şifa olmak için çalışırken Tanrı’nın ev halkı içindeki diğerlerini de unutmamalıdır:

WİA XXVI/1. Başları olan İsa Mesih’le, O’nun Ruhu aracılığıyla iman yoluyla birleşmiş olan tüm kutsallar, O’nunla birlikte lütufunda, acılarında, ölümünde, dirilişinde ve yüceliğinde paydaşlık içersindedirler:[79] ve birbirlerine de sevgiyle bağlı olduklarından, armağanlarını ve lütuflarını paylaşırlar,[80]  Hem içsel hem de dışsal insanda, birbirlerinin iyiliği için ister özel ister halk arasında olsun, gerekli sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdürler.[81]

 

6:9 İyilik yapmaktan usanmayalım. Cesaretimizi yitirmezsek, mevsiminde biçeriz.

10 Bunun için fırsatımız varken herkese, özellikle iman ailesinin üyelerine iyilik yapalım.

I.Korintliler 15:58 Bu nedenle, sevgili kardeşlerim, Rab'bin yolunda verdiğiniz emeğin boşa gitmeyeceğini bilerek dayanın, sarsılmayın, Rab'bin işinde her zaman gayretli olun.

Efeslilier 2:19 Buna göre artık yabancı ve garip değil, kutsallarla birlikte yurttaş ve Tanrı'nın ev halkısınız.

Hİ 111. Tanrı bu emirde sizden ne talep ediyor?

Komşularımın iyiliği için yapabileceğim her şeyde

başkalarının bana davranmasını istediğim gibi

onlara davranmalıyım

ve ihtiyacı olanlara paylaşabileyim diye

sadakatle çalışmalıyım.

 

 



[1] Filipililer 3:4 Ben aslında benliğe de güvenebilirdim. Eğer başka bir kimse benliğe güvenebileceğini sanıyorsa, ben buna daha çok güvenebilirim. 3:5 Doğumumun sekizinci günü sünnet oldum. İsrail soyundan, Benyamin oymağından, özbeöz İbraniyim. Kutsal Yasa'ya bağlılık derseniz, Ferisiydim. 3:6 Gayret derseniz, inanlılar topluluğuna zulmeden biriydim. Yasa'ya dayanan doğruluk derseniz, kusursuzdum. 3:7 Ama bana kazanç olan her şeyi Mesih uğruna zarar saydım.

Elçilerin İşleri 26.10 ayetine baktığımızda Yahudiliğin en üst düzeyde olan Yüksek Kurulunda oy hakkı olan saygın bir kimse olduğunu görebiliriz.

[2] Mesih’in ölümü ve dirilişindeki birleşmişliğimize “Mesih ile Birleşme” diyoruz (II. Korintliler 13:3-5). Bu birleşme bizim fiziksel ve ruhsal varlığımızı kapsamaktadır (I.Korintliler 6:15-17). Böylece beden ve canlarımızın Mesih’in ikinci gelişi ile sonsuzluktaki yenilenmesi (yüceltilmesi), Mesih benzerliğine dönüşmesi söz konusudur (Romalılar 8:9-11). Böylece Mesih ile birleşmiş bir kimse yeni yaratılıştır (II. Korintliler 5:17).

[3] 11:20-21 –günah; 11:28 –kutsallık. Ayrıca 11:17-32 ayetlerine bir bütün olarak bakınız.

[4] Benzer şekilde Yuhanna 3:4; 4:15; 32-33 ayetlerinde gerçeğin yanlış anlaşıldığını görmekteyiz. Markos 6:2-6 ayetlerinde mucizelere rağmen halkın imansızlığını; Markos 5:39-40 ayetlerinde Mesih’e inanmayanların alay etmesini; Markos 3:4-6 ayetlerinde Mesih’e inanmayıp O’ndan kızgınlıkla nefret edenleri görmekteyiz.

[5] Mesih için yaşamak da, Mesih için ölmek de (kurban) insan için zor bir konudur. Bunun için hem sevgi hem hizmetin yan yana olması gerekir.

[6] Seçilmişlerin Mesih ile sahip oldukları birleşmişlik

[7] Efesliler 1:22; 2:6-7

[8] I.Korintliler 6:17, Yuhanna 10:28, Efesliler 5:23, 30

[9] I.Petrus 5:10, I.Korintliler 1:9

[10] Romalılar 1:1; 11:13, I.Korintliler 9:1; 15:9, II.Korintliler 1:1; 11:5, Galatyalılar 1:1

[11] Titus 2:1, 8

[12] Elçilerin İşleri 18:25

[13] II.Timoteyus 4:2

[14] I.Korintliler 14:19

[15] I.Korintliler 2:4

[16] Elçilerin İşleri 20:27

[17] Yeremya 23:28, I.Korintliler 4:1-2

[18] Koloseliler 1:28, II.Timoteyus 2:15

[19] I.Korintliler 3:2, İbraniler 5:12-14, Luka 12:42

[20] Elçilerin 18:25

[21] II.Korintliler 5:13-14, Filipililer 1:15-17

[22] Koloseliler 4:12, II.Korintliler 12:15

[23] II.Korintliler 2:17; 4:2

[24] I.Selanikliler 2:4-6, Yuhanna 7:18

[25] I.Korintliler 9:19-22

[26] II.Korintliler 12:19, Efesliler 4:12

[27] I.Timoteyus 4:16, Elçilerin İşleri 26:16-18

[28] Romalılar 12: 18 Mümkünse, elinizden geldiğince herkesle barış içinde yaşayın.

[29] Markos 4:33 ayetinde “İsa, Tanrı sözünü, buna benzer birçok benzetmeyle halkın anlayabildiği ölçüde anlatırdı” diyen ayet bu konuya uygun bir örnek sergilemektedir. Her insanın anlayışı diğerlerinden farklıdır. Bu durumda insanların kültürüne, anlayış ve dünya görüşüne göre konuşmak, insanlara saygı ve sevgi ile davranmak, farklı inançları ya da inançsızlığı alçakgönüllülük ve yumuşak huylulukla karşılayabilmek burada anlatılmak istenen şeydir. Böylece insanların güçlü ve zayıf yönlerini dikkate dikkate almak esastır (Yuhanna 16:12). Böylece I.Korintliler 3:2 ayetindeki “Size süt verdim, katı yiyecek değil. Çünkü katı yiyeceği henüz yiyemiyordunuz. Şimdi bile yiyemezsiniz” şeklindeki ifade bu bölümdeki ifadeleri açıklayabilmemize yardım etmekte olup; henüz Mesih’te olgun olmayan kişilere temel gerçekleri basit bir şekilde vermemiz durumundan bahsetmektedir. Böylece bazı kimseler derin gerçekleri anlamakta hızlı iken bazılarının ise yavaş olmasını göz önüne alarak Müjde vaazı sürdürülmelidir (İbraniler 5:12).

[30] Ancak Korint kilisesinde hangi armağanın daha önemli olduğu yönünde bir tartışma ya da kişiler arasında kendi armağanlarının en büyük olduğunu gösterme yolunda bir rekabet vardı ise 12:28 ayeti bu konuya tam bir açıklama getirmektedir: bütün armağanlar Elçilikten sonra gelen şeylerdir. 12:27-30 ayetlerinde “ayrı ayrı tek bir bedenin üyeleri” olmanın mükemmel uyumuna dikkat çekildikten sonra 12:31 ayeti “daha üstün olan bir armağanın –sevgi- gayretle istenmesini” teşvik eder.

[31] BİA 24, Hİ: 32, 43, 76, 86, 115, 122, 124, WİA: XIII/1-3, WUİ: 75, 77-78

[32] Romalılar 11:36, I.Korintliler 10:31

[33] Mezmur 73:24-28, Yuhanna 17:21-23

[34] Romalılar 14:19, II.Korintliler 12:19

[35] BİA 7 İnsanın kurtuluşu için inanması gereken her şeyin yeterli bir şekilde, Tanrı’nın tüm isteğini içeren Kutsal Yazılar’da öğretildiğine inanırız… 

[36] WİA VIII/4, WKİ 27-28

[37] Elçilerin İşleri 24:15

[38] I.Korintliler 15:51-53, I.Selanikliler 4:15-17, Yuhanna 5:28-29

[39] I.Korintliler 15:21-23, 42-44, Filipililer 3:21

[40] Yuhanna 5:27-29, Matta 25:33

[41] WİA VI/3, WUİ 55

[42] Bu kısa dua bize çoğu zaman derin anlamını unutarak söylediğimiz bir duayı hatırlatmaktadır (Matta 6:10): Egemenliğin gelsin. Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de Senin istediğin olsun.

[43] Vaatlerine Mesih’te sadık olan, halkını Mesih’te mesh etmiş olan Tanrı’ya, Kutsal Ruh’u yüreklerimize veren Tanrı’ya inanıyorum (1:20-22).

[44] Romalılar 16:17, Efesliler 4:14, II.Timoteyus 3:13, II.Yuhanna 7, Titus 1:10-11

[45] I.Korintliler 6:14 Rab'bi dirilten Tanrı, kendi kudretiyle bizi de diriltecek. 15 Bedenlerinizin Mesih'in üyeleri olduğunu bilmiyor musunuz? … 17 Oysa Rab'le birleşen kişi, O'nunla tek bir ruh olur. Romalılar 8:9 Ne var ki, Tanrı'nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, siz benliğin değil, Ruh'un denetimindesiniz. Ama bir kişide Mesih'in Ruhu yoksa, o kişi Mesih'in değildir. 10 Eğer Mesih içinizde ise, bedeniniz günahtan ötürü ölü olmakla beraber, aklanmış olduğunuz için ruhunuz diridir. 11 Mesih İsa'yı ölümden dirilten Tanrı'nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, Mesih'i ölümden dirilten Tanrı, içinizde yaşayan Ruhuyla ölümlü bedenlerinize de yaşam verecektir.

[46] Tekvin 3:19, Elçilerin İşleri 13:36

[47] Luka 23:43, Vaiz 12:7

[48] İbraniler 12:23, II.Korintliler 5:1, 6, 8, Filipililer 1:23, Elçilerin İşleri 3:21, Efesliler 4:10

[49] Luka 16:23-24, Elçilerin İşleri 1:25, Yahuda 6-7, I.Petrus 3:19

[50] Ancak acı çekerek inleyen sadece Tanrı halkı değildir; bütün yaratılış Mesih’in gününü bekleyerek –doğum inlemesi gibi- acı çekmektedir (Romalılar 8:22-23)

[51] Yuhanna 5:25,Efesliler 1:18-20, II.Timoteyus 1:8-9

[52] Titus 3:4-5, Efesliler 2:4-5, 7-9, Romalılar 9:11

[53] II.Korintl,iler 5:20; 6:1-2, Yuhanna 6:44, II.Selanikliler 2:13-14

[54] Elçilerin İşleri 26:18, I.Korintliler 2:10, 12

[55] Hezekiel 11:19; 36:26-27, Yuhanna 6:45

[56] Efesliler 2:5, Filipililer 2:13, Tesniye 30:6

[57] II.Timoteyus 2:25

[58] Zekeriya 12:10

[59] Elçilerin İşleri 1:18, 20-21

[60] Hezekiel 18:28, 30, 32, Luka 15:17-18, Hoşeya 2:6-7

[61] Hezekiel 36:31, İşaya 30:22

[62] Yoel 2:12-13

[63] Yeremya 31:18-19

[64] II.Korintliler 7:11

[65] Elçilerin İşleri 26:18, Hezekiel 14:6, I.Krallar 8:47-48

[66] Mezmur 119:6, 59, 128, Luka 1:6, II.Krallar 23:25

[67] “Sözle anlatılamayan armağanı” ifadesi öncelikle bizim için alçalarak, “zenginliğinden soyunarak” gelen gelen Mesih’in yanında insan emeğinin işi olan armağanların ne kadar zayıf ve küçük şeyler olduğuna dikkat ediniz. “Tanrı’nın Sözle anlatılamayan armağanı” paranın satın alamayacağı kadar değerlidir (Yuhanna 3:16; 4:10, Romalılar 5:15; 6:23, Romalılar 8:32).

[68] 12:14-21 ayetlerinde Pavlus’un kilise için kaygı duyması, Mesih’i kendisine tanık göstermesi, kilisenin gelişimi için çalışıyor olması (12:19), yanlış öğretmenleri bulup onlara gerektiği gibi cevap vermeye istekli olması (12:20), Mesih’in yetkisiyle kilisenin yararı için yetkisini cesurca kullanmak istemesi (13:3-4, 10) Pavlus’un elçiliğinin kanıtları arasında sayılabilir. 

[69] Luka 17:10 Siz de böylece, size verilen buyrukların hepsini yerine getirdikten sonra, `Biz değersiz kullarız; sadece yapmamız gerekeni yaptık' deyin.

[70] Mesih’[t]e iman ve aklanma: Romalılar 3:21-26; 4:16-25; 5:1-2, 8-9, II.Korintliler 5:21

[71] Elçisel iman açıklaması, içinde “çarmıha gerilmiş bir kurtarıcı” olan iman öğretir (Galatyalılar 2:21; 3:1). 

[72] I.Yuhanna 3:1,

[73] Efesliler 1:5, Galatyalılar 4:4-5

[74] Yuhanna 1:12

[75] II.Korintliler 6:18, Vahiy 3:12

[76] Galatyalılar 4:6

[77] Mezmur 103:13, Süleymanın Meselleri 14:26, Matta 6:32

[78] İbraniler 6:12, Romalılar 8:17

[79] I.Yuhanna 1:3, Efesliler 3:16-19, Yuhanna 1:16, Efesliler 2:5-6, Filipililer 3:10, Romalılar 6:5-6, II.Timoteyus 2:12

[80] Efesliler 4:15-16, I.Korintliler 12:7; 3:21-23, Koloseliler 2:19

[81] I.Selanikliler 5:11, 14, Romalılar 1:11-12, 14, I.Yuhanna 3:16-18, Galatyalılar 6:10