KİLİSE TAKVİMİ

&

Hristiyan İbadeti

 

[Övgü ve] Şükran Duaları

(prayers of thanksgiving)

 

“Şükran” ve “Övgü” birbirine çok yakın ifadelerdir. ‘ÖVGÜ’ yü kutsal yerdeki Tanrı’nın varlığının tanınması ve ilan edilmesi olarak tanımlayabiliriz:

Mezmur 100: 4 Kapılarına şükranla (Thanksgiving),

Avlularına övgüyle (praise) girin!

Şükredin O'na, adına övgüler sunun!

 

I.Tarihler 23: 2 Davut İsrail'in bütün önderlerini, kâhinleri, Levililer'i bir araya topladı.

5 dört bini kapı nöbetçisi olacak, dört bini de Davut'un RAB'bi övmek için sağladığı çalgıları çalacaktı.

I.Tarihler 16:7 O gün Davut RAB'be şükretme işini ilk kez Asaf'la kardeşlerine verdi.

II.Tarihler 8: 14 Babası Davut'un koyduğu kural uyarınca, kâhin bölüklerine ayrı ayrı görevler verdi. Levililer'i Tanrı'yı övme ve her günün gerektirdiği işlerde kâhinlere yardım etme görevine atadı. Kapı nöbetçilerini de bölüklerine göre değişik kapılarda görevlendirdi. Çünkü Tanrı adamı Davut böyle buyurmuştu.

Bu ayetler Övgü sunma ve şükran ifade etme işinin önemini ve tapınma içindeki yerinin gerekliliğini anlamamıza yardımcı olmaktadır.

 

İşaya 60: 18 Ülkenden şiddet, sınır boylarından

Soygun ve yıkım haberleri duyulmayacak artık.

Surlarına Kurtuluş, kapılarına Övgü adını vereceksin.

Bu sebepten Tanrı’nın olduğu yere İşaya ‘ÖVGÜ’ adını vermektedir. ‘ŞÜKRAN’ ise Tanrı’nın bizi bereketlediğinin tanınması ve ilan edilmesi, bir anlamda Tanrı’nın ihtiyacımız anında bize yardım ettiğine tanıklık edilmesidir.

 

Eski Ahitte şükran kelimesinin yerine geçen iki kelime vardır: yadah ve barakh. “Yadah” kelimesi Tanrı’nın bizi bereketlemesine karşı duyduğumuz sorumluluğu ifade ettiği gibi, Tanrı’nın ihtiyaç zamanlarında bizi duyup yardım ettiğinin itirafı ve tanıklığını da içerir. “Barakh” kelimesi ise Tanrı’nın bizleri bereketlemesi karşısında bizim O’na cevap verişimizi ifade eder: “Tanrı bizi bereketledi biz de O’nu bereketlemeliyiz” düşüncesinin ifade ettiği şeydir. Hristiyan tapınması öyleyse Tanrı’nın halkını bereketlemesinden dolayı halkının Tanrı’yı bereketlemesi olarak anlaşılabilir.

 

Böylece Yeni Ahitteki mektupların bereketleme-selamlama-şükran ile başlaması bize ibadet içinde Şükran Duaların yeri hakkında güçlü bir fikir verir. Eğer tapınmayı sözün vaaz edilmesi ve sakramentin kutlanması ile ilişkili olarak Tanrı’nın kendi halkını bereketlemesi şeklide değerlendirirsek, tapınmadaki Tanrı’yı bereketlememiz, Tanrı’nın bizleri nasıl ve ne kadar bereketlediğini yansıtmalıdır.

 

Tapınmanın başlaması, Sözün vaaz edilmesi, bir sakramentin kutlanması bir şükran duası ile başlayabilir. Ondalık, sunu ve sadakaların toplanmasını şükran duası ve bir ilahi ile birlikte tamamladığımızda şükran duasını tapınmada uygun bir yere koymuş oluruz. Tapınma içindeki Kelam ve Sakrament bölümleri de Tanrı’nın yüceliğine ve görkemine hizmet ettiğinden bu unsurlar kendi başlarına birer övgü bölümü gibi de düşünülebilir. Zaten çoğu Liturjide Rabbin Sofrasının Yapılmadığı zamanlarda kullanılmak üzere karşılıklı okunan Şükran Duaları vardır. Öyleyse Hristiyan tapınışı Tanrı’nın bizi bereketlemesi ve bizim buna karşılık Tanrı’ya sevinç ve esenlik içinde verdiğimiz cevap ve bereketlemenin ilanı ve tanıklığı olmalıdır.

 

Şükran dualarımız için Efesliler 1:3-10, Koloseliler 1:30-20 ayetleri bize güçlü bir bakış açısı kazandırmaya yeterlidir.[1] Rabbin Duasındaki “Ayartılmamıza izin verme. Kötü olandan bizi kurtar. Çünkü egemenlik, güç ve yücelik sonsuzlara dek senindir. Amin.” ve I.Tarihler 29: 11 ayetindeki “Ya RAB, büyüklük, güç, yücelik, Zafer ve görkem senindir. Gökte ve yerde olan her şey senindir. Egemenlik senindir, ya RAB! Sen her şeyden yücesin” şeklindeki şükran ifadelerinin benzerliğinden bir şey öğreniyoruz: Tanrı bizi bereketledi ve bizde bunu ilan ediyoruz (barakah). Şükran Duaları aynı zamanda [Tanrı’yı takdis] bereketleme dualarıdır. Mezmur 78; 105; 136 içindeki ayetler aynı zamanda bize kurtuluş işinde Tanrı’nın bizim için yaptıklarını anlayıp şükran duymaya yönlendirmektedir.

 

Mezmur 9; 10; 30; 32; 34; 40; 41; 92; 103; 107; 116; 138 gibi Mezmurlar [2] şükran dualarımız için bize fikir verebilir. Çünkü tapınakta andını yerine getirdikten sonra bu Mezmurlar kullanılırdı. Öyleyse Şükran Duaları “Tanrı’nın dualarımızı duyup bizleri bereketlediğini ve bütün bu lütuftan sonra bizim yerine getirdiğimiz sorumluluğumuz” şeklide de anlaşılabilir. I.Samuel (2) Kitabında Hanna’nın Tanrı’ya bir adak sunduğunu ve bunun neticesinde duaları cevaplandığında bir şükran duası yaptığını görüyoruz. Hanna’nın adağı kurbansal özellikleri olan bir adaktı. Hanna Tanrı’ya olan adağı gereği çocuğunu tamamıyla Tanrı’nın hizmetine verdi. Hanna’nın şükran duası Tanrı’dan duyduğu hoşnutluğu ifade ettiği gibi, Tanrı’nın, kendisinin (Hanna’nın) kişisel kurtarıcısı olduğunu da göstermektedir. Öyleyse Şükran Duaları denince nelerin buna dahil olması gerektiği daha açık bir şekilde belli olmaktadır.

 

Adak Mezmurları çoğu Mezmurlara göre daha kişiseldir. Kişisel yardım dilekleri ve kişisel ihtiyaçlara Tanrı’nın cevap vermesi için olan övgüleri ve yakarışları ifade ederler. Diğer yandan ulusal şükran Mezmurları Tanrı’nın kurtuluş tarihi içinde yaptığı merhametli hareketine tanıklık eder ve büyük bayramların kutlanmasında kullanılır.

 

Gerek dil gerekse kültür farkından dolayı bazen ifadeler bize oldukça şaşırtıcı gelse de kilise önderleri Mezmurlar Kitabını cemaat kendi dua kitabı yapsın diye teşvik etmelidir. Eğer Mezmurlardan ayetler de ezberlenirse insanlar şükranları daha kolay ifade edebilir, ayetler hakkında daha derin düşünebilirler. Böylece Mezmurları kendi övgü, dilek, şükran, yakarış ve tövbe duaları olarak kullanabilirler. Böylece kilise ihtiyarları cemaate Kelami dua lisanını öğretmiş olurlar. Hristiyan tapınmasında kurbanlar sunulmadığına göre artık adak (kurban) Mezmurları Tanrı’nın bizim duamızı duyduğunun, bizlere cevap verip bizleri bereketlediğinin toplulukta ilanı için kullanılabilir. Böylece Adak Mezmurları Tanrı’nın merhamet ve lütfuna topluluk olarak tanıklık amaçlı kullanılabilirler. Bu da “Şükran Duaları” başlığı altında ifade etmek istediğimiz şeyin kendisi olur.

 

Mesih’in günlerinde dindar Yahudilerin kullandığı çoğunluğu kısa olan pek çok bereketlemeler (berakoth) vardı. Sabah uyandığı zaman bir Yahudi “Karanlıktan ışık getiren evrenin kralı, Rab Tanrımız, Sen kutsalsın” şeklinde bir bereketleme okunurdu. Shema okunmadan önce ve sonra şöyle başka bereketlemeler okunurdu. Yemeğe başlamadan önce ekmek “topraktan ekmek çıkaran Tanrı, Sen kutsalsın” sözleriyle bereketlenirdi. Günün başlangıcından sonuna kadar yüzlerce bereketlemeler vardı. I.Tarihler kitabının sonundaki Davut’un övgüsü ve 103. Mezmur [3] “bereketleme” konusu için klasik birer örneklerdir. Neticede bereketlemeler Kutsal Kitap kültürü içinde dini hayatın ve tapınışın önemli bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Ağzını sövgü, şikayet, küfür, hakaret sözlerine açmaya alışık günümüz insanının bereketlemelerden (şükran ve övgü) öğrenmesi gerekir. Bereketlemeler Yakup’un dili dizginlemek konusundaki uyarısını (Yakup 1:26; 3:1-12) dikkate alıp bu konuda kendilerini tedavi etmek isteyenler için de iyi bir başlangıç olabilir.

 

Şükran duaları Tanrı’nın görkemini ve bizleri bereketlemesini yansıtmalıdır.[4] Efesliler 1:3 ayeti bereketlerin kaynağını “Rabbimiz İsa Mesih’in Babası” ve bereketin ise “Mesih’te her ruhsal bereketler” olduğunun altını çizer. Bunun doğal bir sonucu olarak da bizler artık “Tanrı’nın yüceliğinin Mesih’te övülmesi için” yaşarız (Efesliler 1:12). Reform bakış açısından şunu söyleyebiliriz: bizler Tanrı’nın yüceliğini yansıtmak için yüceltildik.[5] Sonunda da Göksel vatanımızda Tanrı’ya övgü ve yücelik sunulan bir tapınma toplantısına katılacağız. İman ile aklanıp, lütuf ile artan bir şekilde kutsandığımızı Tanrı’ya hizmet ederek O’nun sevgisini dünyaya yansıtmaya çalışarak ilan ederiz. Böylece Tanrı’ya ve birbirimize olan sevgimiz Tanrı’nın bize duyduğu sevgiyi yansıtır. Şükran Dualarımız Tanrı’nın bizim üzerimize koyduğu iyilikleri yansıttığı gibi, O’nun merhametinin ve zenginliğinin etkilerini de taşımalıdır. Tanrı’nın düşmüş olan insanlığa gösterdiği sevgi, dünyaya yayılmakta olan günahların affı Müjdesi için, imanımızı güçlü tutan esenliği için, yaşadığımız yerdeki Müjde’nin gücü için, iman ailemiz için, görünmeyen tehlikelere karşı Tanrı’nın koruması için, Kelamı anlamaya ve Tanrı’yı daha çok tanımamıza yol açan lütuf ve sağlayış için, dualarımıza aldığımız cevaplar için Tanrı’ya şükranlarımızı ve övgülerimizi sunarız. Bütün bunların yanında Tanrı’nın gücünden, yüceliğinden ve görkeminden aldığımız bereketle Tanrı’yı bereketleriz.

 

Bir ibadette toplu halde yapılan duaların sonunda ya da karşılıklı okunan bölümlerin sonunda ya da ondalık, sunu ve sadakaların toplanması sonunda Şükran dualarına yer verebiliriz. Ancak açıktır ki, Kiliseler şükran dualarına kendi tapınma formları içinde belirli bir yer vermelidir. Çünkü şükran duaları bir tapınmayı bütün unsurları ile birlikte “Tanrı’ya övgü sunusu” yapar. Diğer yandan İbadetin sonunda söylenen ilahinin de genellikle şükran ilahisi olması uygundur. En hüzünlü ibadetlerin sonu bile sevinçli ilahi ile bitmelidir. Çünkü bu yeryüzündeki her tapınma toplantısı Tanrı’nın bizzat elleriyle gözlerimizden yaşları sileceği; ağlayış, ölüm ve acının olmadığı, Mesih’in krallığının mükemmel bir şekilde tamamlandığı cennetsel tapınmaya işaret eder.

 

ÖRNEK: Şükran Duaları (Prayers of Thanksgiving)

 

(Efesliler 1)

Babamız ve Tanrımız, Sen kutsalsın,

bizleri İsa Mesih’te her ruhsal kutsama ile kutsayan,

dünyanın kuruluşundan önce kendisine çocuklar olarak belirleyen yüce Baba, Sen kutsalsın.

 

Bizlere sonsuz bir yaşam, sonsuz bir hedef veren Tanrımız,

İsa Mesih’te sergilediğin  büyük lütfun şimdi ve daima yaşamlarımızda övülsün.

 

Yüce Lütfunun zenginliği ile Mesih’te bizlere bağışlama sunan yüce Baba, Mesih’te bizlere açıkladığın büyük sır için seni överiz, şimdi ve daima Amin.

 



[1] Tanrı’ya karşı övgü ve şükranı teşvik eden ayetler de vardır (Filipililer 4:4, I.Selanikliler 5:16).

[2] Bir kişi bir korku, bir ihtiyaç durumunda Tanrı kendisine cevap verdiğinde O’na bir kurban vereceğine dair adak adadığında ve Tanrı bu kişiye yardım ettiğinde kişi de dualarına cevap almış olaraktan kurbanını sunduktan sonra bu Mezmurları okurdu. Öyleyse “yadah” kelimesi ile ifade edilen şükran sadece kişisel olmayıp topluluk içinde Tanrı’ya söylenen tanıklık bereketlemelerini içermektedir.

[3] 103. Mezmur, 78, 105, 136. Mezmurlardan biçim olarak farklılık gösterir. 

[4] Efesliler 1:3 Rabbimiz İsa Mesih'in Babası ve Tanrısı kutlu olsun. Göksel yerlerde bizleri her tür ruhsal kutlulukla Mesih bağlılığında kutlu kılan Tanrı O'dur.

[5] Kurtuluşumuzun adımları seçilme, aklanma, kutsanma ve yüceltilmedir. Westminster Uzun İlmihal S1. İnsanın varlığının en baş ve en yüce amacı nedir? C. İnsanın varlığının en baş ve en yüce amacı, Tanrı’yı yüceltmek, ve sonsuza dek O’ndan tam olarak zevk almaktır.