VAAZ/KELAM ÇALIŞMASI TASLAĞI

Galatyalılar Mektubu Üzerine Bir İnceleme

 

Müjde eşsizdir:

I. (1:1-5)

II. (1:6-10)

III. (1:11-2:21) a. (1:11-17) b. (1:18-2:10) c. (2:11-21)

 

Müjde üstündür:

IV. (3:1-4:31) a. (3:1-5) b. (3:6-4:11) c. (4:12-20) d. (4:21-31)

 

Müjde özgürlüktür:

V. (5:1-6:10) a. (5:1-15) b. (5:16-6:6) c. (6:7-10) VI. (6:11-18)

Kısaltmalar:

BİA: Belçika İnanç Açıklaması

Hİ: Heildelberg İlmihali

WİA.: Westminster İnanç Açıklaması

WKİ: Westminster Kısa İlmihal

WUİ: Westminster Uzun İlmihal

 

IV.b. (3:6-4:11)

 

İbrahim’in Tanrı’ya iman edip aklanması gibi, iman aracılığı ile gelen aklanma bir konu; Yasa’yı aklanma aracı görmek, Yasa’yı tam olarak yerine getirememekten dolayı yargı altında olmak diğer bir konudur. 3:6-4:11 ayetleri boyunca İbrahim’in imanı konusuna bakarak doğru öğretinin savunmasını okuyacağız. İbrahim ve dolayısı ile Eski Ahit’in iman ve aklanma öğretisinden yola çıkıldığında (3:6-12) Mesih’in yaptığı iş tam olarak anlaşılabilirdir (3:13-14).

 

Mesih’ten sonra Yasa’ya nasıl bakacağız? Mesih’ten sonra Yahudiliğin alması gereken şekil Pavlus’un Ferisi geçmişi ve aldığı yüksek eğitim ile net ve öz bir şekilde cevaplanır.

 

Mesih’e iman ile gelen aklanmayı anlayabilirsek, bunların İbrahim’e verilen kutsama ile ilişkisi daha anlaşılır olacaktır. Bu durumda kutsanmayı alma başka bir şey ve lanetten kurtuluş başka bir şey değildir; lanetten kurtuluş kutsanmayı almanın kendisinde var olan bir şeydir (3:8-10). İbrahim, antlaşma, Yasa konularının Mesih ile ilişkilendirilmesi ile bizler Mesih’ten önceki dini pratiklerin özünde Mesih’e işaret ettiğini görüp, Yasa’ya ruhsal anlamı ile bakmalıyız. Bu da Kutsal Üçlübir Tanrı’nın kurtarışını (3:13-14) ve bu kurtarışın yetkinliğini, eşsizliğini görmemize yardım etmelidir. 

 

Bu yüzden İbrahim’e verilen antlaşmanın doğasını doğru anlarsak, Mesih’in yaptığı işin, bu antlaşmanın geçerli olan ruhsal doğasını görünür bir şekilde ortaya koymak ve bu antlaşmayı kendi kanıyla mühürlemek olduğunu iyi anlarız (3:15-20). Bu yüzden antlaşma ve buna bağlı olarak gelen Yasa insanların değil Mesih’in tamamlayacağı bir konudur (3:21-25). Böylece bizler Ruh sayesinde (3:13-14) Mesih ile birleşmiş ve Tanrı halkına aşılanmış (kiliseye katılmış) kimseler olarak (3:25-29), Mesih’in yapıp tamamladığı bir şeyi eksik kalmış gibi tamamlamaya çalışarak yaşayamayız. Tanrı’nın çocuğu olduğumuza göre Mesih’teki özgürlükte yaşamalıyız (4:1-7). Mesih’ten önce içinde bulunduğumuz durumun kötülüğünü hatırlamalı (4:8) ve Mesih’teki yaşamın üstünlüğüne sarılmalıyız (4:8-11).

 

3:6 Örneğin, "İbrahim Tanrı'ya iman etti, böylece aklanmış sayıldı."

 

3:6-9 

İleri Çalışma Notu

Acaba bazı dindar Yahudileri, Pavlus’un gittiği yerleri takip ederek Müjde’ye karşıt olan şeyleri öğretmek üzere yola düşüren hareketin arkasında olan düşünce ne idi?

 

Hem Hristiyanlar hem Yahudiler İbrahim’in Tanrı’dan lütuf almış bir kişi olduğu konusunda yaklaşık olarak aynı düşünmekteydiler. Ancak Kutsal Yazılar dışındaki bazı Yahudi yorum kitaplarında İbrahim’in Tanrı’daki doğruluğu (aklanma) itaati sonucu kazandığı öğretilmektedir. Onlara göre İbrahim’in doğruluğu bir armağan değildi, İbrahim’in doğruluğu kendisinin kazandığı bir şeydi:

Sirak 44:19 İbrahim çok sayıda ulusun yüce atasıdır, Hiç kimse asla İbrahim kadar ünlü olmamıştır.

20 O yüce Tanrı'nın yasasına uymuş, O'nunla antlaşma yapmıştır. İbrahim bu antlaşmayı kendi soyuyla sağlama bağlamış, Büyük sıkıntıdayken antlaşmaya içtenlikle bağlı kalmıştır.

21 Bu nedenle Tanrı Onu izleyecek kuşakların uluslarını kutsayacağına dair İbrahim'e söz verip ant içmiştir. Topraktaki toz kadar onları çoğaltacağına, Onu izleyecek kuşakları yıldızlar gibi yükselteceğine, Onlara miras olarak bir denizden diğerine, Irmaktan dünyanın öbür ucuna dek uzanan toprakları vereceğine dair İbrahim'e söz verip ant içmiştir.

 

Bazı rabbaylar da İbrahim’in doğruluğu kazanması için on sıkıntıdan geçmesi gerektiğini öğretmekteydiler:

I.Makabiler 2:52 İbrahim yargılandığında sadık olduğu anlaşılmadı mı, Böylece ona doğruluk sayılmadı mı?

 

Böylece 3:6 ayeti kendilerine “biz İbrahim soyundanız; onun çocuklarıyız” diyerek gururla övünenlere (Matta 3:9) verilen güzel bir cevaptır.[1] İbrahim’in Tanrı’ya iman etmesi ona doğruluk sayılmıştır. İbrahim bir iş yapmamışken Tanrı’da doğru sayılmış yani aklanmıştır:

Romalılar 4:11 İbrahim daha sünnetsizken imanla aklandığının kanıtı olarak sünnet işaretini aldı. Öyle ki, sünnetsiz oldukları halde iman edenlerin hepsinin babası olsun, böylece onlar da aklanmış sayılsın.

12 Böylelikle atamız İbrahim, yalnız sünnetli olmakla kalmayan, ama kendisi sünnetsizken sahip olduğu imanın izinden yürüyen sünnetlilerin de babası oldu.

13 Çünkü İbrahim'e ve soyuna dünyanın mirasçısı olma vaadi Kutsal Yasa yoluyla değil, imandan gelen aklanma yoluyla verildi.

14 Eğer Yasa'ya bağlı olanlar mirasçı olursa, iman boş ve vaat geçersizdir.

15 Yasa, Tanrı'nın gazabına yol açar. Ama yasanın olmadığı yerde yasaya karşı gelmek de söz konusu değildir.

 

3:7 Öyleyse şunu bilin ki, İbrahim'in gerçek oğulları iman edenlerdir.

 

Bu durumda İbrahim’in Tanrı’ya yaklaşımda olan şey İbrahim çocuklarında da olmalıdır. İbrahim’in yaşlı ve karısı Sara’nın kısır olması durumu insan gözünde imkansız ve umutsuz bir durumdu. Ama İbrahim “birçok ulusun babası olacaksın” diyen Tanrı’nın vaadine imandan doğan umutla baktı. İçinde bulunduğu umutsuz durum imanının güçlenmesine sebep oldu ve “Tanrı'nın vaadini yerine getirecek güçte olduğuna tümüyle güvendi” ve bu iman ile aklanmış sayıldı (Romalılar 4:18-22).

 

Bu durumda 7. ayet İbrahim soyundan olmak ile övünen kimseler için (Luka 3:8) için bir anlamda kötü haberdir. Bu ayet ile kendilerine “İbrahim’in oğulları” diyenler ile “İbrahim’in gerçek oğulları” arasında bir ayrım olduğu ortaya çıkıyor.

 

Bundan sonraki ayetlerde İbrahim’in gerçek çocuklarının işlerle kurtuluşa iman edenler değil; İbrahim gibi Tanrı’ya ve O’nun vaatlerine bakarak iman edenler olduğu ortaya konacaktır.

 

3:8 Kutsal Yazı, Tanrı'nın öteki ulusları imanlarına göre aklayacağını önceden görerek İbrahim'e, "Bütün uluslar senin aracılığınla kutsanacak" müjdesini önceden verdi.

 

Kutsal Yazılar bütün ulusların İbrahim imanında aklanacağına tanıklık etmektedirler. Bu durumda Yasa-işler-gelenek ile aklanma aramanın İbrahim’inkine benzer bir iman olmadığı açıktır. Tekvin 12. bölümdeki vaatler (toprak, korunma, bütün ulusların bu soya aşılanması ve kutsamalar) İbrahim’in soyu ile ilişkilidir (Tekvin 17:19; 22:18). Tekvin 12. bölümdeki vaatler ve kutsamalar İbrahim’e imana dayalı olarak verilmiş şeylerdir. Benzer şekilde İbrahim’e bir soy (çocuk ve ondan çıkan ulus) vaadi de yine ona imana dayalı olarak verilmişti:

İbraniler 11:11 İman sayesinde Sara'nın kendisi de kısır ve yaşı geçmiş olduğu halde vaat edeni güvenilir saydığından çocuk sahibi olmak için güç buldu.

12 Böylece tek bir adamdan, üstelik ölüden farksız birinden gökteki yıldızlar, deniz kıyısındaki kum kadar sayısız torun meydana geldi.

 

Böylece etnik bir kökenden olmak, bir aile ya da soyun mensubu olmak, sünnetli olmak, Ferisi (dindar) olmak tek başına vaatlere kavuşmayı garantilemiyordu. Pavlus bu özellikleri “zarar ve süprüntü” (Filipililer 3:5-9) sayıyor. Çünkü Yasa işlere dayalıdır, bu işler otomatik bir şekilde yapılabilir olduğu için de imana dayalı değildir. Tanrı’nın açıkladığı kurtuluş ise tıpkı İbrahim örneğinde gördüğümüz üzere imana dayalıdır. Böylece bu ayet gözleri ruhsal olana çevrilmiş bir imana işaret etmektedir.

 

3:9 Böylece iman edenler, iman etmiş olan İbrahim'le birlikte kutsanırlar.

 

İbrahim gibi iman edenler, İbrahim’e verilen vaat ve bereketleri de iman ile alırlar, işler yaparak değil. Bu ayet “İbrahim'le birlikte kutsanan kişiler kim?” sorusunu akla getirebilir. Cevap açıktır: İbrahim gibi iman eden İbrahim soyu (İbrahim çocukları) oluyorlar. Ve yerin bütün uluslarından (Matta 28:19) böyle bir iman sahibi olan kimseler “İbrahim’e verilen vaat ve kutsanmaya paydaş olmuş kimseler” oluyorlar (Tekvin12:3; 18:18).[2] Bu ayet bizleri Mesih’in çarmıhına bakmaya yönlendiriyor. Çünkü bu ayet “iki topluluğun” yani Yahudi olanlar ve Uluslardan olanların nasıl kutsandığını anlamamıza yardım ediyor.

 

Zaman dolunca Yasa altında doğan Tanrı’nın öz oğlu (4:4-5), çarmıh aracılığı ile Yahudi olan ve Yahudi olmayan diğer ulusları Tanrı ile barıştırmak ve birbirleri ile barıştırmak için gelmiştir. Bunun için de Mesih Kutsal Yasa’yı kendi bedeni aracılığı ile çarmıhta tamamlamıştır. Öyle ki, kimse Kutsal Yasa’yı tam ve mükemmel olarak yapamamaktan dolayı yargı ve lanet altına girmesin; ama Mesih’in kurtarıcı işine iman ederek, Yasa’nın işleri aracılığı ile değil, Mesih’e iman aracılığı ile kurtuluşa kavuşsun (Efesliler 2:14-16).

 

Geleneksel olarak Yahudilikte “Yasa’nın işlerini yapıyorum; demek ki günahkâr değilim” şeklinde bir inanış vardı (Luka 18:9-12). Böylece bu ayet işler ile değil iman ile İbrahim çocukları olmayı vurguluyor. Böylece bereketleri ve vaatleri etnik olarak İbrahim soyundan olanların almasının söz konusu olmadığı ama Mesih’teki lütfa iman edenlerin İbrahim’e verilen vaatlere ve bereketlere paydaş olması gerçeği açıklığa kavuşuyor.

 

3:10-14

İleri Çalışma Notu-1[3]

Yahudiler ‘ağaç üzerine asılmanın lanet ve kirlilik’ olduğunu iyi biliyorlardı:

Tesniye 21:22 "Eğer bir adam bir günahtan ötürü ölüm cezasına çarptırılıp öldürülür ve ölüsü ağaca asılırsa,

23 ölüyü gece ağaçta asılı bırakmamalısınız. O gün kesinlikle gömmelisiniz. Asılan kişi Tanrı tarafından lanetlenmiştir. Tanrınız RAB'bin mülk olarak size vereceği ülkeyi kirletmeyeceksiniz.

 

Bu yüzden Amorlu kralların ölümü hakkında da aynı şeyi görüyoruz (Yeşu 10:26-27). Krallar ağaca asılarak öldüğü için lanetli idiler. Ve cesetlerin hava kararmadan önce gömülmesi gerekiyordu. Cesetleri daha fazla bekletmek, lanet ile ülkeyi kirletmek anlamına gelecekti (Yuhanna 19:31).

 

Böylece bu ayetler Yahudilerin lanet ve kirlilik  olarak gördüğü ağaç üzerinde asılma konusunu Tanrı’nın nasıl bir bereket ve kurtuluşa dönüştürdüğüne dikkat çekmektedir.

 

İleri Çalışma Notu-2[4]

Tesniye 27:26 "'Bu yasanın sözlerine uymayan ve onları onaylamayana lanet olsun! "Bütün halk, 'Amin! diyecek."

 

O dönemde birisi kırbaç cezasına çarptırılırken hahamlar yüksek sesle Yasa Kitabından lanetleri okurlardı. Pavlus da Yahudilerin çok iyi bildiği “lanet” konusunu bu ayetlerde tersine çevirerek Mesih’in acıları ile bize bağışlanmış olan zafere dikkatimizi çekiyor. Ve Yine Pavlus beş kez otuz dokuzar kırbaç ile cezalandırıldığından (II.Korintliler 11:24) bütün yazılarında lanet, ceza, Mesih’in zaferi konusunu çok özenli bir şekilde lütuf ve kurtuluş konusu ile ilişkilendirmektedir.

 

3:10 Yasa'nın gereklerini yapmış olmaya güvenenlerin hepsi lanet altındadır. Çünkü şöyle yazılmıştır: "Yasa Kitabı'nda yazılı olan her şeyi sürekli yerine getirmeyen herkes lanetlidir."

 

3:10

İleri Çalışma Notu

- WİA.VI/6, WUİ.93, 96, 152

- WKİ.84. Her günahın hak ettiği şey nedir?

Her günah hem bu yaşamda ve hem de [bundan sonraki] gelecek olanda Tanrı'nın gazabını ve lanetini hak eder.[5]

 

- Hİ.62. Niçin yaptığımız iyi işler bizleri Tanrı’da doğru yapamaz ya da en azından doğru sayılmamıza yardım etmez?

Çünkü

Tanrı’nın sınamasından geçebilecek doğruluk

tamamıyla mükemmel olmalı

ve ilahi yasanın ölçülerine her şekilde uymalıdır.1

Bu yaşamda yapabileceğimiz en iyi şey bile

mükemmel değildir

ve günahla lekelenmiştir.2

 

1 Romalılar 3:20, [Tesniye 27:26], Galatyalılar 3:10

2 İşaya 64:6

 

Bu durumda Yasa ve işler merkezli bir kurtuluşa inananların önünde bir engel vardır. Yasa’da yazılı olan emir ve yasakları sürekli bir şekilde yerine getirememek yargı ve lanet altına girmek demektir. Bu durumda Yasa ve işler ile kurtuluşu aramanın insanı götüreceği yer yıkımdır.

 

Bu durumda 10. ayette “Yahudilerin diğer uluslardan üstün olmadığını; doğru tek bir kişi bile olmadığından Tanrı katında iyilik eden bir kimsenin de olmadığı” (Romalılar 3:9-18) açıklığa kavuşuyor. Burada “Yasa'nın gereklerini yapmış olmaya güvenenler” olarak bahsedilen dindar Yahudilere ve özellikle yasayı iyi bildiklerini düşünen Ferisilere güçlü bir mesaj vardır. Bu durumda Ferisilerin aklına Tesniye 27:11-26; 28:15-68 (29:12-30:20) bölümlerindeki ayetler gelecekti. Böylece Pavlus Tanrı’nın yargısını onların iyi bildiği bir bölüm ile hatırlatmayı uygun gördü (WİA.XV/4) ve Yasa’yı bilmenin ya da buna sahip olmanın laneti kaldırmadığını göstermiş oldu. Yasa’nın kendisi laneti kaldırmıyor.

 

Bu durumda Kutsal Yasa mükemmel olduğu için, kendi işlerine ve dolayısı ile kendi doğruluğuna güvenenlerin ağzını kapatmış olmaktadır (Romalılar 3:19). Çünkü Yasa mükemmel (Romalılar 7:14) ise herkesin günah işlemiş olması kaçınılmazdır. Ve günah işlemenin de Tanrı’dan ayrı kalmayı getireceği açıktır (Romalılar 3:23).

 

Bu durumda Kutsal Yasa’ya baktığımızda “tam olarak yapamayacağımız kadar çok mükemmel” olduğunu görmemiz lütfu anlamamız için çok önemlidir (Romalılar 7:22-25). Yasa’nın mükemmelliği karşısında gördüğümüz şey “Tanrı lütuf etmezse kurtulamayacağımız” düşüncesi olmalıdır.

 

Bu durumda işlerle kurtuluş öğretenlere Pavlus’un 1:8-9 ayetlerindeki karşı çıkışının Tanrısal bir uyarı olduğunu daha net bir şekilde görebiliyor musunuz? Yasa, işler ve gelenek ile kurtuluşa inanmak bir anlamda kişinin kendisini Mükemmel ve Ruhsal olan Yasa karşısında Yeterli Görmesi; yani kişinin kendi standartlarını Tanrı’nın standartlarında görmesi ile eş anlamlıdır.

 

Kişiler mükemmel olan Yasa’ya baktıklarında görmeleri gereken şey Mesih’in bizler için olan fedakarlığı olmalıdır; kişiler mükemmel olan Yasa’ya baktıklarında Mesih’in Yasa’yı bizler yerine tutmasından dolayı şükran duymak olmalıdır; kurtuluşumuzun, çarmıhın acı, utanç ve lanetine katlanmış Mesih’e ne denli bağlı olduğunu görmek olmalıdır.

 

Bizlerin Yasa’ya uyma çabalarımız Mesih’e duyulan bağlılığın ve şükranın ifade edilmesi amacından öteye gidemez. Adam öldürmediğimiz için günahkâr olmadığımızı düşünemeyiz; yapmamız ve yapmamamız gerekenleri Mesih’teki kurtuluşumuza duyduğumuz şükrandan dolayı yaparız.

 

3:11 Tanrı katında hiç kimsenin Yasa'yla aklanmadığı açıktır. Çünkü "İmanla aklanan yaşayacaktır."

 

3:11

İleri Çalışma Notu

- WİA.VII/3. Günaha düşmüş olan insan, bu antlaşma yoluyla yaşayamadığından Rab, ikinci bir antlaşma yapmaktan hoşnut oldu. Bu antlaşmanın adı lütuf antlaşmasıdır. Rab böylece günahlılara İsa Mesih aracılığıyla karşılıksız olarak yaşam ve kurtuluş sundu. Kurtulmaları için onlardan Kendisine iman etmeleri şartını koştu. Onları inanmaya istekli kılmak ve bunu yapabilmelerini sağlamak için sonsuz yaşama kavuşturulmak üzere belirlenenlerin tümüne Kutsal Ruh’unu vermeyi vaat etti.

 

- WUİ.73. İman, bir günahkârı Tanrı karşısında nasıl aklar?

İman sadece her zaman için kendisiyle birlikte gelen diğer lütuflardan ya da bunun meyveleri olan iyi işlerden ötürü bir günahkârı Tanrı karşısında aklamaz, iman lütfu ya da bunun her hangi bir işlevi, kişinin aklanması için kişiye sayılmış değildir; ancak bu iman yalnızca günahkârın Mesih’i ve O’nun doğruluğunu kabul etmede ve uygulamada kullandığı bir araçtır.

 

Sadece Tanrı’da yaşayan iman, sadece Tanrı’da doğru iman zaferlidir. Çünkü Mesih’in Çarmıhı Zaferlidir.

 

Bu ayetle 3:6-10 ayetlerinin mesajı özetlemiş ve yinelenmiş olur; Yasa mükemmel olduğu için insandan sadece işleri ile değil, sözleri ve düşüncesi ile birlikte tam bir itaat bekler ve en küçük günahı bile yasaklar. Bu durumda geriye sadece iman kalıyor. Yasa’yı asla tam mükemmel yapamadığımız için bunu bizim yerimize yapan Mesih’e iman; Mesih diri olduğu için diri iman; Mesih zaferli olduğu için de zaferli iman…

 

Diğer yandan 3:22-24 ayetlerinde Yasa’nın bir Kurtarıcı bekleyişi içinde olmamız üzere verildiğini okuyoruz. Çünkü Yasa’yı okuyan kişi Yasa’dan günaha tutsak olduğunu görecekti. Böylece Yasa’yı okuyan kişi kendisinden daha üstün bir kurban, kendisinden daha üstün olan bir Kurtarıcı’ya bakması içindi.

 

Hİ.21. Gerçek iman nedir?

Gerçek iman

Tanrı’nın kendi Sözü’nde gerçek olarak açıkladıklarına

yalnızca bilgi ya da bilinçsizce bir inanış değildir;2

Kutsal Kitap3 aracılığı ile Kutsal Ruh’un4 bende yarattığı (içimde var ettiği),

başka bir katkı olmadan İsa Mesih aracılığı ile bizler için kazanılan5

başkaları için değil, fakat benim de6

işlediğim günahların bağışlandığı

Tanrı önünde sonsuza dek aklandığım

ve kurtuluş için kabul edildiğim,7

derin-köklü bir emin olmadır.8

 

2 Yuhanna 17:3, 17, İbraniler 11:1-3, Yakup 2:19

3 Romalılar 1:16; 10:17, I.Korintliler 1:21

4 Matta 16:15-17, Yuhanna 3:5, Elçilerin İşleri 16:14

5 Romalılar 3:21-26, Galatyalılar 2:16, Efesliler 2:8-10

6 Galatyalılar 2:20

7 Romalılar 1:17, İbraniler 10:10

8 Romalılar 4:18-21; 5:1; 10:10, İbraniler 4:14-16

 

3:12 Yasa imana dayalı değildir. Tersine, "Yasa'nın gereklerini yapan, onlar sayesinde yaşayacaktır."

 

Yasa’yı yaşamaya çalışırken (yaparken) “işler” görünür bir şekilde belli oluyor. Ama yürekte ve akılda yaşanan şeyler Tanrı için önemsiz değildir. Yasa’da yazılı olan emir ve yasakları, yapmak ya da yapmamak gereken işler her zaman imanı gerektirmez. Kişi kendisine bildirilen şeyi bir şekilde yapar, bunu yaparken de bazen işlerinin diğerlerine göre kalitesine bakarak gurura bile düşebilir.

 

Yani “işler” ile meşgul gördüğümüz bir kişinin Tanrı ile yakın bir diyalog içinde olduğu sonucuna varamayız. 3:6-11 ayetlerinde açıkladığımız şekliyle sadece Mesih aracılığı ile olan iman Tanrı ile bozulmuş olan ilişkiyi yenileyebiliyor. Yasa işlere dayanırken iman ise Mesih’teki lütfa dayanıyor.

 

3:13-14 İbrahim'e sağlanan kutsama Mesih İsa aracılığıyla uluslara sağlansın ve bizler vaat edilen Ruh'u imanla alalım diye, Mesih bizim için lanetlenerek bizi Yasa'nın lanetinden kurtardı. Çünkü, "Ağaç üzerine asılan herkes lanetlidir" diye yazılmıştır.

 

3:13-14

İleri Çalışma Notu

- WİA.XIX./6 Gerçek imanlılar işler antlaşmasında olduğu gibi her ne kadar yasa altında olmasalar, bunun aracılığıyla aklanıp ya da mahkûm edilmeseler de; bu yasanın diğerlerine olduğu gibi kendilerine de büyük yararı bulunmaktadır; çünkü Tanrı’nın isteğini ve onların sorumluluklarını açıklayan bir yaşam buyruğu olarak onları yönlendirir ve bu yasaya uygun bir şekilde yürümeye bağlar; bunun aracılığıyla aynı zamanda doğalarının günahlı kirliliklerini görürler; böylece kendilerini buna göre değerlendirdiklerinde günahlılıklarının daha derin bilincine ulaşırlar, bu nedenle alçalırlar ve günahtan daha da nefret ederler, Mesih’e ve O’nun itaatinin mükemmelliğine ne denli gereksinimleri olduğunu daha açık bir şekilde görürler. Aynı şekilde yasa, günahı yasakladığından, yeniden doğmuş kişiler için de düşmüşlüklerini kontrol altına almalarında onlara fayda sağlar: içindeki tehditler, günahlarının aslında ne tür bir ceza gerektirdiğini; ve her ne kadar yasada belirtilen bu lanetlerden artık özgür olsalar da, günahın sonucu olarak bu yaşamda kendilerini ne gibi güçlükler bekleyebileceklerini onlar gösterir. İçindeki vaatler de, aynı şekilde, Tanrı’nın itaate ne kadar değer verdiğini ve bunlara uyulması sonucu ne tür bereketler bekleyebileceklerini onlara gösterir: ancak bu, işler antlaşmasında olduğu gibi kazanılmış bir hak olarak verilmez. Dolayısıyla kişinin, yasanın teşvikine uyarak günahtan kaçınıp, iyilik yaparak diğerlerinden farklı olması ne lütfun, ne de yasanın altında bulunduğunun bir kanıtıdır.

 

- Hİ.39. Başka bir ölüm şekliyle ölmek yerine ‘Çarmıha gerilmek’ önemli mi?

Evet.

Çarmıh ölümü Tanrı tarafından lanetlendiğinden

bu ölüm

benim üzerimde olan laneti

O’nun yüklendiğine beni ikna eder.7

 

7 Galatyalılar 3:10-13, Tesniye 21:23

 

Vaftizci Yahya’nın “dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!” şeklindeki tanıklığı (Yuhanna 1:29) 3:13-14 ayetlerinin anlatmak istediği şeyi işaret etmektedir:

Koloseliler 2:13 Sizler suçlarınız ve benliğinizin sünnetsizliği yüzünden ölüyken, Tanrı sizi Mesih'le birlikte yaşama kavuşturdu. Bütün suçlarımızı O bağışladı.

14 Kurallarıyla bize karşı ve aleyhimizde olan yazılı antlaşmayı sildi, onu çarmıha çakarak ortadan kaldırdı.[6]

 

Günah ve yargıdan kurtuluş[7] son çağda gerçekleşen bağımsız bir olay değildir. Mesih’in kurtarıcı işine bakarken Tanrı’nın İbrahim ile yaptığı antlaşmayı hatırlamak, Tanrı’nın bütün tarihi nasıl yönetip yönlendirdiğini; bütün yaratılışı nasıl bir süreç ile Mesih’in mutlak krallığına hazırladığını düşünmemize sebep olmaktadır.

 

Mesih imanı ile bütün uluslar İbrahim’e verilen kutsamalara paydaş olacaklardır [Mesih ve çarmıhı üzerine olan iman ile]. Bu ayetlerdeki “Ruh'u imanla alalım” ifadesi ile Mesih’in bedeni olan kiliseye aşılanmanın, Tanrı’nın ev halkına katılmanın, kurtuluş güvencesine kavuşmanın çarmıhın sonucu olarak doğduğunu görmekteyiz.

 

Böylece Galatya’daki imanlıların Kutsal Ruh’u nasıl almış olduğunu hatırlamaları yanında (3:1-5) iman ile kavuştukları Kutsal Ruh’un kendileri için ne büyük bir güvence olduğunu düşünmeleri gerekirdi. Çünkü lütfun Ruh’tan başka bir güvencesi olamazdı:

Efesliler 1:13 Gerçeğin bildirisini, kurtuluşunuzun Müjdesi'ni duyup O'na iman ettiğinizde, siz de vaat edilen Kutsal Ruh'la O'nda mühürlendiniz.

14 Ruh, Tanrı'nın yüceliğinin övülmesi için Tanrı'ya ait olanların kurtuluşuna dek mirasımızın güvencesidir.

II.Korintliler 1:22 O bizi mühürledi, güvence olarak da yüreklerimize Kutsal Ruh'u yerleştirdi.

Efesliler 4:30 Tanrı'nın Kutsal Ruhu'nu kederlendirmeyin. Kurtuluş günü için o Ruh'la mühürlendiniz.

 

Hİ.53. Kutsal Ruh’la ilgili olarak neye inanıyorsunuz?

İlk olarak, O, Baba ve Oğul gibi

sonsuz Tanrı’dır.1

 

İkinci olarak, O bana gerçek iman aracılığı ile

beni Mesih’e ve O’nun bütün bereketlerine paydaş kılsın,3

beni teselli etsin,4

ve sonsuza dek benimle kalsın diye.5

kişisel olarak verilmiştir.2

 

1 Tekvin 1:1, 2; Matta 28:19; Elçilerin İşleri 5:3, 4; (I.Korintliler 3:16)

2 Galatyalılar 3:14, (I.Petrus 1:2)

3 Yuhanna 15:26; Elçilerin İşleri 9:31

4 Yuhanna 14:16-17, I.Petrus 4:14

5 I.Korintliler 6:19; II.Korintliler 1:21-22; Galatyalılar 4:6, (Efesliler 1:13)

 

Böylece Mesih yeryüzündeki hizmetindeyken Yahudiler ve diğer uluslara olan hizmeti, çarmıh zaferinden sonra imanlılar ve Ruh sayesinde birlikte yayılmaktaydı (Yuhanna 12:20-24, Elçilerin İşleri 2:1-3, 9-11). Galatyalılar zaten kendi ilk iman tecrübelerinden bunu biliyorlardı.

 

Bu durumda 3:8 ayetindeki “ulusların işlerle ya da Yasa ile değil, iman ile aklanacağı” hakkındaki bildiri ile İbrahim’in yaşadığı tecrübenin paralel olduğuna dikkat edin. İbrahim Tanrı’ya itaati ile yani imanı ile vaat ve bereketlere kavuşmuştu: 

Tekvin 18:18 «Kuşkusuz İbrahim'den büyük ve güçlü bir ulus türeyecek, yeryüzündeki bütün uluslar onun aracılığıyla kutsanacak.

Tekvin 22:18 Soyunun aracılığıyla yeryüzündeki bütün uluslar kutsanacak. Çünkü sözümü dinledin.»

 

Böylece Uluslar Mesih’e iman ettiğinde İbrahim’e verilen vaadin nasıl gerçekleştiğine tanık oluyoruz.

 

İleri Çalışma Notu

WİA.VII./5. Bu antlaşma, yasanın ve Müjde’nin altında farklı biçimlerde yürürlüğe konmuştu. Yasa’nın altındayken vaatler, peygamberlikler, kurbanlar, sünnet, fısıh kuzusu ve diğer kurallarla Yahudilere ulaşmıştır. Bunların hepsi Mesih’e işaret etmektedir. O zaman bu biçimler, Kutsal Ruh’un işlevi aracılığıyla günahların tümüyle bağışlandığı ve sonsuz kurtuluşun sağlandığı Mesih vaadinde seçilmişleri eğitmek ve bina etmek için yeterliydiler. Ve buna da Eski Ahit adı verilir.

6. Müjde altında ise, Tanrısal doluluğun beden almış hali Mesih göründüğü zaman bu antlaşmanın kuralları, Söz’ün duyurulması, vaftiz ve Rab’bin Sofrası sakramentleri halini almıştır. Bunlar sayıca az; daha yalın, daha az bir dışsal yüceliğe sahip olsalar da özünde daha büyük bir doluluk, kanıt ve ruhsal yeterlilikle hem Yahudilere hem de Yahudi olmayan bütün uluslara sunulmuştur. Ve buna da Yeni Ahit adı verilir. Dolayısıyla bunlar özde ayrı olan iki lütuf antlaşması değildir; çeşitlilik gösteren tek ve aynı antlaşmadır.

 

Diğer yandan bu ayetlerde “Mesih’in lanetlenmesinin sonucu olarak bizlerin lanetten kurtulması yani bizlerin Yasa’nın lanetinden kurtulması” konusuna gelince (Tesniye 27:11-30:20); yasacı sahte öğretmenler “Yasa’nın lanetinin” ne demek olduğunu iyi biliyor olmaları gerekirdi. Yasa’da yerine getirilmeyen şeyler antlaşma altındaki İbrahim çocuklarına lanet getirecekti. Bu durumda İbrahim soyunun üzerinden bu laneti kaldıran Mesih değildi ise başka bir kimse de bunu kaldıramayacaktı. Bu durumda Mesih’teki lütuf ile kurtuluşa dayanan Müjde’deki imana yasacı ilaveler yapmaya çalışmak kişilerin üzerine lanet getirecekti (BİA.26).

 

3:10 ayeti insana lanet altında olduğunu gösterirken, 13-14. ayetler “Müjde!” diyerek lanetin Mesih’te insan üzerinden kalktığına dikkat çekmektedir.

 

3:7-14

İleri Çalışma Notu

- Tanrı’nın İnsanla Antlaşması; WİA.VII/5.

- WİA.XI/1. Tanrı, etkin olarak çağırdığı kişileri, aynı zamanda karşılıksız olarak akladı: bunu, onların içine doğruluk koyarak (kendi doğalarına doğruluk doğasını karıştırarak) değil ama günahlarını bağışlayarak ve onları doğru kişiler sayıp kabul ederek; ne onların içlerinde gördüğü ya da onlar tarafından yapılan herhangi bir şeyden; ama yalnızca Mesih’in uğruna; ne de içlerine inanma eylemi olan iman ya da kendilerine doğruluk olarak sayılabilecek her hangi bir itaatkarlık koyarak değil; ama Mesih’in itaatini ve tatminini onların sayarak yaptı, bu kişiler O’nu ve O’nun doğruluğunu iman aracılığıyla aldılar ve iman aracılığıyla bunlara dayandılar (güvendiler); o iman ki kendilerinden kaynaklanmamıştır ama Tanrı’nın armağanıdır.

 

- WUİ.34. Lütuf antlaşması Eski Ahit altında nasıl ortaya konmuştu?

Eski Ahit altında lütuf antlaşması vaatler, peygamberlikler, kurbanlar, sünnet, fısıh ve diğer semboller ve uygulamalar ile ortaya konmuştu ve bunların hepsi, kendisi aracılığıyla sonsuz yaşama ve günahlardan mutlak özgürlüğe sahip oldukları ve geleceği vaat edilen Mesih’i önceden simgeliyordu ve seçilmişleri, vaat edilen Mesih’e olan imanlarında bina etmede o zaman için yeterliydi.

 

İlave Açıklama

1-) Belki İsrail gibi, inancını ailenizden aldınız; belki Galatyalılar gibi inancınızı kendiniz seçtiniz. İlkinde “biz zaten imanı biliyoruz” şeklinde kendine bir güven ve gurura düşme tehlikesi vardır. Eğer kişiler ailelerinden aldıkları on doğru uygulamanın yanın da bir de yanlış uygulama almışlarsa, atalarından aldıkları yanlışları kendilerinden sonraki kuşağa miras bırakma tehlikesi vardır. İkincisinde ise inancın tarihsel boyutunu görememek yanında, inancın temellerini henüz yeni öğreniyor olmaktan ya da inancın öğretisini baştan sona dikkatlice araştıramamış, tam bilemiyor olmaktan dolayı çok değişik yollara sapma tehlikesi vardır. Bu durumda sizin tehlikelerden korunma yolunuz nedir?

 

2-) Galatya’daki kiliselerin Kutsal Ruh’taki tecrübesi, sevinci bir süre sonra kayboldu. Pavlus da onlara mektup yazarak uyardı. Sizin ilk iman tecrübenizdeki sevinciniz ne durumda?

 

Sevinciniz kaybolursa, iman hayatında devam edemezsiniz. Mesih’in bedenine aşılanmış olmanın verdiği sevinç, Mesih’teki bereketlere hep birlikte paydaş olmanın verdiği ruhsal doygunluk sizin iman hayatında devam etmeniz için doğru bir Kelam bilgisi ile el ele gitmelidir. Mesih’e iman ile yaşanılan güvence, kurtuluş güvencesine sahip olmanın verdiği umut ve sevgi ile Kelam’a baktıkça da bu sevincinizde ve umudunuzda yenilenirsiniz. Aksi takdirde sevincinizden uzaklaşmanız ile Tanrı’dan uzaklaşmanız el ele giden bir şey olabilir. Bu yüzden sevincinizi Kelam temelinde korumalısınız.

 

3-) Bugün belki de kendilerini pastor olarak tanıtan ama Mesih’in Müjdesi’nden uzak bir öğretiş veren kimseler kilisenize ziyarette bulunmuyor ya da bulunamıyor. Ancak bu durum yanlış öğretinin sizden uzakta olduğu anlamına gelmiyor. Sizler dünya görüşü ve/veya toplumsal kültürün kendisinde Müjde’ye aykırı olan şeyleri nasıl ayırıyorsunuz?

 

Dünya kültürü, gazete, televizyon, radyo gibi iletişim araçları çoğunlukla Müjde’den farklı bir görüş içindedir. Çocuklarınızı böyle etkilerden korumak için neler yapıyorsunuz?

 

4-) “Mesih’e iman ile kurtuluş; lütuf ile kurtuluş; sadece lütuf” gibi sözleri sıklıkla duydunuz –en azından bu mektup boyunca. Lütuf ile kurtulduğunuza inanıyor olabilirsiniz. Ama lütuf ile yaşıyor musunuz? Siz bir hata yaptığınızda bağışlanmayı bekliyorsunuz da size bir hata yapıldığında lütufkarca bağışlayabiliyor musunuz? Sizde olan imkanların sizinle aynı fikirde olmayan iman kardeşlerinizde olması için de çalışıyor musunuz?

 

Bir zamanlar Tanrı’nın Yasası’na karşı bir şekilde yaşarken, Yasa’nın lanetinden Mesih’te kurtulduğunuzu biliyorsunuz ve bunun için şükrediyorsunuz. Kendi hatalarınıza bakışınızla başkalarının hatalarına bakışınız arasında bir fark var mı? Lütuf ile kurtulmuşluğunuz gündelik yaşamda kendisini nasıl belli ediyor?

 

Hristiyanlar olarak yaşamlarımız Tanrı ile barışmış bir kimse olduğumuzu ilan etmeli; sözlerimiz ve eylemlerimiz kölelikten özgür kılınmış bir kimse olduğumuza tanıklık etmeli; Tanrı önünde “kutsal, lekesiz ve kusursuz” biri olarak kabul edildiğimizi unutmadan yaşamalıyız:

Koloseliler 1:20 Mesih'in çarmıhta akıtılan kanı aracılığıyla esenliği sağlamış olarak yerdeki ve gökteki her şeyi O'nun aracılığıyla kendisiyle barıştırmaya razı oldu.

21 Yaptığınız kötülükler yüzünden bir zamanlar düşüncelerinizde Tanrı'ya yabancı ve düşmandınız.

22 Şimdiyse Mesih sizi Tanrı'nın önüne kutsal, lekesiz ve kusursuz olarak çıkarmak için öz bedeninin ölümü sayesinde sizi Tanrı'yla barıştırdı.

23 Yeter ki, duyduğunuz Müjde'nin verdiği umuttan kopmadan, imanda temellenip yerleşmiş olarak kalın…

 

Öyleyse gündelik yaşamın her alanında insanların hatalarına, bilgisizliklerine karşı yaşamlarımız lütufkarca davranışları benimsemiş bir şekilde devam etmelidir.

 

5-) Unutmayın, siz iman ettiğiniz için size de Kutsal Ruh bağışlandı. Tanrı’yı hoşnut etmek için yaşarken, gayretleriniz lütfu kazanmak için yapılan eylemlere dönüşebilir. Tanrı sizdeki Mesih’i seviyor, sizi kabul ediyor. Tanrı imanınızdan hoşnut olduğu için siz henüz bir iş yapmamışken bile sizden hoşnuttur. Bu durumda sizin de her durumda, Tanrı’nın sizin için olan hoşnutluğunu hatırlayıp şükran ve sevinçle devam etmeniz gerekir.

 

Sizler de kilisedeki iman kardeşlerinizin yaptıkları iyi işlerde Mesih’i görmeli, yapılan yanlışlarda Mesih’in o kişi üzerindeki laneti kaldırdığını bilerek o kişiye sağ elinizi uzatabilmeli, o kişi için Mesih’in şifa veren eli olmayı severek isteyebilmelisiniz –özellikle size karşı yapılan yanlışlarda. Lütufta yaşadığınızın daha açık bir işareti yoktur. Sadece “Lütfa inanıyorum” demek kolaydır.

 

6-) Galatyalılar Mektubunun buraya kadar olan kısmında ortaya çıkan şey çok açıktır: Kutsal Yazılar düzenli okunmalı ve araştırılmalıdır. Ama Tanrı’daki sevinç ile yaşamaya devam etmek için bu bilginiz özellikle bireysel olarak duaya ve tapınmaya dönüşmemiş ise bilginizin gurura dönüşme riski vardır. Ya da çok çabuk bir şekilde ayetleri başkasını yaralamak ya da yargılamak için bir kılıç gibi kullanma tuzağı içine düşebilirsiniz. Bilginiz bir diğerinin cehaletini yüzüne vurmak için değil, diğerlerinin zayıflıklarını güçlendirmek içindir; bilginiz inanan ve inanmayan kimselerin yaralarını sarmak içindir; bilginiz, tecrübeniz, hizmetiniz, dua ile beslenerek karanlığa ışık getirmek içindir.

 

Bilginizi Mesih’e hizmet eder gibi kilisenin iyiliği için kullanılmadıkça “lütufta yaşadığınız” konusu karanlıkta kalacaktır.

 

Bu anlamda Mesih’in “Ben kurban değil, merhamet isterim” sözünü (Matta 9:13) Matta’nın elçi olarak seçilmesi ile ilgili okumanın ötesinde, bu sözün doğrudan size de söylenmiş olabileceğini hiç düşündünüz mü? Siz de merhamet dolu olmak için ne kadar dikkat ederseniz, lütuf hakkında o kadar doğru tanıklık vermiş olursunuz.

 

7-) Unutmayalım ki, Tanrı’ya yakın olmak için yaptığımız işleri, dua, tapınma, oruç, Kelam okuma ve çalışma, ondalık [sunu, sadaka], paydaşlık ve merhamet hizmetleri gibi Hristiyan hayatı ve Hristiyan tanıklığında büyümemiz için gerekli işleri Tanrı ile paydaşlığın yerine koyma hatasına düşme riski her zaman vardır (3:1-3, 5, 6-9). Bu yüzden lütfu ve iman ile Kutsal Ruh’taki sevincimizi sıklıkla hatırlamak durumundayız. Sadece bize yenilenmeyi Kutsal Söz ile birlikte çalışan Kutsal Ruh’un getirebilir.

 

Kutsal Yazılar’a bakarken, emir ve yasakları okurken Mesih gibi yaşam ve tanıklıkta ilerlemek için, lütuf açısından düşünme ve lütufkar bir şekilde davranma alışkanlığı geliştirmeliyiz. Daha iyisini gelecekte yapmayı istediğiniz ve düzeltmeye çalıştığınız hatalarınızı ve başkalarının hatalarını değerlendirme pratiğinde gelişmek için ihtiyacınız olan şey Kutsal Yazılar ile etkin olan Kutsal Ruh’a güvenmektir. Bir yap-yapma listesi olmaksızın kendinizi imanda emin hissetmenin başka bir yolu yoktur.

 

İşler listesine odaklanan bazıları ise “sanrım ben değişemeyeceğim” şeklindeki hayal kırıklıkları ve acılıklar ile yaşamak zorunda kalacaklardır. Bazen böyle kimseler kendilerine karşı yapılan hatalarda “bu insanlar hiç değişmez” şeklindeki kesin yargıları yüzünden insan ilişkilerinde başarısız kalacaklardır.

 

Kişilerin kendisinde olmayan doğru ölçüleri başkalarından görmeyi ve o ölçülerle davranılmayı beklemesi, lütfu bilmeyen dünya için yaygın bir hastalıktır. Kutsal Kitap bize düşmüş olduğumuzu söylüyor. Öyleyse önce kendimizin mükemmel olmadığını kabul etmekle insanı sevme ve bağışlama konusunda lütufkar olmayı öğrenebilir; uzlaşma ve dayanışma içinde yaşayabiliriz.

 



[1] Galatyalılar 3:1-4:7 ayetleri ile Yuhanna 8:31-47 ayetlerini karşılaştırınız. Mesih’in Yahudilerle İbrahim’in çocuğu olmak konusundaki tartışması bu ayeti çok güzel bir şekilde desteklemektedir. İbrahim’in çocukları olanlar Mesih’e iman edenler; Mesih imanına bir şey eklemeye çalışmadan iman edenlerdir.

[2] Bu da “yalnızca Mesih’e iman ve itaat eden kişiler değil (Markos 16:15-16, Elçilerin İşleri 8:37-38), fakat anne ve babadan birisinin ya da her ikisinin de imanlı olduğu ailelerin bebeklerinin de vaftiz edilmesini” daha açıklanır ve anlaşılır kılmaktadır (Tekvin 17:7-8, Galatyalılar 3:9, 14, Koloseliler 2:11-12, Elçilerin İşleri 2:38-39, Romalılar 4:11-12, I.Korintliler 7:14, Matta 28:19, Markos 10:13-16, Luka 18:15).

[3] Ryken, Philip Graham. Galatians, P&R Publishing, New Jersey, 2005. s. 115-116

[4] Ryken, s. 106-107

[5] Efesliler 5:6, Galatyalılar 3:10, Yeremya’nın Mersiyeleri 3:39, Matta 25:41

[6] Romalılar 4:25; 5:8, II.Korintliler 5:21, Romalılar 3:23 Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı. 24 İnsanlar İsa Mesih'te olan kurtuluşla, Tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar. 25-26 Tanrı Mesih'i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu…

[7] 1:4 ayeti altındaki WİA.XX/1 açıklamasına bakınız.