KÜTÜPHANE
LUKA / ELÇİLERİN
İŞLERİ
Tarih Kitabı – Dini Kitap
Luka’nın
yazıları aynı zamanda bir tarihçe niteliği taşımaktadır. Bu kitapların yazılış
amacı şöyle açıklanmaktadır:
Luka 1:1-3 Sayın Teofilos, Birçok kişi aramızda olup bitenlerin
tarihçesini yazmaya girişmiştir. Nitekim başlangıçtan beri bu olayların görgü
tanığı ve Tanrı sözünün hizmetkârı olanlar bunları bize iletmişlerdir. Ben de
tüm bu olayları ta başından özenle araştırmış biri olarak bunları sana
sırasıyla yazmayı uygun gördüm.
İlk kitap
Mesih’le ilgili olarak doğuşu, çarmıha gerilişi ve yükselişini anlatmaktadır.
Bunları Kitabın yazılış amacı olarak söyleyebiliriz. Elçilerin İşleri kitabını
yazarken Luka bu açıklamayı yaparak ikinci kitabına başlıyor:
Elçilerin İşleri 1:1-2 Ey Teofilos, İlk kitabımda İsa’nın yapıp öğretmeye
başladığı her şeyi, seçmiş olduğu elçilere Kutsal Ruh aracılığıyla buyruklar
verip yukarı alındığı güne dek olanları yazmıştım.
Ancak
Luka’nın hitap ettiği Teofilos[1] hakkında çok net bir bilgimiz
yoktur. Bu bir kişi olabileceği gibi, Allah’tan korkan, uluslardan Yahudi
inancını benimsemiş kimseler olabilir. Neticede Teofilos Mesih’e ait olaylarla
ilgilenmektedir ve mutlaka bu konuda bazı bilgilere sahiptir. Anacak Luka bu
bilgileri ‘özenle araştırmış biri olarak’ bunları doğru bir sıra ile ve
doğru bir bakış açısından vererek Teofilos’u doğru bilgilendirmek istemiştir.
Luka ilk kitabında Mesih inancının başlangıcını verirken, ikinci kitabında bu
inancın Mesih’e dayalı olarak gelişmesi ve yayılması üzerinde durur. Bunları
verirken Mesih’in kilise içindeki varlığı ve Mesih’in kilisede çalışmasını
özenle açıklar ve böylece ilk yüzyıl kilise tarihini bu yazılar oluşturur.
Luka’nın
iki çalışması bir tarihçi yaklaşımıyla yazılmıştır. Luka da tıpkı klasik
tarihçiler gibi bir olayı anlatırken olayın geçtiği zamanı dönemin iyi tanınan
kimselerin adlarını kullanarak belirginleştiriyor:
Luka 1:5 Yahudiye kralı Hirodes zamanında, Abiya bölüğünden Zekeriya
adında bir kâhin vardı. Harun’un soyundan olan karısının adı
ise Elizabet’ti.
(olaylar
Yahudiye Kralı Hirodes zamanında geçiyor)
Luka 2:1 O günlerde Sezar Avgustus tüm Roma dünyasında bir nüfus sayımının
yapılması için ferman çıkardı. 2 Bu ilk sayım, Kirinyus’un Suriye
valiliği zamanında yapıldı.
(Luka’nın
demek istediği şudur: anlattığım bu olaylar Sezar Avgustus’un tüm Roma
dünyasında bir nüfus sayımının yapılması için ferman çıkardığı zamanla
ilişkilidir.)
Aynı
şekilde Mesih’in doğumunu anlatmadan önce yapmış olduğu girişe dikkat edelim:
Luka 2:2 Bu ilk sayım, Kirinyus’un Suriye valiliği zamanında yapıldı. 3
Herkes yazılmak için kendi kentine gitti. 4 Böylece Yusuf da,
Davut’un soyundan ve torunlarından olduğu için Celile’nin Nasıra
kentinden kalkıp Yahudiye bölgesine, Davut’un kenti olan Beytlehem’e gitti.
5 Orada, hamile olan nişanlısı Meryem’le birlikte yazılacaktı. 6-7
Onlar oradayken, Meryem’in doğum yapma vakti geldi ve ilk oğlunu
doğurdu. Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı. Çünkü handa kendilerine yer
yoktu.
(Luka
2:1-2 ayetlerinde Luka, İsa Mesih’i önce bir zamana koyuyor, 2:4 ayetinde
Mesih’in doğduğu coğrafya ve yeri Onun soyu ile ilişkili olarak belirtiyor)
Luka 3:1 Sezar Tiberyus’un egemenliğinin on beşinci yılıydı. Yahudiye’de Pontiyus
Pilatus’un valiliği sürüyordu. Celile’de Hirodes, İtureya ve Trahonitis
bölgesinde Hirodes’in kardeşi Filipus, Abilini’de de Lisanyas yönetimin
başındaydı. 2 Hanna ile Kayafa başkâhinlik ediyorlardı. Bu sırada Tanrı,
sözünü çölde bulunan Zekeriya oğlu Yahya’ya duyurdu.
Tanrı’nın
Yahya’ya sözünü iletmesini bahsetmeden önce yaptığı girişe dikkat ediniz. Luka
önce tarihi belirliyor: ‘Sezar Tiberyus’un egemenliğinin on beşinci yılıydı’
sonra mesajın ilişkili olduğu coğrafyayı gösteriyor: ‘Yahudiye’de Pontiyus
Pilatus’un valiliği sürüyordu. Celile’de Hirodes, İtureya ve Trahonitis bölgesinde
Hirodes’in kardeşi Filipus, Abilini’de de Lisanyas yönetimin başındaydı.’ Ve
mesajıyla ilgili kimseden bahsetmeden önce bahsedeceği kişinin yaşadığı
yerlerle ilişkili olarak önemli isimleri de kayıt altına alıyor: ‘Hanna ile
Kayafa başkâhinlik ediyorlardı’ bundan sonra ekliyor: ‘Tanrı, sözünü çölde
bulunan Zekeriya oğlu Yahya’ya duyurdu.’
Aynı
şekilde Elçilerin İşleri kitabında Luka, Pavlus’un savunmalarını kayıt altına
aldığında bu tarihsel olayların hangi dönemde geçtiğini anlamamıza yardım eder
(Elçilerin İşleri 18:12; 23:26; 24:2,27; 25:13; 26:24).
Bütün
bunların ışığında söyleyebileceğimiz şey Luka’nın yazılarının arkeloglarca bile
tarihsel bir gerçek olarak doğrulanabileceğidir. Bu yazım şekli yalnızca
Luka’ya aittir.
İnancın
Yayılması ve Savunulması
Mesih
İsa’nın çarmıha gerilmesinden sonra dirilmesi Müjdenin yayılmasına
önlenemeyecek bir ivme kazandırmıştır. Romalıların çarmıha gerdiği Mesih İsa
havarilerin vaazında Rab ve Kurtarıcı olan kişi olarak ilan edilmiştir.
Yahudiler
için İsa, çarmıha gerilmiş bir kişi olarak ancak lanetin simgesi olabilirdi
(Tesniye 21.23) Grekler içinse bu durum ciddi olmaktan uzak bir konudur (17:32)
çünkü çarmıha gerilmiş bir bilge kişi onlara göre zeki insanlara yönelik belki
bir hakaret anlamını taşıyabilirdi (I.Korintliler 1:22-23). Diğer yandan
Roma’yı temsil eden güçler her zaman Hristiyanlara şüpheyle bakmış ve
Hristiyanları politik bir oluşum gibi algılamıştır. Çünkü Mesih’in kendisini
Kral ilan etmiş olması (Yuhanna 18:33-37) Sezar’a karşı olmak anlamında anlaşıldığından
Mesih’i çarmıha germiş olan Roma bu yüzden Hristiyanlara karşı oldukça sert bir
politika izlemiştir. Bu yüzden inancın yayılması kadar savunulması da ilk
Hristiyanlar için önem taşımaktaydı. Luka Müjdesi ve Elçilerin İşleri
kitaplarını yan yana düşündüğümüzde Luka’nın Mesih inancını aynı anda Yahudi,
Grek ve Roma dünyasına Müjdelediği ve bu inancı savunduğunu görmekteyiz.
Luka
Müjdesinin anahtarı 19:9-10 ayetleridir:
Luka 19:9 İsa dedi ki, “Bu ev bugün kurtuluşa kavuştu. Çünkü bu adam
da İbrahim’in bir oğludur. 10 Nitekim İnsanoğlu, kaybolmuş olanı
arayıp kurtarmak için geldi.”
Elçilerin
İşleri kitabı ise 1:8 ayeti üzerine bina edilmiştir:
Elçilerin İşleri 1:8 Ama Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız. Kudüs’te,
tüm Yahudiye ve Samiriye’de ve dünyanın dört bir bucağında
benim tanıklarım olacaksınız.
İnancın
savunması yanında Elçilerin İşleri kitabı boyunca Kudüs’te, Yahudiye,
Samiriye’de ve dünyanın diğer yerlerinde kaybolmuş olanların nasıl
bulunduğuna tanık olmaktayız.
Kudüs’te
Büyüyen Kilise (1:1-6:7)
Elçilerin İşeri 6:7 Böylece Tanrı’nın sözü yayılıyor, Kudüs’teki
öğrencilerin sayısı arttıkça artıyor, kâhinlerden birçoğu da iman çağrısına
uyuyordu.
İstefan’ın
tutuklanması (6:8-15) ilk kilise açısından bir kilometre taşı olarak
değerlendirilebilir. Çünkü bundan sonra başlayan baskı dönemi (5:17-42)
imanlıların Kudüs’ten dağılmasına sebep olmuştur. Bu da imanlıların gittikleri
her yerde kiliselerin kurulmasına (uluslara yayılmasına) vesile olmuştur:
Elçilerin İşleri 8:1 İstefan’ın öldürülmesini Saul da onaylamıştı. O gün Kudüs’teki
inanlılar topluluğuna karşı korkunç bir baskı dönemi başladı. Elçiler hariç
tüm imanlılar Yahudiye ve Samiriye’nin her yanına dağıldılar.[2]
Filipus’un
Samiriye’ye yaptığı ziyaret her ne kadar olağan gözüküyorsa da Elçilerin İşleri
Kitabına baktığımızda Mesih’in Elçileri görevlendirmesi (1.1-8) üzerine gelişen
olaylar olduğu açıktır. Filipus’un Etiyopyalı haznedarı vaftizi yine Müjde’nin
uluslara yayılması adına bir harekettir. Bunun neticesinde ortaya çıkan sonuç
şudur:
Elçilerin İşleri 9:31 Tüm Yahudiye, Celile ve Samiriye’deki inanlılar
topluluğu esenliğe kavuştu. Gelişen ve Rab korkusu içinde yaşayan topluluk,
Kutsal Ruh’un yardımıyla sayıca büyüyordu.
Bundan
sonra Müjde’nin dünyaya yayılmasına tanık olmaktayız. Petrus’un Eneyas’ı
iyileştirip (9:32-35), Tabita’yı diriltmesi (9:36-43) Lidda, Şaron ve Yafa’da
imanlıların çoğalmasına ve müjdenin yayılmasına sebep olmuştur. Kornelyus’un
iman etmesi (10:1-8, 23-48) Etiyopyalı haznedarın iman etmesi gibi Müjde’nin
tüm ulusları kapsaması adına örnek gösterilebilir.[3]
Petrus’un
hapishaneden kurtulmasından (12: 1-19) sonra Hirodes’in ölümü onun konuşmasını
dinleyen kimselerin önünde Tanrı’nın yüceliğini ve yargısını açıkça göstermesi
adına dikkat çekicidir. Bu korkunç olaydan sonra ayet şöyle diyor:
Elçilerin İşleri 12:24 Tanrı’nın sözü ise yayılıyor, etkisini artırıyordu.
Bunun
anlamı şudur: Tanrı sözü önünde duranlar Tanrı sözüne karşı direnemez,
Tanrı’nın Müjdenin yayılmasına ilişkin vaadi önünde hiçbir şey duramaz.
Elçilerin
İşleri 1:1-12:25
ayetleri arasında Petrus’un hizmeti ön plandaydı. Bundan sonra Luka, Pavlus’un
hizmetine dikkatimizi çekiyor (12:25-28:31). Burada Pavlus’un Yahudi
olmayanlara yönelik hizmetine tanık olmaktayız. Bu hizmetler sırasında olan bir
başka dikkat çekici olay Yahudilikten gelen Hristiyanlarla, uluslardan gelen
Hristiyanların birbirlerini kabul iman kardeşi olarak kabul etmeleridir
(15:1-16:4). Uluslardan gelen Hristiyanlara sünneti öğretmeye çalışan bazı
sapkın öğretişlere karşı Barnaba ve Pavlus Elçilerin Kilisesi olan Kudüs’te bir
konsül nitelikli toplantı yaparak cevap oluştururlar. Elçilerin Antakya
kilisesine yazılı ve sözlü olarak cevap göndermeleri ayrıca Ulusların
Kilisesinin de Kudüs kilisesini bir yetki olarak kabul etmesinin işaretidir.
Burada ayrıca gördüğümüz şey şudur: Yeryüzünde kiliseler sayı ve iman
bakımından güçlenmeye devam etmektedir.
Elçilerin İşleri 16:5 Böylelikle toplulukların imanı güçleniyor ve sayıları
günden güne artıyordu.
Bundan
sonra 16:6-19:20 ayetleri arasında ulusların arasında Müjdenin daha büyük bir
coğrafya içinde yayılmasını gözlemliyoruz. Ana başlıklar altında toplamak
gerekirse bu yayılmayı bölgesel bazda şöyle gözlemlemekteyiz:
Filipi
(16:11-40)
Selanik
(17:1-9)
Veriya
(17:10-15)
Atina
(17:16-35)
Korint
(18:1-17)
[Efes
(18:24-19:20)]
Müjde’nin
buralara ulaşması Avrupaya ilk girişin işaretleridir. Pavlus’un tutukluluğu
sebebi ile Roma’ya gitmesi ise Müjdeyi Roma dünyasının tam kalbine
taşıyacaktır. Bu bölümler Müjde’nin Yahudi olmayan uluslar arasına nasıl
girdiğini ve yayıldığını anlamamıza yardım etmektedir.
Elçilerin İşleri 19:20 Böylelikle Rab’bin sözü güçlü bir biçimde yayılıp
etkinlik kazanıyordu.
Bundan
sonra Müjdenin dünyaya yayılışını görmekteyiz. Pavlus’un Roma yolculuğu ve
bunun Müjde’nin önlenemez yayılması ile Elçilerin İşleri kitabının başındaki
1:8 ayetindeki sözün böylece tamamlanmasını görmekteyiz. Pavlus’un
Hristiyanlığı ve kendi imanını savunma[4] durumunda kalması ayrıntılarla
verildiğinden Hristiyanların suçsuz bulunduğuna tanık olmaktayız.
Elçilerin İşleri 28:31 Hiçbir engelle karşılaşmadan Tanrı’nın Egemenliğini
tam bir cesaretle duyuruyor, Rab İsa Mesih’le ilgili gerçekleri öğretiyordu.
Luka
Müjdesinin genel görünüşü:
Luka
Müjdesinde belirgin olarak gördüğümüz şey Tanrı’nın günahkarlara, kötü ün
sahibi kimselere ilgisidir:
Luka
7:36-50: İsa Mesih
günahkar kadının Meshini kabul eder.
Luka
7:51-56: İsa Mesih
samiriyelilerin (günahkarların) yanmasını istemez
Luka
15:1-31: Buradaki
üç benzetme bizlere Tanrı’nın kaybolmuş olan günahkarlara olan ilgisini
göstermektedir.
Luka
17:11-19:
Yahudilerin yapmadığı ama İsa Mesih’in davet ettiği müjdeyi Samiriyelinin
şükranla kabul edişini Mesih onaylamıştır.
Luka
18:9-14: İsa Ferisi
pişmalık içinde olan günahkarı kabul etmiştir.
Luka
19:1-10: İsa Mesih
kendi halkına ihanet etmiş olan bir günahkarı kabul etmektedir.
Luka
22:47-51: İsa Mesih
başkahinin kölesinin kulağını iyileştir.[5]
Luka
23:40-43: İsa Mesih
çarmıhta tövbe eden günahkarı kabul eder.
Bundan
başka Tanrı’nın toplumda önemsiz kabul edilen, fakirler, kadınlar ve çocuklar,
ünlü olmayan kimselere yönelik ilgisi vurgulanır (Luka 1:26-56):
Elizabet (1:39-45)
Meryem (1:48, 52-53)
Çobanlar (2:8-18)
Şimon (2:25-35)
Anna (2:36-38)
Mesih’in soy kütüğündeki ünlü olmayan kimseler (3:23-38)
Mesih’in tapınakta okuduğu mesaj (4:16-21)
Fakir ve ihtiyaç içinde olan kimseler (6:20-26)[6]
Marta ve Meryem (10:38-42)[7]
Zengin dini önderlere karşılık söylenen altı bildiri:
11:42 vay halinize ey ferisiler ...
11:43 vay halinize ey ferisiler ...
11:44 vay halinize ...
11:46 vay halinize ey Yasa uzmanları ...
11:47 vay halinize ...
11:52 vay halinize ey Yasa uzmanları ...
Zengin budala adam (12:13-21)
Sakat kadının iyileştirilmesi (13:10-17)
Tanrı’nın hastalar (14:2), yoksullar, kötürümler, sakatlar,
kötürümler ve körlere olan ilgisi (14:13)[8]
Dilenci Lazar ve Zengin tüccar (16: 19-31)
Dul kadın (18:1-8)
İsa toplumun mükemmel kabul ettiği bir standartta yaşayan
Zakay’ın evine gider. Çünkü Zakay’ın esas ihtiyacı kurtuluştur (19:1-9).[9]
Ağlayan kadınlar (23:27-31)
Luka
Müjdesinde Mesih’in Kudüs’e doğru olan yolculuğu gözlemlernirken Elçilerin
İşleri kitabında ise Mesih’in (kilisesi aracılığı ile) dünyaya doğru olan
yolculuğuna dikkat çekilir.
Elçilerin
İşleri Kitabının açılımı:
Elçilerin İşleri
1:6 Elçiler bir
araya geldiklerinde İsa’ya şunu sordular: “Rab, İsrail’e egemenliği şimdi mi
geri vereceksin?:
Elçilerin
ilk akıllarında olan şey geleneksel Yahudi inancının tapınak ve Kudüs merkezli
inanış biçimine göre bir egemenlik olmuştu. Ancak bundan sonra gelişen olaylar
durumun tam tersi olduğunu göstermektedir. Çünkü İsa Mesih göksel bir tapınak
ve Göksel bir Kudüs (göksel olan egmenlik) bahsetmetedir.
Pentekost Günü geldiğinde Yahuilerin ırksal olarak Tanrı’yı
sahiplenmiş olan önyargıları Kudüs’te oturanların diğer uluslar arasında
oturanlardan[10] daha kutsal olduğu fikri yerini
şaşkınlığına dönüşüyor:
Elçilerin İşleri 2:9-11 Aramızda Partlar, Medler, Elamlılar
var. Mezopotamya’da, Yahudiye ve Kapadokya’da, Pontus ve Asya ilinde, Frikya ve
Pamfilya’da, Mısır ve Libya’nın Kirene’ye yakın bölgelerinde yaşayanlar var.
Hem öz Yahudi hem de Yahudiliğe dönme Romalı konuklar, Giritliler ve Araplar
var aramızda. Ama her birimiz Tanrı’nın büyük işlerinin kendi dilimizde
konuşulduğunu işitiyoruz. 12 Hepsi hayret ve şaşkınlık içinde birbirlerine,
“Bunun anlamı ne?” diye sordular.
Bu olaydan sonra Kilisede çıkan bir yardım dağıtımı
konusundaki şikayet Aramice konuşanların ve Grekçe konuşanların tamamıyla eşit
olduğunu göstermektedir. Çünkü klasik Yahudi inancında Aramice konuşmak,
Kudüs’te tapınağa yaşamak bir ayrıcalık idi. Burada Luka seçilen diyakonların
tamamının Grek kökenli olduğuna dikat çeker. Bu da Müjdenin herkes için olan
evrensel boyutunu göstermektedir:
Elçilerin İşleri 6:5-6 Bu öneri bütün topluluğu hoşnut
etti. Böylece, iman ve Kutsal Ruh’la dolu
biri olan İstefan’ın yanısıra Filipus, Prokorus, Nikanor, Timon, Parmenas ve
Yahudiliğe dönme Antakyalı Nikolas’ı seçip elçilerin önüne çıkardılar. Elçiler
de dua edip ellerini onların üzerine koydular. 7 Böylece Tanrı’nın sözü
yayılıyor, Kudüs’teki öğrencilerin sayısı arttıkça artıyor, kâhinlerden birçoğu
da iman çağrısına uyuyordu.
Filipus
elçi değil, Aramice konuşan bir Yahudi kimse değil, ama Yahudilerin hiç
sevmediği Samiriye halkına gidiyor. Elçilerin ise Kudüs’te kalmış olması çok
düşündürücü:
Elçilerin İşleri 8:5 Filipus, Samiriye kentine gidip oradakilere Mesih’i
tanıtmaya başladı. 6 Filipus’u dinleyen ve yaptığı mucizeleri gören
kalabalıklar, hep birlikte onun söylediklerine kulak verdiler. 7
Birçoklarının içinden kötü ruhlar yüksek sesle haykırarak çıktı; bir sürü
felçli ve kötürüm iyileştirildi. 8 Ve o kentte büyük sevinç oldu.
Olan
şeyleri duymak herhalde Elçileri şaşırtmış olmalı ki Filipus’un tecrübesinden
öğrendiklerini gidip yerinde görmek istiyorlar:
Elçilerin İşleri 8:14 Kudüs’teki elçiler, Samiriye
halkının, Tanrı’nın sözünü benimsediğini duyunca Petrus’la Yuhanna’yı onlara
gönderdiler.
Elçilerin
İşleri 1:8 ayetindeki tüm dünyaya gidip tanık olma vaadinin henüz dikkate
alınmadığını görüryoruz. Ancak İstefanos’un öldürülmesi sonucu başlayan baskı
sonucu imanlıların gitmeye başladığını görmekteyiz:
Elçilerin İşleri 8:1 İstefan’ın öldürülmesini Saul da
onaylamıştı. O gün Kudüs’teki inanlılar topluluğuna karşı korkunç bir baskı
dönemi başladı. Elçiler hariç tüm imanlılar Yahudiye ve Samiriye’nin her yanına
dağıldılar.
Bu
olayları diğer bir diyakon olan Filipus’un Etyopyalı bir saray görevlisini
vaftiz etmesi izlemektedir (8:26-38).
Petrus’un
Görümü ve Yüzbaşı Kornelyus’un evine gidip Müjde’yi vaaz etmesi (10:9-48) bir
başka önemli olaydır. Petrus’un görümü her ne kadar yiyecek ile ilgili gibi
gözükse de geleneksel Yahudi inancının diğer uluslardan olanlarla ilişki içine girmemesi, onların evine gitmemesi ve
bazı yiyeceklerden uzak durmak gibi günlük hayata ilişkin pratiklerle
ilişkilidir. Bu olayın kaydedilmesi artık Müjdenin evrenselliğinin anlaşılmaya
başlandığını göstermektedir. Ama bu durum Yahudilikten gelen Hristiyanları
rahatsız etmişti.[11]
Elçilerin İşleri 11:3 “Sen sünnetsiz kişilerin evine gidip
onlarla yemek yemişsin!” dediler.
Diğer
ulusların önce Yahudi olup sünnet olması fikrinin ilk kilise döneminde
yaygınlığını böylece daha iyi anlıyoruz. Yahudi kültürü diğer uluslarla Tanrı
halkı arasında bir bariyer oluşturmaktaydı ve İsa bunu yıktı.
10:34-35: O zaman Petrus söz alıp şöyle dedi: “Tanrı’nın insanlar
arasında ayrım yapmadığını, ama kendisinden korkan ve doğru olanı yapan kişiyi,
ulusuna bakmaksızın kabul ettiğini gerçekten anlıyorum.
Aynı şekilde 15. bölüm bu konuya ışık tutmaktadır.
Elçilerin İşleri 10:6 ayetine baktığımızda Petrus’un
Simun isimli bir dericinin yanında kaldığını görmekteyiz. Oysa Yahudiler
derişcilik işi yapmazdı. Kan ile ilişkili olarak bu şeylere dokunan kimse tapınağa da
giremezdi. Bu durumda Luka’nın bu kaydı
dönemin Yahudi inancına artık birşeylerin değiştiğini öğretmektedir.
Petrus’un
Kornelyus’un evindeki vaazında olanlara dikkat edelim:
Elçilerin İşleri 10:44 Petrus daha bu sözleri söylerken
Kutsal Ruh, konuşmayı dinleyen herkesin üzerine indi. 45 Petrus’la
birlikte gelmiş olan Yahudi imanlılar, Kutsal Ruh armağanının diğer
uluslardan olanların da üzerine dökülmesini şaşkınlıkla karşıladılar.
Petrus’un
bu tecrübesine (10:1-11:18) geniş bir yer verilmesi bu olayın kilise için çok
önemli olduğunu göstermektedir. Petrus’un Elçi olarak (güvenilir bir kimse)
olarak tanıklığı kalabalığın tepkisini yatıştırıyor. Ancak buna rağmen bu
olayın şaşkınlığı halen üzerlerindedir:
Elçilerin İşleri 11:18 Bunları dinledikten sonra
yatıştılar. Tanrı’yı yücelterek şöyle dediler: “Demek ki Tanrı, tövbe etme ve
yaşama kavuşma fırsatını diğer uluslara da vermiştir.”
Bu
durumun kolay anlaşılamadığı yine karşımıza çıkıyor:
Elçilerin İşleri 11:19 İstefan’ın öldürülmesiyle başlayan
baskı sonucu dağılan imanlılar, Fenike, Kıbrıs ve Antakya’ya kadar gittiler. Tanrı
sözünü sadece Yahudilere duyuruyorlardı.
13.
bölüme geldiğimizde Antakya kilisesinin önem kazandığını görmekteyiz. Çünkü
Elçiler halen Kudüs’ten ayrılmıyor ama Antakya kilisesi ise Elçiler göndermeye
başlıyor:
Elçilerin İşleri 13:1 Antakya’daki inanlılar topluluğu
içinde bazı peygamberler ve öğreticiler vardı: Barnaba, Niger denilen Şimon,
Kireneli Lukyus, bölge kralı Hirodes’le birlikte büyümüş olan Menahem ve Saul. 2
Bunlar Rab’be tapınıp oruç tutarlarken Kutsal Ruh kendilerine şöyle dedi:
“Barnaba’yla Saul’u, kendilerini çağırmış olduğum görev için bana ayırın.” 3
Böylece oruç tutup dua ettikten sonra, Barnaba’yla Saul’un üzerine ellerini
koyup onları yolcu ettiler.
Pavlus
Kıbrıs’a gelince yine kültürel olaral alıştığı üzere havraları dolşıyor (13.5).
Ama Yahudi olmayan uluslarla da görüşmekten çekinmiyor.
13:42-44 ayetlerinde Yahudilere yönelik
müjdeleme yapan Pavlus ve Barnaba karşılaştıkları zorluklar (45-46) neticesinde
diğer uluslara gideceklerini cesaretle bildiriyorlar (13:46-47). Bu haber
Uluslar arasında sevinç yaratıyor (13:48).
Pavlus ve
Barnaba bu gezi sonucu Antakya’ya döndüklerinde Tanrı’nın Kurtuluş planının tüm
uluslardan insanları nasıl kapsadığı kafalarında aydınlanmıştı:
Elçilerinİşleri 14:27 Oraya vardıklarında inanlılar
topluluğunu bir araya getirip Tanrı’nın kendileri aracılığıyla neler yaptığını,
diğer uluslara iman kapısını nasıl açtığını anlattılar.
15. bölüme baktığımızda Yahudilerin
diğer ulusları kabul etmekteki güçlüğü tekrar karşımıza çıkıyor.[12]
16. bölümden itibaren Müjde’nin diğer
uluslara yayılmasını görmekteyiz. 21. bölüme geldiğimizde Pavlus’un
tapınağa gittiğini görmekteyiz. Pavlus uluslarla olan ilişkisinden dolayı
Yahudilerin onun hakkındaki nefretini kaldırmak için tapınağa gidiyor (21:24).
Ama Pavlus’un tapınağa bu şekilde saygı göstermiş olması[13] çoğu Yahudinin kızgınlığını
yatıştırmadı (21:28, 30, 31). 16. bölümden itibaren görüyoruz ki Yahudilerin
Pavlus’a olan kızgınlığı Pavlus’un Sözü yaymasını engelleyemedi. Müjde Yahudi
olmayan uluslar arasında yayılmaya devam etti. Yahudiler Mesih’in Müjdesini
reddettiği için elçiler artık uluslara gidecektir:
Elçilerin İşleri 13:46 ... “Tanrı’nın sözünü ilkönce size
bildirmemiz gerekiyordu. Siz onu reddettiğinize ve kendinizi sonsuz yaşama
layık görmediğinize göre, biz şimdi diğer uluslara gidiyoruz (18.6).
Çünkü Tanrı diğer uluslara iman
kapısı açmıştır:
Elçilerin İşleri 14:27 Oraya vardıklarında inanlılar
topluluğunu bir araya getirip Tanrı’nın kendileri aracılığıyla neler yaptığını,
diğer uluslara iman kapısını nasıl açtığını anlattılar.
Uluslar da bu çağrıya cevap
vermektedirler:
Elçilerin İşleri 15:3 Böylece inanlılar topluluğunca gönderilenler, diğer
uluslardan olanların Tanrı’ya nasıl döndüğünü anlata anlata Fenike ve
Samiriye bölgelerinden geçerek tüm kardeşlere büyük sevinç verdiler.
Çünkü bu uluslar arasında Tanrı’ya
ait kimseler vardır:
Elçilerin İşleri 15:15-16 Peygamberlerin sözleri de bunu
doğrulamaktadır. Yazılmış olduğu gibi: `Bundan sonra ben geri dönüp, Davut’un
yıkılmış konutunu yeniden kuracağım. Onun yıkıntılarını yeniden kurup onu
tekrar ayağa kaldıracağım.
17-18 Öyle ki, geriye kalan insanlar, bana ait ola tüm
uluslar Rab’bi arasınlar. Bunları ta başlangıçtan bildiren Rab, işte böyle diyor.
Çünkü
Tanrı tüm ulusları tek bir insandan türetmiştir (Elçilerin İşleri 17.25).Bu
yüzden Tanrı’nın Kurtarış Planında Yahudiler kadar ulusların da yeri vardır.
Bundan dolayı Mesih Pavlus’u uluslara göndermeyi uygun bulmuştur (Pavlus’un
elçiliği ve görevi Mesih’ten gelmektedir):
Elçilerin İşleri 22:21 “Rab bana, `Git’ dedi, `ben seni
uzakta olan uluslara göndereceğim.
Elçilerin İşleri 26:17-18 Seni kendi halkının ve diğer
ulusların elinden kurtaracağım. Seni, ulusların gözlerini açmak ve onları
karanlıktan ışığa, Şeytan’ın hükümranlığından Tanrı’ya döndürmek için
gönderiyorum. Öyle ki, bana iman ederek günahlarının affına kavuşsunlar ve
kutsal kılınanların arasında yer alsınlar.
Zaten bu
olaylar Kutsal Kitapta daha önceden bildirilmiştir. Öyleyse bütün bu Mesihçi
hareket Yahudi inancının zaten önceden bildirdiği şeylerdi:
Elçilerin İşleri 26:22 Ama bugüne dek Tanrı yardımcım
olmuştur. Bu sayede burada duruyor, büyük küçük herkese tanıklık ediyorum. Benim
söylediklerim, peygamberlerin ve Musa’nın önceden haber verdiği olaylardan
başka bir şey değildir.
Elçilerin İşleri 26:23 Onlar, Mesih’in acı çekeceğini
ve ölümden dirilenlerin ilki olarak gerek kendi halkına, gerek diğer uluslara
ışığın doğuşunu ilan edeceğini bildirmişlerdi.”
Öyleyse Mesih’e ait olan bu Müjde’yi
ulusların duyması kaçınılmazdır:
Elçilerin İşleri 28:28-29 Şunu bilin ki, Tanrı’nın sağladığı
bu kurtuluşun haberi diğer uluslara gönderilmiştir. Ve onlar buna kulak
vereceklerdir.
Yahudi
olmayanların Müjde içindeki yeri:
Luka bu
gerçeği, Tanrı’nın sağladığı kurtuluşun haberinin diğer uluslara
gönderileceği haberini ilk kitabının başında, bebek İsa’nın tapınağa
getirilmesinde dikkatimize sunar:
Luka
20.30-32 Çünkü
senin sağladığın
ve tüm
halkların gözü önünde hazırladığın kurtuluşu,
ulusları aydınlatıp
halkın
İsrail’e yücelik kazandıracak ışığı
gözlerimle
gördüm.
Şimon’un
burada ne dediğine dikkat edin. Tüm halkların gözü önünde hazırlanan bir
kurtuluştan bahsediyor. Mesih’in çarmıhının üzerinde asılı suç yaftasının üç
lisanda yazılması, sözün Kudüs, Yahudiye, Samiriye ve tüm dünyaya yayılacak
olması planı, pentekost günü değişik coğrafyadan insanların Kutsal Ruh’un
gelilşine tanık olması, bu insanların tekrar memleketlerine gittiklerinde bu
haberleri başkalarıyla paylaşacak olmaları kurtuluşun gizli yada örtülü bir
plan olmadığını göstermektedir. Diğer yandanŞimon bu Kurtuluş ışığının yalnızca
Tanrı’nın halkı İsrail’i değil ulusları da kapsadığını bidiriyor.
Luka bu
kurtuluşu anlatırken esas ilgisi Mesih’in vücut alıp aramıza gelmesi ve bu kutuluşu
ilan etmesidir. Bu da bizi İşaya 49.6 ayetine görtüryor:
“Yakup’un oymaklarını canlandırmak,
Sağ kalan İsrailliler’i geri
getirmek için
Kulum olman yeterli değil.
Seni uluslara ışık yapacağım.
Öyle ki, kurtarışım yeryüzünün dört
bucağına ulaşsın (İşaya 42.6).”
İşaya’nın
bu sözlerine 1. ayetten itibaren baktığımızda şunu görüyoruz; Mesih hizmetçi
gibi gelecektir. Çünkü Tanrı Onu uluslara Müjde’nin ışığını (kurtuluş mesajını)
götürmek için seçmiştir. Luka bu olayın Yahudi olmayanlara yönelik olan hizmette
artık başlamış olduğunu bildirmektedir:
Elçilerin İşleri 13:47 Çünkü Rab bize şöyle buyurmuştur:
`Yeryüzünün dört bir bucağına kurtuluş götürmen için seni uluslara ışık
yaptım.’”
Öyleyse
bu olaya Mesih’in havarilere olan vasiyetine bakarak yaklaşalım:
Matta 28:18 İsa yanlarına gelip kendilerine
şunları söyledi: “Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. 19 Bu
nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin. 20 Size buyurduğum her
şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle
birlikteyim.”
O halde
şunu söyleyebiliriz ki, Havarilerle gelişen bu misyon hareketi bugün aynı
şekilde Müjde’nin ışığını bütün uluslara götürmektedir. Pavlus ve Barnaba bu
ayetin kendilerine Müjde yayma görevi (Yahudi olmayan uluslara) verdiğinden
bahsetmektedir.
Luka ilk
kitabının başında Mesih’in Müjdesinin diğer ulusları da kapsadığını
bildirmiştir:
Luka 3:6 Ve tüm insanlar Tanrı’nın sağladığı kurtuluşu
görecektir.
Yani Luka Greklere yönelik olarak ilk kitabını yazdığında
okuyucularını en başta Tanrı’nın Yahudi olmayan olmayan uluslara olan
ilgisinden bu şekilde haberdar etmektedir.
Mesih’in tapınakta okuduğu İşaya kitabındaki sözler ise
Yahudiler kadar ulusları da ilgilendirmektedir:
Luka 4:18-19 “Rab’bin Ruhu benim üzerimdedir. Çünkü O beni, müjdeyi
yoksullara iletmek için meshetti. Tutsaklara serbest bırakılacaklarını,
körlere gözlerinin açılacağını duyurmak için, ezilenleri özgürlüğe
kavuşturmak ve Rab’bin lütuf yılını ilan etmek için beni gönderdi.”
Burada
serbest bırakılacak olan tutsaklar ve özgürlüğe kavuşacak olan ezilenler
kimdir? Bunlar dönemin Yahudi kültüründe çok iyi anlaşıldığı üzere her elli
yılda bir boru çalınarak ilan edilen Lütuf yılında salıverilen kölelerdir, yani
düğer uluslardır. Ancak bu sefer dünyasal kölelikten çok Mesih ruhsal olan,
günaha olan kölelikten bahsetmektedir. İsa Mesih, bu sözlerin Kendisinin
gelmesi ile ilişkili olarak tamamlandığını söylemektedir. Luka Yahudi olmayan
okuyucularına Müjdenin en başında böyle bir güvence vermektedir. İsa bu sözleri
okumakla kalmıyor durumu daha belirgin ve anlaşılır kılmak için Yahudilerin iyi
bildiği iki olayı onlara hatırlatıyor:
Luka 4:26 İlyas bunlardan hiçbirine gönderilmediği halde, Sayda
diyarının Sarafat kentinde bulunan dul bir kadına gönderildi.
27 Elişa peygamberin zamanında İsrail’de çok sayıda cüzamlı vardı. Bunlardan
hiçbiri iyileştirilmediği halde, Suriyeli Naman iyileştirildi.”
28 Havradakilerin hepsi, bu sözleri duyunca öfkeden kudurdular.
29 Ayağa kalkıp İsa’yı kentin dışına sürdüler. O’nu uçurumdan aşağı atmak
için kentin kurulduğu tepenin yamacına götürdüler.
İlyas İsrail’de kıtlık olduğu günlerde İsrail’den birine
değil başka ulustan bir dul kadına gönderilmişti. Elişa ise Suriyeli Naaman’ı
cüzamndan iyileştirmişti. Yahudiler kendilerini diğier uluslardan daha üstün
gördükleri için İsa’nın ulusları Yahudilerle eş seviyeye çıkarması yada onları
Yahudilerden üst seviyeye çıkarmış olması onları oldukça kızdırıyor. İsa bu
konuşmayı canı pahasına yapmaktadır. Çünkü öfkelenen Yahudiler (4.28) onu
uçurumdan aşağı atmak istemişlerdi (4.29).
O halde Mesih’in gelişi ile zaten Müjde’nin uluslara
yayılması başlamıştı. Tanrı’nın kurtuluş planı
içinde uluslara da yer vardı.
Yoksulların
Müjde içindeki yeri
Yahya’nın
vaaz ettiği kimseler içinde halk içindeki sıradan kimseler olduğu kadar vergi
görevlileri (3:12) ve askerler (3:14) gibi toplum içinde belirli bir yeri olan
kimseler de vardı. Bu kimselerin toplumsal veya ekonomik yapısı ne olursa olsun
Yahya hepsinin fakir olduğunu işaret ediyor. Yahya bu kimselerin Tanrı’nın
lütfunun zenginliği ve güzelliği yanında olsa olsa engerek yılanına (3:7)
benzediği fikrindedir. Yahya vaazında bu kimselerin hayatında tövbe ve buna
bağlı olarak meyveler olmadığını (ruhsal anlamda fakir olduklarını) işaret
eder. Yahya’nın vaazı tövbe ve Rab’be dönmek ile ilişkili olduğu kadar maddi
fakirlik ile de ilişkiliydi. O dönemde de fakir insanların toplumda pek
saygınlığı yoktu. Bu yüzden Yahya vaazında yoksullara özel bir yer verdi.
Giyeceği ve yiyeceği olmayan kimselere Mesih’in Müjdesinde yer vardı:
Luka 3:11 Yahya onlara, “İki mintanı olan, birini hiç mintanı
olmayana versin; yiyeceği olan da bunu hiç yiyeceği olmayanla paylaşsın”
cevabını verdi.[14]
Bundan başka Luka, okuyucularını Müjdenin yoksullara ilişkin
ilgisinden haberdar etmek için Mesih’in bir vaazına yer verir:
Luka 6:20 ... “Ey yoksul olanlar, ne mutlu size, Tanrı’nın Egemenliği
sizindir![15]
Antik
dönemde bir kadın dul ise ve kendisine bakacak bir oğlu yoksa durumu çok kötü
idi. Zengin yada soylu kadınlar dışında tolumda kadınların yeri pek yoktu. Dul
olmak yoksul olmak demek yada dilenci veya fahişe olmak gibi bri sonuca
gidebilirdi. İsa’nın dul bir kadının oğlunu diriltmesi (Luka 7:11-17) bu
anlamda yoksullara olan müjdeye dikkat çekmektedir.
Luka
kendi kayıtlarına Meryem’in şükran ilahisini aldığında Tanrı’nın Müjdesinde
kadınlarla[16] erkeklerin eşit yeri olduğuna dair
yeni bir öğretişi getirmiş oldu. (Luka 1.46-55). Yahya kendi öğrencilerini
Mesih’e gönderip kendisi hakkında bilgi almalarını istediğinde (7.19-23)
Mesih’in onlara cevabı şu olur:
... Körlerin gözleri açılıyor, kötürümler yürüyor, cüzamlılar
temiz kılınıyor, sağırlar işitiyor, ölüler diriliyor ve Müjde yoksullara
duyuruluyor.
İsa
Mesih’in bu sözlerinden Eski Ahiteki peygamberlik sözlerinin tamamlandığına
dair bir güvence verdiğini gözlemliyoruz.[17] Artık Mesih’in gelişine ilişkin
yazılı sözlerin gerçekleşmesi bize yeni bir çağın başlamış olduğuğunun
sinyalini vermektedir.
Luka 7.34 İnsanoğlu geldiği zaman hem yedi, hem içti. Bu kez de
diyorsunuz ki, `Şu obur ve ayyaş adama bakın! Vergi görevlileri ve
günahkârlarla dost oldu!’
Luka 15:2 Ferisilerle din bilginleri ise, “Bu adam günahkârları
kabul ediyor, onlarla birlikte yemek yiyor” diye söyleniyorlardı.
Mesih’in
yoksullara ilişkin ilgisini başkaları da gördüğü gibi kaybolan koyun
(Luka 15.3-7), kaybolan para (Luka 15.8-10), kaybolan oğul (Luka
15.11-32) benzetmeleri ile pekiştirilir. Bu benzetmeler toplumun sevmediği veya
aşağı gördüğü kimselerin (kadınlar, dullar, sakatlar, yoksullar) Tanrı
tarafından kabulünün ilanı ve anlaşılması içindir.
Luka 21:2-3 Fakir bir dul kadının da oraya iki bakır para attığını
görünce, “Size gerçeği söyleyeyim” dedi, “bu yoksul dul kadın herkesten
daha çok verdi. 4 Çünkü bunların hepsi kutuya, zenginliklerinden
artanı attılar. Bu kadın ise yoksulluğuna rağmen, geçinmek için elinde ne varsa
hepsini verdi.
Hem dul,
hem fakir olmak (hem kadın) ve buna rağmen Mesih’ten takdir olmak dikkat
çekicidir. Müjde’nin yoksullara ve kadınlara olan çağrısına kadınlar şükranla
cevap vermişlerdir:
Luka 24:1 Kadınlar haftanın ilk günü, sabah çok erkenden, hazırlamış
oldukları baharatları alıp mezara gittiler.
Yine aynı
kadınlar dirilişin ilk müjdecileri olarak karşımıza çıkar:
Luka 24:9 Mezardan dönen kadınlar bütün bunları Onbirlere ve
diğerlerinin hepsine bildirdiler.
Ama ne
yazıkki erkekler kadınların sözlerine inanmazlar:
Luka 24:11 Ne var ki, bu sözler elçilere saçma geldi ve kadınlara
inanmadılar.
Bu yüzden
de elçiler İsa’dan paylarına düşen azarlamayı alırlar:
Luka 24:25 İsa onlara, “Sizi akılsızlar! Peygamberlerin tüm
söylediklerine inanmakta ağır davranan kişiler!
Benzeri
paralellikleri Luka’nın ikinci kitabında da görmekteyiz:
Elçilerin İşleri 5:14 Buna rağmen, Rab’be inanıp topluluğa katılan erkek ve
kadınların sayısı giderek arttı.
Lidya’nın
iman etmesi ve ev halkı ile vaftiz olması (Elçilerin İşleri 16.13-15), Selanik,
Veriya ve Atina’da iman edenlerin arasında kadınların olması (Elçilerin İşleri
17.4, 12, 34)gibi konuları Luka kayıt altına aldığında Tanrı’nın Müjdesinde
erkek, kadın ve yoksul ayrımı (Elçilerin İşleri 4.32-37) olmadığını
göstermiştir.[18]
İnanç
Savunması
Mesih İnancının yayılmasını savunulmasından ayrı düşünemeyiz.
Elçilerin İşleri kitabı o dönemin dünyasına Hristiyanlığın savunmasını da
yapar. Bu anlamda bir tarih kitabı olduğu kadar bir savunma kitabı niteliği de
taşır. Böylece dönemin kiliseleri inancı nasıl savunacaklarına dair bir örnek
bulurlar:
Petrus’un Pentekost Vaazı: 2:14-40
Petrus ile Yuhanna’nın sakat dilenciyi iyileştirmesi üzerine
Petrus’un konuşması: 3:12-26
Petrus ve Yuhanna’nın Yüksek Kurul önündeki savunması:
4:8-13, 18-20.
İstefanos’un konuşması: 7:1-57
Bundan başka Pavlus’un yaptığı altı savunma inanç savunması[19] için örnek teşkil eder. Bu örnekler
inancın Yahudi ve Roma dünyasına savunma ve yasallığını kazanma sürecini
bizlere öğretir.
İstefanos’un inanç savunması
İstefanos
bu konuşmasını yaptığında (7:1-57) Tanrı’ya küfür etmekle suçlanıyordu (6:11).
Bu savunmada İstefanos Musa’nın yasaları ve Kudüs’teki tapınağa bağlı olarak
devam eden inancın artık Mesih’te tamamlandığını ve böylece eski düzenin sona
erdiğinden bahseder. Bu vaazında İsrail’in tarihini özetlemesinden tapınağın
var oluşunun Mesih’i işaret etmek olduğu sonucuna kolaylıkla varabiliriz. Bu
noktadan yola çıkarak Yahudi inanç esaslarının Mesih’i işaret ettiği gerçeği
ile yüzleşmek durumundayız.
İstefanos
kendisine yönetilmiş olan suçlamayı doğrudan reddetmek yerine inandığı şeyi
Kutsal Kitap ayetleriyle destekleyerek anlatır. Bu konuşmada Tanrı’nın
kendisini İsrail toprakları dışında göstermiş olması,[20] bu yüzden Tanrı’nın bir yere bağlı
bir varlığının olmasını düşüncesini reddetmiştir. İşaya 66:1-2 ayetlerinden
yaptığı bir alıntı ile bu fikri desteklemişti. Bu savunmada Eski Ahit
kullanılması Yeni Ahit düşüncesinin Eski Ahit’ten bağımsız olmayacağını
öğretmektedir. Diğer yandan bu konuşma artık inananların Roma güvencesi altındaki
geleneksel tapınma rahatlığı içinden sıyrılıp İman atamız İbrahim’in iman ile
adım atıp yola çıkması gibi, Tanrı’ya güvene dayalı, Tanrı’nın yönlendirişine
(geleneğe göre değil) dayalı bir iman hayatı önerir.
Diğer
yandan İstefanos savunmasında kendisini yargılayan düşüncenin (yani Yahudi
önderlerin) Kutsal Yasaya itaatsizlik ettiğini vurgular.[21]
İstefanos’un savunması ve tapınak inancı
İşaya
66:1 RAB diyor ki:
“Gökler
tahtım,
Yeryüzü
ayaklarımın taburesidir.
Nerede
benim için yapacağınız ev,
Neresi
dinleneceğim yer?
2 Çünkü bütün bunları ellerim yaptı,
Hepsi
böylece var oldu” diyor RAB.
Luka ve
Elçilerin İşleri kitaplarında tapınağa bir dua ve tapınma evi olması sebebiyle
saygı gösterilmektedir. Ancak Yahudilerin yalnızca bir yere (tapınağa) bağlı
olan bir iman hayatı fikri Yeni Ahit’te yoktur. Luka Müjdesine (1:8-23)
tapınakta geçen bir olayı anlatarak başlar. Bundan sonra Mesih’in tapınakta
Tanrı’ya adanması (2:21-38), İsa’nın 12 yaşında Tapınağı ziyareti (2:40-52),
İsa’nın tapınaktan satıcıları kovması (19:45-48) İsa’nın tapınakta her gün ders
vermesi (19:47, 20:1) gibi olayları vurguladıktan sonra elçilerin sürekli
olarak tapınakta dua ve tapınma amaçlı olarak bulunduklarını vurgulayarak biter
(24:53). Yani Mesih İsa’nın göğe yükselişinden Pentekost bayramına kadar geçen
süre içinde elçiler tapınağa gitmekte ve vakit dualarına katılmaktadır. İsa
Mesih bu tapınağın geçici olduğunu vurguluyor (21:5-6, Yuhanna 2:19-22) ve aynı
şekilde İstefanos da bunu tekrar ediyor..
Elçilerin
İşleri baktığımızda durumun değişmediğini görüyoruz. Pentekost bayramından
sonra ise dua ve vaaz için tapınağa gidildiğini gözlemlemekteyiz (3; 5:12-16,
42; 21:26; 22:17-18). Elçiler dönemi hristiyanlığı tapınağı bir dua ve tapınma
evi olarak kabul etmiş, kutsal yazıları okuyup dinlemek ve mezmurlar söylemek
için dua vakitlerinde tapınağa gitmiştir. Ancak dönemin klasik Yahudi inancının
getirdiği tapınağa ilişkin düşünce reddedilmiştir.[22]
Bu anlamda
İstefanos’un Yahudilere yönelik savunması Müjde’nin Yahudi dünyasına tanıtılması
açısından önemlidir. İstefanos’un taşlanarak şehit edilmesi kilise tarihinde
yeni bir dönemin kilometre taşı olur. Bu olaydan sonra Müjde’nin Yahudi olmayan
uluslar arasında tanıtılması ve savunması kilisenin hayatında yer alacaktır:
Elçilerin İşleri 8:1 İstefan’ın öldürülmesini Saul da onaylamıştı. O gün Kudüs’teki
inanlılar topluluğuna karşı korkunç bir baskı dönemi başladı. Elçiler hariç tüm
imanlılar Yahudiye ve Samiriye’nin her yanına dağıldılar.
Elçilerin İşleri 8:4 Bunun sonucu dağılan imanlılar, gittikleri her yerde
Tanrı sözünü müjdeliyorlardı.
İstefanos’un
şehit edilmesi olayından sonra ulusların kelam ile tanışması başlıyor.
Pavlus’un
Ares Tepesi konuşması: 17:22-31
Pavlus
Atina’da bulunduğu sırada kentin putlarla dolu olması onun üzülmesine sebep
oluyor (17:16). Ama bu arada havradaki dua zamanlarına katılıyor Yahudiliğe
dönmüş Grekler ve Yahudiler ile Mesih inancı hakkında tartışmalarda
bulunmaktadır. Ama o bölgenin filozoflarıyla tartışmaya girince bir kısmı
Pavlus’un öğretisini reddediyor (17:18: bu lafebesi ne demek istiyor)
bir kısmı da Pavlus’un mesajını anlamıyor (17:18 yabancı ilahların
haberciliğini yapıyor). Pavlus
konuşmasını oradaki sunaklardan birinin üzerinde yazılı olan bir adama
yazısı üzerine sürdürüyor. O yerdeki Grekler Kutsal Kitap inancının öğrettiği
Tanrı kavramına sahip olmadıkları için Pavlus kültürel olarak Atina halkının
kafalarındaki Tanrı kavramını kullanmayı seçiyor.
17:24: Tanrı evreni ve içindeki yaratandır (14.15). Tanrı’nın
varlığı ve kimliğine ilişkin önemli bir konuyu onların kafalarına
yerleştirmeyer çalışıyor.
17:25: Tanrı evrenin yaratıcısı ve sahibi ise elle yapılan
tapınakta oturmaz. İnsanların kendisine hizmet etmesine ihtiyacı yoktur.
İnsanların çoğalıp yeryüzüne dağılması Tanrı’nın işidir.
17:26-27: Tanrı insanın kendisiniş bulması için girişimde bulunuyor.
Çünkü Pavlus’un tanıttığı Tanrı insanların arasında yaşamak isteyen Tanrı’dır.
Çünkü Tanrı yarattıklarından uzakta duran bir Tanrı değildir.
17:25-29: İnsanlık ile birlikte yaratılış da varlığını Tanrı sayesinde
sürdürmekte ve devam ettirmektedir. “Biz de O’nun soyundanız” ifadesi
Tanrı’nın taş, mermer yada muhtelif meta heykellerle temsil edilmesi
düşüncesine bir karşı çıkıştır. Bir tasvir Tanrı’yı tanıtamayacağından olsa olsa o tasvirin temsil ettiği şey ancak
bilinmeyen bir tanrı olur. Ancak Mesih’te kendisini açıklamış olan Tanrı artık
gizli değildir.
17:30-31: Tanrı hataları bağışlamak istiyor. Ve bu yüzden bizlerin
tövbe etmesini istiyor. Bu Tanrı aynı zamanda herkesin yargılayacak olan
kimseyi ilan etmiş ve ölümden dirilişi onda göstererek çağrısının güvenilir
olduğunu göstermişti (10:42). Pavlus genel Eski Ahit öğretisini verirken bunu
Mesih ile tamamlıyor.[23] Bu savunma metni İstefanos’un
savunmasından çok farklıdır ve Müjde’nin Grek dünyasına nasıl tanıtıldığını
göstermektedir (17:33).
Pavlus’un
bu konuşmasını klasik bir Yahudi söyleminden ayıran nokta 31. ayet olmuştur.
Pavlus buraya kadar Eski Ahit anlayışına dayanan bir konuşma yapmış fakat
31.ayet ile konuyu Kutsal Yasanın tamamlayıcısı Mesih ile noktalamıştır.
Mesih ve
lütuf çağı
İnsanların
hor gördüğüne,
Ulusların
iğrendiğine,
Egemenlerin
kulu olana
İsrail’in
Kurtarıcısı ve Kutsalı Rab diyor ki,
“Seni
seçmiş olan İsrail’in Kutsalı sadık RAB’den ötürü
Krallar
seni görünce ayağa kalkacak,
Önderler
yere kapanacak.”(İşaya 49:7-8)
Elçilerin İşleri 2:23 Tanrı’nın önceden belirlenmiş amacı ve önbilgisi
uyarınca elinize teslim edilen bu adamı, yasa tanımaz kişilerin eliyle
çarmıha çivileyip öldürdünüz.
Mesih’in
ölümünü Tanrı’nın önceden belirlenmiş amacı ve önbilgisi dahilindedir.
Öyleyse bu bir kaza değildir. Yada Mesih’in ölümünü gelişen olaylar sonucu
Tanrı’nın son anda yaptığı bir plan değişikliğinin sonucu olan birşey değildir.
O halde Kurtuluş Planı Tanrı’nın önceden belirlenmiş amacı ve önbilgisinin
sonucudur.
Elçilerin İşleri 4:27-28 «Gerçekten de Hirodes ile Pontiyus Pilatus, bu kentte
İsrail halkı ve diğer uluslarla birlikte senin meshettiğin kutsal kulun İsa’ya
karşı bir araya geldiler. Senin kendi gücün ve isteğinle önceden
kararlaştırdığın her şeyi gerçekleştirdiler.
Kurtuluşun
İsa Mesih aracılığı ile çarmıhta gerçekleşmesi Tanrı’nın önceden
kararlaştırdığı bir plandır. Bu durumda Mesih’in çarmıha gerilmesi
Tanrı’nın planında olmayan bir şey değildir. Yada Tanrı gelişen olaylar
neticesinde son anda bir karşı hamle yapmak adına çarmıh planını uygulamaya
koymuş değildir.
Elçilerin İşleri 3:18 Ama tüm peygamberlerin ağzından
Mesihinin acı çekeceğini önceden bildiren Tanrı, sözünü bu şekilde yerine
getirmiştir.
Tanrı önceden
kararlaştırdığı çarmıh planını türm peygamberlerin ağzından bildirmiştir. O
halde Kutsal Kitabın Yeni Ahit bölümüne kadar olan kısımda Mesih’i ve Onun
çarmıhta çekeceği acılara ilişkin bilgileri bulmamız bir tesadüf değil,
Tanrı’nın kendi gücü ve isteği ile önceden kararlaştırdığı bir planın
kayıtladır.
Elçilerin İşleri 7:52-53 Atalarınız peygamberlerin hangisine
zulmetmediler ki? Adil Olan’ın geleceğini önceden bildirenleri de
öldürdüler. Melekler aracılığıyla buyrulan Yasa’yı alıp da buna uymayan sizler,
şimdi de adil Olan’a ihanet edip O’nu katlettiniz!»
Adil Olan’ın acı çekmek üzere
geleceği bu yüzden önceden bildirilmiştir.
Elçilerin İşleri 2:29 «Kardeşler, size açıkça
söyleyebilirim ki, büyük atamız Davut öldü, gömüldü, mezarı da bugüne
dek yanı başımızda duruyor.
Davut öldü ve gömüldü fakat bir
tek İsa dirildi.
Elçilerin İşleri 2:30 Davut bir peygamberdi ve soyundan
gelen birini tahtına oturtacağına dair Tanrı’nın kendisine ant içerek söz
verdiğini biliyordu. 31 Geleceği görerek Mesih’in ölümden dirilişine
ilişkin şunları söyledi: `O, ölüler diyarına terk edilmedi, bedeni çürümedi.’ 32
Tanrı, bu İsa’yı ölümden diriltti ve biz hepimiz bunun tanıklarıyız.
Davut
kendisinden sonra bir kralın geleceğini biliyordu. Onun öleceğini ama bedeninin
çürümeyeceğini[24] (dirileceğini) bildirmişti.
Elçilerin de bildirisi Davut’un bu bildirisi ile aynıydı.[25]
İsa Mesih Tanrı’nın
önceden belirlenmiş amacı ve önbilgisi uyarınca belirlenmiş olan bir
gerçeği Emayus yolunda havarilere tekrar hatırlatıyor:
Luka 24:26 Mesih’in bu acıları çekmesi ve yüceliğine kavuşması gerekli
değil miydi?»
Mesih kurtuluş planının tam merkezine alçaltılmasını (acı
çekip ölmesi) ve yüceltilmesini (dirilmesi ve göğe yükselmesi) yerleştiriyor:
Luka 24:46-47 Onlara dedi ki, «Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve
üçüncü gün ölümden dirilecek; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da
Kudüs’ten başlayarak tüm uluslara O’nun adıyla duyurulacak.
Pavlus’un
Pisidya Antakyasında verdiği vaaza (13.16-41) bakalım:
Elçilerin İşleri 13:22 Tanrı, onu tahttan indirdikten sonra onlara kral olarak Davut’u başa
geçirdi. Onunla ilgili şu tanıklıkta bulundu: `İşay oğlu Davut’u gönlüme uygun
bir adam olarak gördüm, o her istediğimi yapar.’ 23 Tanrı, verdiği sözü
tutarak bu adamın soyundan İsrail’e bir Kurtarıcı, İsa’yı gönderdi. 24
İsa’nın gelişinden önce Yahya, tüm İsrail halkını, tövbe edip vaftiz olmaya
çağırdı.25 Yahya görevini tamamlarken şöyle diyordu: `Beni kim
sanıyorsunuz? Ben Mesih değilim. Ama O benden sonra geliyor. Ben O’nun
ayağındaki çarığın bağını çözmeye bile layık değilim.’ 26 «Kardeşler,
İbrahim’in soyundan gelenler ve Tanrı’dan korkan diğerleriniz, bu kurtuluş
bildirisi bize gönderildi. 27 Çünkü Kudüs’te yaşayanlar ve onların
yöneticileri İsa’yı reddettiler. O’nu mahkûm etmekle her Sept günü okunan
peygamberlerin sözlerini yerine getirmiş oldular. 28 O’nda ölüm cezasını
gerektiren herhangi bir suç bulamadıkları halde, Pilatus’tan O’nun idamını
istediler. 29 O’nunla ilgili yazılmış olanların hepsini yerine
getirdikten sonra O’nu çarmıhtan indirip mezara koydular. 30 Ama Tanrı
O’nu ölümden diriltti. 31 İsa, kendisiyle birlikte Celile’den Kudüs’e
gelmiş olanlara günlerce göründü. Bu kişiler şimdi halka O’nun tanıklığını
yapıyor. 32-33 «Biz de size Müjde’yi duyuruyoruz: Tanrı İsa’yı diriltmekle,
atalarımıza verdiği sözü, onların çocukları olan bizler için yerine
getirmiştir. İkinci Mezmur’da da yazıldığı gibi: `Sen benim Oğlumsun, bugün ben
sana Baba oldum.’ 34 «Tanrı, O’nu asla çürümemek üzere ölümden
dirilttiğini şu sözlerle belirtmiştir: `Size, Davut’a vaat ettiğim kutsal ve
güvenilir nimetleri vereceğim.’ 35 «Bunun için başka bir yerde de şöyle
der: `Kutsalını çürümeye bırakmayacaksın.’ 36 «Davut, kendi kuşağında
Tanrı’nın amacı uyarınca hizmet ettikten sonra gözlerini yaşama kapadı, ataları
gibi gömüldü ve bedeni çürüdü gitti. 37 Oysa Tanrı’nın dirilttiği
Kişi’nin bedeni çürümedi. 38-39 Dolayısıyla kardeşler, şunu bilin ki,
günahların bu Kişi aracılığıyla bağışlanacağı size duyurulmuş bulunuyor. Şöyle
ki, iman eden herkes, Musa’nın Yasasıyla aklanamadığınız her suçtan O’nun
aracılığıyla aklanır.
Luka 3:16 Yahya ise hepsine şöyle cevap verdi: “Ben sizi suyla vaftiz
ediyorum, ama benden daha güçlü Olan geliyor. Ben O’nun çarıklarının bağını
çözmeye bile layık değilim. O sizi Kutsal Ruh’la ve ateşle vaftiz edecek.[26] 17 Harman yerini temizlemek
ve buğdayı toplayıp ambarına yığmak için yabası elinde hazır duruyor. Samanı
ise sönmeyen ateşte yakacaktır.”
Vaftizci
Yahya bu sözleri söylediğinde Mesih’in getireceği gazap ve yargıyı[27] vurgulamak istedi (Matta 3.11-12).
Mesih ‘in kendisi de ateşli bir yargı hakkında konuşmuştur:
Luka 12:49 “Ben dünyaya ateş yağdırmaya geldim. Keşke bu ateş daha
şimdiden alevlenmiş olsaydı! Katlanmam gereken bir vaftiz var. Bu vaftiz
gerçekleşinceye dek nasıl da sıkıntı çekiyorum!
İbraniler
12.18-29 ayetlerine baktığımızda şunu görüyoruz; İsa Mesih gelince yargı ve
Lütuf getiriyor. Mesih kendine ait olan halka kurtuluş getiryor, günahkarlara
ise gazap getiriyor.
Luka 3:16 Yahya ise hepsine şöyle cevap verdi: “Ben sizi suyla vaftiz
ediyorum, ama benden daha güçlü Olan geliyor. Ben O’nun çarıklarının bağını
çözmeye bile layık değilim. O sizi Kutsal Ruh’la ve ateşle vaftiz edecek.
17 Harman yerini temizlemek ve buğdayı toplayıp ambarına yığmak için
yabası elinde hazır duruyor. Samanı ise sönmeyen ateşte yakacaktır.”
Eski Ahit
bize Kutsal Ruh’un her zaman ve herkese verildiğini öğretmiyor. Tam tersine
Kutsal Ruh Mesih’ten sonraki Pentekost Bayramında doluluk ile dökülmek üzere
bir vaat olarak veriliyor.
Sayılar 11:24 Böylece Musa dışarı çıkıp RAB’bin kendisine söylediklerini
halka bildirdi. Halkın ileri gelenlerinden yetmiş adam toplayıp çadırın
çevresine yerleştirdi. 25 Sonra RAB bulutun içinde inip Musa’yla
konuştu. Musa’nın üzerindeki Ruh’tan alıp yetmiş ileri gelene verdi. Ruh’u
alınca peygamberlik ettilerse de, daha sonra hiç peygamberlik etmediler. 26
Eldat ve Medat adında iki kişi ordugahta kalmıştı. Seçilen yetmiş kişi
arasındaydılar ama çadıra gitmemişlerdi. Ruh üzerlerine konunca ordugahta
peygamberlik ettiler. 27 Bir genç koşup Musa’ya, “Eldat’la Medat
ordugahta peygamberlik ediyor” diye haber verdi. 28 Gençliğinden beri
Musa’nın yardımcısı olan Nun oğlu Yeşu, “Ey efendim Musa, onlara engel ol!”
dedi. 29 Ama Musa, “Sen benim adıma mı kıskanıyorsun?” diye yanıtladı, “Keşke
RAB’bin bütün halkı peygamber olsa da RAB üzerlerine Ruhu’nu gönderse!” 30
Sonra Musa’yla İsrail’in ileri gelenleri ordugaha döndüler.
Burada
gördüğümüz şey şudur: Kutsal Ruh yetmiş kişi üzerine geldiğinde bu kimseler
peygamberlik etmeye başlıyorlar. Bunun üzerine Musa “Keşke RAB’bin bütün
halkı peygamber olsa da RAB üzerlerine Ruhu’nu gönderse!” diyor.
Musa burada gelecekte olması muhtemel bri şeyi ifade ediyor.
Yoel bu
heyecanlı olayın bir gün Rab’bin bütün halkı olacağını söylüyor:
Yoel 2.28 “Ondan sonra bütün insanların üzerine Ruhum’u dökeceğim.
Oğullarınız, kızlarınız peygamberlikte bulunacaklar. Yaşlılarınız düşler, Gençleriniz görümler görecek. 29 O
günler kadın, erkek kullarınızın üzerine de Ruhum’u dökeceğim.
Öyleyse
Kutsal Ruh’un herkes üzerine gelmesi işi ne zaman olacak?
Yoel 2.30 “Göklerde ve yeryüzünde, Kan, ateş
ve duman sütunlarından belirtiler göstereceğim. 31 RAB’bin büyük ve
korkunç günü gelmeden önce Güneş kararacak, ay kan rengine dönecek. 32 O
zaman RAB’be yakaran herkes kurtulacak. RAB’bin dediği gibi, Siyon Dağı’nda ve Yeruşalim’de kurtulup Sağ
kalanlar arasında RAB’bin çağıracağı kimseler olacak.
Yoel’in bu
soruya verdiği cevap çok açıktır. 30-32 ayetleri gösteriyor ki, bunlar Yargı
Gününde olacaktır. Bu ayetler yargı ve kurtuluşu aynı zamanda bildirmektedir.
Yani Rab’bin halkına kurtuluş, günahkarlara ise gazap geldiği gün olacaktır.
Dikkat
edilirse Mesih İsa Kutsal Ruh hakkında öğretirken yine yargı ve lütuf hakkında
konuşmaktadır:
Yuhanna 16:7 Size gerçeği söylüyorum, benim gidişim sizin yararınızadır.
Gitmezsem, Yardımcı size gelmez. Ama gidersem, O’nu size gönderirim. 8 O
gelince dünyanın günah, doğruluk ve gelecek yargı konusundaki suçluluğunu
dünyaya gösterecektir. 9 Günah konusunda – çünkü bana iman etmezler. 10
Doğruluk konusunda – çünkü Baba’ya gidiyorum, artık beni görmeyeceksiniz. 11
Yargı konusunda – çünkü bu dünyanın egemeni yargılanmış bulunuyor.
Pavlus I.Korintliler
14. bölümde diller hakkında konuşurken İşaya 28. bölümden bir alıntı
yapıyor. Bu bölüm bir uyarı niteliğindedir. Çünkü halk peygamberlerden duyup
dinlemek istemiyor. O zaman Tanrı onların anlamayacağı bir dille halka
seslenecektir. Bu da o halka yargı getircektir (İşaya 28.11-13). Öyleyse ateş
ve dillerle konuşma yargı ve kurtarışın işaretidir (kurtulanlara lütuf,
günahkarla mahkumiyet).
Luka ikinci
kitabında Pentekost günü olan olayları anlattığında Yahya’nın sözlerinin (Luka
3.16-17) gerçekleştiğini vurgulamış olmaktadır.
Elçilerin İşleri 1:4 Kendileriyle birlikteyken onlara şu buyruğu vermişti:
“Kudüs’ten ayrılmayın, Baba’nın vermiş olduğu ve benden duyduğunuz sözün
gerçekleşmesini bekleyin. 5 Şöyle ki, Yahya suyla vaftiz etti, ama
sizler birkaç güne kadar Kutsal Ruh’la vaftiz edileceksiniz.”
Elçilerin
İşleri kitabının ilerleyen bölümleri bunun nasıl olduğunu açığa çıkarıyor:
Elçilerin İşleri 2:16-17 Bu gördüğünüz, Yoel peygamber
aracılığıyla önceden bildirilen olaydır: `Son günlerde, diyor Tanrı, tüm
insanların üzerine Ruhumdan dökeceğim. Oğullarınız ve kızlarınız peygamberlik edecekler.
Gençleriniz görümler, yaşlılarınız da düşler görecek. 18 O günlerde
gerek erkek gerek kadın, kullarımın üzerine de Ruhumdan dökeceğim, onlar da
peygamberlik edecekler.
Pentekost
ile aynı zamanda Tanrı’nın Yoel (2.28) aracılığı ile verdiği sözün gerçekleştiğini
görmekteyiz. Kudüs’te ateşten diller şeklinde gözüken Kutsal Ruh’un her ulus
üzerine dökülüşü Kutsal Ruh vaftizinin bütün dünyaya yayılacağını
göstermektedir. Markos 13. bölümde SONun belirtileri açıklanırken önce bütün
ulusların Müjdeyi duyması gerektiğini okuyoruz (Markos 13.10, Luka 21,12-13,
17) bundan sonra ise son gelecektir (Luka 21.25-28, Markos 13.25-30). Öyleyse
Kutsal Ruh’un Pentekost günü bu şekilde gelmesi SON GÜNLERin işaretidir.
Tanrısal
Krallık Pavlus’un tutukluluğuna rağmen duyurulmaya devam etmektedir. Kutsal
Ruh’la dolu olarak hizmete başlayan Mesih İsa (Luka 4.1, 4) Pentekost gününden
itibaren kendisini iman ile kabul edenler Kutsal Ruh ile dolu olarak Krallığın
ilanı ve büyümesi için göksel güç verecektir. Luka ikinci kitabının sonunda
olan bu şeyi vurgulamaktadır:
Elçilerin İşleri 28:31 Hiçbir engelle karşılaşmadan
Tanrı’nın Egemenliğini tam bir cesaretle duyuruyor, Rab İsa Mesih’le ilgili
gerçekleri öğretiyordu
Roma
İmparatorluğu ve Hristiyanlık
İlk Yüzyıl
Hristiyanlığı Yahudiler ve Romalıların baskısı altındaydı. Yahudiler İsa Mesih
yeryüzündeki hizmetteyken Ona yönelik bir suçlama aramaya başlamışlardır:
Luka 20:20 İsa’yı dikkatle gözlüyorlardı. O’na, kendilerine doğru
kişiler süsü veren muhbirler gönderdiler. O’nu, söyleyeceği bir sözle tuzağa
düşürmek ve böylelikle valinin yetki ve yargısına teslim etmek istiyorlardı.
21-22 Muhbirler O’na, “Öğretmenimiz, senin doğru olanı söyleyip
öğrettiğini, insanlar arasında ayrım yapmaksızın Tanrı yolunu dürüstçe
öğrettiğini biliyoruz. Sezar’a vergi vermemiz Kutsal Yasa’ya uygun mu, değil
mi?” diye sordular. 23-24 Onların hilesini anlayan İsa onlara, “Bana bir
dinar gösterin” dedi. “Üzerindeki resim ve yazı kimin?” “Sezar’ın” dediler. 25
O da onlara, “Öyleyse Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını da
Tanrı’ya verin” dedi.
Mesih’i
her ne kadar Roma çarmıha germişse de bunun esas suçlusu Yahudiler idi:
Luka 23:1 Sonra bütün kurul üyeleri kalkıp İsa’yı Pilatus’a
götürdüler. 2 O’nu şöyle suçlamaya başladılar: “Bu adamın ulusumuzu
yoldan saptırdığını gördük. Sezar’a vergi ödenmesine engel oluyor, kendisinin
de Mesih, yani bir kral olduğunu söylüyor.”
Luka bu
kayıtları verdiği zaman Roma ve Yahudi dünyasına Mesih’in suçsuzluğunu
göstermiş olur. Ayrıca bu girişimi Hristiyanlığı yasal bir inanç olarak
göstermek ve Roma dünyası ile iyi ilişki kurma yolunda bir adım olarak
değerledirilebilir. Luka diğer yandan
Yahudilere kendi suçlarını göstermektedir. Hristiyanlık bazı kişilerin iddia
ettiği gibi, Krala yada vergiye (kralın kanunlarına) karşı bir oluşum değildi.
Bu iddialarla yargılanan Mesih zaten suçsuz bulunmuştu.
(Luka 23.
5-6) Luka, Pilatus’un Mesih İsa’nın Celile’den olduğunu öğrenmesi üzerine bu
sefer Onu bölge valisi Hirodes’e göndermesini anlatarak Roma’nın adaletli bir yaklaşım
sergilediğini göstermeye çalışır.
(Luka
23.13-15) Mesih aslında Roma tarafından suçsuz bulunmuştur.
(Luka
23.20, 22) Pilatus’un Mesih’in suçsuz olduğunda sırarcıdır.
(Luka
23.23-24) Bu durumda Mesih’in çarmıha gerilmesinden Hristiyanlar Roma’yı değil
Yahudileri suçlu görmektedir. Yani Hristiyanlar Roma’yı düşman olarak
görmemektedir.
(Luka
23.47) Luka, Romalı yüzbaşının sözlerini taşıdığında Mesih’in çarmıha gerildiği
dönemde suçsuzluğunun Yasal otoritelerce kabul edilmiş olduğunu vurgulayarak inancı
inancı savunur.
Bu
haliyle Luka’nın kayıtlarına baktığımızda gördüğümüz şey şudur: İsa Roma’ya
karşı olan bir isyancı değildir.
Luka
inanç savunmasını yaparken Hristiyanlarla ilişkili gibi gözüken ayaklanmalar
hakkında da okuyucuları bilgilendirir:
Elçilerin
İşleri 16.16-40
ayetleri Pavlus’un ve Silas’ın Filipi kentindeki hizmetleri sırasında çıkan
karışıklığı anlatır. Bu bölümde falcı bir kızdan para kazanan kişilerin kazanç
umutlarını yitrimesi üzerine halkı kışkırttığını okuyoruz. Buna karşılık suçsuz
olarak tutuklanan (Elçilerin İşleri 16.22-24) Pavlus ve Silas ertesi gün
Yargıçlar tarafından serbest bırakılırlar (Elçilerin İşleri 16.38-39). Luka’nın
burada dikkatimizi çektiği şey Roma altında Korunan Hristiyan haklarıdır
diyebiliriz.
Benzeri
bir kargaşa Efes’te de (Elçilerin İşleri 19.1-41) yaşanmıştı. Orada Mesih
inancı hızlı bir şekilde yayılma göstermişti ((Elçilerin İşleri 19.17-20). El
sanatları ve heykeller yaparak geçinen bir kuyumcu Mesih inancı yayıldığı
takdirde yaptıklarını kimsenin almayacağı gerçeğini fark edince diğer kendi
mesleğinden olan esnafları toplayıp halkı kışkırtır (Elçilerin İşleri
19.24-34). Ama şehrin belediye yazmanı Pavlus’un iki arkadaşını savunur
(Elçilerin İşleri 19.35-40). Belediye yazmanı konuşmasında Hristiyanların kötü
bir şey yapmadığını, kimseye bir zarar vermediklerini ifade eder. Yine burada
Luka’nın dikkatimizi çektiği şey Roma altında hakları korunan Hristiyandır
diyebiliriz.
Ahaya
valisi Galyo zamanında bazı yahudiler Pavlus ve arkadaşlarından davacı
olduklarında Vali’nin Pavlus ve arkadaşlarını suçlu bulmadığını bildirmiştir
(Elçilerin İşleri 18.12-14).
Luka
bunları yazmakla okuyucularını henüz yeni büyümeye başlayan ve pek bilinmeyen
Hristiyanlık hakkında şu şekilde bilgilendirmek istiyor. Hristiyan inancı Roma
tarafından suçsuz bulumuş ve korunmuş bir inançtır. Hristiyanları suçlu gibi,
Krala karşı gibi gösteren Yahudilerin yalanlarıdır. Bu şekilde Luka Grek
okuyuculara Hristiyanlığa ait bir güvence vermiş oldu.
Pavlus’un
Kudüs’te tutuklanmasına bakalım:
Elçilerin İşleri 21:27 Yedi günlük süre bitmek üzereydi.
Asya ilinden bazı Yahudiler Pavlus’u tapınakta görünce tüm kalabalığı
kışkırtarak onu yakaladılar. 28 “Ey İsrailliler, yardım edin!” diye
bağırdılar. “Her yerde herkese, halkımıza, Kutsal Yasa’ya ve bu kutsal yere
karşı öğretiler yayan adam budur. Üstelik tapınağa bazı Grekleri sokarak bu
kutsal yeri kirletti.” 29 Bu Yahudiler, daha önce kentte Pavlus’un
yanında görmüş oldukları Efesli Trofimus’un, Pavlus tarafından tapınağa
sokulduğunu sanıyorlardı. 30 Bütün kent ayağa kalkmıştı. Her taraftan
koşuşup gelen halk Pavlus’u tutup tapınaktan dışarı sürükledi. Arkasından
tapınağın kapıları hemen kapatıldı. 31 Onlar Pavlus’u öldürmeye
çalışırken, tüm Kudüs’ün karıştığı haberi Roma taburunun komutanına ulaştı. 32
Komutan hemen yüzbaşılarla askerleri yanına alarak kalabalığın olduğu yere
koşturdu. Komutanla askerleri gören halk Pavlus’u dövmeyi bıraktı.
Bazı
Yahudiler halkı kışkırtıyor ve ayaklanma başlatıyorlar (21.27). Halkın
tepkisini çekecek asılsız iddialar ortaya koyuyorlar (21.28). Bu durum Pavlus’u
yargılamadan öldürmeye kadar gidiyor (21.31). Ama komutanın oraya gelmesi
Pavlus’u ölümden kurtarıyor. Pavlus Komutandan konuşma izni istediğinde komutan
bunu yerine getiriyor. Yine burada Roma’nın Hristiyanlara adaletli davrandığı
ve Yahudilerin karmaşa yarttığı okuyucuların gözünde açıklık kazanıyor.
Pavlus’u
öldürmeye yemin etmiş bazı Yahudilerin (23.12-15) olduğunu öğrenen Komutan
Klavdiyus Lisyas Pavlus’un güvenliğini sağlamak için onu güvenli bir şekilde
Sezariye’ye gönderiyor (23.23-24).Vali Feliks Mektubu alınca Pavlus’un
güvenliği sağlıyor (23.34-35) ve onu sıradan bir tutuklu değilde ayrıcalıklı
biri olarak adeta koruma altında tutuyor (24.23). Daha sonra Sezariye
bölgesinde Porkiyus Festus göreve geliyor (24.27). Pavlus davası’nın Sezar’a
iletilmesini isteyince Festus bunu makul karşılıyor (25.11-12). Festus
kendisini ziyarete gelen Kral Agripa’ya durum hakkında bilgi verirken
Yahudilerin Pavlus hakkındaki iddialarından suç teşkil eden bir unsur
bulamadığını bildiriyor (25.18-19; 24-25; 26.30-32).
Elçilerin İşleri 28:31 Hiçbir engelle karşılaşmadan
Tanrı’nın Egemenliğini tam bir cesaretle duyuruyor, Rab İsa Mesih’le ilgili
gerçekleri öğretiyordu.
Luka
Elçilerin İşleri kitabını bitirirken şunu vurguluyor: Hristiyanlık Roma için
bir tehdit değildir. İmparatorluğun Kalbi olan Roma kendtinde bile Pavlus Tanrı’nın
Egemenliğini cesaretle duyurmaya ve Rab İsa Mesih’le ilgili gerçekleri
öğretmeye devam etmektedir.
[1] Teofilos kelimesi grekçe olup Luka'nın Müjdeyi Greklere yönelik yazdığını düşünmemize sebep olmaktadır.
[2] Elçilerin İşleri 11.19-20, 22, 25-26
[3] Aslında bu olay Kutsal Ruh’un nasıl çalıştığını gösteren bir örnek olarak oldukça ilginçtir. Kornelyus ev halkı ile Tanrı’dan korkan bir kimsedir. Putperestlikten Yahudi inancını benimsemiş bir kimsedir. Tanrı bir melek gönderip Kornelyus’un yüreğini Petrus’un vereceği vaaz için hazırlar. Bu arada Petrus bir görümde görür ve kültürel olarak uluslara olan önyargısı ortadan kaldırılır (10.9-19). Yüzbaşı adamlarını gönderip Petrus’u evine çağırır, Petrus Müjdeyi vaaz eder ve sonuçta ev halkı iman ederek vaftiz olur.
[4] Yahudilerin Önünde: 21:37-22:29, Sanhedrin Meclisi Önünde: 22:30-23:11, Vali Feliks Önünde: 24:1-27, Vali Festus Önünde: 25:13-22, Kral Agripa Önünde: 25:13-22.
[5] Düşmanınızı sevin (Matta 5,43-45) diyen öğretinin bir başka şekilde ifade edilmesidir. Mesih'in Çarmıhta söylediği sözler ile uyum içindedir (Luka 23: 33-34).
[6] Matta 5:3-12 ayetleri kıyaslayınız. Yalnızca ruhsal olarak değil, fiziksel olarak yoksul olan kimselere Tanrı'nın merhameti müjdelenir.
[7] O dönemde Yahudiler erkekler halka açık yerlerde kendi karılarıyla bile konuşmazlardı (Yuhanna 4:9, 27).
[8] Grek düşüncesindeki mükemmel insan tanımlamasına uymayan kimselerdir.
[9] Çıkış 22.1, Levililer 6.5, Sayılar 5.7
[10] Bu kimseler Yahudi inancına dönmüş ve sünnet olmuş kimselerdir. Yoksa hac ziyareti için gelmezlerdi.
[11] Elçilerin İşleri 10:28Onlara şöyle dedi: «Bir Yahudi'nin başka ulustan biriyle ilişki kurmasının, onu ziyaret etmesinin töremize aykırı olduğunu bilirsiniz. Oysa Tanrı bana, hiç kimseye murdar ya da kirli dememem gerektiğini göstermiştir. 29Bu nedenle, çağrıldığım zaman hiç itiraz etmeden geldim. Şimdi, beni ne amaçla çağırttığınızı sorabilir miyim?»
[12] Bu bölüm ayrıca presbiteryen yönetim sistemi açısından örnek gösterilmektedir.
[13] Elçilerin İşleri 16:1-3
[14] Luka ikinci kitabında Mesih'in yoksullara ilişkin Müjdesinin nasıl hayata geçtiğini vurgular: Elçilerin İşleri 4:32 İnananların topluluğu yürekte ve düşüncede birdi. Hiç kimse sahip olduğu herhangi bir şey için "bu benimdir" demiyor, her şeylerini ortak kabul ediyorlardı. 33 Elçiler, Rab İsa'nın ölümden dirildiğine çok etkili bir biçimde tanıklık ediyorlardı. Tanrı'nın büyük lütfu hepsinin üzerindeydi. 34-35 Aralarında yoksul olan yoktu. Çünkü toprak ya da ev sahibi olanlar bunları satar, sattıklarının bedelini getirip elçilerin buyruğuna verirlerdi; bu da herkese ihtiyacına göre dağıtılırdı. 36-37 Örneğin, Kıbrıs doğumlu bir Levili olan ve elçilerin Barnaba, yani `Cesaret Verici' diye adlandırdıkları Yusuf, sahip olduğu bir tarlayı sattı, parasını getirip elçilerin buyruğuna verdi.
[15] Matta 5:3
[16] Filipus'un Mesih ve Egemenlik hakkındaki Müjdeyi vaaz ettiğinde erkekler kadar kadınların da iman etme kararlarını onaylaması ve onları vaftiz etmesi (Elçilerin İşleri 8.12), Petrus'un Tabita adlı kadını diriltmesi (Elçilerin İşleri 9.36-41) Kadınların Müjde hizmetinde kocalarına yardım etmesi (Elçilerin İşleri 18.18, 26) gibi konuları Luka birinci kitabına bağlı olarak ikinci kitabında da kayıt etmiştir.
[17] İşaya 29.18; 32.3-4; 35.5-6; 42.7; 57.18-19; 61.1-3
[18] Koloseliler 3.11: Bu yenilikte Grek ve Yahudi, sünnetli ve sünnetsiz, barbar, İskit, köle ve özgür ayrımı yoktur. Mesih her şeydir ve her şeydedir. Galatyalılar 3.27: Vaftizde Mesih'le birleşenlerinizin hepsi Mesih'i giyindi. 28 Artık ne Yahudi ne Grek, ne köle ne özgür, ne erkek ne dişi ayrımı vardır. Hepiniz Mesih İsa'da birsiniz. 29 Ve eğer Mesih'e aitseniz, o zaman İbrahim'in soyundansınız, vaade göre de mirasçılarsınız.
[19] Elçilerin İşleri 17:16-33; 21:27-25:22
[20] Tanrı kendisini İbrahim’e Mezopotamya’da, Yusuf’a Mısır’da, Musa’ya Sina çölünde göstermiştir. İsraillilerin Tanrı'sı belirli bir yer veya bölge üzerinde etkili bir Tanrı değildir, tüm evrenin Tanrısıdır.
[21] Elçilerin İşleri 7:53; bunu içinde bulunduğu korkutucu ortamda Rab'be güven içinde adeta ölüme meydan okuyarak yapar.
[22] Hagay 2.8-9, Galatyalılar 4.25-26, İbraniler 12.18-2; 11.8-10, Vahiy 21.1-4, 10-11; 22.1-5
[23] Mezmur 50:7-13, İşaya 44:9-20; 66:1-2
[24] Mezmur 16:10 Çünkü sen beni ölüler diyarına terk etmezsin, Sadık kulunun çürümesine izin vermezsin
[25] Elçiler Davut'un soyuna ait vaatlerin Mesih'i işaret ettiğini görmüş ve Mesih'in dirilmesi ile bu vaatlerin yerine geldiğini öğretmişlerdir. Pisidya Antakyasında Pavlus'un verdiği vaaz bunu çok açıkça yansıtır. II.Samuel 7:12-16: 12 Sen ölüp atalarına kavuşunca, senden sonra soyundan birini ortaya çıkarıp krallığını pekiştireceğim. 13 Adıma bir tapınak kuracak olan odur. Ben de onun krallığının tahtını sonsuza dek sürdüreceğim. 14 Ben ona baba olacağım, o da bana oğul olacak. Kötülük yapınca, onu insanların değneğiyle, insanların vuruşlarıyla yola getireceğim. 15 Ama senin önünden kaldırdığım Saul'dan esirgediğim sevgiyi hiçbir zaman esirgemeyeceğim. 16 Soyun ve krallığın sonsuza dek önümde duracak; tahtın sonsuza dek sürecektir. Mezmur 132: 11 RAB Davut'a kesin ant içti, Andından dönmez: "Senin soyundan birini tahtına oturtacağım. 12 Eğer oğulların antlaşmama, Vereceğim öğütlere uyarlarsa, Onların oğulları da sonsuza dek Senin tahtına oturacak."13 Çünkü RAB Siyon'u seçti, Onu konut edinmek istedi. 14 "Sonsuza dek yaşayacağım yer budur" dedi, "Burada oturacağım, çünkü bunu kendim istedim.15 Çok bereketli kılacağım erzağını, Yiyecekle doyuracağım yoksullarını.16 Kurtuluşla donatacağım kâhinlerini; Hep sevinç ezgileri söyleyecek sadık kulları.17 Burada Davut soyundan güçlü bir kral çıkaracağım, Meshettiğim kralın soyunu Işık olarak sürdüreceğim.18 Düşmanlarını utanca bürüyeceğim, Ama onun başındaki taç parıldayacak."
[26] Ateş Eski Ahitte Tanrı'nın
günaha karşı olan yargısını anlatmak için kullanılıyor: Sayılar 4.1
Halk çektiği sıkıntılardan ötürü yakınmaya başladı. RAB bunu duyunca öfkelendi,
aralarına ateşini göndererek ordugahın kenarlarını yakıp yok etti. 2
Halk Musa'ya yalvardı. Musa RAB'be yakarınca ateş söndü. 3 Bu nedenle
oraya Tavera adı verildi. Çünkü RAB'bin
gönderdiği ateş onların arasında yanmıştı. Tesniye 4.24 Çünkü Tanrınız RAB yakıp yok eden bir ateştir; kıskanç bir Tanrı'dır. Tanrı Ateş aracılığı ile kendini gösteriyor ve vahiy veriyor: Çıkış 3. 2 RAB'bin meleği bir çalıdan yükselen alevlerin içinde ona göründü. Musa baktı çalı yanıyor, ama tükenmiyor. 3 "Çok garip" diye düşündü, "Gidip bir bakayım, çalı neden tükenmiyor!" 4 RAB Tanrı Musa'nın yaklaştığını görünce, çalının içinden, "Musa, Musa!" diye seslendi (İşaya 6.6-7, Hezekiel 1.13).
[27] İşaya 30.37 Rab'bin kendisi uzaktan geliyor, Kızgın öfkeyle kara bulut içinde. Dudakları gazap dolu, Dili herşeyi yiyip bitiren ateş sanki.