MAKALELER
Görme Sorunu
Görmek
inanmak için yeterli midir ya da anlamak için? Gördüğümüzü söylediğimiz bir
olayı anlatırken acaba gözden kaçırdıklarımız anlattıklarımızın yüzde kaçını
oluşturur? Görmek insan oğlunun dış dünyaya açılan penceresidir adeta. Aslında “Görme Sorunumuz” gözümüzü yanlızca dış dünyaya odaklayarak kullanma
alışkanlığımızla bağlantılıdır. Görmek gibi önemli bir işlevi meydana getiren
organımız acaba yüzde yüzlük bir verimle çalışıyor mu?
* * *
Babasının getirmesini
istediği bir eşyayı onun tarif ettiği yerde bulamayan çocuğa “bulursam onu gözüne sokarım” ya da “gelirsem şimdi, gözünü kör ederim”
şeklinde çocuğa verilmeye çalışılan göz terbiyesi, kültürümüzün içine sinmiş
olan beddularda “gözü kör olasıca”
şeklinde kendisini özetler. Çünkü görmesi gereken şeyi görmeyen gözün
kültürümüzde kör edilmesi gerekir.
Böylece çocuğa görmeyle ilgili bir sorunu olduğu doğal bir şekilde öğretilmiş
olur. Ama çözümü ona bu sorununu gösteren büyükleri de bilmemektedir.
* * *
Bazen bir çift güzel
gözün tüm sorunu halledeceğini düşünen insanoğlu hayal kırıklığını “yeşil gözlere yandım, benim olacak sandım”
gibi bir arabesk ile dile getirir. Ya da “Görme
Sorununa” olan takıntısını türkü mü beddua mı olduğu anlaşılamayan “kırmızı kordela kor olasan Emine”
şeklinde müzikli bir ifade kullanarak dile getirir. Tarihte görmemesi gereken
şeyleri gören insanların başları feci belalara girmiş, bazıları da gözleri
dağlanıp topluma geri salıverilerek yanlış zamanda yanlış yerde bulunarak söz
dinlemeyenlerin başlarına gelecek belalara toplumun görsel bir şekilde dikkati
çekilmiştir.
* * *
Aslında “Görme Sorunu”
ile ilgili esas sorun ‘RUHSAL KÖRLÜK’tür.
Saul da kendi çağından önceki insanlar ve çağımız insanı gibi “Görme Sorunu” olan bir insandır. İsa
Mesih ile ilk karşılaşmasında Rab onun bu nazik sorununa parmak sokar. Saul’un
gözlerinin görmediğinin anlatıldığı Elçilerin işleri 9:8 ayetinde aslında iki
farklı gerçeğe dikkatimiz çekilir. Birincisi; bizim anladığımız anlamda Saul’un
kör olduğudur. İkinci ve en önemli gerçek ise Saul’un gözlerinin dünyasal
olandan ruhsal olana çevrildiğidir. Dış dünyanın görüntüleri ile sürekli meşgul
ettiği gözü ve beyni ilk defa bütün dikkatini ruhsal olan için harcamış, bu
tecrübe onu Rab İsa Mesih’e itaate götürmüştür. (Zannederim dua eden insanların gözlerini neden kapadığını burada daha
iyi GÖREBİLİYORSUNUZ). Böylece Saul düşüncesinin yenilenmesiyle değişmiş ve
Pavlus olmuştur. Böylece sizler
de“Görmek” fiilinin tanrısal açıdan idrak, içsel aydınlanış, anlayış ve bir
farkediş olduğunu sanırım artık daha iyi görebiliyorsunuz.
* * *
-- -- --Baba, göksel gerçeğini anlayabilmem için
Saul’un gözlerini açtığın yüceliğinle benim de gözlerimi Baba, Oğul ve Kutsal
Ruh’ta açıkalnan gerçegine çevir. amin.
-- -- --