KÜTÜPHANE
MATTA
Tesniye
18.18 Onlara kardeşleri arasından senin gibi bir peygamber çıkaracağım. Sözlerimi onun ağzından işiteceksiniz. Kendisine
buyurduklarımın tümünü onlara bildirecek.
Matta Müjdesi okuyuculara Tanrı’nın Musa’ya vaat
ettiği o peygamberin İsa olduğunu göstermeye çalışır. Musa’nın beş kitabına
karşılık Matta da İsa Mesih’in beş büyük vaazını yazıya geçirir:
I.Vaaz: 5-7. bölümler
II.Vaaz: 10. bölüm
III.Vaaz: 13. bölüm
IV.Vaaz: 18. bölüm
V.Vaaz: 24-25. bölümler
Matta Müjdesi Kutsal Üçlük teoloji üzerinde bir
anlatım verir.[1] Kutsal Üçlüğün ikinci kişisi olan
Mesih İsa, yetkisi ve Baba ile arasındaki ilişki açısından soru işareti
bırakmayacak bir şekilde tanıtılır. Bu da Mesihbilim (Kristoloji)[2] açısından sorularımızı
cevaplayacak niteliktedir.
Matta Müjdesinde Göklerin
Egemenliği[3] (Tanrı’nın Egemenliği)
ağırlıklı bir konudur. İsa’nın gelmesiyle bu Egemenlik başlamıştır. O’nun
ikinci gelişinde mükemmelleşecek ve tamamlanacaktır. Tövbe edip günahlarından
dönerek İsa’ya iman edenler artık yeni bir yaşama çağrılmaktadırlar (5-7).
Ancak bu çağrı ölüm pahasına İsa’yı izlemeyi gerekli kılar.[4]
Dağdaki vaaz (5-7) Mesih’teki yeni yaşama
çağrılmışların yaşam standardı kadar aynı zamanda Mesih’in vaaz ettiği
Krallığın bir yasası gibidir. Bu durumda Mesih de bu krallıktaki alçakgönüllü
Kraldır (21:1-9).
Mesih’in Kral ve Krallık üzerine olan söylemleri
kendisinin Kral olduğunu anlamıza yardım etmektedir. Vali Platus Onu
sorgularken (27:11) ve Romalı askerler Onunla eğlenirken (27:29) konu Onun kral
olmasıdır.Kabul etmeseler de çarmıhta başının üzerinde asılı olan suç yaftası
(27:37) Onun kral olduğunu üç ayrı lisanda (Yuhanna 19:20) ilan etmektedir.
Matta Müjdeye başlarken Onun Davut soyundan (Kral soyundan) biri olduğunu,
tahtın yasal mirasçısı olduğunu (1:1) vurgular. Yani Mesih’in tahta geçme hakkı
yasal bir haktır.
Matta yıldız bilimcilerin Mesih hakkındaki sözlerini
taşır ve böylece okuyucuları İsrail’in Kralının kim olduğu konusunda emin
kılmak ister:
2:2 Yahudilerin kralı olarak doğan çocuk nerede?
Doğuda O’nun yıldızını gördük ve O’na tapınmaya geldik.
Bundan sonra bu iddiayı Yahudi halkının iyi bildiği
tarihsel gerçeklerle göz önüne sermek gerekecektir. Matta bunu yapar ve Eski
Ahitten yaptığı alıntılarla Mesih’in gerçek bir İsrailli olarak Yahudileri temsil
eden bir kral olduğunu gözler önüne serer. Hirodes’in bir kral doğmuş olduğunu
duyması oldukça rahatsızlık yaratır (2:1-12, 16-18). İsrail halkının Mısır’dan
çağrılması gibi bebek İsa da Peygamber[5] tarafından söylenen söz yerine
gelsin diye Mısır’dan çağrılır (2:15).
Matta Mesih’in soyağacında yer alan İsrailli
analardan olmayan dört kadının adını verir: Tamar, Rahav, Rut, Batşeba. Ayrıca
bu kadınların ikisi fahişedir (Tamar ve Rahav). Böylece Ulusların ve
günahkarların Mesih’le olan ilişkisi ortaya konmaya çalışılır. Bununla birlikte
soy kütüklerinde kadınlara yer verilmesi pek olağan değildir. Yeni Ahit
Mesih’te erkek ve dişi ayrımı olmadığı (Galatyalılar 3:28) yolundaki öğretisi
burada da vurgulanmıştır. Diğer yandan Yıldızbilimcilerin bebek İsa’yı ziyaret
etmelerinin Matta tarafından kayıt edilmesi ulusların zenginliklerini İsrail’in
Kralına getirecekleri yolundaki Eski Ahit sözlerinin gerçekleştiğinin
anlaşılması içindir (Mezmur 72:10, İşaya 60:6). Ama Mesih’in doğum olayının
anlatımı bittiğinde Onun kral yönü öğretmen (Rabbi) yönünün gölgesinde kalır.
Kudüs’e girerken Krallar gibi karşılanır (21:5, 9). Matta’nın okuyucuları
böylece Mesih’in, Davut Oğlu olan Kral olduğu konusunda hem fikirdir. Yüce
buyruk İse Mesih’in öğretmenliğini ve sonsuz krallığını birleştirir:
Matta 18: 18İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi:
«Gökte ve
yeryüzünde bütün yetki bana verildi. 19Bu nedenle gidin, bütün ulusları
öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz
edin. 20Size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an
sizinle birlikteyim.
Mesih kendisinin öğretip buyurduğu her şeyin
öğretilmesini ve sonraki kuşakların da aynı şekilde öğrendiklerini
öğretmelerini ister. Çünkü O, dünyanın sonuna kadar Krallık edecektir.
İsa ve Ferisler
İsa ile Ferisiler arasında olan tartışmalar ve öğretiş farkları Matta
Müjdesi boyunca sergilendikçe Mesih’in kimliğini ve geliş amacı hakkındaki
bilgilerimiz pekiştirilir. Mesih’in doğruluğu Ferisilerden fazladır. Ve
Göklerin Egemenliğine girmek için Mesih’te olan doğruluğa ulaşmak
gerekmektedir:
Matta 5:20 Size şunu söyleyeyim:
doğruluğunuz din bilginleriyle Ferisilerinkini kat kat aşmadıkça, Göklerin
Egemenliğine asla giremezsiniz!
Ferisiler ve din bilginleri
kural ve geleneklere tutsak olmuş ve Tanrı’nın buyruğunu ihmal etme
noktasındadırlar (15:1-12). Onlar bu haliyle kökünden sökülecek olan fidan
gibidirler (15:13) ve köre klavuzluk etmeye çalışan kör gibidirler (15:14);
öyleyse düşmeleri kaçınılmazdır.
Ferisiler de Sadukiler de
öğreti ve yaşam biçimden ancak ‘Kötü ve vefasız kuşak’ olarak tanımlanabilirler
(16:1-4). Göklerin Egemenliğine gireceklerin Ferisilerin ve Sadukilerin
mayasından (öğretisinden, imansızlığından) uzak durması gerekmektedir (16:6-12).
Yahya’nın yol göstermesine karşın başkahinler ve halkın ihtiyarları (21:23)
değil, vergi görevlileri ve fahişeler Tanrı’nın egemenliğine girecektir
(21:31-32).
Bağ Kiracıları benzetmesi: Ferisiler itaatsiz olan İsrail
halkının simgesidir; tarih boyunca kendilerine gelen peygamberlere eziyet etmiş
bir ırkın devamıdır (21:33-36), İsa ise onlar artık peygamberlerden sonra gelen
oğuldur (21:37). Ferisiler bu oğulun ölümünü isteyen kimseler olarak (21:38-39)
çağın sonundaki yargıda yok edilecek kimselerdir (21:41a). Ama bağ sahibinin
Uluslara bir ilgisi vardır (21:41b, 43). Bu ilgiyi açığa çıkaracak olan şey
Oğulu’un ölümü olacaktır. İsa İsrail halkı için bu durumda Mezmurlarda yazılmış
olan sürçme taşıdır (21:42). Başkahin ve Ferislilerin temsil ettiği kuşak ise
bu sürçme taşında paramparça olacaktır (21:44-46).
Mesih böyle kimseleri ‘Kutsal
Yazıları ve Tanrı’nın gücünü bilmeyeler’ olarak tanımlar (22:29). Oysa
Tanrı ölüleri dirilten ve dirilerin Tanrısıdır (22:30-32). Onlar tüm öğretiş ve
yaptıklarıyla (23:1-39) ‘Göklerin egemenliğininin kapısını insanların yüzüne
kapatan’ kimselerdir (23:13). Cehennem cezasını hak etmişlerdir (23:33).
Oysa İsa, İsrail halkının kaybolmuşları için gelmiştir (10:6; 15:24) ve bu
yüzden doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya gelmiştir (9:13).
Ferisler Mesih ile tartışmaya
girdiklerinde Mesih onları hep susturur (21:23-27; 22:15-22; 22:34-40;
22:41-46). Bu da onların İsa’ya karşı olan düşmanlığını körükler.
Matta Müjdesinde Mesih’in
kimliği tartışma götürmeyecek kadar açıktır:
3:17 Göklerden gelen bir ses
de şöyle dedi: «Sevgili Oğlum budur, O’ndan hoşnudum.
O, günahları bağışlama yetkisi
olan İnsanoğludur (9:1-7).
O, kendisinden ötürü
sendelemeyenlerin Mutlu (kutsanmış) olacağı kimsedir:
Matta 11: 2‑3Tutukevinde bulunan
Yahya, Mesih’in yaptığı işleri duyunca, O’na gönderdiği öğrencileri
aracılığıyla şunu sordu: «Gelecek Olan sen misin, yoksa başkasını mı
bekleyelim?» 4İsa onlara şöyle karşılık verdi: «Gidin, işitip gördüklerinizi
Yahya’ya bildirin. 5Körlerin gözleri açılıyor, kötürümler yürüyor, cüzamlılar
temiz kılınıyor, sağırlar işitiyor, ölüler diriliyor ve müjde yoksullara
duyuruluyor. 6Benden ötürü sendeleyip düşmeyene ne mutlu!»
Matta 11:27 Babam her şeyi bana emanet etti. Oğul’u, Baba’dan başka kimse tanımaz.
Oğul’dan ve Oğul’un Baba’yı tanıtmayı dilediği kişilerden başkası da Baba’yı
tanımaz.
İsa, kendisinden önceki
peygamberlerin görüp dinlemeyi arzu ettikleri kimsedir (13:16-17). Su üstünde
yürüdüğünde İsa’nın Tanrı Oğlu[6] sıfatının tapınmayı almaya
layık olduğu Elçiler tarafından ilan edilmiştir (14:32). Petrus Mesih’i
tanıdığı zaman (16:16) Mesih, Tanrı’yı Babası olarak (16:17) açıklarken aynı
zamanda gelecekte yapacağı şeye, kilisesini kuracağına (16:18) işaret ederken
bunu Tanrısal bir yetki ile açıklar (16:19). Bu açıklamayı hemen acı çekerek
ölüp ölüp fakat dirileceği öğretisi ile pekiştirir (16:21) çünkü kilisenin
kurulması Mesih’in kanını dökmesi (vaatlerin ve peygamberliklerin tamamlanması,
mühürlenmesi) gereklidir. Ve bir gün Babasının görkemi içinde tekrar
gelecektir. Aynı şekilde yüksek kurul önünde sorgulanırken ver Onun hem Tanrı
Oğlu, hem Mesih olması etrafta yaygın olarak bilinen bir konu olarak
sorgulanır. İsa bu iddiaların doğruluğunu onayladıktan sonra geri geleceği haberini
verir (26:63-64). Bu Onun ölümsüzlüğünün yani Tanrılığının da bir ilanıdır. İsa
çarmıhtayken Onunla alay edenler (27:43) O son nefesini verdiğinde Onun
Tanrı’nın Oğlu olduğu anlamışlardı (27:54). Bütün bu gelişmelerin ışığında
Mesih’in kimliği elçiler tarafından iyi anlaşılmıştır. İsa’ya kayıkta iken
tapınma sunanlar Onu dirilmiş gördüğünde de aynı tapınmayı sunar(28:9).
Göklerin Egemenliği (Tanrısal Krallık)[7]
Giriş: Göklerin Egemenliği önce Vaftizci Yahya tarafından
bildirilmiştir. İsa da ağırlıklı olarak bu konudan bahsetmiştir:
Matta 3: 1‑2 O günlerde Vaftizci Yahya ortaya
çıktı. Yahudiye çölünde şu çağrıda bulunuyordu: Tövbe edin! Göklerin Egemenliği
yaklaşmıştır.
Matta 4: 17O günden itibaren İsa şu çağrıda
bulunmaya başladı: «Tövbe edin! Göklerin Egemenliği yaklaştı.
Mesih’in Göklerin Egemenliğine ilişkin duyurduğu
gerçekler hastalıkların iyileştirilmesi yada başka bir muzice ile
desteklenmektedir (4:23; 9:35). Göklerin egemenliği inanan kişinin yürek
duasıdır (6:10-13) ve bu inanan kimse hayatı boyunca bunun ardından gitmelidir
(6:33). Elçiler yüce buyrukta bildirildiği gittikleri her yerde bu egemenliği
duyurmaya davet edilmiştir (10:7). Bu egemenliğin işçileri de öğretmenleri gibi
hizmetçi yüreği ile, alçak gönüllü bir yürek ile tüm dünyaya hizmet etmelidir
(11:11-12). Çünkü Mesih’in gelmiş olması demek zaten Göklerin Egemenliği gelmiş
demektir (12:28; 16:19, 28). Göklerin Egemenliği bir tohumun ürün vermesi gibi
büyüyen bir şeydir (13:1-8), ancak şeytan bu egemenliğin büyüyüp gelişmesini
istemeyecektir (13:19). Bazı kimselerde bu egemenlik için çalışıyor gibi
gözükse de bir gün bu dünyanın denenme ve sıkıntıları karşısında sendeleyip
düşebilirler (13:20-23). Ancak sözü gerçekten anlayan ve bunu yaşamına
uygulayan kimseler ürün vereceklerdir (13:23). Diğer yandan bu egemenlik içinde
çalışanların ürünleri arasında deliceler görebilirler, bu durumda imanlıya
düşen görev bu egemenlik için çalışmaya devam etmektir. İsa bir gün tekrar
gelecek ve bu kötü olan ürünleri (deliceler) yakılmak üzere hasat zamanında
ayıracaktır (13:24-30). Ama ne olursa olsun Göklerin Egemenliği bazen küçük
gibi görünse de önlenemeyecek şekilde büyük bir şey olacaktır (13:31-33). Ama
Göksel Egemenlik kelami yaşam hedefi içinde tanıklık vermeye çalışan
Egemenliğin çocukların öğrenilebilecek bir şeydir.
Bu egemenlik tarlada saklı olan bir hazine gibidir.
Şu anda üzeri örtülü bir egemenlikteyiz. Bu yüzden bir Hristiyan bu egemenliğe
sahip olmayı herşeyden çok arzu etmelidir (13:44-46).
Mesih bu egemenliği mükemmelleştirmek için çağın sonunda gelecektir. O zaman iyi tohum ile deliceleri (13:36-43)
yararlı balıklar ile yararlı olmayanları (13: 47-52) birbirinden ayıracak.
Kötüler yargıya uğrayacak, iyiler ise sonsuz mutluğun yeri olan cennet ödülünü
almaya layık görüleceklerdir. Bu dünyada İnsanoğlu (hizmetçi) olarak
egemenliğin sözünü duyuran ve insanları bu egemenliğe çağıran Mesih Göklerin
Egemenliğinde ise bir Kral olarak yargı ve yönetme yetkisini kullanacaktır
(16:27-28; 18:23‑34; 25:31-46). Göksel Egemenliğin müjdesi uluslara
tanıklık olarak duyurulma işi bittikten sonra Kralın esas yetkisini kullanacağı
son zaman gelecektir (24:14).
II. Krallığın Yasaları: Musa’ya Sina dağında verilen yasaya karşılık İsa da krallığın
yasalarını dağdan vermektedir. Musa’ya verilen yasanın esas anlamı (ruhsal
anlamı) burada açıklığa kavuşur. 5:3-10 ayetleri toplumsal yasalarla
sağlanamayacak kadar ruhsaldır. İnsanın günahlı eğilimleri göz önüne
alındığında bunlar kişisel adanmışlığın ve Kutsal Ruh’un yardımıyla
gerçekleşecektir.[8] Bu standartların hayatımızda
gerçek olmasını sağlayabilen yasa ise ancak ruhsal bir yasadır.[9] Ancak bu ruhsal yasa insanları
tuz ve ışık yapabilir (5:13-17). Mesih’in vaaz ettiği bu yasa yeni bir öğreti
yada yeni bir din değildir. Sadece Kutsal Yasanın tamamlanması ve yetkinliğe
ulaşmasıdır (5:17-20). Ve Mesih bu amaç için gelmiştir.[10] Sosyal yaşamı düzenleyen yasalar
insanın aklından ve yüreğinden geçen günahları engelleyemezler (5:21-26,
27-31). Aynı şekilde ruhsal yasa olmadan toplumsal olarak yaygın kabul görmüş
uygulama ve kanaatlerden kendimizi kurtaramayız (5:33-37, 38-42, 43-48).
Bazen inanç içindeki uygulamaların yapılmasında bile
ayartılara düşebiliriz. Yoksullara yardım isteğimiz insanlardan övgü ve takdir
toplama ayartısına yenik düşebirler (6:1-4). İbadet hayatımızın bir parçası
olan dua, tapınma ve oruç Tanrı’nın yüreğinden uzak ikiyüzlü ve putperest bir
uygulama haline dönüşebilir (6:5-13, 16-17). Bütün bunlardan uzak durabilmenin
yolu toplum içindeyken bile Tanrı’nın huzurunda olduğumuz bilinciyle yaşamak ve
bağışlayan bir yürekle (6:14-15) başkalarını yargılamaktan kaçınarak (7:1-5)
Baba’nın huzuruna yaklaşmakla mümkündür (6:18).
Yaşayışımızı ve düşünümüzü değiştiren ruhsal yasa ile
bu dünyada ayartı olabilecek şeylere karşı gözümüz açılabilir. İnsanın var
oluşunun amacı bu dünyaya ait olan zenginlikler değildir (4:8-9; 6:19-24).
Kişiler gelecek kaygısı, geçim kaygısı gibi şeylerin kendisini esir almasına
izin vermemelidir (6:25-32). İnsanlar Tanrısal Krallık ve doğruluk peşinden
gitmedikçe doğru bir yaşam, akıl ve yürek temizliği olması, dolayısıyla
Tanrı’nın hoşnut olduğu ruhsal yasanın hayata geçmesi imkansızdır (6:33). Zaten
Rab’bin Duasından öğrendiğimiz gerçek de bu değil midir? Tanrı’nın egemenliğinin (6:10) peşinden
gitmek ve bir çocuk gibi güvenerek dilekte bulunmaktır (6:9-13; 7:7-11).
Ancak bu yolu izlemek kolay değildir (7:13-14),
bizler bu yolda olanları bazen meyvelerinden tanıyabiliriz (7:15-20). Ancak bir
gün Rab geldiğinde gerçekler ve sahtaler arasında en doğru ayrımı O yapacaktır
(7:21-23). Öyleyse bu yasaya uymak hayatı seçmektir (7:24-25) ama bunlara
uymamak felaket demektir (7:26-27; 10:15).[11]
III. Krallığın İlan Edilmesi: Mesih’in ilan ettiği Göklerin Egemenliğinde elçilerin ve
onların yetiştirdiği öğrencilerin bir misyonu vardır. Bu yüzden Mesih elçieleri
yetki ile kuşatıp onları bu Krallığın ilan edilmesi için kaybolmuş olanların
aralarına gönderir (10:1, 6-14). Ancak Krallığın ilan edilmesi şimdi Mesih
yanlarındayken olduğu her zaman kolay olmayacaktır. Krallık ilerledikçe
karşılaşılacak zorluklarda vardır (10:16-23). Elçiler bu hizmetlerinde gelecek
sıkıntı, zorluk ve denemelere hazır olmalıdır. Mesih’in kendisinin
karşılaşacağı deneme ve zulümlerin benzeri elçilerin yaşamından bazen uzakta
olmayabilir (10:24-25). Ancak Mesih’in sözlerine güvenmek ve Tanrı’dan başka
bir şeyden korkmadan yürüyerek bu misyonu gerçekleştirebilriz (1:26-33).
Mesih’in misyonu Tanrı’yı her şeyden çok sevmeyi gerekli kılar. Çünkü içinde
bulunduğumuz ruhsal savaş fiziksel acıları da getirebilir. Öyleyse bu misyona
çıkmak çarmıhı yüklenmeyi, ölümü göze almayı gerektirir (10:34-42).
IV. Krallığın Genişlemesi: Matta bu krallığın yayılması konusunda yedi benzetme
nakletmiştir:
a-) 13:3-23 tohum benzetmesi:
İsa sözü (tohumu) eken ekinci (İnsanoğlu) olarak yer
alır. Bu tohumlar bazen kaybolup gitse bile bir kısmı da ürün verecektir.
b-) 13:24-30, 36-43 deliceler benzetmesi:
Bazen tüm iyi niyet ve çabaya karşılık beklenilen
ürün alınamayabilir. Herşeye rağmen az gibi gözükse de bir ürün olacaktır. Ama
bu egemenliğin işçisi çağın sonunu (ekin biçme zamanını) bekleyecek kadar
sabırlı olmalıdır.
c-) 13:31-32 hardal tohumu benzetmesi:
Bu egemenliğin tohumu (sözleri) içinde yaşadığımız
dünya için önemsiz gözükebilir. Ama bu tohumun büyüyüp serpilmesi kaçınılmazdır.
d-) 13:33 maya[12] benzetmesi: Egemenliğin önlenemez büyümesi ve yayılması kesindir.
e-) 13:44 saklı hazine benzetmesi:
İsa’nın dünyaya yayılmış olan olan kilisesini (gerçek
imanda olanları) herkes bilemez ama O kendisine ait olanları tanır. İsa
hazinenin saklı olduğu dünyayı (tarlayı) kanı ile satın almıştır. Bu yüzden İsa
bir gün deliceleri ve buğdayı ayıracak, saklı olan hazinesinin yerini bilerek
onu yanına alacaktır.
f-) 13:45-46 inci benzetmesi:
Tüccar (Mesih) en değerli inci (kilise) için tüm
varlığını satmış (yüceliğinden soyunup kul özünü almış ve çarmıhta kanını
dökmüştür) ve ona sahip olmuştur. Öyleyse egemenliğe karşı savaşanlar boşa
çabalamaktadır.
g-) 13:47-50 ağ benzetmesi
Buğday ve delice benzetmelerinde görülen ayırma işlemi
burada da yapılır. Balıkçılar (melekler) çağın sonunda kutsallarla kötüleri
birbirinden ayıracaktır.
Benzetmelerden anafikir olarak çıkaracağımız şey
şudur: Krallığın alçakgönüllü bir şekilde dünyada önemsiz gibi gözüken adımlar
atmaktadır. Bazen bunların görüşünü ve görkemi başka şeyler tarafından
örtülmekte ve net olarak görülmemektedir. Bazen krallık hiç yokmuş gibi saklı
olabilir. Ancak krallığın her şeye rağmen büyümesi ve yayılması durmayacaktır.
Ancak çağın sonunda Krallığın önemi ortaya çıkacaktır. Krallığa ait olanlar ile
olmayanlar arasındaki ayrım son zamanda ortaya çıkacaktır.
V. Krallık içi ilişkiler:
Göklerin Egemenliği saf ve çocuksu bir sadelikle
yaşayan kimselerin olduğu bir yer olacaktır. Öyleyse alçakgönüllülük Hristiyan
karakterinden biri olmalıdır. Bu küçüklerden birinin düşmesine sebep olan ise
vay haline (18:6-7, 10-11). Çünkü bu krallık içindeki halkın bir araya
getirilmesi kolay olmamıştır (18:12-14). Krallığın işçileri birbirlerini
bağışlamalı ve hatalı olan tarafa tövbe fırsatı vermelidir (18:15-17). Böylece
krallığın işçileri barışıklık içinde yaşamalıdır. Öyle ki toplanıp saf ve
çocuksu kalplerle Tanrı’ya yakardıklarında Mesih onların arasında olsun ve
Göklerdeki Baba onlara dilekleri versin (18:18-20). Acımasız köle benzetmesi
Tanrı’ya olan borcumuzun ne kadar büyük olduğunu bağışlandığımız gibi
bağışlanmamız gerektiğini bizlere öğretir. Bizleri çok olan borcumuzu silen
Kral karşısında alçakgönüllü yapar (18:21-35).
Topluluk içindeki Tanrı ve halkı arasındaki bu yaşam
Tanrı halkının birbiri arasındaki ilişkide bir sevgi ve bağışlama kadar terbiye
edilmeyi de gerekli kılar. 18:15-17 ayeti kilise içinde disiplin olması ve kötü
mayanın atılması için esaslı bir öğreti oluşturur. Öyleyse şunu söyleyebiliriz:
Topluluk disiplin yetkisi ve Mesih aracılığı ile dualar yükselterek Tanrı’nın
kutsal huzurunda bu dünyanın mayasından temizlenmiş olarak dinlenme bulur.
VI. Krallığın tamamlanması:
Kutsal Kitabın bildirisi ile çelişen bir yaşam süren
halkın ileri gelenleri burada İsa’dan azarlama alırlar. Öyleyse Krallığın
izleyicileri arasında böyle kimseler bulunmayacaktır. Onları sonu ‘vay’
dedirtecek kadar kötü olacaktır (23:13, 15, 16, 19, 23, 24, 25, 26, 27, 29,
33). İsa’nın canların kurtuluşu ve Krallığın tamamlanması için olan çabalarına
kör kalmışlardır (23:37).[13] İsa kendisini samimiyetle
çağırmaları gerektiğini (23:38-39) tapınaktan ayrılır (24:1).
Mesih’in bu ikiyüzlülüğü azarlayarak tapınaktan
çıkması tapınağın görkeminin artık kaybolacağının bir işareti olarak
görülebilir. Aralarında Mesih’in oturmadığı bir toplantı yerini artık sadece
yıkım beklemektedir. Bu olayı Eski Ahitte Tanrı’nın görkemini tapınak dışına
çekmesi olayına benzetebiliriz (Hezekiel 9:3). Mesih’in tapınağın yıkılışına
(24:1-2) ilişkin sözleri İ.S 70 yılında gerçekleşti. Romalılar Kudüs’ü
yağmaladı. Böylece dikkatimiz yersel olan tapınaktan Göksel olana çevrilir.
Çünkü gerçek tapınak Mesih’in kendisidir (26:61; Yuhanna 2:19-21).
Mesih’in gelmesi, çarmıha gerilmesi, dirilmesi ve
göğe yükselmesi gibi işaretlerin yanında bu peygamberliğin yerine gelmesi
aslında gelecek olan çağın başlangıcına işaret eder.
İsa gelmeden önce olacak olaylara dikkat çekilir:
Sahte mesihler gelecek, savaşlar, kıtlıklar ve depremler olacaktır. Bu arada
sadık imanlılar çeşitli sıkıntılara düşecek, öldürülecekler, ulusların gözünde
nefret edilen kimseler gibi olacaklar. Sahte peygamberlerin kötülüklerin
çoğaldığı günler yaşanacaktır (24:4-9). Ama her şeye rağmen Müjde duyurulmaya
devam edecektir.
24.15-16 İ.S 70 yılında tapınak yıkılınca Mesih’in bu
sözlerini hatırlayan Yahudilikten gelen Hristiyanlar Ürdün yakınkarındaki Petra
denilen küçük bir yere kaçmışlardır. Çünkü Romalılar tapınağın ker tarafına
girmişler. Oysa ulusların tapınağa girmeleri yasaktı.
24:23-26 bu sıkıtılı dönem ve sahtekarların gelmesi
bizi korkutamaz, bunlar olacaktır. 24:27 ayet ise çok açıktır: Mesih gelince
herkes görecektir. Yani Mesih gizlice gelmeyecektir.
Bu sıkıntılı zamanların sonunda (24:29: o günlerin sıkıntısından sonra...) gökte olan
belirtiler görülecek ve Mesih görünür bir şekilde göklerden gelecektir
(24:30-31). Ancak Mesih’in gelişi önceden kimse tarafından bilinemeyecektir
(24:36-44).
Matta bu açıklamalardan sonra Mesih’in geri gelişinin
kesinliğine ilişkin üç kısa benzetme daha daha nakleder. İmanlılar ne zaman
geleceği belli olmayan Mesih’i beklemeye ve böylece Onu uygun bir şekilde
karşılamaya hazır olmaya teşvik edilir:
a-) Sadık köle benzetmesi (24:45-51)
Mesih’in bizi yetkili kıldığı hizmette sadık
olmalıyız. Dünyanın eğlenceleri peşinden gidenlerin sonu yıkımdır. Bize düşen
sadık bir şekilde Mesih’in gelişine hazır olmak ve beklemektir.
b-) on bakire benzetmesi (25:1-13)
Bu kızlardan beşi gerçek iman etmiş kimseyi temsil
eder. Bunlar gecikmiş gibi gözüken bu zaman için hazırdırlar. İnananlar kandili
yağ (Kutsal Ruh) ile dolu bir şekilde bekleyeceklerdir. Neticesinde Mesih
kimsenin bilmediği bir zamanda gelecektir. Kızlar kendilerinden yağ istyen
diğer beş akılsız kıza bunu veremezler. Çünkü onların kendileri için olan
kurtuluşu başkalarına pay etmesi (başkalarını kurtarması) söz konusu değildir.
c-) emanet para benzetmesi (25:14-30)
Bir topluluk içinde iyi köleler (sadık imalılar)
olduğu gibi kötü köleler de olabilir. Önceki iki benzetmede olduğu gibi bu
benzetmede de Mesih’in Kral olarak geldiğinde kendisine ait olanları bilip
ayıracağı vurgulanır. Her üç benzetmede de ortak nokta Mesih’in ansızın,
bilinmeyen bir zamanda gelmesi ve kutsal olanlarla kötü olanları birbirinden
ayırmasıdır.
25:31-46 ayetleri de aynı şekilde Mesih’in gelişine
ilişkin güvencemizi pekiştirir. O Kral gibi gelecektir (25:31: görkemli tahtına oturacak). Mesih daha önce deliceleri
buğdaydan ayırdığı gibi (13:30) yada ağdan çıkan balıkların ayıklanması
(13:58-50) örneğinde olduğu gibi burada da keçilerle kuzuları ayırır. Kötüleri
cezası sönmeyen ateştir. Kutsalların ise ödülü ise sonsuz yaşamdır.
Bu benzetmelerde Mesih’in gelişinin kötülere yargı,
kutsallara ise ödül getirdiğini, böylece bu çağın sona erdiğini öğreniyoruz.
Matta 13:52 ...Göklerin Egemenliği için eğitilmiş
her din bilgini, hazinesinden hem yeni hem eski değerler çıkaran bir mal
sahibine benzer.
[1] (Matta 3.17); 28.19 Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin.
[2] Matta 11.25 İsa bundan sonra şöyle dedi: «Baba, göğün ve yerin Rabbi! Bu gerçekleri bilge ve akıllı kişilerden gizleyip küçük çocuklara açtığın için sana şükrederim. 26Evet Baba, bunun böyle olması senin isteğindi. 27«Babam her şeyi bana emanet etti. Oğul'u, Baba'dan başka kimse tanımaz. Oğul'dan ve Oğul'un Baba'yı tanıtmayı dilediği kişilerden başkası da Baba'yı tanımaz. 28«Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size huzur veririm. 29Ben yumuşak huylu ve alçakgönüllüyüm. Boyunduruğuma girin ve benden öğrenin, böylece canlarınız huzur bulur. 30Boyunduruğum kolay taşınır, vereceğim yük de hafiftir.»
[3] 3:1-2; 4:17,23; 6:10-13,33; 9:35; 10:7; 11:11-12; 12:28; 13:1-52; 16:19,28; 18:23‑25; 20:1 16; 22:2-14; 24:14; 25:1-46
[4] 6:19-34; 8:18-22; 10:16-42; 16:25-26; 19:16-30
[5] Hoşeya 11.1
[6] Tanrı,
Onun Oğul olduğunu söylemiştir (3.17; 17.5), cinli iki kişi ondan Tanrı’nın
Oğlu
olarak bahseder (8.29).
[7] 20:1-16; 22:1-14; 25:1-13, 14-30,
[8] Galatyalılar 5:22-23 ayetlerindeki Ruh’un meyveleriyle arasında bir bağ yada paralellik olduğunu söyleyebiliriz.
[9] Romalılar 6:18 Günahtan özgür kılınarak doğruluğun köleleri oldunuz. 22 Şimdiyse günahtan özgür kılınıp Tanrı'nın kulları olduğunuza göre kazancınız, kutsallaşma ve bunun sonucu olan sonsuz yaşamdır. Romalılar 8:2 Çünkü yaşam veren Ruh'un yasası, Mesih İsa sayesinde beni günahın ve ölümün yasasından özgür kıldı.
[10] Romalılar 10:4: Ne var ki, her iman edenin aklanması için Mesih, Kutsal Yasa'nın sonudur. I.Korintliler 15:45 Nitekim şöyle yazılmıştır: «İlk insan Âdem, yaşayan bir can oldu.» Son Âdem ise yaşam veren bir ruh oldu.
[11] Mesih’in (Matta 7:24-27) ayetlerindeki sözlerini şu sözlerle karşılaştırın: Tesniye 30:14 Tanrı sözü size çok yakındır; uymanız için ağzınızda ve yüreğinizdedir. 15 "İşte bugün önünüze yaşamla iyiliği, ölümle kötülüğü koyuyorum. 16 Bugün size Tanrınız RAB'bi sevmeyi, yollarında yürümeyi, buyruklarına, kurallarına, ilkelerine uymayı buyuruyorum. Öyle ki, yaşayasınız, çoğalasınız ve mülk edinmek için gideceğiniz ülkede Tanrınız RAB tarafından kutsanasınız. 17 "Eğer yoldan döner, kulak vermezseniz, ayartılır, başka ilahlara eğilip taparsanız, 18 bugün size kesinlikle yok olacağınızı bildiriyorum. Şeria Irmağı'ndan geçip mülk edinmek için gideceğiniz ülkede uzun yaşamayacaksınız. 19 "Önünüze yaşamla ölümü, kutsamayla laneti koyduğuma bugün yeri göğü size karşı tanık gösteriyorum. Yaşamı seçin ki, siz de çocuklarınız da yaşayasınız. 20 Tanrınız RAB'bi sevin, sözüne uyup O'na bağlanın. RAB yaşamınızdır; kendilerine vereceğine ilişkin atalarınız İbrahim'e, İshak'a, Yakup'a söz verdiği ülkede uzun yaşamanızı sağlayacaktır."
[12] Çıkış 12:15, Matta 16:6, 12, Markos 8:15, I.Korintliler 5:6-8, Galatyalılar 5:9 (Vahiy 2:20): Genelde Kutsal Kitapta maya kötülüğü temsil etmektedir. Eğer burada yalnızca maya kelimesinde odaklanarak yorum yaparsak Mesih İsa’nın burada Göklerin Egemenliğini kötü bir şeye benzettiğini söyleyemeyeceğimize göre bu benzetmenin egemenliğe karşı olan yanlış öğretişleri işaret ettiğini düşünebiliriz [fakat İsa Mesih burada “maya’yı” iyi anlamda kullanmıştır]. İsa Mesih’in ne dediğine dikkat edin: “Göklerin Egemenliği, bir kadının alıp tüm hamuru kabartmak için üç ölçek una karıştırdığı mayaya benzer.” Mesih burada mayanın hamuru kabartmasının kaçınılmaz olduğu gibi, Göklerin Egemenliğinin de [dünyanın mayasına karşın] kaçınılmaz bir şekilde ortaya çıkacağını anlatmaktadır.
[13] Mezmur 17:8 Koru beni gözbebeği gibi; Kanatlarının gölgesine gizle. Mezmur 91:4 Seni kanatlarının altına alır, Onların altına sığınırsın. O'nun sadakati senin kalkanın, siperin olur. Mesih’in Matta 23:1-36 ayetleri arasındaki sözlerini 13:13-15, 53-58 ayetlerinde İsa’nın Ferisiler tarafından reddedilmesi ve yaptığı tüm iyi şeyleri ve mucizeleri kabul etmemeleri ile ilişkili olarak düşünebiliriz.