Hristiyanlıkta
ONDALIK, SUNU VE SADAKA
“Dünyasal zenginlik ve mal konusunda Kutsal Kitap’a göre edinmemiz gereken yüreğin ne olduğu ve Hristiyanlıkta Ondalık-Sunu-Sadaka hakkında bir araştırma”
KONU:
1-) “Ondalık-Sunu-Sadaka” hakkında “çoğu insan neden maddi kurbanlar ver[e]miyor?” sorusundan yola çıkarak; bunların ne olduğu, neden verildiği konusunu açıklığa kavuşturmak; ve böylece bu kurbanların ne olduğunu anlatmaya ya da Kutsal Kitap’ta olduğunun ispatına kalkmadan; “'Verme' konusunda değişmesi gereken yürek tutumu” hakkında Kutsal Kitap’ın, Hristiyanlara kazandırmak istediği yürek tutumu ve berekti doğru anlamak.
2-) “Hristiaynlıkta Ondalık-Sunu-Sadaka” konusuna bakarak, bu konddaki ilgisizliği, isteksizliği, kararsızlığı, bilgisizliği ve/veya umursamazlığı ortaya çıkarmak.
1-)
Kutsal Kitap’a bakıp da “ondalık diye bir şeye inanmıyorum” diyebilecek kimse var mıdır, bilemiyorum? Kişiler böyle söylemeyebilir ya da bu konuda sessiz kalabilirler. Ancak kişiler kendi hayatlarına baktıklarında onların tanıklığı gerçekte ne söylüyor? Esas önemli olan da budur. Bu konu da bazen kişisel dua ya da kişisel oruç gibi, dışardan bakıldığında pek belli olmayabilir. Bu vaaz/çalışma serisinin amacı da kişilerin bu konuda kendi yüreklerini tartmaları içindir.
Ancak açık bir şey var ki, Kutsal Kitap’a rağmen “maddi kurbanlar” konusunda sessiz, ilgisiz, isteksiz ve umursamaz kalan kimseler bu konuda bir araştırma yapma, bu konuda samimi bir dua ile Tanrı’nın önünde durarak yüreklerini tartmak ve kendilerini Kutsal Ruh’un araştırmasına teslim etmek gibi bir girişim konusunda kararsız kimselerdir.
Onların bu kararsızlığı bu konudaki samimi bir araştırmanın önünde engel teşkil etmektedir. Bu engel de kişilerin bilgisizliklerini korumaya yardım ettiği gibi, onların ilgisizlik, isteksizlik ve umursamazlıklarını da güçlendirmektedir. “Yüreği kararsızlıkla karışmış Hristiyan kalabalığı” düşündürücü, şaşırtıcı, üzücü değil mi? Hatta korkunç! “VERME” konusunda cimri olan kimseler hayatlarında “bir Hristiyan erdemini” daha eksik yaşayan kimseler olarak kalmış olduklarını iyi düşünmelidirler.
Unutmayalım ki, “ondalığa inanmayan” ya da böyle olduğunu söylemese bile, yaşamında ondalığın aldığı yer konusunda öyle görünen kimseler gerçekte ondalığından daha azını veren ya da vermekten hep kaçınan kimselerdir.
Kişilerin “VERME” konusunda yüreklerinin soğuk olması, o kişinin ruhani hayatının düzeyi konusunda da bir işarettir. Kararsız ve huzursuz bir yürek tutumu içindeki kimseler “elinde olana göre tatminkâr bir şekilde yaşayan” kimseler olamayacaklardır.
Kişilerin “VERME” konusunda yüreklerinin soğuk olması, kişinin Tanrı’ya olan bakışı, tutumu ya da duruşu konusunda bir problemin işaretidir. Kişinin böyle bir problemi de kişinin dünyasal bütün işlerini ve dünyasal bütün yaşamını etkiler.
2-)
Maddi Kurbanlar ve “VERME YÜREĞİ” konusunda Kelam Çalışması burada bitmiyor; ancak Kutsal Kitap boyunca bu konuda bakılabilecek daha çok örnekler olduğunu hatırlatıyor ve Tanrı’yı Sözü’ndeki vaatler ve bereketler için övüyoruz!
Tesniye 12:1 "Atalarınızın Tanrısı RAB'bin mülk edinmek için size verdiği ülkede yaşamınız boyunca uymanız gereken kurallar, ilkeler şunlardır:
4 "Siz Tanrınız RAB'be bu biçimde tapmamalısınız.
6 Yakmalık sunularınızı, kurbanlarınızı, ondalıklarınızı, bağışlarınızı, dilek adaklarınızı, gönülden verdiğiniz sunuları, sığırlarınızın ve davarlarınızın ilk doğanlarını oraya götüreceksiniz.
7 Orada, sizi kutsayan Tanrınız RAB'bin huzurunda, siz de aileleriniz de yiyeceksiniz ve el attığınız her işte sevinç bulacaksınız.
11 Tanrınız RAB adını yerleştirmek için bir yer seçecek. Size buyurduğum her şeyi oraya götüreceksiniz: Yakmalık sunularınızı, kurbanlarınızı, ondalıklarınızı, bağışlarınızı, RAB'be adadığınız bütün özel adaklarınızı.
12 Siz, oğullarınız, kızlarınız, erkek ve kadın köleleriniz, kentlerinizde yaşayan Levililer Tanrınız RAB'bin huzurunda sevineceksiniz. Çünkü Levililer'in sizin gibi kendilerine ait payları ve mülkleri yoktur.
19 Ülkede yaşadığınız sürece Levililer'i yüzüstü bırakmamaya dikkat edin.
28 Size bildirdiğim bütün bu buyruklara iyice uyun ki, size ve sizden sonra gelen çocuklarınıza sürekli iyilik gelsin. Böylece Tanrınız RAB'bin gözünde iyi ve doğru olanı yapmış olacaksınız."
Tesniye 12. bölümden alıntı yaptığımız bu ayetler Tanrı’yı hoşnut eden tapınma içinde ondalıklardan (Maddi Kurbanlardan) bahsediyor. Bu ayetlerde Tanrı’yı hoşnut eden tapınma ve Tanrı’yı hoşnut eden ondalık bir başarı ve bir doygunluk bereketi vaat etmektedir. Tanrı’yı hoşnut eden tapınma ile birlikte Tanrı’yı hoşnut eden ondalık ile Tanrı’nın her işte iyiliğinin bize ve soyumuza gelmesi bereketi vaat edilmektedir.
Tanrı’nın hoşnut olduğu orucun anlatıldığı İşaya 58. bölümde de benzer bir yaklaşım görüyoruz. Tanrı’nın hoşnut olduğu oruçtan bahsedilirken Şabat Günü’nü tutmaktan yani Tanrı’ya dua ve tapınma sunmaktan bahsediyor. Tanrı’nın hoşnut olduğu oruç ve tapınma aynı zamanda yoksulların hatırlanmasını da (8, 10) içeriyor. Ve özellikle 8-14 ayetler arasında böyle yapmanın Tesniye 12. bölümde özetlemeye çalıştığımız şekilde bir üzerimize bereket getirdiğini okuyoruz.
Tesniye 12. ve İşaya 58. bölümlere bakarak zenginliğin[1] [ve bereketin] yolunu şu üç disiplin ile özetleyebiliriz:
– Tanrı’yı hoşnut eden dua ve tapınma.
– Tanrı’yı hoşnut eden oruç.
– Tanrı’yı hoşnut eden ondalık-sunu-sadaka.
Diğer yandan V. Bölümü hatırlarsak; aklında halen “kazandığım bana yetmiyor; yeterince kazandığım zaman ondalık vermeye başlayacağım” şeklinde bir düşüncede olan kimselere ise şu ayetlerle cevap veriyoruz:
Süleyman’ın Meselleri 28:20 Güvenilir kişi bolluğa erer,
Zengin olmaya can atansa beladan kurtulamaz.
Tesniye 8:11 Tanrınız RAB'bi unutmamaya dikkat edin. Bugün size bildirdiğim buyruklarını, ilkelerini, kurallarını savsaklamayın.
12 Yiyip doyduğunuzda, güzel evler yapıp yerleştiğinizde,
13 sığırlarınız, davarlarınız çoğaldığında, altınınız, gümüşünüz ve her şeyiniz arttığında,
14 böbürlenmemeye ve sizi Mısır'dan, köle olduğunuz ülkeden çıkaran Tanrınız RAB'bi unutmamaya dikkat edin.
Mezmur 62:10b … Varlığınız artsa bile, ona gönül bağlamayın.
Markos 4:18-19 Yine bazıları dikenler arasında ekilen tohumlara benzerler. Bunlar sözü işitirler, ama dünyasal kaygılar, zenginliğin aldatıcılığı ve daha başka hevesler araya girip sözü boğar ve ürün vermesini engeller.
“Vermek, almaktan daha büyük mutluluktur” diyen Tanrı Sözü’nün yaşamlarınıza sevinçli bir bereket olmasını dilerim.
[1] XI.4. bölümünde 'Vermek, almaktan daha büyük mutluluktur (berekettir)' diyen ayete ve ‘sizin eksiğiniz tamamlanacaktır’ diyen ayete dayalı olarak “ondalık vererek zengin olmak” şeklinde bir öğretişten kaçındığımızı burada tekrar hatırlayalım.