AMİN
Buraya kadar gördüğümüz Kutsal Kitap içindeki tapınma
uygulamalarının bizler önderler ve cemaat olarak karşılıklı bir diyalog içine
getirdiğini görüyoruz. Yani bir izlenen (Ayini Yöneten) bir de izleyen [sessiz
bir grup (cemaat)] yok. İbadet içinde cemaatin “amin” diyen karşılık vermeleri olmazsa İbadette bir şeyler eksik
kalır. Eğer cemaat sesli “AMİN”
demiyorsa kendini o tapınmanın bir parçası olarak da göremeyecektir. “Amin” ifadeleri ile böylece Tanrı’ya
sunulan duaların bir parçasını da cemaat oluşturmuş olacaktır. Yani “Amin” ifadesi ile yapılan her şeyi
cemaat tek tek kendisi yapmış gibi olur.
I.Tarihler
16: 36 İsrail'in Tanrısı RAB'be
Öncesizlikten sonsuza dek övgüler
olsun!" Bütün halk, "Amin!"
diyerek RAB'be övgüler sundu.
Ancak “Amin”
ifadesi sadece şükran dualarında kullanmak için değildir. Kutsal Yazılarla
yapılan bütün dualarda, Yasa’ya uygun yeminlerde (Tesniye 27:14-26) halkın
yüksek sesle kullandığı bir ifadedir:
Nehemya 5: 13 Sonra eteğimi silktim ve dedim ki: "Kim verdiği
sözü tutmazsa, Tanrı da onu böyle silksin; malını mülkünü elinden alsın;
tamtakır bıraksın." Herkes buna, "Amin"
dedi ve RAB'be övgüler sundu. Ve sözlerini tuttular.
Diğer taraftan “Amin” kelimesi Vahiy 3:14 ayetinde İsa Mesih’in bir unvanı [ismi]
olarak da geçer. Böylece Kutsal Yazılardaki yüksek sesle yapılan “Amin’lerin” ayin içinde kullanılmasının
ne kadar güzel bir teşvik olduğu da açığa çıkıyor. Böylece her şey bizi
Mesih’e yönlendiriyor:
Mezmur 41:13 Öncesizlikten sonsuza dek,
Övgüler olsun İsrail'in Tanrısı RAB'be!
Amin! Amin!
Mezmur 72: 19 Yüce adına sonsuza dek övgüler olsun,
Bütün yeryüzü O'nun yüceliğiyle dolsun!
Amin! Amin!
Mezmur 89: 52 Sonsuza dek övgüler olsun RAB'be!
Amin! Amin!
Mezmur 106: 48 Öncesizlikten sonsuza dek,
İsrail'in Tanrısı RAB'be
övgüler olsun!
Bütün halk, "Amin!" desin.
RAB'be övgüler
olsun!
Aslında
bu gerçekler “Halleluya” ifadesi için de geçerlidir. ‘Amin’ ve ‘Halleluya’ kelimeleri tüm dünyada
bütün kiliseler aynı şekilde kullanıyor. Tercüme etmek gerekmiyor. Her lisanda
aynı. Bu ifadeleri Tanrı halkı yüzyıllardan beri aynı şekilde kullanmaktadır.
Eski Ahitteki ve Yeni ahitteki bütün azizler aynı şekilde bu kelimeleri
kullandılar. Yani bu kelimeler tek başlarına bile tarih boyunca tek bir Bedene
ait olduğumuzu vurgulaşmıştır.
Eğer pastör duayı yaptığında kendisi “amin” demesine gerek
kalmadan halk bunu kendiliğinden söylüyorsa bu çok güzel bir şey olur. Bu
şekilde cemaatin “amin” diyerek katılması bir gerçeği özellikle vurguluyor.
“Amin” denildiğinde bundan önceki dua, övgü, yakarış, dilek veya açıklama, ne
varsa; “bu söylenen şeylere aynen katılıyorum” anlamındadır.
Bazen koronun
değişik makamlarda “amin” söyleyerek cemaate teşvik vermesi de güzel bir
uygulamadır.