Vaaz/Kelam Çalışması: İman
Açıklaması Üzerine
Presbiteryen Kilisesi,
Reform Seminer Notu
Yazan: Rev. Donald Cobb
Editör: Rev. İlhan Keskinöz
Elçisel
İman Açıklaması…
15. “Kutsal Evrensel Kilise’ye”
(Matta 16:16-19, Efesliler 4:7-16,
I.Korintliler 1:1-3, Efesliler 1:20-23)
Kilise, Tanrı’nın
aralarında yaşamak ve onlara Mesih’te olan kurtuluş ve kutsallığı vermek üzere
yanına getirdiği halktır. Kilise, Mesih’e birleştiği için kutsal ve
evrenseldir.
Heidelberg İlmihali 54.
GENEL BAKIŞ
(Westminster İnanç Açıklamasından (XXV) ve Uzun İlmihalden derlenmiştir)
I. Gözle görülmeyen evrensel (katolik) kilise, Baş olan Mesih’in yetkisi
altında geçmişte, şu an ve gelecekte toplanan tüm seçilmişlerden oluşur. Kilise
Mesih’in bedenidir.
(65) Gözle görülmeyen kilisenin üyeleri, Mesih
aracılığıyla lütufta ve görkemde O’nunla birlikteliği ve paydaşlığı tadarlar.
II. Gözle görülen kilise müjdenin yetkisi altındadır. Kilise önceden yasa
altında olanlar gibi tek bir ulus ile sınırlı değildir. Bütün dünyada gerçek
dini benimsemiş olanlardan ve onların çocuklarından oluşur. Kilise, Rab İsa
Mesih’in egemenliğidir; Tanrı’nın evi ve ailesidir. Kilise dışında bir kurtuluş
olanaksızdır.
(63) Gözle görülen kilise, Tanrı’nın özel ilgisi ve
yönetimi altındadır; düşmanlarının saldırılarına rağmen tüm çağlar boyunca
Tanrı tarafından savunulma ve korunma ayrıcalığına sahiptir. Kutsalların
paydaşlığının ve kurtuluş yolunun sunulduğu yerdir.
III. Gözle görülen bu evrensel (katolik) kiliseye Mesih, bu yaşamda
dünyanın sonuna kadar kutsalların toplanması ve yetkinleştirilmesi için
Tanrı’nın hizmetini, vahyini ve kanunlarını vermiştir.
IV. Bazı Kiliseler, Müjde doktrininin öğretilmesine ve kabul edilmesine,
buyruklara uyulmasına ve tapınma toplantılarına göre daha az ya da daha fazla paktır.
V. Gökyüzünün altındaki en pak kiliselerde bile hem yanlışlığa hem de
karışıklığa açıktır; Ancak her şeye rağmen, yeryüzünde Tanrı’ya, O’nun isteğine
göre tapınan bir kilise daima varolacaktır.
VI.
Kilisenin, Rab İsa Mesih’ten başka bir başı yoktur.
B-) RAB’BİN
YAŞADIĞI MEKAN
İsa Mesih, kendi Topluluğunu belirli bir amaçla bir araya getiriyor: Halkının arasında yaşamak ve onların Rab’bi olmak... Yaratılışın ta başlangıcında Tanrı’nın amacı, Yaratıcı’yı tanıyarak yaşayan ve etkinliklerinde O’nu yücelten bir insanlık yaratmaktı. Günah bile, bu amacı yok edemedi. İnsan Tanrı’dan uzaklaştığı zaman Tanrı kendine İbrahim soyundan bir halk seçti ve onlara şu vaadi verdi:
Tekvin 17:7 Ve sana, ve senden
sonra soyununa, Tanrı olmak için seninle ve senden sonra soyunla benim aramda
antlaşmamı, nesillerince ebedi antlaşma olarak sürdüreceğim
Kutsal Yazılar boyunca
Tanrı, bu amaç doğrultusunda hükümediyor ve İbrahim’e verdiği sözü şu şekilde
tekrar ediyor: “Ben Sizin Tanrınız
olacağım, siz de benim halkım olacaksınız”. Böylece bu ifade hem Eski
Ahit’te hem de Yeni Ahit’te tekrarlanan bir nakarat gibi karşımıza çıkıyor.[1] Bu ilişki
sadece efendi ve kul arasında olan bir ilişki değildir: aksine Tanrı, onlara
huzurunu, bereketlerini, koruma ve kurtarışını vermek üzere kendini halkıyla
birleştiriyor.[2] Aslında Eski
Antlaşmadaki sayısı çok olan buyruklar, ancak bu açıdan anlaşılabilir. Tanrı
Kutsal Yasayı İsraillilere veririken insanlar Tanrı’ya giden yeni bir yol
yaratsınlar diye bunu yapmadı. Aksine Yasa’nın anlamı Tanrı’nın lütfuna ve
kurtuluşuna dayanan daha önceden var olan
ilişkinin içinden kaynaklanıyor.[3] Tanrı’nın
yaşam verici huzuru ve bereketi olmadan hiçbirşeyin anlamı yoktur. Tanrı’nın
esenlik, bereket ve halkı ile birlikteliği yoksa ne Kutsal Yasanın, ne koruma
ile ilgili olan vaatlerin, ne de vaadedilen bir ülkenin kendi başına bir değeri
ya da anlamı yoktur. Tanrı’nın halkı,
ancak Tanrı onları yanına getirdiği ve aralarında yaşadığı zaman Tanrı’yla
birleşmiş olarak varolabilirler:
Çıkış 33: 15 Musa, «Eğer varlığın
bize eşlik etmeyecekse, bizi buradan çıkarma» dedi, 16 «Yoksa benden ve
halkından hoşnut kaldığın nereden bilinecek? Bize eşlik etmenden, değil mi?
Ancak o zaman benimle halkın yeryüzünün öteki halklarından ayırt edilebiliriz.»
Başka bir deyişle,
Tanrı’nın halkının yaşamı, baştan sonuna kadar lütufla ve Tanrı ile birlikte yürümekle belirlenmiştir.
Eski Ahit’te gerçek olan bu
şeyler Yeni Ahit içinde daha da açıklığa kavuşuyor. Mesih, Topluluğuna mükemmel
doğruluğu, huzuru ve kurtuluşunu yağdırmak üzere onu bir araya topluyor.
Mesih’te olduğumuz için O’nda olan tüm ruhsal kutsamaları alıyoruz (Efesliler
1:3). Mesih aramızda yaşıyor, bizimle birdir ve bizi Kutsal Ruh’un tapınağına
dönüştürüyor.[4] Ona ait
olduğumuz için, Onun doğruluğunu giyerek yargının içinden geçen yeni insanlık
biziz. Ve şimdi bile Mesih bizleri huzuru ve armağanlarla donatıyor (Efesliler
4:7-10):
Efesliler 4: 7 Ama lütuf her birimize
Mesih'in armağanı ölçüsünde bağışlandı.
8 Bunun için Kutsal Yazı şöyle der:
"Yükseğe çıktı ve tutsakları peşine taktı,
İnsanlara armağanlar verdi."
12 Öyle ki, kutsallar hizmet görevini yapmak ve
Mesih'in bedenini geliştirmek üzere donatılsın.
13 Sonunda hepimiz imanda ve Tanrı Oğlu'nu tanımada
birliğe, yetkinliğe, Mesih doluluğundaki olgunluk düzeyine erişeceğiz.
Böylece
Mesih bizleri yetkinliğe doğru yönlendiriyor (12. ayet), bizi iman ve gerçeği
tanımada geliştiriyor (13. ayet). Dirilen Mesih, Kutsal Ruh’un işi aracılığıyla
ölümünün ve dirilişinin gücünü yaşamlarımızda daha çok hissettiriyor!
Bu nedenle kilise evrensel açıları olan bir haber
ilan edip, tam gerçeğe sahip olduğunu iddia ediyorsa da, bunu asla kendini
başkalardan daha iyi hissettiği için yapmıyor. Aksine Kilise, tek yol, gerçek
ve yaşam olan Mesih’in içinde yaşadığını bildiği için ve layık olmamasına
rağmen evreni yaratan Tanrı tarafından satın alınıp korunduğu için bu şeyleri
yapıyor!
[1] Çıkış 6:7, Levililer 26:12, Tesniye 4:20;
29:12-13, Yeremya 31:33, Zekerya 8:8, II.Korintliler 6:16, Vahiy 21:13
[2] Çıkış 25:8; 29:45, Levililer 26:11-12,
Hezekiel 37:26-28, Zekerya 2:15
[3] On buyruğun önsüzünün önemini düşündüğümüz
zaman, bu belli oluyor: “Seni Mısır’dan, köle olduğun ülkeden çıkaran Tanrın
Yahve benim” (Çıkış 20:2); Kutsal Yasayı kendine çağırdığı ve kölelikten
kurtardığı kişilere, yani kendi halkına veriyor (Çıkış 19:4). Bu bakımından
buyruklar, kendilerini satınalan, kurtaran Tanrı’ya şükretmek üzere somut bir
yöntem olarak sunuyorlar. Daha Kutsal Yasa (Yazılı Yasa) yokken insanla bir
ilişki içinde yaşamak isteyen Tanrı, Adem ve Havva’yı bahçeye yerleştirdi,
onlara “bunu yap, bunu yapma”
şeklinde bir Yasa vermeden önce bile onlarla ilişki içindeydi. Günahın dünyaya
girişinden sonra bile insanı aradı, onu kendisine çağırdı. Nuh, İbrahim, İshak,
Yakup gibi iman ataları ile Yazılı Olmayan Ancak Kişisel İlişkiye Dayanan
Antlaşmasal bir ilişki içindeydi.
[4] Matta 1:23; 18:20; 28:20; I.Korintliler
3:16; 6:17; Efesliler 2:22; I.Petrus 2:4-5