Vaaz/Kelam Çalışması: İman
Açıklaması Üzerine
Presbiteryen Kilisesi,
Reform Seminer Notu
Yazan: Rev. Donald Cobb
Editör: Rev. İlhan Keskinöz
Elçisel
İman Açıklaması…
3. “Göğün ve yerin yaratanı”
(Tekvin 1, Mezmur
104:10-30, II.Petrus 3:3-10)
Tanrı,
Yaratıcı olduğu için O’nu ilk yaratılışın iyiliğinin Rab’bi, lütufkar olan
sağlayışın Rab’bi; kendi Egemenliği için yaratılışı elinde tutan Rab olarak
ilan edebiliriz.
Heidelberg İlmihali 26.
Heidelberg İlmihali 27.
Heidelberg İlmihali 28.
B-) TANRI’NIN DÜNYAMIZDA DEVAMLI BULUNMASI
Tanrı’nın
hareketi sadece yaratılışın başlangıcıyla sınırlı değildir. Tanrı yarattığı
varlıkları devam ettitir, canlıları beslemeye ve korumaya devam etmektedir.
Yani varlığımızın devam etmesi O’nun koruma işinin sonucudur.
Mezmur 104: 10 Vadilerde fışkırttığın pınarlar,
Dağların arasından akar.
13 Gökteki evinden dağları sularsın,
Yeryüzü işlerinin meyvesine doyar.
14 Hayvanlar için ot,
İnsanların yararı için bitkiler yetiştirirsin;
İnsanlar ekmeğini topraktan çıkarsın diye,
15 Yüreklerini sevindiren şarabı,
Yüzlerini güldüren zeytinyağını,
Güçlerini arttıran ekmeği hep sen verirsin.
16 RAB'bin ağaçları,
Kendi diktiği Lübnan sedirleri suya doyar.
Pınarların
su vermesi ve topraktan yiyecek çıkması için Tanrı yeryüzüne yağmur gönderiyor.
Mezmur 104: 19 Mevsimleri göstersin diye ayı,
Batacağı zamanı bilen güneşi yarattın.
20 Karartırsın ortalığı, gece olur,
Başlar kıpırdamaya orman hayvanları.
Dünyanın
yörünge etrafında dönmesine ve güneşin parlamasına Tanrı izin veriyor.
Mezmur 104: 11 Bütün kır hayvanlarını suvarır,
Yaban eşeklerinin susuzluğunu giderirler.
12 Kuşlar yanlarında yuva kurar,
Dalların arasında ötüşürler.
17 Kuşlar orada yuva yapar,
Leyleğin evi ise çamlardadır.
18 Yüksek dağlar dağ keçilerinin uğrağı,
Kayalar kaya tavşanlarının sığınağıdır.
21 Genç aslan av peşinde kükrer,
Tanrı'dan yiyecek ister.
27 Hepsi seni bekliyor,
Yiyeceklerini zamanında veresin diye.
28 Sen verince onlar toplar,
Sen elini açınca onlar iyiliğe doyar.
Hayvanlara
–en güçlü olanlara bile- Tanrı yiyecek sağlıyor.
Mezmur 104: 29 Yüzünü gizleyince dehşete kapılırlar,
Soluklarını kesince ölüp toprak olurlar.
Eğer
Tanrı yaşam verici huzurunu uzaklaştırırsa yarattıkları toza, evren ise hiçliğe
dönecektir.
Ama
Tanrı yaratılışı koruma ve devam ettirme işine (Tanrı’nın Sağlayışı[1]) devam ettiği için
yaratılış ayakta durabilmektedir.[2] Bu şekilde Tanrı düşmüş yaratılışa –O’nun Rab
olmasına karşı gelenlere bile– yağmuru ve güneşiyle, iyiliği ve merhametiyle
Kendi büyüklüğünü ve şefkatini gösteriyor: Tanrı’nın sağlayışı ve koruması,
sadece Hristiyanlara verilmiyor; Tanrı’nın düşmanlarına bile veriliyor:
Matta 5: 45
Öyle ki, göklerdeki Babanız'ın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem
kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu hem doğruların hem eğrilerin
üzerine yağdırır. 46 Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz olur? Vergi görevlileri de öyle yapmıyor mu? 47
Yalnız kardeşlerinize selam verirseniz, fazladan ne yapmış olursunuz?
Putperestler de öyle yapmıyor mu?
Mezmur 145: 9 RAB herkese iyi davranır,
Sevecenliği bütün yapıtlarını kapsar.
Tanrı’nın
sağlayışı, tarihteki tüm olayları ve insanın tüm hareketlerini kapsıyor. Tanrı,
dünyayı yerinde tutmakla yetinmiyor, her şeyi –ne kadar küçük görünürse bile-
yönlendirip, yönetiyor ve her durumda halkının iyiliği için etkin bir şekilde
çalışıyor (Matta 10:29-31; Romalılar 8:28). Bu nedenle bir Hristiyan’ın bugün
ve gelecek hakkında sarsılmaz bir güveni vardır. Çünkü bizi yaratan Tanrı, bizi
ve tüm insanlarının hareketlerine dair her şeyi güçlü eliyle tutuyor.
Belçika İnanç Açıklaması (13
–Tanrı’nın Sağlayışı Doktrini) bu
gerçeği çok güzel bir şekilde tarif ediyor:
İyi olan Tanrı,
her şeyi yarattıktan sonra,
bu yarattıklarını şansa ya da tesadüfe bırakmamıştır fakat
onları kendi kutsal arzusuna göre
yönlendirir ve yönetir.
Bunu öyle bir şekilde yapar ki, dünya üzerindeki hiçbir şey
O’nun sistemli düzeni dışında gerçekleşemez.
Bununla birlikte Tanrı,
gerçekleşen günahların ne yazarıdır
ne de bu günahlar yüzünden suçlanacak olandır.
O’nun gücü ve iyiliği
o kadar yüce ve kavranılamayandır ki,
cinler ve kötü insanlar adil olmayan işler yaparken bile
Tanrı tüm bu işlerini en mükemmel ve adil bir biçimde
düzenler ve uygular.
Uygunsuz bir merak ile
Tanrı’nın insan anlayışını ve
bizim kavrama yeteneğimizi aşan işlerini
sorgulama niyetinde değiliz.
Ancak tüm yumuşaklık
ve hürmetimizle
Tanrı’nın bizden saklı olan
adil yargılarını hayranlıkla seviyoruz,
İsa Mesih’in birer öğrencileri olmaktan
hoşnut oluyoruz,
bizlere Söz’ünde göstermiş oldukları ile
yetiniyoruz
ve o sınırları aşmıyoruz.
Bu doktrin bizlere tarifsiz bir esenlik verir
bizlere hiçbir şeyin tesadüfi olamayacağını,
her şeyin sadece göklerdeki lütufkar Babamızın
düzenlemelerine göre gerçekleşeceğini öğretir.
O, bizleri bir Baba şefkati ile gözetir,
tüm yaratıkları hükmü altında tutar,
Babamızın arzusu olmadıkça
ne başımızdan bir tel saç,
(ki hepsi tek tek sayılıdır)
ne de göklerdeki küçük bir kuş
yere düşebilir.
Bizler bu düşünce ile huzur buluruz,
biliriz ki, Babamızın kontrolü altında olan
ne cinler ne de düşmanlarımız
O’nun izni ve isteği olmadıkça
bize zarar veremez.
Bu yüzden
Tanrı hiçbir şeye karışmaz
ve her şeyi şansa bırakmıştır
diyen Epikürcülerin[i] lanetli hatasını
reddederiz.
[1] Westminster İnanç Açıklaması V/1-7
[2] Eyüp 33:43; 34:14-15, Mezmur 147:8-9;
65:10-11, Elçilerin İşleri 17:28
[i] İngilizcede Epicurean. Epicurus (İ.Ö. 341-270).
Temel olarak bu dünyadaki yaşamın amacını zevklerde aradı. İnsanlara ve kendine
zarar vermeden, dikkatlice ve bilgece hayatın zevklerini yaşamayı amaçladı.
Böylece tecrübeler yoluyla bilgiye ulaşılacağını düşündü. Bu düşünce aşırı
bağımsızlık fikrini getirdiğinden böyle düşünen kimseler toplum içinde
sorumluluk almak istemediler. Pavlus da epikürcüler ile konuştu.