ÖFKEYİ YÖNLENDİREBİLMEK

 

 

Dünyada ülkeleri sürekli barış ve refah müjdeleyen mesajlar verirler. ancak bu mesajların dünya barışına bir katkısı olmuyor. askeri teknolojide ilerlemek için açlıktan ölen insanları görmüyor ve insana yapılması gereken yatırımı ihmal edip insan hayatını tehlikeye atan şeylere önem veriyorlar, barış getirmek için savaş ediyorlar. her ulustan insanlar barış istiyor; aileleri, komşuları ile birlikte barış içinde yaşamak istiyor; ancak halen dünyada ailelerin çocuklarını güvenle oynamaya bırakabilecekleri güvenli bir sokak yok; her an bir saldırı, her an bir yaralama, her an bir taciz, her an bir şantaj için adam kaçırma, her an bir dengesiz kişinin saldırı veya alıkoyma tehlikesi… dünya üzerinde birikmiş bir öfke ve gurur var.

 

sürekli artan bireysel ve toplumsal şiddet, insanları kendi adaletlerini aramaya, kendi çıkarı için şiddet kullanmaya motive ediyor. bencilliğini ve gururunu yenme mücadelesi yerine cehaletin karanlığına teslim olmuş bir şekilde sürekli kendi ‘ben’ini doyurmak için saldırganlaşıyor. aslında her şiddet ve öfke gösterdikleri durumlar onların içsel varlığını biraz daha ölüme doğru götürüyor.

 

“öfkelenin, ama günah işlemeyin, öfkenizin üzerine güneş batmasın” diyen ayet önemli bir uyarı. çünkü aksi bir durum Tanrısallığın önünde engel teşkil ediyor. bu yüzden de “İblis'e de fırsat vermeyin” diyerek Kutsal Yazılar bizi uyarıyor. o halde her günkü dualarımızda esenliği aramak için yalvarırken, tövbe ve itiraflarımızda, unuttuğumuz, yok saymaya veya kendimizde görmemeye çalıştığımız konuları da RAB’bin önüne getirmeliyiz. öfke normal, bir insani tepkidir. bu duygu açlık gibi, susuzluk gibi yaratılışımıza uygun yollarla yatıştırılmalıdır. toplumun alışık olduğu öfke dışavurumuna karşılık olumlu bir öfke sergileyebilenler Mesih’in örneğini izlemiş olurlar. “benim evime bütün ulusların dua evi denecektir” diyen Kutsal Yazıyı bilmeseydik Mesih’in tapınaktan satıcıları kovmasının kutsal bir öfke olduğunu bilemezdik.

 

Kutsal Yazıları okuyup öğrendikçe Tanrı’nın suretinde yaratılmış varlıklar olmazının bize getirdiği sorumlulukları daha iyi anlayıp davranışlarımızı buna göre belirlemekte daha doğru adımlar atarız.

 

öfkeyi yanlış biçimde dışa vuranlar öncelikle kendilerini yaralarlar. öfkelerini yanlış biçimde boşalttıkları kişiye zarar verirler, topluma görmeye alışık oldukları bir örneği devam etmeleri yolunda kötü bir teşvik olurlar. diğer yandan böyle bir hareket sana güvenenleri ve seni sevenleri de üzer.

 

Tanrı öfkelenen insanları kendi amaçları için kullanır; ancak öfkesini kutsal bir şekilde gösteremeyenleri cezalandırır.

 

haksızlıklarla incinenlerin yüreklerini Tanrı’ya getirmelerinden daha büyük bir bereket yolu var mı?

 

“İşte, ekinlerinizi biçen işçilerin haksızca alıkoyduğunuz ücretleri size karşı haykırıyor. orakçıların feryadı Her Şeye Egemen RAB'bin kulağına erişti” diyen ayet güveni kendi gücümüz ya da planımızdan Tanrı’nın her yerde olduğu ve her şeyi bilip gördüğü gerçeğine sarılmamız için yeterlidir; Tanrı’ya güven ve umutla kendimizi teslim etmek için yeterlidir; ölümde ve acıda, gözyaşı ve sıkıntıda, her baskı, ayartı ve zorluklarda bile...

 

unutma, “Tanrı bizden yanaysa, kim bize karşı olabilir?” diyen ayet “yoksul olanlara, yaslı olanlara, yumuşak huylu olanlara, doğruluğa acıkıp susayanlara, yüreği temiz olanlara, merhametli olanlara, barışı sağlayanlara, doğruluk uğruna zulüm görenlere” uygun zamanda teselli ve merhamet bulacaklarının güvencesini vermiştir; bu sözler gerçek ve sadıktır; çünkü bu Kutsal Sözlerin Sahibi OLAN gerçek ve sadıktır.

 

Tanrısallığı yaşamaya “sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı” engel? hatırla, “ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa'da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir” diyen sözler, bunları bir kalkan gibi giyinip çarmıh yolunda yürümemiz ve böylece dünyaya yaşamsal bir tanıklık verip, canlı mektuplar olarak her şeye cevap vermemiz için yeterlidir.

 

 

Rev. İlhan Keskinöz

www.twpc93.com / www.presbiteryen.org