KİLİSE TAKVİMİ

&

Hristiyan İbadeti

 

Tapınma İlahileri

(hymnody)

 

Yuhanna 1.1-5, 9-11, Romalılar 10:9-13, I.Korintliler 12:3, Efesliler 5:14, Filipililer 2:6-11, Koloseliler 1:15-20, I.Timoteyus 2:5-6, II.Timoteyus 2:11-13, İbraniler 1:3,

I.Petrus 3:18c-19, 22 ayetlerinin orijinal Grekçe metinde bir şiir gibi kelimeler seçilerek yazılmış olduğun gözlemlenmiştir. Şiir ve ilahiler arasında çok özel bir ayrım olmadığından da bazı araştırmacılar bu ayetlerin aynı zamanda ilk Hristiyan ilahileri olduğunu düşünmektedir.

 

Bitinya valisi Pliny imparatora Hristiyanlar hakkında yazdığı mektupta “Sanki İsa Tanrı’ymış gibi Hristiyanlar İsa’ya ilahi söylüyorlar” demiştir. İlk yüzyılda Mesih’in kimliğine yönelik çok yanlış fikirler çok olduğu için kilise kendi ilahilerini Mesih merkezli olarak düzenlemiştir. Bu ilahiler zaman içinde İman Açıklamalarının temeli olmuştur. İlk dört yüzyıl içinde pek çok yerde yaygınlaşmış olan TE DEUM ilahisi “Sen, ey Mesih görkemli Kralsın, Baba’nın sonsuz oğlusun” diyerek o dönemin yanlış inançlarına Mesih’i yücelterek cevap vermiştir.

 

Refomcular kendi dönemlerinde bazen ilahi söylemek ve Mezmur söylemek konusunda da düşünüler. Isaac Watts mezmurların söylenmesi konusunda diğer reformcularla aynı fikirdeydi. Çünkü Mezmurların tamamı [bütün diğer Kutsal Yazılar dahil] İsa hakkında bahsetmekteydi. Ancak Watts halk için bunun yeterince açık olmadığı söyleyerek Mezmurlara İsa adının dahil edildiği düzenlemeler yaparak Kutsal Yazılardan kaynaklanan ilahilerin çoğalmasında öncü olmuştur.

 

Türk İlahi kitabındaki 7 numaralı Kutlu Doğuş ilahisine İngilizce aslından baktığımızda bunun 98. Mezmurdan alındığını görmekteyiz:

           Sevin, dünya! Rab’dir gelen,

           Kral kabul edilsin!

           Herkes O’nda bulsun güven.

           Sesleri çınlasın!

           Sesleri çınlasın!

           Sesleri sevinçle çınlasın!

 

İlahiler kilisede toplanmış olan Tanrı halkını duaya teşvik eder. Ancak ilahilerin kilisenin dışındaki zamanlarda bireysel tapınma hayatının devamlılığına, Tanrı’ya her zamanda hizmete yönelik teşviki de vardır. Diğer yandan ilahiler Tanrı’ya tapınma sunduğumuz güçlü dualardır. Hristiyan tapınmasında ilahiler bu yüzden güçlü bir yer tutar:

Elçilerin İşleri 4:24 Arkadaşları bunu duyunca hep birlikte Tanrı'ya şöyle seslendiler:[1] «Ey Efendimiz! Göğü, yeri, denizi ve onların içindekilerin tümünü yaratan sensin.

 

Gerçi ayetin burada bahsettiği şey Mezmurun söylenmesidir ama ilahiler için de aynı şeyi söyleyebiliriz: İlahiler, ezgi ile söylediğimiz dualardır. İlahiler, tek bir parlama ile bir arada bulunan Tanrı halkının yüreklerini birlikte yakan ezgilerdir. İlahiler bizlerin duasını yönlendirir, bizlerin duasını etkiler, dua hayatımızın doğasını güzelleştirir. Bizler kilisede bir araya gelip ilahi söylediğimizde aslında bir arada yaşamayı, birlikte Tanrı’ya sevinçle hizmet etmeyi, birlikte dua etmeyi, bir bütünlük içinde birlikte bir duayı paylaşmayı pratik etmiş olmaktayız.

 

Mezmur 119: 171 Dudaklarımdan övgüler aksın,

Çünkü bana kurallarını öğretiyorsun.

172 Dilimde sözün ezgilere dönüşsün,

Çünkü bütün buyrukların doğrudur.

İlahiler ve ezgilerle Tanrı halkı Tanrı’nın kurtarışına ve bereketlerine sevinç ruhuyla Tanrı’yı yücelterek cevap vermiştir:

Çıkış 15 İsrail halkının kurtuluş ezgisidir.

Hakimler 5 Tanrının İsrail’e zafer kazandırmasının kutlama ezgisidir.

II.Samuel 22 Davut’un zafer ezgisidir.

Bundan başka Yakup’un (Tekvin 49), Musa’nın (Tesniye 32), Hanna’nın (I.Samuel 2) ezgisini de sayabiliriz. Tabi ki, Çıkış Tesniye, I.Samuel, İşaya veHabakuk kitaplarında başka ezgiler de görebiliriz. 

 

Yeni Ahit’e gelince Meryemin Şükran İlahisi (Magnificat), Zekeriyanın Şükran İlahisi (Benedictus Dominus), Şimon’un Şükran İlahisi (Nunc Dimittis) hemen karşımıza çıkan ilk şükran ilahileridir. Neticede Eski ahit ve Yeni Ahit bizlere değişik ezgiler ve ilahiler vererek duamızı, tövbemizi, şükranımızı, ağıtlarımızı sunmamıza teşvik vermektedir. Ezgiler ya da Mezmurlar bu şekilde duygu ve düşüncelerimizi nasıl ilahi olarak ifade edebileceğimizi göstermektedir.

 

Mezmur 100: 1 Ey bütün dünya, sevinç çığlıkları atın RAB'be!

2 O'na neşeyle kulluk edin,

Sevinç ezgileriyle çıkın huzuruna!

Bu Mezmurun topluluğa öğrettiği şey şudur: “Sevinç ile hep bir ağızdan Rab’be ilahi söyleyin, sevinç içinde hep birlikte Rab’be kulluk edin” Öyle ise ilahiler bizleri duayı ve hizmeti birlikte tecrübe etmek üzere bir araya getiren tapınma araçlarından biridir.

 

Bu yüzden Alman Protestanlar “ilahi kitabımız dua kitabımızdır” derler. Katolik kilisesinde kutsal ayin kitabı ne ise Alman Protestanlar için ilahi kitabı odur. Bu yaklaşım Martin Luther’e dayanır. Luther vaaz vermekte olduğu kadar müzik konusunda da armağanları olan bir kişiydi. İncili müzik olarak söylemeyi çok severdi. Bu aynı zamanda diğer reformcuların da yaptığı bir şeydi. Diğer yandan da reform ruhu pek çok müzisyeni de ilahiler yazıp bestelemeye yönlendirmiştir. Neticede reform dönemi kiliseye çok sayıda ilahiler kazandırmıştır. Paul Gerhardt, yazdığı ilahilerle Alman şiir ekollüne dini şiir ekolünü kazandırmıştır. İlahi söylemek ve Sözü vaaz etmek, Protestan tapınışının ayrılmaz bir parçası olmuştur. John ve Charles Wesley Alman ilahilerini İngilizce konuşan kiliselere kazandırmıştır.

 

Eğer ilahi söylemek bir topluluğu dua etmeye yönlendirmede önemliyse ilahilerin nasıl dua olarak bir işlev kazandığına dikkat etmeliyiz. İlahiler Tanrı’ya tapınmayı teşvik eden ve O’nun görkeminin ilanına, anlaşılmasına hizmet eden tapınma araçları ise bunlar Tanrı’nın vahyini derin düşünmeye sevk eder ve imanı tasdik eder.

 

Eski Ahit’in ilahileri Tanrı’dan bereket, kurtuluş ve vaatlerin tamamlanmasını bekleyen halkın ilahileriydi. Yeni Ahit ilahileri ise geçmişte Tanrı halkının yakarışlarının işitildiğini, vaatlerin tamamlandığını vurgulayan ilahiler olmuştur.

 

Presbiteryen, Lutheran, Anglikan, Episkopal, Roma Katolik liturjilerde Benedictus ve Magnificat arife dualarında ve akşam dualarında ve başka yerlerde sıklıkla karşımıza çıkar. Bunlar Yeni Ahit’in başlangıcında karşımıza çıkan ilk Hristiyan Mezmurları olup İbrani şiir geleneğine uygun olarak Mezmur formunda yazılmışlardır. Ancak günümüzün pek çok modern Protestan kiliseleri bu ilahilere fazla ilgi göstermez. Onlar kendi tapınma geleneklerinin ritmine uymadığı için bu ilahilerden kendilerini mahrum ettiklerinde aslıda Kutsal Ruh’un vahiyi ile oluşmuş olan bu ilahilerin bereketlerden kendilerini mahrum etmiş olurlar.

 

Yeni Ahit’in başında gördüğümüz ilahiler Yeni Ahit’in son kısmı olan Vahiy Kitabında da karşımıza çıkar. Neticede Müjde ilahi ile başlar ve ilahi ile biter. Elçi Yuhanna cennette söylenen bazı ilahilere tanık olmuştur. Ön Asya’daki ilk kiliseler bir tapınmada topluluk olarak ilahiler söylemenin cennette ilahi söyleyerek tapınan kalabalığın yaptıklarını taklit etmek şeklinde değerlendirdiler. Eski Ahit azizleri Yeni Ahit’in azizleri kadar gökten Mezmurlar duymamışlardı. Musa’nın Ezgisi aslında Kuzunun Ezgisinin bir ön tadını vermekteydi. Yersel Tapınak göksel tapınağın bir ön görüntüsü olduğu gibi, yersel tapınakta sözlenen Mezmurlar kitabındaki ilahiler de göksel tapınakta söylenen ilahilerin bir ön görüntüsü ve provası gibidir. Mezmurlar kitabındaki ilahiler bize kim olduğumuzu, misyonumuzu, Tanrı’nın bizim için neler yaptığını, dünyadaki yolculuğumuzun esas amacını, Tanrı’nın planındaki yerimizi, tarihin sonunda ne olacağımızı, bütün bunların sonsuzlukta ne anlama geldiğini (gerçek anlamını) açıklar. Öyleyse ilahiler (Mezmurlar) Tanrı’nın huzuruna (göksel tapınağa) girmeden önce söylediğimiz ezgilerdir. İşaya peygamber göksel varlıkların Tanrı’ya tapınışına tanık olduğunda duyduğu ilahiler Elçi Yuhanna’nın Vahiy kitabında kaydettiği ilahilerde daha da açıklığa kavuşuyor. Bu ilahiler Kutsal Üçlükte tek olan Tanrı’ya söylenen ilahilerdir:

İşaya 6:2 Üzerinde Seraflar duruyordu; her birinin altı kanadı vardı; ikisiyle yüzlerini, ikisiyle ayaklarını örtüyor, öbür ikisiyle de uçuyorlardı. 3 Birbirlerine şöyle sesleniyorlardı:

"Her Şeye Egemen RAB

Kutsal, kutsal, kutsaldır.

Yüceliği bütün dünyayı dolduruyor."

 

Vahiy 4: 8Dört yaratıktan her birinin altışar kanadı vardı; içleri de, dışları da gözlerle doluydu. Gece gündüz durmak dinlenmek bilmeden şöyle diyorlardı:

         "Kutsal, kutsal, kutsal Rab Tanrı, Evrensel Egemen.

         Önceden Var Olan, şimdi Var Olan ve Gelecek Olan."

         9Dört yaratık tahtta oturana, çağlar çağı Diri Olan'a yücelik, onur ve teşekkür sununca, 10yirmi dört İhtiyar tahtta oturanın önünde yere kapanır, çağlar çağı Diri Olan'a tapınırlar. Taçlarını tahtın önünde bırakarak şu ezgiyi söylerler:

         11"Rabbimiz ve Tanrımız!

         Yüceliği, onuru, gücü almak sana yaraşır.

         Çünkü her şeyi sen yarattın.

         Her şey senin isteğin uyarınca var oldu ve yaratıldı."

 

Vahiy 15: 3Tanrı uşağı Musa'nın ve Kuzu'nun ezgisini söylüyorlardı:

         "Yaptıkların görkemli ve olağanüstü,

         Rab Tanrı Evrensel Egemen.

         Yolların hak ve gerçek,

         Ulusların Hükümranı.

         4Adından kim korkmaz?

         O'nu kim yüceltmez, ya Rab!

         Çünkü Kutsal Olan bir tek sensin.

         Tüm uluslar gelip önünde tapınacak,

         Çünkü suçları yargılayışın belirlendi."

 

I.Krallar kitabı Süleyman hakkında bize şunları söylüyor:

4: 32 Üç bin özdeyişi ve bin beş ezgisi vardı.

 

Süleyman da babası Davut gibi ilahiler söyledi. Ezgiler Ezgisi kitabı içindeki mutluluk ilahileri artık İsa ile kilise arasındaki sevgiyi ve ilişki bağını ifade eden ve bunları güçlendiren şiirler ya da ilahiler olmuşlardır. İsa, Davut Oğlu idi, yağ ile değil Kutsal Ruh ile mesh edilmişti. Ezgiler Ezgisi kitabı içindeki ilahiler birer aşk ilahisi olmakla beraber aslında göksel damat olan İsa Mesih’e dikkatimizi çeker. Bu günün Hristiyan ilahilerini Tanrı’ya ve Kurtarıcı Mesih’e olan aşkımızı ifade etmekle birlikte, Mezmurlar kitabının içindeki duygu, düşünce ve konulardan beslenerek Tanrı ile halkı arasındaki aşkın çağa uyarlanmış ifadeleri olarak düşünebiliriz.

 

Faydalı bir tartışma olmasa da “Mezmur söylemek” ve “ilahi söylemek” konuları bazen tartışılır. Ancak “Mezmurları Söylemek” ve “İlahi Söylemek” arasındaki farkı “Kutsal Yazıları okumak” ve “Kutsal Yazılardan vaaz etmek” arasındaki ilişkiye benzetebiliriz. Öyleyse bunu tartışmak yersiz bir gürültü çıkarmak olur. Ancak şunda ısrar edebiliriz [etmeliyiz de]: İlahileri, Mezmurları ve Kutsal Yazıları derin düşünüp dua ederek Kutsal Kitap’tan esin almaya çalışarak meydana getirebiliriz. Çünkü Kutsal Ruh’un Kutsal Yazılarla birlikte çalıştığına inanırız. Aynı şekilde Kutsal Yazılardan vaaz hazırlamadan önce de vaaz vermeden önce de Kutsal Ruh’un bize öğretmesini, Tanrı’nın o ayetlerde bizden istediğini anlayabilmemiz için Tanrısal iradeyi bize açmasını ve Kutsal Ruh’un bu şekilde bizde konuşmasını talep ederiz. Bu durumda Mezmurları ilahi olarak söylemek ve onları Yeni Ahit bakış açısından Mesih merkezli bir şekilde yorumlayarak söylemek veya Mezmurlardan esinlenerek ilahiler söylemek kendi içinde ayrı ayrı güzellikleri olan şeylerdir. Diğer yandan Hristiyan İlahilerini Mezmurların yeni yorumları veya Mezmurların anlamlarını açan denemeler olarak değerlendiririz. Çünkü tapınmaya dair olan bütün unsurları (tövbe, şükran, övgü, yakarış, bereketleme v.s.) Mezmurlardan öğreniriz. 84. Mezmurun şu ayetleri bizlere ilahilerimizle ya da mezmurlarımızla evrensel bir hac yolculuğu içinde hedefimizi başarma arzumuzu dile getirir:

Ey Her Şeye Egemen RAB,

Ne kadar severim konutunu!

2 Canım senin avlularını özlüyor,

İçim çekiyor,

Yüreğim, bütün varlığım

Sana, yaşayan Tanrı'ya sevinçle haykırıyor.[2]

 

Öyleyse ilahiler Hristiyan sevincini, Hristiyan imanı ve umudunun dile getirildiği unsurlar olarak karşımıza çıkar. Böylece Tanrı’nın, Mesih aracılığı ile yaptığı işi (Hristiyan Teolojisini de) çocuklarımız veya kiliseye ilk defa gelen misafirler doğal bir yoldan öğrenmiş olurlar. Bu açıdan baktığımızda ilahiler de Mezmurlarla aynı amaca hizmet ederler.

 

Diğer yandan ilahiler kilisede yapılan toplu tapınmalardan bağımsız olarak [aynı zamanda tapınmanın bir parçası olarak] Tanrı Sözü üzerinde derin düşünme, aklını ve yüreğini İlahi Bilgeliğe çevirme, İlahi Bilgeliğe bakma araçlarıdır. Tapınmanın merkezinde yaklaşım Kutsal Yazıları okuyup, araştırmak bunlar üzerinde derin düşünmek, aklını ve yüreğini Tanrısal ve kutsal olana yönlendirmek, Tanrı ile diri ve güncel bir paydaşlığa sahip olmaktır. Eski Ahit bilgeliğinde [İsa’nın zamanındaki dini okullarda da] Kutsal Kitap eğitiminin temelinde Kutsal Yazıları ezberlemek önemli bir yer tutardı. Bu okullar farklı bir ilahi tarzı geliştirmişlerdi. Tapınak ibadetlerinde söylenen Mezmurlara ilaveten bu okullarda bilge ilahiler üretilmişti. Bu ilahiler Kutsal Kitap ayetlerinin ezberlenmesine yönelik eğitim bir sonucu olarak doğmuştu (makam ile okuma ya da söyleme). Böylece bu dindar okullar ayet ezberlemeyi kolay olduğu kadar zevkli bir hale getirmişlerdi. Böylece makam ve melodiler ile düzenlenmiş materyaller kolay ezberlendiğinden gün boyunca ayetleri düşünüp hatırlamak, anlamlarını iyi kavrayıp başkalarına da öğretmek daha mümkün olmaktaydı.[3]

 



[1] Buradaki “seslendiler” kelimesi düz konuşma anlamına gelmeyip, ilahi söylemek anlamındadır.

[2] Böylece Yuhanna 14:2-6 ayetlerinden okuduğumuz “Babamın evinde yaşanacak çok yerler vardır... size yer hazırlamaya gidiyorum... Yol, gerçek ve yaşam ben'im” sözlerinin güvencesinde kiliseye gireriz. Tanrı’nın bize doğru olan sevgisinin güvencesinde Hristiyan ilahileri tapınmayı başlatan, tapınmayı teşvik eden unsurlardır.

[3] Mezmur 1:2 Ancak zevkini RAB'bin Yasası'ndan alır, Ve gece gündüz onun üzerinde derin derin düşünür. 39:3 Yüreğim tutuştu içimde, Ateş aldı derin derin düşünürken, Şu sözler döküldü dilimden: (Mezmur 40:8 Ey Tanrım, istemini yapmaktan zevk alırım ben, Yasan yüreğimin derinliğindedir. Mezmur 51:6b Bilgelik öğret bana yüreğimin derinliklerinde. 92:5 Yaptıkların ne büyüktür, ya RAB, Düşüncelerin ne derin!) 63:6 Yatağıma uzanınca seni anarım, Gece boyunca derin derin seni düşünürüm. 77:12 Yaptıkları üzerinde derin derin düşüneceğim, Bütün işlerinin üzerinde dikkatle duracağım. (4:4; 19:14; 119:15, 23, 148; 143:5). Yeşu 1:8 Yasa Kitabı'nda yazılanları dilinden düşürme. Tümünü özenle yerine getirmek için gece gündüz onu düşün. O zaman başarılı olacak ve amacına ulaşacaksın (I.Timoteyus 4:15, Tekvin 24:63). Bu ayetlerin ışığında Matta 6:6, Markos 1:35; 6:46-47, Luka 5:16; 6:12; 9:18; 22:41 ayetlerini değerlendirip “Hristiyan Meditasyonu” (derin düşünme, sessiz zaman) üzerinde düşününüz.