KİLİSE TAKVİMİ

&

Hristiyan İbadeti

 

Kilisede ya da Kişisel İbadette Şekil ve Düzen

 

Kutsal Kitap’ın “Tanrı’ya Tapınma” modelinde diz çökme ve secde örneklerine oldukça sık rastlamaktayız:

II.Krallar 17:36 Yalnızca ulu gücüyle her yere erişen eliyle sizleri Mısır'dan çıkaran RAB'be tapınacaksınız. O'nun önünde eğilip O'na kurban keseceksiniz.[1]

 

Aynı şekilde İsa Mesih’e secde kılarak, O’nun önünde eğilip yere kapanarak O’na şükran, saygı ve tapınma sunan insanları hatırladığımızda[2] bütün bunların tamamında gördüğümüz resim Filipililer 2:10-11 ayetlerinde açıklığa kavuşur:

İsa'nın adı anıldığında göktekiler, yerdekiler ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün ve her dil, Baba Tanrı'nın yüceltilmesi için İsa Mesih'in Rab olduğunu açıkça söylesin

 

Evet. Amin! Bir gün Mesih’in Krallığı tamamlandığında her dilden, her halktan, her ulustan insanlar O’nun önünde secde kılacaktır (Vahiy 5:9-10, 14). Öyleyse secdemiz aynı zamanda eskatalojik bir gerçeğe işaret ettiği gibi, bu gerçeği her seferde dünyaya [adeta ibadete başlarken yapılan haç işareti gibi] sözsüz bir şekilde de müjdelemektedir. Bizler secde ile Rabbin huzuruna geldiğimizde gerçekte gökte ve yeryüzünde, görünen ve görünmeyen her şeyin O'nun aracılığıyla ve O'nun için yaratıldığına, her şey varlığını O'nda sürdürdüğüne (Koloseliler 1:16-17) tanıklık etmiş oluruz. Çünkü kendisine secde kıldığımız İsa Mesih ölümden dirilip göğe çıkmakla, her şeyin ayakları altına serileceği tek Rab ve Mesih’in kendisi olduğuna tanıklık etmiş oluruz (Elçilerin İşleri 2:34-36):

İbraniler 1:3 Oğul, Tanrı'nın yüceliğinin parıltısı ve O'nun varlığının öz görünümüdür. Kudretli sözüyle her şeyi devam ettirir. Günahlardan arınmayı sağladıktan sonra, yücelerde ulu Tanrı'nın sağında oturdu. 4 Meleklerden ne kadar üstün bir adı miras aldıysa, onlardan o kadar da üstün olmuştur.

İbraniler 1:13 Tanrı meleklerin herhangi birine, «Ben düşmanlarını senin ayaklarının altına serinceye dek, sağımda otur» demiş midir?

 

66. Mezmur Tanrı’nın müthiş işlerini ve büyük gücünü överken ilahiler ve ezgilerle tapınmanın bir parçası olarak da secdeyi işaret ediyor:

3 "Ne müthiş işlerin var!" deyin Tanrı'ya,

"Öyle büyük gücün var ki,

Düşmanların eğiliyor önünde.

4 Bütün yeryüzü sana tapınıyor,

İlahiler okuyor, adına ezgiler söylüyor.

 

Eski Ahit boyunca gördüğümüz tapınma ifadesinden biri olan secdenin havariler tarafından da kullanıldığını görmekteyiz:

Matta 28:9 Ansızın İsa onların karşısına çıktı, «Selam size!» dedi. Onlar da yaklaşıp İsa'nın ayaklarına sarıldılar, O'na tapınmaya başladılar.

 

Daniel’in günlük vakit dualarında Yeruşalim’e dönerek dua ettiğini görmekteyiz. O halde secde ibadetinde kilisede toplu halde önderler ve cemaat olarak tek bir yöne dönmek bile secdenin kendisi kadar anlamlı bir gerçeğe sözsüz bir biçimde tanıklık eder. Kilisede cemaat tek bir yöne doğru oturmuşken ibadet sırasında genelde ayini yöneten önderlerin yüzleri cemaate dönük olur [aslında bunda rahatsız edici bir durum yoktur, çünkü ayini yöneten pastör peygamberlerin ve elçilerin Tanrı halkına seslenişlerini temsil eder]. Belki açılış duasında, belki secde ve alçalış zamanında eğer önderler de cemaatle aynı yöne doğru dönerlerse (cemaate sırtını dönerek) aslında önderler ve cemaat olarak tek bir Tanrı’ya tapındıklarını, önderlerin de bir anlamda cemaat ile aynı kimseler oldukları, önderlerin cemaatten kutsal ya da üstün kimseler değil, cemaatin yanında olmakla yükümlü kimseler oldukları güçlü bir şekilde vurgulanmış olur.

 

Diğer yandan ev halkımızla ya da kilisede bütün bir cemaat olarak tek bir yöne dönmüş, Tanrı’ya secde kıldığımızda “Tanrı'yı hoşnut eden bir tapınmanın O’na saygı ve korkuyla sunulan bir tapınma” olduğunu da (İbraniler 12:28) vücut lisanımız ile ilan etmiş oluyoruz. Öyleyse secde, Tanrı’nın korkulacak bir Tanrı olduğunun sözsüz bir şekilde ilanıdır.[3]

 

“İnsanoğlu'nun gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır” diyen Matta 24:27 ayeti pek çok kilisenin mimarisine etki etmiş, kiliseler yapılırken onların yönlerini belirlemelerine teşvik olmuştur. Öyleyse kiliseler bile [tarihsel olarak] dışardan sessiz, kalın duvarlar olmaktan öte fiziksel yönleriyle de sakramental[4] bir ifadeyi işaret etmektedirler (Markos 14:62, Luka 21:27, Koloseliler 3:4, II.Petrus 3:10):

Matta 26:64 İsa, «Söylediğin gibidir» karşılığını verdi. «Üstelik size şunu söyleyeyim, bundan sonra İnsanoğlu'nun, kudretli Olan'ın sağında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz

Elçilerin İşleri 1:11 «Ey Celileliler, neden göğe bakıp duruyorsunuz?» diye sordular. «Sizden göğe alınan bu İsa, göğe çıktığını nasıl gördünüzse, aynı şekilde geri gelecektir

İbraniler 9:27-28 Bir kez ölmek ve ondan sonra yargılanmak nasıl insanların kaderiyse, böylece Mesih de birçoklarının günahlarını yüklenmek için bir kez kurban edildi. İkinci kez, günah yüklenmek için değil, kurtuluş getirmek için kendisini bekleyenlere görünecektir.

 

Böylelikle kiliseler yönlerini Kelamın bir tanıklığına işaret etmiş olarak çevirdiklerinden dolayı cemaat ve önderlerin de aynı yöne doğru yaptıkları bir hareket, binanın işaret ettiği şeyi kişisel olarak ve topluluk olarak tasdik etme anlamına gelmektedir. Diğer yandan böyle bir bütünlük “bizim vatanımız göklerdedir, oradan Kurtarıcı olan Rab İsa Mesih'i bekliyoruz” diyen Filipililer 3:20 ayetinin işaret ettiği mübarek umudumuzu, savaş, acı, gözyaşı ve yoklukla belirlenmiş dünyada bize tekrar ve tekrar hatırlatır.

 

Sonsuz mutluluk ve Tanrı ile diri paydaşlığın olduğu bahçeden anne ve babası kovulmuş, dolayısıyla Tanrı’nın karşısında utanç içinde olan bizler, Daniel’in yaptığı gibi belirli bir yöne bakarak gerçekte ait olduğumuz ve bir gün peygamberler, elçiler, şehitler ve bütün azizlerle birlikte sonsuzluklar boyunca Tanrı’ya tapınma ve övgü sunma yeri olan; ağlayış, gözyaşı ve acının olmadığı Göksel Yeruşalim’e[5] doğru yürek gözlerimizle bakar, teselli ve teşvik buluruz.

 

Böylece secde, basit anlamıyla topraktan gelip, toprağa döneceğimizin sesiz bir şekilde vücut lisanı ile işareti ve ilanı olsa da, her seferde bizleri Kutsal Kitap’ın Tekvin bölümünden (ilk yaratılışımızdan) Vahiy bölümüne (Mesih’in ikinci gelişinde mükemmelleşecek olan yeni yaratılışımıza) götürür. Böylece yürek gözlerimizi topraktan (dünyadan) gökyüzüne (cennete) çeviririz.

 



[1] Tekvin 47: 31 ... İsrail yatağının başı ucunda eğilip RAB'be tapındı (İbraniler 11:21). Tesniye 26:10 Şimdi, ya RAB, bana verdiğin toprağın ürününün ilk yetişenini getiriyorum.' Sonra sepeti Tanrınız RAB'bin önüne koyup O'nun önünde yere kapanacaksınız. (Mezmur 95: 6 Gelin, tapınalım, eğilelim, Bizi yaratan RAB'bin önünde diz çökelim). Romalılar 14:11 Yazılmış olduğu gibi:«Rab şöyle diyor:`Varlığım hakkı için her diz önümde çökecek ve her dil Tanrı olduğumu açıkça söyleyecek.'» Vahiy 5:8 Tomarı alınca, dört yaratık ve yirmi dört ihtiyar O'nun önünde yere kapandılar. Her birinin elinde bir çenk ve kutsalların duaları olan buhurla dolu altın taslar vardı (4:9-11; 5:14; 7:11; 19:4).

[2] Markos 5:22-23 ... havra yöneticilerinden Yair adında biri geldi. İsa'yı görünce ayaklarına kapandı, «Küçük kızım can çekişiyor. Gelip ellerini onun üzerine koy da kurtulsun, yaşasın!» diye yalvardı. Markos 7:25 Küçük kızı kötü ruha tutsak olan bir kadın, İsa'yla ilgili haberi duyar duymaz geldi, ayaklarına kapandı. [Luka 8:47, Yuhanna 11:32] (Matta 15:30 ... Hastaları O'nun ayaklarının dibine bıraktılar. O da onları iyileştirdi. Luka 7:37-38 O sırada, kentte günahkâr olarak tanınan bir kadın, İsa'nın Ferisi'nin evinde yemek yediğini öğrenince kaymaktaşından bir kap içinde hoş kokulu yağ getirdi. İsa'nın arkasında, ayaklarının dibinde durup ağlayarak, gözyaşlarıyla O'nun ayaklarını ıslatmaya başladı. Saçlarıyla ayaklarını sildi, öptü ve yağı üzerlerine sürdü.)

[3] Kutsal Kitap Tanrı’nın korkulacak bir varlık olduğunu öğretse de [bunun tam tersi de doğrudur: Tanrı Sevgidir] günümüzde bazı insanlar kiliseye girdiklerinde Tanrı’nın kulu olduklarını pek hatırlamazlar. Bir programa ya da konferansa ya da bir klüpte yapılan etkinliğe katılmaya gelmiş gibi girerler [acaba Tanrı’nın sadece sevgi Tanrısı olduğunu hatırlamak bizim kendimizi iyi hissetmemiz için seçtiğimiz bir sığınak mı?]. İsa Mesih cehennem ve yargı konusunu cennet konusundan daha fazla vurgulamıştır.

[4] I.Korintliler 11:26 Bu ekmeği her yediğinizde ve bu kâseden her içtiğinizde, Rab'bin gelişine dek Rab'bin ölümünü ilan etmiş olursunuz.

[5] Luka 10:20; 22:30 (Yuhanna 14:2, I.Petrus 1:4, Vahiy 21:27)