VAAZLAR

 

FİLİPİLİLER VAAZLARI

 

VI / 1:23-26

 

23 İki seçenek arasında kaldım. Bu dünyadan ayrılmayı[1] ve Mesih'le birlikte olmayı arzuluyorum; bu çok daha iyidir.

İki seçenek arasında: Pavlus Mesih’le olmak istiyor ama diğer yandan Mesih’in kilisesi için dünya da kalmak istiyor. Ölümü Tanrı’dan beklerken bu arada kilise için emek vermek gayreti içindedir (1:24-25).

 

23 İki seçenek arasında kaldım. Bu dünyadan ayrılmayı ve Mesih'le birlikte olmayı arzuluyorum; bu çok daha iyidir.

İki seçenek arasında: Pavlus Mesih’le olmak istiyor ama diğer yandan Mesih’in kilisesi için dünya da kalmak istiyor. Ölümü Tanrı’dan beklerken bu arada kilise için emek vermek gayreti içindedir (1:24-25).

 

Mesih’le birlikte olmak: Yuhanna 12:26. Mesih’le birlikte olmak ifadesi ölümle birlikte kazanılacak yüce bir geçeği işaret eder:II.Korintliler 5:6-9. Bu dünyadaki yolculuğumuz canlarımızın bedenimizle yeniden birleşmesi hedefine doğru devam eder (3:20-21).WESTMİNSTER İNANÇ AÇIKLAMASI XXXII/1, WESTMİNSTER KISA İLMİHAL 37, WESTMİNSTER UZUN İLMİHAL 85-86).

 

24 Ama bu dünyada kalmam sizin için daha gereklidir.

25 Bundan emin olarak biliyorum ki, kalacağım. İmanda gelişip sevinmeniz için hepinizle birlikte olmaya devam edeceğim.

26 Öyle ki, tekrar yanınıza geldiğimde, Mesih İsa'da benimle daha çok övünebilesiniz.

 

İnsanoğlu hayatını farklı seviye ve anlayışta yaşamaktadır. Bazı kişiler için hayat yalnızca bencil tutkular üzerine kurulmuştur. Bazı kişilerin hayatı yalnızca çalışarak geçer. Ne ev, ne aile, ne kurulu bir düzen… Bazı kişilerin hayatı hiçbir şey yapmayıp her şeyi başkalarından beklemekle geçer. Bazı kişilerin hayatı ise yalnızca dünyasal zevkler üzerine kuruludur. Yaşlandıklarında ve bu uğurda harcadıkları servetleri bitince etraflarında kimse kalmaz; yalnız ve yoksul bir hayat içinde bulurlar kendilerini.

 

Bazıları ise hayatlarını sevgi üzerine kurmuşlardır. Havari Pavlus buna en iyi örnektir. Normal şartlarda dışarıda yaşayan kimselerin hapishanedeki birine mektup yazması gerekirken Pavlus bu mektubu hapishaneden dışarıdakilere yazarak onları İsa Mesih sevgisi üzerinde bir yaşam için teşvik etmektedir.

 

Pavlus “ben” merkezli bir hayatı reddedip, sevgi üzerine kurulu bir yaşam içinde olduğundan dışarıdakileri İsa Mesih’te bina etmeye çalışmaktadır. Pavlus önder yüreğine sahip biri olarak kendisi için değil, dışarıdakiler için endişelenmektedir. Burada gördüğümüz şey şudur: Pavlus Baba yüreğine sahip biri olaraktan kilisede bilgide ve imanda zayıf olanları, iman hayatında denenme ve tecrübeleri henüz yaşamamış olanları korumak için gayret etmektedir. Bundan başka burada gördüğümüz şey şudur: Kişisel isteklerimizi bir kenara bırakabilmeli ve içinde bulunduğumuz durumda “acaba Mesih nasıl daha fazla hayatımda yüceltilir?” sorusunu düşünmek gerekir. Aslında burada Pavlus ölüm ve yaşam arasındaki ikilemde kaldığında kendi başına karar vermiyor. Bu durumda “Tanrı’nın isteği nedir?” diye düşünmektedir. Pavlus burada önce kendi isteklerini, tercihlerini ve içgüdülerini gözden geçiriyor. Sonra geçmiş tecrübeleri ve armağanlarını göz önünde tutarak öncelikli olan sorumluluklarını hatırlıyor. Böylece Tanrı’nın içinde bulunduğu durum için sağlayışını talep ediyor. Benzeri şekilde bizlerde Pavlus gibi içinde bulunduğumuz durumu, kendi isteklerimizi, önceliklerimizi belirleyip bunları Tanrı’nın isteğine kaldırdığımızda Havarinin hayatında olduğu gibi her durumda “memnun olma sanatını” bizler de öğreneceğiz (4:11-13).

 

Pavlus burada hayatı reddetmiyor ya da ölümü seçmiyor. Fakat Mesih’i seviyor ve O’nunla olmayı diliyor. Mesih’i seven ve O’na inanan da artan bir şekilde Mesih’i tanıyacaktır. Mesih’i tanıyanlar için ölüm Rab’bin varlığına açılan bir kapı gibidir. Bu hayattaki Mesih bilgisi ve sevgisi Hristiyanlara ölümden sonra bizi bekleyen görkeme dair büyük bir beklenti ve ümit vermektedir. Bu da Hristiyanların ölüme karşı olan tutumlarını diğer insanlardan faklı olarak etkilemiştir.

 

Pavlus’un hapishanede kötü bir tecrübe yaşaması ve bu acı tecrübeden kiliseye iyi dersler çıkarması yönündeki teşviki Tanrı’nın en zor zamanlarda bile nasıl çalıştığının ve daima iyilik için etkin olduğunun en canlı öğretisidir.

 

Böylelikle Filipi kilisesini sevinç ve bereketler kadar, zor günler için hazır olmak yolunda pekiştirmek ister. Pavlus “Hristiyan” ismini taşıyanların gerek yaşamda gerekse ölümde İsa Mesih ismini yüceltmeleri konusunda teşvik eder.

 

Bu zor tecrübe Pavlus’u kendisinin kim olduğu konusunda emin olmaya yönlendirmiştir. Bugünün dünyasında “Biz Hristiyanız” diyenlerin çoğu acaba İsa Mesih’teki kimliklerini biliyorlar mı? Bundan eminler mi? Hayır! Pavlus kendi kimliğini “benim için yaşamak Mesih’tir” sözleriyle ifade ediyor. Pavlus karşılaştığı bu açmazda ve zor durumda bir yol ayrımında olduğunu görüyor. Ölümle yaşam arasındaki noktaya yaklaşmış olaraktan, ‘acaba hayatımın son günlerine mi  yaklaştım?’ diye düşünmüş olmalı. Çünkü ölümden bahsediyor. Ama böyle bir yol ayrımına geldiği anda bile “bu durumdan nasıl kurtulurum” diye düşünmüyor, bunun tersine Pavlus “acaba imanımı ölümde ve yaşamda nasıl daha iyi koruyabilirim” diye düşünmektedir. Pavlus’un burada “Rab’be olan hizmetimi ölümde ve yaşamda nasıl daha iyi sürdürebilirim” düşüncesi içerisinde olduğunu görüyoruz. Fakat eğer Rab’bin isteği ise yaşamaya devam edecektir ve bununda anlamı Tanrı’nın onu bereketlemeye ve kendi hizmetinde kullanmaya devam edeceğidir.

 

Pavlus İsa Mesih’e o kadar büyük bir bağlılık ve tutku duyuyor ki, ‘ölmek kazançtır’ diyebiliyor. Aslında ölüm hakkında fazla bir şey bilmiyoruz, ölümü tanımıyoruz.[2] Ama bu ifade bir Hristiyan için ölümün korkulacak bir şey olmadığı anlatmaya yeterli sanırım. Eğer Rab şu anda yaşamakta olan sizlerin yaşamasını istiyorsa öyleyse sizlerin ilk önceliği başkalarını Hristiyan yaşamında ve sevincinde büyümeye teşvik etmek olmalıdır.

 

Pavlus aslında burada bir ikilem içindedir. Kendi duyguları, kendi isteği Rab ile olmak yönündedir. Diğer yandan sorumluluk duyduğu Rab’bin kilisesine karşı bir görevi vardır. Mektupta onun kendi istek ve arzularından çok Rab’bin kilisesi için olan görevini önemsediğini görüyoruz. Pavlus gibi sizler de son nefesinizi verene kadar bir görevi tamamlamakla yükümlüsünüz. Göreviniz; her durumda kutsallığınızı korumaktır, göreviniz her durumda Tanrı halkını teşvik etmektir, Tanrı halkını Elçisel öğretişte ve duada bina etmektir, göreviniz; dünyaya tuz ve ışık olarak tüm uluslara Rab’bin kurtuluş Müjde’sini ulaştırmak, tüm dünya ulusları ile barış ve kardeşlik içinde yaşamaya çalışmaktır. Ama en başta gelen görevimiz; Tanrı ile doğru bir ilişki içinde olmaktır.

 

Öyleyse hayatınız Tanrı’nın bakış açısı üzerinde mi? Hayatınız başkalarını teşvik ediyor mu? Her Hristyan Pavlus’un bu sözlerine dikkat etmelidir. Bazen başka insanlar için tutkunuz olduğu halde kendinizi yarasız hissedersiniz. Bazen hizmet etmek için armağanlarınızın olmadığını düşünürsünüz. Eğer bu doğru olsaydı Rab’bin yaşamlarınız için hiç bir şekilde amacı ve planı olmadığını itiraf etmek durumunda kalırdınız. Ama gerçek böyle değil. Tanrı önce bizlerden ilişki bekliyor. Bu da her durumda, her güçlükte bile Rab ile birlikte olmanın sevincini getirecektir. Böylece sizin varlığınız başkalarına sevinç ve teşvik olacaktır (1:26). Aslında Mesih’in varlığında yaşayan birinin yanında olmak da bir berekettir. Ve Hristiyan hizmeti de bu şekilde başkalarına sevinç, bereket ve esenlik taşımaktır.

 

İnsanın yaratılıştan bu yana görevi Tanrı’nın varlığından zevk almaktır. İşte bu görev her görev ve kişisel isteğin üzerinde tutulmalıdır. Pavlus’un hayatında yaptığı şey budur. Hristiyanların çağrıları da bu yöndedir.

 



[1] II.Timoteyus 4:6

[2] WESTMİNSTER İNANÇ AÇIKLAMASI XXXII, XXXIII; Heidelberg İlmihali 57-58, 123 WESTMİNSTER KISA İLMİHAL 37-38; WESTMİNSTER UZUN İLMİHAL 84-90