VAAZ/KELAM ÇALIŞMASI TASLAĞI

Galatyalılar Mektubu Üzerine Bir İnceleme

 

Müjde eşsizdir:

I. (1:1-5)

II. (1:6-10)

III. (1:11-2:21) a. (1:11-17) b. (1:18-2:10) c. (2:11-21)

 

Müjde üstündür:

IV. (3:1-4:31) a. (3:1-5) b. (3:6-4:11) c. (4:12-20) d. (4:21-31)

 

Müjde özgürlüktür:

V. (5:1-6:10) a. (5:1-15) b. (5:16-6:6) c. (6:7-10) VI. (6:11-18)

 

Kısaltmalar:

BİA: Belçika İnanç Açıklaması

Hİ: Heildelberg İlmihali

WİA.: Westminster İnanç Açıklaması

WKİ: Westminster Kısa İlmihal

WUİ: Westminster Uzun İlmihal

 

V.b. (5:16-6:6)

5:16-26 ayetleri 1. bölüm

6:1-6 ayetleri 2. bölüm

 

Hristiyanlar insan öğretişlerine kulak vererek Mesih’teki özgürlüğü kısıtlamaktan kaçınmalıdırlar. Ve Mesih’teki özgürlükte yaşamak için sünnete değil Kutsal Ruh’a ihtiyaçları vardır. I.Korintliler 12:12-27 ayetleri beden birliği hakkında konuşurken şunları söylemektedir:

12 Beden bir olmakla birlikte birçok üyeden oluşur ve çok sayıdaki bu üyelerin epsi tek bir beden oluşturur. Mesih de böyledir.

13 İster Yahudi ister Grek, ister köle ister özgür olalım, hepimiz bir beden olmak üzere aynı Ruh'ta vaftiz edildik ve hepimizin aynı Ruh'tan içmesi sağlandı.

14 İşte beden tek üyeden değil, birçok üyeden oluşur.

27 Sizler Mesih'in bedenisiniz, bu bedenin ayrı ayrı üyelerisiniz.

 

Bu durumda Hristiyanlığımızı dayandırdığımız şeyler Mesih’in çarmıhı ve Mesih’in Müjdesi olup; bunlara dayanarak yaşamamız için Mesih’e aşılanmamız ise Kutsal Ruh’un işleyişi ile mümkün olur. Böylece Mesih imanlıları Kutsal Ruh’un yönlendirdiği bir yaşamda ilerlemek için gayretli olmalıdırlar.

 

Bu bölüm Galatya’lı imanlılara “işler” konusunda kafa yormak yerine Kutsal Ruh’un gücü” hakkında düşünmeyi öğütlemektedir. Tek tek inananlar olarak Mesih’te olmamız gereken kişinin gelişmesi ve olgunlaşması için bu bölüm bizlere yardımcı olmaktadır.

 

Yine Mesih’teki özgürlüğü pak bir şekilde yaşamak için bu ‘bedenin işlerinden’ de özgür olmamız gerekecektir. Aksi bir durum bizi benliğe tutsak edecektir (5:15, 19-21, 26). Başka şekilde söylemek gerekirse, özgürlüğün devamı ve korunması için Ruh’un yönetiminde yaşamak esas olup (5:16-18, 22-25), benliğin yönetiminde yaşayanlar kölelik içinde devam edecekler ve Ruh’a karşıt olan düşmanlıklarından dolayı Mesih’e ve kilisesine karşıt bir durum içinde olacaklardır (5:19-21, 26). Özgürlük yaşamı ve kölelik yaşamının pratikte kendisini nasıl ifade ettiğine bakıldığında, aradaki farktan dolayı kolayca anlaşılabilirdir (6:1-6). Böylece Ruh’ta yaşam ve kölelikte yaşam doğru bir şekilde ayırt edilmesi gereken bir konu olarak imanlıların gözü önüne serilir.

 

5:16 Şunu demek istiyorum: Kutsal Ruh'un yönetiminde yaşayın. O zaman benliğin tutkularını asla yerine getirmezsiniz.

17 Çünkü benlik Ruh'a, Ruh da benliğe aykırı olanı arzular. Bunlar birbirine karşıttır; sonuç olarak, istediğinizi yapamıyorsunuz.

 

Günahtan kaçmak için Kutsal Ruh’un yönetiminde yaşamalıyız; insanı sevmek ve insanlık ailesine alçakgönüllülükle hizmet etmek için (5:13-15) Kutsal Ruh’un yönetiminde yaşamalıyız. Ve hatırlayalım ki, İbrahim'e verilen bereket ve vaatler yanında, Kutsal Ruh’u bizler alalım diye Mesih İsa çarmıhta bizim yerimize laneti üstlendi (3:13-14).

 

Ve yine Tanrı isteğini özgür bir şekilde yerine getirmek için Hristiyan kişi Kutsal Ruh’un yönetiminde yaşamalıdır. Bağışlanma ve kurtuluş vaadi içeren “Eski Ahit içindeki Yeni Ahit Müjdesi” Mesih’te tamamlanmıştır. Ve bu Müjde de bütün bunların Kutsal Ruh ile birlikte verildiğini açıklamaktadır (İbraniler 8:10-12).

 

Öyleyse Kutsal Ruh ve benlik arasındaki çatışma hakkında düşünmeden önce şunu aklımızda tutmamız lazım: Kutsal Ruh güçlüdür, Kutsal Ruh zaferlidir ama benlik Mesih’te çarmıha gerilmiş olduğundan bu savaşta zayıf durumdadır.

 

İleri Çalışma Notu

5:16 ayeti için 3:13-14 ayeti altında gösterilen WİA.XIX./6 bölümünü okuyunuz.

 

O halde laneti olmayan bir yaşam için de Kutsal Ruh’un yönetiminde yaşamalıyız. Kutsal Ruh’un özgürlük veren gücü içimizdedir. Mesih’teki özgürlüğe sarılmak da Hrisitiyan sorumluluğumuzdur. Mesih’teki özgürlüğümüz Tanrı’nın isteğine itaat etmek ve dolayısı ile benliğin işlerinden özgür olmamız yeterlidir. Mesih’ki özgürlüğümüz Tanrı’nın isteğine itaat etmek ve dolayısı ile bizlerin Mesih benzerliğinde değişmemiz için gerekli olan Kutsal Ruh’un ürünü olan şeylerde büyümemiz için gereklidir (Romalılar 8:27, 29). Kutsal Ruh ile yürümek Mesih’teki yeni yaşamda yürüyebilmenin tek yoludur.

 

Unutmayalım ki, “Ruh’un yönetiminde” olmak Mesih’te olmak ile mümkündür. Ruh’un yönetiminde olalım diye Mesih çarmıh lanetinden bizi özgür kılmıştır. Öyleyse bu ifadeyi “bizi satın alan Efendiye tabi olmak” şeklinde düşünmeliyiz. Mesih’in boyunduruğu altında yürümeye devam ettikçe Mesih’in zaferi altında yürümeye devam etmiş oluruz. Bu da Mesih benzerliğinde ilerlemek, Mesih benzerliğinde değişerek devam etmemiz demektedir. Çünkü inananlara Kutsal Ruh yapılan bazı işler sonucunda değil, Müjde’ye iman etmekle verilmiştir (3:2).

 

İleri Çalışma Notu

- Hİ.32. Niçin sana Hristiyan deniliyor?

Çünkü Mesih’in bedeninin iman ile bir üyesiyim9

ve O’nun mesh edilişini paylaşıyorum.10

O’nun ismini açıklamaya,11

kendimi yaşayan bir şükran kurbanı olarak O’na sunmaya,12

bu yaşamda

iyi bir düşünceyle günaha ve Şeytan’a karşı durmaya,13

ve bundan sonrakinde,

bütün yaratılış üzerinde

sonsuzluk boyunca Mesih’le hüküm sürmeye14

mesh edildim.

 

9 I.Korintliler 12:12-27

10 Yoel 2:28, Elçilerin İşleri 2:17, I.Yuhanna 2:27

11 Matta 10:32; Romalılar 10:9, 10; İbraniler 13:15

12 Romalılar 12:1; I.Petrus 2:5, 9

13 Galatyalılar 5:16, 17; Efesliler 6:11; I.Timoteyus 1:18, 19

14 Matta 25:34; II.Timoteyus 2:12

 

Böylece 5:5, 16-17 ayetlerine baktığımızda Kutsal Ruh’un ölümsüzlük bağışlayan özgürlüğünde, günahı ve cezasını gösteren Yasa’nın suçlamasından özgür olduğumuzu görüyoruz. Çünkü iman ve Mesih’teki yetkinlikte, Tanrı Oğlundaki doluluğun olgunluğunda yenilenmiş bir düşünce ve yenilenmiş bir yürek ile yürümek; kişinin düşünce, söz ve eylemleriyle birlikte gündelik yaşamın her alanında pratik ettiği köklü bir değişimdir. Bu değişim Mesih karakterinin inanan kişiye işlenmesi değişimidir (Efesliler 4:13).

 

5:16 ayeti ile başlayan benlik ve Ruh’un çatışması bu bölüm boyunca devam edecek; böylece ilerleyen ayetlerde benlik ‘işler’ ile Ruh ise ‘ürün (meyve)’ ile gösterilecek; ve böylece Kutsal Ruh’ta paydaşlığı olanlar ile olmayanlar arasındaki fark daha da görünür olacaktır.

 

5:18 Ruh'un yönetimindeyseniz, Yasa'ya bağımlı değilsiniz.

 

5:16. ve 25. ayetleri de benzer bir şekilde “kim size ‘yasa şudur: böyle yapın’ derse dinlemeyin” vurgusu içermektedir:. Çünkü Mesih’in tamamlamış olduğu lütufkar işine vereceğimiz cevap Kutsal Ruh’un yönetiminde yaşamak olmalıdır. Yaşamlarımız ve tanıklığımız Mesih’teki lütfa sunulmuş şükran sunusu olmalıdır. Ve yaşamlar lütuf üzerine dayalı ile şükran ile devam etmelidir –Yasa’nın kural ve törenlerinin boyunduruğu ile değil.

 

Mesih günahkârların kurtarıcısı olarak geldi (Tekvin 3:15) ve günahkâra böylece lütufkar bir şekilde –karşılıksız olarak- kurtuluş bağışladı (I.Yuhanna 5:11-13). Ve bunu yaparken, bize imanı Kutsal Ruh’ta, lütuf aracılığı ile verdi (Efesliler 2:8). Mesih çarmıhta tamamlayıp bağışladığı yeni yaşam ve kurtuluşu yine Kutsal Ruh aracılığı ile almamızı sağladı (Yuhanna 3:16):

II.Korintliler 1:20 Çünkü Tanrı'nın bütün vaatleri Mesih'te "evet"tir. Bu nedenle Tanrı'nın yüceliği için Mesih aracılığıyla Tanrı'ya "Amin" deriz.

21 Bizi sizinle birlikte Mesih'te pekiştiren ve meshetmiş olan Tanrı'dır.

22 O bizi mühürledi, güvence olarak da yüreklerimize Kutsal Ruh'u yerleştirdi.

Efesliler 1:13 Gerçeğin bildirisini, kurtuluşunuzun Müjdesi'ni duyup O'na iman ettiğinizde, siz de vaat edilen Kutsal Ruh'la O'nda mühürlendiniz.

14 Ruh, Tanrı'nın yüceliğinin övülmesi için Tanrı'ya ait olanların kurtuluşuna dek mirasımızın güvencesidir.

 

Öyleyse Ruh’un yönetimde olmak, Hristiyan kimliğimizle ilişkili bir gerçektir. 5:16-18 ayetlerine bir bütün olarak baktığımızda benlik ve Ruh arasındaki zıtlığın vurgulanması da bu yüzdendir. Dünya benliğe göre yaşar ancak Hristiyanlar Ruh’a göre yaşamalıdır. Mesih’teki yaşam ve kurtuluşun işareti olan Ruh, dünyasal yaşamdaki benliğe karşıttır.

 

5:16-18 ayetleri bundan sonraki 5:19-23 ayetleri için bağlayıcı niteliktedir. Çünkü Kutsal Ruh’a dayalı bir yaşam sürerek benliğin işlerinden (5:19-21) kendimizi koruyabiliriz. Kutsal Ruh’a dayalı bir yaşam ile benlik çarmıha gerildikçe Tanrı’nın hoşnutluğunda ilerleyen bir yaşam kendisini Ruh’un ürünü ile (5:22-23) gösterecektir. Hristiyan kişide Mesih karakteri bu ayetlerdeki ürün ile kendini belli edecektir. Çünkü bunlar benlikten değil, Ruh’tan gelmektedir.

 

5:19-21 Benliğin işleri bellidir. Bunlar fuhuş, pislik, sefahat, putperestlik, büyücülük, düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik, sarhoşluk, çılgın eğlenceler ve benzeri şeylerdir. Sizi daha önce uyardığım gibi yine uyarıyorum, böyle davrananlar Tanrı Egemenliği'ni miras alamayacaklar.

 

5:19-24

İleri Çalışma Notu

- WİA.XVI/5. Gelecekte açıklanacak olan görkem ile iyi işler arasındaki büyük oransızlıktan ve Tanrı’yla bizim aramızdaki büyük ayrılıktan (uzaklıktan) ötürü en iyi işlerimizle bile günahların bağışını ya da Tanrı’dan gelen sonsuz yaşamı kazanamayız ve bunlar aracılığıyla ne her hangi bir kazanç sağlayabilir ne de önceki günahlarımızın hak ettiği bedeli tatmin edebiliriz, ancak yapabildiğimiz her şeyi yerine getirdiğimizde bile yalnızca bizden zaten istenmiş olan yükümlülükleri yerine getirmiş oluruz ve yine değersiz hizmetkarlar olarak kalırız: bunlar iyi olduklarından O’nun Ruhu’ndan çıkarlar; fakat bunlar bizim tarafımızdan yapıldıklarından ötürü lekelidirler ve Tanrı yargısının şiddetine dayanamayacak kadar zayıflık ve yetersizlikle karışık durumdadırlar.

 

5:16-18 ayetlerinde Kutsal Ruh’ta yaşam ile benliğin işlerinden özgür olacağımızı okumuştuk. Çünkü benlik tutsaklık yaşamı, Ruh ise özgürlük yaşamı olarak birbirine zıttır. Mesih’ten önceki yaşam yani Mesihsiz yaşam “aldatıcı tutkularla yozlaşan eski yaratılışın” kölelik yaşamıdır (Efesliler 4:22-23). O halde 5:19-21 ayetlerine bakarken Galatyalılar köleliğin ne kadar kötü olduğunu; ve kötülüğün ne kadar çirkin, kötülüğün Tanrı suretinde yaratılmış olan insana ne kadar yakışmayan bir şey olduğunu düşünmelidir.

 

1-) Benliğin işleri: fuhuş, pislik, sefahat, putperestlik, büyücülük.

Buradaki liste Tanrı’dan ayrılmış olan insanın Tanrı’ya isyan ve düşmanlığına dikkat çekmektedir. Bu listedeki şeyler Mesih’in düşmüş insanın Tanrı ile arasındaki düşmanlığa getirdiği barıştırma işine karşıt şeylerdir. Bu listeye baktığımızda antik dönemin putperestliği aklımıza gelmektedir. Çünkü o dönemin dini uygulamaları içinde cinsellik de yer almaktaydı. Konuya bu açıdan bakınca kilise kendi putperest geçmişinden ve etraflarındaki ulusların yaşamlarından ders çıkararak Ruh’ta yaşamın –paklıkta yaşamın- ayrıcalığı üzerine düşünmeli ve benliğe dayalı yaşamın ne olduğunu tekrar gözden geçirmeliydi (Nahum 3:4).

 

Diğer yandan buradaki liste Tanrı’nın yaratılışta olan orijinal planına karşıttır. Tanrı insanı kendi suretinde yaratırken, insan Tanrı’yı sevsin ve Tanrı’ya hizmet etsin diye yaratmıştır. Ve yine Tanrı insanı yarattığında insanın yalnız kalmasını istememiş ve Adem’e bir yardımcı vermiştir. Buradaki listede insanın evlilik dışında bir ilişki içinde olması ile ruhsal dünyaya Tanrı düşmanı bir şekilde bakmasını yan yana görmekteyiz.

 

Tanrı’dan ayrılmış bir insanın, Tanrı’nın yarattığı esas amaca karşıt olarak, suretinde yaratıldığı Tanrı karşısında kendi bedenini aşağılaması isyankarlığın ve yasa tanımazlığın bir işaretidir. Putperestlik ve büyücülük ise gerçek Tanrı’dan ayrılmış insanın yolu olduğuna göre; benliğin işleri listesindeki diğer bütün şeyler Tanrı’yı tanımayan insanın bir korku ya da bir sorumluluk duymaksızın nasıl bir düşmüşlük içinde yaşayacağına işaret etmektedir.

 

Diğer yandan “benliğin işleri” listesi içindeki bu şeyler eski İsrail’in Tanrı’yı bırakıp ulusların putlarına döndüğü zamanda nasıl fuhuşa düştüğünü hatırlatmaktadır. Ayrıca Kutsal Kitap’ın Tanrı’yı bırakmanın kendisini “zina” olarak tanımladığını da unutmayalım (Yeremya 3, Hezekiel 23):

İşaya 57:3 Ama siz, ey falcı kadının çocukları,

Fahişelik ve zina edenlerin soyu, buraya gelin!

4-5 Siz kiminle alay ediyorsunuz?

Kime dudak büküyor, dil çıkarıyorsunuz?

Ağaçlar arasında, sık yapraklı her ağacın altında

Şehvetle yanıp tutuşan,

Vadilerde, kaya kovuklarında çocuklarını kurban eden,

İsyan torunları, yalan soyu değil misiniz siz?

8 Kapılarınızın, sövelerinizin arkasına

İğrenç simgeler koydunuz.

Beni bıraktınız,

Yataklarınızı ardına kadar açıp içine girdiniz,

Oynaşlarınızla anlaşıp birlikte yatmaya can atıyorsunuz.

Onların çıplaklığını seyrettiniz.

9 Çeşit çeşit hoş kokular sürünüp ilah Molek'e yağ götürdünüz.

Elçilerinizi ta uzaklara gönderdiniz,

Ölüler diyarına dek alçalttınız kendinizi.

11 "Sizi kaygılandıran, korkutan kim ki,

Bana ihanet ediyor, beni anmıyor,

Yüreğinizde bana yer vermiyorsunuz?

Benden korkmamanızın nedeni

Uzun zamandır suskun kalışım değil mi?

 

Özet olarak benliğin işleri olan “fuhuş, pislik, sefahat, putperestlik, büyücülük” İsrail’in Tanrısı’nı bırakmak anlamına gelmektedir. “Fuhuş” veya “zina” olarak tanımlanan ifade Tanrı ve halkı arasındaki antlaşma” ilişkisine işaret etmektedir:

Yeremya 3:20 Ama bir kadın kocasına nasıl ihanet ederse,

Sen de bana öyle ihanet ettin, ey İsrail halkı!"  Böyle diyor RAB.

Yeremya 31:32 "Atalarını Mısır'dan çıkarmak için

Ellerinden tuttuğum gün

Onlarla yaptığım antlaşmaya benzemeyecek.

Onların kocası (Efendisi) olmama karşın,

Bozdular o antlaşmamı" diyor RAB.

 

Böylece Mesih vaat edilen yeni Yeni Antlaşma’nın (Hezekiel 16:58-60) aracısı olmuştur. Öyle ki, İsrail gerçek Tanrı’dan ayrılmasın, benliğin işlerine göre yaşamasın; ama lütufkar bir kurtuluş ile, Ruh’ta yaşamda devam etsin diye İsrail’in günahını, güçsüzlüğünü Mesih çarmıh aracılığı ile kendi üzerine almıştır. İman edenlere bağışlanan Kutsal Ruh’a dayalı olan yaşamda artık benliğin işlerine yer yoktur.

 

2-) Benliğin işleri: düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik.

Bu bölümde bozulmuş insan ilişkileri vurgulanmaktadır:

I.Yuhanna 2:9 Işıkta olduğunu söyleyip de kardeşinden nefret eden hâlâ karanlıktadır.

10 Kardeşini seven ışıkta yaşar ve başkasının tökezlemesine neden olmaz.

11 Ama kardeşinden nefret eden karanlıktadır, karanlıkta yürür ve nereye gittiğini bilmez. Çünkü karanlık gözlerini kör etmiştir.

 

Benliğin işleri listesinin bu kısmında düşmüş insanın insan ile arasındaki düşmanlığa dikkat çekilmektedir. Ve bunlar Mesih’in getirdiği insanlar arasına getirdiği barıştırma işine karşıt şeylerdir. Mesih Kutsal Yasa’yı mükemmel bir şekilde yerine getirmek için onu tamamlamış; insan Tanrı’yı ve insan insanı sevsin diye ilk günahın yol açtığı düşmanlığı çarmıhta kendi bedeninde yıkmıştır (Efesliler 2:14-16). Böylece benliğin işleri için önce verdiğimiz “fuhuş, pislik, sefahat, putperestlik, büyücülük” gibi şeylere ek olarak bu bölümde sıraladığımız benlik işleri de insanın insana ve Tanrı’ya duyduğu düşmanlığın bir işaretidir. Çünkü düşüş ile insan “sevgiyi” kaybetmiştir.

 

5:11 ayeti kendilerine dindar süsü vermiş olan sahte öğretmenlerin Pavlus’a nasıl zorluk ve baskı yarattıklarını hatırlatmaktadır. Böylece benliğin işleri listesindeki “düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik” olarak özetlenen benlik kaynaklı işler sahte öğretmenlerin nasıl bir günah tutsaklığı içinde olduğunu; ve onların öğretişi peşinden gidenlerin düşecekleri kölelik durumunu da göstermektedir.

 

3-) Benliğin işleri: sarhoşluk, çılgın eğlenceler ve benzeri şeyler.

Son olarak benliğin işleri listesinde verdiğimiz bu liste ise önce iki bölüm halinde verdiğimiz diğer listeyi destekleyen şeylerdir. Sarhoşluk ve çılgınca eğlenceler Tanrı’ya karşıt olan bütün şeyleri destekleyip bazen de bunlara zemin hazırlamaktadırlar.

 

Böylece üç bölüm halinde baktığımız benliğin işleri listesi şunu gösteriyor: her bir liste diğerini teşvik etmektedir.

 

Benliğin işleri sitesi “Benliğe göre yaşayanlar Tanrı Egemenliği'ni miras alamayacaklarşeklinde bir uyarı ile tamamlanıyor. Benzer bir uyarı Efesliler 5:5-6 ayetlerinde de yapılmaktadır. Benliğin işlerine baktığımız üç bölüm boyunca bunların Tanrı’ya ve insana düşmanlık olduğunu gördük. Bu durumda Tanrı’ya itaatsizlik ve isyankarlık içinde olan insanın Kutsal Ruh ile bir paydaşlığı olmayacağına göre ayetin bu uyarısı bir sonuç olarak kendiliğinden çıkıyor.

 

Özetle 5:19-21 ayetlerinde verilen liste insanın ne kadar derin bir yozlaşmışlık içinde, düşmüş olduğunu göstermektedir. Bunlar aynı zamanda insanın yüreğinin durumunu ve bedende sürdürüğü bu yaşamda içine düşeceği kötü istek ve günahları da göstermektedir. Ancak 5:24 ayeti bu düşmüş insana zaferin mümkün olduğunu söylemektedir: Güveni “işler-yasa-gelenek” değil de Mesih İsa’ya dayalı olanlar benliği, benliğin günah ve ölüm tutsaklığına götüren işlerini çarmıha germişlerdir.

 

5:19-21 ayetleri boyunca okuduğumuz benlik işleri bazen dışarıdan kolay görülebilir şeylerdir. Ama kıskançlık, çekememezlik gibi şeyler bir insana baktığımızda hemen görülemez. Yahudi yanlısı yasacı sahte öğretmenlerin verdiği öğretişte de mutlaka “öldürme, fuhuş” gibi günahlara dindarca bir karşı çıkış vardı. Ancak Pavlus benliğin işleri listesinde verdiği eylemler yanında, eylemin kaynağı olan yürek durumuna da işaret etmektedir. Ve yüreği değiştirmenin yolu da benliği çarmıha germekten geçmektedir. Kutsal Ruh’ta buna gücümüz vardır.

 

Benliğin işleri listesinin hemen ardından Ruh’un ürünü hakkındaki listenin sıra gelmesine bakınca, Elçi Pavlus mektup boyunca yasacı sahte öğretmenlere karşı yaptığı savunmaya sanki burada nokta koyar gibi Kutsal Ruh ile paydaşlığı olmayanların kişisel gayrete ve işlere dayanarak benliğin işlerini silemeyeceklerini açıkça vurgulamış olur.

 

5:22-23 Ruh'un ürünüyse sevgi, sevinç, esenlik, sabır, şefkat, iyilik, bağlılık, yumuşak huyluluk ve özdenetimdir. Bu tür nitelikleri yasaklayan yasa yoktur.

 

İleri Çalışma Notu:

Ruh’un her bir ürünü hakkındaki birer tanım yazınız. Bunların her biri teorik ve pratik olarak ne anlama geliyor, açıklayınız.

 

5:16-18 ayetlerindeki mesajın Romalılar 8. bölümdeki ayetlerle nasıl örtüştüğüne dikkat edeniz:

Romalılar 8:5 Benliğe uyanlar benlikle ilgili, Ruh'a uyanlarsa Ruh'la ilgili işleri düşünürler.

6 Benliğe dayanan düşünce ölüm, Ruh'a dayanan düşünceyse yaşam ve esenliktir.

7 Çünkü benliğe dayanan düşünce Tanrı'ya düşmandır; Tanrı'nın Yasası'na boyun eğmez, eğemez de...

8 Benliğin denetiminde olanlar Tanrı'yı hoşnut edemezler.

9 Ne var ki, Tanrı'nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, benliğin değil, Ruh'un denetimindesiniz. Ama içinde Mesih'in Ruhu olmayan kişi Mesih'in değildir.

 

Böylece Kutsal Ruh’tan gelen ürüne baktığımız 5:22-23 ayetleri boyunca aklımızda 5:16-18 ayetlerindeki Ruh’a dayalı yaşam uyarısı olmalıdır. Çünkü kendi aklımıza güvendiğimizde ya da kendi gayretlerimizle yaptığımız işlere güvendiğimizde benliğin tutkularına yenik düşeriz. Ancak Mesih’teki lütuf ile devam eden bir yaşamda güvenimiz Kutsal Ruh’un kendisi üzerine güçlenecektir.

 

5:22-23 ayetleri Pavlus’un Filipi kilisesi için olan duasını da hatırlatmaktadır:

Filipililer 1:9 Duam şu ki, sevginiz, bilgi ve her tür sezgiyle durmadan artsın.

10-11 Öyle ki, üstün değerleri ayırt edebilesiniz ve böylece Tanrı'nın yüceltilip övülmesi için İsa Mesih aracılığıyla gelen doğruluk meyvesiyle dolarak Mesih'in gününde saf ve kusursuz olasınız.

 

Bu ayetlerde Mesih aracılığıyla gelen doğruluk meyvesiyle dolmamız için Pavlus’un sevgi, bilgi ve sezgi lütuflarını (armağanlarını) dilediğini görüyoruz. Neden? Çünkü bunlar bir amaç için olmalı: Tanrı'nın yüceltilip övülmesi için. Tanrı bizim aracılığımızla nasıl yüceltilip övülür? Bizler Mesih dönene kadar ya da biz Mesih’e dönene kadar kurtaran lütuflarda kalarak, yani saf ve kusursuz olarak yaşamamakla Tanrı aracılığımızla yüceltilip övülmüş olacaktır.

 

O halde 5:22-23 ayetlerindeki liste bize benliğin işlerinden uzak oldukça yürüyeceğimiz yolu gösteriyor. Ve yine bu liste Mesih’in dünyasal bütün öğretmenlerden, bütün peygamberlerden ve kahinlerden farkını gösteriyor. Ve yine bu liste bize Kutsal Ruh’ta devam ettikçe Mesih benzerliğinde nasıl ilerleyip büyüyeceğimizi göstermektedir. Ve yine bu liste Rab’de ışık olduğumuzu ve Işık çocukları olarak yaşamanın her iyilik, doğrulukta ve gerçekte nasıl görülebilir olduğunu göstermektedir (Efesliler 5:8-9).

 

Bu ayetlerde bahsedilen Ruh’un ürününe Mesih’in kimliği ve Mesih’in işi açısından bakmalıyız. Çünkü 5:19-21 ayetlerindeki insan tiplemesi ile 5:22-23 ayetlerindeki insan tiplemesi birbirine zıttır. Bu zıtlık ise Ruh’un ürününü kişisel olarak sağlayamayacağımızı ya da bunları başaramayacağımızı; ama bunların Mesih’te mümkün olan şeyler olduğunu ifade etmektedir:

Yuhanna 15:4 Bende kalın, ben de sizde kalayım. Çubuk asmada kalmazsa kendiliğinden meyve veremez. Bunun gibi, siz de bende kalmazsanız meyve veremezsiniz.

5 Ben asmayım, siz çubuklarsınız. Bende kalan ve benim kendisinde kaldığım kişi çok meyve verir. Bensiz hiçbir şey yapamazsınız.

 

Acaba bir kimse Ruh’un ürünü olmaksızın kendisini Tanrı’ya teslim edebilir mi?

Romalılar 12:1 Öyleyse kardeşlerim, Tanrı'nın merhameti adına size yalvarırım: Bedenlerinizi diri, kutsal, Tanrı'yı hoşnut eden birer kurban olarak sunun. Ruhsal tapınmanız budur.

 

Mesih’in katlanış ve fedakarlığı açısından baktığımızda Ruh’un ürünü bize Mesih’i daha geniş bir açıdan gösteren; Mesih’in peygamberlerden üstün olan güzelliğini, farklılığını gösteren bir yaklaşım sunmaktadır.

 

2:19 Çünkü ben Tanrı için yaşamak üzere Yasa aracılığıyla Yasa karşısında öldüm.

20 Mesih'le birlikte çarmıha gerildim. Artık ben yaşamıyorum, Mesih bende yaşıyor. Şimdi bedende sürdürdüğüm yaşamı, beni seven ve benim için kendini feda eden Tanrı Oğlu'na imanla sürdürüyorum.

5:24 Mesih İsa'ya ait olanlar, benliği, tutku ve arzularıyla birlikte çarmıha germişlerdir.

 

5:24 ayeti Mesih ile birleşmişliğimizin mükemmelliğine dikkat çekmektedir (3:26-29, Romalılar 12:4-5, Efesliler 1:23):

Romalılar 6:1 Öyleyse ne diyelim? Lütuf çoğalsın diye günah işlemeye devam mı edelim?

2 Kesinlikle hayır! Günah karşısında ölmüş olan bizler artık nasıl günah içinde yaşarız?

3 Mesih İsa'ya vaftiz edildiğimizde, hepimizin O'nun ölümüne vaftiz edildiğimizi bilmez misiniz?

4 Baba'nın yüceliği sayesinde Mesih nasıl ölümden dirildiyse, biz de yeni bir yaşam sürmek üzere vaftiz yoluyla O'nunla birlikte ölüme gömüldük.

5 Eğer O'nunkine benzer bir ölümde O'nunla birleştiysek, O'nunkine benzer bir dirilişte de O'nunla birleşeceğiz.

6 Artık günaha kölelik etmeyelim diye, günahlı varlığımızın ortadan kaldırılması için eski yaradılışımızın Mesih'le birlikte çarmıha gerildiğini biliriz.

7 Çünkü ölmüş kişi günahtan özgür kılınmıştır.

8 Mesih'le birlikte ölmüşsek, O'nunla birlikte yaşayacağımıza da inanıyoruz.

9 Çünkü Mesih'in ölümden dirilmiş olduğunu ve bir daha ölmeyeceğini, ölümün artık O'nun üzerinde egemenlik sürmeyeceğini biliyoruz.

10 O'nun ölümü günaha karşılık ilk ve son ölüm olmuştur. Sürmekte olduğu yaşamı ise Tanrı için sürmektedir.

11 Siz de böylece kendinizi günah karşısında ölü, Mesih İsa'da Tanrı karşısında diri sayın.

12 Bu nedenle bedenin tutkularına uymamak için günahın ölümlü bedenlerinizde egemenlik sürmesine izin vermeyin.

13 Bedeninizin üyelerini haksızlığa araç ederek günaha sunmayın. Ölümden dirilenler gibi kendinizi Tanrı'ya adayın; bedeninizin üyelerini doğruluk araçları olarak Tanrı'ya sunun.

14 Günah size egemen olmayacaktır. Çünkü Kutsal Yasa'nın yönetimi altında değil, Tanrı'nın lütfu altındasınız.

 

Eğer bizler diriliş ve özgürlük yaşamına sarılarak devam edersek, Mesih’in en yüce göklerden bir gün tekrar kilisesini yanına almak için geleceği umuduna bakarak devam edersek benliği çarmıha germek için gücümüz ve umudumuz vardır. İnananların Mesih’le olan birleşmişliği, Mesih’le birlikte ölmüş [dirilmiş ve göksel yerlere yükselmiş] olmamız gerçeğindedir. İnananların Mesih’le birleşmişliği Mesih’in çarmıha gerilmesi kadar gerçektir.

 

Böylece Mesih sayesinde ‘bedenin benliğinden soyunmuş’ oluyoruz; ve yine Mesih’in yaptığı mükemmel iş Yasa’nın bize karşı olan yargısını sildiğinden dolayı; Mesih’te olanların benliği ve işlerini çarmıha germe gücü vardır:

Koloseliler 2:11 Ayrıca Mesih'in gerçekleştirdiği sünnet sayesinde bedenin benliğinden soyunarak elle yapılmayan sünnetle O'nda sünnet edildiniz.

12 Vaftizde O'nunla birlikte gömüldünüz, O'nu ölümden dirilten Tanrı'nın gücüne iman ederek O'nunla birlikte dirildiniz.

13 Sizler suçlarınız ve benliğinizin sünnetsizliği yüzünden ölüyken, Tanrı sizi Mesih'le birlikte yaşama kavuşturdu. Bütün suçlarımızı O bağışladı.

14 Kurallarıyla bize karşı ve aleyhimizde olan yazılı antlaşmayı sildi, onu çarmıha çakarak ortadan kaldırdı.

 

Mesih’le birlikte ölmüş, Mesih’le birlikte gömülmüş, Mesih’le birlikte dirilmiş ve Mesih’le birlikte göklere yükselmiş olmamız bir gerçeğe işaret etmektedir. Bütün yaşamınız Mesih'le birlikte Tanrı'da saklıdır. Bu ne anlama geliyor? Bizler –Mesih’le birleşmiş olanlar- beden ve can olarak yaşamda ve ölümde Mesih’e aitiz (Hİ.1). Ait olduğumuz ve birleşmiş olduğumuz Efendi’nin kutsal yardımı sayesinde günaha hayır diyebilme gücümüz vardır:

6:14 Bana gelince, Rabbimiz İsa Mesih'in çarmıhından başka bir şeyle asla övünmem. O'nun çarmıhı aracılığıyla dünya benim için ölüdür, ben de dünya için.

Koloseliler 3:3 Çünkü siz öldünüz, yaşamınız Mesih'le birlikte Tanrı'da saklıdır.

4 Yaşamınız olan Mesih göründüğü zaman, siz de O'nunla birlikte yücelmiş olarak görüneceksiniz.

5 Bu nedenle bedenin dünyasal eğilimlerini fuhşu, pisliği, şehveti, kötü arzuları ve putperestlikle eş olan açgözlülüğü öldürün.

 

Mesih’in bizi kurtarmasına seviniyoruz; ve Mesih’teki kurtuluşumuz için Tanrı’ya şükrediyoruz. Ancak inanan bir kişi olaraktan Mesih’in bizleri kurtarması ile ilişkimiz bu noktada bitmiyor. Bizler de yaşamlarımızı Mesih’e teslim ediyoruz (etmeliyiz); çünkü Mesih bizlerin kurtarıcısı olduğu gibi, aynı zamanda yaşamımızın da Rabbi’dir.

 

Mesih’e iman etmiş kimseler olarak bizler, eski mirasın bizdeki kalıntısının halen bizi günaha eğimli kıldığını unutmamalıyız. Mesih’e iman etmekle, bir anda Kutsal Ruh’ta yürüme tecrübesi edinmiş olmuyoruz. Ancak bunu arzulamalı, sıklıkla kendimizi denetlemeli, gündelik olarak yaşamlarımızı Kelam’ın ışığına getirerek kendimizi düzeltmeye çalışmalı, Kelam ve dua ile her gün, gündelik olarak çarmıhımızı taşımayı öğrenmeliyiz.

 

Mesih’e iman etmiş kimseler olarak bizler başkalarına göre günahı reddetme konusunda daha güçlüyüz.

 

5:25 Ruh sayesinde yaşıyorsak, Ruh'un izinde yürüyelim.

 

Bu ayete bakarken 5:24 ayetindeki “Mesih’le birleşmişlik” ve bunun sonucu olarak “Mesih’teki diriliş ve özgürlük yaşamımız, bedenin benliğinden soyunmuş yaşamımız” konusunu vurguladık. Burada dikkat ederseniz Hristiyan olarak var oluşumuz Mesih’in etkin işi ile çok yakından ilgili. Bu yüzden bütün yaşamımız Mesih’te saklıdır –benden ve can olarak yaşamda ve ölümde Mesih’e aitiz.

 

Böylece 5:25 ayeti önceki ayeti onaylamaktadır. Böylece bu ayete ‘bütün yaşamımızın Mesih'le birlikte Tanrı'da saklı olması’ gerçeğinden yola çıkarak Kutsal Ruh’ta yaşam; Kutsal Ruh’un gücüne dayalı bir yaşam; Kutsal Ruh’tan gelen umuda dayalı esenlikte yaşam; Kutsal Ruh’un desteğinde bir yaşam’ açısından bakmalıyız.

 

Mesih’teki özgür kimseler Kutsal Ruh’a dayanarak devam ettirdikleri özgürlük ve esenlik yaşamına dünyadan ve benlikten bir şey karışmaması için dikkat etmelidir. Bize ölümden diriliş ve sonsuz yaşam veren Kutsal Ruh’a dayanarak bu dünyadaki adımlarımızın ya da kararlarımızın dünyaya ışık ve tuz olmasına çalışarak yaşamalıyız. Dünyanın bizlerin düşüncesini, yüreğini lekelemesine karşı dikkatli olarak yaşamalıyız. Sözlerimizle ve işlerimizle pak kalmak için Ruh’un izinde yürümeye gayret etmeliyiz.

 

5:26 Boş yere övünen, birbirine meydan okuyan, birbirini kıskanan kişiler olmayalım.

 

5:26

İleri Çalışma Notu

- WUİ.99

 

Bu ayet Kutsal Ruh’un ürününe sahip bir kimsenin tam zıddı olan bir karakteri ortaya koymaktadır.

 

Pavlus 5:11 ayetinde Galatya kiliselerine, Mesih’in Müjdesi’ni savunduğu için Yahudi yanlısı sahte öğretmenler tarafından baskı gördüğünü söylemişti. 5:15 ayetinde ise kilisenin sahte öğretiye kulak vermesiyle içine düştüğü durumu hatırlatmıştı. “Kutsal Yasa! Kutsal Yasa kutsaldır!” diyen bu sahte öğretmenlerin Yasa’yı Mesihsiz bir şekildeki çarpıtılmış yorumlamaları yüzünden kilise bir an için Ruh’taki yaşamı bırakmaya başlamış; ve bunun neticesinde “birbirlerini ısırıp-yeme” noktasına gelmişlerdi. Kilise artık “Mesih’in çarmıha gerilmiş olarak gözlerinin önündeki tasvirini” (3:1) unutmaya başlamış; “Ruh'la başladıkları o zamanın yerini insan çabasıyla bitirme” (3:3) gayreti almaya başlamıştı. Bu durumda 5:26 ayeti böyle bir ruhsal kaos ortamında bir sonuç olarak doğmaktadır. Gerçek öğretinin olmadığı yerde benliğin işlerinin olması kaçınılmaz bir sonuçtu.

 

Kutsal Ruh’un ürünü hakkında okuduktan sonra böyle bir ayeti okumak kilise için de şaşırtıcı ve düşündürücü olmalıydı. Mesih’in Müjdesi’ni vaaz etmekle görevli kilise dışardan bakıldığında nasıl görülmeliydi? Ruh’un ürünü ile mi; yoksa boş övünme, meydan okuma, kıskançlık özellikleriyle mi?

 

5:14 ayetinde "Kutsal Yasa tek bir sözde özetlenmiştir: ‘Komşunu kendin gibi seveceksin’" diye hatırlatan Pavlus, şimdi de onlara “boş yere övünen, birbirine meydan okuyan, birbirini kıskanan kişiler halen Kutsal Yasa’yı tuttuklarını, tutabildiklerini nasıl söyleyebilirler?” şeklinde bir gönderme yapmış olur. Böylece 5:11, 14, 15, 26 ayetlerine birlikte bakarsak açık bir şey var ki, Ruh’un ürününe (5:22-23) sahip olan bir kimseyi Kutsal Yasa nasıl suçlayabilir? Ama konu bir suçlama yapmak olsaydı, Ruh’un ürünü bu dünyaya insanın düşmüşlüğünü göstermeye yeterlidir.

 

Bu Mektubu incelerken V. Bölüme (5:1-6:10) başladığımızda, bu bölümün özgür kimselerin nasıl yaşaması gerektiğine dair pratik yaklaşımlar içerdiğini söylemiştik. 5:26 ayetine gelmeden önce “Ruh’un ürünü” hakkında okumuş olan kilise şimdi şu soru ile de yüzleşmek durumundaydı: Boş yere övünen, birbirine meydan okuyan, birbirini kıskanan kişiler Tanrı’nın özgür kıldığı kimselere benziyorlar mı; Yasa, gelenek, işler ile kurtuluşu savunanlar neden benliğin işlerinden kurtulmamışlardır?

 

İlave Açıklama

1-) Unutmayalım ki, benlik dediğimiz bozulmuş insan doğası yani günahlı doğa, yeniden doğan insanlarda bu yaşam boyunca varlığını sürdürür (WİA.VI/5).

 

Ancak Mesih’te olanlara iman ve lütuf sayesinde benlikten özgürlük de verilmiştir (Koloseliler 1:13):

Yuhanna 8:34 İsa, "Size doğrusunu söyleyeyim, günah işleyen herkes günahın kölesidir" dedi.

36 Bunun için, Oğul sizi özgür kılarsa, gerçekten özgür olursunuz.

 

Bu özgürlük kendisini aynı zamanda imanlıya Tanrı’yı hoşnut eden şeyi sevmeyi de bağışlar:

Filipililer 2:13 Çünkü kendisini hoşnut edeni hem istemeniz hem de yapmanız için sizde etkin olan Tanrı'dır.

 

Böylece insan benliğin işlerine köleyken özgür kılındığında artık doğruluğa hizmet etmek üzere çağrılmıştır:

Romalılar 6:18 Günahtan özgür kılınarak doğruluğun köleleri oldunuz.

22 Ama şimdi günahtan özgür kılınıp Tanrı'nın kulları olduğunuza göre, kazancınız kutsallaşma ve bunun sonucu olan sonsuz yaşamdır.

 

Özgürlük bağışlanmış bir kişinin kutsallaşma çağrısı onu bu yaşamda tam mükemmel yapmaz. Çünkü kurtarılmış insan halen bozulmuşluğun kalıntıları taşımaktadır. Böylece  5:17 ayetinde açıkça vurgulandığı üzere Ruh ve bedenin birbirine karşıt olduğu bir savaş durumu içindeyiz (WİA.XIII/2).

 

Öyleyse Hristiyan hayatına başladığımız iman ve tövbe, aynı zamanda Hristiyan hayatının devamı için de gerekli bir yoldur. Çünkü bu savaşta güvenebileceğimiz şeyler yaptığımız iyi işler değildir. WİA.XVI/4 şöyle diyor:

Bu yaşamda itaatin en yüksek derecelerine ulaşmış olan insanlar bile, Tanrı'nın istediklerinden çok daha fazlasını yapmakta yetersiz kalırlar. Gerçekte bu kişiler, yapmakla yükümlü olduklarının büyük bir kısmını yerine getirmekte başarısızdırlar.

 

Öyleyse Hristiyan hayatında Kutsal Ruh’a dayalı bir yaşamdan başka bir alternatifimiz yoktur. Mesih’in çarmıhta yaptığı tam mükemmel işin yanında insanın yapacağı işler değersiz ve yetersiz kalır. Bu durumda kişisel kurtuluşun güvenini “işler” üzerine kuranlar kendilerini Mesih’e denk tutmuş olurlar; bu kişinin kendisini “kurtarıcı” olarak ilan etmesi demek olur (3:10 ayeti altındaki İleri Çalışma Notu Hİ.62 ve 5:6 ayeti altındaki İleri Çalışma Notu BİA.24’ü okuyunuz).

 

Öyleyse Kurtarıcı Rab Mesih’in Özgürlük Müjdesi dünyanın düşünüşünden farklıdır. Tanrı Sözü’nü dikkatlice çalışmak da bize bu farkı görmeyi ve öncelikle kendimizi düzeltmeyi getirmektedir. Tanrı’nın Sözü aracılığı ile elçisel imanın ne olduğunu öğrenmek, öğretmek ve bunu bütün farklı inanış biçimlerine karşı savunmak zorundayız. Böylece kilise olarak Mesih’in Özgürlük Müjdesi’nin doğru bir şekilde vaazı ile uğraşırken, yanlışları ve hataları düzeltmek için Pavlus’un burada yaptığı üzere Tanrı Sözü’ne uygun olmayan her şeyi reddederek uyarması örneğine baktığımızda; gerektiğinde kilisenin disiplin kullanmasının kiliseyi ve kilisenin devamını korumak için gerekli olduğu unutulmamalıdır.

 

Doğru öğretiş bize açıkça şunu öğretmektedir: Kurtarıcı Rab Mesih’i tövbe ve iman ile kabul etmek; ve iman hayatında böylece tövbe ve iman ile yürümek; bunun sonucunda da günahtan artan bir şekilde nefret ederek kaçınmaya çalışmak ve Mesih’teki doğruluğun ardınca giderek kutsallıkta ilerlemeye çalışarak devam etmek. Böyle bir iman hayatının kökleşmesi için benliği ve işleriyle birlikte benliğin tutkularını Mesih’in çarmıhına germek gerekmektedir.

 

Mesih’in tam mükemmel itaat ile alçalışına bakarak, Mesih’inçarmıh acılarına ve ölümü yenen dirilişine bakarak yürüdükçe benliğe karşı savaşma gücümüz vardır.

 

2-) 5:16-26 ayetlerine bakarak “Kutsal Ruh’un amacı nedir?” sorusu üzerinde düşünmemiz gerekiyor. 

 

Mesih’in çarmıhta tamamladığı işten dolayı inananlara yeniden doğuşu veren Kutsal Ruh’ta yenilenmiş bir yürek edindik. Mesih’in kilise uğruna kendisini feda etmesi Kelam ve Kutsal Ruh ile yıkanıp temizlenmemiz içindi (Efesliler 5:26). Böylece inananlar Mesih benzerliğinde olgunluk düzeyine doğru bir değişim ve ilerleme içinde olacaktır (Efesliler 4:13):

I.Korintliler 6:9-10 Günahkârların, Tanrı Egemenliği'ni miras almayacağını bilmiyor musunuz? Aldanmayın! Ne fuhuş yapanlar Tanrı'nın Egemenliği'ni miras alacaktır, ne puta tapanlar, ne zina edenler, ne oğlanlar, ne oğlancılar, ne hırsızlar, ne açgözlüler, ne ayyaşlar, ne sövücüler, ne de soyguncular.

11 Bazılarınız böyleydiniz; ama yıkandınız, kutsal kılındınız, Rab İsa Mesih adıyla ve Tanrımız'ın Ruhu aracılığıyla aklandınız.

 

Tanrı lütfunu günahkâra bir Aracı olan Mesih ile sunmuş; böylece Mesih’te insana günahların affı ve sonsuz yaşamı bağışlamış; bu yolla insanı Mesih’e bağlamak üzere ona iman bağışlamış; insanın Mesih benzerliğinde büyümesi ve güçlenmesi için lütufkar bir şekilde insana Kutsal Ruh’unu vermiştir.

 

Böylece Ruh sayesinde bir yaşam ancak Ruh'un izinde yürüme ile şekillenecektir. Öyleyse bütün yaşamımız, nefes aldığımız tüm zamanlar Ruh’un lütufkar bir armağanıdır. Yani kendimiz kendi gücümüzle yaşayacağımız zamanı sağlayamayız. Bu durumda bir çok insanın yaptığı üzere dünyayı ikiye bölmek yanlış olacaktır. İnsanlar dünyasal yaşam ve ruhani yaşam olarak dünyayı böldüklerinde dua zamanı dindarlığa odaklanıp dünyayı unutuyor; ibadetten çıktıktan sonra ise Kutsal Kitap’ı unutuyorlar. Ancak Tanrı hayatımızın bütün alanlarında olmak istiyor. Evimizde, işimizde, komşularla ilişkilerimizde, alışverişte, tatilde, her zaman ve her yerde Rab için çalışmalı, yaptıklarımızı Rab için yapmalı, Rab için yemeliyiz. Ya da yapmadığımız bir şey Rab’bin görkemine hizmet için olmalıdır (Koloseliler 3:17, 23-24, Romalılar 14:5-8):

Romalılar 14:8 Yaşarsak Rab için yaşarız; ölürsek Rab için ölürüz. Öyleyse, yaşasak da ölsek de Rab'be aitiz.

II.Korintliler 5:15 Evet, Mesih herkes için öldü. Öyle ki, yaşayanlar artık kendileri için değil, kendileri uğruna ölüp dirilen Mesih için yaşasınlar.

 

Gerek açıkta gerekse özel yaşantımızda Tanrı ilk yeri almalıdır. Düşünce ve duygularımız, sözlerimiz ve işlerimiz “Ruh sayesinde yaşayan ve Ruh’un izinde yürüyen” biri olduğumuzun tanıklığını dünyaya vermelidir. Dünya benliği çarmıha germiş birinin Ruh ile yürümesinin ne demek olduğunu sizin yaşamınızda görmelidir.

 

Yeni yaratılış ve yeni yaşamın Kutsal Ruh’tan geldiğine tanıklık etmekteyiz. Öyleyse dünya bizlere baktığında, yaşamın her alanında yeni yaratık olan ile benliğe tutsak olan arasındaki farklı görmelidir.

 

Hristiyan yaşamının bir mücadele olduğunu unutmadan (5:16-18, 24-25; 2:19-20; 6:14), yaşamlarımıza müdahale etmek ve saldırmak isteyen şeylere karşı kararlı olmamız gerekiyor.

 

3-) 5:16-18, 25 ayetlerini tek bir cümle gibi okuduktan sonra “Kutsal Ruh sayesinde yaşıyorum, Kutsal Ruh'un izinde yürümeliyim; ama bu gerçek, tek bir Hristiyan olarak benim yaşamım için ne anlama gelmeli?” sorusu üzerinde düşünmeliyiz.

 

Tanrı sadece bizlerin kilisedeki yaşamını değil, Tanrı sadece bizlerin iman kardeşleriyle bir araya geldiği zamandaki yaşamını değil; Tanrı bizlerin bütün yaşamını istiyor. Yani kimsenin bilemediği ve göremediği iç dünyamızda bile, duygularımız “Hristiyanca” olabilmeli. Kimsenin bilemediği ve göremediği iç dünyamızda aklımızdan geçen düşünceler “Mesih’e yaraşır” olabilmeli. Kilisenin dışında olan, kilisenin görmediği ve bilmediği yaşamımızda Ruh’un ürünü etkin bir şekilde işlemeli.

 

Ve yine gözlerimizin bakışı Tanrı’yı kederlendirmemeli; gözün tutkuları yaşamımızı biçimlendirmemelidir. Ellerimizde adalet ve merhamet hüküm sürmeli. Bir alışverişte önce biz adil olmalıyız. Ve muhtaç birine verirken ya da yardım ederken ellerimiz Mesih’in merhametli ve cömert eli olmalıdır.

 

4-) İnsan olarak Adem’den gelen düşmüşlük mirasımız çok derindir. Bir Kurtarıcı’ya olan ihtiyacımız da bu yüzden çok belirgindir. Yasa’nın mükemmelliğine bakmak, insanın bu bedendeyken Yasa’nın gereklerini yerine getiremeyeceğinin en belirgin aynasıdır:

6:13 Oysa sünnetlilerin kendileri bile Kutsal Yasa'yı yerine getirmiyor…

 

Böylece benliğin –bedenin- Kutsal Ruh’a aykırı olanı arzulaması açıkça insan yaşamında kendini belli eder. Ancak günaha “hayır” deme gücümüz vardır. Çünkü benliğin günaha tutsaklığını Mesih kendi bedeninde çarmıha germiştir.

 

5:16-17 ayetlerine bakarken kutsallaşma hakkındaki şu sözler aklımızda olmalıdır (WİA.XIII.2):

Bu kutsallaşma tamdır ve kişinin tüm varlığını içerir; ancak insanın her kısmında halen bozulmuşluğun kalıntıları bir dereceye kadar bulunduğundan kutsallaşma bu yaşamda mükemmel değildir; ve bu nedenle bedenin Ruh’a karşıt, Ruhun da bedene karşıt olarak şehvet beslemesi ile barışın imkansız olduğu sürekli bir savaş ortaya çıkmaktadır.

 

Böylece günahlı doğamız yani benlik hakkında konuşurken aklımızda düşmüş bir bedende yaşadığımız olmalıdır. Çünkü benlik, bu düşmüş bedende varlığını sürdürür. Yani benliğimiz bu bedendeki yaşam boyunca yaptıklarımızın, düşündüklerimizin arkasında olan şeydir. Böylece imanlılar olarak biliyoruz ki, iyi ve kutsal olanı ne kadar arzularsak arzulayalım; yaptığımız hatalı, eksik, günahlı işler daima iyi işlerimizi gölgeler. Bundan da ötesi, Tanrı’nın iradesine uygun olarak, insan [bildiği halde] yapması gerekenlerin çoğunu yerine getirmez. Bu gerçek de bizleri Romalılar 7:14-25 ayetleri ile yüzleşmeye götürmelidir.

 

Romalılar 7:18 İçimde, yani benliğimde iyi bir şey bulunmadığını biliyorum. İçimde iyiyi yapmaya istek var, ama güç yok.

19 İstediğim iyi şeyi yapmıyorum, istemediğim kötü şeyi yapıyorum.

23 Ama bedenimin üyelerinde bambaşka bir yasa görüyorum. Bu da aklımın onayladığı yasaya karşı savaşıyor ve beni bedenimin üyelerindeki günah yasasına tutsak ediyor.

 

Ancak bu ayetler bir gerçeğin aynası olmakla birlikte son değildir. Bu ayetler bizi insan olarak içinde bulunduğumuz bu zavallılık ve çaresizliliğimizle yüzleştiriyor. Alçakgönüllülükle kendimizin kim olduğunu anlayabilirsek, kendimizde güvenebileceğimiz bir şey olmadığını da göreceğiz. Bu gerçek de bizleri Kurtarıcı Rab İsa Mesih’in lütfuna daha büyük bir güçle sarılmak için teşvik ediyor.

 

Romalılar 7:14-25 ayetlerinden okuduğumuz ve bize kim olduğumuzu söyleyen, aslında kendimiz hakkında olduğunu kabullenmekte bazen de zorlandığımız ve bize günah ve zayıflık içinde olduğumuzu gösteren bu ayetler harika bir Müjde ile noktalanıyor:

Romalılar 7:25 Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla Tanrı'ya şükürler olsun!

 

Evet, aklımızın onayladığı Tanrı’nın Yasası’na karşın benliğimiz günahın yasasına kulluk ediyor. İşte bu karanlık içinden de Mesih’in Müjdesi parlıyor: “Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla Tanrı'ya şükürler olsun!

 

Rabbimiz İsa Mesih’e şükürler olsun ki, O bizi bu çamurdan çıkarıyor. Günahın olduğu yerde Mesih lütfunun Müjdesi ile zavallı yüreklerimize sevinç saçıyor.

 

Rabbimiz İsa Mesih’in bize öğrettiği duada “Ayartılmamıza izin verme, kötü olandan bizi kurtar” diye seslenmemiz de insan olarak günahlı bir doğamız olduğunun bizim tarafımızdan onaylanması için Rab tarafından verilmiş sözler değil mi?

 

Bu duada günah ve ölümle işaretlenmiş, toprak kaplar olan bizler Mesih’te olanların meyve verdiğini ve Mesihsiz bir şey yapamayacağımızı kabul etmiş olmuyor muyuz (Yuhanna 14:4-5)? “Ayartılmamıza izin verme, kötü olandan bizi kurtar” diyen itirafımız şeytanın, dünyanın ve benliğin baskısından kurtarılma özlemi değil mi? Ve bu dua anlamını ve Müjde’sini, bu duayı kime söylediğimizde buluyor: “Göklerdeki Babamız –Mesih’in kutsal adı ve aracılığını ile”.

 

Ve böylece bizler Baba Tanrı’ya Mesih aracılığı ile Kutsal Ruh’un gücünde sunduğumuz bu dua ile, canımızı Pavlus’un söylediği şu söze getirmiş oluyoruz: “Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla Tanrı'ya şükürler olsun!

 

5-) 5:19-21 ayetlerindeki benliğin işleri listesine bakınca insan ne kadar günahlı olduğunu açıkça görmektedir. Ve bu liste içindeki suçlar açıkça Tanrı’nın düşmanları olduğumuzu iddia etmektedir. Çünkü Kutsal Yasa zaten bunları yasaklamakta ve lanetlemektedir.

 

Bu kötü tabloya baktığımızda, umutsuz ve karanlık olarak görünen durumdan Mesih’te özgür ve Mesih bağışlanmış kimseler olduğumuzu hatırlarsak (5:24), kurtuluşumuzun ne denli harika bir şey olduğunu görüp sevinç ve övgü ile Rab’be şükredebiliriz.

 

Bir zamanlar nasıl bir durumda olduğumuzu unutmazsak, Mesih’te kurtulmuş kimseler olmanın ne kadar yüce bir lütuf olduğunu anlarız.

 

6-) Ruh’un ürünü burada üç farklı tercümeden  bir araya getirilmiştir:[1]

sevgi sevgi sevgi

sevinç sevinç sevinç

esenlik   selâmet esenlik

katlanış tahammül sabır

iyi yüreklilik lûtuf şefkat

iyilik iyilik iyilik

içten bağlılık   sadakat bağlılık

yumuşak huyluluk hilim yumuşak huyluluk

tutkulara üstünlük   zaptı nefs özdenetim

 

Şimdi bu listedeki Kutsal Ruh’un ürününe bakıp da, bu özelliklere sahip bir eşiniz olsun istemez miydiniz? Ve yine bu meyvelere sahip anne-baba tarafından büyütülmüş olsaydınız hayatınızın ne kadar daha farklı değişecebileceğini düşünebiliyor musunuz?

 

Ya da eğer evli iseniz eşinizin bu ayetleri okuduktan sonra, belki yüzünüze karşı hiç söylemese de sizden daha farklı bir kişi olmanızı bekleyebileceği hiç aklınıza geldi mi?

 

Eğer çocuklarınız varsa, Hristiyan bir ebeveyn olarak sizler de kuşkusuz çocuklarınızda bu ürünü görmeyi arzuluyor olacaksınız? Konuya çocuklar açısından bakıldığında ise onlar sizlerde yerleşmiş davranış modelini almaya yatkın olduklarından bu noktada soru şudur: çocuklarınız, yaşamınız boyunca sizde Kutsal Ruh’un ürününü ne oranda görüp tanıdılar?

 

Peki ya siz, hiç bu ürünün sizde artan bir şekilde büyümesi için dua etmiş miydiniz? Mesih’teki yaşamınıza bakarak, aradan geçen zaman boyunca bu üründe ilerlemeniz konusu sizce tatminkar bir durumda mı?

 

Dünya sizin hayatınızda Ruh’un ürününü ne şekilde görüyor; ne kadar etkin görüyor?

 

7-) Boş yere övünen, birbirine meydan okuyan, birbirini kıskanan kişiler sizce nasıl kişilerdir?

 

İnsanlar için genelde yalnızlık bir sorundur. Tanrı bizleri insanlara ve Tanrı’ya muhtaç bir şekilde düzenleyip yaratmıştır. Dolayısı ile bizler yalnızlık içinde kaldığımızda insani yönlerimizin bir kısmından da eksik kalmış oluyoruz.

 

İnsanın kendisini bir yere ait hissetmesi önemli bir güven temelidir. İnsanlar çoğunlukla kendilerinin başkalarınca beğenilmesinden hoşlanırlar. Yani bir anlamda bu diğerleri tarafından alkışlanma isteği gibidir. Sözlerimizin veya işlerimizin başkalarınca beğenilmesi ya da onaylanması, vizyonumuzun diğerleri tarafından savunulması, başarılarımızın takdir edilmesi hoşumuza gider; ve özgüvenimizi destekler.

 

Bir grubun parçası olmak her zaman iyi amaçlar için bir araya gelmiş olmak anlamına gelmiyor. Bir yere ait olma hissimiz, eğer doğru yeri bulmazsak kendisini başka şekillerde gösterecektir.

 

Galatyalılar Mektubunda, bir tarafta Ruh’un izinde yürümeye çalışan bir grup olmamız teşvik ediliyor. Ancak bu grubun karşında başka bir grup görüyoruz. Bunlar da Ruh’un izinde yürüyenlerden farklı olarak kendilerini övünme, meydan okuma, kıskanma ile ifade edenlerin grubudur.

 

Kişiler kendi benliklerine uyarak yürüdüklerinde, kendilerini yüceltmiş olacaklardır. Bu yüzden kendileri ile övünen, kendilerine benzemeyenlere gerektiğinde meydan okuyabilen ama benliğe tutsak oldukları için de kıskançlığı hiçbir zaman üzerilerinden atamayan kimselerdir.

 

Ancak Ruh’un izinde yürüyenler dünyanın değil Rab’bin onayını aradıklarından, yaptıkları işlerin sonuçlarından çıkan iyi bir şeyden dolayı kendileri ile değil, Rab ile övüneceklerdir (6:14). Çünkü Ruh’un izinde yaşayanlar Rab için yaşadıklarından, söyledikleri ve yaptıklarıyla Tanrı’ya şükran sunma amacındadırlar. Ruh’un izinde yürüyenler, kendi işleri ile övünenlerin aksine Rab’bin işlerini duyurmak için yaşarlar. Böyleleri, başkalarına meydan okuyup korku salan ve baskı uygulayanların aksine, düşmanlarına bile sevgi ile yaklaşan kimselerdir.

 

İbrahim’e verilen vaat ve bereketleri almış olan Tanrı çocukları ile Mesihsiz yaşayanlar arasında böyle bir belirgin fark vardır. Tanrı’nın ev halkından olan ile umutsuz yaşayanlar böyle bir belirgin fark vardır.

 

Ruh sayesinde yaşayanlar kendilerini insanın değil, lütuf, esenlik ve merhamet ile Tanrı’nın mesh ettiğini, Tanrı’nın onayladığını bilerek yaşadıklarından dünyanın onayını, dünyanın beğenisini aramazlar. İmanın ev halkının içinde olmaktan, kiliseye ait olmaktan dolayı doğru yerde bulunmanın güvenliği içindedirler. Böyleleri için geriye tek bir şey kalıyor: bu yerde kalmayı sürdürmek için özgürlüklerine sahip çıkarak yaşamak; Mesih’teki kardeşlerle birliktelik, paydaşlık içinde yaşamak; kilisenin her üyesinin birbirine ihtiyacı olduğu gerçeğine göre yaşamak…

 

Bu durumda birbirinin iyiliğini gözeterek çalışanların olduğu yerin esenlik ve güvenliği dünyanın vereceği geçici şeylerden daha kalıcı ve güçlüdür.

 

8-) Koloseliler 3:1-17 ayetleri ile Galatyalılar 5:16-24 ayetlerini karşılaştırınız.

 

9-) Galatyalılar 5:22-23 ayetlerine “yaşam götüren tövbe” açısından bakınız.

 

10-) Galatyalılar 5:22-23 ayetlerine bakarken Ruh’un ürünü içindeki her bir özelliği Mesih’i ilişkilendirebiliriz:

Mesih’te gerçek sevgi vardır; Mesih’te gerçek sevinç vardır; Mesih’te gerçek esenlik vardır; Mesih’te gerçek sabır vardır; Mesih’te gerçek şefkat  vardır; Mesih’te gerçek iyilik vardır…

 

Ya da aynı gerçeği şöyle ifade edebiliriz:

Mesih sevgidir; Mesih sevinçtir; Mesih esenliktir; Mesih sabırdır;

Mesih şefkattir; Mesih iyiliktir…

 

Diğer yandan Ruh’un ürününe “iman nedir?” sorusu açısından baktığımızda şunları söyleyebiliriz:

Mesih’teki imanın meyvesi sevgidir;

Mesih’teki imanın meyvesi sevinçtir;

Mesih’teki imanın meyvesi esenliktir;

Mesih’teki imanın meyvesi sabırdır;

Mesih’teki imanın meyvesi şefkattir;

Mesih’teki imanın meyvesi iyiliktir;

Mesih’teki imanın meyvesi bağlılıktır;

Mesih’teki imanın meyvesi sevgidir;

Mesih’teki imanın meyvesi yumuşak huyluluktur;

Mesih’teki imanın meyvesi özdenetimdir.

 

Ruh’un ürünü hakkında düşünmek sizin “iman” tanımınızı nasıl etkiliyor?

 



[1] Birinci sırada T.Cosmades tercümesi; ikinci sırada Kitabı Mukaddes eski tercüme; üçüncü sırada Kutsal Kitap yeni tercüme.