VAAZ/KELAM ÇALIŞMASI TASLAĞI
Galatyalılar Mektubu Üzerine Bir İnceleme
Müjde eşsizdir:
I. (1:1-5)
II. (1:6-10)
III. (1:11-2:21) a. (1:11-17) b.
(1:18-2:10) c. (2:11-21)
Müjde üstündür:
IV. (3:1-4:31) a. (3:1-5) b. (3:6-4:11) c. (4:12-20) d. (4:21-31)
Müjde özgürlüktür:
V. (5:1-6:10) a. (5:1-15) b. (5:16-6:6) c. (6:7-10) VI. (6:11-18)
Kısaltmalar:
BİA: Belçika İnanç Açıklaması
Hİ: Heildelberg İlmihali
WİA.: Westminster İnanç Açıklaması
WKİ: Westminster Kısa İlmihal
WUİ: Westminster Uzun İlmihal
III. (1:11-2:21)
Mesih’in Müjdesi lütuf ile
kurtuluştur. Elçi bu Müjde’yi insandan değil Mesih’te almıştır. Bu bölümde sahte
öğretmenlere karşı Mesih tarafından atanmış bir kişinin elçiliği ve sahte
öğretişlere karşı da Mesih’in Müjdesi savunulur.
Pavlus Yasa’ya bağlılıkta
Ferisi olup (Filipililer 3:3-7) çağdaşlarından daha ileri düzeydedir. Mesih’in
kilisesine zulmeden biri iken (Elçilerin İşleri 8:1) Mesih tarafından elçi
olarak çağrılmıştır. Yani Pavlus elçilerin öğretilerini dinleyerek değil
doğrudan Mesih’ten öğrenmiştir.
Pavlus kendi Yahudi
geçmişini saklamıyor; aksine Yahudiliği iyi bilen ve
“gayretle yaşamaya çalışan” biri
olarak tanındığını, kiliseye zulmeden biri iken Mesih tarafından çağrıldığını,
aldığı vahiy üzerine Müjde’yi öğrettiğini, öğretisinin elçiselliğinin onaylanmış
olduğunu ve bu yüzden de Yahudi yanlısı sahte öğretmenlerin bildirisinin
güvenilmezliğini ortaya koyuyor.
Pavlus’un elçiliği ve
yaydığı Müjde’nin Yeruşalim’deki kilise tarafından da onaylanmış olması, mektup
boyunca savunulan görüşlerin doğruluğuna bir kanıt teşkil edecektir. Böylece
Pavlus’un dirilmiş Mesih ile karşılaşması ve Mesih’ten aldığı vahiy, aynı
zamanda nasıl yaşadığına bakılarak da doğrulanabilecektir (2:19-20).
III.a. (1:11-17)
Müjde insandan değil
Tanrı’dandır. Tanrı bu Müjde’yi Mesih’teki lütfu ile vahiy etmiştir.
1:11 Kardeşlerim, yaydığım Müjde'nin
insandan kaynaklanmadığını bilmenizi istiyorum.
12 Çünkü ben onu insandan almadım,
kimseden de öğrenmedim. Bunu bana İsa Mesih vahiy yoluyla açıkladı.
1:11
İleri Çalışma Notu
- BİA.7
Müjde Tanrı’dan geldiği için
“vahiy yoluyla” gelmiştir. Pavlus’un
hem vahiy almış biri hem de Mesih’in diğer elçilerince onaylanmış biri olduğunu
hatırladığımızda Galatyalılar Mektubunun gökselliği daha açık olur. Bu da neden
sadece Müjde’yi kabul etmemizin gerektiğini, neden Müjde’ye bir şey eklemenin ya
da Müjde’den bir şey çıkarmanın gerekmediğini açıklıyor.
Vahiy insan isteği ile
değil, insanı kurtarmayı isteyen Tanrı’nın isteğinden gelir; ve vahiy Tanrı’nın
doğrudan bir işi olarak vardır. Tanrı Sözü’nü bu denli eşsiz ve değerli kılan da
yazarının Tanrı olmasıdır. İnsanlar Tanrı’dan vahiy istemeden önce Tanrı insana
konuşmuştur. Yani vahiy Tanrı’nın lütfunun bir işidir.
Böylece sahte öğretmenlerin
yaymaya çalıştıkları öğretinin tam tersi olarak
“Mesih’teki lütuf ile kurtuluş” Pavlus’un kendisinin bulduğu ya da
birinin öğrettiği yeni bir şey olmaktan öte Tanrı’nın amacıdır; Mesih’teki lütuf
ile kurtuluş konusu Kutsal Kitap boyunca Tanrı’nın açıklanmış isteği olarak
vardır.
Eğer Pavlus insanların
onayını arasaydı, Tanrı’yı değil insanı mutlu etmeye çalışmış olacaktı (1:10).
Ancak Müjde insandan değil (1:11) Tanrı’dan kaynaklandığı için (1:12) Pavlus
Tanrı’yı hoşnut etmek için çalışmaktadır.
Pavlus daha önceleri insanın
onayı ve memnuniyeti için çalıştığından (1:13-14) bir anlamda zorluklarla
karşılaşmamıştı. Bu zorluklara katlanmasının Tanrı’yı hoşnut etmekten başka
amacı olamazdı. Diğer yandan insanın onayı ve memnuniyeti için çalışmanın kişiyi
götüreceği yıkım ve yargıyı zaten öncesinde açıklamıştı (1:8-9).
1:13 Yahudi dinine bağlı olduğum zaman
nasıl bir yaşam sürdüğümü duydunuz. Tanrı'nın kilisesine alabildiğine
zulmediyor, onu kırıp geçiriyordum.
14 Yahudi dininde yaşıtım olan
soydaşlarımın birçoğundan daha ilerideydim, atalarımın geleneklerini savunmakta
çok daha gayretliydim.
1:13-14
İleri Çalışma Notu
-
WUİ.109
Pavlus’un Mesih’e iman
etmeden önce kiliseye karşı olan saldırgan tutumu sadece Galatya kiliselerince
değil (Elçilerin İşleri 9:1-2); dönemin bütün topluluklarınca bilinen bir
durumdu. Bu durumda “bir zamanlar kiliseye
zulmeden Pavlus” nasıl oluyor da “bir zamanlar yıkmaya çalıştığı imanın şimdi elçisi durumuna”
gelmiştir (1:23)? Pavlus’un “sadece
Mesih’teki lütuf ile kurtuluş” vaaz etmesi onun geçmişini görmemizle daha
iyi anlaşılır olmaktadır:
Romalılar 4:4 Çalışana verilen ücret lütuf değil, hak sayılır.
5 Ancak çalışmayan, ama tanrısızı aklayana iman eden kişi imanı sayesinde
aklanmış sayılır.
Kiliseye olan düşmanlığı ile
ünlü Pavlus eğer lütuf olmasaydı şimdi Mesih imanının savunucusu olamayacaktı.
Bu değişim Pavlus’un tercihi sonucunda değil, Tanrı’nın isteği sonucunda oldu.
Böylece Yasa’nın işlerini
yaparak değil; Tanrı’nın Mesih’teki lütfu aracılığı ile kurtuluşun gerçek olduğu
daha da açıklık kazanıyor:
2:16 Yine de insanın Kutsal Yasa'nın gereklerini yaparak değil, İsa Mesih'e iman
ederek aklandığını biliyoruz. Bunun için biz de Yasa'nın gereklerini yaparak
değil, Mesih'e iman ederek aklanalım diye Mesih İsa'ya iman ettik. Çünkü hiç
kimse Yasa'nın gereklerini yaparak aklanmaz.
Mesih’ten önceki Pavlus’un
daha sonra nasıl iman ederek Müjde’ye göre yaşadığını anlarsak Mesih’teki lütuf
ile kurtuluşun nasıl paha biçilemez bir özgürlük olduğunu daha iyi anlarız.[1]
Bu durumda 1:11-12 ayetlere
bakınca Pavlus’un vaaz ettiği Müjde’yi neden
“insandan değil, Tanrı’dan aldığı” yönündeki ifade daha derinlik
kazanıyor. Çünkü Pavlus lütfu tattığı zaman kendi önceki hayatı ile ilgili
olarak bir gerçek daha da açıklığa kavuşuyordu: Pavlus Tanrı’ya, Kutsal Kitap’ın
öğrettiği şekilde değil de; insana göre olması şekilde inanıyor ve öyle hizmet
etmeye çalışıyordu. Kendisinin tasarladığı dini tapınışı yaymak için kiliseye
zulmediyordu; Tanrı’nın suretinde yaratılmış insan eziyet ederek Tanrı’ya daha
iyi hizmet ettiğini düşünüyordu; böylece lütufkar bir dini inanış değil,
yozlaşmış bir düşünceyi yaymaya çalışıyordu.
Ancak sadece Tanrı’nın lütfu
günahkârın kötülük ve ölümüne son verebilirdi:
I.Timoteyus 1:13 Bir zamanlar O'na küfreden, zalim ve küstah biri olduğum halde
bana merhamet edildi. Çünkü ne yaptıysam bilgisizlikten ve imansızlıktan yaptım.
14 Ama Rabbimiz'in lütfu, imanla ve Mesih İsa'da olan sevgiyle birlikte bol bol
üzerime döküldü.
1:14 ayetindeki
“atalarımın geleneklerini savunmakta
çok
daha gayretliydim”
şeklindeki ifadeyi Romalılar mektubu çok güzel açıklıyor:
Romalılar 9:30 Öyleyse ne diyelim? Aklanma peşinde olmayan uluslar aklanmaya,
imandan gelen aklanmaya kavuştular.
31 Aklanmak için Yasa'nın ardından giden İsrail ise Yasa'yı yerine getiremedi.
32 Neden? Çünkü imanla değil, iyi işlerle olurmuş gibi aklanmaya çalıştılar ve
"sürçme taşı"nda sürçtüler.
33 Yazılmış olduğu gibi:
"İşte, Siyon'a bir sürçme taşı,
Bir tökezleme kayası koyuyorum.
O'na iman eden utandırılmayacak."
10:1 Kardeşler! İsrailliler'in kurtulmasını yürekten özlüyor, bunun için
Tanrı'ya yalvarıyorum.
2 Onlara ilişkin tanıklık ederim ki, Tanrı için gayretlidirler; ama bu
bilinçli bir gayret değildir.
3 Tanrı'nın öngördüğü doğruluğu anlamadıkları ve kendi doğruluklarını
yerleştirmeye çalıştıkları için Tanrı'nın öngördüğü doğruluğa boyun eğmediler.
4 Oysa her iman edenin aklanması için
Mesih, Kutsal Yasa'nın sonudur.
1:15-16 Ama beni daha annemin
rahmindeyken seçip lütfuyla çağıran Tanrı, uluslara müjdelemem için Oğlu'nu bana
göstermeye razı olunca hemen insanlara danışmadım;
Pavlus’un bu
ifadesi Yeremya’nın hizmet ve tanıklık çağrısını hatırlatmaktadır:
Yeremya 1:5 Ana rahminde sana biçim vermeden önce tanıdım seni.
Doğmadan önce seni ayırdım,
Uluslara peygamber atadım.
Pavlus da
“lütfuyla çağıran Tanrı” aracılığı ile
ortaya çıkıyor. Pavlus uluslara müjdelemeden önce Tanrı ona Mesih’i gösteriyor;
öyle ki, Pavlus da Yeremya ya da Tanrı’nın diğer hizmetkarları gibi (İşaya 49:1,
5) Mesih’e bakarak uluslara tanıklık edebilsin. Tanrı’nın bu lütufkar girişimi
Pavlus’un mesajının insandan değil, Tanrı’dan geldiğinin bir başka
açıklamasıdır.
1:17 Yeruşalim'e, benden önce elçi
olanların yanına da gitmedim; Arabistan'a gittim, sonra yine Şam'a döndüm.
Pavlus yaydığı Müjde’yi
insanların değerlendirmesi veya beğenmesi için bir onay aramadığını açıklıyor.
İman edişi ile birlikte Yeruşalim’deki elçilere de gitmediğini görüyoruz.
Pavlus’un Mesih ve kilise için farklı bir düşüncesi varken Şam yolunda Mesih’le
karşılaşması neticesinde Tanrı’nın kilise için bir planı olduğunu görüyor;
Müjde’nin kendisine vahiy edilmesi karşısında, Tanrı’dan aldığı Müjde ve çağrı
için başkalarına danışmıyor. Böylece iman edişinden hemen sonra Yeruşalim’e
gitmemiş, Arabistan’a yönelmiştir.
İlave Açıklama
1-) Kutsal Elçisel ve Evresel İman
bizleri yaşadığımız her yerde, nefes aldığımız tüm zamanlar boyunca Mesih’teki
lütuf ile kurtuluşa tanıklık etmeye çağırıyor. Çünkü bizler de Pavlus gibi
Tanrı’nın lütfu ile korunuyoruz; Tanrı lütfu aracılığı ile Mesih bize de
açıklandı.
Tanrı’nın bu lütfunu anlamak ve hep hatırlamak için Mesih’ten önce kim
olduğumuzu bilmek önemlidir:
Titus 3:3 Çünkü bir zamanlar biz de anlayışsız, söz dinlemez, kolay aldanan,
türlü arzulara ve zevklere köle olan, kötülük ve kıskançlık içinde yaşayan,
nefret edilen ve birbirimizden nefret eden kişilerdik.
Böylece kim olduğumuzu anladıkça Tanrı’ya yüce lütfu için duyduğumuz şükran da
artacaktır. Sizlerin de yaşamları Tanrı’ya olan böyle bir şükranı yansıtıyor mu?
2-) Pavlus’un “beni annemin rahmindeyken
seçip lütfuyla çağıran Tanrı” ifadesi (1:15-16)
“kurtuluş işinde etkin Tanrı etkindir”
diye bir mesaj vermektedir. Bu durumda açık olan bir şey var ki, Tanrı yarattığı
dünyayı düşüşte bırakmıyor ve insan yok olmasın diye lütufkar bir şekilde Tanrı
kurtuluşumuz için işliyor. Bu olay bize iman atamız İshak’ın çocukları ile
ilgili sözleri hatırlatıyor:
Romalılar 9:10 Ayrıca Rebeka bir erkekten, atamız İshak'tan ikizlere gebe
kalmıştı.
11-12 Çocuklar henüz doğmamış, iyi ya da
kötü bir şey yapmamışken, Tanrı Rebeka'ya, "Büyüğü küçüğüne kulluk
edecek" dedi. Öyle ki, Tanrı'nın
seçim yapmaktaki amacı yapılan işlere değil, kendi çağrısına dayanarak sürsün.
Tanrı’ya yaklaşırken pek çok kişi kendi imanına ve imanının işlerine bakıyor.
Ancak bu ayetler kurtuluşun insanın gayretine değil, insanın aklını kullanmasına
ya da kişisel disiplinine bağlı değil; kurtuluşun Tanrı’ya bağlı olduğunu
göstermektedir.
1:11-12 ayetlerinde Pavlus “Müjde’yi ki insandan almadığını, vahiy yoluyla
aldığını” ifade etmişti. Bu durumda
“Müjde nasıl bir Tanrı ve nasıl bir kurtuluş öğretiyor?” şeklinde bir soru
ile 1:15-16 ayetine baktığımızda açıkça görülen şey şudur: Tanrı lütufkardır,
Tanrı kurtuluşu lütufkar bir şekilde bağışlamaktadır. Ve aslında bu mesaj sadece
Galatyalılar Mektubu için değil, bütün Kutsal Kitap’ın mesajı içinde açık bir
konudur. Bu ayetlerden sonra 1:23 ayetine geldiğimizde yine benzer bir mesaj
görmekteyiz:
1:23 Yalnız, "Bir zamanlar bize zulmeden adam, önceleri yıkmaya çalıştığı imanı
şimdi yayıyor" dendiğini duymuşlardı.
Pavlus daha iyi bir iş yapmamışken, kiliseye zulmederken
“Tanrı, Pavlus’a Mesih'i göstermekten
hoşnut olmuştur” (1:15-16). Neden? Çünkü Tanrı yapılan işlere göre değil;
yani insana bağlı olarak değil, Tanrı kendi planının kendi çağrısına ve kendi
seçimine dayanarak sürmesinden hoşnuttur (Romalılar 9:11-12).
Böylece 1:11-12, 15-16, 23 ayetlerine bakarken Tanrı’nın nasıl büyük bir lütuf
ile gazap çocuğu (Efeslilier 2:1-5) olan insana merhamet ettiğine tanık
olduğumuz gibi; 1:17-22 ayetlerinde de Pavlus’un hizmet çağrısının uluslara
(2:8) yönelik olmasının da Tanrı’nın bir planı olduğu açıklığa kavuşuyor.
Bu durumda şunu görüyoruz: çağıran Tanrı, planını insana açıklayan Tanrı,
planınında insanı kullanan Tanrı... Öyleyse açıktır ki, Tanrı kurtuluşu da
sonuca ulaştıracaktır. Ve yine burada insanın değil Tanrı’nın etkin olduğunu
görmekteyiz.
3-) 1:11-24 ayetlerine bakarak Hristiyanlığın
“vahiy öğretisi” hakkında hemen şunu
söyleyebiliriz: vahiy insanın isteğinden kaynaklanmadı ama Tanrı, insan iyi bir
iş yapmamışken bile vahyini insana vermekten hoşnut oldu.
4-) Diğer yandan 1:15-16 ayetlerinde
“hemen insanlara danışmadım” şeklindeki ifade bizleri Müjde’nin gücü
hakkında düşündürmektedir. Vahiy öyle güçlü bir şey ki, Tanrı’nın Sözü kişiye
ulaştığında kişinin düşünüşü, yaşayışı değişiyor; kişinin dünya görüşü
değişiyor. Benzer şekilde Pavlus’un bedensel durumu Galatyalılar için çetin bir
deneme olduğu halde bile (4:14) Müjde onlara vaaz edildiğinde onlar Tanrı
tanımazlıktan, günah tanımazlıktan, dünyasallığın köleliğinden özgür
kılınmışlardı.
Pavlus Müjde’yi vahiy yoluyla Mesih’ten aldığı zaman kendisinde o kadar güçlü
bir tamamlanma buluyor ki, insanlara yani elçilere
‘neye inandığını’ onaylatmak ihtiyacı
duymuyor. Müjde o kadar güçlü ve tam ki, vahiy elçiye verildiği zaman onu tam
bir tatmin ve tam bir doygunluk ile dolduruyor.
Genelde insanlarda bir yere ait olma olma hissi vardır. Bu his tatmin bulmadığı
zaman kişi yalnızlık duygusu çeker. Böylece Pavlus dünyasal bir yetki veya makam
arayışı içinde olmadan, Tanrı’da olmanın güveni ve esenliği içinde olaraktan bir
insan onayına ihtiyaç duymuyor. Vahiy ile kendisine verilmiş olan Müjde’yi
yaymaktan başka bir şeye ihtiyacı olmadığını biliyor.
Müjde o kadar güçlü ki, Pavlus Müjde’yi alınca Tanrı’yı tanıyor, Tanrı’yı
tanıdığı için de kendisini tanıyor. Bütün zayıflık ve ihtiyacı ile kurtarılmak
için Tanrı’ya ne denli bağımlı olduğunu görüyor. Tanrı’nın düşüncesini tanıyınca
‘neye inandığı’ hakkında insan onayına
ihtiyaç duymuyor.
Siz de vahiy edilmiş Tanrı Sözü’nde benzer bir şekilde çağrıldınız.
Galatyalılar’ın ya da Pavlus’un Müjde’yi tam olarak nasıl tecrübe ettiklerini
anlayamasanız bile Müjde’nin gücü ve Kutsal Ruh’un işleyişi ile benzer şekilde
çağrıldınız.
Bazen hayatın zorlukları ve dünyanın denemeleri karşısında yorgun
düşebilirsiniz. Ancak ihtiyacınız olan şey insanlardan övgü duymak veya alkış
almak değil; Müjde’nin gücüdür; ihtiyacınız olan şey Kutsal Ruh’un işleyişi ile
Tanrı Sözü’nün yüreklerinizi güçlendirmesidir.
Müjde ve Müjde’nin gücü hakkında en son ne zaman düşündünüz? Müjde’yi ve gücünü
en son ne zaman aradınız?
5-) Mezmur 139’a bakarak Müjde ve lütuf hakkında neler söyleyebilir siniz?
[1]
Bu gerçek de bizi Tanrı’ya daima şükretmeye, sevinçle Müjde’ye tanıklığa
ve kiliseye hizmet etmeye yönlendirmektedir.