VAAZ/KELAM ÇALIŞMASI TASLAĞI

Galatyalılar Mektubu Üzerine Bir İnceleme

 

Müjde eşsizdir:

I. (1:1-5)

II. (1:6-10)

III. (1:11-2:21) a. (1:11-17) b. (1:18-2:10) c. (2:11-21)

 

Müjde üstündür:

IV. (3:1-4:31) a. (3:1-5) b. (3:6-4:11) c. (4:12-20) d. (4:21-31)

 

Müjde özgürlüktür:

V. (5:1-6:10) a. (5:1-15) b. (5:16-6:6) c. (6:7-10) VI. (6:11-18)

 

Kısaltmalar:

BİA: Belçika İnanç Açıklaması

Hİ: Heildelberg İlmihali

WİA.: Westminster İnanç Açıklaması

WKİ: Westminster Kısa İlmihal

WUİ: Westminster Uzun İlmihal

 

IV. (3:1-4:31)

 

Bu bölümde imana dayalı kurtuluş [ve Yasa’dan özgürlük] konusu Tanrı’nın İbrahim ile yaptığı antlaşma temel alınarak açıklanır. Pavlus bu kısımda, yaydığı Müjde’nin teolojik kanıtlarını ortaya koyar.

 

Mesih’in çarmıhına ve Kutsal Ruh’a dayalı olan Müjde’yi bırakmak akılsızlık olacaktır (3:1-5). İşlere değil, imana dayalı bir kurtuluş bildiren haberin Müjde olup olmadığına ya da Tanrı’dan olup olmadığına kanıt mı istiyorsunuz? İbrahim’e bakın (3:6-9)! İşlere dayalı bir güven ile kurtuluşun lanet altına girmek olduğuna inanmıyor musunuz? Yasa’ya bakın (3:10-11)! Bütün bunların gerçekliği hakkında şüpheniz mi var? İbrahim’e verilen bereketleri alalım diye bizleri lanetten kurtaran, çarmıha gerilmiş İsa Mesih’e bakın (3:13-14)! Böylece 3:6-14 ayetlerinde verilen kısa özet bu bölümdeki savunma ve kanıtın temelini oluşturacaktır.

 

Böylelikle “Müjde Mesih’tir; vaat ve bereketlemeler Mesih’tedir; Yasa Mesih’e işaret etmek için vardır” tezinin savunulması ve bunun doğrulanması “kölelik ve özgürlük, çocukluk ve yetişkinlik” ikilemi ile birlikte anlatılarak, mektubun okuyucularının İbrahim’in mirası konusunda doğruyu görmelerine çalışılacaktır (3:15-29). Böylece yasacı ve gelenekçi öğretişin Mesih’in çarmıhı yanında bir önemi olmadığı vurgulanır.

 

Tanrı Oğlu Mesih’in ne yaptığına bakarsanız (3:13-14; 4:4-6), Tanrı’nın çocukları olma ayrıcalığının başka türlü mümkün olamayacağı açıktır. Hepimizin annesi olan yukarıdaki özgür Yeruşalim’e bakarak yaşamak Tanrı’nın özgür çocukları olarak yaşamaktır; Mesih’in ne yaptığına bakarak yaşamak vaat ve bereketleri almış, mirasın sahibi olan çocuklar olarak yaşamaktır (4:22-31).

 

IV.a. (3:1-5)

 

Kilise imanında ılık olmamak için ilk iman tecrübesini unutmamalıdır. Kutsal Ruh ile birlikte yaşanan ilk iman tecrübesine bakılarak dünyasal öğretiş ayırt edilebilir.

 

3:1 Ey akılsız Galatyalılar! Sizi kim büyüledi? İsa Mesih çarmıha gerilmiş olarak gözlerinizin önünde tasvir edilmedi mi?

 

“Tanrın Rab’bin ismini boş yere ağzına almayacaksın; çünkü Rab kendi ismini boş yere ağzına alanı suçsuz tutmayacaktır” diyen üçüncü emir hakkında Westminster Uzun İlmihal şu açıklamayı yapar:

(kısaltılmış)WUİ.113. Üçüncü emirde hangi günahlar yasaklanmaktadır?

Tanrı’nın ismini gerektiği gibi kullanmamak;[1] Söz’ü yanlış yorumlamak,[2] yanlış uygulamak[3] ya da her hangi bir şekilde bir kısmını ya da tümünü çarpıtmak;[4] yanlış öğretinin korunması;[5] Tanrı’nın gerçeğine, lütfuna ve yollarına karşı[6] iftira etmek,[7] bunları aşağılamak,[8] ya da karşı çıkmak...

 

Böylece sahte öğretiye kulak vermekle Galatya’daki kiliselerin içine düştüğü durumu daha geniş bir açıdan düşünebiliriz. 

 

“Sizi kim büyüledi” şeklindeki ifade

Pavlus’un zamanında ulusların dünyasında büyücülük toplumda yaygın olarak bilinen (Elçilerin İşleri 8:9-11, 13; 13:6-8) bir uygulamaydı ve toplumda belki korkudan belki hayranlıktan [özünde cehaletten] büyücüler saygın bir yere sahiptiler.

 

Pavlus kilisenin kandırılmasını büyülenmemeye benzeterek kendilerine duyurulan bildirinin gerçeğin karşıtı bir bildiri olduğunu vurgulamaya çalışır.

 

Galatya’daki kiliselerin “akılsız” şeklinde aldıkları azarlama “İsa Mesih çarmıha gerilmiş olarak gözlerinizin önünde tasvir edilmedi mi?” sözlerinde açıklığa kavuşur. Elçi bu kiliseye Müjde’yi açıkça anlatmıştır. Elçinin açıkladığı Müjde ise Mesih’in Yasa’yı tamamlamak ve Yasa’nın lanetinden halkı kurtarmak ve böylece vaatleri ve bereketleri ile Tanrı’nın antlaşmasını bizler için tutmuş olmaya dayalıdır: İbrahim’e verilen kutsamanın Mesih aracılığı ile ulus sağlanması (3:13-14)…

 

Bu kadar açıkça anlatılan bir bildiriyi[9] kabul ettikten sonra bunun yerine başka bir bildiriyi kısa zamanda kabul etmek Pavlus’tan “akılsız” şeklinde bir uyarı alır; bu akılsızlık öyle tehlikeli bir boyuttadır ki, “büyülenmiş olma” durumuna benzetilir.

 

3:2 Sizden yalnız şunu öğrenmek istiyorum: Kutsal Ruh'u, Yasa'nın gereklerini yaparak mı, yoksa duyduklarınıza iman ederek mi aldınız?

3 Bu kadar akılsız mısınız? Ruh'la başladıktan sonra şimdi insan çabasıyla mı bitirmeye çalışıyorsunuz?

 

Pavlus yine cevap istemediği bir soru sorarak kiliseye Kutsal Ruh hakkındaki tecrübelerini hatırlatır. Bu sorunun cevabı açıktır ki, Yasa-gelenek-işler yolu ile değil ‘duyduklarına iman’ yoluyla, yani elçiden duydukları Müjde’ye iman ederek Kutsal Ruh’u almışlardır.

 

Bir iş yapmaksızın; Mesih’in çarmıha neden gerildiğini duyarak ve iman ederek Kutsal Ruh’u[10]  almışlardır. Böylece bu soru ile Pavlus kilisenin içine düştüğü durumu daha net görmelerini istiyor.

 

3:2 ayeti “Kutsal Ruh’u Müjde’ye iman ederek aldınız” mesajı verirken 3:3 ayeti “lütuf ve iman hayatının, Kutsal Ruh’u almamızda yeri olmayan ‘insan gayreti-çabası’ ile devam edemeyeceğini” bildirmektedir.

 

Böylece “Kutsal Ruh’ta yaşam” ile “insan çabasına dayalı yaşam” konularının zıt şeyler olduğu açıkça ortaya konur. Böylelikle Kutsal Ruh’un gücüne dayalı bir yaşam –Hristiyan yaşamı- özendirilir. Kutsal Ruh’un gücüne dayanmadan Yasa’yı yorumlamak mümkün değildir. Ve yine Kutsal Ruh’a dayanmaksızın Mesih’te yaşamak mümkün olmadığı gibi (Romalılar 7:7-25), ‘insan çabasıyla’ da lütuf kazanmak [ve/veya lütfu tamamlamak] mümkün değildir (Filipililer 3:1-7, Galatyalılar 2:16).

 

3:4 Boş yere mi bu kadar acı çektiniz? Gerçekten boşuna mıydı?

5 Size Kutsal Ruh'u veren ve aranızda mucizeler yaratan Tanrı, bunu Yasa'nın gereklerini yaptığınız için mi, yoksa duyduklarınıza iman ettiğiniz için mi yapıyor?

 

3:5

İleri Çalışma Notu

- BİA.24

 

Galatya’daki kiliselerin iman yaşamındaki tecrübeleri veya karşılaştıkları zorlu denenmeler hakkında bir şey bilemediğimiz için “acı çektiniz” şeklindeki ifade tam olarak neleri işaret etmektedir, bilemiyoruz. İçinde bulundukları kültürün Hristiyanlığa bakış açısından dolayı fiziksel ya da duygusal acılar yaşamış olabilirlerdi. Diğer yandan Pavlus putperest bir kültürde Hristiyan olarak yaşamanın zorluğunu da ima ediyor olabilir. Hristiyan değer yargıları ve ahlaki anlayışının o dönem toplumu içinde diğer uluslarca tepki ile karşılaşması ya da yanlış anlaşılması gibi durumları da “acı çektiniz” ifadesi içinde düşünebiliriz.[11]

 

Bu durumda imana dayalı yaşam için dayanma, Mesih’in Müjdesi’ne bakarak eski benliğin çarmıha gerilmesi sürecinin kendisi de bir anlamda zor bir süreçtir. Mesih’ten sonra sözlerimiz, toplum içinde yaşayışımız, düşüncelerimiz Müjde’ye uygun bir şekilde değişmesi gerektiğinden bu değişim süreci de bazen zorluk bazen acılarla dolu olacağından Pavlus en azından her Hristiyanın yaşadığı iman tecrübesinden bahsediyor olabilir.

 

3:5 ayetinde de 3:2 ayetindeki soru tekrar edildiğinden, Galatya’daki kiliselerin ilk iman ettikleri zaman Kutsal Ruh’u aldıklarından emin olmaları istenmektedir. Böylece yasacı işler yaparak değil, Müjde’ye iman ile Kutsal Ruh’u aldıkları ilk iman tecrübelerinin başlangıcına dönerek yenilenmeleri gerekmektedir. “Sadece İman” ile kendilerini Tanrı’da güvenlikte hissetmeleri için Pavlus onlara ilk iman tecrübelerini hatırlatmayı gerekli görmektedir. Çünkü kişiyi Tanrı’ya yaklaştırabilecek şey ‘iş’ değil ‘iman’dır.

 

Galatya’daki imanlılar Tanrı’nın mucizelerine de tanık olmuştur. Böylece Pavlus bu topluluğa “insan bilgeliğinin ikna edici sözlerine” bakmayı bırakıp “Ruh'un kanıtlayıcı gücü” hakkındaki tecrübelerini hatırlamalarını istiyor. Pavlus’un kiliseyi döndürmeyi istediği bu süreç şüphesiz ki, insan çabasına dayalı şeylerin cazibesinden[12] onları alıkoyma amacındadır.

 

İlave Açıklama

1-) İsa Mesih çarmıha gerilmiş olarak size anlatıldığı halde Tanrı’nın gerçeğine aykırı olan sözleriniz ve işleriniz oldu mu? Olduysa bunları nasıl yenmeyi öğrendiniz?

 

İman hayatında devam ederken bazen bir kişinin durgun bir dönem içine girmesi, bazen düşüşler yaşaması durumunda bizlerin yapabileceği iki şey nettir: çarmıha gerilmiş Mesih’in o kişinin gözlerinde yeniden tasvir edilsinmesi için Kutsal Kitap ve dua ile yardım etmek; ve kişiye ilk iman tecrübesini hatırlatarak, kişinin Kutsal Ruh ile birlikte tecrübe ettiği lütuf, sevgi ve sevinci yeniden yaşama isteğine kavuşmasına yardımcı olmak...

 

Benzer şekilde bizler de ilk iman tecrübemize bakarak ilerlemeye çalıştıkça hayatın zorluk ve ayartıları karşısında daha güçlü bir şekilde ayakta durabiliriz. Böylece dünyanın, benliğin ve şeytanın saldırılarından kendimizi korumak için Mesih’in bildirisine dönmek; düzenli bir şekilde Kelam’a Mesih merkezli bir şekilde bakarak dua ile kendimizi korumalıyız. Kelam ve dua hayatını canlı kılan şey ise Kutsal Ruh’un içsel aydınlatmasıdır. Kutsal Ruh’un desteği ile bunları yapmamız mümkündür. Bu şekilde sadece kendimizi durgunluk ya da düşüşten korumak için değil; Mesih ile diri bir ilişki ve paydaşlıkta ilerlemek için geliştiririz.

 

2-) İman hayatınızın en başındaki sevinciniz ve Tanrı’nın lütfuna duyduğunuz minnettarlık, bu gün de sizlerin hayatın zorlukları karşısında hatırladığınız ve dolaysı ile dayanmanıza yardım eden şeyler mi?

 

Yaşadığınız zorluklar ve ayartılar yanında iman hayatındaki düşüşlerinizden ne ders aldınız? Eğer ilk sevginizi hatırlayarak devam ediyorsanız alçakgönüllülük ve kutsallıkta ilerleme yapmışsınızdır. Ama bunda başarısız olursanız kendinizden çok başkalarının hatalarına odaklanmaya başlarsınız; bu da sizi bazen yasacı bazen de yargılayıcı bir konuma sürükler.

 

3-) “Lütuf ile kurtuluş” vaaz etmek başka bir şey “lütuf ile yaşamak” başka bir şeydir. Tanrı’nın size ne kadar çok bağışladığını (Matta 18:21-33, Luka 7:36-47) sıklıkla hatırlamaya ihtiyacınız vardır. Bu da sizi Tanrı’ya karşı daha fazla minnettar yapar. Çünkü insani yönünüz size yapılan hataların veya kötülüklerin listesini çok kolay yapabilecekken size yapılan iyilikleri çabuk unutmaya meyillidir.

 

Yine insani yönümüz bizim başkalarına yaptığımız iyilikleri unutmazken başkalarının bize yaptığı iyilikleri çabuk unutur.

 

Yaşamınız lütuf ile kurtulmuş biri olduğunuza tanıklık ediyor mu? Ediyorsa sizler Mesih’in bu dünyaya yazdığı mektuplar gibisinizdir. Ne mutlu size!

 

Çok olan borcunuz silinmişken sizler bunu başkaları için yapabiliyor musunuz? Eğer Tanrı’nın lütfunu içselleştirebilmişseniz bunu yapabilirsiniz. Tanrı sizin çok olan borçlarınızı bağışladı; öyleyse sizler de size karşı yapılan şeyleri bağışlayabilmelisiniz. Lütufta yaşamak böyle bir şeydir. Lütufta yaşamak sevgi ile yaşamak, sevgi ile bağışlamaktır. Lütufta yaşamak sevgi ile hizmet etmek, sevgi ile söz söylemektir. 

 

Lütuf ile yaşamaktan uzaklaştıkça “lütfu hak etmeye çalışarak yaşamak” hatasına düşersiniz. Bu da sizi yasacı bir yola sürükler. Çünkü bir şeyleri hak etmeyi düşündükçe “bir şeyler yapmaya çalışırız”. Ancak lütuf hak edilemez; çünkü bu lütuftur. Romalılar Mektubu (4:4) çalışana verilen şeyin ‘ücret’ olduğunu; çalışan için ücretin ‘hak’ olduğunu söylüyor. Ancak Tanrı size ücret değil, çok daha fazlasını veriyor –buna da ‘lütuf’ diyoruz. Çalışmadan bize verildiği için, hak etmediğimiz halde verildiği için Tanrı’nın iyiliğine ‘lütuf’ diyoruz.

 

4-) Galatya’daki kiliselerin durumu yanlıştı, kötüye gidiyordu. Böyle özel bir zamanda Pavlus’un kiliseyi uyarırken öfkesini nasıl kullandığını, Kelam’ı vaaz etmekten kaçınmayıp nasıl uyardığını göz önüne alırsanız; emek verdiğiniz bir şeyin bozulduğunu veya yıkılmak üzere olduğunu gördüğünüz zaman sizin duygularınızı dışavurumunuz kime benziyor?

 

Duygusal tepkilerinizi yapıcı bir şekilde ifade etme refleksi geliştirebildiniz mi? Sizin başladığınız ama başkasının bozduğu bir durum üzerine siz de Pavlus gibi Müjde’yi vaaz edebilir misiniz?

 

Öfkeniz yangın mı çıkarıyor [ya da yangını mı körüklüyor] yoksa bir yıkımı engelliyor mu? Öfke, kaygı, karmaşıklık gibi bir durum ortasında bütün bunları Rab’bin Krallığı için kullanabileceğiniz bir fırsat olarak görebilme bilgeliği için ne düşünüyorsunuz?

 



[1] Malaki 2:2

[2] Matta 5:21-48

[3] Hezekiel 13:22

[4] II.Petrus 3:16, Matta 22:24-31, 25, 28-30

[5] I.Timoteyus 1:4, 6-7; 6:4-5, 20, II.Timoteyus 2:14, Titus 3:9

[6] Elçilerin İşleri 13:45-56, 50; 4:18; 19:9, I.Selanikliler 2:16, İbraniler 10:19

[7] Elçilerin İşleri 13:45, I.Yuhanna 3:12

[8] Mezmur 1:1, II.Petrus 3:3

[9] Müjde o kadar açık bir şekilde anlatılmıştır ki, Mesih adeta çarmıha gerilmiş bir şekilde gözlerinin önünde tasvir edilmiştir (3:1).

[10] Benzer bir Kutsal Ruh tecrübesi Petrus’un gittiği Kornelyus’un evinde yaşanmıştı (Elçilerin İşleri 10:34-43, 44-47).

[11] Mesih’in “Dünyada sıkıntınız olacak. Ama cesur olun, ben dünyayı yendim!” şeklindeki uyarısını hatırlarsak (Yuhanna 16:33); Hristiyan hayatının ve Mesih’in Müjdesi’nin bu dünyada her zaman “hoş geldiniz” sözü ile karşılanmayacağını kilise olarak anlayabiliriz (Matta 5:10-11).

[12] Koloseliler 2:20-23 ayetlerinde işlere odaklanan bir kurtuluş bildirisinin “insan yapımı; insan öğretisine dayalı” olduğu; alçakgönüllülük ve tapınma konusunda “'bilgece' görünmesine rağmen benliğin tutkularını denetlemekte yararsız” olduğu; Mesih'e iman ile –ölümünde ve dirilişinde Mesih ile birleşmiş olmakla- dünyasallıktan özgür kılındığımız anlatılmaktadır.