VAAZ/KELAM ÇALIŞMASI TASLAĞI

Galatyalılar Mektubu Üzerine Bir İnceleme

 

Müjde eşsizdir:

I. (1:1-5)

II. (1:6-10)

III. (1:11-2:21) a. (1:11-17) b. (1:18-2:10) c. (2:11-21)

 

Müjde üstündür:

IV. (3:1-4:31) a. (3:1-5) b. (3:6-4:11) c. (4:12-20) d. (4:21-31)

 

Müjde özgürlüktür:

V. (5:1-6:10) a. (5:1-15) b. (5:16-6:6) c. (6:7-10) VI. (6:11-18)

 

Kısaltmalar:

BİA: Belçika İnanç Açıklaması

Hİ: Heildelberg İlmihali

WİA.: Westminster İnanç Açıklaması

WKİ: Westminster Kısa İlmihal

WUİ: Westminster Uzun İlmihal

 

IV.b. (3:6-4:11)

3:6-14 ayetleri önceki seminer notundadır

3:15-25 ayetleri 2. bölüm

3:25-29 ayetleri 3. bölüm

4:1-11 ayetleri 4. bölüm

 

Buraya kadar olan bölümleri göz önüne aldığımızda Pavlus’un neden bu kadar ısrarla konuştuğunu bundan sonraki ayetler açıklamaktadır. Buraya kadar Pavlus yasacılıktan kaçınmak ve lütuf konusuna değinmişti. Bu konuların daha iyi anlaşılması için de İbrahim’e verilen vaat ve antlaşmanın geçerliliğinin ve bu anlaşmanın doğasının iyi anlaşılması gerekiyordu. Çünkü Antlaşmayı iyi anlarsak Yasa’nın yorumunu daha iyi yapabiliriz.

 

Böylece 3:15-18 ayetleri bütün Kutsal Yazılar’ın (BİA.7) bir uyum ve bütünlük içinde olduğunu kiliseye yeniden hatırlatmaktadır. Antlaşma ve vaatleri Tanrı tarafından onaylanmış (mühürlenmiş) olduğunda, daha sonra Yasa’nın gelmesi antlaşmayı bozamamaktadır. Çünkü Kutsal Yasa İbrahim aracılığı ile bütün dünyaya verilen Tanrı’nın vaatlerine aykırı değildir (3:21).

 

Diğer yandan Yasa’dan önce vaat vardı (3:15-20). Vaat Mesih’te tamamlandığı için Yasa’ya dönmek geriye dönmek olacaktı (3:21-22). Geriye dönmek ise özgürlükten köleliğe dönmek olacaktır (3:21-25).

yaşayabiliriz.

 

3:15 Kardeşler, insan yaşamından bir örnek vereyim. İnsanlar arasında yapılmış bile olsa, onaylanmış bir antlaşmayı kimse geçersiz saymaz, ona bir şey eklemez.

 

İnsanlar arasında yapılmış olan bir vasiyet bile onaylandıktan sonra yürürlüğe girer; onaylanmış bir kontratı kimse geçersiz sayamaz. Benzer şekilde Yasa’nın gelmiş olması Antlaşmayı ortadan kaldırmayacaktı. Şimdi İbrahim ile yapılan antlaşmanın doğasını iyi hatırlamak durumdayız. Antlaşmayı Tanrı başlatmıştı: Tanrı İbrahim’i çağırdı, Tanrı bu antlaşmanın kan ile mühürlenmesi için kurban talep etti; Antlaşmayı bozan tarafın başına gelecek olan lanet de o parçalanan kurbanlar ile temsil edildi. Böylece Tanrı’nın kendisi ateş ile bu parçalanmış kurbanların arasından geçerek antlaşmanın lanetini kendi üzerine almış oldu (Tekvin 15:9-21). Bu durumda Tanrı bu antlaşmayı bir sarsılmazlık güvencesi ile İbrahim’e sunmuş oldu. Böylece şu nokta kesindir: Antlaşma yürürlüktedir.

 

3:16 Vaatler İbrahim'e ve soyundan olana verildi. Tanrı birçok kişiden söz ediyormuş gibi, "Ve soyundan olanlara" demiyor; "Soyundan olana" demekle tek bir kişiden, yani Mesih'ten söz ediyor.

 

İbrahim’e verilen vaat ile Mesih’in çarmıh ölümü arasındaki bağlantıyı iyi anlarsak İbrahim ile Mesih arasında Musa’ya verilen Yasa’yı da doğru anlamış olacağız. Yasa ne vaatten ne de Mesih’ten bağımsız bir şey değildir. Vaat, Yasa ve Mesih’te tamamlanan Yeni Ahit bir bütünlük içindedir. Vaat ve Yasa’ya baktığımızda gördüğümüz şey Mesih’tir. Böylece vaadin Mesih’e işaret ettiğini, vaadin tamamlanmasının ise Mesih’in ölümü ile ilişkili olduğunu görüyoruz:

İbraniler 9:15 Bu nedenle, çağrılmış olanların vaat edilen sonsuz mirası almaları için Mesih yeni antlaşmanın aracısı oldu. Kendisi onları ilk antlaşma zamanında işledikleri suçlardan kurtarmak için fidye olarak öldü.

16 Ortada bir vasiyet varsa, vasiyet edenin ölümünün kanıtlanması gerekir.

17 Çünkü vasiyet ancak ölümden sonra geçerli olur. Vasiyet eden yaşadıkça, vasiyetin hiçbir etkinliği yoktur.

 

Bu yüzden de Mesih vaadin, Yasa’nın, sonsuz mirasın güvencesidir; Mesih’in Yeni Ahit’in “kefili” olması bunu göstermektedir (İbraniler 7:22). Ölümü ve dirilişi ile Mesih daima yaşayan “aracı” olarak İbrahim’e verilen vaadin geçerli olmasını sağlamıştır (İbraniler 7:25). Böylece bütün Kutsal Yazılar’da açıklanan vaat ve antlaşmanın kefili Mesih olmuştur.

 

Bu durumda dönemin Yahudi anlayışının yasacılığı devam etmesi gerekseydi, kahinlik düzeninin de devam etmesi gerekecekti (İbraniler 7:11). Ancak ölümü ve dirilişi ile “sonsuza dek yaşayan ve kahinliği sürekli olan Mesih” (İbraniler 7:24) insanın Yasa’yı tutabilme çabasını kendisi üstlenmiş olduğu için (I.Korintliler 11:25, Matta 5:17) Yasa’nın bizim üzerimizde bir gücü kalmamıştır.

 

3:17 Şunu demek istiyorum: Dört yüz otuz yıl sonra gelen Yasa, Tanrı'nın önceden onayladığı antlaşmayı geçersiz kılmaz, vaadi ortadan kaldırmaz.

 

Dört yüz otuz yıl (Tekvin 15:13-14):

Çıkış 12:40 İsrailliler Mısır'da dört yüz otuz yıl yaşadı.

 

Bu ayette İbrahim çocuklarının Mısır’da kaldıkları zamana işaret ediliyor. Sina dağında Yasa verilmeden önce yüzyıllar geçmişti. Ancak Tanrı antlaşmasına sadık kaldı. İbrahim imanına ve sünnetine (Yasa’ya) karşın günahtan özgür olmadı. Vaat ise ona kurtuluş güvencesi vermekteydi. Ve vaat ise Mesih’te tamamlanan kurtuluş idi.

 

3:18 Çünkü miras Yasa'ya bağlıysa, artık vaade bağlı değildir. Ama Tanrı mirası İbrahim'e vaatle bağışlamıştır.

19 Öyleyse Yasa'nın amacı neydi? Yasa suçları ortaya çıkarmak için antlaşmaya eklendi. Vaadi alan ve İbrahim'in soyundan olan Kişi gelene dek yürürlükte kalacaktı. Melekler yoluyla, bir aracı eliyle düzenlendi.

 

Yasa bir aklanma ve antlaşmanın vaatlerine kavuşmanın aracısı değilse nedir?

Romalılar 3:20 Bu nedenle Yasa'nın gereklerini yapmakla hiç kimse Tanrı katında aklanmayacaktır. Çünkü Yasa sayesinde günahın bilincine varılır.

 

Bu soruya açıkça 3:19 ayetinde Yasa, “Vaadi alan ve İbrahim'in soyundan olan Kişi yani Mesih gelene dek yürürlükte kalacaktı” diyerek cevap verilmektedir.

 

Eğitmenimiz olarak Yasa (3:24) insanın günahı tanıması için vardı. Günahı tanıyan insan günahın cezası olan yargıdan da habersiz kalmayacaktı (Romalılar 4:15). İnsan Yasa’ya baktığında Tanrı’nın tam mükemmel olan kutsallığını ve doğruluğunu, adaletini ve yargısının cezasını görecek; böylece insan kendi yetersizliğinin bilincinde olarak Kurtarıcı’ya bakacaktı.

 

Böylece Yasa aracılığı ile gördüğümüz günahımız ve hak ettiğimiz yargımız bizi Kurtarıcı Mesih’e yönlendiriyor. Mesih’in çarmıh zaferi ise bize diri bir güvence veriyor. Mesih’in çarmıhı ve dirilişine bakarak O’nun tekrar gelişine dair olan vaade bakarak dayanıyor ve seviniyoruz. 

 

Diğer yandan eğitmenimiz olarak Yasa (3:24) topluma düzen getirmek için vardır. Yasa günahın getireceği yargıyı göstererek herkeste vicdanı uyandırmaya çalışır:

I.Timoteyus 1:9-10 Çünkü biliyoruz ki, Yasa doğrular için değil, yasa tanımayanlarla asiler, tanrısızlarla günahkârlar, kutsallıktan yoksunlarla kutsala karşı saygısız olanlar, anne ya da babasını öldürenler, katiller, fuhuş yapanlar, oğlancılar, köle tüccarları, yalancılar, yalan yere ant içenler ve sağlam öğretiye karşıt olan başka ne varsa onlar için konmuştur.

 

2:16, 19, 21; 3:11, 13-14 ayetlerini tekrar hatırlayarak 3:18-19 ayetlerine baktığımızda şunu söyleyebiliriz: Mesih imanı tamdır; İbrahim imanı ve Yasa açısından baktığımızda Mesih imanında eksik kalan bir şey yoktur; aksine Mesih’te iman bütün bunları tamamlamaktadır; Mesih imanı Yasa’yı doğrulamaktadır:

Romalılar 3:28 Çünkü insanın, Yasa'nın gereklerini yaparak değil, iman ederek aklandığı kanısındayız.

29 Yoksa Tanrı yalnız Yahudiler'in Tanrısı mı? Öteki ulusların da Tanrısı değil mi? Elbet öteki ulusların da Tanrısı'dır.

30 Çünkü sünnetlileri imanları sayesinde, sünnetsizleri de aynı imanla aklayacak olan Tanrı tektir.

31 Öyleyse biz iman aracılığıyla Kutsal Yasa'yı geçersiz mi kılıyoruz? Hayır, tam tersine, Yasa'yı doğruluyoruz.

Romalılar 5:15 Ne var ki, Tanrı'nın armağanı Adem'in suçu gibi değildir. Çünkü bir kişinin suçu yüzünden birçokları öldüyse, Tanrı'nın lütfu ve bir tek adamın, yani İsa Mesih'in lütfuyla verilen bağış birçokları yararına daha da çoğaldı.

 

3:20 Aracı tek bir tarafa ait değildir; Tanrı ise birdir.

 

Aracı:

İbraniler 8:6 Şimdiyse, İsa daha iyi vaatler üzerine kurulmuş daha iyi bir antlaşmanın aracısı olduğu kadar, daha üstün bir göreve de sahip olmuştur.

9:15 Bu nedenle, çağrılmış olanların vaat edilen sonsuz mirası almaları için Mesih yeni antlaşmanın aracısı oldu. Kendisi onları ilk antlaşma zamanında işledikleri suçlardan kurtarmak için fidye olarak öldü.

 

Yasa’nın aracısı Musa idi; ve Tanrı ile İsrail arasında aracılık yaptı. Fakat Mesih “daha iyi bir antlaşmanın aracısı” olduğu için Yasa’yı tamamladı (Matta 5:17). Bu durumda insan aracılığı ile (Musa) verilen Yasa mükemmel ise, Mesih aracılığı ile sunulan “Yasa” mükemmelden üstündür. Mesih’in iki doğasını göz önüne aldığımızda Mesih’in aracılığının (I.Timoteyus 2:5-6) Musa’nın aracılığından daha üstün olduğu açıktır. Musa tamamlanmak üzere bir Yasa getirdi (2:21; 3:21) ve aracılığı kısa bir zaman içindi; ama Mesih tam bir iş yaptı ve aracılığı sonsuzdur (İbraniler 7:24-25).

 

Bir aracı insan ise yetkin bir iş yapamayacağı kesindir. Ama işi yapan Tanrı ise bunun üzerine söylenebilecek bir şey yoktur.

 

3:21 Öyleyse Kutsal Yasa Tanrı'nın vaatlerine aykırı mıdır? Kesinlikle hayır! Çünkü yaşam sağlayabilen bir yasa verilseydi, elbette insanlar yasayla aklanırdı.

 

3:18-19 ayetlerine “Yasa’nın ne [amaç için] olduğu” hakkında bir soru sorarak başlamıştık. Yasa “yaşam sağlamak” için değil, günahı öğretmek, yargıyı göstermek, vicdanı uyandırmak için verilmişti. Ve Yasa Tanrı’nın amacına bu şekliyle uygundu. Çünkü Tanrı vaadini Mesih ile tamamlamaktan hoşnut olmuştur.

 

3:22 ayeti ilk düşüş ve günahı hatırlatarak “dünyayı günahın tutsağı ilan ediyor” ise, kişiler yargı ve ceza hakkında “Yasa’da yetersizlik” aramak yerine kendi günahlarına bakmalıdır:

Romalılar 7:14 Yasa'nın ruhsal olduğunu biliriz. Bense benliğin denetimindeyim, köle gibi günaha satılmışım.

 

Düşmüş insan Yasa’yı tam yapamayacağı gibi Tanrı ile doğru bir ilişki de kuramaz. Mesih bozulan bu ilişkiyi yenilemek için gelmiştir (WUİ.30):

WİA./VII.3. Günaha düşmüş olan insan, bu antlaşma yoluyla yaşayamadığından Rab, ikinci bir antlaşma yapmaktan hoşnut oldu.[1] Bu antlaşmanın adı lütuf antlaşmasıdır. Rab böylece günahlılara İsa Mesih aracılığıyla karşılıksız olarak yaşam ve kurtuluş sundu. Kurtulmaları için onlardan Kendisine iman etmeleri şartını koştu.[2] Onları inanmaya istekli kılmak ve bunu yapabilmelerini sağlamak için sonsuz yaşama kavuşturulmak üzere belirlenenlerin tümüne Kutsal Ruh’unu vermeyi vaat etti.[3]

 

3:22 Oysa İsa Mesih'e olan imana dayanan vaat iman edenlere verilsin diye, Kutsal Yazı bütün dünyayı günahın tutsağı ilan ediyor.

 

İbrahim’e verilen vaat Mesih’e dayanmaktaydı. Kutsal Yazı[lar] dünyaya günah ve yargıyı göstererek kurtuluşun Mesih’te olduğuna işaret etmiştir. Böylece Mesih’e iman edenlere bu vaat verilmiş oldu.

 

3:19 ayeti “Yasa suçları gösterir” derken 22. ayet ise “Yasa dahil bütün Kutsal Yazılar insana günahta tutsak olduğunu gösterir” demektedir.

 

3:21-22 ayetlerine Romalılar 3:20-22 ayetleri ile birlikte bakınız.

 

WİA.XIX/7. Ne de yasanın daha önce belirtilen faydaları, Müjde’nin lütfuna aykırıdır, tersine tatlı bir uyum içerisindedir;[4] Mesih’in Ruhu, yasada açıklanan ve yapılması öngörülen Tanrı isteğini özgürce ve sevinçle yerine getirmesi için kişinin iradesini dizginler ve bunları yapmaya yeterli kılar.[5]

 

3:23 Bu iman gelmeden önce Yasa altında hapsedilmiştik, gelecek iman açıklanıncaya dek Yasa'nın tutuklusuyduk.

24 Yani imanla aklanalım diye Mesih'in gelişine dek Yasa eğitmenimiz oldu.

25 Ama iman gelmiş olduğundan, artık Yasa'nın denetiminde değiliz.

 

Mektup boyunca ne kadar Yasa’dan, sünnetten, işlerden konuşulursa konuşulsun, bütün tartışmaların sonunun Mesih’e çıktığına tanık oluyoruz.

 

Bu durumda bir Mesih imanlısına düşen şey de bir anlamada Yasa ile açıklanıyor: Yasa kutsaldır, Yasa mükemmeldir; çünkü Yasa bize Tanrı’yı anlamayı, Tanrı’nın kutsallığını ve adaletini, Tanrı’nın insanda biçimlemek istediği karakteri (Mesih karakteri) açıklıyor. Yasa bize kurtuluşun sadece Tanrı’da olduğunu gösteriyor.

 

Yasa’nın insanı bu şekilde eğitmesi de insanı kurtuluş için Mesih’e yönlendiriyor. Yasa aracılığı ile kurtuluşun “sadece Tanrı’da” olduğunu öğrenmemiz de, kurtuluşun sadece Mesih ile mümkün olduğunu göstermektedir. Çünkü ‘sonsuza dek bizimle birlikte olsun diye bize verilen Tanrı’nın Ruh’unun, içimizde yaşayan Gerçeğin Ruhu’nun aracılığı ile Mesih’in Baba’da, bizim de Mesih’te olduğumuz’ gerçeği ancak bu şekilde anlamına kavuşuyor (Yuhanna 14:16-20). Pavlus’un sadece vaaz ettiği şey bu değildir, kişisel olarak yaşayıp tecrübe ettiği şey de budur.

 

Yani Yasa aracılığı ile “kurtuluşun Tanrı’da” olduğunu öğrenmiş olmak “Mesih’in bizde” olmasının amacını açıklıyor: “kurtuluşun Mesih’te” olması ve iman ile “Mesih’in bizde” olması “kurtuluşun bizde” olmasını açıklıyor.

 

Mesih gelince Yasa’nın bize rehberlik ve yönlendirme hizmeti tamamlandığı için tekrar Yasa’nın işlerine ve törenlerine dönmemiz de gerekmiyordu. Mesih’in gelişi de Yasa’nın zamanının dolduğunu göstermektedir:

4:4-5 Ama zaman dolunca Tanrı, Yasa altında olanları özgürlüğe kavuşturmak için kadından doğan, Yasa altında doğan öz Oğlu'nu gönderdi. Öyle ki, bizler oğulluk hakkını alalım.

4:7 Bu nedenle artık köle değil, oğullarsınız. Oğullar olduğunuz için de Tanrı sizi aynı zamanda mirasçı yaptı.

 

BİA.25 –Yasa’nın Tamamlanması

İsa Mesih’in gelişi ile,

yasanın törensel ve sembolik anlamının bittiğine,

ön bildirilerin sona erdiğine

Hristiyanlar arasında

yürürlükten kaldırılması gerektiğine

inanıyoruz.

Ancak tüm bunlar gerçeği özü

kendisinde tamamlanmış olan

İsa Mesih’te bizim için saklıdır.

 

Bununla birlikte,

yasa ve peygamberlerden alınmış tanıklıkları

Müjde’de bizi onaylasın

ve yaşamlarımızı tam bir doğruluk ile düzenlesin diye

Tanrı’nın isteğine göre

Tanrı’nın yüceliği için

kullanmaya devam ediyoruz.

 

3:25 ayetinde sanki Pavlus Yasa hakkındaki tartışılan şeylere nokta koymak istiyor. Ayetin ne dediğine dikkat edin:

Ama iman gelmiş olduğundan, artık Yasa'nın denetiminde değiliz.

 

Özetle; sahte öğretmenlerin bütün tezlerini Pavlus “Mesih gelmiş olduğundan Yasa'nın denetiminde değiliz” sözü ile kapatıyor. Ancak “Yasa'nın denetiminde değiliz” demek hem Hristiyanlar hem de sahte öğretmenler için ne anlama gelmelidir?

 

Mesih’e iman ile bizler kölelikten, yargıdan, işlerin ve törenlerin yaptırımlarından kurtuluyoruz; ancak Yasa’nın ahlaki ve toplumsal yönünü dikkate almak durumundayız (WİA.XIX/6): bu yüzden de “öldürmeyeceksin” emrine bakarak “kimseye öfkelenmemem bile gerek; insanların öfkesini uyandırmak da Tanrı’nın yüreğine uygun değil” diye düşünmeye ve buna göre yaşamaya çağrılıyoruz. Benzer şekilde“zina etmeyeceksin” emrine bakarak “hayatımızda kötü bakışa bile yer olmamalı” diye düşünmeye ve buna göre yaşamaya çağrılıyoruz (Matta 5:22-37).

 

Böylece sahte öğretiş verenlerin Yasa’dan eğitim almak yerine Yasa’nın tutsağı olmak yanılgısı içinde oldukları açıktır.

 

İlave Açıklama

1-) Musa'nın ölümü ve Mesih'in doğumu arasında 1400 yıl gibi bir zaman vardır; İbrahim ve Mesih arasında 2000 yıl gibi bir zaman vardır.[6] Böyle uzun bir zaman dönemi, antlaşmanın sarsılmazlığı ve değişmezliği açısından güven vermektedir. Tanrı’nın bu antlaşmaya olan sadakati Tanrı halkına her zaman güven vermelidir. Mesih’in çarmıhı Tanrı’nın vaadine olan en güçlü güvencemizdir.

 

BİA.Bölüm 26 –Mesih’in Aracılığı hakkındaki bölümde şöyle demektedir:

… Baba’nın kendisi ve biz arasında atamış olduğu

fakat bu Aracı

bizleri yüceliği ile korkutmasın,

öyle ki, bizler kendi düşüncemize göre

başka birini aramayalım.

Çünkü ne cennetteki ne de dünyadaki varlıklar arasında

bizleri İsa Mesih’ten daha fazla

seven herhangi biri yoktur.

Kendisi, “Tanrı özüne sahip olduğu halde,”

buna rağmen “yüceliğinden soyunarak”

bizler için “bir insan” ve “bir hizmetçi” özünü aldı 

ve kendisini “her yönden kardeşlerine” benzetti.

 

Başka bir aracı bulmak zorunda olduğumuzu farz edelim.

Bizler “Tanrı'nın düşmanlarıyken”  bizim için

canını verenden daha çok kim bizi sevebilir ki?

Saygın ve güçlü bir aracı bulmak zorunda olduğumuzu farz edelim.

“Baba’nın sağında”

oturandan daha fazla kimin saygınlığı ve gücü var ki?

ve “gökte ve yeryüzünde”

kendisinde tüm güç olandan başka kim var?

Tanrı’nın biricik Oğlu’ndan başka

sözü daha çok dinlenecek kim olabilir ki? …

 

Öyleyse bu gerçekler ışığında güveni neden kendimizde yani insanda arayalım? Yasa’ya ruhsal yönüyle değil de “işler” açısından bakarak Mesih’ten ve O’nun tamamladıklarından daha fazla insan ne yapabilir ki? Müjde tamdır; bu yüzden Müjde’de açıklanan kurtuluş da tamdır.

 

Ancak Yasa-işler-gelenek ile yaptığımız iyi işler ve bunlara dayalı bir güven boş ise (İşaya 64:6), kişilerin sürekli çabalayıp kendi işlerine odaklanması kişiye ne kazandırabilirdi ki? Bu durumda kişiler yaptıkları işlere bakarak başlarından daha iyi ve kutsal yaşadıklarını düşünerek gurura kapılırlar. Ya da yaptıklarının yetip yetmeyeceğini düşünerek esenliklerini ve sevinçlerini kaybederler. Her iki durumda da ‘korku’ hakimdir (“öncekinden daha fazlasını, öncekinden daha iyisini yapmalıyım” şeklinde bir korku). Ancak Müjde özgürlüktür. Müjde’nin sunduğu kurtuluş özgürlüktür.

 

Tanrı’ya Mesih’te iman ve Tanrı’ya Mesih’te güven bizleri kendimize ve işlerimize değil, Mesih’e ve çarmıhının zaferine bakarak kurtulmuşluğumuzda yürümeye devam etmek için yeterlidir.

 

2-) Yasa’dan ‘eğitmen’ olarak bahsedilmesi ne anlama geliyor? Grekçe’de “didaskalos” kelimesi “öğretmen” anlamında kullanılırken, “pedegog” olarak da tercüme edilen “paidagogos” kelimesi “eğitmen” anlamında kullanılmaktadır.

 

Antik dönemde eğitmenler çocuklara altı yaşından itibaren gözetmenlik yapan kimselerdi. Çocukların okula gittiği zamanın haricinde kalan tüm zamanlarda eğitmenler çocuğa yardım eder; çocukların her konuda bakıcılığını üstlenirlerdi. Ve bu bakıcılık çocuk yetişkin bir yaşa gelinceye kadar devam ederdi. Eğitmenler (pedegog) o dönemde elinde sopa olan bir kişi olarak tasvir edilirdi.[7]

 

Böylece Yasa itaat aracılığı ile bir kurtuluş yolu olmaktan öte insanın bir kurtarıcıya ihtiyacı olduğunu anlaması için insanı eğitmek için vardı. İnsan bu eğitim ile kurtarıcıyı kabul etmek üzere hazırlanacaktı.

 



[1] Galatyalılar 3:21, Romalılar 8:3; 3:20-21, Galatyalılar3:15, İşaya 42:6

[2] Markos 16:15-16, Yuhanna 3:16, Romalılar 5:6-9, Galatyalılar 3:11

[3] Hezekiel 36:26-27, Yuhanna 6:44-45

[4] Galatyalılar 3:21

[5] Hezekiel 36:27, İbraniler 8:10, Yeremya 31:33

[6] Kral Ahav'ın zamanından (İ.Ö.874-75/853-54) önceki tarihler hakkında çok emin değiliz. Davud’un Mesih’ten 1000 yıl önce olduğunu düşünüyoruz. İbrahim İ.Ö 2100-1950 arasında doğdu ve 175 yıl yaşadı (Tekvin 25:7). Bu durumda İbrahim İ.Ö. 1925 ve 1775 arasında öldü. Geleneksel olarak İ.Ö. 1446 Mısır’dan çıkış olduğuna inanılmaktadır.

[7] Ryken, s. 130-140