VAAZLAR

 

KUTSAL PERŞEMBE VAAZI

 

Mesih acı çeken insanlık için göklerden dünyaya indi. Bakire Meryem’de insanlığımıza büründü. Çarmıh acılarına katlanarak insanın bedenine ve canına acı veren günahı ve ölümcül tutkuları kendi bedeninde yüklendi. Ölümü ve ölümün gücünü böylelikle ortadan kaldırdı. Böylece Kutsal Ruh ile canlarımıza kurtulmuşluğun işareti koydu. Tanrı halkının Mısır’dan çıkışında kapı süveleri üzerine kan ile işaret koyduğu gibi, İsa Mesih te çarmıhta akan kutsal kanı ile bizlerin üzerine ölümsüzlüğün işaretini koymuş oldu.

 

Çarmıh böylelikle bizlerin kölelikten özgürlüğe geçişimizin işareti oldu. Çarmıh İsa Mesih’e acı verirken bizlere esenlik getirdi. Çarmıh karanlıktan ışığa, ölümden yaşama, kölelikten sonsuz bir krallık saltanatına geçişimizin işareti oldu. Çarmıh aracılığı ile İsa Mesih, her halktan her ulustan, her dilden insanları kendi kanıyla satın alıp bir kahinler krallığı meydana getirdi.

 

Çarmıhla bağlantılı gördüğümüz diğer bir olay ise İsa Mesih’in son akşam yemeğidir. Dünya Kiliseleri Kutsal Perşembe akşamı toplandıklarında İsa Mesih’in havarilerle yaptığı ve Kiliseye daima yapmak için emrettiği o son akşam yemeğini hatırlarlar.

 

İsa Mesih kendisini işaret eden Fısıh Bayramında Havarilerle son akşam yemeğini yemek için toplanıyor. O akşam yemekte birinin kendisini ele vereceğini söylüyor. Bu söz ortamı kedere boğuyor (Matta 26.21,21). Peki, İsa Mesih aralarından ayrıldıktan sonra bu küçük sürünün önderi kim olacak. Havariler arasında bu konuda bir çekişme yaşanıyor. Ve o zaman İsa Mesih onlara şöyle diyor:

Luka 22. 25İsa onlara, «Ulusların kralları, kendi uluslarını egemenlik hırsıyla yönetirler. İleri gelenleri de kendilerine iyiliksever unvanını yakıştırırlar» dedi. 26«Ama siz böyle olmayacaksınız. Aranızda en büyük olan, en küçük gibi olsun; yöneten, hizmet eden gibi olsun. 27Hangisi daha büyük, sofrada oturan mı, hizmet eden mi? Sofrada oturan değil mi? Oysa ben aranızda hizmet eden biri gibi oldum

 

Bu yüzden Hristiyanlar bu akşamda samimi bir şekilde kendisini sorgulamalıdır. Bizler yıl boyunca İsa Mesih’in bir Hristiyanda görmek istedği alçakgönüllü hizmet yüreği ile Kiliseye, iman kardeşlerimize ve insanlık ailesine hizmet ediyor muyuz?

 

Yine o akşamda İsa Mesih havarilerin ayaklarını yıkayıp, beline doladığı havlu ile kuruladı. Ve havarilere şöyle dedi:

 

Yuhanna 13:14Ben Rab ve Öğretmen olduğum halde ayaklarınızı yıkadım; öyleyse, sizler de birbirinizin ayaklarını yıkamalısınız. 15Size yaptığımın aynısını yapmanız için bir örnek verdim. 16Size doğrusunu söyleyeyim, köle efendisinden üstün değildir. Elçi de kendisini gönderenden üstün değildir. 17Bildiğiniz bu şeyleri yaparsanız, size ne mutlu!

 

Bu örnekten de anlaşıldığı üzere Mesih’e iman edenler birbirlerine öyle büyük bir sevgi ve alçak gönüllülükle hizmet etmelidir ki, dünya Mesih’i Baba’nın gönderdiğini anlasın. Dünya Baba’nın Mesih’i sevdiği gibi Mesih’inde kiliseyi sevdiğini anlasın.

Hristiyanlar bu akşam birbirimizin yükünü bu örnekte olduğu gibi seven bir yürekle paylaşıyor muyuz diye düşünmek durumundadır.

 

İsa Mesih yemekten sonra bir ilahi söyleyip oradan ayrılıyor. Bizler de bugün Rabbin Sofrasına katıldıktan sonra buradan ayrılırken acıları, zorlukları, sıkıntıları bir kenara bırakalım. Dışarı çıkarken tüm insanları bağışlamış, dargınlıkları çözmüş olarak çıkalım. İlahimiz bütün rahatsızlık duyduğumuz her şeyi Mesih’in çarmıhına bırakmanın sevinci ve kutlaması olsun. Mesih’in bizde görmekten hoşnut olmadığı şeyleri çarmıha germenin sevinci ve kutlaması olsun öyleyse.

 

Mesih İsa son akşam yemeğinde ‘alın ve yiyin’ diyerek bizleri bu sofraya davet etti.

Layık olduğumuz için mi? Hayır!

Onu kazandığımız yada hak ettiğimiz için mi? Hayır!

Ama bunu bize karşılıksız veriyor, bu sofraya yaklaşıyoruz, layık olduğumuz için değil ama kabul ettiğimiz için! Tanrı’nın bizleri kabulünü, Mesih’teki kurtarış işini, sonsuz yaşam armağanını ve bütün bunların yanında kendimizi savunacak bir yönümüz olmadığını kabul ettiğimiz için katılıyoruz.

 

Bu sofraya katıldığımızda Tanrı’nın zaferini kutluyoruz. Mesih’te olan yeni yaratılışımızı kutluyoruz. Bizler Tanrı’yı gücendirdik, O’na pek çok defa karşı geldik, Tanrı’yı ve lütuflarını kendi çıkarlarımıza alet ettik, pek çok defa Tanrı’yı öfkelendirdik, sonsuz yargıyı ve ıstırabı hak ettik. Buna rağmen bu sofraya katılabiliyoruz çünkü Tanrı’nın kendisi bizleri davet ediyor.

 

Bizler bu sofraya yaklaşırken Tanrı’ya olan minnettarlığımıza, övgümüz ve tövbemize rağmen henüz mükemmel insanlar değiliz, ama iyi bildiğimiz bir şey var o da bağışlanmış kimseler olduğumuzdur. Kutladığımız şey; kusurlu, hatalı, doğru yoldan ayrı düşmüş ve yolunu şaşırmış insanlığımızın Mesih’te tamamlanmasıdır. Kutladığımız şey kirli ve gücenmelerle dolu ilişkilerimize rağmen, her şeyi boşa savuran ve kendi ayakları üzerinde durmakta başarısız olan insanlığımıza rağmen Krallık sofrasına kabulümüzdür.

 

Bu anlamda hatalarından ve günahlarından pişmanlık duyan ve kendi kendimize yönetmeye çalıştığımız yaşamdan yorulmuş insanlar olarak Tanrı’nın huzuruna geliyoruz. Mesih’in bedeni ve kanı aracılığı ile Tanrı’nın lütfunu kutluyoruz. Ve biliyoruz ki, bu sofra Tanrı’nın bize karşılıksız bir hediyesidir.

 

Rab’bin Sofrasını oluşturan ekmek ve şarap Mesih’in bizimle olduğunun, bizde olan varlığının bir simgesidir. Bu anlamda Rab’bin Sofrası Tanrı’nın bizlere olan sevgisini sözlü olmayan bir şekilde açıklama biçimidir. İnsanlar etrafındaki şeyleri belirleme ve anlama için değişik yollar kullanırlar. Bizler tadıyoruz, kokluyoruz, dokunuyoruz, duyuyoruz, görüyoruz ve bunun neticesinde aklımızla ve yüreğimizle hissediyoruz. Tanrı’nın yazılı Sözü bize okunduğunda yada biz okuduğumuzda Tanrı’ya dair, Tanrı’nın sevgisi ve çağrısına dair, Tanrı’nın emirlerine, yasaklarına, vaatlerine olan şeyleri öğreniyoruz. Ama Tanrı bu noktada durmuyor. Bizi hissiyat ve anlayışımızla kavrayabileceğimiz Rab’bin Sofrası yada Kutsal Sofra, Kutsal Paylaşım Sofrası dediğimiz şeyle karşılaştırıyor. Bu yol Tanrı’nın insan aklında ve yüreğinde sözsüz çalışma şeklidir. Tanrı yaşamlarımıza sevgisini bu yolla iletmeyi uygun görüyor.

 

Mesih İsa bu sizin için parçalanan bedenimdir, bu sizin için dökülen kanımdır dediği zaman Tanrı’nın bize olan sevgisini sözsüz bir yolla, simgelerle açıklamış oluyor. Artık ben yediğim ekmek ve içtiğim şarap kadar eminim ki, Tanrı’nın Mesih’teki vaatleri doğrudur, gerçektir. Yediğim bu ekmeğin ekmek tadında olduğundan emin olduğum kadar, içtiğim bu şarabın şarap tadında olduğundan emin olduğum kadar biliyorum ki, Kutsal Kitapta açıklanan Tanrı’nın gerçeği hayatım için müracaat edebileceğim en birinci ve en üst noktadır, Kutsal Kitap tüm standartlarıyla hayatım için en yetkili merciidir. Yediğim ve içtiğim kadar eminim ki, çarmıhta Mesih’in bedeni benim için parçalandı ve kanı benim için aktı. Bu sofrada tattığım şeylerin gerçekliği kadar eminim ki, bizler misafirler gibi bu yemeğe davet edildik ve bundan dolayı biliyorum ki, Mesih’in ev sahibi olduğu o göksel şölende bir gün davetlilerden biri olarak ben de bulunacağım.

 

Hatırlayalım ki, bu Sofradan sonra İsa Mesih havarileri Getsamani Bahçesine götürüyor. Öyleyse bizler de vaftiz tacını almış Mesih’e ait canlar olarak bu Sofradan sonra dışarı çıktığımızda denemelere, zorluklara ve her şeye rağmen sevebilmeye hazır olalım. Çünkü Kilisenin içinde imanımızı zorlayan yada bizi deneyen bir şey yok. İman, ümit ve sevgi bizlere Getsamani Bahçesinde [dünyada] doğru tanıklar olmamız için veriliyor. Tanrıya ait olduğumuzun ilanına vesile olsun diye veriliyor. Mesih’in kurtarışının gerçekliği gözüksün, Tanrı’nın yüceliği övülsün diye veriliyor. Öyleyse bu Sofraya katılmak Mesih’in Getsamani Bahçesindeki uyarısını hayatımıza uygulamayı gerekli kılmaktadır. Öyleyse bu Sofraya katılmak Mesihsel vaatlere olan imanımızı, Kutsal Kitabın emirlerine olması gereken bağlılık andımızın hatırlanması ve kutlanmasıdır aynı zamanda.

 

Bu akşamı Kutsal Yazı ‘Ele verildiği gece’ olarak tanımlıyor. Öyleyse bizler Mesih’i nasıl ele veriyoruz, Mesih’i nasıl inkar ediyoruz bunları düşünerek yaklaşalım Rabbin Sofrasına.

 

Romalılar 5. 8Tanrı bize olan sevgisini şununla kanıtlıyor: biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü.

İbraniler 4. 16Bu nedenle merhamete ermek ve gerektiğinde bize yardım edecek lütfa kavuşmak için Tanrı'nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım.