KÜTÜPHANE

 

LUKA / ELÇİLERİN İŞLERİ

 

Tarih Kitabı – Dini Kitap

Luka’nın yazıları aynı zamanda bir tarihçe niteliği taşımaktadır. Bu kitapların yazılış amacı şöyle açıklanmaktadır:

Luka 1:1-3 Sayın Teofilos, Birçok kişi aramızda olup bitenlerin tarihçesini yazmaya girişmiştir. Nitekim başlangıçtan beri bu olayların görgü tanığı ve Tanrı sözünün hizmetkârı olanlar bunları bize iletmişlerdir. Ben de tüm bu olayları ta başından özenle araştırmış biri olarak bunları sana sırasıyla yazmayı uygun gördüm.

 

İlk kitap Mesih’le ilgili olarak doğuşu, çarmıha gerilişi ve yükselişini anlatmaktadır. Bunları Kitabın yazılış amacı olarak söyleyebiliriz. Elçilerin İşleri kitabını yazarken Luka bu açıklamayı yaparak ikinci kitabına başlıyor:

Elçilerin İşleri 1:1-2 Ey Teofilos, İlk kitabımda İsa’nın yapıp öğretmeye başladığı her şeyi, seçmiş olduğu elçilere Kutsal Ruh aracılığıyla buyruklar verip yukarı alındığı güne dek olanları yazmıştım.

 

Ancak Luka’nın hitap ettiği Teofilos[1] hakkında çok net bir bilgimiz yoktur. Bu bir kişi olabileceği gibi, Allah’tan korkan, uluslardan Yahudi inancını benimsemiş kimseler olabilir. Neticede Teofilos Mesih’e ait olaylarla ilgilenmektedir ve mutlaka bu konuda bazı bilgilere sahiptir. Anacak Luka bu bilgileri ‘özenle araştırmış biri olarak’ bunları doğru bir sıra ile ve doğru bir bakış açısından vererek Teofilos’u doğru bilgilendirmek istemiştir. Luka ilk kitabında Mesih inancının başlangıcını verirken, ikinci kitabında bu inancın Mesih’e dayalı olarak gelişmesi ve yayılması üzerinde durur. Bunları verirken Mesih’in kilise içindeki varlığı ve Mesih’in kilisede çalışmasını özenle açıklar ve böylece ilk yüzyıl kilise tarihini bu yazılar oluşturur.

 

Luka’nın iki çalışması bir tarihçi yaklaşımıyla yazılmıştır. Luka da tıpkı klasik tarihçiler gibi bir olayı anlatırken olayın geçtiği zamanı dönemin iyi tanınan kimselerin adlarını kullanarak belirginleştiriyor:

Luka 1:5 Yahudiye kralı Hirodes zamanında, Abiya bölüğünden Zekeriya adında bir kâhin vardı. Harun’un soyundan olan karısının adı ise Elizabet’ti.

(olaylar Yahudiye Kralı Hirodes zamanında geçiyor)

 

Luka 2:1 O günlerde Sezar Avgustus tüm Roma dünyasında bir nüfus sayımının yapılması için ferman çıkardı. 2 Bu ilk sayım, Kirinyus’un Suriye valiliği zamanında yapıldı.

(Luka’nın demek istediği şudur: anlattığım bu olaylar Sezar Avgustus’un tüm Roma dünyasında bir nüfus sayımının yapılması için ferman çıkardığı zamanla ilişkilidir.)

 

Aynı şekilde Mesih’in doğumunu anlatmadan önce yapmış olduğu girişe dikkat edelim:

Luka 2:2 Bu ilk sayım, Kirinyus’un Suriye valiliği zamanında yapıldı. 3 Herkes yazılmak için kendi kentine gitti. 4 Böylece Yusuf da, Davut’un soyundan ve torunlarından olduğu için Celile’nin Nasıra kentinden kalkıp Yahudiye bölgesine, Davut’un kenti olan Beytlehem’e gitti. 5 Orada, hamile olan nişanlısı Meryem’le birlikte yazılacaktı. 6-7 Onlar oradayken, Meryem’in doğum yapma vakti geldi ve ilk oğlunu doğurdu. Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı. Çünkü handa kendilerine yer yoktu.

(Luka 2:1-2 ayetlerinde Luka, İsa Mesih’i önce bir zamana koyuyor, 2:4 ayetinde Mesih’in doğduğu coğrafya ve yeri Onun soyu ile ilişkili olarak belirtiyor)

 

Luka 3:1 Sezar Tiberyus’un egemenliğinin on beşinci yılıydı. Yahudiye’de Pontiyus Pilatus’un valiliği sürüyordu. Celile’de Hirodes, İtureya ve Trahonitis bölgesinde Hirodes’in kardeşi Filipus, Abilini’de de Lisanyas yönetimin başındaydı. 2 Hanna ile Kayafa başkâhinlik ediyorlardı. Bu sırada Tanrı, sözünü çölde bulunan Zekeriya oğlu Yahya’ya duyurdu.

Tanrı’nın Yahya’ya sözünü iletmesini bahsetmeden önce yaptığı girişe dikkat ediniz. Luka önce tarihi belirliyor: ‘Sezar Tiberyus’un egemenliğinin on beşinci yılıydı’ sonra mesajın ilişkili olduğu coğrafyayı gösteriyor: ‘Yahudiye’de Pontiyus Pilatus’un valiliği sürüyordu. Celile’de Hirodes, İtureya ve Trahonitis bölgesinde Hirodes’in kardeşi Filipus, Abilini’de de Lisanyas yönetimin başındaydı.’ Ve mesajıyla ilgili kimseden bahsetmeden önce bahsedeceği kişinin yaşadığı yerlerle ilişkili olarak önemli isimleri de kayıt altına alıyor: ‘Hanna ile Kayafa başkâhinlik ediyorlardı’ bundan sonra ekliyor: ‘Tanrı, sözünü çölde bulunan Zekeriya oğlu Yahya’ya duyurdu.’

 

Aynı şekilde Elçilerin İşleri kitabında Luka, Pavlus’un savunmalarını kayıt altına aldığında bu tarihsel olayların hangi dönemde geçtiğini anlamamıza yardım eder (Elçilerin İşleri 18:12; 23:26; 24:2,27; 25:13; 26:24).

 

Bütün bunların ışığında söyleyebileceğimiz şey Luka’nın yazılarının arkeloglarca bile tarihsel bir gerçek olarak doğrulanabileceğidir. Bu yazım şekli yalnızca Luka’ya aittir.

 

İnancın Yayılması ve Savunulması

Mesih İsa’nın çarmıha gerilmesinden sonra dirilmesi Müjdenin yayılmasına önlenemeyecek bir ivme kazandırmıştır. Romalıların çarmıha gerdiği Mesih İsa havarilerin vaazında Rab ve Kurtarıcı olan kişi olarak ilan edilmiştir.

 

Yahudiler için İsa, çarmıha gerilmiş bir kişi olarak ancak lanetin simgesi olabilirdi (Tesniye 21.23) Grekler içinse bu durum ciddi olmaktan uzak bir konudur (17:32) çünkü çarmıha gerilmiş bir bilge kişi onlara göre zeki insanlara yönelik belki bir hakaret anlamını taşıyabilirdi (I.Korintliler 1:22-23). Diğer yandan Roma’yı temsil eden güçler her zaman Hristiyanlara şüpheyle bakmış ve Hristiyanları politik bir oluşum gibi algılamıştır. Çünkü Mesih’in kendisini Kral ilan etmiş olması (Yuhanna 18:33-37) Sezar’a karşı olmak anlamında anlaşıldığından Mesih’i çarmıha germiş olan Roma bu yüzden Hristiyanlara karşı oldukça sert bir politika izlemiştir. Bu yüzden inancın yayılması kadar savunulması da ilk Hristiyanlar için önem taşımaktaydı. Luka Müjdesi ve Elçilerin İşleri kitaplarını yan yana düşündüğümüzde Luka’nın Mesih inancını aynı anda Yahudi, Grek ve Roma dünyasına Müjdelediği ve bu inancı savunduğunu görmekteyiz.

 

Luka Müjdesinin anahtarı 19:9-10 ayetleridir:

Luka 19:9 İsa dedi ki, “Bu ev bugün kurtuluşa kavuştu. Çünkü bu adam da İbrahim’in bir oğludur. 10 Nitekim İnsanoğlu, kaybolmuş olanı arayıp kurtarmak için geldi.

 

Elçilerin İşleri kitabı ise 1:8 ayeti üzerine bina edilmiştir:

Elçilerin İşleri 1:8 Ama Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız. Kudüs’te, tüm Yahudiye ve Samiriye’de ve dünyanın dört bir bucağında benim tanıklarım olacaksınız.

 

İnancın savunması yanında Elçilerin İşleri kitabı boyunca Kudüs’te, Yahudiye, Samiriye’de ve dünyanın diğer yerlerinde kaybolmuş olanların nasıl bulunduğuna tanık olmaktayız.

 

Kudüs’te Büyüyen Kilise (1:1-6:7)

Elçilerin İşeri 6:7 Böylece Tanrı’nın sözü yayılıyor, Kudüs’teki öğrencilerin sayısı arttıkça artıyor, kâhinlerden birçoğu da iman çağrısına uyuyordu.

 

İstefan’ın tutuklanması (6:8-15) ilk kilise açısından bir kilometre taşı olarak değerlendirilebilir. Çünkü bundan sonra başlayan baskı dönemi (5:17-42) imanlıların Kudüs’ten dağılmasına sebep olmuştur. Bu da imanlıların gittikleri her yerde kiliselerin kurulmasına (uluslara yayılmasına) vesile olmuştur:

Elçilerin İşleri 8:1 İstefan’ın öldürülmesini Saul da onaylamıştı. O gün Kudüs’teki inanlılar topluluğuna karşı korkunç bir baskı dönemi başladı. Elçiler hariç tüm imanlılar Yahudiye ve Samiriye’nin her yanına dağıldılar.[2]

 

Filipus’un Samiriye’ye yaptığı ziyaret her ne kadar olağan gözüküyorsa da Elçilerin İşleri Kitabına baktığımızda Mesih’in Elçileri görevlendirmesi (1.1-8) üzerine gelişen olaylar olduğu açıktır. Filipus’un Etiyopyalı haznedarı vaftizi yine Müjde’nin uluslara yayılması adına bir harekettir. Bunun neticesinde ortaya çıkan sonuç şudur:

Elçilerin İşleri 9:31 Tüm Yahudiye, Celile ve Samiriye’deki inanlılar topluluğu esenliğe kavuştu. Gelişen ve Rab korkusu içinde yaşayan topluluk, Kutsal Ruh’un yardımıyla sayıca büyüyordu.

 

Bundan sonra Müjde’nin dünyaya yayılmasına tanık olmaktayız. Petrus’un Eneyas’ı iyileştirip (9:32-35), Tabita’yı diriltmesi (9:36-43) Lidda, Şaron ve Yafa’da imanlıların çoğalmasına ve müjdenin yayılmasına sebep olmuştur. Kornelyus’un iman etmesi (10:1-8, 23-48) Etiyopyalı haznedarın iman etmesi gibi Müjde’nin tüm ulusları kapsaması adına örnek gösterilebilir.[3]

 

Petrus’un hapishaneden kurtulmasından (12: 1-19) sonra Hirodes’in ölümü onun konuşmasını dinleyen kimselerin önünde Tanrı’nın yüceliğini ve yargısını açıkça göstermesi adına dikkat çekicidir. Bu korkunç olaydan sonra ayet şöyle diyor:

Elçilerin İşleri 12:24 Tanrı’nın sözü ise yayılıyor, etkisini artırıyordu.

 

Bunun anlamı şudur: Tanrı sözü önünde duranlar Tanrı sözüne karşı direnemez, Tanrı’nın Müjdenin yayılmasına ilişkin vaadi önünde hiçbir şey duramaz.

 

Elçilerin İşleri 1:1-12:25 ayetleri arasında Petrus’un hizmeti ön plandaydı. Bundan sonra Luka, Pavlus’un hizmetine dikkatimizi çekiyor (12:25-28:31). Burada Pavlus’un Yahudi olmayanlara yönelik hizmetine tanık olmaktayız. Bu hizmetler sırasında olan bir başka dikkat çekici olay Yahudilikten gelen Hristiyanlarla, uluslardan gelen Hristiyanların birbirlerini kabul iman kardeşi olarak kabul etmeleridir (15:1-16:4). Uluslardan gelen Hristiyanlara sünneti öğretmeye çalışan bazı sapkın öğretişlere karşı Barnaba ve Pavlus Elçilerin Kilisesi olan Kudüs’te bir konsül nitelikli toplantı yaparak cevap oluştururlar. Elçilerin Antakya kilisesine yazılı ve sözlü olarak cevap göndermeleri ayrıca Ulusların Kilisesinin de Kudüs kilisesini bir yetki olarak kabul etmesinin işaretidir. Burada ayrıca gördüğümüz şey şudur: Yeryüzünde kiliseler sayı ve iman bakımından güçlenmeye devam etmektedir.

Elçilerin İşleri 16:5 Böylelikle toplulukların imanı güçleniyor ve sayıları günden güne artıyordu.

 

Bundan sonra 16:6-19:20 ayetleri arasında ulusların arasında Müjdenin daha büyük bir coğrafya içinde yayılmasını gözlemliyoruz. Ana başlıklar altında toplamak gerekirse bu yayılmayı bölgesel bazda şöyle gözlemlemekteyiz:

Filipi (16:11-40)

Selanik (17:1-9)

Veriya (17:10-15)

Atina (17:16-35)

Korint (18:1-17)

[Efes (18:24-19:20)]

 

Müjde’nin buralara ulaşması Avrupaya ilk girişin işaretleridir. Pavlus’un tutukluluğu sebebi ile Roma’ya gitmesi ise Müjdeyi Roma dünyasının tam kalbine taşıyacaktır. Bu bölümler Müjde’nin Yahudi olmayan uluslar arasına nasıl girdiğini ve yayıldığını anlamamıza yardım etmektedir.

Elçilerin İşleri 19:20 Böylelikle Rab’bin sözü güçlü bir biçimde yayılıp etkinlik kazanıyordu.

 

Bundan sonra Müjdenin dünyaya yayılışını görmekteyiz. Pavlus’un Roma yolculuğu ve bunun Müjde’nin önlenemez yayılması ile Elçilerin İşleri kitabının başındaki 1:8 ayetindeki sözün böylece tamamlanmasını görmekteyiz. Pavlus’un Hristiyanlığı ve kendi imanını savunma[4] durumunda kalması ayrıntılarla verildiğinden Hristiyanların suçsuz bulunduğuna tanık olmaktayız.

Elçilerin İşleri 28:31 Hiçbir engelle karşılaşmadan Tanrı’nın Egemenliğini tam bir cesaretle duyuruyor, Rab İsa Mesih’le ilgili gerçekleri öğretiyordu.

 

Luka Müjdesinin genel görünüşü:

Luka Müjdesinde belirgin olarak gördüğümüz şey Tanrı’nın günahkarlara, kötü ün sahibi kimselere ilgisidir:

Luka 7:36-50: İsa Mesih günahkar kadının Meshini kabul eder.  

Luka 7:51-56: İsa Mesih samiriyelilerin (günahkarların) yanmasını istemez

Luka 15:1-31: Buradaki üç benzetme bizlere Tanrı’nın kaybolmuş olan günahkarlara olan ilgisini göstermektedir.

Luka 17:11-19: Yahudilerin yapmadığı ama İsa Mesih’in davet ettiği müjdeyi Samiriyelinin şükranla kabul edişini Mesih onaylamıştır.

Luka 18:9-14: İsa Ferisi pişmalık içinde olan günahkarı kabul etmiştir. 

Luka 19:1-10: İsa Mesih kendi halkına ihanet etmiş olan bir günahkarı kabul etmektedir.

Luka 22:47-51: İsa Mesih başkahinin kölesinin kulağını iyileştir.[5]

Luka 23:40-43: İsa Mesih çarmıhta tövbe eden günahkarı kabul eder.

 

Bundan başka Tanrı’nın toplumda önemsiz kabul edilen, fakirler, kadınlar ve çocuklar, ünlü olmayan kimselere yönelik ilgisi vurgulanır (Luka 1:26-56):

Elizabet (1:39-45)

Meryem (1:48, 52-53)

Çobanlar (2:8-18)

Şimon (2:25-35)

Anna (2:36-38)

Mesih’in soy kütüğündeki ünlü olmayan kimseler (3:23-38)

Mesih’in tapınakta okuduğu mesaj (4:16-21)

Fakir ve ihtiyaç içinde olan kimseler (6:20-26)[6]

Marta ve Meryem (10:38-42)[7]

Zengin dini önderlere karşılık söylenen altı bildiri:

11:42 vay halinize ey ferisiler ...

11:43 vay halinize ey ferisiler ...

11:44 vay halinize ...

11:46 vay halinize ey Yasa uzmanları ...

11:47 vay halinize ...

11:52 vay halinize ey Yasa uzmanları ...

Zengin budala adam (12:13-21)

Sakat kadının iyileştirilmesi (13:10-17)

Tanrı’nın hastalar (14:2), yoksullar, kötürümler, sakatlar, kötürümler ve körlere olan ilgisi (14:13)[8]

Dilenci Lazar ve Zengin tüccar (16: 19-31)

Dul kadın (18:1-8)

İsa toplumun mükemmel kabul ettiği bir standartta yaşayan Zakay’ın evine gider. Çünkü Zakay’ın esas ihtiyacı kurtuluştur (19:1-9).[9]

Ağlayan kadınlar (23:27-31)

 

Luka Müjdesinde Mesih’in Kudüs’e doğru olan yolculuğu gözlemlernirken Elçilerin İşleri kitabında ise Mesih’in (kilisesi aracılığı ile) dünyaya doğru olan yolculuğuna dikkat çekilir.

 

Elçilerin İşleri Kitabının açılımı:

Elçilerin İşleri 1:6 Elçiler bir araya geldiklerinde İsa’ya şunu sordular: “Rab, İsrail’e egemenliği şimdi mi geri vereceksin?:

 

Elçilerin ilk akıllarında olan şey geleneksel Yahudi inancının tapınak ve Kudüs merkezli inanış biçimine göre bir egemenlik olmuştu. Ancak bundan sonra gelişen olaylar durumun tam tersi olduğunu göstermektedir. Çünkü İsa Mesih göksel bir tapınak ve Göksel bir Kudüs (göksel olan egmenlik) bahsetmetedir.

 

Pentekost Günü geldiğinde Yahuilerin ırksal olarak Tanrı’yı sahiplenmiş olan önyargıları Kudüs’te oturanların diğer uluslar arasında oturanlardan[10] daha kutsal olduğu fikri yerini şaşkınlığına dönüşüyor:

Elçilerin İşleri 2:9-11 Aramızda Partlar, Medler, Elamlılar var. Mezopotamya’da, Yahudiye ve Kapadokya’da, Pontus ve Asya ilinde, Frikya ve Pamfilya’da, Mısır ve Libya’nın Kirene’ye yakın bölgelerinde yaşayanlar var. Hem öz Yahudi hem de Yahudiliğe dönme Romalı konuklar, Giritliler ve Araplar var aramızda. Ama her birimiz Tanrı’nın büyük işlerinin kendi dilimizde konuşulduğunu işitiyoruz. 12 Hepsi hayret ve şaşkınlık içinde birbirlerine, “Bunun anlamı ne?” diye sordular.

 

Bu olaydan sonra Kilisede çıkan bir yardım dağıtımı konusundaki şikayet Aramice konuşanların ve Grekçe konuşanların tamamıyla eşit olduğunu göstermektedir. Çünkü klasik Yahudi inancında Aramice konuşmak, Kudüs’te tapınağa yaşamak bir ayrıcalık idi. Burada Luka seçilen diyakonların tamamının Grek kökenli olduğuna dikat çeker. Bu da Müjdenin herkes için olan evrensel boyutunu göstermektedir:

Elçilerin İşleri 6:5-6 Bu öneri bütün topluluğu hoşnut etti. Böylece, iman ve Kutsal Ruh’la dolu biri olan İstefan’ın yanısıra Filipus, Prokorus, Nikanor, Timon, Parmenas ve Yahudiliğe dönme Antakyalı Nikolas’ı seçip elçilerin önüne çıkardılar. Elçiler de dua edip ellerini onların üzerine koydular. 7 Böylece Tanrı’nın sözü yayılıyor, Kudüs’teki öğrencilerin sayısı arttıkça artıyor, kâhinlerden birçoğu da iman çağrısına uyuyordu.

 

Filipus elçi değil, Aramice konuşan bir Yahudi kimse değil, ama Yahudilerin hiç sevmediği Samiriye halkına gidiyor. Elçilerin ise Kudüs’te kalmış olması çok düşündürücü:

Elçilerin İşleri 8:5 Filipus, Samiriye kentine gidip oradakilere Mesih’i tanıtmaya başladı. 6 Filipus’u dinleyen ve yaptığı mucizeleri gören kalabalıklar, hep birlikte onun söylediklerine kulak verdiler. 7 Birçoklarının içinden kötü ruhlar yüksek sesle haykırarak çıktı; bir sürü felçli ve kötürüm iyileştirildi. 8 Ve o kentte büyük sevinç oldu.

 

Olan şeyleri duymak herhalde Elçileri şaşırtmış olmalı ki Filipus’un tecrübesinden öğrendiklerini gidip yerinde görmek istiyorlar:

Elçilerin İşleri 8:14 Kudüs’teki elçiler, Samiriye halkının, Tanrı’nın sözünü benimsediğini duyunca Petrus’la Yuhanna’yı onlara gönderdiler.

 

Elçilerin İşleri 1:8 ayetindeki tüm dünyaya gidip tanık olma vaadinin henüz dikkate alınmadığını görüryoruz. Ancak İstefanos’un öldürülmesi sonucu başlayan baskı sonucu imanlıların gitmeye başladığını görmekteyiz:

Elçilerin İşleri 8:1 İstefan’ın öldürülmesini Saul da onaylamıştı. O gün Kudüs’teki inanlılar topluluğuna karşı korkunç bir baskı dönemi başladı. Elçiler hariç tüm imanlılar Yahudiye ve Samiriye’nin her yanına dağıldılar.

 

Bu olayları diğer bir diyakon olan Filipus’un Etyopyalı bir saray görevlisini vaftiz etmesi izlemektedir (8:26-38).

 

Petrus’un Görümü ve Yüzbaşı Kornelyus’un evine gidip Müjde’yi vaaz etmesi (10:9-48) bir başka önemli olaydır. Petrus’un görümü her ne kadar yiyecek ile ilgili gibi gözükse de geleneksel Yahudi inancının diğer uluslardan olanlarla ilişki  içine girmemesi, onların evine gitmemesi ve bazı yiyeceklerden uzak durmak gibi günlük hayata ilişkin pratiklerle ilişkilidir. Bu olayın kaydedilmesi artık Müjdenin evrenselliğinin anlaşılmaya başlandığını göstermektedir. Ama bu durum Yahudilikten gelen Hristiyanları rahatsız etmişti.[11]

Elçilerin İşleri 11:3 “Sen sünnetsiz kişilerin evine gidip onlarla yemek yemişsin!” dediler.

 

Diğer ulusların önce Yahudi olup sünnet olması fikrinin ilk kilise döneminde yaygınlığını böylece daha iyi anlıyoruz. Yahudi kültürü diğer uluslarla Tanrı halkı arasında bir bariyer oluşturmaktaydı ve İsa bunu yıktı.

10:34-35: O zaman Petrus söz alıp şöyle dedi: “Tanrı’nın insanlar arasında ayrım yapmadığını, ama kendisinden korkan ve doğru olanı yapan kişiyi, ulusuna bakmaksızın kabul ettiğini gerçekten anlıyorum.

 

Aynı şekilde 15. bölüm bu konuya ışık tutmaktadır.

 

Elçilerin İşleri 10:6 ayetine baktığımızda Petrus’un Simun isimli bir dericinin yanında kaldığını görmekteyiz. Oysa Yahudiler derişcilik işi yapmazdı. Kan ile ilişkili olarak  bu şeylere dokunan kimse tapınağa da giremezdi.  Bu durumda Luka’nın bu kaydı dönemin Yahudi inancına artık birşeylerin değiştiğini öğretmektedir.

 

Petrus’un Kornelyus’un evindeki vaazında olanlara dikkat edelim:

Elçilerin İşleri 10:44 Petrus daha bu sözleri söylerken Kutsal Ruh, konuşmayı dinleyen herkesin üzerine indi. 45 Petrus’la birlikte gelmiş olan Yahudi imanlılar, Kutsal Ruh armağanının diğer uluslardan olanların da üzerine dökülmesini şaşkınlıkla karşıladılar.

 

Petrus’un bu tecrübesine (10:1-11:18) geniş bir yer verilmesi bu olayın kilise için çok önemli olduğunu göstermektedir. Petrus’un Elçi olarak (güvenilir bir kimse) olarak tanıklığı kalabalığın tepkisini yatıştırıyor. Ancak buna rağmen bu olayın şaşkınlığı halen üzerlerindedir:

Elçilerin İşleri 11:18 Bunları dinledikten sonra yatıştılar. Tanrı’yı yücelterek şöyle dediler: “Demek ki Tanrı, tövbe etme ve yaşama kavuşma fırsatını diğer uluslara da vermiştir.”

 

Bu durumun kolay anlaşılamadığı yine karşımıza çıkıyor:

Elçilerin İşleri 11:19 İstefan’ın öldürülmesiyle başlayan baskı sonucu dağılan imanlılar, Fenike, Kıbrıs ve Antakya’ya kadar gittiler. Tanrı sözünü sadece Yahudilere duyuruyorlardı.

 

13. bölüme geldiğimizde Antakya kilisesinin önem kazandığını görmekteyiz. Çünkü Elçiler halen Kudüs’ten ayrılmıyor ama Antakya kilisesi ise Elçiler göndermeye başlıyor:

Elçilerin İşleri 13:1 Antakya’daki inanlılar topluluğu içinde bazı peygamberler ve öğreticiler vardı: Barnaba, Niger denilen Şimon, Kireneli Lukyus, bölge kralı Hirodes’le birlikte büyümüş olan Menahem ve Saul. 2 Bunlar Rab’be tapınıp oruç tutarlarken Kutsal Ruh kendilerine şöyle dedi: “Barnaba’yla Saul’u, kendilerini çağırmış olduğum görev için bana ayırın.” 3 Böylece oruç tutup dua ettikten sonra, Barnaba’yla Saul’un üzerine ellerini koyup onları yolcu ettiler.

 

Pavlus Kıbrıs’a gelince yine kültürel olaral alıştığı üzere havraları dolşıyor (13.5). Ama Yahudi olmayan uluslarla da görüşmekten çekinmiyor.

 

13:42-44 ayetlerinde Yahudilere yönelik müjdeleme yapan Pavlus ve Barnaba karşılaştıkları zorluklar (45-46) neticesinde diğer uluslara gideceklerini cesaretle bildiriyorlar (13:46-47). Bu haber Uluslar arasında sevinç yaratıyor (13:48).

 

Pavlus ve Barnaba bu gezi sonucu Antakya’ya döndüklerinde Tanrı’nın Kurtuluş planının tüm uluslardan insanları nasıl kapsadığı kafalarında aydınlanmıştı:

Elçilerinİşleri 14:27 Oraya vardıklarında inanlılar topluluğunu bir araya getirip Tanrı’nın kendileri aracılığıyla neler yaptığını, diğer uluslara iman kapısını nasıl açtığını anlattılar.

 

15. bölüme baktığımızda Yahudilerin diğer ulusları kabul etmekteki güçlüğü tekrar karşımıza çıkıyor.[12]

 

16. bölümden itibaren Müjde’nin diğer uluslara yayılmasını görmekteyiz. 21. bölüme geldiğimizde Pavlus’un tapınağa gittiğini görmekteyiz. Pavlus uluslarla olan ilişkisinden dolayı Yahudilerin onun hakkındaki nefretini kaldırmak için tapınağa gidiyor (21:24). Ama Pavlus’un tapınağa bu şekilde saygı göstermiş olması[13] çoğu Yahudinin kızgınlığını yatıştırmadı (21:28, 30, 31). 16. bölümden itibaren görüyoruz ki Yahudilerin Pavlus’a olan kızgınlığı Pavlus’un Sözü yaymasını engelleyemedi. Müjde Yahudi olmayan uluslar arasında yayılmaya devam etti. Yahudiler Mesih’in Müjdesini reddettiği için elçiler artık uluslara gidecektir:

Elçilerin İşleri 13:46 ... “Tanrı’nın sözünü ilkönce size bildirmemiz gerekiyordu. Siz onu reddettiğinize ve kendinizi sonsuz yaşama layık görmediğinize göre, biz şimdi diğer uluslara gidiyoruz (18.6).

Çünkü Tanrı diğer uluslara iman kapısı açmıştır:

Elçilerin İşleri 14:27 Oraya vardıklarında inanlılar topluluğunu bir araya getirip Tanrı’nın kendileri aracılığıyla neler yaptığını, diğer uluslara iman kapısını nasıl açtığını anlattılar.

Uluslar da bu çağrıya cevap vermektedirler:

Elçilerin İşleri 15:3 Böylece inanlılar topluluğunca gönderilenler, diğer uluslardan olanların Tanrı’ya nasıl döndüğünü anlata anlata Fenike ve Samiriye bölgelerinden geçerek tüm kardeşlere büyük sevinç verdiler.

Çünkü bu uluslar arasında Tanrı’ya ait kimseler vardır:

Elçilerin İşleri 15:15-16 Peygamberlerin sözleri de bunu doğrulamaktadır. Yazılmış olduğu gibi: `Bundan sonra ben geri dönüp, Davut’un yıkılmış konutunu yeniden kuracağım. Onun yıkıntılarını yeniden kurup onu tekrar ayağa kaldıracağım.

17-18 Öyle ki, geriye kalan insanlar, bana ait ola tüm uluslar Rab’bi arasınlar. Bunları ta başlangıçtan bildiren Rab, işte böyle diyor.

Çünkü Tanrı tüm ulusları tek bir insandan türetmiştir (Elçilerin İşleri 17.25).Bu yüzden Tanrı’nın Kurtarış Planında Yahudiler kadar ulusların da yeri vardır. Bundan dolayı Mesih Pavlus’u uluslara göndermeyi uygun bulmuştur (Pavlus’un elçiliği ve görevi Mesih’ten gelmektedir):

Elçilerin İşleri 22:21 “Rab bana, `Git’ dedi, `ben seni uzakta olan uluslara göndereceğim.

Elçilerin İşleri 26:17-18 Seni kendi halkının ve diğer ulusların elinden kurtaracağım. Seni, ulusların gözlerini açmak ve onları karanlıktan ışığa, Şeytan’ın hükümranlığından Tanrı’ya döndürmek için gönderiyorum. Öyle ki, bana iman ederek günahlarının affına kavuşsunlar ve kutsal kılınanların arasında yer alsınlar.

Zaten bu olaylar Kutsal Kitapta daha önceden bildirilmiştir. Öyleyse bütün bu Mesihçi hareket Yahudi inancının zaten önceden bildirdiği şeylerdi:

Elçilerin İşleri 26:22 Ama bugüne dek Tanrı yardımcım olmuştur. Bu sayede burada duruyor, büyük küçük herkese tanıklık ediyorum. Benim söylediklerim, peygamberlerin ve Musa’nın önceden haber verdiği olaylardan başka bir şey değildir.

Elçilerin İşleri 26:23 Onlar, Mesih’in acı çekeceğini ve ölümden dirilenlerin ilki olarak gerek kendi halkına, gerek diğer uluslara ışığın doğuşunu ilan edeceğini bildirmişlerdi.

Öyleyse Mesih’e ait olan bu Müjde’yi ulusların duyması kaçınılmazdır:

Elçilerin İşleri 28:28-29 Şunu bilin ki, Tanrı’nın sağladığı bu kurtuluşun haberi diğer uluslara gönderilmiştir. Ve onlar buna kulak vereceklerdir.

 

Yahudi olmayanların Müjde içindeki yeri:

Luka bu gerçeği, Tanrı’nın sağladığı kurtuluşun haberinin diğer uluslara gönderileceği haberini ilk kitabının başında, bebek İsa’nın tapınağa getirilmesinde dikkatimize sunar:

Luka 20.30-32 Çünkü senin sağladığın

ve tüm halkların gözü önünde hazırladığın kurtuluşu,

ulusları aydınlatıp

halkın İsrail’e yücelik kazandıracak ışığı

gözlerimle gördüm.

Şimon’un burada ne dediğine dikkat edin. Tüm halkların gözü önünde hazırlanan bir kurtuluştan bahsediyor. Mesih’in çarmıhının üzerinde asılı suç yaftasının üç lisanda yazılması, sözün Kudüs, Yahudiye, Samiriye ve tüm dünyaya yayılacak olması planı, pentekost günü değişik coğrafyadan insanların Kutsal Ruh’un gelilşine tanık olması, bu insanların tekrar memleketlerine gittiklerinde bu haberleri başkalarıyla paylaşacak olmaları kurtuluşun gizli yada örtülü bir plan olmadığını göstermektedir. Diğer yandanŞimon bu Kurtuluş ışığının yalnızca Tanrı’nın halkı İsrail’i değil ulusları da kapsadığını bidiriyor.

 

Luka bu kurtuluşu anlatırken esas ilgisi Mesih’in vücut alıp aramıza gelmesi ve bu kutuluşu ilan etmesidir. Bu da bizi İşaya 49.6 ayetine görtüryor:

“Yakup’un oymaklarını canlandırmak,

Sağ kalan İsrailliler’i geri getirmek için

Kulum olman yeterli değil.

Seni uluslara ışık yapacağım.

Öyle ki, kurtarışım yeryüzünün dört bucağına ulaşsın (İşaya 42.6).”

İşaya’nın bu sözlerine 1. ayetten itibaren baktığımızda şunu görüyoruz; Mesih hizmetçi gibi gelecektir. Çünkü Tanrı Onu uluslara Müjde’nin ışığını (kurtuluş mesajını) götürmek için seçmiştir. Luka bu olayın Yahudi olmayanlara yönelik olan hizmette artık başlamış olduğunu bildirmektedir:

Elçilerin İşleri 13:47 Çünkü Rab bize şöyle buyurmuştur: `Yeryüzünün dört bir bucağına kurtuluş götürmen için seni uluslara ışık yaptım.’”

 

Öyleyse bu olaya Mesih’in havarilere olan vasiyetine bakarak yaklaşalım:

Matta 28:18 İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: “Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. 19 Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin. 20 Size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim.

O halde şunu söyleyebiliriz ki, Havarilerle gelişen bu misyon hareketi bugün aynı şekilde Müjde’nin ışığını bütün uluslara götürmektedir. Pavlus ve Barnaba bu ayetin kendilerine Müjde yayma görevi (Yahudi olmayan uluslara) verdiğinden bahsetmektedir.

 

Luka ilk kitabının başında Mesih’in Müjdesinin diğer ulusları da kapsadığını bildirmiştir:

Luka 3:6 Ve tüm insanlar Tanrı’nın sağladığı kurtuluşu görecektir.

Yani Luka Greklere yönelik olarak ilk kitabını yazdığında okuyucularını en başta Tanrı’nın Yahudi olmayan olmayan uluslara olan ilgisinden bu şekilde haberdar etmektedir.

 

Mesih’in tapınakta okuduğu İşaya kitabındaki sözler ise Yahudiler kadar ulusları da ilgilendirmektedir:

Luka 4:18-19 “Rab’bin Ruhu benim üzerimdedir. Çünkü O beni, müjdeyi yoksullara iletmek için meshetti. Tutsaklara serbest bırakılacaklarını, körlere gözlerinin açılacağını duyurmak için, ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak ve Rab’bin lütuf yılını ilan etmek için beni gönderdi.”

 

Burada serbest bırakılacak olan tutsaklar ve özgürlüğe kavuşacak olan ezilenler kimdir? Bunlar dönemin Yahudi kültüründe çok iyi anlaşıldığı üzere her elli yılda bir boru çalınarak ilan edilen Lütuf yılında salıverilen kölelerdir, yani düğer uluslardır. Ancak bu sefer dünyasal kölelikten çok Mesih ruhsal olan, günaha olan kölelikten bahsetmektedir. İsa Mesih, bu sözlerin Kendisinin gelmesi ile ilişkili olarak tamamlandığını söylemektedir. Luka Yahudi olmayan okuyucularına Müjdenin en başında böyle bir güvence vermektedir. İsa bu sözleri okumakla kalmıyor durumu daha belirgin ve anlaşılır kılmak için Yahudilerin iyi bildiği iki olayı onlara hatırlatıyor:

Luka 4:26 İlyas bunlardan hiçbirine gönderilmediği halde, Sayda diyarının Sarafat kentinde bulunan dul bir kadına gönderildi.

27 Elişa peygamberin zamanında İsrail’de çok sayıda cüzamlı vardı. Bunlardan hiçbiri iyileştirilmediği halde, Suriyeli Naman iyileştirildi.”

28 Havradakilerin hepsi, bu sözleri duyunca öfkeden kudurdular.

29 Ayağa kalkıp İsa’yı kentin dışına sürdüler. O’nu uçurumdan aşağı atmak için kentin kurulduğu tepenin yamacına götürdüler.

İlyas İsrail’de kıtlık olduğu günlerde İsrail’den birine değil başka ulustan bir dul kadına gönderilmişti. Elişa ise Suriyeli Naaman’ı cüzamndan iyileştirmişti. Yahudiler kendilerini diğier uluslardan daha üstün gördükleri için İsa’nın ulusları Yahudilerle eş seviyeye çıkarması yada onları Yahudilerden üst seviyeye çıkarmış olması onları oldukça kızdırıyor. İsa bu konuşmayı canı pahasına yapmaktadır. Çünkü öfkelenen Yahudiler (4.28) onu uçurumdan aşağı atmak istemişlerdi (4.29).

 

O halde Mesih’in gelişi ile zaten Müjde’nin uluslara yayılması başlamıştı. Tanrı’nın kurtuluş planı  içinde uluslara da yer vardı.

 

Yoksulların Müjde içindeki yeri

Yahya’nın vaaz ettiği kimseler içinde halk içindeki sıradan kimseler olduğu kadar vergi görevlileri (3:12) ve askerler (3:14) gibi toplum içinde belirli bir yeri olan kimseler de vardı. Bu kimselerin toplumsal veya ekonomik yapısı ne olursa olsun Yahya hepsinin fakir olduğunu işaret ediyor. Yahya bu kimselerin Tanrı’nın lütfunun zenginliği ve güzelliği yanında olsa olsa engerek yılanına (3:7) benzediği fikrindedir. Yahya vaazında bu kimselerin hayatında tövbe ve buna bağlı olarak meyveler olmadığını (ruhsal anlamda fakir olduklarını) işaret eder. Yahya’nın vaazı tövbe ve Rab’be dönmek ile ilişkili olduğu kadar maddi fakirlik ile de ilişkiliydi. O dönemde de fakir insanların toplumda pek saygınlığı yoktu. Bu yüzden Yahya vaazında yoksullara özel bir yer verdi. Giyeceği ve yiyeceği olmayan kimselere Mesih’in Müjdesinde yer vardı:

Luka 3:11 Yahya onlara, “İki mintanı olan, birini hiç mintanı olmayana versin; yiyeceği olan da bunu hiç yiyeceği olmayanla paylaşsın” cevabını verdi.[14]

 

Bundan başka Luka, okuyucularını Müjdenin yoksullara ilişkin ilgisinden haberdar etmek için Mesih’in bir vaazına yer verir:

Luka 6:20 ... “Ey yoksul olanlar, ne mutlu size, Tanrı’nın Egemenliği sizindir![15]

 

Antik dönemde bir kadın dul ise ve kendisine bakacak bir oğlu yoksa durumu çok kötü idi. Zengin yada soylu kadınlar dışında tolumda kadınların yeri pek yoktu. Dul olmak yoksul olmak demek yada dilenci veya fahişe olmak gibi bri sonuca gidebilirdi. İsa’nın dul bir kadının oğlunu diriltmesi (Luka 7:11-17) bu anlamda yoksullara olan müjdeye dikkat çekmektedir.

 

Luka kendi kayıtlarına Meryem’in şükran ilahisini aldığında Tanrı’nın Müjdesinde kadınlarla[16] erkeklerin eşit yeri olduğuna dair yeni bir öğretişi getirmiş oldu. (Luka 1.46-55). Yahya kendi öğrencilerini Mesih’e gönderip kendisi hakkında bilgi almalarını istediğinde (7.19-23) Mesih’in onlara cevabı şu olur:

... Körlerin gözleri açılıyor, kötürümler yürüyor, cüzamlılar temiz kılınıyor, sağırlar işitiyor, ölüler diriliyor ve Müjde yoksullara duyuruluyor.

İsa Mesih’in bu sözlerinden Eski Ahiteki peygamberlik sözlerinin tamamlandığına dair bir güvence verdiğini gözlemliyoruz.[17] Artık Mesih’in gelişine ilişkin yazılı sözlerin gerçekleşmesi bize yeni bir çağın başlamış olduğuğunun sinyalini vermektedir. 

 

Luka 7.34 İnsanoğlu geldiği zaman hem yedi, hem içti. Bu kez de diyorsunuz ki, `Şu obur ve ayyaş adama bakın! Vergi görevlileri ve günahkârlarla dost oldu!’

Luka 15:2 Ferisilerle din bilginleri ise, “Bu adam günahkârları kabul ediyor, onlarla birlikte yemek yiyor” diye söyleniyorlardı.

Mesih’in yoksullara ilişkin ilgisini başkaları da gördüğü gibi kaybolan koyun (Luka 15.3-7), kaybolan para (Luka 15.8-10), kaybolan oğul (Luka 15.11-32) benzetmeleri ile pekiştirilir. Bu benzetmeler toplumun sevmediği veya aşağı gördüğü kimselerin (kadınlar, dullar, sakatlar, yoksullar) Tanrı tarafından kabulünün ilanı ve anlaşılması içindir.

 

Luka 21:2-3 Fakir bir dul kadının da oraya iki bakır para attığını görünce, “Size gerçeği söyleyeyim” dedi, “bu yoksul dul kadın herkesten daha çok verdi. 4 Çünkü bunların hepsi kutuya, zenginliklerinden artanı attılar. Bu kadın ise yoksulluğuna rağmen, geçinmek için elinde ne varsa hepsini verdi.

Hem dul, hem fakir olmak (hem kadın) ve buna rağmen Mesih’ten takdir olmak dikkat çekicidir. Müjde’nin yoksullara ve kadınlara olan çağrısına kadınlar şükranla cevap vermişlerdir:

Luka 24:1 Kadınlar haftanın ilk günü, sabah çok erkenden, hazırlamış oldukları baharatları alıp mezara gittiler.

Yine aynı kadınlar dirilişin ilk müjdecileri olarak karşımıza çıkar:

Luka 24:9 Mezardan dönen kadınlar bütün bunları Onbirlere ve diğerlerinin hepsine bildirdiler.

Ama ne yazıkki erkekler kadınların sözlerine inanmazlar:

Luka 24:11 Ne var ki, bu sözler elçilere saçma geldi ve kadınlara inanmadılar.

Bu yüzden de elçiler İsa’dan paylarına düşen azarlamayı alırlar:

Luka 24:25 İsa onlara, “Sizi akılsızlar! Peygamberlerin tüm söylediklerine inanmakta ağır davranan kişiler!

 

Benzeri paralellikleri Luka’nın ikinci kitabında da görmekteyiz:

Elçilerin İşleri 5:14 Buna rağmen, Rab’be inanıp topluluğa katılan erkek ve kadınların sayısı giderek arttı.

Lidya’nın iman etmesi ve ev halkı ile vaftiz olması (Elçilerin İşleri 16.13-15), Selanik, Veriya ve Atina’da iman edenlerin arasında kadınların olması (Elçilerin İşleri 17.4, 12, 34)gibi konuları Luka kayıt altına aldığında Tanrı’nın Müjdesinde erkek, kadın ve yoksul ayrımı (Elçilerin İşleri 4.32-37) olmadığını göstermiştir.[18]

 

İnanç Savunması

Mesih İnancının yayılmasını savunulmasından ayrı düşünemeyiz. Elçilerin İşleri kitabı o dönemin dünyasına Hristiyanlığın savunmasını da yapar. Bu anlamda bir tarih kitabı olduğu kadar bir savunma kitabı niteliği de taşır. Böylece dönemin kiliseleri inancı nasıl savunacaklarına dair bir örnek bulurlar:

Petrus’un Pentekost Vaazı: 2:14-40

Petrus ile Yuhanna’nın sakat dilenciyi iyileştirmesi üzerine Petrus’un konuşması: 3:12-26

Petrus ve Yuhanna’nın Yüksek Kurul önündeki savunması: 4:8-13, 18-20.

İstefanos’un konuşması: 7:1-57

Bundan başka Pavlus’un yaptığı altı savunma inanç savunması[19] için örnek teşkil eder. Bu örnekler inancın Yahudi ve Roma dünyasına savunma ve yasallığını kazanma sürecini bizlere öğretir.

 

İstefanos’un inanç savunması

İstefanos bu konuşmasını yaptığında (7:1-57) Tanrı’ya küfür etmekle suçlanıyordu (6:11). Bu savunmada İstefanos Musa’nın yasaları ve Kudüs’teki tapınağa bağlı olarak devam eden inancın artık Mesih’te tamamlandığını ve böylece eski düzenin sona erdiğinden bahseder. Bu vaazında İsrail’in tarihini özetlemesinden tapınağın var oluşunun Mesih’i işaret etmek olduğu sonucuna kolaylıkla varabiliriz. Bu noktadan yola çıkarak Yahudi inanç esaslarının Mesih’i işaret ettiği gerçeği ile yüzleşmek durumundayız.

 

İstefanos kendisine yönetilmiş olan suçlamayı doğrudan reddetmek yerine inandığı şeyi Kutsal Kitap ayetleriyle destekleyerek anlatır. Bu konuşmada Tanrı’nın kendisini İsrail toprakları dışında göstermiş olması,[20] bu yüzden Tanrı’nın bir yere bağlı bir varlığının olmasını düşüncesini reddetmiştir. İşaya 66:1-2 ayetlerinden yaptığı bir alıntı ile bu fikri desteklemişti. Bu savunmada Eski Ahit kullanılması Yeni Ahit düşüncesinin Eski Ahit’ten bağımsız olmayacağını öğretmektedir. Diğer yandan bu konuşma artık inananların Roma güvencesi altındaki geleneksel tapınma rahatlığı içinden sıyrılıp İman atamız İbrahim’in iman ile adım atıp yola çıkması gibi, Tanrı’ya güvene dayalı, Tanrı’nın yönlendirişine (geleneğe göre değil) dayalı bir iman hayatı önerir.

 

Diğer yandan İstefanos savunmasında kendisini yargılayan düşüncenin (yani Yahudi önderlerin) Kutsal Yasaya itaatsizlik ettiğini vurgular.[21]

 

İstefanos’un savunması ve tapınak inancı

İşaya 66:1 RAB diyor ki:

“Gökler tahtım,

Yeryüzü ayaklarımın taburesidir.

Nerede benim için yapacağınız ev,

Neresi dinleneceğim yer?

2 Çünkü bütün bunları ellerim yaptı,

Hepsi böylece var oldu” diyor RAB.

 

Luka ve Elçilerin İşleri kitaplarında tapınağa bir dua ve tapınma evi olması sebebiyle saygı gösterilmektedir. Ancak Yahudilerin yalnızca bir yere (tapınağa) bağlı olan bir iman hayatı fikri Yeni Ahit’te yoktur. Luka Müjdesine (1:8-23) tapınakta geçen bir olayı anlatarak başlar. Bundan sonra Mesih’in tapınakta Tanrı’ya adanması (2:21-38), İsa’nın 12 yaşında Tapınağı ziyareti (2:40-52), İsa’nın tapınaktan satıcıları kovması (19:45-48) İsa’nın tapınakta her gün ders vermesi (19:47, 20:1) gibi olayları vurguladıktan sonra elçilerin sürekli olarak tapınakta dua ve tapınma amaçlı olarak bulunduklarını vurgulayarak biter (24:53). Yani Mesih İsa’nın göğe yükselişinden Pentekost bayramına kadar geçen süre içinde elçiler tapınağa gitmekte ve vakit dualarına katılmaktadır. İsa Mesih bu tapınağın geçici olduğunu vurguluyor (21:5-6, Yuhanna 2:19-22) ve aynı şekilde İstefanos da bunu tekrar ediyor..

 

Elçilerin İşleri baktığımızda durumun değişmediğini görüyoruz. Pentekost bayramından sonra ise dua ve vaaz için tapınağa gidildiğini gözlemlemekteyiz (3; 5:12-16, 42; 21:26; 22:17-18). Elçiler dönemi hristiyanlığı tapınağı bir dua ve tapınma evi olarak kabul etmiş, kutsal yazıları okuyup dinlemek ve mezmurlar söylemek için dua vakitlerinde tapınağa gitmiştir. Ancak dönemin klasik Yahudi inancının getirdiği tapınağa ilişkin düşünce reddedilmiştir.[22]

 

Bu anlamda İstefanos’un Yahudilere yönelik savunması Müjde’nin Yahudi dünyasına tanıtılması açısından önemlidir. İstefanos’un taşlanarak şehit edilmesi kilise tarihinde yeni bir dönemin kilometre taşı olur. Bu olaydan sonra Müjde’nin Yahudi olmayan uluslar arasında tanıtılması ve savunması kilisenin hayatında yer alacaktır:

Elçilerin İşleri 8:1 İstefan’ın öldürülmesini Saul da onaylamıştı. O gün Kudüs’teki inanlılar topluluğuna karşı korkunç bir baskı dönemi başladı. Elçiler hariç tüm imanlılar Yahudiye ve Samiriye’nin her yanına dağıldılar.

Elçilerin İşleri 8:4 Bunun sonucu dağılan imanlılar, gittikleri her yerde Tanrı sözünü müjdeliyorlardı.

 

İstefanos’un şehit edilmesi olayından sonra ulusların kelam ile tanışması başlıyor.

 

Pavlus’un Ares Tepesi konuşması: 17:22-31

Pavlus Atina’da bulunduğu sırada kentin putlarla dolu olması onun üzülmesine sebep oluyor (17:16). Ama bu arada havradaki dua zamanlarına katılıyor Yahudiliğe dönmüş Grekler ve Yahudiler ile Mesih inancı hakkında tartışmalarda bulunmaktadır. Ama o bölgenin filozoflarıyla tartışmaya girince bir kısmı Pavlus’un öğretisini reddediyor (17:18: bu lafebesi ne demek istiyor) bir kısmı da Pavlus’un mesajını anlamıyor (17:18 yabancı ilahların haberciliğini yapıyor). Pavlus  konuşmasını oradaki sunaklardan birinin üzerinde yazılı olan bir adama yazısı üzerine sürdürüyor. O yerdeki Grekler Kutsal Kitap inancının öğrettiği Tanrı kavramına sahip olmadıkları için Pavlus kültürel olarak Atina halkının kafalarındaki Tanrı kavramını kullanmayı seçiyor.

17:24: Tanrı evreni ve içindeki yaratandır (14.15). Tanrı’nın varlığı ve kimliğine ilişkin önemli bir konuyu onların kafalarına yerleştirmeyer çalışıyor.

17:25: Tanrı evrenin yaratıcısı ve sahibi ise elle yapılan tapınakta oturmaz. İnsanların kendisine hizmet etmesine ihtiyacı yoktur. İnsanların çoğalıp yeryüzüne dağılması Tanrı’nın  işidir.

17:26-27: Tanrı insanın kendisiniş bulması için girişimde bulunuyor. Çünkü Pavlus’un tanıttığı Tanrı insanların arasında yaşamak isteyen Tanrı’dır. Çünkü Tanrı yarattıklarından uzakta duran bir Tanrı değildir.

17:25-29: İnsanlık ile birlikte yaratılış da varlığını Tanrı sayesinde sürdürmekte ve devam ettirmektedir. “Biz de O’nun soyundanız” ifadesi Tanrı’nın taş, mermer yada muhtelif meta heykellerle temsil edilmesi düşüncesine bir karşı çıkıştır. Bir tasvir Tanrı’yı tanıtamayacağından  olsa olsa o tasvirin temsil ettiği şey ancak bilinmeyen bir tanrı olur. Ancak Mesih’te kendisini açıklamış olan Tanrı artık gizli değildir.

17:30-31: Tanrı hataları bağışlamak istiyor. Ve bu yüzden bizlerin tövbe etmesini istiyor. Bu Tanrı aynı zamanda herkesin yargılayacak olan kimseyi ilan etmiş ve ölümden dirilişi onda göstererek çağrısının güvenilir olduğunu göstermişti (10:42). Pavlus genel Eski Ahit öğretisini verirken bunu Mesih ile tamamlıyor.[23] Bu savunma metni İstefanos’un savunmasından çok farklıdır ve Müjde’nin Grek dünyasına nasıl tanıtıldığını göstermektedir (17:33).

 

Pavlus’un bu konuşmasını klasik bir Yahudi söyleminden ayıran nokta 31. ayet olmuştur. Pavlus buraya kadar Eski Ahit anlayışına dayanan bir konuşma yapmış fakat 31.ayet ile konuyu Kutsal Yasanın tamamlayıcısı Mesih ile noktalamıştır.

 

Mesih ve lütuf çağı

İnsanların hor gördüğüne,

Ulusların iğrendiğine,

Egemenlerin kulu olana

İsrail’in Kurtarıcısı ve Kutsalı Rab diyor ki,

“Seni seçmiş olan İsrail’in Kutsalı sadık RAB’den ötürü

Krallar seni görünce ayağa kalkacak,

Önderler yere kapanacak.”(İşaya 49:7-8)

 

Elçilerin İşleri 2:23 Tanrı’nın önceden belirlenmiş amacı ve önbilgisi uyarınca elinize teslim edilen bu adamı, yasa tanımaz kişilerin eliyle çarmıha çivileyip öldürdünüz.

Mesih’in ölümünü Tanrı’nın önceden belirlenmiş amacı ve önbilgisi dahilindedir. Öyleyse bu bir kaza değildir. Yada Mesih’in ölümünü gelişen olaylar sonucu Tanrı’nın son anda yaptığı bir plan değişikliğinin sonucu olan birşey değildir. O halde Kurtuluş Planı Tanrı’nın önceden belirlenmiş amacı ve önbilgisinin sonucudur.

 

Elçilerin İşleri 4:27-28 «Gerçekten de Hirodes ile Pontiyus Pilatus, bu kentte İsrail halkı ve diğer uluslarla birlikte senin meshettiğin kutsal kulun İsa’ya karşı bir araya geldiler. Senin kendi gücün ve isteğinle önceden kararlaştırdığın her şeyi gerçekleştirdiler.

Kurtuluşun İsa Mesih aracılığı ile çarmıhta gerçekleşmesi Tanrı’nın önceden kararlaştırdığı bir plandır. Bu durumda Mesih’in çarmıha gerilmesi Tanrı’nın planında olmayan bir şey değildir. Yada Tanrı gelişen olaylar neticesinde son anda bir karşı hamle yapmak adına çarmıh planını uygulamaya koymuş değildir.

 

Elçilerin İşleri 3:18 Ama tüm peygamberlerin ağzından Mesihinin acı çekeceğini önceden bildiren Tanrı, sözünü bu şekilde yerine getirmiştir.

Tanrı önceden kararlaştırdığı çarmıh planını türm peygamberlerin ağzından bildirmiştir. O halde Kutsal Kitabın Yeni Ahit bölümüne kadar olan kısımda Mesih’i ve Onun çarmıhta çekeceği acılara ilişkin bilgileri bulmamız bir tesadüf değil, Tanrı’nın kendi gücü ve isteği ile önceden kararlaştırdığı bir planın kayıtladır.

 

Elçilerin İşleri 7:52-53 Atalarınız peygamberlerin hangisine zulmetmediler ki? Adil Olan’ın geleceğini önceden bildirenleri de öldürdüler. Melekler aracılığıyla buyrulan Yasa’yı alıp da buna uymayan sizler, şimdi de adil Olan’a ihanet edip O’nu katlettiniz!»

Adil Olan’ın acı çekmek üzere geleceği bu yüzden önceden bildirilmiştir.

 

Elçilerin İşleri 2:29 «Kardeşler, size açıkça söyleyebilirim ki, büyük atamız Davut öldü, gömüldü, mezarı da bugüne dek yanı başımızda duruyor.

Davut öldü ve gömüldü fakat bir tek İsa dirildi.

 

Elçilerin İşleri 2:30 Davut bir peygamberdi ve soyundan gelen birini tahtına oturtacağına dair Tanrı’nın kendisine ant içerek söz verdiğini biliyordu. 31 Geleceği görerek Mesih’in ölümden dirilişine ilişkin şunları söyledi: `O, ölüler diyarına terk edilmedi, bedeni çürümedi.’ 32 Tanrı, bu İsa’yı ölümden diriltti ve biz hepimiz bunun tanıklarıyız.

Davut kendisinden sonra bir kralın geleceğini biliyordu. Onun öleceğini ama bedeninin

çürümeyeceğini[24] (dirileceğini) bildirmişti. Elçilerin de bildirisi Davut’un bu bildirisi ile aynıydı.[25]

 

İsa Mesih Tanrı’nın önceden belirlenmiş amacı ve önbilgisi uyarınca belirlenmiş olan bir gerçeği Emayus yolunda havarilere tekrar hatırlatıyor:

Luka 24:26 Mesih’in bu acıları çekmesi ve yüceliğine kavuşması gerekli değil miydi?»

Mesih kurtuluş planının tam merkezine alçaltılmasını (acı çekip ölmesi) ve yüceltilmesini (dirilmesi ve göğe yükselmesi) yerleştiriyor:

Luka 24:46-47 Onlara dedi ki, «Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Kudüs’ten başlayarak tüm uluslara O’nun adıyla duyurulacak.

 

Pavlus’un Pisidya Antakyasında verdiği vaaza (13.16-41) bakalım:

Elçilerin İşleri 13:22 Tanrı, onu tahttan indirdikten sonra onlara kral olarak Davut’u başa geçirdi. Onunla ilgili şu tanıklıkta bulundu: `İşay oğlu Davut’u gönlüme uygun bir adam olarak gördüm, o her istediğimi yapar.’ 23 Tanrı, verdiği sözü tutarak bu adamın soyundan İsrail’e bir Kurtarıcı, İsa’yı gönderdi. 24 İsa’nın gelişinden önce Yahya, tüm İsrail halkını, tövbe edip vaftiz olmaya çağırdı.25 Yahya görevini tamamlarken şöyle diyordu: `Beni kim sanıyorsunuz? Ben Mesih değilim. Ama O benden sonra geliyor. Ben O’nun ayağındaki çarığın bağını çözmeye bile layık değilim.’ 26 «Kardeşler, İbrahim’in soyundan gelenler ve Tanrı’dan korkan diğerleriniz, bu kurtuluş bildirisi bize gönderildi. 27 Çünkü Kudüs’te yaşayanlar ve onların yöneticileri İsa’yı reddettiler. O’nu mahkûm etmekle her Sept günü okunan peygamberlerin sözlerini yerine getirmiş oldular. 28 O’nda ölüm cezasını gerektiren herhangi bir suç bulamadıkları halde, Pilatus’tan O’nun idamını istediler. 29 O’nunla ilgili yazılmış olanların hepsini yerine getirdikten sonra O’nu çarmıhtan indirip mezara koydular. 30 Ama Tanrı O’nu ölümden diriltti. 31 İsa, kendisiyle birlikte Celile’den Kudüs’e gelmiş olanlara günlerce göründü. Bu kişiler şimdi halka O’nun tanıklığını yapıyor. 32-33 «Biz de size Müjde’yi duyuruyoruz: Tanrı İsa’yı diriltmekle, atalarımıza verdiği sözü, onların çocukları olan bizler için yerine getirmiştir. İkinci Mezmur’da da yazıldığı gibi: `Sen benim Oğlumsun, bugün ben sana Baba oldum.’ 34 «Tanrı, O’nu asla çürümemek üzere ölümden dirilttiğini şu sözlerle belirtmiştir: `Size, Davut’a vaat ettiğim kutsal ve güvenilir nimetleri vereceğim.’ 35 «Bunun için başka bir yerde de şöyle der: `Kutsalını çürümeye bırakmayacaksın.’ 36 «Davut, kendi kuşağında Tanrı’nın amacı uyarınca hizmet ettikten sonra gözlerini yaşama kapadı, ataları gibi gömüldü ve bedeni çürüdü gitti. 37 Oysa Tanrı’nın dirilttiği Kişi’nin bedeni çürümedi. 38-39 Dolayısıyla kardeşler, şunu bilin ki, günahların bu Kişi aracılığıyla bağışlanacağı size duyurulmuş bulunuyor. Şöyle ki, iman eden herkes, Musa’nın Yasasıyla aklanamadığınız her suçtan O’nun aracılığıyla aklanır.

 

Luka 3:16 Yahya ise hepsine şöyle cevap verdi: “Ben sizi suyla vaftiz ediyorum, ama benden daha güçlü Olan geliyor. Ben O’nun çarıklarının bağını çözmeye bile layık değilim. O sizi Kutsal Ruh’la ve ateşle vaftiz edecek.[26] 17 Harman yerini temizlemek ve buğdayı toplayıp ambarına yığmak için yabası elinde hazır duruyor. Samanı ise sönmeyen ateşte yakacaktır.”

Vaftizci Yahya bu sözleri söylediğinde Mesih’in getireceği gazap ve yargıyı[27] vurgulamak istedi (Matta 3.11-12). Mesih ‘in kendisi de ateşli bir yargı hakkında konuşmuştur:

 

Luka 12:49 “Ben dünyaya ateş yağdırmaya geldim. Keşke bu ateş daha şimdiden alevlenmiş olsaydı! Katlanmam gereken bir vaftiz var. Bu vaftiz gerçekleşinceye dek nasıl da sıkıntı çekiyorum!

İbraniler 12.18-29 ayetlerine baktığımızda şunu görüyoruz; İsa Mesih gelince yargı ve Lütuf getiriyor. Mesih kendine ait olan halka kurtuluş getiryor, günahkarlara ise gazap getiriyor.

 

Luka 3:16 Yahya ise hepsine şöyle cevap verdi: “Ben sizi suyla vaftiz ediyorum, ama benden daha güçlü Olan geliyor. Ben O’nun çarıklarının bağını çözmeye bile layık değilim. O sizi Kutsal Ruh’la ve ateşle vaftiz edecek. 17 Harman yerini temizlemek ve buğdayı toplayıp ambarına yığmak için yabası elinde hazır duruyor. Samanı ise sönmeyen ateşte yakacaktır.”

 

Eski Ahit bize Kutsal Ruh’un her zaman ve herkese verildiğini öğretmiyor. Tam tersine Kutsal Ruh Mesih’ten sonraki Pentekost Bayramında doluluk ile dökülmek üzere bir vaat olarak veriliyor.

 

Sayılar 11:24 Böylece Musa dışarı çıkıp RAB’bin kendisine söylediklerini halka bildirdi. Halkın ileri gelenlerinden yetmiş adam toplayıp çadırın çevresine yerleştirdi. 25 Sonra RAB bulutun içinde inip Musa’yla konuştu. Musa’nın üzerindeki Ruh’tan alıp yetmiş ileri gelene verdi. Ruh’u alınca peygamberlik ettilerse de, daha sonra hiç peygamberlik etmediler. 26 Eldat ve Medat adında iki kişi ordugahta kalmıştı. Seçilen yetmiş kişi arasındaydılar ama çadıra gitmemişlerdi. Ruh üzerlerine konunca ordugahta peygamberlik ettiler. 27 Bir genç koşup Musa’ya, “Eldat’la Medat ordugahta peygamberlik ediyor” diye haber verdi. 28 Gençliğinden beri Musa’nın yardımcısı olan Nun oğlu Yeşu, “Ey efendim Musa, onlara engel ol!” dedi. 29 Ama Musa, “Sen benim adıma mı kıskanıyorsun?” diye yanıtladı, “Keşke RAB’bin bütün halkı peygamber olsa da RAB üzerlerine Ruhu’nu gönderse!” 30 Sonra Musa’yla İsrail’in ileri gelenleri ordugaha döndüler.

Burada gördüğümüz şey şudur: Kutsal Ruh yetmiş kişi üzerine geldiğinde bu kimseler peygamberlik etmeye başlıyorlar. Bunun üzerine Musa “Keşke RAB’bin bütün halkı peygamber olsa da RAB üzerlerine Ruhu’nu gönderse!” diyor. Musa burada gelecekte olması muhtemel bri şeyi ifade ediyor.

 

Yoel bu heyecanlı olayın bir gün Rab’bin bütün halkı olacağını söylüyor:

Yoel 2.28 “Ondan sonra bütün insanların üzerine Ruhum’u dökeceğim. Oğullarınız, kızlarınız peygamberlikte bulunacaklar. Yaşlılarınız düşler,  Gençleriniz görümler görecek. 29 O günler kadın, erkek kullarınızın üzerine de Ruhum’u dökeceğim.

 

Öyleyse Kutsal Ruh’un herkes üzerine gelmesi işi ne zaman olacak?

Yoel 2.30 “Göklerde ve yeryüzünde, Kan, ateş ve duman sütunlarından belirtiler göstereceğim. 31 RAB’bin büyük ve korkunç günü gelmeden önce Güneş kararacak, ay kan rengine dönecek. 32 O zaman RAB’be yakaran herkes kurtulacak. RAB’bin dediği gibi,  Siyon Dağı’nda ve Yeruşalim’de kurtulup Sağ kalanlar arasında RAB’bin çağıracağı kimseler olacak.

 

Yoel’in bu soruya verdiği cevap çok açıktır. 30-32 ayetleri gösteriyor ki, bunlar Yargı Gününde olacaktır. Bu ayetler yargı ve kurtuluşu aynı zamanda bildirmektedir. Yani Rab’bin halkına kurtuluş, günahkarlara ise gazap geldiği gün olacaktır.

 

Dikkat edilirse Mesih İsa Kutsal Ruh hakkında öğretirken yine yargı ve lütuf hakkında konuşmaktadır:

Yuhanna 16:7 Size gerçeği söylüyorum, benim gidişim sizin yararınızadır. Gitmezsem, Yardımcı size gelmez. Ama gidersem, O’nu size gönderirim. 8 O gelince dünyanın günah, doğruluk ve gelecek yargı konusundaki suçluluğunu dünyaya gösterecektir. 9 Günah konusunda – çünkü bana iman etmezler. 10 Doğruluk konusunda – çünkü Baba’ya gidiyorum, artık beni görmeyeceksiniz. 11 Yargı konusunda – çünkü bu dünyanın egemeni yargılanmış bulunuyor.

 

Pavlus I.Korintliler 14. bölümde diller hakkında konuşurken İşaya 28. bölümden bir alıntı yapıyor. Bu bölüm bir uyarı niteliğindedir. Çünkü halk peygamberlerden duyup dinlemek istemiyor. O zaman Tanrı onların anlamayacağı bir dille halka seslenecektir. Bu da o halka yargı getircektir (İşaya 28.11-13). Öyleyse ateş ve dillerle konuşma yargı ve kurtarışın işaretidir (kurtulanlara lütuf, günahkarla mahkumiyet).

 

Luka ikinci kitabında Pentekost günü olan olayları anlattığında Yahya’nın sözlerinin (Luka 3.16-17) gerçekleştiğini vurgulamış olmaktadır.

 

Elçilerin İşleri 1:4 Kendileriyle birlikteyken onlara şu buyruğu vermişti: “Kudüs’ten ayrılmayın, Baba’nın vermiş olduğu ve benden duyduğunuz sözün gerçekleşmesini bekleyin. 5 Şöyle ki, Yahya suyla vaftiz etti, ama sizler birkaç güne kadar Kutsal Ruh’la vaftiz edileceksiniz.”

Elçilerin İşleri kitabının ilerleyen bölümleri bunun nasıl olduğunu açığa çıkarıyor:

Elçilerin İşleri 2:16-17 Bu gördüğünüz, Yoel peygamber aracılığıyla önceden bildirilen olaydır: `Son günlerde, diyor Tanrı, tüm insanların üzerine Ruhumdan dökeceğim. Oğullarınız ve kızlarınız peygamberlik edecekler. Gençleriniz görümler, yaşlılarınız da düşler görecek. 18 O günlerde gerek erkek gerek kadın, kullarımın üzerine de Ruhumdan dökeceğim, onlar da peygamberlik edecekler.

Pentekost ile aynı zamanda Tanrı’nın Yoel (2.28) aracılığı ile verdiği sözün gerçekleştiğini görmekteyiz. Kudüs’te ateşten diller şeklinde gözüken Kutsal Ruh’un her ulus üzerine dökülüşü Kutsal Ruh vaftizinin bütün dünyaya yayılacağını göstermektedir. Markos 13. bölümde SONun belirtileri açıklanırken önce bütün ulusların Müjdeyi duyması gerektiğini okuyoruz (Markos 13.10, Luka 21,12-13, 17) bundan sonra ise son gelecektir (Luka 21.25-28, Markos 13.25-30). Öyleyse Kutsal Ruh’un Pentekost günü bu şekilde gelmesi SON GÜNLERin işaretidir.

 

Tanrısal Krallık Pavlus’un tutukluluğuna rağmen duyurulmaya devam etmektedir. Kutsal Ruh’la dolu olarak hizmete başlayan Mesih İsa (Luka 4.1, 4) Pentekost gününden itibaren kendisini iman ile kabul edenler Kutsal Ruh ile dolu olarak Krallığın ilanı ve büyümesi için göksel güç verecektir. Luka ikinci kitabının sonunda olan bu şeyi vurgulamaktadır:

Elçilerin İşleri 28:31 Hiçbir engelle karşılaşmadan Tanrı’nın Egemenliğini tam bir cesaretle duyuruyor, Rab İsa Mesih’le ilgili gerçekleri öğretiyordu

 

Roma İmparatorluğu ve Hristiyanlık

İlk Yüzyıl Hristiyanlığı Yahudiler ve Romalıların baskısı altındaydı. Yahudiler İsa Mesih yeryüzündeki hizmetteyken Ona yönelik bir suçlama aramaya başlamışlardır:

Luka 20:20 İsa’yı dikkatle gözlüyorlardı. O’na, kendilerine doğru kişiler süsü veren muhbirler gönderdiler. O’nu, söyleyeceği bir sözle tuzağa düşürmek ve böylelikle valinin yetki ve yargısına teslim etmek istiyorlardı. 21-22 Muhbirler O’na, “Öğretmenimiz, senin doğru olanı söyleyip öğrettiğini, insanlar arasında ayrım yapmaksızın Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini biliyoruz. Sezar’a vergi vermemiz Kutsal Yasa’ya uygun mu, değil mi?” diye sordular. 23-24 Onların hilesini anlayan İsa onlara, “Bana bir dinar gösterin” dedi. “Üzerindeki resim ve yazı kimin?” “Sezar’ın” dediler. 25 O da onlara, “Öyleyse Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını da Tanrı’ya verin” dedi.

 

Mesih’i her ne kadar Roma çarmıha germişse de bunun esas suçlusu Yahudiler idi:

Luka 23:1 Sonra bütün kurul üyeleri kalkıp İsa’yı Pilatus’a götürdüler. 2 O’nu şöyle suçlamaya başladılar: “Bu adamın ulusumuzu yoldan saptırdığını gördük. Sezar’a vergi ödenmesine engel oluyor, kendisinin de Mesih, yani bir kral olduğunu söylüyor.”

 

Luka bu kayıtları verdiği zaman Roma ve Yahudi dünyasına Mesih’in suçsuzluğunu göstermiş olur. Ayrıca bu girişimi Hristiyanlığı yasal bir inanç olarak göstermek ve Roma dünyası ile iyi ilişki kurma yolunda bir adım olarak değerledirilebilir.  Luka diğer yandan Yahudilere kendi suçlarını göstermektedir. Hristiyanlık bazı kişilerin iddia ettiği gibi, Krala yada vergiye (kralın kanunlarına) karşı bir oluşum değildi. Bu iddialarla yargılanan Mesih zaten suçsuz bulunmuştu.

 

(Luka 23. 5-6) Luka, Pilatus’un Mesih İsa’nın Celile’den olduğunu öğrenmesi üzerine bu sefer Onu bölge valisi Hirodes’e göndermesini anlatarak Roma’nın adaletli bir yaklaşım sergilediğini göstermeye çalışır.

(Luka 23.13-15) Mesih aslında Roma tarafından suçsuz bulunmuştur.

(Luka 23.20, 22) Pilatus’un Mesih’in suçsuz olduğunda sırarcıdır.

(Luka 23.23-24) Bu durumda Mesih’in çarmıha gerilmesinden Hristiyanlar Roma’yı değil Yahudileri suçlu görmektedir. Yani Hristiyanlar Roma’yı düşman olarak görmemektedir.

(Luka 23.47) Luka, Romalı yüzbaşının sözlerini taşıdığında Mesih’in çarmıha gerildiği dönemde suçsuzluğunun Yasal otoritelerce kabul edilmiş olduğunu vurgulayarak inancı inancı savunur.

Bu haliyle Luka’nın kayıtlarına baktığımızda gördüğümüz şey şudur: İsa Roma’ya karşı olan bir isyancı değildir.

 

Luka inanç savunmasını yaparken Hristiyanlarla ilişkili gibi gözüken ayaklanmalar hakkında da okuyucuları bilgilendirir:

Elçilerin İşleri 16.16-40 ayetleri Pavlus’un ve Silas’ın Filipi kentindeki hizmetleri sırasında çıkan karışıklığı anlatır. Bu bölümde falcı bir kızdan para kazanan kişilerin kazanç umutlarını yitrimesi üzerine halkı kışkırttığını okuyoruz. Buna karşılık suçsuz olarak tutuklanan (Elçilerin İşleri 16.22-24) Pavlus ve Silas ertesi gün Yargıçlar tarafından serbest bırakılırlar (Elçilerin İşleri 16.38-39). Luka’nın burada dikkatimizi çektiği şey Roma altında Korunan Hristiyan haklarıdır diyebiliriz.

 

Benzeri bir kargaşa Efes’te de (Elçilerin İşleri 19.1-41) yaşanmıştı. Orada Mesih inancı hızlı bir şekilde yayılma göstermişti ((Elçilerin İşleri 19.17-20). El sanatları ve heykeller yaparak geçinen bir kuyumcu Mesih inancı yayıldığı takdirde yaptıklarını kimsenin almayacağı gerçeğini fark edince diğer kendi mesleğinden olan esnafları toplayıp halkı kışkırtır (Elçilerin İşleri 19.24-34). Ama şehrin belediye yazmanı Pavlus’un iki arkadaşını savunur (Elçilerin İşleri 19.35-40). Belediye yazmanı konuşmasında Hristiyanların kötü bir şey yapmadığını, kimseye bir zarar vermediklerini ifade eder. Yine burada Luka’nın dikkatimizi çektiği şey Roma altında hakları korunan Hristiyandır diyebiliriz.

Ahaya valisi Galyo zamanında bazı yahudiler Pavlus ve arkadaşlarından davacı olduklarında Vali’nin Pavlus ve arkadaşlarını suçlu bulmadığını bildirmiştir (Elçilerin İşleri 18.12-14).

 

Luka bunları yazmakla okuyucularını henüz yeni büyümeye başlayan ve pek bilinmeyen Hristiyanlık hakkında şu şekilde bilgilendirmek istiyor. Hristiyan inancı Roma tarafından suçsuz bulumuş ve korunmuş bir inançtır. Hristiyanları suçlu gibi, Krala karşı gibi gösteren Yahudilerin yalanlarıdır. Bu şekilde Luka Grek okuyuculara Hristiyanlığa ait bir güvence vermiş oldu.

 

Pavlus’un Kudüs’te tutuklanmasına bakalım:

Elçilerin İşleri 21:27 Yedi günlük süre bitmek üzereydi. Asya ilinden bazı Yahudiler Pavlus’u tapınakta görünce tüm kalabalığı kışkırtarak onu yakaladılar. 28 “Ey İsrailliler, yardım edin!” diye bağırdılar. “Her yerde herkese, halkımıza, Kutsal Yasa’ya ve bu kutsal yere karşı öğretiler yayan adam budur. Üstelik tapınağa bazı Grekleri sokarak bu kutsal yeri kirletti.” 29 Bu Yahudiler, daha önce kentte Pavlus’un yanında görmüş oldukları Efesli Trofimus’un, Pavlus tarafından tapınağa sokulduğunu sanıyorlardı. 30 Bütün kent ayağa kalkmıştı. Her taraftan koşuşup gelen halk Pavlus’u tutup tapınaktan dışarı sürükledi. Arkasından tapınağın kapıları hemen kapatıldı. 31 Onlar Pavlus’u öldürmeye çalışırken, tüm Kudüs’ün karıştığı haberi Roma taburunun komutanına ulaştı. 32 Komutan hemen yüzbaşılarla askerleri yanına alarak kalabalığın olduğu yere koşturdu. Komutanla askerleri gören halk Pavlus’u dövmeyi bıraktı.

Bazı Yahudiler halkı kışkırtıyor ve ayaklanma başlatıyorlar (21.27). Halkın tepkisini çekecek asılsız iddialar ortaya koyuyorlar (21.28). Bu durum Pavlus’u yargılamadan öldürmeye kadar gidiyor (21.31). Ama komutanın oraya gelmesi Pavlus’u ölümden kurtarıyor. Pavlus Komutandan konuşma izni istediğinde komutan bunu yerine getiriyor. Yine burada Roma’nın Hristiyanlara adaletli davrandığı ve Yahudilerin karmaşa yarttığı okuyucuların gözünde açıklık kazanıyor.

 

Pavlus’u öldürmeye yemin etmiş bazı Yahudilerin (23.12-15) olduğunu öğrenen Komutan Klavdiyus Lisyas Pavlus’un güvenliğini sağlamak için onu güvenli bir şekilde Sezariye’ye gönderiyor (23.23-24).Vali Feliks Mektubu alınca Pavlus’un güvenliği sağlıyor (23.34-35) ve onu sıradan bir tutuklu değilde ayrıcalıklı biri olarak adeta koruma altında tutuyor (24.23). Daha sonra Sezariye bölgesinde Porkiyus Festus göreve geliyor (24.27). Pavlus davası’nın Sezar’a iletilmesini isteyince Festus bunu makul karşılıyor (25.11-12). Festus kendisini ziyarete gelen Kral Agripa’ya durum hakkında bilgi verirken Yahudilerin Pavlus hakkındaki iddialarından suç teşkil eden bir unsur bulamadığını bildiriyor (25.18-19; 24-25; 26.30-32).

 

Elçilerin İşleri 28:31 Hiçbir engelle karşılaşmadan Tanrı’nın Egemenliğini tam bir cesaretle duyuruyor, Rab İsa Mesih’le ilgili gerçekleri öğretiyordu.

Luka Elçilerin İşleri kitabını bitirirken şunu vurguluyor: Hristiyanlık Roma için bir tehdit değildir. İmparatorluğun Kalbi olan Roma kendtinde bile Pavlus Tanrı’nın Egemenliğini cesaretle duyurmaya ve Rab İsa Mesih’le ilgili gerçekleri öğretmeye devam etmektedir.

 



[1] Teofilos kelimesi grekçe olup Luka'nın Müjdeyi Greklere yönelik yazdığını düşünmemize sebep olmaktadır.

[2] Elçilerin İşleri 11.19-20, 22, 25-26

[3] Aslında bu olay Kutsal Ruh’un nasıl çalıştığını gösteren bir örnek olarak oldukça ilginçtir. Kornelyus ev halkı ile Tanrı’dan korkan bir kimsedir. Putperestlikten Yahudi inancını benimsemiş bir kimsedir. Tanrı bir melek gönderip Kornelyus’un yüreğini Petrus’un vereceği vaaz için hazırlar. Bu arada Petrus bir görümde görür ve kültürel olarak uluslara olan önyargısı ortadan kaldırılır (10.9-19). Yüzbaşı adamlarını gönderip Petrus’u evine çağırır, Petrus Müjdeyi vaaz eder ve sonuçta ev halkı iman ederek vaftiz olur.

[4] Yahudilerin Önünde: 21:37-22:29, Sanhedrin Meclisi Önünde: 22:30-23:11, Vali Feliks Önünde: 24:1-27, Vali Festus Önünde: 25:13-22, Kral Agripa Önünde: 25:13-22.

[5] Düşmanınızı sevin (Matta 5,43-45) diyen öğretinin bir başka şekilde ifade edilmesidir. Mesih'in Çarmıhta söylediği sözler ile uyum içindedir (Luka 23: 33-34).

[6] Matta 5:3-12 ayetleri kıyaslayınız. Yalnızca ruhsal olarak değil, fiziksel olarak yoksul olan kimselere Tanrı'nın merhameti müjdelenir.

[7] O dönemde Yahudiler erkekler halka açık yerlerde kendi karılarıyla bile konuşmazlardı (Yuhanna 4:9, 27).

[8] Grek düşüncesindeki mükemmel insan tanımlamasına uymayan kimselerdir.

[9] Çıkış 22.1, Levililer 6.5, Sayılar 5.7

[10] Bu kimseler Yahudi inancına dönmüş ve sünnet olmuş kimselerdir. Yoksa hac ziyareti için gelmezlerdi.

[11] Elçilerin İşleri 10:28Onlara şöyle dedi: «Bir Yahudi'nin başka ulustan biriyle ilişki kurmasının, onu ziyaret etmesinin töremize aykırı olduğunu bilirsiniz. Oysa Tanrı bana, hiç kimseye murdar ya da kirli dememem gerektiğini göstermiştir. 29Bu nedenle, çağrıldığım zaman hiç itiraz etmeden geldim. Şimdi, beni ne amaçla çağırttığınızı sorabilir miyim?»

[12] Bu bölüm ayrıca presbiteryen yönetim sistemi açısından örnek gösterilmektedir.

[13] Elçilerin İşleri 16:1-3

[14] Luka ikinci kitabında Mesih'in yoksullara ilişkin Müjdesinin nasıl hayata geçtiğini vurgular: Elçilerin İşleri 4:32 İnananların topluluğu yürekte ve düşüncede birdi. Hiç kimse sahip olduğu herhangi bir şey için "bu benimdir" demiyor, her şeylerini ortak kabul ediyorlardı. 33 Elçiler, Rab İsa'nın ölümden dirildiğine çok etkili bir biçimde tanıklık ediyorlardı. Tanrı'nın büyük lütfu hepsinin üzerindeydi. 34-35 Aralarında yoksul olan yoktu. Çünkü toprak ya da ev sahibi olanlar bunları satar, sattıklarının bedelini getirip elçilerin buyruğuna verirlerdi; bu da herkese ihtiyacına göre dağıtılırdı. 36-37 Örneğin, Kıbrıs doğumlu bir Levili olan ve elçilerin Barnaba, yani `Cesaret Verici' diye adlandırdıkları Yusuf, sahip olduğu bir tarlayı sattı, parasını getirip elçilerin buyruğuna verdi.

[15] Matta 5:3

[16] Filipus'un Mesih ve Egemenlik hakkındaki Müjdeyi vaaz ettiğinde erkekler kadar kadınların da iman etme kararlarını onaylaması ve onları vaftiz etmesi (Elçilerin İşleri 8.12), Petrus'un Tabita adlı kadını diriltmesi (Elçilerin İşleri 9.36-41) Kadınların Müjde hizmetinde kocalarına yardım etmesi (Elçilerin İşleri 18.18, 26) gibi konuları Luka birinci kitabına bağlı olarak ikinci kitabında da kayıt etmiştir.

[17] İşaya 29.18; 32.3-4; 35.5-6; 42.7; 57.18-19; 61.1-3

[18] Koloseliler 3.11: Bu yenilikte Grek ve Yahudi, sünnetli ve sünnetsiz, barbar, İskit, köle ve özgür ayrımı yoktur. Mesih her şeydir ve her şeydedir. Galatyalılar 3.27: Vaftizde Mesih'le birleşenlerinizin hepsi Mesih'i giyindi. 28 Artık ne Yahudi ne Grek, ne köle ne özgür, ne erkek ne dişi ayrımı vardır. Hepiniz Mesih İsa'da birsiniz. 29 Ve eğer Mesih'e aitseniz, o zaman İbrahim'in soyundansınız, vaade göre de mirasçılarsınız.

[19] Elçilerin İşleri 17:16-33; 21:27-25:22

[20] Tanrı kendisini İbrahim’e Mezopotamya’da, Yusuf’a Mısır’da, Musa’ya Sina çölünde göstermiştir. İsraillilerin Tanrı'sı belirli bir yer veya bölge üzerinde etkili bir Tanrı değildir, tüm evrenin Tanrısıdır.

[21] Elçilerin İşleri 7:53; bunu içinde bulunduğu korkutucu ortamda Rab'be güven içinde adeta ölüme meydan okuyarak yapar.

[22] Hagay 2.8-9, Galatyalılar 4.25-26, İbraniler 12.18-2; 11.8-10, Vahiy 21.1-4, 10-11; 22.1-5

[23] Mezmur 50:7-13, İşaya 44:9-20; 66:1-2

[24] Mezmur 16:10 Çünkü sen beni ölüler diyarına terk etmezsin,  Sadık kulunun çürümesine izin vermezsin

[25] Elçiler Davut'un soyuna ait vaatlerin Mesih'i işaret ettiğini görmüş ve Mesih'in dirilmesi ile bu vaatlerin yerine geldiğini öğretmişlerdir. Pisidya Antakyasında Pavlus'un verdiği vaaz bunu çok açıkça yansıtır. II.Samuel 7:12-16: 12 Sen ölüp atalarına kavuşunca, senden sonra soyundan birini ortaya çıkarıp krallığını pekiştireceğim. 13 Adıma bir tapınak kuracak olan odur. Ben de onun krallığının tahtını sonsuza dek sürdüreceğim. 14 Ben ona baba olacağım, o da bana oğul olacak. Kötülük yapınca, onu insanların değneğiyle, insanların vuruşlarıyla yola getireceğim. 15 Ama senin önünden kaldırdığım Saul'dan esirgediğim sevgiyi hiçbir zaman esirgemeyeceğim. 16 Soyun ve krallığın sonsuza dek önümde duracak; tahtın sonsuza dek sürecektir. Mezmur 132: 11 RAB Davut'a kesin ant içti, Andından dönmez: "Senin soyundan birini tahtına oturtacağım. 12 Eğer oğulların antlaşmama, Vereceğim öğütlere uyarlarsa, Onların oğulları da sonsuza dek Senin tahtına oturacak."13 Çünkü RAB Siyon'u seçti, Onu konut edinmek istedi. 14 "Sonsuza dek yaşayacağım yer budur" dedi, "Burada oturacağım, çünkü bunu kendim istedim.15 Çok bereketli kılacağım erzağını, Yiyecekle doyuracağım yoksullarını.16 Kurtuluşla donatacağım kâhinlerini; Hep sevinç ezgileri söyleyecek sadık kulları.17 Burada Davut soyundan güçlü bir kral çıkaracağım,  Meshettiğim kralın soyunu Işık olarak sürdüreceğim.18 Düşmanlarını utanca bürüyeceğim, Ama onun başındaki taç parıldayacak."

[26] Ateş Eski Ahitte Tanrı'nın günaha karşı olan yargısını anlatmak için kullanılıyor: Sayılar 4.1 Halk çektiği sıkıntılardan ötürü yakınmaya başladı. RAB bunu duyunca öfkelendi, aralarına ateşini göndererek ordugahın kenarlarını yakıp yok etti. 2 Halk Musa'ya yalvardı. Musa RAB'be yakarınca ateş söndü. 3 Bu nedenle oraya Tavera adı verildi. Çünkü RAB'bin

gönderdiği ateş onların arasında yanmıştı. Tesniye 4.24 Çünkü Tanrınız RAB yakıp yok eden bir ateştir; kıskanç bir Tanrı'dır. Tanrı Ateş aracılığı ile kendini gösteriyor ve vahiy veriyor: Çıkış 3. 2 RAB'bin meleği bir çalıdan yükselen alevlerin içinde ona göründü. Musa baktı çalı yanıyor, ama tükenmiyor. 3 "Çok garip" diye düşündü, "Gidip bir bakayım, çalı neden tükenmiyor!" 4 RAB Tanrı Musa'nın yaklaştığını görünce, çalının içinden, "Musa, Musa!" diye seslendi (İşaya 6.6-7, Hezekiel 1.13).

[27] İşaya 30.37 Rab'bin kendisi uzaktan geliyor, Kızgın öfkeyle kara bulut içinde. Dudakları gazap dolu, Dili herşeyi yiyip bitiren ateş sanki.