Hristiyanlıkta

ONDALIK, SUNU VE SADAKA

 

 

“Dünyasal zenginlik ve mal konusunda Kutsal Kitap’a göre edinmemiz gereken yüreğin ne olduğu ve Hristiyanlıkta Ondalık-Sunu-Sadaka hakkında bir araştırma”

 

KONU:

1-) “Ondalık-Sunu-Sadaka” hakkında “çoğu insan neden maddi kurbanlar ver[e]miyor?” sorusundan yola çıkarak; bunların ne olduğu, neden verildiği konusunu açıklığa kavuşturmak; ve böylece bu kurbanların ne olduğunu anlatmaya ya da Kutsal Kitap’ta olduğunun ispatına kalkmadan; 'Verme' konusunda değişmesi gereken yürek tutumu” hakkında Kutsal Kitap’ın, Hristiyanlara kazandırmak istediği yürek tutumu ve berekti doğru anlamak.

 

2-) “Hristiaynlıkta Ondalık-Sunu-Sadaka” konusuna bakarak, bu konddaki ilgisizliği, isteksizliği, kararsızlığı, bilgisizliği ve/veya umursamazlığı ortaya çıkarmak.

 

 

 

VI./ Maddi Kurbanlara Bakış

 

 

I. bölüme “açgözlülükten sakının” diye uyaran şu ayetle baş­lamıştık:

Luka 12:15 Sonra onlara, "Dikkatli olun!" dedi. "Her tür­lü açgözlülükten sakının. Çünkü insanın yaşamı, malı­nın çokluğuna bağlı değildir."

 

Açgözlülük “her şeyden daha aldatıcı olan” (II. Petrus 2:14, Yeremya 17:9) yürekten kaynaklanır (Markos 7:21-22); ve bu yüzden “insanın kötülüğünden, insanın günah ve isyankar­lığından” bahsedildiği Romalılar 1:18-32 ayetlerinde açgöz­lülükten de bahsedilir.[1]

 

Böylece I. Korintliler 6:9-10 ayetlerinde insanı Tanrı’dan ve dolayısı ile göksel yaşamdan ayıran günahlar içinde açgöz­lülükten de konu edilir:

Günahkârların, Tanrı Egemenliği'ni miras almayacağını bilmiyor musunuz? Aldanmayın! Ne fuhuş yapanlar Tan­rı'nın Egemenliği'ni miras alacaktır, … ne açgözlüler, ne ayyaşlar, ne sövücüler, ne de soyguncular.

 

Çünkü açgözlülük Tanrısallık ile ilgili şeylere insanı körleşti­rir ve böylece insanı Tanrı’dan ve Tanrısallıktan uzaklaştırır:

Efesliler 4:17 Bunun için şunu söylüyor ve Rab adına sizi uyarıyorum: Artık öteki uluslar gibi boş düşüncelerle ya­şamayın.

18 Onların zihinleri karardı. Bilgisizlikleri ve yürekleri­nin duygusuzluğu yüzünden Tanrı'nın yaşamına yaban­cılaştılar.

19 Bütün duyarlılıklarını yitirip açgözlülükle her türlü pisliği yapmak üzere kendilerini sefahate verdiler.

 

Bu yüzden de Kutsal Kitap’ta “açgözlülük” ile Tanrı’nın Krallığı arasındaki ayrım çok kesindir:

Efesliler 5:5 Şunu kesinlikle bilin ki, fuhuş yapanın, pis­liğe düşkün olanın ya da putperest demek olan açgözlü kişinin, Mesih'in ve Tanrı'nın Egemenliği'nde mirası yoktur.

 

Böylece “açgözlülük” kişinin gerçek mutluluğu önünde du­ran; yani kişinin bereketlenmesi önünde engel teşkil eden ve bu yüzden de öldürülmesi gereken bir şey olarak karşımıza çıkar:

Koloseliler 3:5 Bu nedenle bedenin dünyasal eğilimlerini fuhşu, pisliği, şehveti, kötü arzuları ve putperestlikle eş olan açgözlülüğü öldürün.

 

Kutsal Kitap okuma, oruç, dua, gibi iman işlerinin yanında devam eden bir eylem olarak Karşılıksız, Cömertçe Verme ile mutluluğu [bereketi] yaşar ve bunu dünyaya ilan ederiz. Çün­kü maddiyat ve zenginlik sadece kendimizin değil, bağışla­dıkça başkalarının da ihtiyacı olan rahatlığı ve esenliği sağ­layan araçlar olurlar. Sahip olduğumuz varlıklar ancak bu şe­kilde Tanrı’nın sevgisinin ve merhametinin bir başkasına su­nulmasına aracılık eder; dünyasal varlıklarımız ancak bu şe­kilde Tanrı’yı övme araçları olurlar. Çünkü kendimizde olanı kendisinde olmayan ile paylaşmakla dünyasal varlıklar ger­çek anlamını bulur. Ve insan mülk ve zenginlik çokluğu için değil, mülk ve zenginliğin gerçek sahibi olan yüce RAB için yaşadıkça gerçek yaşamı ve yaşamın gerçek anlamını bulur.

 

Böylece zenginlik veya sahip olduklarımızdan daha fazlasını istemekle ruhsal hayatımızı öldürmek yerine “putperestlikle eş olan açgözlülüğü öldürülmüş” yaşamlarla ruhani hayatı­mızı zenginleştirmek bir bereket [mutluluk] yoludur.

 

Kişinin elinde olana göre yani kendisine bağışlanmış olana göre şükrederek ve paylaşarak yaşamak yerine kendisinde olmayanı özleyerek yaşaması ne büyük bir keder yüküdür. Dünyasal zenginlik ancak dua ve tapınma disipliniyle birlikte yüce Tanrı’nın görkemi ve övülmesi için kullanılmadıkça kişiler ne bereketlenmiş bir yaşam yaşayabilir; ne de bereket­lenmiş bir yaşamı görüp arzulayabilirler.

 

Para ve mal varlığı ruhani hayatı güçlendiren bereketler ola­rak kutsal bir amaca hizmet etmedikçe insan da canındaki sıkıntı ve baskıdan kurtulup özgür ve bereketlenmiş bir yaşa­mı tadamayacaktır.

 

Böylece “putperestlikle eş olan açgözlülük” öldürülmedikçe kişi kendi gücünü, kendi imkânlarını başkalarının zorluklarını kaldırıp onlara yardım etmek için kullanamaz; “putperestlik demek olan açgözlülük” benliği esir aldıkça kişi başkasının sorunlarını, sıkıntılarını çözmek için bilgisini ve tecrübesini paylaşamaz; “putperestlikle aynı olan açgözlülük” yaşamlar­da hüküm sürdükçe kişi kendisine sunulan sevgiyi takdir ede­mez ve sevgisini bir başkasının yarasını iyileştirmek için kul­lanamaz; “putperestlikle eş olan açgözlülük” yüzünden kişi­ler kendisi için yaşadıkça diğerlerinin de yaşamını zorlaştı­rırlar.

 

Ancak bu dünya ve üzerindeki yaşam bizlere zevk almamız için verilmiştir; III. bölümde Westminster Kısa İlmihal’in 1. soruda “İnsanın varlığının en baş amacı nedir?” sorusuna verdiği şu cevabı verdiğini okumuştuk:

“İnsanın varlığının en baş amacı, Tanrı’yı yüceltmek ve sonsuza dek O’ndan zevk almaktır.”

 

Eğer ilmihalin bu cevabı sizin yaşamınızı tanımlamıyorsa, siz hem kendiniz için yaşayarak kendi yaşamınızı hem de diğer­lerinin yaşamını zorlaştırıyorsunuz demektir.

 

Bu durumda kendinize şu soruyu sormanız gerekiyor: Konu para ve maddiyat olunca bunları da Tanrı’yı övme, Tanrı’ya şükran araçları olarak sunuyor musunuz; Tanrı’nın size olan iyiliğini maddiyatınızı kullanarak kutluyor musunuz?

 

Paranızı bağışlarken de Tanrı’dan zevk alabiliyor musu­nuz?

 

 

“Vermek, almaktan daha büyük mutluluktur” diyen Tanrı Sözü’nün yaşamlarınıza sevinçli bir bereket olmasını dilerim.

 


 

[1] Romalılar 1:29 Her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. Kıskançlık, öldürme hırsı, çekişme, hile, kötü niyetle dolu­durlar.