VAAZLAR

 

YAKUP VAAZLARI

 

XI./ 4:11-17; 5:1-6

Birbirinizi yermeyin, kardeşlerim.[1] Kardeşini yeren ya da yargılayan,[2] gerçekte ruhsal yasayı yermekte, ruhsal yasayı yargılamaktadır. Eğer sen ruhsal yasayı yargılıyorsan ruhsal yasanın uygulayıcısı değilsin;[3] tam tersine, yargıcısın. Yasa Koyucu ve Yargıç tektir. Kurtarmaya ve mahvetmeye[4] yeterli olan O'dur. Ama insan kardeşini yargılayan sen kim oluyorsun?[5] Gelin, şimdi bol keseden konuşanlar: “Bugün ya da yarın şu kente gideceğiz, orada bir yıl geçireceğiz, alışverişle uğraşacağız, para kazanacağız” diyenler![6] Oysa yarına ilişkin bilginiz yok. Yaşamınız nedir ki? Çünkü bir süre görünen, az sonra görünmez olan buharsınız.[7] Bu durumda şöyle konuşmanız gerekmez mi? “Rab isterse[8] yaşayacağız; şu işi, bu işi yapacağız.” Ama siz şimdiki durumunuzla, gösterişinizle övünüyorsunuz. Bu tür övüncün tümü kötüdür.[9] Bu nedenle iyi olanı bilip de yapmamak günahtır.[10]

 

Gelin, varlıklı kişiler![11] Şu anda üzerinize gelmekte olan dertler için hüngür hüngür ağlayın. Varlığınız çürüdü, giysileriniz[12] güve yeniği oldu. Altınınız, gümüşünüz pas tuttu. Onların pası size karşı tanıklıkta bulunacak ve etinizi ateş gibi yiyecek. Çağın sonunu belgeleyen şu günlerde[13] varlık topladınız. Bakın, tarlalarınızdan ürün devşiren emekçilerden[14] ustalıkla alıkoyduğunuz emek karşılığı bağırıyor. Biçicilerin çığlığı[15] 'Ordular Rab’binin[16] kulaklarına ulaştı. Şu dünyada yaşamın tadını çıkardınız ve zevke eğlenceye daldınız. 'Kesim gününe'[17] hazırlanıyormuş gibi yüreklerinizi semirttiniz.[18] Doğru kişiyi[19] suçlu çıkardınız, sonra da öldürdünüz. O size hiçbir direniş göstermiyor.

 

11Kardeşlerim, birbirinizi yermeyin. Kardeşini yeren ya da kardeşini yargılayan kimse, Yasa'yı yermiş ve Yasa'yı yargılamış olur. Ama Yasa'yı yargılarsan, Yasa'nın uygulayıcısı değil, yargılayıcısı olmuş olursun.

[i]Bazen küçük bir nezaket içeren davranış ve sevgi, başkalarıyla diyalog için kapı açar. Ama kötü bir söz veya davranış ilişkileri yıkıma götürebilir. 4:11 ayetinin ilk cümlesi çok nettir. Bir başka kişi hakkında yanlış bilgi yaymamalıyız. Başkasını karalamak “başkası hakkında tam doğru olamayan bir şeyi söylemektir.” Bu ayet tam bir kanıt olmadığı halde, bir başkası hakkında doğru olduğu sanılan bir bilginin yayılmasını reddeder.

 

4.11 ayeti bizi komşularımızı sevmeye davet eder. Eğer komşumu incitirsem o zaman yasayı yanlış olduğu konusunda yargı altına koymuş olurum. Hareketlerimle “Gerçekten başkalarını incitmek sorun değildir.” demiş olurum. Bu durumda 4:11ayetinin son cümlesi oldukça belirgindir. Eğer biz konuşmalarımızla başkalarını incitirsek, Kutsal Yasa ile aynı fikirde olmadığımızı göstermiş oluruz. Eğer biz Tanrı’nın istemini kendimize göre değiştiriyorsak, o zaman bu Tanrı’nın istemine göre yürümüyoruz demektir.

 

12Oysa tek bir Yasa koyucu ve tek bir Yargıç vardır; kurtarmaya ve mahvetmeye gücü yeten O'dur. Ya komşusunu yargılayan sen, kim oluyorsun?

4:12 ayeti hikmet ve yetkisi ile insan yaşamını yönlendirenin yalnızca Tanrı olduğunu hatırlatır. Kutsal Kitap Tanrı’nın sevgisinde yaşamayı en değerli yol olarak öğretir. Başkaları hakkında yalan yanlış konuşmak, dedikodu yaparak başkalarını incitmek komşunu sev emrine karşı gelmektir. Mesih İsa’da olgunlaşmak isteyenler kendilerini ne söyledikleri konusunda disipline sokmak zorundadır.

 

13‑14Dinleyin şimdi, «Bugün ya da yarın filan kente gideceğiz, orada bir yıl kalıp ticaret yapacağız ve para kazanacağız» diyen sizler, yarın ne olacağını bilmiyorsunuz. Yaşamınız nedir ki? Kısa bir süre görünen ve sonra kaybolan bir buğu gibisiniz.

Hepimizin plan yapmaya ihtiyacı vardır. Ama yaşamlarımızda Tanrı’yı dahil etmeden verilen kararlar ve yapılan planlar bir problemdir. Bütün planlarımıza rağmen, bir gün sonra ne olacağını önceden tahmin etmemiz mümkün değildir. Kabul etsek de etmesek de aslında kendi çizdiğimiz yollarda yürümekte oldukça zayıf ve güçsüzüz. Hayatımız bozulmuş tövbeler ve yerine getiremediğimiz kararla doludur. Yüzde yüz mükemmel olmadığımızı düşünürsek kısa yaşamımız içinde kendi geleceğimiz, kendi refahımız için en mükemmel planı yapabilme hikmetine sahip değiliz. Çoğu zaman yaptığımız planları yüzde yüz uygulama gücü de bizde yoktur.

 

15Bunun yerine, «Rab dilerse yaşayacağız, şunu şunu yapacağız» demelisiniz.

4:15 ayeti kararlarımızı Tanrı’yı tanıyan bir vicdan etrafında almaya çalışmamızı söyler. Tanrı’nın yaşamlarımız için sunduğu sevgi dolu istemini dirilmiş Mesih İsa’da görebilir ve ancak bu istemde istirahat bulabiliriz. Yaşamlarımızı planlarken, planlarımızı sürekli olarak Tanrı’nın sevgi dolu istemine göre şekillendirmeli ve Tanrı’nın isteminin planlarımız üzerinde hakim olmasını arzu etmeliyiz.

 

16Ne var ki, şimdi küstahlıklarınızla övünüyorsunuz. Bu tür övünmelerin hepsi kötüdür.

Günlük olarak yaşam planlarımızı yaparken Tanrı’yı ihmal etmek ya da bir köşeye itmek “övünmek, küstahlık etmek”tir. Böyle yapmak plan yaparken Tanrı’yı bir kenarda bırakmaktır. Bu tarz bir davranış Kutsal Kitaba uygun değildir. Kendimize güvenmekten kaçınmamız için Tanrı’nın sözüne ve çevremizdeki Tanrı’nın halkına kulak vermemiz gerekir. Kutsal Yazıları çalışıp dua ile birlikte uygulamaya çalıştığımız planlar bizi Tanrı’nın isteminde plan yapma konusunda geliştirecektir. Bu noktada Kilisenin görevlileri yada bilge kişilerinden de görüş sormak gereklidir.

 

17Bu nedenle, yapılması gereken iyi şeyi bilip de yapmayan, günah işlemiş olur.

Her durumda bizler Tanrı’nın bizlere en doğru ve iyiyi vereceğini iyi anlamalıyız. Bu yüzden yalnızca iyilik için etkin olan Tanrı’nın sevgisine bakmalıyız. Eğer Kutsal Kitabın öğretisini bilir ve buna göre hareket etmezsek o zaman günah içinde yaşadığımız gerçektir.

 

5.1Dinleyin şimdi ey zenginler, başınıza gelecek felaketlerden ötürü feryat ederek ağlayın. Yakup o dönemin Kilisesindeki zenginlerin çoğunun zenginliklerini hiçte tanrısal olmayan yollardan sağlamış olduklarını görür. Yakup, bu zengin kişilerin bir gün perişan bir halde olacaklarını bildirmektedir. Gelecekte yaşayacakları bu sefaletlerine aslında şimdiden üzülmeleri gerektiği konusunda Yakup oldukça sert bir uyarıda bulunmaktadır.

 

5.2Servetiniz çürümüş, giysinizi güve yemiştir. 3Altınlarınız, gümüşleriniz pas tutmuştur. Bunların pası size karşı tanıklık edecek, etinizi ateş gibi yiyecektir. Son günlerde servetinize servet kattınız.

Onların sefaletlerinin nedenleri kendilerine ve sahip oldukları servet ve kariyerlerine dayanan güvendir. Kutsal Yazı bunların geçici şeyler olduğunu hatırlatır. Her şey değerini umduğumuzdan çok daha çabuk bir biçimde yitirmektedir. Zenginin sefaletinin ikinci nedeni ise, varlıklarının değer kaybetmesi ile yok olmalarıdır. Diğer bir nedense “son günlerde” bu kişilerin hazine biriktirip durmasıdır. Son Günler ifadesi Mesih İsa’nın dirilişi gerçeği ile yeniden geleceği noktasını hatırlatır. Yakup Hıristiyan zenginlerin hala vakitlerini ve dikkatlerini para üzerinde yoğunlaştırmalarına kızar. Mesih’in hizmetinin doruk noktasında olduğu günlerde bu kişiler dağıtmak[20] ve hizmet etmek yerine, kendileri için biriktirmek ve harcamağı tercih etmişlerdir.

 

5.4Bakın, ekinlerinizi biçmiş olan işçilerin haksızca alıkoyduğunuz ücretleri size karşı haykırıyor. Orakçıların feryadı, tüm güçlere egemen olan Rab'bin kulağına erişti. Bazen zenginlik başkalarının sırtından kazanılan paralarla gerçekleşir. İnanan bir Hıristiyan’ın haksız kazançla bir takım varlıklara sahip olması Tanrı’nın istemine karşıdır. Bu nedenle eğer işçilerimiz varsa, bizim altımızda çalışanlar varsa onlara vaat ettiğimiz ücretleri hakkınca ödemeli ve onların bizim yüzümüzden acı çekmelerine izin vermemeliyiz. Şunu unutmamalıyız ki, Tanrı incinenlerin haykırışlarını işitir ve bunun öcünü alır.

 

5.5Yeryüzünde zevk ve bolluk içinde yaşadınız. Boğazlanacağınız gün için kendinizi besiye çektiniz. 6Size karşı koymayan doğru kişiyi yargılayıp öldürdünüz.

Bazı insanlar tamamen kendileri için istediklerini elde etmeye hedeflenmiş olarak yaşarlar. Bunun sonucunda da mümkün olduğu kadar zorluklardan kaçan bir yaşam kurmuşlardır. Bedel ödeyebilecekleri her şeyden kaçınırlar.[21] Çevrelerindeki dünya yıkılıp giderken onlar sürekli kazanmanın peşindedirler. Büyük ihtiyaçların olduğu dönemde onlar hazine biriktirmekle meşguldürler. Başkalarının başına gelen kötülüklerde aslında etkin olan taraf buradaki zengin kişilerdir. Üstüne üstlük kendileri bu kişilerden hiçbir kötü karşılıkta görmemektedirler.

 

Dirilişin gücünde yürümek isteyenler etkin bir biçimde Tanrı’nın istemine güvenmeli ve bu istemi izlemelidirler. Planlarımızı her şeye kadir olan Tanrı’nın müjdesine layık bir şekilde yapmaya çalışmalı, insanlık ailesiyle olan ilişkimizi herşeye kadir olan Tanrı’nın müjdesine uygun bir şekilde sürdürmeye çalışmalıyız.

 

Değerlendirme Soruları:

1-) Kutsal Yasa’nın uygulayıcısı olmanın gerekleri nelerdir?

2-) Zenginliğin içindeki tuzaklar neler olabilir?

 



[1] I.Petrus 2.1

[2] Matta 7.1

[3] Yakup 1.22

[4] Matta 10.28

[5] Romalılar 14.4

[6] Süleymanın Meselleri 27.1

[7] Eyüp 7.7, Mezmur 102.3

[8] Elçilerin İşleri 18.21

[9] I.Korintliler 5.6

[10] Luka 12.47, Yuhanna 9.41

[11] Luka 6.24

[12] Eyüp 13.28, Matta 6.19-20

[13] Yakup 5.7-8

[14] Levililer 19.13

[15] Tesniye 24.15

[16] Romalılar 9.29

[17] Yeremya 12.3; 25.34

[18] Amos 6.1

[19] İbraniler 10.38

[20] Elçilerin İşleri 4. 32-37

[21] Dikkat ettinizse bu nokta Yakup’un özellikle denenmeler sonucunda imanın gelişiminin sağlandığı öğretisi ile ters düşmektedir.



[i] Kaynakça: İncili’in Yakup Bölümü, William C. De Vries, kitabından alınmıştır.