VAAZLAR

 

YAKUP VAAZLARI

 

III./ 1:12-18

12Ne mutlu denemeye dayanan kişiye! Denemeden başarıyla çıktığı zaman, Rab'bin kendisini sevenlere vaat ettiği yaşam tacını alacaktır. 13Ayartılan kişi, «Tanrı beni ayartıyor» demesin. Çünkü Tanrı kötülüklerle ayartılmadığı gibi, kendisi de kimseyi ayartmaz. 14Herkes, kendi arzularıyla sürüklenip aldanarak ayartılır. 15Sonra arzu gebe kalınca günah doğurur. Günah olgunlaşınca da ölüm getirir. 16Sevgili kardeşlerim, aldanmayın! 17Her nimet, her mükemmel armağan yukarıdan, kendisinde değişkenlik ya da döneklik gölgesi olmayan Işıklar Babası'ndan gelir. 18O, yarattıklarının bir anlamda ilk meyveleri olmamız için bizi, kendi isteği uyarınca, gerçeğin bildirisiyle yaşama kavuşturdu.

 

“Denenmeye ‘katlanan adam mutludur’. Çünkü onaylandığında, Tanrı’nın kendisini sevenlere[1] vaat ettiği yaşam tacını[2] alacaktır. Denenen kişi kim olursa olsun, “Ben Tanrı tarafından deneniyorum” demesin. Çünkü Tanrı kötü şeylerle denenmez. Kendisi de hiç kimseyi denemez. Ne var ki, herkes kendi tutkusunun ayartması ve kandırması sonucu denenmeye uğrar. Bunun ardından da tutku gebe kalır ve günahı[3] oluşturur. Günahın olgunlaşması ise ölümü[4] doğurur. Sevgili kardeşlerim, yanılmayın.[5] Her yararlı bağış ve yetkin armağan yücelerdendir[6] ve göksel Işıklar Babası’ndan gelir. O’nda ne değişme[7] var, ne de gölge salan dönüş. Kendi isteği uyarınca, gerçek sözünün etkisiyle bizlere doğuş[8] sağladı ve yaratıkları arasında ilk-ürün[9] özelliğini taşımamızı amaçladı.”

 

[i]Burada Yakup, denenmeyi “sevinçle karşılayan” (1:2) bir HRİSTİYAN’ı nelerin beklediğine dikkatimizi çekmektedir. Denenmeyi atlatan kişi bereketlenmiş bir durumda olacaktır. Bu bereket, bir anlamda HRİSTİYAN hayatında artan oranda tecrübe ettiğimiz sevinç ve esenliktir. Denenmeyi atlatmak dayanma gücü getirecektir, bu da bizi olgun kişiler olmaya yönlendirecektir (1:2-4).

 

Ortada bir bereket vardır ve bu bereket dayanan, sadık kalan “katlanan” kişinindir. Denenme sırasında bir HRİSTİYAN, Tanrı’nın ondan olmasını istediği kişi olmayı öğrenmektedir. Yakup’un söylediklerinde HRİSTİYAN’ların her şeyi soğukkanlılıkla, metanetli bir şekilde karşılaması, ne gelirse gelsin sesini bile çıkarmaması şeklinde bir ifade yoktur. Bereket demek; zor zamanları duygusal olarak kırılmaksızın, ağlayıp üzülmeksizin geçirmek, ekonomik çöküşleri acı çekmeden karşılamak, her türlü sorunları korku ve kaygıyı yaşamadan göğüslemek demek değildir. Bir Hristiyan üzüntüyü, gözyaşını iyi bilir, korku bir Hristiyan için yabancı bir duygu değildir. Zaten aksi bir durum tamamıyla insani olan duyguları inkar etmek olurdu. Bir Hristiyan korku, endişe ve kaygı duyabilir ama Tanrısal bereket bu duyguların hayatını kontrol altına almasına engeldir. Bir HRİSTİYAN tüm acılı ve zor durumlarda duygularına bağlı olarak karar vermez. İşte bereket budur. Tüm acı denenmelerde ve zor zamanlarda bir Hristiyan acaba Tanrı içinde bulunduğum durumda nasıl davranmamı bekler sorusu üzerinde kararlar alır. Bir Hristiyan aklını koruyan esenlik içinde acaba içinde bulunduğum bu kötü ve umutsuz durumu nasıl Kurtarıcı Tanrı’nın yüceliği ve görkemi için kullanabilirim sorusu üzerinde hareket eder.

 

“Yaşam Tacı” denenmelerden galip çıkanlar içindir. Bu taç bir bereket olduğu gibi, aynı zamanda iman hayatında zayıf olduğumuz alanlar konusunda da bir teşviktir. Yunanca anlamına göre “taç” genelde defne yaprağından olup, onur çelengi olarak bir askeri lider ya da bir şampiyon atlete verilen başarı işaretidir. Yani defne tacı çok sıkı bir disiplinin sonuca varmasının işaretidir.

 

Aynı şekilde onur tacı da imanlıyı zor olan denenmelerin öbür tarafında beklemektedir. Yaşam Tacına bir vaat olarak baktığımızda bir Hristiyanı disiplin içinde bir yaşama teşvik eder. Yaşam Tacı bizleri aklımızdan geçen düşüncelerin, yüreğimizdeki duyguların, ağzımızdan çıkan sözlerin, yaptığımız eylemlerin ne kadar disiplin altında olduğunu, hayatımızın hangi yönlerinin Tanrı’yı hoşnut ettiği veya etmediği sorusu ile bizleri sorgular. Tanrı, denenmeleri kullanarak imanlıyı kendi istemindeki yere getirmek istemektedir. Ödülümüz, yani Yaşam Tacı bu denenmelerin öbür tarafında yani aşıldığı noktada bizleri beklemektedir. Yaşam Tacı bu dünya için bir bereketi temsil ettiği oranda Rab’bimiz İsa Mesih’in ölümü, dirilişi, göğe yükselişini hatırlattığı gibi; İsa Mesih’in yeniden geliş vaadini izleyen, hiç sonu gelmeyen sonsuz bir yaşama da işaret etmektedir. Ve bu “Yaşam tacı” ne bu yaşamda ne de bundan sonraki gelecek yaşamımızda bizim tarafımızdan elde edilemez, o her zaman Tanrı’nın vaadinin bir sonucudur.

 

Zor zamanlarda bizi inciten, kötü ayartmalar ne anlama gelmektedir? Tanrı, iman ve bereketle yaşamlarımızı şekillendirmek için denenmeleri kullandığına göre ayartma ve kötü olanın sorumlusu Tanrı mıdır? Yakup bu soruya “HAYIR” diye bir cevap vermektedir. Kutsal Kitabın Tanrısı güvencin ve sevginin azalmasına hiç açık kapı bırakmaz. Hristiyan inancında Tanrı o kadar kutsaldır ki, onun kutsallığı bizim hayal edebileceğimizden, düşünebileceğimizden çok daha büyüktür. Gerçek kutsallık, sevgi, iyilik ve merhamet Tanrı’nın Kötü Olan ile hiçbir paydaşlığı yoktur.

 

Yakup güç zamanlara ve denenmelere çoğu kez yüreğin kötü arzusundan kaynaklandığına (1:14) dikkat çeker:

Matta 15:18-19 Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur. Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, cinsel ahlaksızlık, hırsızlık, yalan tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır[10].

 

Tabi ki bütün arzular kötü değildir. Tanrı, varlığımızla birlikte arzularımızı da yaratmıştır. Ama kötü arzu “bizleri baştan çıkarır” ve “sürükleyerek” alır götürür. Kötü arzu etrafta dolanır, pohpohlar, “canım bunu herkes yapıyor” gibi sözlerle bizi Tanrı’dan uzaklaştırır ve günaha götürür.

 

Müsaade edilmiş günah, üstünde durulmamış, aldırış edilmemiş günah sonunda “ölümü doğurur”[11] Bir başka deyişle günah ölüme dönüşür. Burada Yakup bir süreçten bahsetmektedir. Günah işlemek yalnızca bir kuralı çiğnemek değildir; kendi yolumuza dönüp Tanrı’yı reddetmektir.

 

Zor zamanlarda gerçek tehlike Tanrı’dan gelmez. Gerçek tehlike, günaha ve ölüme dönüşen bizim kendi kötü tutkularımızdan gelir. Her mükemmel iyi olan bize kurtarıcımız Mesih İsa’te Baba Tanrı’dan gelir (1:17).

 

Burada Yakup, yaradılıştaki bütün güçlerin ve sırların kaynağı olarak Tanrı’yı göstermektedir. (1:17) Bütün zamanlarda ve durumlarda tek olarak güvenebileceğimiz Tanrı’dır. Bunun da ötesinde Tanrı’nın karakterinde ve amaçlarında değişim olacağı konusunda da kaygı çekmemize gerek yoktur.

 

Tanrı’nın amacı açıkça yaşam verir. Bu yaşam beden alarak aramıza gelen, günahlarımız için ölen ve mezardan dirilişi ile Kendisine iman edenlere sonsuz yaşam sağlayan İsa Mesih aracılığı ile verilmiştir (1:18).

 

Değerlendirme Soruları:

1-) Denenmeler ve yaşam tacı konusunu birbiriyle nasıl ilişkilendirirsiniz?

2-) Denenme, katlanma ve bereketlenme konularına Yakup Mektubu dışında en az iki örnek veriniz.

 



[1] Yakup 2.25

[2] I.Korintliler 9.25

[3] Eyüp 15.35, Mezmur 7.14

[4] Romalılar 6.23

[5] I.Korintliler 6.9-10

[6] Yuhanna 3.27

[7] Sayılar 23.19, Malaki 3.6

[8] Yuhanna 1.13

[9] Efesliler 1.12, Esinleme 14.4

[10] Matta 15:10-20

[11] Yakup 1:15



[i] Kaynakça: İncili’in Yakup Bölümü, William C. De Vries, kitabından alınmıştır.