YAKUP MEKTUBU

ÜZERİNE BİR İNCELEME

 

 

Rev. İlhan Keskinöz

 

ÖNSÖZ

 

Kutsal Yazıların tümü Tanrı esinidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek ve doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır. (II.Timoteyus 3.16)

 

Tanrı halkı bu dünyada Kutsal Yazılar ve Kutsal Ruh’un yardımı ile yürür. Öyleyse Tanrı’yı ve bizim hayatımız için olan isteğini doğru bir şekilde anlamaya çalışmak, öğrenmek ve sonraki kuşaklara aynı şekilde öğretmeye çalışmak biz Hristiyanların hayatında önemli bir yer tutar. Kutsal Yazılar boyunca yaptığımız her çalışma bizleri Tanrı’ya dair yeni keşiflere götürür.

 

YAKUP MEKTUBU üzerine olan bu kısa çalışmada büyük bir keşif yapmış olduğum iddiasında değilim. Ancak okuyucuları Kutsal Kitabı araştırma ve öğrenme yönünde bu kitap ile teşvik edebilirsem kendimi başarılı kabul edeceğim.

 

Bu eserin meydana gelmesinde beni destekleyen İlahiyatçı ve Pastör John Lenk’e teşekkürü bir borç bilirim.

 

Saygılarımla,

 

Rev. İlhan Keskinöz

 

YAKUP MEKTUBU

 

I. Bölüm: Mektuba Genel Bakış

 

I.a-) Giriş

1. Gerçek din (1:1-27)

2. Gerçek iman (2:1-3:12)

3. Gerçek bilgelik (3:13-5:20)

 

Yakup bu mektubu Yahudilikten gelen Hristiyanlara yazdı. Bu Hristiyanlar o dönemin baskı ve zulümlerinden dolayı değişik yerlere dağılmışlardı. Etraflarını düşmanca bir ortam çevrelemekteydi. Bu baskılardan hariç imanlılar o dönemin dini ve kültürel anlayışı ile de denenmekteydiler. Bu mektubun Hristiyanlar için olan en zengin anlamını ise şöyle özetleyebiliriz: Gerçek İman Yaşamları Değiştirir. Bu mektup böylece Hristiyanları imanlarını eyleme dönüştürme konusunda teşvik eder. 'İnanıyorum' demek kolaydır, gerçek iman ise komşularımıza ve iman ailesine sevgi dolu eylemler üretir.

 

I.b-) Ana Konular

1- Yaşayan İman: Yakup Hristiyanların yalnızca gerçeği duymasını değil fakat bunları yaşantılarına uygulamalarını ister. Bu yüzden mektupta boş iman ile işlerle etkin olan iman arasındaki zıtlığı kendisine has bir üslup ile vurgular. Kendini sevgiyle adamak ve hizmet etmek gerçek imanın bir kanıtıdır.

Yaşayan imanın bir farkı olmalıdır. İman sadece bir durum yada bir sözden öte bir şeydir. İman işlerle doğrulanır. İmanımızı işlerin üstüne koymalıyız.

 

2- Denenmeler: Hristiyan hayatında denenmeler ve ayartılar vardır. Bu denenme ve ayartılara başarıyla galip gelmek sizde olgunluk ve güçlü bir karakter oluşturur.

Öyleyse bir Hristiyan denenmeler geldiğinde şaşırıp panik olmaz yada kızmaz. Bu durumda gereken bilgelik için Tanrı'ya dua eder. Zulümle yada güçlükle yüzleşebilmek için gerekeni Tanrı size verecektir. Emin olmalısınız ki, Tanrı size sabır verecektir ve denenme zamanlarında sizi güçlü tutacaktır.

 

3- Sevgi Yasası: Sizler Tanrı'nın yüce merhameti sayesinde kurtuldunuz, işler yaparak (işlere dayalı yasa ile) kurtulmadınız. Fakat Mesih size özel bir emir verdi: Komşularınızı kendiniz gibi sevin.[1] Öyleyse etrafınızdakileri sevmeli ve onlara sevgi ile hizmet etmelisiniz.

Sevgiye dayalı yasayı tutmak imanımızın gerçekliğini ve imanın bu dünyadaki yaşam için olan gerekliliğini uluslara gösterecektir. Sizler başkalarına sevgi gösterdikçe kendi benliğinizi ve dünyasallığınızı yenmiş oluyorsunuz.

 

4- Bilgece Konuşmak: Bilgelik kendisini sözlerde gösterir. Sizler konuşmalarınızın yıkıcı sonuçlarından sorumlusunuz. Tanrı'nın bilgeliği dilinizi kontrol etmenize yardımcı olur. Bu da hareketlerinizi, işlerinizi ve bedeninizi kontrol etmenize yardımcı olur.

Tanrı'nın bilgeliğini kabul etmek sözlerinizi etkiler. Böylece sözleriniz de sizleri gerçek alçak gönüllüğe taşır ve esenliğe yönlendirir. Konuşmadan önce düşünmekle Tanrı'nın sizi kontrol etmesine izin vermiş olursunuz.

 

5- Zenginlik: Hristiyanlar dünyasal tutumlarla şereflerini tehlikeye atamazlar. Para ve zenginlik kolay kapılabileceğiniz denenmeler haline dönüşebilir. Zenginliğin görkemi geçicidir. Hristiyanlar korku ve saygıyla hizmet ettikleri Tanrı'ya ait zenginliklerin ve çürümez olan hazinelerin peşinde olmalıdır. Hristiyanlar zenginliğin tarafını tutamadığı gibi fakirlerin önyargılı olmasına sebep olacak davranışlardan yada fakirlerin kalbini kırabilecek davranışlardan kaçınmalıdırlar.

Hristiyanlar olarak hepimiz sahip olduklarımızı nasıl kullandığımız konusunda bir sorumluluğumuz olduğunu unutmamalıyız. Hristiyanlar zenginliğini artırma, para biriktirme peşinde kimseler değil, sahip olduklarını cömertçe başka kimselerle paylaşma eğilimi taşıyan kimseler olmalıdır. Öyleyse bir Hristiyan zenginliğe imrenerek bakmaz yada fakirliğe hor bakamaz.

 

II. Bölüm: Mektubun Bölümlerine Genel Bakış

 

1. Bölüm (1-27)

II.1.a-) Tanrı'nın Bilgeliği (1:1-11): Denenmelerle karşılaştığınızda bilgeliğe ihtiyacınız vardır. Bir Hristiyan denenmeleri bilgelikle karşıladığında ruhsal büyüme ve olgunlukta ilermiş olur. Tanrı'ya güvenirseniz denenmeler size karşı çalışamaz ama sizin için çalışmış olur.

 

II.1.b-) Tanrı'nın iyiliği (1:12-20): Tanrı'nın size karşı ne kadar iyi olduğunu doğru bir şekilde anladığınızda denenmelerle karşınıza çıkan önünüzdeki düşmandan bir korkunuz olmayacaktır. Denenmeleri bereketlenme fırsatı olarak düşünüp değerlendirdikçe denenmelere hayır deme gücünüz daha da artacaktır.

 

II.1.c-) Tanrı'nın Sözü (1:21-27): Tanrı'nın sözü bizlere ruhsal doğuşu ve yenilenmeyi getiriyor.[2] Tanrı Sözü ruhsal meyveler üreten bir tohuma benzer. Diğer yandan bir ayna gibi kendimizi görüp düzeltmemize yardım eder (1.23-25) ve yaşamlarımızı pak tutmamıza yardım eder. Sizler Tanrı Sözünü yalnızca okumak ve çalışmak için değil aynı zamanda hayatınıza tatbik etmeye çağrıldınız. Bunu yapmak bir berekettir.

 

2.Bölüm (1-26)

II.2.a-) Gerçek İman Ayrım Yapmaz (2:1-13): Eğer gerçek imana (kurtaran iman) sahipseniz bu sizi daima tarafsız ve en önemlisi adil bir kişi yapar. Böylece sizler insanların giyimlerine değil karakterlerine bakan kimseler olursunuz. Bunu anlamı şudur; herkesi İsa Mesih'in adından dolayı seversiniz. Bir Hristiyan başkalarını sever ve Rab'bin kendisine davrandığı gibi başkalarına davranır.

 

II.2.b-) Gerçek İman Eylemde Gözükür (2:14-26): Gerçek iman kendini eylemlerde gösterir. İman yalnızca hakkında konuştuğumuz bir şey değildir. İman hayatımızın her alanını motive eder, böylece sizleri başkalarına sevgi ile hizmete yönlendirir. İbrahim iman ile kurtulduğu halde imanını Tanrı'nın buyruğuna itaat ederek gösterdi (Rahav Tanrı'ya iman etmekle kurtuldu[3]).

Yakup burada Pavlus'un öğrettiğinin[4] tersini söylemiyor yada lütufla kurtuluş öğretisini inkar etmiyor. Aslında her ikisi birbirini tamamlıyor. Bizler Tanrı önünde lütufla aklanıyoruz, insanlar önünde de işlerle aklanıyoruz.[5] Tanrı imanımızı görür ama insanlar yalnızca işlerimizi görebilirler.

 

3.Bölüm (1-18)

Yakup terbiye edilmeyen dil hakkında konuşmayı gerekli görüyor çünkü konuşma tarzımız bazen problemlere sebep olmaktadır (1:26, 2:12; 4:1, 1-12). Ama kelimelerimizden daha çok önemli olan kalbimizdir (3:14, Matta 12.35-37).

 

II.3.a-) Dilinizin Kontrolü Kimde? (3:1-4): Eğer diliniz Tanrı'nın kontrolü altındaysa söylediklerinizi taşıyabilir, sorumluluklarınızı yerine getirebilirsiniz (3.1). Böylece bütün bedeninizi Tanrı'nın kontrolü altına sokarsınız (3.2). Bizlerin atların ağzında ki gemi doğru yönlendiren bir biniciye yada  geminin dümenini doğru yöne çeviren bir kaptana ihtiyacı vardır. Bunu da yapabilecek en doğru kişi Tanrı'dır. Öyleyse sizler dilinizi Tanrı’nın kontrolü altına getirdiğinizde bedeninizin de kontrolünü Tanrı’ya bırakmış olursunuz.

Mezmur 141 bu konuda sıkıntısı olanlar için iyi bir dua olabilir:

1 Seni çağırıyorum, ya RAB, yardımıma koş!

Sana yakarınca sesime kulak ver!

2 Duam önünde yükselen buhur gibi,

El açışım akşam sunusu gibi kabul görsün!

3 Ya RAB, ağzıma bekçi koy,

Dudaklarımın kapısını koru!

4 Yüreğim kötülüğe eğilim göstermesin,

Suç işleyenlerin fesadına bulaşmayayım;

Onların nefis yemeklerini tatmayayım.

 

II.3.b-) Dilimizi terbiye Edersek Sonuç Ne Olacak? (3:5-12): Konuşarak kontrol edilemeyen bir yangın mı başlatıyorsunuz yada konuşarak tamir edilemez zararlara mı sebep oluyorsunuz? Diliniz vahşi bir canavar yada öldürücü bir zehir gibi mi? Sizler bir kere sözü söyledikten sonra artık sözünüzden geri dönemezsiniz.[6]

 

II.3.c-) Motivasyonunuz nedir? (3:13-18): Kalbinizde bir acılık yada kıskançlık var mı? Tanrı'nın bilgeliğinden mi yoksa dünyanın bilgeliğinden mi konuşuyor sunuz? "Barış yapıcı" kelimesi sizi tanımlıyor mu yoksa "kavgacı, kinci, oyunbozan, sorun çıkaran" biri olarak mı tanınıyor sunuz? Eğer Tanrı'nın önünde yüreğiniz doğru ise (İbraniler 4.12) sizin sözlerinizden doğruluk meyveleri çıkacaktır.

 

4.Bölüm (1-17)

Elçilerin Kilisesinde "birbirinizi nasıl sevdiğinizin farkına varın" denirdi, bugünün kilisesinde ise insanlar "birbirinizle nasıl yarıştığınızın farkına varın" diyebilirler. Tanrı'nın halkının bazen bir arada birlikte olması ve ileriye dönük kararlar alması neden zordur?

 

II.4.a-) Bencillik (4:1-3): Aranızdaki yarış, çekişme veya kıskançlık birbirinize karşı savaşa dönüşebilir. Bazen başkalarını incitmek pahasına da olsa kendinizi hoşnut etmek peşinde koşabiliyorsunuz. Bu durumda dikkat etmezseniz dualarınız bile bencil isteklere dönüşebilir.

 

II.4.b-) Dünyasallık (4:4): İbrahim'in dünyadan ayrıldığı için Tanrı dostu olduğunu unutmayın (2:23). Ama Lut dünya ile dost oldu (Tekvin 13:1-13). Burada Yakup’un ne dediğini anlamak için I.Yuhanna 2:15-17 ayetleri üzerinde düşünmek faydalı olacaktır.[7]

 

II.4.c-) Gurur (4:5-10): Şeytan gururu nasıl kullanacağını iyi biliyor bu yolla Havva'yı (Tekvin 3.1-6) yendiği gibi sizi de yenebilir. Ağlamanız gereken günahlarınıza gülüyor musunuz? Şeytana direniyor musunuz yoksa Rab'be mi karşı geliyor sunuz?

 

II.4.d-) Eleştiri (4:11-12): Kendi günahlarımızı gizlemenin en kolay yolu suçu başkalarına atmak yada başkalarının günahını açığa çıkarmaktır. Dedikodu ve iftira Kutsal Ruh'u kederlendirir, aile (kilise) birliğini bozar. Tanrı sizleri tanıklar olmak üzere çağırdı, yargıçlar olmanız için değil.

 

II.4.e-) Böbürlenmek (4:13-17): Hayat çok kısadır ve gelecek bizim için bilinmezdir. Öyleyse biz Rab'bin isteğini bugün yapmalıyız. Gelecek için plan yaptığınızda yaptığınızda bu yüzden daima "Rab dilerse" demeliyiz (yolumuzu Rab'be bırakmalıyız).[8]

 

5.Bölüm (1-20)

Son günlerde, İsa Mesih ikinci defa gelmeden önce Tanrı bizden yaşamlarımız için ne istiyor?

 

II.5.a-) Önceliklerimiz (5:1-6): Bu hayatın anlamı yalnızca servet edinmek için yaşamak değildir. Sizler dünyanın zenginliği peşinde koştukça gerçek zenginliklerinizi kaybediyorsunuz, Rab'den almanız gereken bereketlere de sırtınızı dönmüş olursunuz.[9] Tanrı neye ihtiyacınız olduğunu biliyor. Eğer Matta 6.33 ayetini hayatınızda uygularsanız Tanrı da ihtiyaçlarınızı karşılayacaktır.[10]

 

II.5.b-) Sabır (5:7-12): Eğer doğruluk tohumu ekmişsek bereket hasadını da biçeceğiz ancak sabırlı olmalıyız. Eğer başkaları sizi istismar ediyorsa, kendi çıkarı için kullanıyorsa Yargıcın kapıda olduğunu bilerek sabırlı olun. Hayatınızda denenmelerle karşılaşıyorsanız sabırlı olun, Tanrı bir Kral olarak tahtında oturuyor ve her şeye hükmediyor (Tanrı’ya güvenin ve sabırlı olun).

 

II.5.c-) Dua (5:13-18): Pekçok dua vardır. Bereket duası, tövbe ve pişmanlık duası, yüceltme ve övgü duaları, hastalar için dualar, istekler için sunulan dualar, uluslar için olan dualar, ders çalışmadan önce yapılan dua, kiliseye gelmeden önce yapılan dua, v.s. Dua sorunumuzu çözmez yada bize bir şey sağlamaz diyemeyiz. Dua yapılacak işlerin en başında gelmelidir. Dua ve yalvarışla Rab’den dileyin, gerisini Kutsal Ruh’a bırakın.[11]

 

II.5.d-) Kişisel İlgi (5.19-20): Sizlerin tek tek bireylere yönelik ilgisi ve hizmeti çok önemlidir (1:27; 2:1-4, 14-16). Bir kimse yoldan ayrılmaya başlamışsa bunu görüp o kişiye yol göstericilik, öğretmenlik veya danışmanlık yapabilir misiniz? Gerçekten kayıp koyunlarla ilgili misiniz, onlara yadım etmeye çalışıyor musunuz, çaba ve sabırla beklemek gerektiren bu işe hazır mısınız?

 

III. Bölüm: Ayetlerin İncelenmesi

III/1-) Yakup 1

 

1:1 Tanrı'nın ve Rab İsa Mesih'in kulu ben Yakup, dağılmış olan on iki oymağa selam ederim.

Tanrı'nın ve Rab İsa Mesih'in kulu: Kul ya da köle bir Efendi tarafından satın alınır. Bu ifade Yakup’un alçak gönüllülüğünü göstermekten öte bedelini ödeyip onu satın alana Rabbine tanıklığı içermektedir:

I.Korintliler 15:3-4... Kutsal Yazılar uyarınca Mesih, günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi.

I.Korintliler 6: 20 Bir bedel karşılığı satın alındınız; onun için Tanrı'yı bedeninizde yüceltin.

I.Korintliler 7: 23 Bir bedel karşılığı satın alındınız, insanlara köle olmayın.

Vahiy 5: 9 Yeni bir ezgi söylüyorlardı:

"Tomarı almaya,

Mühürlerini açmaya layıksın!

Çünkü boğazlandın

Ve kanınla her oymaktan, her dilden,

Her halktan, her ulustan

İnsanları Tanrı'ya satın aldın.

10 Onları Tanrımız'ın hizmetinde

Bir krallık haline getirdin,

Kâhinler yaptın.

Dünya üzerinde egemenlik sürecekler.

Vahiy 14: 4 Kendilerini kadınlarla lekelememiş olanlar bunlardır. Pak kişilerdir. Kuzu nereye giderse ardısıra giderler. Tanrı'ya ve Kuzu'ya ait olacakların ilk bölümü olmak üzere insanlar arasından satın alınmışlardır.

 

dağılmış olan on iki oymağa: Bu ifade öncelikle uluslar arasına dağılmış olan Yahudilikten gelen Hristiyanlara özel bir mesaj verdiği gibi uluslardan gelen Hristiyanları da bu dağılmış olanlar ile bir tutar. Çünkü uluslar da 12 havari ile birlikte Mesih’in bedeninde Yahudilikten gelenlerle birleşmişlerdir. Bu yüzden de Yakup Mektubu boyunca Mesih’teki İnancın açıklanmasında ve Mesih’teki İmanın yaşama geçirilmesinde Eski Ahit’ten ayrılmadan, Eski Ahit’i referans göstererek yeni Hristiyanlara yön verir. Buradaki “on iki oymak” ifadesi bize ulusların Mesih’te nasıl kabul edildiğini gösteren başka bir ayeti hatırlatmaktadır:

Romalılar 11:16 Eğer hamurun ilk parçası kutsalsa, hamurun tümü kutsaldır. Eğer kök kutsalsa, dallar da kutsaldır. 17-18 Ama zeytin ağacının bazı dalları kesildiyse, ve sen, yabani zeytin filizi olarak onların yerine aşılanıp öz ağacın semiz köküne ortak oldunsa, dallara karşı övünme. Eğer övünüyorsan, unutma ki, sen kökü taşımıyorsun, kök seni taşıyor. 19 O zaman, «Ben aşılanayım diye dallar kesildi» diyeceksin. 20 Doğru. Onlar imansızlıktan dolayı kesildiler. Sen ise imanla yerinde duruyorsun. Böbürlenme, kork![12]

 

1:2 Kardeşlerim, çeşitli denemelerle yüz yüze geldiğiniz zaman, bunu büyük sevinçle karşılayın.

1:2-18 ayetleri Tanrı’dan bilgelik istemeyi öğretir. Böylelikle her türlü ayartı ve denenmenin olduğu bir dünyada yaşayan Hristiyanlar Mesih’te olgunlaşabilir ve günah işlemenin gerekçesini Tanrı olarak gösteremezler.

Denenmeleri Sevinçle karşılamak: denemelerin sonunda kazanacağımız şeyin getireceği bir sevinçtir.

 

1:3 Çünkü bilirsiniz ki, imanınızın sınanması dayanma gücünü yaratır.

1:3 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/A şıkkına bakınız.

Sınanma: bahsedilen pak bir sevinçte sınanmaları karşılayabilmek için Tanrı’nın suretinde yaratılmış özel varlıklar olarak Tanrısal bir amacı yerine getirmek misyonu ile bu dünyada bulunduğumuzu bilmek ile mümkündür. Dünya ise bu amacı her zaman anlamayabilir, hoş karşılayamayabilir. İmanda olgun bir karakter gelişimi için de bu aşamalardan geçmek gerekir.

 

1:4 Dayanma gücü de, hiçbir eksiği olmayan, olgun ve yetkin kişiler olmanız için tam bir etkinliğe erişsin.

 

1:5 Sizden birinin bilgelikte eksiği varsa, herkese cömertçe, azarlamadan veren Tanrı'dan istesin; Tanrı ona verecektir.

1:5 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/B şıkkına bakınız.

I.Krallar 3: 9 Bu yüzden bana öyle sezgi dolu bir yürek ver ki, iyi ile kötüyü ayırt edip halkını yönetebileyim. Başka türlü senin bu büyük halkını kim yönetebilir!" 10 Süleyman'ın bu isteği Rab'bi hoşnut etti. 11-12 Tanrı ona şöyle dedi: "Mademki kendin için uzun ömür, zenginlik ve düşmanlarının ölümünü istemedin, bunların yerine adil bir yönetim için bilgelik istedin; isteğini yerine getireceğim. Sana öyle bir bilgelik ve sezgi dolu bir yürek vereceğim ki, benzeri ne senden öncekilerde görülmüştür, ne de senden sonrakilerde görülecektir.

 

bilgelik: bilgi, iç görüş, sağduyu, akıllılık, temkinli-tedbirli olmak, öğrenebilir olmak, öğrenmeye çalışmak ve araştırıcı olmak, yetkilerini ve yeterliliğini iyi bilmek ve bunları geliştirmeye çalışmak, rehberlik edebilmek, rehberlik almaya hazır olmak, beceri kazanmaya çalışmak, planlayıcı olmak, cesaretli olmak. Bütün bu özellikler Tanrı’nın doğruluğuna dikkat eder ve başka insanlarla yaşamımızı etkiler.böylece bilgelik, ilişkide bulunulan kimseleri de etkiler. Böyle bir bilgelik ise Tanrı’dan istenir, çünkü bilgeliğin kaynağı O’dur.

 

1:6 Yalnız hiç kuşku duymadan, imanla istesin. Çünkü kuşku duyan kişi rüzgârın sürükleyip savurduğu deniz dalgasına benzer.

1:7-8 Tüm yaşamında böyle değişken, kararsız olan adam Rab'den bir şey alacağını ummasın.

1:6-8 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/C şıkkına bakınız.

 

1:9-10 Düşkün olan kardeş kendi yüksekliğiyle, zengin olan ise kendi düşkünlüğüyle övünsün. Çünkü zengin adam bir kır çiçeği gibi solup gidecek.

Ayet burada bu dünyada kolayca ve sıklıkla karşılaşabileceğimiz, bir ayartı haline dönüşebilecek konuya dikkatimizi çekmektedir. Öyleyse gurura ya da kıskançlığa dönüşebilecek bir konuda bilgelik şunu öğretir: Dünyasal Fakir insan ruhsal açıdan daha diğerlerinde daha zengin olursa bu her şeye tercih edilebilecek bir şeydir, gerçek ve göksel hazinenin sahibi olmanın sevincinde dünyada dayanabiliriz.

I.Korintliler 7:29-31 Kardeşler, şunu demek istiyorum, zaman daralmıştır. Bundan böyle, karısı olanlar karıları yokmuş gibi, yas tutanlar yas tutmuyormuş gibi, sevinenler sevinmiyormuş gibi, mal alanlar malları yokmuş gibi, dünyadan yararlananlar alabildiğine yararlanmıyormuş gibi olsunlar. Çünkü dünyanın şimdiki hali geçicidir.

I.Petrus 1:24-25 Nitekim,«İnsan soyu bir ota benzer.Tüm yüceliği de kır çiçeği gibidir. Ot kurur, çiçeği düşer. Ama Rab'bin sözü sonsuza dek kalıcıdır.»İşte size müjdelenmiş olan söz budur.

 

1:11 Güneş yakıcı sıcağıyla doğar ve otu kurutur. Otun çiçeği düşer, görünüşünün güzelliği yok olur. Zengin adam da aynı şekilde kendi uğraşları içinde solacaktır.

 

1:12 Ne mutlu denemeye dayanan kişiye! Denemeden başarıyla çıktığı zaman, Rab'bin kendisini sevenlere vaat ettiği yaşam tacını alacaktır.

Ne Mutlu: bu kahinsel bereketleme bizlere Mesih’in bereketlemelerini hatırlatmaktadır (Matta 5:3-11).

yaşam tacı: (I.Korintliler 9:25 Yarışa katılanların hepsi kendilerini her yönden denetlerler. Böyleleri bunu çürüyecek bir defne tacı kazanmak için yaparlar, biz ise hiç çürümeyecek bir taç için yaparız)

 

1:13 Ayartılan kişi, «Tanrı beni ayartıyor» demesin. Çünkü Tanrı kötülüklerle ayartılmadığı gibi, kendisi de kimseyi ayartmaz.

1:13-14 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/D şıkkına bakınız.

1:13 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/E şıkkına bakınız.

1:14 Herkes, kendi arzularıyla sürüklenip aldanarak ayartılır.

 

1:15 Sonra arzu gebe kalınca günah doğurur. Günah olgunlaşınca da ölüm getirir.

1:14-15 ayetleri için İLAVE BÖLÜM-II/F şıkkına bakınız.

 

1:16 Sevgili kardeşlerim, aldanmayın!

 

1:17 Her nimet, her mükemmel armağan yukarıdan, kendisinde değişkenlik ya da döneklik gölgesi olmayan Işıklar Babası'ndan gelir.

1:17 ayetleri için İLAVE BÖLÜM-II/G şıkkına bakınız.

1:17 ayeti Tanrı’nın değişmezliğini çok güzel özetliyor (Sayılar 23:19, Malaki 3:6): Tanrı ışıktır, Tanrı aydınlatır, O’nda gölge olmadığı için Tanrı sadece iyi armağanlar verir. O halde bu ayet Hristiyanlara bir güvence veriyor: Tanrı, sonsuz değişmezliğinde bizlerin hayatları günahla düşürüp, esas hedefimizden ayrı bırakmayacaktır. Çünkü bizler Tanrı’nın değişmezliğinde yarattıklarının “ilk meyvesi” olmak üzere belirlendik. 1:18 ayetindeki bu ifade bizlerin yeniden doğuşuna işaret eder.

 

Öyleyse bedeli İsa Mesih tarafından ödenen yeniden doğuşu almış olanların topluluğu, yeni insanlık soyu Tanrı’nın yaratılışının en üst noktasıdır. Tek tek her bir kişi imana geldiğinde bedeli ödenmiş yeni yaratılışın başlangıcına geliyor.

Koloseliler 1:15 Görünmez Tanrı'nın görüntüsü, bütün yaratılışın ilk doğanı O'dur.

Koloseliler 1:20 O'nun çarmıhta akıtılan kanı aracılığıyla esenliği sağlamış olarak yerde ve gökte olan her şeyi O'nun aracılığıyla kendisiyle barıştırmaya razı oldu.

 

1:18 O, yarattıklarının bir anlamda ilk meyveleri olmamız için bizi, kendi isteği uyarınca, gerçeğin bildirisiyle yaşama kavuşturdu.

1:18 ayetleri için İLAVE BÖLÜM-II/H şıkkına bakınız.

ilk meyve: [Çıkış 22.29, Levililer 2.12, Tesniye 18.4; 26.2 Nehemya 10.35] “İlk Ürün” ifadesi sadece hasadın ilk kısmını değil fakat aynı zamanda “hasatın en iyi kısmını” ifade etmekteydi. (Çıkış 23:19; 34:26, Levililer 23:9-19, Hezekiel 44:30).

Çıkış 23:19 "Toprağınızın seçme ilk ürünlerini Tanrınız RAB'bin Tapınağı'na getireceksiniz. "Oğlağı anasının sütünde haşlamayacaksınız.

gerçeğin bildirisiyle yaşama kavuşturdu: Yuhanna 1:13 Onlar ne kandan, ne bedenin isteğinden, ne de insanın isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.

gerçeğin bildirisi yaşama kavuşturdu: 

 

1:19 Sevgili kardeşlerim, şunu aklınızda tutun: herkes dinlemekte çabuk, konuşmakta yavaş, öfkelenmekte de yavaş olsun.

1:19-27 ayetleri “duymak ve yapmak” konusuna değiniyor. Böylece dünyaya, benlik ve şeytanın baskısı altında yaşayan Hristiyanların dünyaya vereceği tanıklık açısından ve galip bir yaşam sürmek açısından ilahi bilgeliği kazanmış olmanın önemi ortaya çıkıyor [çünkü 1:20-21...].

 

1:20 Çünkü insanın öfkesi, Tanrı'nın istediği doğruluğu sağlamaz.

 

1:21 Bunun için her türlü pisliği ve her tarafa yayılmış olan kötülüğü üstünüzden sıyırıp atarak, içinize ekilmiş ve canlarınızı kurtaracak güçte olan sözü alçakgönüllülükle kabul edin.

1:21 ayetleri için İLAVE BÖLÜM-II/I şıkkına bakınız.

içinize ekilmiş: Tanrı, kendi Sözünün sürekli aklımızda (Tesniye 6:6) yüreklerimizde olmasını arzulamıştır (Hezekiel 36:26-27).

 

1:22 Tanrı sözünü yalnız duymakla kalarak kendinizi aldatmayın, bu sözün uygulayıcıları da olun.

1:21-22 ayetleri için İLAVE BÖLÜM-II/I # 1:21 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/J şıkkına bakınız.

 

1:23 Bir kimse sözün dinleyicisi olup da uygulayıcısı olmazsa, aynada kendi doğal yüzüne bakan adama benzer.

aynada kendi doğal yüzüne bakan adam: Kutsal yazılar canlarımız için ayna gibidir. ayetin günah işlemeye karşı uyarısı Kutsal yazılara bakma veya onları unutmaya meyilli kötü yönümüzü açığa çıkarıyor.

sözün dinleyicisi olup da...: SÖZÜ duymak bizleri uygulamaya yönlendirmelidir.  

1:24 Adam kendini görür, sonra gider ve nasıl bir kişi olduğunu hemen unutur.

 

1:25 Oysa mükemmel yasaya, özgürlük yasasına yakından bakan ve ona bağlı kalan, unutkan dinleyici değil de etkin uygulayıcı olan adam, yaptıklarıyla mutlu olacaktır.

1:23-25 ayetleri için İLAVE BÖLÜM-II/K # 1:25 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/L şıkkına bakınız.

özgürlük yasası: Tanrı bizi Mesih’te insan geleneklerinin ağırlığından, rehberi olmadan yaşamanın boşluğundan ve faydasızlığından özgür kılmıştır.

Yuhanna 8:36  Bunun için, Oğul sizi özgür kılarsa, gerçekten özgür olursunuz.

Romalılar 8:2 Çünkü yaşam veren Ruh'un yasası, Mesih İsa sayesinde beni günahın ve ölümün yasasından özgür kıldı.

Galatyalılar 5:13 Kardeşler, siz özgür olmaya çağrıldınız. Ancak özgürlüğünüz doğal benliğe fırsat olmasın. Birbirinize sevgiyle hizmet edin.

 

1:26 Kendini dindar sanıp da dilini dizginlemeyen kişi kendini aldatır. Böylesinin dindarlığı boştur.

 

1:27 Baba Tanrı'nın gözünde temiz ve kusursuz olan dindarlık kişinin, öksüzlerle dulları sıkıntılı durumlarında ziyaret etmesi ve kendini dünyanın lekelemesinden korumasıdır.

Tanrı İsrail’e böyle kimseleri gözetmek konusunda sorumluluk vermiştir (Tesniye 14:29, Hezekiel 22:7).

 

III/2-) Yakup 2

 

2:1 Kardeşlerim, yüce Rabbimiz İsa Mesih'e iman edenler olarak insanlar arasında ayrım yapmayın.

Dışsal değerlere göre karar verenler veya ayrım yapanlar Tanrı’nın hoşnutluğu olan noktanın tam tersine hareket etmiş olurlar.

Romalılar 2:11 Çünkü Tanrı insanlar arasında ayrım yapmaz.

Efesliler 6:9 Ey efendiler, siz de kölelerinize aynı şekilde davranın. Artık onları tehdit etmeyin. Onların ve sizin Efendinizin göklerde olduğunu ve insanlar arasında ayrım yapmadığını biliyorsunuz.

Koloseliler 3:25 Haksızlık eden, ettiği haksızlığın karşılığını alacak. Hiçbir ayrım yapılmayacaktır.

 

2:2-4 Toplandığınız yere altın yüzüklü, şık giyimli bir adamla kirli giysiler içinde yoksul bir adam geldiğinde, şık giyimli adama ilgiyle, «Sen buraya, iyi yere otur», yoksula da «Sen orada dur», ya da «Ayaklarımın dibine otur» derseniz, aranızda ayrım yapmış, kötü niyetli yargıçlar olmuş olmuyor musunuz?

“Zengin ve Yoksul” farklılığı bu dünyada karşılaştığımız önemli bir zıtlıktır (1:9-11; 2:1-13). Tanrı Sözü ve buna bağlı olarak Tanrı’dan istediğimiz bilgelik bizlere bu konuda Kelami olan yaklaşımı kazandıracaktır. Ayrıca Yoksullar ve Zenginler bölümüne bakınız (IV.8-).

ayrım yapmak: Kelam bize iyi ve kötü olan, dünyasal ve Tanrısal olan arasında doğru ayrım yapmayı öğretir.

 

2:5 Dinleyin, sevgili kardeşlerim: Tanrı, bu dünyada yoksul olanları imanda zenginleşmek ve kendisini sevenlere vaat ettiği egemenliğin mirasçıları olmak üzere seçmedi mi?

dünyada yoksul olanların imanda zenginleştirilmek üzere seçilmesi: Tanrı’nın krallığındaki miras dünyasal değerler ve insanların iyiliğine göre değil, Tanrı’nın her şey üzerindeki mutlak hakimiyeti üzerinde temel bulur. Tanrı bu dünyanın standartlarına göre zayıf, düşük, fakir olanlara kendi sözünde açıkladığı üzere özel ilgi gösterir. Tanrı insanları kendi krallığına farklı yerlerden, farklı durumlardan çağırır ve bunu kendi gücünü, kendi görmenin sergilemek için yapar. Böylece gerçek din zayıflık gibi durumları yaşayan dullar ve kimsesizlere özel ilgi gösterir, zenginlere değil (1:27).

Luka 6:20 İsa, gözlerini öğrencilerine çevirerek şöyle dedi: «Ey yoksul olanlar, ne mutlu size, Tanrı'nın Egemenliği sizindir!

I.Korintliler 1: 27 Ama Tanrı, bilgeleri utandırmak için dünyanın saçma saydıklarını, güçlüleri utandırmak için de dünyanın zayıf saydıklarını seçti. 28 Tanrı, dünyanın önemli gördüklerini hiçe indirmek için, dünyanın önemsiz, soysuz ve değersiz gördüklerini seçti. 29 Öyle ki, Tanrı'nın önünde hiçbir insan övünmesin.  

 

2:6 Ama siz yoksulun onurunu kırdınız. Sizi sömüren zenginler değil mi? Sizi mahkemelere sürükleyen onlar değil mi?

Bu ifade, okuyuculara imanlarının azlığını göstermektedir. Dünyasal değerlere bağlanan kimseler, hem inananlara hem de Mesih’e karşı kötü davranan zengin kimselerin varlığına rağmen zengin ve yoksul arasında ayrımcılık yapıyor.

 

2:7 Ait olduğunuz Kişi'nin yüce adına küfreden onlar değil mi?

 

2:8 «Komşunu kendin gibi sev» diyen Kutsal Yazı'ya uyarak Kralımız Tanrı'nın Yasasını gerçekten yerine getiriyorsanız, iyi ediyorsunuz.

2:8 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/M şıkkına bakınız.

 

2:9 Ama insanlar arasında ayrım yaparsanız, günah işlemiş olursunuz; Yasa tarafından, Yasa'yı çiğneyenler olarak suçlu bulunursunuz.

 

2:10 Çünkü Yasa'nın her dediğini yerine getiren, ama tek bir noktada ondan sapan kişi bütün Yasa'ya karşı suçlu olur.

2:11 Nitekim «Zina etme» demiş olan, aynı zamanda «Adam öldürme» demiştir. Eğer sen zina etmez, ama adam öldürürsen, Yasa'yı çiğnemiş olursun.

Bu ayette Eski Ahit’in öğretişinin bir kenara bırakılamayacağını görmekteyiz. Yakup, Eski Ahitten verdiği örneklerle Tanrı’nın Kutsal Yasada verdiği hiçbir şeyin önemsiz olmadığını gösteriyor. Çünkü Kutsal Yasa bizlere Tanrı’nın karakterini gösteriyor. O halde Yasa’dan birini ihlal etmek Tanrı’ya karşı bir suç olduğu gibi, yasanın bütün kurallarını tutup biri çiğnemek Yasanın ruhuna da aykırıdır. 2:8-9 ayetine yeniden bakarak bu 2:10-11 ayetinin ne söylediğini düşündüğümüzde açığa çıkan şey şudur: Yasanın bütün kurallarını yerine getirip, sadece insanlar arasında ayrım yapmış olmak Tanrı’nın gözünde önemsiz bir konu değildir. Çünkü «Komşunu kendin gibi sev» diyen emre karşılık, [fakir] komşumuzu sevmekten kaçınmak ve zenginlerin tarafını tutmak Kutsal Yasa’yı hafife almak olur.

 

2:12 Özgürlük Yasası'yla yargılanacak olanlar gibi konuşun ve davranın.

2:10-12 ayetleri için İLAVE BÖLÜM-II/N şıkkına bakınız.

2:10-11 ayetleri için İLAVE BÖLÜM-II/O şıkkına bakınız.

 

2:13 Çünkü yargı, merhamet göstermemiş olana karşı merhametsizdir. Merhamet, yargıya galip gelir.

Merhamet yargıya galip gelir: (Merhamet zaferlidir) Tanrı kimseye merhamet göstermek zorunda olmamasına karşın, Tanrı kendi yüce merhametini büyük bir bolluk ile vermeyi seçiyor. Tanrı dilediği kimseye ayrıcalık tanıyabilir (Romalılar 9:18), ancak bizlerin böyle bir seçim hakkı yoktur. Herkese merhametli bir şekilde adaletli davranmalıyız. Böylece bizi uyarıyor: “ yargı, merhamet göstermemiş olana karşı merhametsizdir

Zekeriya 7:9 “Her Şeye Egemen RAB diyor ki: ‘Gerçek adaletle yargılayın; birbirinize sevgi ve sevecenlik gösterin. 10 Dul kadına, öksüze, yabancıya, yoksula baskı yapmayın. Yüreğinizde birbirinize karşı kötülük tasarlamayın.’

 

2:14 Kardeşlerim, eğer bir kimse iyi eylemleri yokken imanı olduğunu söylerse, bu neye yarar? Öyle bir iman o kimseyi kurtarabilir mi?

İyi işler üretmeyen iman kurtaran inan değildir.

 

2:15-16 Bir erkek ya da kız kardeş çıplak ve günlük yiyecekten yoksunken, sizden biri ona, «Esenlikle git, ısınmanı ve doymanı dilerim» derse, ama bedenin gereksindiklerini vermezse, bu neye yarar?

Yakup iyi işler üretmeyen imanı göstermeye çalışırken bunu yoksullara merhamet odaklı bir şekilde yapıyor (2:1-13).

a 2:15-16 ayetlerini Matta 25:35-36, I.Yuhanna 3:17-18 ayetleri ışığında değerlendiriniz.

 

2:17 Aynı şekilde, tek başına eylemsiz iman da ölüdür.

ölü iman: ölü iman deyince içinde gerçek yaşamın asla var olmadığı bir şeyi ifade ediyor. Ölü İmana aklanma gelmez. “Sadece İman” (solo fide) dediğimiz zaman meyveleri ve itaati olmayan bir imanın yaşayan bir iman olmayacağını ifade etmiş oluyoruz:

Heidelberg İlmihali 21. Gerçek iman nedir? Tanrı’nın kendi Sözünde gerçek olarak açıkladıklarına yalnızca bilgi ya da bilinçsizce bir inanış değildir; Kutsal Kitap aracılığı ile Kutsal Ruh’un bende yarattığı (içimde var ettiği), başka bir katkı olmadan İsa Mesih aracılığı ile bizler için kazanılan, başkaları için değil fakat benim de işlediğim günahların bağışlandığı, Tanrı önünde sonsuza dek aklandığım ve kurtuluş için kabul edildiğimden, derin-köklü bir emin olmadır.

 

2:18 Ama biri şöyle diyecektir: «Senin imanın var, benim eylemlerim var.» Eylemlerin olmadan sen bana imanını göster, ben de imanımı sana eylemlerimle göstereyim.

2:18 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/P şıkkına bakınız.

Gerçek İmana dair insanların gözlerine tek görünür kanıt Tanrı’ya itaatimizden gelen ve şükranlarımızı ifade ettiğimiz iyi işlerimizdir.

 

2:19 Sen, Tanrı'nın bir olduğuna inanıyorsun, iyi ediyorsun. Cinler bile buna inanıyor ve titriyorlar!

2:19 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/R şıkkına bakınız.

Tanrıya “inanmak” ona kişisel güveni talep eder. Bu da yaşamımızı [iyi işler dahil] Tanrı’nın yüceliğine sunmayı getirir.

 

2:20 Ey akılsız adam, eylem olmadan imanın yararsız olduğuna kanıt mı istiyorsun?

“akılsız adam” sözü ahlaki açıdan söylenen bir yargı sözüdür.

 

2:21 Atamız İbrahim, oğlu İshak'ı sunağın üzerinde Tanrı'ya adama eylemiyle aklanmadı mı?

1:21-24 ayetleri imanın eylemlerle etkin kılınışında İbrahim’i en merkez örnek gösterir (Romalılar 4:1-25, Galatyalılar 3:6-9, Tekvin 15:6, Luka 7:35).

 

2:22 Görüyorsun, onun imanı eylemleriyle birlikte etkindi; imanı, eylemleriyle tamamlandı.

2:22 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/S şıkkına bakınız.

 

2:23 Böylelikle, «İbrahim, Tanrı'ya iman etti ve böylece aklanmış sayıldı» diyen Kutsal Yazı yerine gelmiş oldu. İbrahim'e de Tanrı'nın dostu denildi.

İbrahim, gerçek olan imanı aracılığı ile iyi işler ürettiğinde (Tekvin 22) Onun hayatında kutsal yazıların amacı yerine gelmiş oldu (Tekvin 15:6).

 

2:24 Görüyorsunuz, insan yalnız imanla değil, eylemle de aklanır.

bir kimsenin gerçek imana sahip olduğu onun ne yaptığı ve yapmadığı ile gösteriliyor.

 

2:25 Aynı şekilde, ulakları konuk edip değişik bir yoldan geri gönderen fahişe Rahav da bu eylemiyle aklanmadı mı?

 

2:26 Ruhsuz beden nasıl ölüyse, eylemsiz iman da ölüdür.

2:26 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/T şıkkına bakınız.

 

a 2:14-26 ayetlerini Matta 5:16 ayeti ışığında değerlendiriniz:

a 2:19 ayetini Matta 8:29, Luka 4:34 ayetlerini dikkate alarak “gerçek iman’ın” değerlendirmesini yapınız.

 

 

III/3-) Yakup 3

 

3:1 Kardeşlerim, biz öğreticilerin daha titiz bir yargılamadan geçeceğimizi biliyorsunuz; bu nedenle çoğunuz öğretici olmayın.

 

3:2 Çünkü hepimiz çok hata yaparız. Eğer bir kimse sözleriyle hiç hata yapmazsa, bütün bedenini de dizginleyebilen yetkin bir kişidir.

Kuşkusuz önderler de hata yapar. ancak dilini dizginlemesini bilmeyen birinin öğretmenlik veya önderlik yapması uygun görülmüyor. [I.Petrus 3:10].

 

3:1-12 ayetlerinde dilimiz kontrol altında tutmak konusuna değiniliyor. Öyleyse, özellikle imanımızın sınandığı zamanlarda, karışıklık içinde olduğumuz zamanlarda bilgeliği nasıl kullanmamız gerektiği konusunda bu ayetlerden bir iç görüş ediniyoruz.

3:2-13 ayetleri için İLAVE BÖLÜM-II/O şıkkına bakınız.

3:2 ayet için İLAVE BÖLÜM-II/U şıkkına bakınız.

 

3:3 Bize boyun eğmeleri için atların ağızlarına gem vurursak, onların bütün bedenlerini de yönlendirebiliriz.

 

3:4 Bakın, gemiler de o kadar büyük olduğu ve güçlü rüzgârlar tarafından sürüklendiği halde, dümencinin gönlü nereye isterse, küçücük bir dümenle o yöne çevrilirler.

 

3:5 Bunun gibi, dil de bedenin küçük bir üyesidir, ama büyük işlerle övünür.Bakın, küçücük bir kıvılcım ne kadar büyük bir ormanı tutuşturabilir!

 

3:6 Dil de bir ateş, bedenimizin üyeleri arasında bir kötülük dünyasıdır. Bütün varlığımızı kirletir. Cehennemden alevlenmiş olarak yaşamımızın gidişini alevlendirir.

Atın ağzındaki gem ve geminin dümeni küçük olan şeyler oldukları halde büyük işler başarırlar. Eğer dil zapt edilemiyorsa kontrol altına alınamayan yangın gibidir. Kişinin kendisine ve çevresine zarar verir (dedikodu, yalan, iftira, yalan ant içmek, küfür, eksik ve hatalı düzeltmelerle bir metnin ya da söylevin değerini düşürmek).

 

3:7 Her tür yabani hayvan, kuş, sürüngen ve deniz yaratığı insan soyu tarafından evcilleştirilmiş ve evcilleştirilmektedir.

 

3:8 Ama dili hiçbir insan evcilleştiremez. Dil, öldürücü zehirle dolu, dinmeyen bir kötülüktür.

 

3:9 Dilimizle Rab'bi, Baba'yı överiz. Yine dilimizle Tanrı'nın benzeyişinde yaratılmış olan insanlara söveriz.

Dile getirilmesi gereken disiplini ayet insan ilişkileri üzerine olması gereken Kelami prensipler üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Tanrı’nın suretinde ve benzeyişinde yaratılmış bir kimseye yönelik sarf edilen sözler Tanrı’nın kendisine söylenmiş olur. Öyleyse bir taraftan dindar söylemler veren bir kişinin dilini kötüye kullanması ve düşünmeden söz söylemesi kabul edilemez bir durumdur. Özellikler Yakup Mektubunun yazıldığı yerel kiliselerin zayıf ve yardıma muhtaç insanlara yönelik bazen ayrım yapma hatasına düşmüş olduklarını hatırlarsak (2:1-13) Tanrı’nın bütün zayıf ve korumasız kimseler için olan özel ilgi ve merhametini sözlerimizle de açığa koymamız gerektiğini görürüz.

 

3:10 Övgü ve sövgü aynı ağızdan çıkar. Kardeşlerim, bu böyle olmamalı.

 

3:11 Bir pınar aynı gözden tatlı ve acı su akıtır mı?

 

3:12 Kardeşlerim, incir ağacı zeytin, ya da asma incir verebilir mi? Aynı şekilde, tuzlu su kaynağı tatlı su veremez.

 

3:13 Aranızda bilge ve anlayışlı olan kim? Olumlu yaşayışıyla, bilgelikten doğan alçakgönüllülükle iyi eylemlerini göstersin.

3:13-5:11 ayetleri bir bütünlük içinde Bilgelik ve Bilgeliğin Zor Zamanlarda (kavga, çekişme, ayrımcılık v.s.) Hayatımıza Etkisi üzerine bir yaklaşım verir. Çünkü Tanrı’dan gelen bilgelik bize yumuşaklık, alçakgönüllülük, barışçı olmayı (3:13, 17) kazandırır. Böylece bizler de bilgeliği yaşamın her alanında Tanrı’yı hoşnut edecek bir şekilde kullanırız.

Tanrı’dan gelen bilgelik (3:13-4:10),

Uygunsuz söz söylemek (4:11-12),

Övünerek haddini aşmak (4:13-17),

Zenginlerin uyarılması (5:1-6),

Sabrın önemi (5:7-11)

konularını ‘bilgelik ve hayatımıza etksi’ çerçevesinde değerlendiririz.

bilge ve anlayışlı olan kim: imanın, eylemleriyle birlikte gösterilmesini isteyen ayetlerden sonra Yakup Mektubu bilgeliğin de Tanrısal bir yaşamla gösterilmesini istiyor.

alçakgönüllülükle iyi eylemlerini göstersin: kendini beğenme ve aptallık elele yürüyen şeylerdir, aynı şekilde bilgelik de alçakgönüllülük ile birlikte yürür. Çünkü bilgelik açıkça yaşam kalitesini belirler ve alçakgönüllülüğü [ve diğer Mesihsel karakteri] içimizde büyütür.

 

3:14 Ama yüreğinizde kin, kıskançlık ve bencillik varsa övünmeyin, gerçeği inkâr etmeyin.

3:14 ayet için İLAVE BÖLÜM-II/V şıkkına bakınız.

kin, kıskançlık ve bencillik: kıskançlık ve bencillik, açgözlülüğü de yanında getirir. Bunlar da kişileri “ben-merkezli” yaparlar. Bu kişiler böylece sadece kendi arzularına hizmet ederler. Böyle bir kimse de “komşunu sev” diyen emri yaşayamaz. :Böylece 3:15 ayeti ışığında gökten gelen bilgelik ile “dünyanın bilgeliği” arasındaki fark güçlü bir şekilde ortaya çıkar.[13]

 

3:15 Böyle bir bilgelik, gökten inen değil, dünyadan, benlikten, cinlerden gelen bir bilgeliktir.

 

3:16 Çünkü nerede kıskançlık ve bencillik varsa, orada karışıklık ve her tür kötülük vardır.

3:16 ayet için İLAVE BÖLÜM-II/V şıkkına bakınız.

 

3:17 Ama gökten inen bilgelik her şeyden önce paktır, sonra barışçıl, yumuşak ve uysaldır. Merhamet ve iyi meyvelerle doludur. Kayırıcılığı ve ikiyüzlülüğü yoktur.

3:17 ayet için İLAVE BÖLÜM-II/Z şıkkına bakınız.

gökten inen bilgelik: Tanrı’nın armağanı olan bilgelik aynı zamanda Tanrı’nın kendisinin paklığını yansıtır. Öyleyse bilgelik, Tanrı ile ilişki içinde olmanın bir ürünü olarak meydana çıkar. Çünkü Tanrı gerçek bilgeliktir ve bilgeliğin kaynağıdır. Gökten inen bilgelik barışseverdir: her tartışmada ya da sorunların ortasında uzlaşmayı arar. Gökten inen bilgelik yumuşaktır: sertlikle cevap vermez, başkalarının duygularına karşı düşünceli ve saygılı yaklaşır. Gökten inen bilgelik uysaldır: saygıyla dinler anlamaya çalışır. Gökten inen bilgelik merhametlidir: cimri değildir, başkalarının ihtiyaçlarına duyarlıdır ve merhameti kimseden esirgemez. Gökten inen bilgelikte kayırıcılık ve iki yüzlülük yoktur: içten ve tarafsızdır, adildir ve aldatıcılığı yoktur.

 

3:18 Barış içinde eken barış yapıcıları doğruluk ürününü biçerler.

 

a YAKUP 3. bölümde Tanrısal gerçeklerin daha açık bir şekilde anlaşılması için dünyadan ve doğadan resimler gösterildiğini görmekteyiz: atın gemi, geminin dümeni, ormanın yanması, pınardan su çıkması, vahşi hayvanların evcilleştirilmesi, ağacın meyve vermesi... İsa Mesih gibi, Yakup da Tanrı’nın yaratılışından ve sağlayışından hoşnuttur. Öyleyse Yakup 3. bölüm ile Matta 5-7; 13, Yuhanna 6; 10. bölümlerini karşılaştırdığınızda nasıl benzerlikler buluyorsunuz?

 

 

III/4-) Yakup 4

 

4:1 Aranızdaki kavga ve çekişmelerin kaynağı nedir? Bedenlerinizin üyelerinde savaşan tutkularınız değil mi?

Kötü arzular kavgaya ve bölünmeye sebep olmaktadır. Bilgelikle kullanılmayan dil de kavga ve çekişlerin aracısı olmaktadır. Bütün bunların kaynağında olan şey ise kötü arzulardır.

 

4:2 Bir şey arzu ediyorsunuz, ama elde edemeyince adam öldürüyorsunuz. Kıskanıyorsunuz, ama isteğinize erişemeyince çekişiyor ve kavga ediyorsunuz. Elde edemiyorsunuz, çünkü Tanrı'dan dilemiyorsunuz.

Kıskançlık Tanrı’ya karşı bir günahtır. İnsanların, ihtiyaçlarını Tanrı’ya adanmışlık içinde getirmekte eksikleri olduğu zaman kendi arzularının ve kıskançlıklarının onları yönlendirdiği şeyi Tanrı’dan isterler. İhtiyaçlar ve arzular için dua etmek ise bilgelik gerektirir. Tanrı’ya kıskançlık ve çekişmeye sebep olan duygularla yaklaşanlar dualarına cevap alamıyorlar. Böyle bir durumda böyle kişiler dünyasallığın, açgözlülüğün, çekişmenin en uygun yeri haline geliyorlar. 

 

4:3 Dilediğiniz zaman da dileğinize kavuşamıyorsunuz. Çünkü kötü amaçla, tutkularınız uğruna kullanmak için diliyorsunuz.

4:3 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/A.1 şıkkına bakınız.

Tanrı, kötü arzulardan kaynaklanan dileklere cevap vermiyor. Yanlış motivasyon ile dua etmek iman olmadan istemek gibidir:

Romalılar 14: 23Ama bir yiyecekten kuşkulanan kişi o yiyeceği yerse yargılanır; çünkü imanla yemiyor. İmanla yapılmayan her şey günahtır.

İbraniler 11:6 İman olmadan Tanrı'yı hoşnut etmek imkânsızdır.[14] Tanrı'ya yaklaşan, O'nun var olduğuna ve kendisini arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir.

I.Yuhanna 3:21-22 Sevgili kardeşlerim, yüreğimiz bizi suçlamazsa, Tanrı'nın önünde cesaretimiz olur ve O'ndan her ne dilersek alırız. Çünkü O'nun buyruklarını yerine getiriyor ve O'nu hoşnut eden şeyleri yapıyoruz.

I.Yuhanna 5:14 Tanrı'nın önünde güvenimiz şu ki, O'nun isteğine uygun ne dilersek bizi işitir.

 

4:4 Siz ey vefasızlar, dünya ile dostluğun Tanrı'ya düşmanlık olduğunu bilmiyor musunuz? Dünya ile dost olmak isteyen, kendini Tanrı'ya düşman eder.

 

4:5 Sizce Kutsal Yazı boş yere mi şöyle diyor: «Tanrı, içimize koyduğu ruhu kıskançlık derecesinde arzu eder.»

Çıkış 20:3, 5; 34:14, Tesniye 32:21, Yeşu 24:19, Nahum 1:2.

Tanrı, inananlara Kutsal Ruh’u vererek onlarla birliktelik, kurmak ve derin bir ilişki içinde olmak istemiştir. Öyleyse Tanrı, bu sevgi ve dostluk ilişkisinin bölünmesine, inananlar ile arasına dünyasallığın girmesine tolerans göstermez.

 

4:6 Yine de bize daha çok lütfeder. Bu nedenle Yazı şöyle diyor:«Tanrı kibirlilere karşıdır,ama alçakgönüllülere lütfeder.»

 

4:7 Bunun için Tanrı'ya bağımlı olun. İblis'e karşı direnin, o da sizden kaçacaktır.

Şeytana nasıl karşı durursunuz? 1-) şeytanın var olduğuna inanırız, 2-) şeytanın işlerine karşı uyanık dururuz (II.Korintliler 2:11). 3-) her türlü ayartı, yalan, iftira ve diğer saldırılara “İsa Mesih” ismiyle karşı çıkarız.

3:17, 4:1-2 ayetleri ışığında 4:7 ayetine baktığımızda, eğer kilisenin disiplinine, öğretisine ve yönetimine karşı gelirsek, kötü ve katı duyguların bizi yıpratmasına fırsat tanırsak şeytanın zafer kazanmasına müsaade etmiş oluruz. Benliğimizin ve dünyasallığımızın ruhani hayatımızın önüne geçmesine müsaade ettiğimizde ise bağışlamada zorluklarla karşılaşırız ki, bu da şeytanın oyunlarıdır.

Luka 22:31 «Simun, Simun, Şeytan sizleri buğday gibi kalburdan geçirmek için izin almıştır. II.Korintliler 4:4 Tanrı'nın görüntüsü olan Mesih'in yüceliğini bildiren müjdenin ışığı imansızların üzerine doğmasın diye bu çağın ilahı onların zihinlerini kör etmiştir.

I.Petrus 5:8 Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız İblis, yutacak birini arayarak kükreyen aslan gibi dolaşıyor. 9 Dünyanın her yerindeki kardeşlerinizin aynı acıları çektiğini bilerek imanda sarsılmadan İblis'e karşı direnin.

 

4:8 Tanrı'ya yaklaşın, O da size yaklaşacaktır. Ey günahkârlar, ellerinizi günahtan temizleyin. Ey kararsızlar, yüreklerinizi paklayın.

4:7-8 ayetleri için İLAVE BÖLÜM-II/A.2 şıkkına bakınız.

4:7-8 Tanrı’ya boyun eğin (bağımlı olun), iblise direnin, Tanrı’ya yaklaşın, ellerinizi temizleyin, yüreklerinizi paklayın: ayetler Eski Ahit’in tapınma kültürü içinden bir yaklaşım vermektedir:

Zekeriya 1: 3 Bu nedenle halka de ki, ‘Her Şeye Egemen RAB, bana dönün, ben de size dönerim diyor (II.Tarihler 15:2, Malaki 3:7).

İnananlar, iman ve tövbe ile Tanrı’ya boyun eğerek, kendilerini düzelterek, dünyasallığın ve iblisin işleri reddederek ilahi bilgeliği arayıp, kavga, çekişme ve kıskançlıktan kaçınmalı [Tanrı’ya yakın olmaya çalışmalıdır].  

 

4:9 Kederlenin, yas tutup ağlayın. Gülüşünüz yasa, sevinciniz üzüntüye dönüşsün.

4:10 Rab'bin önünde kendinizi alçaltın, O da sizi yüceltecektir.

Kederlenin, yas tutup ağlayın: gerçek tövbe kendisini pişmanlılığın işleri ile gösterir.

 

4:11 Kardeşlerim, birbirinizi yermeyin (a). Kardeşini yeren ya da kardeşini yargılayan kimse (b), Yasa'yı yermiş ve Yasa'yı yargılamış olur (c). Ama Yasa'yı yargılarsan, Yasa'nın uygulayıcısı değil, yargılayıcısı olmuş olursun.

4:11 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/A.3 şıkkına bakınız.

birbirinizi yermeyin: yermek (kara çalmak), katı bir duygudur.Bir kimsenin yanlışlıklarını reklam yaparak o kimsenin ününe zarar vermeyi amaçlar. Yermek, kıskançlık duygusuyla ilişkili olduğu için şeytanın işlerini yansıtır. Bir Hristiyan diğer birini yerdiğinde ise Hristiyan paydaşlığına zarar vermiş olduğu gibi Kutsal Yasaya da karşı gelmiş (2:8-9) olmaktadır.

(a) I.Petrus 2:1 Bu nedenle her kötülüğü, her hile ve ikiyüzlülüğü, kıskançlıkları ve bütün iftiraları üzerinizden sıyırıp atın.

(b) Matta 7:1 «Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız.  

(c) Yakup 1:22 Tanrı sözünü yalnız duymakla kalarak kendinizi aldatmayın, bu sözün uygulayıcıları da olun. 

 

4:12 Oysa tek bir Yasa koyucu ve tek bir Yargıç vardır; kurtarmaya ve mahvetmeye gücü yeten O'dur. Ya komşusunu yargılayan sen, kim oluyorsun?

4:11 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/A.4 şıkkına bakınız.

bu ayetteki “yargı” ifadesi 4:11 ayetindeki “yermek” kelimesi ile ilişkilidir. İnananlar olarak Hristiyan paydaşlığı içinde Tanrı’nın gözünde iyi olanı fark ederek devam etmek ve iblisten olan şeylerden kaçınmaya çalışarak paydaşlığı korumak önemli bir şeydir.

Romalılar 14:4 Sen kimsin ki, başkasının kulunu yargılıyorsun? Kulu haklı çıkaran da, suçlu çıkaran da kendi efendisidir. Kul haklı çıkacaktır. Çünkü Rab'bin onu haklı çıkarmaya gücü vardır.

 

4:13-14 Dinleyin şimdi, «Bugün ya da yarın filan kente gideceğiz, orada bir yıl kalıp ticaret yapacağız ve para kazanacağız» diyen sizler, yarın ne olacağını bilmiyorsunuz. Yaşamınız nedir ki? Kısa bir süre görünen ve sonra kaybolan bir buğu gibisiniz.

Hristiyanlar, yaşadıkları yaşamla ve yaptıkları gelecek planlarıyla gururla Tanrı’nın Sağlayışını önemsemeyen başkalarında benzememelidir.

 

4:15 Bunun yerine, «Rab dilerse yaşayacağız, şunu şunu yapacağız» demelisiniz.

4:13-15 ayetleri için İLAVE BÖLÜM-II/A.5 şıkkına bakınız.

Rab dilerse: bu ifade ([EĞER] Rab Dilerse) bize öncelikle gelecekteki olayların bilinmezliğini ve o zamanın şartlarına bağlı olduğunu hatırlatmaktadır. Öyleyse geleceğe dair planlarda ilk öncelikli hatırlanması gereken şey yaşamlarımızın Tanrı’nın eli altında, kontrol altında olduğudur.

Elçilerin İşleri 18: 21 Ama onlara veda ederken, «Tanrı dilerse yanınıza yine döneceğim» dedi. Sonra Efes'ten denize açıldı.

I.Korintliler 4:19 Ama Rab dilerse yakında yanınıza geleceğim. O zaman bu küstahların söylediklerini değil, gücünü öğreneceğim.

I.Korintliler 16:7 Sizi öyle kısaca görüp geçmek istemiyorum. Rab'bin izniyle sizinle uzunca bir süre kalmayı ümit ediyorum.

İbraniler 6:3 Tanrı izin verirse, bunu yapacağız.

 

Bu ayet ilk Hristiyanlardan bu güne “Rab dilerse” (inşallah) ifadesinin günlük terminoloji içinde kullanıldığını göstermektedir.  

 

4:16 Ne var ki, şimdi küstahlıklarınızla övünüyorsunuz. Bu tür övünmelerin hepsi kötüdür.

Bir Hristiyan Rab ile övünür (II.Korintliler 11:30; 12:5, 9).

 

4:17 Bu nedenle, yapılması gereken iyi şeyi bilip de yapmayan, günah işlemiş olur.

4:17 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/A.6 şıkkına bakınız.

Günah ile ilgili olarak buradaki prensip hayatın her alanına uygulanabilir.

 

 

III/5-) Yakup 5

 

5:1 Dinleyin şimdi ey zenginler, başınıza gelecek felaketlerden ötürü feryat ederek ağlayın.

5:1 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/A.7 şıkkına bakınız.

zenginler: Kutsal Kitap zenginliği ya da zengin kişileri yargılamaz. Kutsal Kitap maddi zenginliği Tanrı’dan gelen bir bereket olarak gösterir. Ancak bu ayet burada bir genelleme yapıyor. Bu dünyada zenginler daha kolayca fakirleri istismar edebilir. Böylece dünyasal ayartıyla cömert olmayı başaramayanların kötülük ve istismarı arttırması daha kolaydır (bölüm IV.6).

Süleymanın Meselleri 10: 22 RAB'bin bereketidir kişiyi zengin eden,

RAB buna dert katmaz.

 

5:2 Servetiniz çürümüş, giysinizi güve yemiştir.

5:3 Altınlarınız, gümüşleriniz pas tutmuştur. Bunların pası size karşı tanıklık edecek, etinizi ateş gibi yiyecektir. Son günlerde servetinize servet kattınız.

çürümüş... güve yemiş... paslanmış...: Eğer zenginlik işçilerin hak ettiği ücreti reddederek günahla kazılmışsa bu bir bereket değildir, aksine Tanrı’nın yargısını getirir (bölüm IV.6).

 

5:4 Bakın, ekinlerinizi biçmiş olan işçilerin haksızca alıkoyduğunuz ücretleri size karşı haykırıyor. Orakçıların feryadı, tüm güçlere egemen olan Rab'bin kulağına erişti.

5:4 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/A.8 şıkkına bakınız.

haksızca alıkoyduğunuz ücretler: Tanrı’nın Yasasında ücretler sadece tam değil, zamanında ödenmelidir. Aksi bir durum Tanrı’nın yasasını çiğnemektir:

Levililer 19: 13 "Komşuna haksızlık etmeyecek, onu soymayacaksın. İşçinin alacağını sabaha bırakmayacaksın.

Tesniye 24: 14 "Ücretle çalışan, gereksinimi olan, yoksul bir İsrailli kardeşinize ya da kentlerinizin birinde yaşayan bir yabancıya baskı yapmayacaksınız. 15 Ücretini her gün, güneş batmadan ödeyeceksiniz. Yoksul olduğu için güvencesi odur. Yoksa sana karşı RAB'be haykırır ve sen de günah işlemiş sayılırsın.

 

5:5 Yeryüzünde zevk ve bolluk içinde yaşadınız. Boğazlanacağınız gün için kendinizi besiye çektiniz.

Boğazlanacağınız gün: şimdi şişmanlamak bir bereket ise sonunda her bereket bir lanete dönüşüyor. Çünkü haksızlıkla kazandıkları sürece de samimiyetle şükredemezler. Böylece “boğazlanacağınız gün” ifadesi suçlarını ve yargıyı büyüten kimselerin alacağı karşılığa dikkat çekiyor.

 

5:6 Size karşı koymayan doğru kişiyi yargılayıp öldürdünüz.

Bu ayeti 5:4-5 ayeti ışığında değerlendirirsek, gücünü adil olmayan bir şekilde kullanıp masum insanları öldürmek suçu mecaz anlamda hak ettiği ücreti alamayan fakir insan ile özdeşleştiriliyor. 2:8 ayetine bakarsak burada da önceki ayetlerde yine zenginlik ile ilgili olarak bahsediyor.

 

5:7 Öyleyse kardeşler, Rab'bin gelişine dek sabredin. Bakın, çiftçi ilk ve son yağmurları alıncaya dek toprağın değerli ürününü nasıl sabırla bekliyor!

5:7-11 ayetleri için İLAVE BÖLÜM-II/A.9 şıkkına bakınız.

 

5:8 Siz de sabredin. Yüreklerinizi güçlendirin. Çünkü Rab'bin gelişi yakındır.

5:9 Kardeşler, yargılanmamak için birbirinize karşı homurdanmayın. İşte, Yargıç kapının önünde duruyor.

Bu ayetler Mesih’in gelişinin yakınlığına acil bir şekilde dikkat çekiyor. Böylece Yeni Ahit’te çağın sonunda gelecek olan İsa’nın dönüşüne ilişkin umudumuz güçlü bir şekilde yeni hatırlatılıyor.

 

5:10 Kardeşler, Rab'bin adıyla konuşmuş olan peygamberleri sıkıntılarda sabır örneği olarak alın.

 

5:11 Sıkıntıya dayanmış olanları mutlu sayarız. Eyüp'ün nasıl dayandığını duydunuz. Rab'bin en sonunda onun için neler yaptığını bilirsiniz. Rab çok şefkatli ve merhametlidir.

 

5:12 Kardeşlerim, öncelikle şunu söyleyeyim, ne gök üzerine, ne yer üzerine, ne de başka bir şey üzerine yemin edin. `Evet'iniz evet, `hayır'ınız hayır olsun ki, yargıya uğramayasınız.

5:12 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/A.10 şıkkına bakınız.

 

5:12 ayetinden itibaren “birlik içinde kilisede yaşamak” konusu göze çarpıyor.

öncelikle: bu ayet Tanrısallığa güçlü bir şekilde birinci önceliği vermektedir. Günümüz dünyasında yanlış yemin etmek, yalan yere yemin etmek çok yaygın bir şeydir. Ancak Hristiyanlar imanı yaşamın her alanında korumalı ve inancının kutsallığını her durumda yaşamalıdır. Bu ayetin özündeki öğretiş İsa’nın emirlerinden gelmektedir (bölüm IV.6). Böylece söyleyebiliriz: Kutsal Kitap ant içmeyi yargılamıyor[15] ancak ant içmeyi hafife almayı yargılamaktadır:

 

5:13 İçinizden biri sıkıntıda mı? Dua etsin. Biri sevinçli mi? İlahi söylesin.

5:13 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/A.11 şıkkına bakınız.

 

5:14 İçinizden biri hasta mı? İnanlılar topluluğunun ihtiyarlarını çağırtsın, Rab'bin adıyla üzerine yağ sürüp onun için dua etsinler.

burada bahsedilen hastalık daha çok günahla ilişkili olarak ele alınmalıdır. Eğer cemaat içinde ölüme yaklaşmış bir kimsenin günahla ilgili bir problemi varsa (zengin adam örneğindeki gibi) -bu hastalık ruhsal olduğu bir, fiziksel de olabilir. O kişi için aracılık duaları (intercession) ve itiraf duaları yapılır. Böylece Mesih İsa’da yaşam ve imanımızı derinleşme sağlamak için o hasta kişiye sevgimizi gösterir Tanrı’nın vaatlerine yeniden güçlü bir şekilde bağlanmasını sağlarız. Denenmeler yüzünden yoldan sapmış kişileri ihtiyarlar tövbe aracılığı ile tekrar Tanrı’ya dönmeye çağırır. Yaşamda sağa sola sallanan bir kardeşin ölüm anında Mesih’teki güveninin tazelenmesi için ihtiyarlar tövbe ve itiraf duaları ile ona yaklaşır.[16]

 

5:15 İmanla edilen dua hastayı iyileştirecek ve Rab onu ayağa kaldıracak. Eğer hasta günah işlemişse, günahları bağışlanacak.

İmanla edilen dua: Kilisenin duası ölümde ve yaşamda her şeyin Tek sahibi olan Tanrı’ya yöneliktir. Bu yüzden hiç değişmeyen özel bir duayı okumaktan öte, imana dayalı, Tanrı’ya tapınmanın ayrıcalığı, Tanrının vaatlerinin sevincine ve güvenine dayalı olarak yani iman ile yapılan dua konusunu teşvik edilmektedir.

hasta günah işlemişse: hastalığı her zaman günahtan dolayı Tanrı’nın yargısının veya disiplininin bir sonucu olarak değerlendiremeyiz (Yuhanna 9:2). Ancak bazı hastalıklarımız günahla ilişkilidir (I.Korintliler 11:29-30).

 

5:16 Bu nedenle, şifa bulmak için günahlarınızı birbirinize itiraf edin ve birbiriniz için dua edin. Doğru kişinin yalvarışı çok güçlü ve etkilidir.

5:16 ayeti için İLAVE BÖLÜM-II/A.12 şıkkına bakınız.

 

5:17 İlyas da aynı bizim gibi bir insandı. Yağmur yağmaması için gayretle dua etti ve üç yıl altı ay yeryüzüne yağmur yağmadı.

 

5:18 Tekrar dua etti ve gök yağmurunu, toprak da ürününü verdi.

5:17-18 ayetleri için İLAVE BÖLÜM-II/A.13 şıkkına bakınız.

 

5:19-20 Kardeşlerim, içinizden biri gerçeğin yolundan saparsa ve biri onu yine gerçeğe döndürürse, bilsin ki, günahkârı sapık yolundan döndüren, ölümden bir can kurtarmış ve bir sürü günahı örtmüş olur.

 

 

AYRIMCILIK

Okuma: Yakup 2:1-4, 9

 

Yüzbaşı Kornelyus iman ettiği zaman bu imanının Mesih’te büyümesi için Tanrı ona Petrus’u dinlemesini söylüyor. diğer yandan o dönem kültüründe dindar insanların uluslardan kimseler ile yakınlaşması pek mümkün değildi. Bu yüzden Tanrı, Petrus’a bir görüm vererek onun yüreğini başka uluslardan kimselere müjdelemek için değiştiriyor. Bundan sonra Petrus konuşmasına şöyle başlıyor:

Elçilerin İşleri 10:34-35 O zaman Petrus söz alıp şöyle dedi: «Tanrı'nın insanlar arasında ayrım yapmadığını, ama kendisinden korkan ve doğru olanı yapan kişiyi, ulusuna bakmaksızın kabul ettiğini gerçekten anlıyorum.

 

Yakup Mektubunun insanlar arasında ayırım yapma konusuna ilişkin ayetlerinin temelinde Mesih’in Müjdesindeki şu sözler yatmaktadır.

Luka 6:31 İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. 32 «Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile kendilerini sevenleri sever. 33 Size iyilik yapanlara iyilik yaparsanız, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile böyle yapar. 34 Verdiğinizi geri almak umudunda olduğunuz kişilere ödünç verirseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile verdikleri kadarını geri almak koşuluyla günahkârlara ödünç verirler.

 

Öyleyse bizler ayrımcılık yaptığımızda İsa’ya karşı gelen Ferisiler gibi davranmış olmaktayız:

Luka 15:1 Bütün vergi görevlileriyle günahkârlar İsa'yı dinlemek için O'na akın ediyordu. 2 Ferisilerle din bilginleri ise, «Bu adam günahkârları kabul ediyor, onlarla birlikte yemek yiyor» diye söyleniyorlardı.

 

Ancak bizler insanları dış görünüşlerine ya da onlarla olan ilişkimize, işbirliğimize göre ayırmaya başlarsak Tanrı’nın lütfuna karşı gelmiş oluyoruz. Çünkü Tanrı’ya karşı biz bir şey ödemeden önce O bize oğlunu vermiştir:

Romalılar 5:8 Tanrı bize olan sevgisini şununla kanıtlıyor: biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü.

 

Öyleyse Tanrı’nın sevgisini iyi anlamalıyız ve aynı zamanda bu sevgiyi Tanrı’nın sözünde açıkça yazıldığı üzere doğru bir şekilde başkalarına da göstermeliyiz (I.Korintliler 13). Böylece Tanrı halkı, Tanrı’nın bizi sevdiği gibi başkalarını da severse dünya değişir (I.Yuhanna 3:11-24).

 

a Yakup Mektubunda insanlar arasında ayırım yapmak konusundaki ayetleri gözden geçirdikten sonra Galatyalılar 2:11-21 ayetlerine bakarak Yakup Mektubunun uyarısı hakkında bir değerlendirme yapınız

 

 

IV. Bölüm: Mektubun Genel Öğretisi

IV.1) Mektubun Genel Karakteri: Mektup dağılmış (diaspora) olan on iki oymağa hitaben yazılmıştır. Diaspora kelimesi genelde İsrail’in dışında yaşayan Yahudiler için kullanılan bir kelimedir. Fakat Yakup[17] Mektubunun okuyucuları Hristiyan kimselerdi ve İstefan’ın[18] ölümü ile başlayan baskı sonucu Yeruşalim’den Roma dünyasının çeşitli yerlerine dağılmışlardı. Bu dağılmış olan oymakların içinde muhtemelen Yahudilikten gelen kimseler vardı. Çünkü Yakup Eski Ahitten yaptığı alıntıları kullanırken okuyuculara hitap şeklinden onların Eski Ahiti bilen kimseler olduğu kanaatine varmaktayız:

2:21Atamız İbrahim, 'oğlu İshak'ı sunak üstünde sunmakla yapılan işler sonucunda doğrulukla donatılmadı mı?[19]

 

Yakup, mektubuna başlarken kendisini kul olarak nitelendirerek (1:1) Mesih’in Rabliğini öncelikle güçlü bir şekilde vurgular. Çünkü Yakup’un hitap ettiği kimseler “Rab İsa Mesih’e iman edenler” topluluğudur (2:1). Bu topluluk Rab’bin gelişini bekleyen bir topluluktur (5:7-8). Bu yüzden topluluk iman hayatını Rab İsa Mesih adıyla devam ettirir (5:14-15).

 

Diğer yandan Yakup diasporada yaşayan Hristiyanlar kardeş[20] olarak hitap eder. Bu ifadenin o dönem kilisesinde Mesih’in öğretişinden[21] dolayı sık kullanılan bir ifade olduğu anlaşılmaktadır.

 

Mektup, denenmelerin sıklıkla yaşandığı o dönem kilisesine bunlardan zaferle ve bereketle çıkılabileceği öğretilerek başlar (1:2). Aslında bu denenmeler Elçisel hizmetin ve o dönem Hristiyan hayatının bir parçasıdır.[22] Ancak denenmelerin sonunda bir bereket vardır:

1:12: Ne mutlu denemeye dayanan kişiye! Denemeden başarıyla çıktığı zaman, Rab'bin kendisini sevenlere vaat ettiği yaşam tacını alacaktır.

Ama dikkatli olmak gereklidir. Bazen ayartı bizim kendi kötü doğamızın sonucudur ve bu günah ve düşüş getirir (1:14-15). Yakup bizlere denenme ve dayanma konusunda uyarı yaptıktan sonra ruhani hayatta Tanrı ile olan ilişkimizi düzenleyici bir yaklaşım sunar (1:2-8).

 

IV.2) Tanrı ve İnsanlık Ailesi ile İlişki: Yakup, imanın Tanrı’nın hoşnut olduğu eylem ve yaşam şeklini gerekli kıldığını vurgulamak ister. Yakup samimi imanın söz ile değil, yaşayış ile görüleceği fikrindedir. Bu yüzden inancı gündelik hayat ile birleştirmenin gerekliliği kadar bunun nasıl olacağı konusunda pratik bir yaklaşım sunar. Bu dünyadaki yaşayışımızda alçakgönüllü olmanın Tanrısal bir değeri vardır (1:9-10). Dinleyici olmak, öfkelenmekte yavaş olmak ve alçakgönüllü olmak Mesih inancını gündelik hayata uygulayabilmekle yakından ilişkilidir (1:19-21). Bundan başka bir Hristiyan zengin ve yoksul arasında toplumda olan ayrımcılığa kapılmamalıdır (2:1-13). Hristiyanlar özgür insanlar olarak konuşmalı ve davranmalı (2.12) ve yaşantılarındaki eylemler merhametli bir yürekten kaynaklanmalıdır (2:13). Yakup diasporada yaşayan Hristiyan topluluklarını kendi bilgeliklerini test edebilecekleri şekilde uyarır. Toplumsal ilişkileri pak, barışçıl ve uysal mıdır (3:17)? Çünkü Tanrı bizi gökten inen bir bilgelikle barış yapıcıları olarak çağırmıştır (3:14-18). Yakup Tanrı’ya itaat ve alçakgönüllülüğü kıskançlık ile mukayese ederek açıklar (4:1-10).

 

IV.3.) İman ve Eylem: Yakup mektubu samimi bir imanın eylemi olduğunu vurgular.

1:22Tanrı sözünü yalnız duymakla kalarak kendinizi aldatmayın, bu sözün uygulayıcıları da olun. 23Bir kimse sözün dinleyicisi olup da uygulayıcısı olmazsa, aynada kendi doğal yüzüne bakan adama benzer. 24Adam kendini görür, sonra gider ve nasıl bir kişi olduğunu hemen unutur. 25Oysa mükemmel yasaya, özgürlük yasasına yakından bakan ve ona bağlı kalan, unutkan dinleyici değil de etkin uygulayıcı olan adam, yaptıklarıyla mutlu olacaktır.

 

1:27Baba Tanrı'nın gözünde temiz ve kusursuz olan dindarlık kişinin, öksüzlerle dulları sıkıntılı durumlarında ziyaret etmesi ve kendini dünyanın lekelemesinden korumasıdır.

 

2: 14Kardeşlerim, eğer bir kimse iyi eylemleri yokken imanı olduğunu söylerse, bu neye yarar? Öyle bir iman o kimseyi kurtarabilir mi? 15‑16Bir erkek ya da kız kardeş çıplak ve günlük yiyecekten yoksunken, sizden biri ona, «Esenlikle git, ısınmanı ve doymanı dilerim» derse, ama bedenin gereksindiklerini vermezse, bu neye yarar? 17Aynı şekilde, tek başına eylemsiz iman da ölüdür. 18Ama biri şöyle diyecektir: «Senin imanın var, benim eylemlerim var.» Eylemlerin olmadan sen bana imanını göster, ben de imanımı sana eylemlerimle göstereyim. 19Sen, Tanrı'nın bir olduğuna inanıyorsun, iyi ediyorsun. Cinler bile buna inanıyor ve titriyorlar! 20Ey akılsız adam, eylem olmadan imanın yararsız olduğuna kanıt mı istiyorsun? 21Atamız İbrahim, oğlu İshak'ı sunağın üzerinde Tanrı'ya adama eylemiyle aklanmadı mı? 22Görüyorsun, onun imanı eylemleriyle birlikte etkindi; imanı, eylemleriyle tamamlandı. 23Böylelikle, «İbrahim, Tanrı'ya iman etti ve böylece aklanmış sayıldı» diyen Kutsal Yazı yerine gelmiş oldu. İbrahim'e de Tanrı'nın dostu denildi. 24Görüyorsunuz, insan yalnız imanla değil, eylemle de aklanır. 25Aynı şekilde, ulakları konuk edip değişik bir yoldan geri gönderen fahişe Rahav da bu eylemiyle aklanmadı mı? 26Ruhsuz beden nasıl ölüyse, eylemsiz iman da ölüdür.[23]

 

3: 13Aranızda bilge ve anlayışlı olan kim? Olumlu yaşayışıyla, bilgelikten doğan alçakgönüllülükle iyi eylemlerini göstersin.

 

Samimi iman aynı şekilde dilini dizginlemeyi de gerekli kılar (1:26). Çünkü insanın öfkesi Tanrı’nın istediği doğruluğu sağlamayacaktır (1:19-20). Yakup, bizlerin dilimizi denetlememizi ister çünkü dilimizi denetlediğimizde var olan zorluklar içinde başkalarına Kelami olan cevabı verebiliriz. Eğer bunu yapamazsak kendi hatalarımızı onlara da taşımış oluruz (3:1-2). Atın ağzındaki gem yada geminin dümeni bir yön vermek için nasıl kullanılıyorsa bizler de dilimizi denetlediğimiz zaman bizi dinleyen kimselerin hayatlarına kelami bir yön vermiş oluruz (3:3-4). Dil denetlenmediği zaman ormanı yok eden ateş gibi tehlikeli bir şeydir (3:5-6). Yakup, Hristiyanların yaşadıkları toplumda inançlarının teolojik farklılığı kadar konuşma şekilleriyle de ayrı kimseler olması gerektiğini vurgular (3:7-10).[24] Çünkü Hristiyanlar dillerini denetleyerek konuştukları sürece Rab’bin güzelliğini yansıtacaklardır (3:11-12). Dilimizi denetlemeden konuşursak Yasa’yı da yargılamış oluruz (4:11, 16). O halde bir Hristiyan yarın için, gelecek için konuşurken planlarını Rab’be adamalı ve Rab dilerse diyerek konuşmalıdır (4:13-15). Denetlenmeyen dilin bir alışkanlığı da söylenmek ve homurdanmaktır (5:9). Diğer bir denetlenmeyen dil alışkanlığı ise bazen yemin etmekte kendini gösterir (5:12). Hristiyanlar bu durumda konuşurlarken çok dikkatli olmalıdırlar. Yakup dilini denetleme konusunu sürekli dua etmeye teşvik ederek mektubunu bitirir (5:13-18).

 

IV.4) Yaşayan (gerçek) iman ve ölü (boş) iman: Mektup yaşayan iman ile ölü imanının farkını ortaya koyar. Çünkü yaşayan iman iyi şeyler üretir:

2:26 Ruhsuz beden nasıl ölüyse, eylemsiz iman da ölüdür.

 

Yaşayan iman denendiğinde (1.2-3) sabır üretir (1.3):

1:2Kardeşlerim, çeşitli denemelerle yüz yüze geldiğiniz zaman, bunu büyük sevinçle karşılayın. 3Çünkü bilirsiniz ki, imanınızın sınanması dayanma gücünü yaratır.

 

Yaşayan imanda kuşku yoktur (1:6-8) ve böyle bir iman cevaplanır (1:5):

1:6Yalnız hiç kuşku duymadan, imanla istesin. Çünkü kuşku duyan kişi rüzgârın sürükleyip savurduğu deniz dalgasına benzer. 7-8Tüm yaşamında böyle değişken, kararsız olan adam Rab'den bir şey alacağını ummasın.

1:5 Sizden birinin bilgelikte eksiği varsa, herkese cömertçe, azarlamadan veren Tanrı'dan istesin; Tanrı ona verecektir.

 

Yaşayan iman denenmelere dayanır ve sonsuz yaşam getirir:

1:12 Ne mutlu denemeye dayanan kişiye! Denemeden başarıyla çıktığı zaman, Rab'bin kendisini sevenlere vaat ettiği yaşam tacını alacaktır.

 

Yaşayan iman inanmaktan öte bir şeydir (2.19-20) ve eylemlerle etkin ve mükemmel kılınmıştır:

2:19Sen, Tanrı'nın bir olduğuna inanıyorsun, iyi ediyorsun. Cinler bile buna inanıyor ve titriyorlar! 20Ey akılsız adam, eylem olmadan imanın yararsız olduğuna kanıt mı istiyorsun?

2:22Görüyorsun, onun imanı eylemleriyle birlikte etkindi; imanı, eylemleriyle tamamlandı.

 

Yaşayan iman Tanrı’ya inanır (2:23-25) ve Tanrı önünde doğrudur (2:23):

2:23Böylelikle, «İbrahim, Tanrı'ya iman etti ve böylece aklanmış sayıldı» diyen Kutsal Yazı yerine gelmiş oldu. İbrahim'e de Tanrı'nın dostu denildi. 24Görüyorsunuz, insan yalnız imanla değil, eylemle de aklanır. 25Aynı şekilde, ulakları konuk edip değişik bir yoldan geri gönderen fahişe Rahav da bu eylemiyle aklanmadı mı?

 

IV.5) İman ve İşler: Kutsal Kitap iman ile aklandığımızı öğretir.[25] İmanla aklanır, hayatımızı iman ile devam ettirir[26] ve iman ile umudumuzu güçlendiririz.[27] İman bir duygu yada iyimser bir karar değildir. İman inanılan şeye doğru yönelmedir. İman Tanrı’ya ve Mesih’in koruduğu Tanrısal vaatlere güvenir. Hristiyan imanı akıl, kalp ve iradeyi kapsayan tek gerçek Tanrı’ya yönelik kişisel bir eylemdir. İman bilgi ile ilişkilidir, Kutsal Kitap bilgisinden haberdar olmayı gerekli kılar. Bundan sonra bu bilginin kabul edilmesi söz konusudur, Kutsal Kitabın gerçek olduğunu tanımayı, Tanrı’nın Kutsal Sözleri ile aynı fikirde olmayı gerekli kılar. Bütün bunlar kendimizi Tanrı’ya adayabilme güveni ile birliktedir. Yani İncil bilinerek ve onun gerçekleri kabul edilerek Hristiyan imanı ortaya çıkar (Romalılar 10:14). İman bizi Mesih’le birleştirir, öyleyse iman yaşamdan ayrı bir şey değildir. İman Tanrı’ya yönelmek ve O’nda kalmaktır. Bu yüzden iman sevgi ile etkin olmalıdır (Galatyalılar 5:6).

Efesliler 2:10 Çünkü biz, Tanrı'nın önceden hazırladığı iyi işleri yolunda yürüyelim diye Mesih İsa'da yaratılmış olarak Tanrı'nın eseriyiz.

 

Yakup ölü imandan bahsettiği zaman demek istediği şey şudur: Gerçek iman Tanrı’nın Müjdesini bilir ve bu Müjde ile aynı fikirdedir. Gerçek iman büyür ve doğruluk meyveleri üretir. Yani gerçek iman kişinin kendi gayretlerine veya çabalarına dayanmaz. Pavlus iman ile aklanmayı[28] öğretirken aslında kişinin işleriyle ve kişisel çabalarıyla kendi kurtuluşunu kazanabileceği yanlışına cevap verir. İşlerle kurtuluş lütuf ile kurtuluşa zıt bir öğretidir. Yani Pavlus’un vurgulamak istediği şey Tanrı’nın kurtuluşunu kişinin işlerle yaparak satın alamayacağıdır. Yani kişi imkansız olan bir şeyi işlerle değiştiremiyor. Yakup iyi işleri[29] yada dindarlığı bahsederken yaşayan Tanrı’ya dayalı bir imanı vurgulamaya çalışmıştır. Diğer yandan Yakup iyi işleri vurgularken imanın belirli bir üst doktrinsel bilgi ile elde edilebileceği yanlışına da karşı çıkmış olur.[30] Çünkü Tanrı’nın bir olduğunu bilmek iman sahibi olmak anlamına gelmemektedir (2:19). Tanrı birdir demek Mesih’in kurtarışını kabul etmek anlamını taşımamaktadır. Gerçek iman sadece aklı kapsayan bir bilgi değildir. Gerçek iman insanın her yönünü tümüyle kapsar. Pavlus ve Yakup İYİ İŞLERi Mesih’e samimi bir şekilde imanın ve güvenin sonucu olarak görürler.[31]

 

Ayrıca unutmamak lazım ki iyi işlerimiz asla mükemmel değildir,[32] iyi işlerimiz ancak (Mesih’e olan imandan dolayı) Tanrı’nın merhamet etmesi üzerine kabul edilirler.[33] Bizler iyi işler yaptığımızda Tanrı’ya olan minnettarlığımızı ifade etmiş olmaktayız. Bir Hristiyan kötü işler yapamayacağı için İYİ İŞLER yapar ve Tanrı da bizlere iyi işlerin yolunda yürümemiz için ödül vaat etmiştir.[34]

 

Yakup iman ve işler konusunda kafamızda oluşabilecek yanılgıları çözümlemek için bizlere öncelikle Müjdenin Özgürlük Yasası olduğunu hatırlatır (1:25). Bunun anlamı şudur: Bizler Mesih’i kabul ettiğimizde Kutsal Ruh bizleri mesh etmek ve yenilemek için bizi doldurur. Böylece Tanrı’nın Ruh’u bizlere Tanrı’ya itaat ve buyruklarını yapma arzusu verir. Böylece Hristiyan hayatını yaşarken pratik ettiğimiz kurallar uymak zorunda olduğumuz toplumsal kurallar yada yapılması iyi olan toplumun ahlaki kurallarından farklı olarak, yani dışsal kurallardan farklı olarak bizlerin doğal davranışları olmaya başlarlar. Böylece 1:27 ayetinde temiz ve kusursuz olarak bahsi geçen dindarlık dışsal değil ama içsel bir Yasayı izlemenin izliyor olmanın sonucu olur. Yakup iyi işleri gerçek bir imanın kanıtları olması yönüyle vurgulamıştır:[35]

 

IV.6) Yakup Mektubu ve Mesih’in Müjdesi: Yakup’un okuyucuları çoğunlukla Yahudilikten gelen Hristiyanlar olduğu için mektubunda Matta Müjdesine çok yakın paralel fikirler ön plana çıkar.

 

Matta 5:11 «Bana olan bağlılığınızdan ötürü insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! 2 Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü göklerdeki ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşamış olan peygamberlere de böyle zulmettiler (I.Petrus 1:6).

Yakup 1:2 Kardeşlerim, çeşitli denemelerle yüz yüze geldiğiniz zaman, bunu büyük sevinçle karşılayın.

 

Markos 11: 22İsa onlara şöyle karşılık verdi: «Tanrı'ya iman edin. 23Size doğrusunu söyleyeyim, kim şu dağa, `Kalk, denize atıl!' der ve yüreğinde kuşku duymadan dediğinin olacağına inanırsa, dileği yerine gelecektir. 24Bunun için size diyorum ki, duayla dilediğiniz her şeyi daha şimdiden almış olduğunuza inanın, dileğiniz yerine gelecektir.

Luka 8:50İsa bunu duyunca havra yöneticisine şöyle dedi: «Korkma, sadece iman et, kızın kurtulacak.»

Yakup 1:6Yalnız hiç kuşku duymadan, imanla istesin. Çünkü kuşku duyan kişi rüzgârın sürükleyip savurduğu deniz dalgasına benzer.

 

Matta 7:7«Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. 8Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapıyı çalana kapı açılır. 9Hanginiz kendisinden ekmek isteyen oğluna taş verir? 10Ya da balık isterse ona yılan verir? 11Sizler kötü yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel armağanlar vermeyi biliyorsanız, göklerde olan Babanızın, kendisinden dileyenlere güzel şeyler vereceği çok daha kesin değil mi?

Yakup 1:5 Sizden birinin bilgelikte eksiği varsa, herkese cömertçe, azarlamadan veren Tanrı'dan istesin; Tanrı ona verecektir.

Yakup 1:17 Her nimet, her mükemmel armağan yukarıdan, kendisinde değişkenlik ya da döneklik gölgesi olmayan Işıklar Babası'ndan gelir.

 

Matta 7: 24«İşte bu sözlerimi duyup uygulayan herkes, evini kaya üzerinde kuran akıllı adama benzer. 25Yağmur yağmış, seller yükselmiş, yeller esmiş ve eve saldırmış; ama ev yıkılmamış. Çünkü kaya üzerine kurulmuştu. 26Bu sözlerimi duyup da uygulamayan herkes, evini kum üzerinde kuran budala adama benzer. 27Yağmur yağmış, seller yükselmiş, yeller esmiş ve eve yüklenmiş. Ve ev çökmüş; çöküşü de korkunç olmuş.»

Yakup 1:22Tanrı sözünü yalnız duymakla kalarak kendinizi aldatmayın, bu sözün uygulayıcıları da olun.

Yakup 1:25 Oysa mükemmel yasaya, özgürlük yasasına yakından bakan ve ona bağlı kalan, unutkan dinleyici değil de etkin uygulayıcı olan adam, yaptıklarıyla mutlu olacaktır.

 

Matta 5.3 «Ne mutlu ruhta yoksul olanlara!

Göklerin Egemenliği onlarındır.

Yakup 2:5 Dinleyin, sevgili kardeşlerim: Tanrı, bu dünyada yoksul olanları imanda zenginleşmek ve kendisini sevenlere vaat ettiği egemenliğin mirasçıları olmak üzere seçmedi mi?

 

Matta 22:35-36 Onlardan biri, bir Kutsal Yasa uzmanı, İsa'yı sınamak amacıyla O'na şunu sordu: «Öğretmenim, Kutsal Yasa'da en önemli buyruk hangisi?» 37 İsa ona şu karşılığı verdi: «`Tanrın olan Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla sev.' 38 İşte ilk ve en önemli buyruk budur. 39 İlkine benzeyen ikinci buyruk da şudur: `Komşunu kendin gibi sev.'

Yakup 2:8 «Komşunu kendin gibi sev» diyen Kutsal Yazı'ya uyarak Kralımız Tanrı'nın Yasasını gerçekten yerine getiriyorsanız, iyi ediyorsunuz.

 

Matta 5:7 Ne mutlu merhametli olanlara!

Onlar merhamet bulacaklar.[36]

Yakup 2:13 Çünkü yargı, merhamet göstermemiş olana karşı merhametsizdir. Merhamet, yargıya galip gelir.

 

Matta 7:15 «Sahte peygamberlerden sakının! Kuzu postuna bürünerek gelirler size, ama özde yırtıcı kurtlardır. 16Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. Dikenli bitkilerden üzüm, devedikenlerinden incir toplanabilir mi? 17Bunun gibi, her iyi ağaç iyi meyve verir, kötü ağaç ise kötü meyve verir. 18İyi ağaç kötü meyve veremez. Kötü ağaç da iyi meyve veremez.

Yakup 3:12 (3:9-11) Kardeşlerim, incir ağacı zeytin, ya da asma incir verebilir mi? Aynı şekilde, tuzlu su kaynağı tatlı su veremez.

 

Matta 5:9 Ne mutlu barışı sağlayanlara!

Onlara Tanrı oğulları denecek.

Yakup 3:18Barış içinde eken barış yapıcıları doğruluk ürününü biçerler.

 

Matta 7: «Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız. 2Başkasını nasıl yargılarsanız, siz de aynı yoldan yargılanacaksınız. Hangi ölçekle ölçerseniz, size de aynı ölçek uygulanacak.

Yakup 4:11Kardeşlerim, birbirinizi yermeyin. Kardeşini yeren ya da kardeşini yargılayan kimse, Yasa'yı yermiş ve Yasa'yı yargılamış olur. Ama Yasa'yı yargılarsan, Yasa'nın uygulayıcısı değil, yargılayıcısı olmuş olursun. 12Oysa tek bir Yasa koyucu ve tek bir Yargıç vardır; kurtarmaya ve mahvetmeye gücü yeten O'dur. Ya komşusunu yargılayan sen, kim oluyorsun?

 

Matta 6:34 O halde yarın için kaygılanmayın. Yarının kaygısı yarının olsun. Her günün derdi kendine yeter.

Yakup 4:13-14 Dinleyin şimdi, «Bugün ya da yarın filan kente gideceğiz, orada bir yıl kalıp ticaret yapacağız ve para kazanacağız» diyen sizler, yarın ne olacağını bilmiyorsunuz. Yaşamınız nedir ki? Kısa bir süre görünen ve sonra kaybolan bir buğu gibisiniz.

 

Luka 6: 24 Ama vay halinize, ey zenginler, tesellinizi almış bulunuyorsunuz!

5:1 Dinleyin şimdi ey zenginler, başınıza gelecek felaketlerden ötürü feryat ederek ağlayın.

 

Matta 6:19 Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. 20Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar. 21Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacak.

Matta 6:24 «Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı'ya, hem de paraya kulluk edemezsiniz.

Yakup 5:2Varlığınız çürüdü, giysileriniz güve yeniği oldu. 3 Altınınız, gümüşünüz pas tuttu. Onların pası size karşı tanıklıkta bulunacak ve etinizi ateş gibi yiyecek. Çağın sonunu belgeleyen şu günlerde varlık topladınız.

 

Matta 5:33 «Yine atalarımıza, `Yalan yere ant içme, ama Rab'be içtiğin antları tut' denildiğini duydunuz. 34-35Oysa ben size diyorum ki, hiç ant içmeyin, ne gök üzerine çünkü orası Tanrı'nın tahtıdır; ne yer üzerine çünkü orası O'nun ayaklarının basamağıdır; ne de Kudüs üzerine çünkü orası Büyük Kral'ın kentidir. 36Başınızın üzerine de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak ya da kara edemezsiniz. 37`Evet'iniz evet, `hayır'ınız hayır olsun. Bundan fazlası Şeytan'dandır.

Yakup 5.12 Kardeşlerim, öncelikle şunu söyleyeyim, ne gök üzerine, ne yer üzerine, ne de başka bir şey üzerine yemin edin. `Evet'iniz evet, `hayır'ınız hayır olsun ki, yargıya uğramayasınız.

 

Markos 6: 6 İsa, çevredeki köyleri dolaşıp ders veriyordu. 7On iki öğrencisini yanına çağırdı ve onları ikişer ikişer halk arasına göndermeye başladı. Onlara, kötü ruhları kovma yetkisini verdi.

Markos 6:12Böylece öğrenciler yola çıkıp insanları tövbeye çağırmaya başladılar. 13Birçok cin kovdular; birçok hastayı, üzerlerine yağ sürerek iyileştirdiler.

Yakup 5:14 İçinizden biri hasta mı? Kilise topluluğunun İhtiyarları'nıa çağırsın. Rab'bin adıyla yağ sürdükten sonra onun için dua etsinler.

 

IV.7) Yakup’un Eski Ahitten Öğretisi

Diğer yandan Yakup Mektubu Yahudi bir kültürden gelen bir kimse tarafından yazılmış olduğu çok açıktır. Çünkü Süleyman’ın Meselleri gibi yaygın bilinen sözler Yakup Mektubunda yer alır bulunur:

Yakup 1:5 Sizden birinin bilgelikte eksiği varsa, herkese cömertçe, azarlamadan veren Tanrı'dan istesin; Tanrı ona verecektir.

Süleymanın Meselleri 2:6 Çünkü bilgeliğin kaynağı RAB'dir.

O'nun ağzından bilgi ve anlayış çıkar.

 

Yakup 1:11 Güneş yakıcı sıcağıyla doğar ve otu kurutur. Otun çiçeği düşer, görünüşünün güzelliği yok olur. Zengin adam da aynı şekilde kendi uğraşları içinde solacaktır.

İşaya 40: 6 Ses, "İlan et" diyor.

"Neyi ilan edeyim?" diye soruyorum[i].

"İnsan soyu ot gibidir,

Bütün vefası kır çiçeği gibidir.

7 RAB'bin soluğu esince üzerlerine,

Ot kurur, çiçek solar.

Gerçekten de halk ot gibidir.

8 Ot kurur, çiçek solar,

Ama Tanrımız'ın sözü sonsuza dek durur.

 

Yakup 1:15 Sonra arzu gebe kalınca günah doğurur. Günah olgunlaşınca da ölüm getirir.

Mezmur 7: 14 İşte kötü insan fesat sancıları çekiyor,

Kötülüğe gebe kalmış,

Yalan doğuruyor.

Eyüp 15: 35 Sıkıntıya gebe kalıp kötülük doğururlar,

İçleri yalan doludur."

 

Yakup 1:26 Kendini dindar sanıp da dilini dizginlemeyen kişi kendini aldatır. Böylesinin dindarlığı boştur.

Mezmur 34 11 Gelin, ey çocuklar, dinleyin beni:

Size RAB korkusunu öğreteyim.

12 Kim yaşamı seviyorsa,

İyi günler görmek istiyorsa,

13 Dilini kötülükten,

Dudaklarını yalandan sakınsın.

14 Vazgeçin kötülükten, iyilik yapın;

Barış için çalışın, barışın ardından koşun.

 

Yakup 1:27 Baba Tanrı'nın gözünde temiz ve kusursuz olan dindarlık kişinin, öksüzlerle dulları sıkıntılı durumlarında ziyaret etmesi ve kendini dünyanın lekelemesinden korumasıdır.

İşaya 1: 17 İyilik etmeyi öğrenin,

Adaleti gözetin, zorbayı yola getirin,

Öksüzün hakkını verin,

Dul kadını savunun."

23 Yöneticileri asilerle hırsızların işbirlikçisi;

Hepsi rüşveti seviyor, armağan peşine düşmüş.

Öksüzün hakkını vermiyor,

Dul kadının davasını görmüyorlar.

 

Yakup 2:8 «Komşunu kendin gibi sev» diyen Kutsal Yazı'ya uyarak Kralımız Tanrı'nın Yasasını gerçekten yerine getiriyorsanız, iyi ediyorsunuz.

Levililer 19:18  Öç almayacaksın. Halkından birine kin beslemeyeceksin. Komşunu kendin kadar seveceksin. RAB benim.

 

Yakup 2:9 Ama insanlar arasında ayrım yaparsanız, günah işlemiş olursunuz; Yasa tarafından, Yasa'yı çiğneyenler olarak suçlu bulunursunuz.

Tesniye 1:17  Yargılarken kimseyi kayırmayın; küçüğe de, büyüğe de aynı gözle bakın. Hiç kimseden korkmayın. Yargı Tanrı'ya özgüdür. Çözemeyeceğiniz bir sorun olursa bana getirin, ben gerekeni yaparım.'

 

Yakup 2:13 Çünkü yargı, merhamet göstermemiş olana karşı merhametsizdir. Merhamet, yargıya galip gelir.

Süleymanın Meselleri 21:13 Yoksulun feryadına kulağını tıkayanın

Feryadına yanıt verilmeyecektir.

 

Yakup 2: 19 Sen, Tanrı'nın bir olduğuna inanıyorsun, iyi ediyorsun. Cinler bile buna inanıyor ve titriyorlar!

Tesniye 6: 4 "Kulak ver, ey İsrail! Yahve Tanrımız'dır, O tektir.

 

Yakup 3:13Aranızda bilge ve anlayışlı olan kim? Olumlu yaşayışıyla, bilgelikten doğan alçakgönüllülükle iyi eylemlerini göstersin. 14Ama yüreğinizde kin, kıskançlık ve bencillik varsa övünmeyin, gerçeği inkâr etmeyin. 15Böyle bir bilgelik, gökten inen değil, dünyadan, benlikten, cinlerden gelen bir bilgeliktir. 16Çünkü nerede kıskançlık ve bencillik varsa, orada karışıklık ve her tür kötülük vardır. 17Ama gökten inen bilgelik her şeyden önce paktır, sonra barışçıl, yumuşak ve uysaldır. Merhamet ve iyi meyvelerle doludur. Kayırıcılığı ve ikiyüzlülüğü yoktur.

Süleymanın Meselleri 1: 2 Bu özdeyişler, bilgeliğe ve terbiyeye ulaşmak,

Akıllıca sözleri anlamak,

3 Başarıya götüren terbiyeyi edinip

Doğru, haklı ve adil olanı yapmak,

4 Saf kişiyi ihtiyatlı,

Genç adamı bilgili ve sağgörülü kılmak içindir.

Süleymanın Meselleri 2.10 Çünkü yüreğin bilgelikle dolacak,

Zevk alacaksın bilgiden.

11 Sağgörü sana bekçilik edecek,

Ve akıl seni koruyacak.

12 Bunlar seni kötü yoldan,

Ahlaksızın sözlerinden kurtaracak.

13 Onlar ki karanlık yollarda yürümek için

Doğru yoldan ayrılırlar.

14 Kötülük yapmaktan hoşlanır,

Zevk alırlar kötülüğün aşırısından.

15 Yolları dolambaçlı,

Yaşayışları çarpıktır.

Süleymanın Meselleri 4:5 Bilgeliği ve aklı sahiplen,

Söylediklerimi unutma, onlardan sapma.

6 Bilgelikten ayrılma, o seni korur.

Sev onu, seni gözetir.

7 Bilgeliğe ilk adım onu sahiplenmektir.

Bütün servetine mal olsa da akla sahip çık.

8 Onu el üstünde tut, o da seni yüceltecek,

Ona sarılırsan seni onurlandıracak.

9 Başına zarif bir çelenk,

Görkemli bir taç giydirecektir.

Süleymanın Meselleri 9:10 RAB korkusudur bilgeliğin temeli.

Akıl Kutsal Olan'ı tanımaktır.

11 Benim sayemde günlerin çoğalacak,

Ömrüne yıllar katılacak.

12 Bilgeysen, bilgeliğinin yararı sanadır,

Alaycı olursan acısını yalnız sen çekersin.

 

Yakup 3:2 Çünkü hepimiz çok hata yaparız. Eğer bir kimse sözleriyle hiç hata yapmazsa, bütün bedenini de dizginleyebilen yetkin bir kişidir.

Süleymanın Meselleri 10:19 Çok konuşanın günahı eksik olmaz,

Sağduyulu kişiyse dilini tutar.

I.Krallar 8: 46 "Sana karşı günah işlediklerinde - günah işlemeyen tek kişi yoktur- sen öfkelenip onları yakın ya da uzak bir ülkeye tutsak olarak götürecek düşmanlarının eline teslim edersen,

 

Yakup 3:6 Dil de bir ateş, bedenimizin üyeleri arasında bir kötülük dünyasıdır. Bütün varlığımızı kirletir. Cehennemden alevlenmiş olarak yaşamımızın gidişini alevlendirir.

Süleymanın Meselleri 16:27 Alçaklar başkalarına kötülük tasarlar,

Konuşmaları kavurucu ateş gibidir.

Mezmur 120: 2 Ya RAB, kurtar canımı yalancı dudaklardan,

Aldatıcı dillerden!

3 Ey aldatıcı dil,

RAB ne verecek sana,

Daha ne verecek?

4 Yiğidin sivri oklarıyla

Retem çalısından alevli korlar!

 

Yakup 3:8 Ama dili hiçbir insan evcilleştiremez. Dil, öldürücü zehirle dolu, dinmeyen bir kötülüktür (Romalılar 3:13-14).

Mezmur 58: 3 Kötüler daha ana rahmindeyken yoldan çıkar,

Doğdu doğalı yalan söyleyerek sapar.

4 Zehirleri yılan zehiri gibidir.

Kulakları tıkalı bir kobrayı andırırlar,

Mezmur 140: 2 Onlar yüreklerinde kötülük tasarlar,

Savaşı sürekli körükler,

3 Yılan gibi dillerini bilerler,

Engerek zehiri var dudaklarının altında.

 

Yakup 3:18 Barış içinde eken barış yapıcıları doğruluk ürününü biçerler.

Süleymanın Meselleri 11:18 Kötü kişinin kazancı aldatıcıdır,

Doğruluk ekenin ödülüyse güvenlidir.

İşaya 32: 17 Doğruluğun ürünü esenlik,

Sonucu, sürekli huzur ve güven olacaktır.

 

Yakup 4:6 Yine de bize daha çok lütfeder. Bu nedenle Yazı şöyle diyor:

«Tanrı kibirlilere karşıdır,

ama alçakgönüllülere lütfeder.»

Süleymanın Meselleri 3:34 RAB alaycılarla alay eder,

Ama alçakgönüllülere lütfeder.

 

Yakup 4:8 Tanrı'ya yaklaşın, O da size yaklaşacaktır. Ey günahkârlar, ellerinizi günahtan temizleyin. Ey kararsızlar, yüreklerinizi paklayın.

İşaya 1:16 Yıkanıp temizlenin,

Kötülük yaptığınızı gözüm görmesin,

Kötülük etmekten vazgeçin.

 

Yakup 4:11Kardeşlerim, birbirinizi yermeyin. Kardeşini yeren ya da kardeşini yargılayan kimse, Yasa'yı yermiş ve Yasa'yı yargılamış olur. Ama Yasa'yı yargılarsan, Yasa'nın uygulayıcısı değil, yargılayıcısı olmuş olursun.

Süleymanın Meselleri 6:16 RAB'bin nefret ettiği altı şey,

İğrendiği yedi şey vardır:

17 Gururlu gözler,

Yalancı dil,

Suçsuz kanı döken eller,

18 Düzenbaz yürek,

2 Kötülüğe seğirten ayaklar,

19 Yalan soluyan yalancı tanık

Ve kardeşler arasında çekişme yaratan kişi.

 

Yakup 4.13‑14Dinleyin şimdi, «Bugün ya da yarın filan kente gideceğiz, orada bir yıl kalıp ticaret yapacağız ve para kazanacağız» diyen sizler, yarın ne olacağını bilmiyorsunuz. Yaşamınız nedir ki? Kısa bir süre görünen ve sonra kaybolan bir buğu gibisiniz.

Süleymanın Meselleri 27:1 Yarınla övünme,

Çünkü ne getireceğini bilemezsin.

 

Yakup 1:18 O, yarattıklarının bir anlamda ilk meyveleri olmamız için bizi, kendi isteği uyarınca, gerçeğin bildirisiyle yaşama kavuşturdu.

Yakup Mektubunun okuyucuları İsa Mesih’e Rab ve Kurtarıcı olarak o dönemin ilk iman eden kimseleriydi. Yakup, okuyucularını Kutsal Yasadan iyi bildikleri ve Rab’be tapınmayı ima eden ilk ürün ile mukayese etmektedir. Çünkü ilk ürün Rab’be sunulurdu.[37]

 

IV.8) Yoksullar (2:2-7) ve Zenginler (5:1-6)

Yakup 2:1-13 ayetlerinde Yakup özellikle zenginlere karşı fakirlere yönelik ayrım yapılmasını eleştirdiğinde insanlar arasında her hangi bir şekilde ayrım yapmaya karşı çıkar:

Yakup 2:5 Dinleyin, sevgili kardeşlerim: Tanrı, bu dünyada yoksul olanları imanda zenginleşmek ve kendisini sevenlere vaat ettiği egemenliğin mirasçıları olmak üzere seçmedi mi?

Yakup Mektubunda Eski Ahitteki Tanrı’nın fakirlere olan ilginin aynısını görmekteyiz. Bu ilgiyi dört başlık altında toplayabiliriz:

IV.8.a-) Tanrı’nın fakirlere (ezilmiş kimselere, toplum dışına itilmiş kimselere, dullara, yetimlere, gurbette olanlara) ilgisini:

Yakup 2:5 Dinleyin, sevgili kardeşlerim: Tanrı, bu dünyada yoksul olanları imanda zenginleşmek ve kendisini sevenlere vaat ettiği egemenliğin mirasçıları olmak üzere seçmedi mi?[38]

Mezmur 68: 5 Kutsal konutundaki Tanrı,

Öksüzlerin babası, dul kadınların savunucusudur.

6 Tanrı kimsesizlere ev verir,

Tutsakları özgürlüğe ve gönence kavuşturur,

Ama başkaldıranlar kurak yerde oturur.

Tesniye 10:17 Çünkü Tanrınız Yahve, tanrıların Tanrısı, rablerin Rabbi'dir. O kimseyi kayırmayan, rüşvet almayan, ulu, güçlü, heybetli Tanrı'dır. 18 Öksüzlerin, dul kadınların hakkını gözetir. Yabancıları sever, onlara yiyecek, giyecek sağlar.

 

IV.8.b-) Tanrı kendi halkından bu yoksul kimselere ilgi göstermesini bekliyor:

Tesniye 10:19 Siz de yabancıları seveceksiniz. Çünkü Mısır'da siz de yabancıydınız.

Amos 2:6 RAB şöyle diyor:

"İsraillilerin cezasını kaldırmayacağım,

Çünkü günah üstüne günah işlediler;

Doğruyu para için,

Yoksulu bir çift çarık için sattılar.

7 Onlar ki,

Yoksulun başını toz toprak içinde çiğner

Ve mazlumun hakkını bir yana iterler.

Baba oğul aynı kızla yatarak

Kutsal adımı kirletirler.

 

Yakup 1:27 ayeti aynı yaklaşım içindedir:

Baba Tanrı'nın gözünde temiz ve kusursuz olan dindarlık kişinin, öksüzlerle dulları sıkıntılı durumlarında ziyaret etmesi ve kendini dünyanın lekelemesinden korumasıdır.

 

IV.8.c-) Genellikle fakir ve doğru kimseler ihtiyaçları olan yardım için Tanrı’ya daha çok bakarlar. Bu yüzden onalar duaları ile Tanrı’dan lütuf bekler:

Mezmur 40:17 Bense mazlum ve yoksulum,

Düşün beni, ya Rab.

Yardımcım ve kurtarıcım sensin,

Geç kalma, ey Tanrım![39]

 

Yakup Mektubu fakir kimselere bir gün Mesih’in onları kurtarmak için geri döneceğini hatırlatır ve onları kurtarışı için Mesih’e güvenmeye teşvik eder. Yakup 5:7-11 ayetleri arasında bu yaklaşımı görmekteyiz:

7Öyleyse kardeşler, Rab'bin gelişine dek sabredin. Bakın, çiftçi ilk ve son yağmurları alıncaya dek toprağın değerli ürününü nasıl sabırla bekliyor! 8Siz de sabredin. Yüreklerinizi güçlendirin. Çünkü Rab'bin gelişi yakındır. 9Kardeşler, yargılanmamak için birbirinize karşı homurdanmayın. İşte, Yargıç kapının önünde duruyor. 10Kardeşler, Rab'bin adıyla konuşmuş olan peygamberleri sıkıntılarda sabır örneği olarak alın. 11Sıkıntıya dayanmış olanları mutlu sayarız. Eyüp'ün nasıl dayandığını duydunuz. Rab'bin en sonunda onun için neler yaptığını bilirsiniz. Rab çok şefkatli ve merhametlidir.

 

IV.8.d-) Eski Ahitte güç ve servetlerini doğru kimselere karşı kullanan kötü kimseler lanetlenmiştir. Fakat sadece zengin olmaktan dolayı zenginler lanetlenmez.

Mezmur 73: 3 Çünkü kötülerin gönencini gördükçe,

Küstahları kıskanıyordum.

4 Onlar acı nedir bilmezler,

Bedenleri sağlıklı ve semizdir.

5 Başkalarının derdini bilmez,

Onlar gibi çile çekmezler.

6 Bu yüzden gurur onların gerdanlığı,

Zorbalık onları örten bir giysi gibidir.

7 Şişmanlıktan gözleri dışarı fırlar,

İçleri kötülük kazanı gibi kaynar.

8 İnsanlarla eğlenir, kötü niyetle konuşur,

Tepeden bakar, baskıyla tehdit ederler.

9 Göklere karşı ağızlarını açarlar,

Boş sözleri yeryüzünü dolaşır.

18 Gerçekten onları kaygan yere koyuyor,

Yıkıma sürüklüyorsun.

Boş sözleri yeryüzünü dolaşır.

Gerçekten onları kaygan yere koyuyor,

Yıkıma sürüklüyorsun.

19 Nasıl da bir anda yok oluyor,

Siliniveriyorlar dehşet içinde!

20 Uyanan birisi için rüya nasılsa,

Sen de uyanınca, ya Rab,

Hor göreceksin onların görüntüsünü.

 

Yakup 5:2-6 ayetlerinde aynı yaklaşımı görmekteyiz:

2‑4Toplandığınız yere altın yüzüklü, şık giyimli bir adamla kirli giysiler içinde yoksul bir adam geldiğinde, şık giyimli adama ilgiyle, «Sen buraya, iyi yere otur», yoksula da «Sen orada dur», ya da «Ayaklarımın dibine otur» derseniz, aranızda ayrım yapmış, kötü niyetli yargıçlar olmuş olmuyor musunuz? 6Ama siz yoksulun onurunu kırdınız. Sizi sömüren zenginler değil mi? Sizi mahkemelere sürükleyen onlar değil mi?

 

Diğer yandan Tanrı’nın zengin yada yoksul ayrımcılığına karşı olduğunu hatırlamamız gerekir:

Çıkış 23:2 "Kötülük yapan kalabalığı izlemeyeceksiniz. Bir davada

çoğunluktan yana konuşarak adaleti saptırmayacaksınız.

3 Duruşmada yoksulu kayırmayacaksınız.

Süleymanın Meselleri 22:2 Zenginle yoksulun ortak yönü şu:

Her ikisini de RAB yarattı.

Eyüp 34:18 Krallara, 'Değersizsiniz',

Soylulara, 'Kötüsünüz' diyen,

19Önderlere ayrıcalık tanımayan,

Zengini yoksuldan çok önemsemeyen O değil mi?

Çünkü hepsi O'nun ellerinin işidir.

 

Yakup insanların davranışlarında ayrım olmasını istemiyor. Çünkü bizler insanlar arasında ayrım yaparsak

- kötü düşünceli yargıçlar olmaktayız,

- Tanrı bu fakir kimseleri imanda zenginleştirmek istemiştir,

- Tanrı bu fakir kimseleri egemenliğin mirasçısı olarak seçmiştir,

- kaldı ki ayrım yaptıkları zengin kimseler onları mahkemeye sürükleyen kimselerdir,

- bu ayrım yaptıkları zengin kimseler küfreden kimselerdendir.

Yakup, yoksul olan ama imanda zengin olan kimselerden öğrenmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Çünkü bizler kardeşlerimizi yerdiğimiz yada yargıladığımız zaman aslında Yasa’nın UYGULAYICISI değil, YARGILAYICISI oluyoruz (4:11).[40]

 

Yakup’un zengin[41] kimselere ilişkin sözleri oldukça ciddi bir azarlamadır.Yakup’un hitap ettiği zengin kimseler o dönemin Hristiyan olarak tanınmış zenginleriydi. Ancak Yakup bu kimselerin çoğunlukla servetlerinin kaynağında doğru kazanç olmadığı fikrindedir (5.4). Böyle bir kazanç ile zengin olan kimseler gelecekte karşılaşacakları korkunç durumdan dolayı şimdiden üzüntü duymalıdırlar (5:1). Çünkü bu dünyada güven duydukları zenginlikleri geçicidir (5:2-3). Tanrı’nın zenginlerden yoksullara karşı Mesihsel bir hizmet istediği unutulmamalıdır.[42] Mesih’in dirilişinden sonraki günleri tanımlayan son günler ifadesi Mesih’in tekrar geleceğini işaret etmek için kullanılmıştır (5:3). Öyleyse Hristiyanlar nasıl olurda son günler içinde yaşarken ilgileri veya vakitleri bu denli dünyasal değerlere odaklanabilir? Adaletsiz yoldan elde edilen kazancın öcünü Tanrı bir gün alacaktır?[43]

 

Yakup adaletsiz zengin ve mağdur olan fakir ayrımına dikkat çekerken dayandığı en önemli temel Tanrı’nın kendi halkına fakirlere merhametli olmayı emretmesidir.[44] Bundan başka şunları söyleyebiliriz:

- Tanrı ve Tanrı'nın Mesih'inin fakirlere, muhtaç olan kimselere yönelik ilgisi vardır:

Tesniye 10:18, I.Samuel 2:7-8, Eyüp 5:15, Mezmur 68:10; 72:13; 113:7; 140:12, 146:9 İşaya 11:4.

 

- Fakirlere yardım eden insanlar Tanrı’nın gözünde doğru insanlardır:

Mezmur 112:9, Süleymanın Meselleri 14:21; 14:31; 19:17; 22:9; 28:27; 29:7; 31:20, İşaya 58:7.

 

- Fakirleri küçük gören, alay eden veya onları ezen kimselere Tanrı gazap ve yargısını gönderecektir:

Süleymanın Meselleri 17:5; 21:13; 22:16, İşaya 3:14; İşaya 3:15; 10:2, Yeremya 2:34; 5:28, Hezekiel 16:49; 18:12; 18:17; 22:29, Amos 4:1; Amos 5:11; Amos 5:12.

 

Tanrı neden fakirlere özel bir ilgi duyuyor? Gerçekte fakirler ihtiyaçları için Tanrı'ya daha fazla bağımlılık duymalarına rağmen fakir olmak insanları daha kutsal yapmıyor. Fakat zengin olmak ta doğru kimse olmak anlamına gelmiyor.

I.Korintliler 1:26 Kardeşlerim, aldığınız çağrıyı düşünün. Birçoğunuz insan ölçülerine göre bilge, güçlü ya da soylu kişiler değildiniz. 27 Ama Tanrı, bilgeleri utandırmak için dünyanın saçma saydıklarını, güçlüleri utandırmak için de dünyanın zayıf saydıklarını seçti.28 Tanrı, dünyanın önemli gördüklerini hiçe indirmek için, dünyanın önemsiz, soysuz ve değersiz gördüklerini seçti.

 

Pavlus burada dünyanın önemsiz, soysuz, değersiz saydığı kimselere Tanrı'nın nasıl lütuf gösterdiğini vurguluyor. Çünkü Ferisi inanış biçiminde zenginliğin bir bereket olduğu ve bu yüzden zengin kimselerin doğru kimseler olduğu anlayışı güçlü bir şekilde hakimdi. Ancak zengin kimseler kendi varlıklarına güvenip diledikleri her şeyi yaparlarken fakir insanlar her açıdan ihtiyaçları için Tanrı'ya bağımlılık duymaya daha yakın kimselerdi. Bu dünyanın zengin, akıllı ve güçlü insanları yaptıkları şeylerde insanlardan onur almaktadır. Fakat fakir insanların toplumdan övgü veya beğeni alabilecek bir şeyleri yoktur. Tanrı dünyanın önemsiz, soysuz, değersiz saydığı kimselere lütfunu gösterdiğinde ise bütün övgü ve yüceliği insan değil de Tanrı'nın kendisi almaktadır.

 

Bu sebepten fakir insanlar Tanrı tarafından Kendisine güvenmeye çağrılmışlardır. Böylece bu kimseler Tanrı'nın sağlayışı ile sevineceklerdir (1:9-10). Zenginler varlıklarının çiçekler gibi geçici olduğunu bilerek ALÇAKGÖNÜLLÜ olmaya çağrılmaktadır (1:10-11). Zengin kimseler kendilerinden yoksul kimselere daha merhametli olmaya çağrılmışlardır (2:13).

 

İLAVE BÖLÜM-I

 

Heidelberg İlmihali:

(1-a) 62. Niçin yaptığımız iyi işler bizleri Tanrı’da doğru yapamaz yada en azından doğru sayılmamıza yardım etmez?

Çünkü Tanrı’nın sınamasından geçebilecek doğruluk tamamıyla mükemmel olmalı ve ilahi yasanın ölçülerine her şekilde uymalıdır. Bu hayatta yapabileceğimiz en iyi şey bile mükemmel değildir ve günahla lekelenmiştir.

 

 

(1-b) 63. Bu ve gelecek yaşamda Tanrı’nın ödüllendirmeyi vaat ettiği iyi işlerin bir şey kazanmayacağını nasıl söyleyebilirsiniz?

Ödül kazanılmamıştır, o lütfun bir armağanıdır.

 

(1-c) 64. Fakat bu öğretiş insanları umursamaz (ilgisiz) ve kötü yapmıyor mu?

Hayır. Gerçek imanla Mesih’e aşılanmışlarından şükran meyveleri çıkmaması

imkansızdır.

 

(1-d) 86. Günahlarımızın ıstıraplarından Tanrı’nın lütfuyla yalnızca Mesih aracılığı ile kurtulup bunları kendimiz kazanmadığımız halde neden hala iyi işler yapmak zorundayız?

Tabi ki, Mesih bizlerin kefaretini kanıyla ödedi. Biz iyi işler yapıyoruz çünkü bizim için yaptığı her şey için1 bütün yaşamımızla Tanrı’ya olan şükranımızı gösterebilelim diye ve bizim aracılığımızla övülsün diye Mesih Ruh’uyla bizleri kendi benzerliğine dönüştürmek üzere yeniliyor.

 

İmanın meyveleriyle imanımızdan emin olabilelim ve bizlerin Tanrısal yaşayışı ile komşularımız Mesih’e kazanılabilsin diye bizler iyi işler yapıyoruz

 

(1-e) 91. Yaptığımız iyi işler nelerdir?

Yalnızca gerçek imandan doğan Tanrı’nın yasasına uygun ve O’nun görkemi için yapılan doğru olduğunu düşündüğümüz yada insan geleneklerinin oluşturduğunu temel almayan işler iyi işlerdir.

 

Westminster İnanç Açıklaması:

BÖLÜM XVI / İyi İşler

(1-f) I. İyi işler yalnızca Tanrı’nın kutsal Sözünde açıklanan işlerdir, Sözün onaylamadığı, insanlarca ortaya çıkarılmış, kör bir heyecanla ya da iyi niyet gösterisi şeklinde olanlar değildir.

 

(1-g) II. Bu iyi işler, Tanrı’nın buyruklarına itaat etmek amacıyla yapılırsa, gerçek ve yaşayan bir imanın meyvelerini ve kanıtlarını oluştururlar: İmanlılar bu işler aracılığıyla şükranlarını gösterir, güvencelerini güçlendirir, kardeşlerini bina eder, müjdenin gerçeğini çekici kılarlar, düşmanlarının ağzını kapatırlar ve Tanrı’nın önceden hazırladığı iyi işleri yapmak üzere Mesih İsa’da yaratılmış olan bu kişiler Tanrı’yı yüceltirler, ve bu kutsallık meyvelerine sahip olarak en sonunda sonsuz yaşama kavuşurlar.

 

(1-h) III. İyi işler yapma yetileri kendilerinden değil, Mesih’in Ruhundan kaynaklanmaktadır. Ve bunları yapmak üzere yeterli kılınmaları için, önceden almış oldukları lütufların yanı sıra  Tanrı’yı hoşnut eden şeyleri arzulamak ve yapmaları için aynı Kutsal Ruh’un Kendisinin onların içinde çalışması gerekmektedir: Ancak Ruh’un işleyişi dışında herhangi bir sorumluluğu yerine getirmeleri gerekmiyormuş gibi ihmalkar olmamalıdırlar; tersine içlerinde bulunan Tanrı lütfunu alevlendirmede itinalı olmalıdırlar.

 

(1-i) IV. Bu hayatta itaatin en yüksek derecelerine ulaşmış olan insanlar bile, Tanrı'nın istediklerinden çok daha fazlasını yapmakta yetersiz kalırlar. Gerçekte bu kişiler, yapmakla yükümlü olduklarının büyük bir kısmını yerine getirmekte başarısızdırlar.

 

(1-j) V. Gelecekte açıklanacak olan görkem ile iyi işler arasındaki büyük oransızlıktan ve Tanrı’yla bizim aramızdaki büyük ayrılıktan (uzaklıktan) ötürü en iyi işlerimizle bile günahların bağışını ya da Tanrı’dan gelen sonsuz yaşamı kazanamayız ve bunlar aracılığıyla ne her hangi bir kazanç sağlayabilir ne de önceki günahlarımızın hakkettiği bedeli tatmin edebiliriz, ancak yapabildiğimiz her şeyi yerine getirdiğimizde bile yalnızca bizden zaten istenmiş olan yükümlülükleri yerine getirmiş oluruz ve yine değersiz hizmetkarlar olarak kalırız: bunlar iyi olduklarından O’nun Ruhu’ndan çıkarlar; fakat bunlar bizim tarafımızdan yapıldıklarından ötürü lekelidirler ve Tanrı yargısının şiddetine dayanamayacak kadar zayıflık ve yetersizlikle karışık durumdadırlar.

 

(1-k) VI. Bu nedenle, imanlılar Mesih aracılığıyla kabul edildiklerinden, iyi işleri de O’nda kabul edilir; ancak bu, onların şimdiki yaşamda Tanrı’nın gözünde tamamıyla suçlanamayacak ve reddedilemeyecek konumda oldukları için değildir; fakat her ne kadar birçok zayıflık ve eksikliklerle dolu olsa da içtenlikle yapılan işleri Tanrı Kendi Oğlu’nda değerlendirerek kabul etmekten ve ödüllendirmekten hoşnut olmaktadır.

 

(1-l) VII. Yeniden doğmamış olan insanlar tarafından yapılan işler, her ne kadar bunların yapılması Tanrı tarafından buyrulmuş ve hem kendilerine hem de diğerlerine fayda sağlıyor olsa da, imanla paklanmış bir yürekten çıkmadıkları; ne doğru bir tavırla, yani Söz’e uygun bir şekilde; ne de doğru bir amaç uğruna, yani Tanrı’nın yüceliği için yapılmadıklarından günahlıdırlar, ve Tanrı’yı ne hoşnut edebilir ne de kişinin Tanrı’dan herhangi bir lütfu almasını sağlayabilirler: ne var ki bu işlerin göz ardı edilmesi daha da günahlıdır ve Tanrı’yı daha fazla hoşnutsuz eder.

 

Westminster Uzun İlmihal:

(1-m) S73. İman, bir günahkarı Tanrı karşısında nasıl aklar?

C. İman sadece, her zaman için kendisiyle birlikte gelen diğer lütuflardan ya da bunun meyveleri olan iyi işlerden ötürü bir günahkarı Tanrı karşısında aklamaz, ne de sanki iman lütfu ya da bunun her hangi bir işlevi, kişinin aklanması için kişinin sayılmış değildir; ancak bu iman yalnızca günahkarın Mesih’i ve O’nun doğruluğunu kabul etmede ve

uygulamada kullandığı bir araçtır.

 

(1-n) S78. İnananlardaki kutsallaştırılmanın mükemmel olmaması nereden kaynaklanır?

C. İnananlardaki kutsallaştırılmanın mükemmel olmaması, her kısımlarında halen varlığını sürdüren günah kalıntılarından ve benliğin ruha karşıt olan daimi arzularından kaynaklanır; böylece inananlar çoğu zaman ayartılara yenilerek bir çok günaha düşerler, ruhsal hizmetlerinde engellenirler, ve en iyi işleri bile Tanrı’nın önünde mükemmellikten yoksun ve kirlidir.

 

 

İLAVE BÖLÜM-II

 

A-)

Heidelberg İlmihali 28

Tanrı’nın yaratılış ve sağlayış bilgisi bize nasıl yardım eder.

Bir şeyler bize karşı gittiği zamanlarda sabırlı,6 bir şeyler iyi gittiğinde şükran dolu7 [olur] ve gelecek için sevgisinden bizi hiçbir şeyin ayıramayacağı sadık Tanrı ve Babamızda emin olabiliriz. Bütün yaratılış tamamıyla O’nun elindedir, O’nun isteği olmaksızın bir şey kımıldayamaz, yerinden oynatılamaz

 

B-)

Heidelberg İlmihali 117

Tanrı bizleri dinlemek için nasıl dua etmemizi ister?

(Tanrı’nın duymaktan hoşnut olduğu dua)

İlk önce, başka bir Tanrı’ya değil, kendisini sözünde açıklayan tek gerçek Tanrı’ya istememizi emrettiği şeyleri istemek için yürekten dua etmeliyiz.

İkinci olarak, ihtiyacımızı ve sefaletimizi bilerek, hiçbir şeyi saklamadan ve O’nun görkemli varlığının önünde kendimizi alçaltmalıyız.

 

Üçüncü olarak, layık olmadığımız halde kendi sözünde vaat ettiği üzere Rabbimiz İsa Mesih’ten dolayı Tanrı’nın bizlerin duasını dinlediğinden emin olarak biz bu sarsılmaz temelde durmalıyız.5

 

C-)

C-) Westminster İnanç Açıklaması XXI/3

Şükranla birlikte sunulan dua, dini tapınışın özel bir parçası olup, tüm insanlarca yapılması Tanrı tarafından şart koşulmuştur: ve kadul edilmesi için Oğul’un ismiyle, Ruhunun yardımıyla, O’nun iradesine uygun olarak, anlayış, saygı, alçakgönüllük, içtenlik, iman, sevgi, ve katlanışla; ve eğer sesli bir şekilde yapılıyorsa, kişi tarafından bilinen bir dilde dua edilmelidir.

 

C-) Westminster Uzun İlmihal 185

Dua ödevimiz söz konusu olduğunda Tanrı, bize nasıl bir yön vermiştir?

Tanrı’nın görkemini, kendi değersizliğimizi, ihtiyaçlarımızı, günahlarımızı kavrayarak dua etmeli, tövbekar, minnettar ve inançlı yüreklerle yaklaşmalı, anlayış, iman, içtenlik, hararet, sevgi ve dayanma gücüyle Tanrı’ya gelmeli, O’nu bekleyerek isteğine alçakgönüllülükle boyun eğmeliyiz.

 

C-) Heidelberg İlmihali 117 (ilave bölüm-II/B)

 

D-)

D-) Westminster İnanç Açıklaması V/4

Tanrı’nın sonsuz gücü, araştırılamayan bilgeliği ve sınırsız iyiliği, O’nun sağlayışında öylesine sergilenmiştir ki, bu bilgelik ve iyilik ilk düşüşe ve bundan sonraki tüm diğer insanların ve meleklerin günahlarına kadar uzanmıştır. Tanrı bunları yalnızca izin verme yoluyla değil, fakat bunları en bilge ve güçlü bir bağla desteklemiş, yahut tersine bunları kendi kutsal amaçları doğrultusunda çok yönlü bir şekilde hükmetmiş ve düzenlemiştir. Ancak bunu öyle bir şekilde yapmıştır ki bu süreç içerisinde işlenen günahlar en kutsal ve doğru olan, günahın ne yazarı olan ne de günahı onaylayan Tanrı tarafından değil, yaratık tarafından işlenmektedir.

 

E-)

E-) Westminster İnanç Açıklaması III/1

Tanrı, tüm sonsuzluktan beri  kendi isteğinin en bilge ve kutsal doğrultusunda, tüm olayların akışını değişmez bir şekilde önceden belirlemiş olmasına rağmen, ne günahın yazarıdır, ne şiddet (davranışları) yaratıkların istemine zorlanır, ne de ikincil sonuçların doğallığı ve bağımlılığı ortadan kaldırılır fakat tersine o şekilde olmaları kesinleştirilir.

 

E-) Belçika İnanç Açıklaması 13

İyi olan Tanrı,

her şeyi yarattıktan sonra,

bu yarattıklarını şansa ya da tesadüfe bırakmamıştır

onları kendi kutsal arzusuna göre

yönlendirir ve yönetir.

Bunu öyle bir şekilde yapar ki,

dünya üzerindeki hiçbir şey

O’nun sistemli düzeni dışında gerçekleşemez.

 

Bununla birlikte Tanrı,

gerçekleşen günahların ne yazarıdır

ne de bu günahlar yüzünden suçlanacak olandır.

O’nun gücü ve iyiliği o kadar yüce ve kavranılamayandır ki,

cinler ve kötü insanlar adil olmayan işler yaparken bile

Tanrı tüm bu işlerini en mükemmel ve adil bir biçimde

düzenler ve uygular.

 

Uygunsuz bir merak ile

Tanrı’nın insan anlayışını ve

bizim kavrama yeteneğimizi aşan işlerini

sorgulama niyetinde değiliz.

Ancak tüm yumuşaklık ve hürmetimizle

Tanrı’nın bizden saklı olan

adil yargılarını hayranlıkla seviyoruz,

İsa Mesih’in birer öğrencileri olmakta

hoşnut ve tatmin oluyoruz,

bizlere Söz’ünde göstermiş oldukları ile yetiniyoruz

ve o sınırları aşmıyoruz.

 

Bu doktrin bizlere tarifsiz bir esenlik verir

bizlere hiçbir şeyin tesadüfi olamayacağını,

her şeyin göklerdeki lütufkar Babamızın

düzenlemelerine göre gerçekleşeceğini öğretir.

O, bizleri bir Baba şefkati ile gözetir,

tüm yaratıkları hükmü altında tutar,

Babamızın arzusu olmadıkça

ne başımızdan bir tel saç,

(ki hepsi tek tek sayılıdır)20

ne de göklerdeki küçük bir kuş

yere düşebilir.

 

Bizler bu düşünce ile huzur buluruz,

biliriz ki, Babamızın zaptı altında olan

ne cinler ne de düşmanlarımız

O’nun izni ve isteği olmadıkça

bize zarar veremez.

 

Bu yüzden

Tanrı hiçbir şeye karışmaz

ve her şeyi şansa bırakmıştır

diyen Epikürcülerin lanetli hatasını reddederiz.

 

F-)

F-) Westminster İnanç Açıklaması VI/4

Bizi iyilik yapamaz durumda, iyilik yapmaya tümüyle isteksiz ve iyiliğe tamamen karşıt, ve kötülüğün her türüne eğilimli hale getiren bu ilk bozulma, bütün gerçek günahların kaynağını oluşturmaktadır.

 

F-) Westminster İnanç Açıklaması IX/1

Tanrı insanın iradesini doğal bir özgürlük ile donatmıştı. Bu özgürlük ne baskı altındadır ne de iyilik ya da kötülük yapmak üzere koşullanmıştır.

 

F-) Westminster Uzun İlmihal 25

İnsanın içine düşmüş olduğu günahlılık konumu neyi içerir?

İnsanın içine düşmüş olduğu günahlılık konumu, Adem’in ilk günahının suçluluğunu, içinde yaratılmış olduğu doğruluğun yitirilmesini, doğasının bozulmasını, ve böylece sürekli olarak iyilik yapamaz durumda, iyilik yapmaya tümüyle isteksiz ve iyiliğe tamamen karşıt, ve kötülüğün her türüne eğilimli hale gelmesini içerir; ki buna genel olarak Özgün Günah denir, ve tüm suçlar buradan kaynaklanır.

 

F-) Westminster Uzun İlmihal 151

Bazı günahları diğerlerinden daha kötü yapan nedir?

1.Kişiler: olgun yaşta olanların, daha fazla lütfa, üstün hizmetlere, armağanlara, konumlara, ve mesleklere sahip olanların, başkalarına kılavuzluk ve önderlik edenlerin günahları daha büyüktür.

2. Taraflar: Doğrudan doğruya Tanrı’ya, O’nun sıfatlarına ve tapınmaya, Mesih’e ve O’nun lütfuna, Kutsal Ruh’a, O’nun tanıklığına ve işlerine, üzerimizde bulunan yetkililere kutsallara, özellikle zayıf olan kardeşlere, onların canlarına ya da başkalarına ve herkesin yararına karşı işlenen günahlar daha kötüdür.

3. İşlenen suçun doğasına ve niteliğine göre Tanrı’nın yasasının açıkça belirtilen hükümlerine karşı gelen, birçok buyruğu çiğneyen, başka birçok günaha yol açan, yalınızca yürekte kalmayıp sözlere ve eylemlere dökülen, başkalarını rezil eden ve tamiri mümkün olmayan, günahlar daha kötüdür. Tanrı’nın bize ulaştığı aracılara, merhametlere, hükümlere, droğanın ışığına, vicdanın yargısına, azarlamaya, kilisenin disiplinine, kanuni yaptırımlara karşı işlenen günahlar da böyledir. Dualarımızı, amaçlarımızı, vaatlerimizi, yeminlerimizi, antlaşmalarımızı ve Tanrı’ya verdiğimiz sözleri çiğneyerek işlenen günahlar daha kötüdür. Bütün bunlar bilerek, isteyerek, küstahlıkla, övünerek, kibirlenerek, zalimce, sıkça, inatla, zevkle, süreklilikle işlendiğinde ve tövbeden sonra da bunlara dönüldüğünde daha kötü olurlar.

4. Günahların yarattığı kötülük, zamana ve yere göre değişir. Bu kötülükler Rab’bin gününde ya da başka tapınma zamanlarında, ya da bunları engelleyebilecek başka zamanlardan hemen önce  ya da sonra halkın ve başkalarının önünde işlendiğinde onların da kışkırtılmasına ve kirlenmesine neden olur.

 

F-) Westminster Uzun İlmihal 195

Altıncı ricada ne için dua ediyoruz?

Altıncı ricada (Ayartılmamıza izin verme. Kötü olandan bizi kurtar), en bilge, doğru ve lütufkar olan Tanrı’nın, kendi isteği, kutsal ve adil amaçları uğruna her şeyi düzenlediğini kabul ediyoruz. Bu yüzden ayartılar tarafından sadırıya uğrayabilir ve tutsak alınabiliriz. Şeytan, dünya ve benlik bizi etkisiz kılmak ve tuzağa düşürmek için hazır beklemektedir. Bu yüzden, günahlarımız bağışlandıktan sonra bile, düşkünlüğümüz, zayıflığımız ve dikkatsizliğimiz nedeniyle ayartılırız ve çeşitli denenmelere maruz kalırız. Bunlara karşı direnmek için istek duymayız, başarısız oluruz ve bunların gücünün etkisi altında kalmayı hak ederiz. Dolayısıyla Tanrı’nın dünyanın üstesinden gelmesini, benliği yatıştırmasını, Şeytan’ı bağlamasını, ayartıdan kaçmak için açık bir kapı bırakmasını, lütuf vermesini, uyanık kalmamız için yardımcı olmasını, günaha düşmekten korumasını, ayartılmamız gerekiyorsa da bunun uygun zamanda yapılmasını, düşmüşsek kaldırılmayı ve iyileşmeyi, ayartı yoluyla kutsanmayı ve olgunlaşmayı, kurtuluşumuzun yetkinleştirilmesini, Şeytan’ın ayaklarımızın altına serilmesini, günahtan, ayartıdan ve tüm kötülükten sonsuza dek özgür olmayı dileriz.

 

F-) Westminster Kısa İlmihal 4

Tanrı nedir?

Tanrı, varlığında, bilgeliğinde, gücünde, kutsallığında, adalet, iyilik ve gerçekliğinde sınırsız, sonsuz ve değişmeyen bir Ruhtur.

 

G-)

G-) Westminster İnanç Açıklaması II/1

Diri ve gerçek olan, varlıkta ve yetkinlikte sınırsız ve tümüyle pak olan Ruh, gözle görülemeyen; bedeni ya da farklı kısımları olmayan, doğasında tutkularına göre farklılık göstermeyen; sınırsız, değişmeyen, ebedi, kavranılamayan, her şeye gücü yeten; en bilge, en kutsal, en özgür, en mutlak olan; her şeyi en doğru ve değişmez olan isteğine göre kendi yüceliği için yönlendiren; en sevecen, en lütufkar, en merhametli, en sabırlı olan, iyilikte ve gerçekte bol olan, günahları, suçları ve kötülükleri bağışlayan; kendisini itinayla arayanları ödüllendiren; hükümlerinde en adil ve en korkunç olan, her türlü günahtan nefret eden ve suçluyu asla haklı çıkarmayan yalnızca tek bir Tanrı vardır.

 

G-) Westminster İnanç Açıklaması III/1

Tanrı, tüm sonsuzluktan beri  kendi isteğinin en bilge ve kutsal doğrultusunda, tüm olayların akışını değişmez bir şekilde önceden belirlemiş olmasına rağmen,[45] ne günahın yazarıdır[46], ne şiddet (davranışları) yaratıkların istemine zorlanır, ne de ikincil sonuçların doğallığı ve bağımlılığı ortadan kaldırılır fakat tersine o şekilde olmaları kesinleştirilir.[47]

 

G-) Westminster İnanç Açıklaması V/4

Tanrı’nın sonsuz gücü, araştırılamayan bilgeliği ve sınırsız iyiliği, O’nun sağlayışında öylesine sergilenmiştir ki, bu bilgelik ve iyilik ilk düşüşe ve bundan sonraki tüm diğer insanların ve meleklerin günahlarına kadar uzanmıştır. Tanrı bunları yalnızca izin verme yoluyla değil, fakat bunları en bilge ve güçlü bir bağla desteklemiş, yahut tersine bunları kendi kutsal amaçları doğrultusunda çok yönlü bir şekilde hükmetmiş ve düzenlemiştir. Ancak bunu öyle bir şekilde yapmıştır ki bu süreç içerisinde işlenen günahlar en kutsal ve doğru olan, günahın ne yazarı olan ne de günahı onaylayan Tanrı tarafından değil, yaratık tarafından işlenmektedir.

 

G-) Westminster Uzun İlmihal 7

Tanrı nedir?

Tanrı, kendi içersinde ve kendi başına, varlığında, yücelikte, kutsallıkta, ve mükemmellikte ebedi; her şeye gücü yeten sonsuz, değiştirilemeyen, anlaşılamayan, heryerde var olan, herşeye gücü yeten, herşeyi bilen, en bilge, en kutsal, en adil, en merhametli ve lütufkar, katlanış gösteren, iyilik ve gerçekte bol olan bir Ruhtur.

 

G-) Westminster Kısa İlmihal 4 (ilave bölüm-II/F)

 

G-) Belçika İnanç Açıklaması 1

Tanrı dediğimiz –

ebedi,

kavranılamayan, 

gözle görülemeyen,

değişmeyen,

sınırsız,

her şeye gücü yeten,

en bilge,

en adil,

en iyi,

bütün iyiliklerin kaynağı,

tek ve ruhsal varlığın var olduğuna

yüreğimizle inanırız ve ağzımızla itiraf ederiz.

 

G-) Heidelberg İlmihali 94

İlk emirde Rab ne talep ediyor?

Kurtuluşuma karşı tehlike yaratmayı istemediğimden bütün putperest, büyücülük ve batıl inançların geleneklerinden azizlere ya da başka yaratılmışlara dua etmekten5 uzak durmalı ve kaçınmalıyım.

 

İçtenlikle yalnızca tek gerçek Tanrı’yı kabul etmeliyim, yalnızca O’na güvenmeliyim her iyi şeyi O’ndan bekleyerek alçakgönülle ve sabırla bütün kalbimle O’nu sevmeli, O’ndan korkmalı, ve saygı duymalıyım.

Kısaca, her şekilde O’nun isteğine karşı gelmek yerine her şeyden vazgeçmeliyim

 

G-) Heidelberg İlmihali 118

Tanrı bize ne için dua etmemizi emretti?

Rabbimiz olan Mesih’in bizlere öğrettiği duada olduğu gibi ruhsal ve fiziksel olarak ihtiyacımız olan her şey için.6

 

G-) Heidelberg İlmihali 125

Dördüncü istek ne demek istiyor?

Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver:

İyi olan her şeyin tek kaynağı Sen olduğun için Seni bilelim diye hepimizin fiziksel ihtiyaçlarına bak ve ne işlerimiz ve kaygılarımız ne de armağanların Senin kutsaman olmadan bizi iyi yapamaz. Yalnızca Sana güvenmemiz ve yaratıklara güvenmekten dönmemiz için bize yardım et.

 

H-)

H-) Westminster Uzun İlmihal 4

Kutsal yazıların, Tanrı sözü oldukları ne şekilde belirgindir?

Kutsal Yazılar, haşmeti ve saflığı; tüm kısımlarının birbirleriyle gösterdiği uyum; amacı, tüm yüceliği Tanrı’ya vermek olan bütünün kapsamı; ışığı ve gücüyle günahkarları ikna etmesi ve değiştirmesi, inananları kurtuluşa erişmek üzere teselli vermesi ve bina etmesiyle Tanrı sözü olduklarını ortaya koyarlar: ancak, insanın yüreğinde kutsal yazılar aracılığıyla ve kutsal yazılarla birlikte tanıklık eden yalnızca Tanrı Ruh’u tek başına kutsal yazıların Tanrı’nın sözünün kendisi olduğu konusunda insanı tam olarak ikna etme yetisine sahiptir.

 

I-)

I-) Westminster Uzun İlmihal 108

İkinci emirde şart koşulan sorumluluklar nelerdir?

İkinci emirde şart koşulan sorumluluklar, Tanrı’nın kendi sözünde düzenlediğine uygun olarak tüm dinsel tapınışı ve kuralları almak, yerine getirmek, saf ve bir bütün halinde korumak; özellikle Mesih’in isminde dua etmek ve şükran sunmak; sözü okumak, vaaz etmek ve dinlemek; sakramentleri uygulamak ve almak; kilise yönetimi ve disiplini; ve bunun hizmeti ve korunması; dinsel oruç; Tanrı’nın isminde and etmek; O’na adak adamak; tüm sahte tapınışı reddetmek, nefret etmek, ve buna karşı çıkmak; ve herkesin içinde bulundu konuma ve çağrısına uygun olarak bunu ve tüm putperestlik heykellerini ortadan kaldırmak.

 

J-)

J-) Westminster Uzun İlmihal 160

Tanrı’nın sözünün öğretildiğini iştenler ne yapmalıdır?

Tanrı’nın sözünü işitenler dikkatle dinlemeli, hazırlanmalı ve dua etmelidir. İşittiklerini Kutsal Yazılarda sınamalı, gerçeği iman, sevgi, uysallık ve zihin açıklığıyla Tanrı’nın sözünü işitir gibi almalıdır. Bunun üzerinde derin düşünmeli, öğüt almalı, yüreklerinde saklamalı ve meyvesini  hayatlarında sergilemelidir.      

 

K-)

K-) Westminster İnanç Açıklaması XIX/6

Gerçek imanlılar işler antlaşmasında olduğu gibi her ne kadar yasa altında olmasalar, bunun aracılığıyla aklanıp ya da mahkum edilmeseler de; bu yasanın diğerlerine olduğu gibi kendilerine de büyük yararı bulunmaktadır; çünkü Tanrı’nın isteğini ve onların sorumluluklarını açıklayan bir yaşam buyruğu olarak onları yönlendirir ve bu yasaya  uygun bir şekilde yürümeye bağlar; bunun aracılığıyla aynı zamanda doğalarının günahlı kirliliklerini görürler; böylece kendilerini buna göre değerlendirdiklerinde günahlılıklarının daha derin bilincine ulaşırlar, bu nedenle alçalırlar ve günahtan daha da nefret ederler, Mesih’e ve O’nun itaatinin mükemmelliğine ne denli gereksinimleri olduğunu daha açık bir şekilde görürler. Aynı şekilde yasa, günahı yasakladığından, yeniden doğmuş kişiler için de düşmüşlüklerini kontrol altına almalarında onlara fayda sağlar: içindeki tehditler, günahlarının aslında ne tür bir ceza gerektirdiğini; ve her ne kadar yasada belirtilen bu lanetlerden artık özgür olsalar da, günahın sonucu olarak bu hayatta kendilerini ne gibi güçlükler bekleyebileceklerini onlar gösterir. İçindeki  vaatler de, aynı şekilde, Tanrının itaate ne kadar değer verdiğini ve bunlara uyulması sonucu ne tür bereketler bekleyebileceklerini onlara gösterir: ancak bu, işler antlaşmasında olduğu gibi kazanılmış bir hak olarak verilmez. Dolayısıyla kişinin, yasanın teşvikine uyarak günahtan kaçınıp, iyilik  yaparak diğerlerinden farklı olması ne lütfun, ne de yasanın altında bulunduğunun bir kanıtıdır.

 

L-)

L-) Westminster İnanç Açıklaması XIX/2

Günaha düşüşten sonra bu yasa, yetkin bir doğruluk yasası olmaya devam etti; ve Tanrı tarafından Sina Dağında on emir şeklinde iki levhaya yazılı olarak verildi: İlk dört emir Tanrı’ya karşı, geri kalan altı emir ise insana karşı olan sorumluluklarımızı içeriyordu.

 

L-) Westminster Uzun İlmihal 160 (ilave bölüm-II/J)

 

L-) Westminster Kısa İlmihal 90

Söz'ün kurtuluş için etkin olması için nasıl okunması ve dinlenmesi gerekir?

Söz'ün kurtuluş için etkin olması için, ona gayret, hazırlık ve duayla yaklaşmamız; onu iman ve sevgiyle kabul etmemiz, yüreklerimizde saklamamız ve yaşamlarımızda uygulamamız gerekir.

 

M-)

M-) Westminster İnanç Açıklaması XIX/2 (ilave bölüm-II/L)

 

M-) Westminster İnanç Açıklaması XIX/5

Ahlaksal yasa aklanmış olan insanlarla birlikte diğerlerini de sonsuza dek bu yasaya itaate bağlar; ve bu da yalnızca içinde yazanlardan ötürü değil, ama aynı zamanda bu yasayı veren Yaratan Tanrı’nın yetkisi nedeniyledir. Mesih de bu yükümlülüğü Müjde’de geçersiz kılmaz, tersine tamamlar.

 

N-)

N-) Westminster İnanç Açıklaması XIX/2 (ilave bölüm-II/L)

 

O-)

O-) Westminster İnanç Açıklaması XIX/5 (ilave bölüm-II/M)

O-) Westminster İnanç Açıklaması XIX/6 (ilave bölüm-II/K)

 

O-) Westminster Uzun İlmihal 95

Ahlaksal yasa, tüm insanlara ne açıdan faydalıdır?

Ahlaksal yasa, Tanrı’nın kutsal doğasını ve iradesini, ve insanların sorumluluklarını bildirerek, onları buna uygun bir şekilde yürümeye bağlaması, bu yasayı tutma konusundaki yetersizliklerine, doğalarının, yüreklerinin ve yaşamlarının günahlı kirliliğine ilişkin onları ikna etmesi: günah ve bozulmuşluklarını görmeleri ile onları alçaltması, ve böylece Mesih’e ve onun mükemmel itaatine olan ihtiyaçlarını daha açık bir şekilde görmelerine yardımcı olması açısından tüm insanlar için yararlıdır.

 

O-) Westminster Uzun İlmihal 99

On Emrin doğru bir şekilde anlaşılması için hangi kurallar izlenmelidir?

On Emrin doğru bir şekilde anlaşılması için şu kurallar izlenmelidir:

1.                  Yasa mükemmeldir ve insanın bütününde herkesi bunun doğruluğuna ve bütününe tam olarak ebediyen uymaya bağlar; böylece her sorumluluğun en yüce mükemmelikle uygulanmasını gerektirir, ve günahın en küçüğünü bile yasaklar.

2.                  Yasa ruhsaldır, bu nedenle, sözlere, işlere ve tavırlara olduğu kadar canın diğer tüm güçleriyle birlikte anlayışa, iradeye ve duygulara kadar ulaşır.

3.                  Tek ve aynı şey, çeşitli açılardan, bir kaç buyrukta şart koşulur yahut yasaklanır.

4.                  Bir sorumluluk buyrulduğunda, bunun tersi yasaklanmıştır; ve bir günahın yasaklandığı bir yerde, tersi olan sorumluluğun yerine getirilmesi buyrulmuştur: öyle ki her nereye bir vaat iliştirilmiş ise, karşıtı olan tehdit de buna dahil edilmiştir; ve her nereye bir tehdit iliştirilmiş ise, karşıtı olan vaat de buna dahil edilmiştir.

5.                  Tanrı’nın yasaklamış olduğu şey, hiçbir zaman yapılmamalıdır; buyurmuş olduğu şey ise her zaman için bizlerin yükümlülüğüdür; buna karşın, her yükümlülüğün [aynı anda] sürekli olarak yerine getirilmesi gerekli değildir.

6.                  Günah ya da yükümlülük altında olan bir şey varsa, bunların tüm nedenleri, oluş şekilleri, görünüşleri ve bunlara olan kışkırtmalar ile birlikte tüm benzerleri de yasaklanmış ya da buyrulmuştur.

7.                  Sahip olduğumuz konuma uygun olarak bizler için yasaklanmış ya da bizlere buyrulmuş olan şeylerin, başkalarının da kendi konumlarına göre bunları yapmasına ya da yasaklananlardan kaçınmasını sağlamaya çalışma yükümlülüğümüz bulunmaktadır.

8.                  Başkalarına buyrulmuş olan şeylere ilişkin, kendi konumumuza ve çağrımıza uygun olarak o kişilere yardım etmek ve kendilerine yasaklanmış olan şeylerde onlara ortak olmamak için özen gösterme yükümlülüğü altında bulunmaktayız.

 

O-) Westminster Uzun İlmihal 152

Her günahın Tanrı’dan hak ettiği karşılık nedir?

En küçüğü bile olsa her günah, Tanrı’nın egemenliğine, iyiliğine, kutsallığına, yasasına karşı geldiğinden O’nun öfkesini ve lanetini almayı hak eder. Günahlar, bu karşılığı hem bu dünyada hem de gelecek olan dünyada alır. Bunları temizleyebilecek olan sadece Mesih’in kanıdır.

 

O-) Belçika İnanç Açıklaması 23

Kutsallığımızın,

İsa Mesih aracılığı ile kavuştuğumuz,

günahlarımızın bağışlanmasında yattığına

ve bu sayede Tanrı karşısındaki doğruluğumuzun sağlandığına

Davut’un ve Pavlus’un da öğrettiği gibi,

            işlerine bakmaksızın

isyanı bağışlanan, günahı örtülen

ve suçu RAB tarafından sayılmayan insanın kutsal olduğuna

inanırız.

 

Aynı elçinin ifade ettiği gibi

“İnsanlar, İsa Mesih'te olan kurtuluşla,

Tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar.”

Bundan dolayı bu kurtuluşta mühürlenmişizdir

ve bu mühür sonsuza dek bozulmaz.

            Bütün yüceliği Tanrı’ya vererek,

            kendimizi küçülterek,

            ne olduğumuzun bilincine vararak;

            vasıflarımıza yada kim olduğumuza

            bakarak hiçbir şey için hak iddia etmeden,

            kendisine iman ettiğimizde O’na ait olduğumuz,

çarmıhta can vermiş olan İsa Mesih’e salt bir itaat ile

dayanırız ve güveniriz.

 

Bütün günahlarımızın bedelini

sadece bu karşılamaktadır.

Tanrı’nın gelişi karşısında,

kendisini incir yaprağı ile örtmeye çalışırken titreyen

ilk atamız Adem’in yaptığını yapmadan

kendinden emin bir şekilde

vicdanlarımızı korkudan ve

dehşetten özgür kılmaya yeterlidir.

 

Eğer,

Tanrı’nın karşısına –

ne kadar kısa olursa olsun –

kendimize yada başka bir varlığa

güvenerek çıkmaya kalksaydık,

eyvah, o an yok olurduk.

 

İşte bu yüzden herkes Davut ile beraber

şu sözleri tekrarlamalıdır:

“Kulunla yargıya girme,

Çünkü hiçbir canlı senin karşında aklanmaz”

 

P-)

P-) Westminster İnanç Açıklaması XVI/2 (ilave bölüm-I/1-g)

 

P-) Westminster Uzun İlmihal 32

 

R-)

R-) Heidelberg İlmihali 21

Gerçek iman nedir?

Tanrı’nın kendi Sözünde gerçek olarak açıkladıklarına yalnızca bilgi ya da bilinçsizce bir inanış değildir;

 

Kutsal Kitap aracılığı ile Kutsal Ruh’un bende yarattığı (içimde var ettiği), başka bir katkı olmadan İsa Mesih aracılığı ile bizler için kazanılan, başkaları için değil fakat benim de işlediğim günahların bağışlandığı, Tanrı önünde sonsuza dek aklandığım ve kurtuluş için kabul edildiğimden, derin-köklü bir emin olmadır.

 

S-)

S-) Westminster İnanç Açıklaması XI/2

Mesih’i ve O’nun doğruluğunu alıp, bunlara dayanma eylemi olan iman, aklanmanın gerçekleştiği tek yoldur: ancak aklanan kiţide tek başına değildir ama her zaman için diğer kurtaran lütufları beraberinde bulundurur ve bu da ölü değil, sevgiyle etkin olan bir imandır.

 

S-) Westminster İnanç Açıklaması XVI/2 (ilave bölüm-I/1-g)

S-) Westminster Uzun İlmihal 32 (ilave bölüm-II/P)

 

T-)

T-) Westminster İnanç Açıklaması XI/2  (ilave bölüm-II/S)

 

O-)

O-) Westminster Uzun İlmihal 149 (ilave bölüm-II/P)

 

O-) Westminster Kısa İlmihal 82 (ilave bölüm-II/P)

Herhangi bir insan Tanrı'nın buyruklarını kusursuz bir şekilde yerine getirme gücüne sahip midir?

Düşüşünden beri, doğal hiç bir insanın Tanrı'nın emirlerini kusursuz bir şekilde yerine getirmeye gücü yetmemeksiyle birlikte, düşünceleri, sözleri ve davranışlarıyla her gün onlara karşı gelmektedir.

 

U-)

U-) Westminster İnanç Açıklaması VI/5

Bozulmuş olan bu insan doğası, yeniden doğan insanlarda bu yaşam boyunca varlığını sürdürür. Bu bozulmuş doğa, Mesih aracılığıyla bağışlanmış ve öldürülmüş olduğu halde; hem kendisi hem de tüm yaptıkları gerçek anlamda günahtır.

 

O-) Westminster Uzun İlmihal 149 (ilave bölüm-II/P)

 

V-)

V-) Westminster Uzun İlmihal 148

Onuncu buyruğun yasakladığı günahlar nelerdir?

Onuncu buyruğun yasakladığı günahlar kendi mal varlığımızdan hoşnut olmamak, komşumuzun sahip olduğu şeylerden kederlenmek, ona ait olan varlığa karşı doğru olmayan dugular beslemektir.

 

V-) Westminster Kısa İlmihal 81

Onuncu emirde yasaklanan nedir?

Onuncu emir, kendi durumumuz hakkında bütün hoşnutsuzluğu, komşumuza haseti ya da onların iyi halinden ötürü üzülmeyi ve ona ait olan herhangi bir şeye karşı uygun olmayan her hareket ve isteği yasaklar.

 

Y-)

Y-) Westminster Uzun İlmihal 148 (ilave bölüm-II/V)

 

Y-) Westminster Kısa İlmihal 81 (ilave bölüm-II/V)

 

Z-)

Z-) Westminster Uzun İlmihal 135

Altıncı buyruğun gerekleri nelerdir?

Altıncı buyruğun gerekleri kendimizin ve başkalarının canını almaya yönelik tüm düşüncelere ve amaçlara direnmek tüm tutkuları yatıştırmak, tüm fırsatlardan, ayartılardan ve uygulamalardan kaçınmaktır. Ömrü tüketen şeylere karşı çıkmak, şiddete karşı kendimizi savunmak, Tanrı’nın eline sabırla katlanmak, zihnimizin sakinliğine, ruhumuzun sevincine, yiyeceklerimize, içeceklerimize, sağlığımıza, uykumuza, işlerimize, dinlencemize özen göstermek, pak düşüncelere sevgiye, merhamete, uysallığa, yumuşak huyluluğa, iyiliğe, barışçıllığa, terbiyeli konuşmalara ve davranışlara,uzlaşmaya, haksızlıklara katlanmaya, bağışlamaya, kötülüğe iyilikle karşılık vermeye, sıkıntıda olanları teselli etmeye, masum olanları korumaya ve savunmaya adanmış olmaktır.

 

A.1-)

A.1-) Westminster Uzun İlmihal 193

Dördüncü ricada ne için dua ediyoruz?

Dördüncü ricada (Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver) hem Adem’de hem de kendi hayatımızda günahlı olduğumuzu, böylece bu yaşamın bütün bereketlerini yitirdiğimizi Tanrı tarafından bunlardan mahrum edildiğimizi, bunların bizi hayatta tutmak için yeterli olmadığını, kendi iyiliğimizle ya da yeteneklerimizle bunları sağlayamayacağımızı ortaya koyuyor. Bunları yasal olmayan bir şekilde arzuluyor, elde ediyor ve diğer tüm insanların Tanrı’nın sağlayışına dayanarak günlük ekmeğimizi yasal yollardan karşılıksız olarak sağlaması için dua ediyoruz. Babamız olan Tanrı, .bize günlük ihtiyacımızı en iyi şekilde karşılayacak, bizleri bereketleyerek bunları kutsal ve uygun bir şekilde kullanmamızı sağlayacaktır. O’nun sağlayışından hoşnut olmalı, Tanrı’nın bize sağladıklarının dışında kalan şeyleri kabul etmemeliyiz.

 

A.2-)

A.2-) Westminster Uzun İlmihal 104

İlk emirde hangi sorumluluklar şart koşulmaktadır?

İlk emirde şart koşulan sorumluluklar, Tanrı’yı, tek gerçek Tanrı ve bizim Tanrımız olarak bilmek ve ikrar etmek; ve bu gerçeğe uygun şekilde düşünerek, derin derin düşünerek, hatırlayarak, büyük saygı duyarak, hürmet ederek, hayranlık duyarak, O’nu seçerek, severek, arzulayarak, O’ndan korkarak O’na tapınmak ve yüceltmek; O’na inanmak; O’na güvenmek, O’nda ümit etmek, O’ndan zevk almak, O’nda sevinmek; O’nu hararetle istemek; O’nu çağırmak, tüm övgü ve hamdı O’na yükseltmek, tüm varlığımızla tüm itaati O’na sunmak ve boyun eğmek; O’nu hoşnut etmek için her şeyde dikkatli olmak, ve her hangi bir şeyde hoşnutsuz olduğunda üzüntüyle dolmak; ve alçakgönüllü bir şekilde O’nunla yürümektir.

 

A.3-)

A.3-) Westminster Uzun İlmihal 145

Dokuzuncu buyruğun yasakladığı günahlar nelerdir?

Dokuzuncu buyruğun yasakladığı günahlar gerçeği değiştirmek, kendimizin ve komşumuzun saygınlığını zedelemek, sahte kanıtlar sunmak, sahte tanıklar bulmak, kötü bir neden uğruna mücadele vermek, haksız hükümleri desteklemek, kötülüğü iyilik, iyiliği kötülükle karıştırmak, kötü olana doğru olanın hakkını vermek, doğru olana kötü olanın hakkını vermek, sahtekarlık, gerçeği saklamak, adil bir davada sessiz kalmak, günahı azarlamamamız ya da başkalarına şikayet etmemiz gerektiğinde bunu yapmamak, gerçeği uygun olmayan zamanda ya da kötü bir amaçla söylemek, gerçeğin anlamını değiştirmek, belirsiz ve ya da kuşkulu bir dille konuşmak, doğru konuşmamak, yalan söylemek, iftira atmak, kötü konuşmak, dedikodu yapmak, fısıldaşmak, alay etmek, sövmek, aceleci, kaba ve yanlış bir şekilde kınamak, niyetleri, sözleri ve eylemleri yanlış yapılandırmak, yağ çekmek, kibirlenmek, kendimizi ve başkalarını küçük ya da büyük görmek, Tanrı’nın bağışlarını ve armağanlarını inkar etmek, küçük hataları büyütmek, günahları itiraf etmemiz gerektiğinde saklamak ya da mazeretler bularak örtmek, suçları gereksiz yere açığa çıkarmak, masallar uydurmak, yalanlara kulak vermek, adil davalara gözlerimizi kapamak, kötü kuşkular, başkalarının haklı kazancını kıskanmak, bunu azaltmak için çaba göstermek ya da arzu duymak, aşağılandıklarında sevinmek, alay edip hor görmek, kötülüğe hayran olmak, yasal sözleri çiğnemek, iyi haberleri göz ardı etmek, kendimizin ya da başkalarının saygınlığını zedeleyecek uygulamalardan kaçınmamak.

 

A.4-)

A.4-) Westminster İnanç Açıklaması XX/2

Yalnızca Tanrı, vicdanın Rabbidir, ve onu Tanrı Sözü’ne her şekilde karşı olan insan öğretilerinden ve buyruklarından; ya da bunun yanında iman ve tapınma ile ilgili konularda özgür kılmıştır. Öyle ki vicdana karşı hareket ederek bu gibi öğretilere inanmak, ya da bu gibi buyruklara itaat etmek gerçek vicdan özgürlüğüne ihanet etmek anlamına gelir: ve soyut bir iman, kati ve kör bir itaat istemek de aynı zamanda vicdan ve düşünce özgürlüğünü yok etmek olur.

 

A.5-)

A.5-) Belçika İnanç Açıklaması 13 (ilave bölüm-II/E)

 

A.6-)

A.6-) Westminster Uzun İlmihal 151 (ilave bölüm-II/F)

 

A.7-)

A.7-) Heidelberg İlmihali 110

Sekizinci emirde Tanrı neyi yasaklıyor?

Tanrı yalnızca yasa ile cezalandırılabilen hırsızlık ve soygunu yasaklamıyor. Fakat hile ve dolandırıcılıkla planlar düzenleyerek yasalmış gibi gösterdiğimiz yanlış ölçüyle, yanlış ebatla ya da sayıyla hileyle mal edinmek, sahte para basmak, haddinden fazla faiz almak ya da Tanrı tarafından yasaklanmış başka bir şeyle kazanç elde etmek Tanrı’nın gözünde komşularımızdan çalmak demektir.

Buna ilave olarak Tanrı açgözlülüğü ve armağanlarının gereksizce israf edilmesini yasaklar.

 

A.8-)

A.8-) Westminster Uzun İlmihal 142

Sekizinci buyruğun yasakladığı günahlar nelerdir?

Sekizinci buyruğun yasakladığı günahlar hırsızlık, soyguculuk, adam kaçırma, çalıntı mal alımı, sahtekarlık, sahte ağırlıklar ve ölçüler, mülk sınırlarını ihlal, insanlar arasındaki sözleşmelerde adaletsizlik ve sadakatsizlik güveni ihlal, zulüm, şantaj, tefecilik, rüşvet, adil olmayan davalar, yağmacılık, malı değiştirerek fiyatı artırma, kanuna uygun olmayan işler, komşumuza ait olan şeyleri elimizde tutma ve geri vermeme, başkasının malına göz koymak, dünyasal mallara gereğinden çok değer verme, bunları almak ve elimizde tutmak için haksızlık yapma başkalarının mal varlığını kıskanma, boş gezerlik, savurganlık, kumarbazlık ve Tanrı’nın bize sunmuş olduğu varlığı ve konforu uygun bir şekilde kullanmama.

 

A.9-)

A.9-) Westminster Uzun İlmihal 135 (ilave bölüm-II/Z)

 

A.10-)

A.10-) Evetiniz evet olsun: WİA XXI/5; XXII/1-5

 

A.10-) Westminster İnanç Açıklaması XXI/5

Farklı vakit ve mevsimlerde, kutsal ve dini bir tavırla yerine getirilmesi gereken dini yeminlerin, dini adakların, ciddi oruçların, ve özel durumlarda sunulan şükranların yanı sıra, Kutsal Yazıların tanrısal bir korkuyla okunması, Söz’ün anlayış, iman ve saygıyla Tanrı’ya itaat ederek vicdanen dinlenmesi  ve doğru bir şekilde vaaz edilmesi, lütuf dolu bir yürekten mezmurlar söylenmesi; ve ayrıca Mesih tarafından verilmiş sakramentlerin doğru bir şekilde verilmesi ve layık bir şekilde alınması, olağan dini tapınışın parçalarıdır.

 

A.10-) Hristiyan bir kişinin sözü güvenilirdir: WİA XXII/2, Hİ 99, 102

 

A.10-) Heidelberg İlmihali 99

Üçüncü emirde Tanrı’nın bizden isteği nedir?

Lanet ederek, yalan yere ya da gereksiz yemin ederek Tanrı’nın ismini ne küfür ya da kötü amaçla kullanmalı ne de görgü tanığı olduğumuz şeylerde sessiz kalarak4 korkunç günahlara karıştırmalıyız.

Bu emir, uygun bir şekilde O’na itirafta bulunalım, O’na dua edip yaptığımız ve söylediğimiz her şeyde O’nu övelim diye Tanrı’nın kutsal adını saygı ve korkuyla kullanmamızı talep eder.

 

A.10-) Heidelberg İlmihali 102

Azizler ya da diğer yaratılmışlar aracılığı ile yemin edebilir miyiz?

Hayır. Yasal bir yeminin anlamı bütün kalbimi bilen biri olarak doğruluğuma tanıklık etmeye ve yanlış yemin ettiğimde beni cezalandırması için Tanrı’yı çağırmaktır.3 Yaratılmış hiçbir şeyin böyle bir yüceliği yoktur.4

 

A.11-)

A.11-) Westminster İnanç Açıklaması XXI/5 (ilave bölüm-II/A.10)

 

A.12-)

A.12-) Westminster İnanç Açıklaması XV/6

Her insan Tanrı’ya günahlarını kişisel olarak itiraf ederek bunların bağışlanması için dua etmelidir; bunu yaptığında ve bu günahlara sırtını döndüğünde merhamet bulacaktır; öyle ki kardeşine ya da Mesih’in Kilisesine karşı suç işleyen kişi kendilerine karşı suç işlediği kimselere karşı olan tövbesini ve günahından duyduğu üzüntüyü kişisel olarak ya da herkesin önünde açıkça ititraf etmeye istekli olmalıdır. Bunların yapılması üzerine kendisine karşı suç işlenen kişiler onunla barışmalı ve sevgiyle kabul etmelidir.

 

A.12-) Westminster İnanç Açıklaması XXI/3 (ilave bölüm-II/C)

 

A.12-) Westminster Uzun İlmihal 183

Kimler için dua etmeliyiz?

Mesih’in yeryüzündeki tüm kilisesi için için dua etmeliyiz, yönetimler, hizmetler, kendimiz, kardeşlerimiz, düşmanlarımız, bütün insanlar ve bizden sonra yaşayacaklar için dua etmeliyiz. Ancak ölüler ve ölümcül günah işlemiş olanlar için dua edemeyiz.

 

A.12-) Westminster Uzun İlmihal 185 (ilave bölüm-II/C)

 

A.13-)

A.13-) Belçika İnanç Açıklaması 26

Tek ve eşsiz Aracımız ve Kefilimiz

Adil olan İsa Mesih olmadıkça,

kimsenin Tanrı’ya gelemeyeceğine inanırız.

 

Biz insanların yüce Tanrı’ya ulaşabilmesi için

Tanrısal özle bütünleşen insan doğası içinde

İsa Mesih, insan bedeninde doğmuştur;

ki kendisiyle paydaşlığımız olsun,

ki Baba’nın kendisi ve biz arasında

Aracı olarak atadığı İsa Mesih,

bizleri yüceliği ile korkutmasın,

bizlerde bozulmuşluğumuzdan dolayı,

başka aracı aramayalım.

 

Çünkü ne cennetteki ne de dünyadaki varlıklar arasında

bizleri İsa Mesih’ten daha fazla seven yoktur.

Kendisi,

“Tanrı özüne sahip olduğu halde,”

“yüceliğinden soyunarak

kul özünü aldı ve insan benzeyişinde doğdu.”63 

Kendisini “her yönden kardeşlerine” 64 benzetti.

 

            Başka bir aracı bulmak zorunda olduğumuzu farz edelim.

                        Bizler “Tanrı'nın düşmanlarıyken” 65 bizim için

                        canını verenden daha çok kim bizi sevebilir ki?

            Saygın ve güçlü bir aracı bulmak zorunda olduğumuzu farz edelim.

“Tanrı'nın sağında oturan”66

ve “gökte ve yeryüzünde bütün yetki”

kendisine verilenden daha fazla kimin saygınlığı

ve gücü olabilir ki?

            Tanrı’nın biricik Oğlu’ndan

sözü daha çok dinlenecek bir aracı kim olabilir ki?

           

            Ne yazık ki katıksız bir inançsızlıktan doğan

azizlerin aracı olarak kullanılması uygulaması,

            onurlandırılması gereken azizlerin

            lekelenmelerine yol açtı.

            Azizler asla böyle bir talepte bulunmamışlardı,

                        metinlerden görüldüğü gibi,

böyle bir uygulamayı sürekli bir biçimde reddetmeyi

kendilerine görev olarak kabul etmişlerdi.

 

            Bunun savunması olarak dualarımızı,

Tanrı’ya yöneltmeye layık olmadığımızı söyleyemeyiz –

            meselemiz dualarımızı kendi saygınlığımıza

dayandırarak sunma meselesi değildir,

meselemiz dualarımızın iman sayesinde

doğruluğuna kavuştuğumuz Mesih’e,

yüceliğine ve saygınlığına

dayandırarak sunmamız meselesidir.

 

            Bu aptalca korkudan –

yada inançsızlıktan

kurtulmamızı haklı sebeplerden dolayı isteyen elçi  

şunları kaleme almıştır:

İsa Mesih’in, “her yönden kardeşlerine benzemesi gerekiyordu.

Öyle ki, Tanrı'ya olan hizmetinde merhametli ve

sadık başkâhin olup halkın günahlarını Tanrı'ya bağışlatabilsin.”68

“Çünkü kendisi sınandığında acı çektiğine göre,

sınananlara yardım edebilir.”69

 

Daha da ötesi,

bizleri Tanrı’ya yaklaşma konusunda teşvik etmek

isteyen elçi şunları yazmıştır:

“Gökleri aşmış olan büyük başkâhinimiz

Tanrı'nın Oğlu İsa varken,

açıkça benimsediğimiz inanca sımsıkı sarılalım.

Çünkü zayıflıklarımızda bize yakınlık duyamayan değil,

tersine, her alanda bizim gibi sınanmış,

yine de günah işlememiş bir başkâhinimiz vardır.

Bu nedenle merhamete ermek

ve gerektiğinde bize yardım edecek lütfa kavuşmak için

Tanrı'nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım”70

demiştir.

 

Aynı elçi,

“İsa'nın, kendi kanı sayesinde

kutsal yere girmeye cesaretimiz vardır,

imanın verdiği tam güvenceyle,

yürekten bir içtenlikle Tanrı'ya yaklaşalım”71

demiştir.

 

Benzer bir şekilde,

“Ama İsa sonsuza dek yaşadığı için kâhinliği süreklidir.

Bu nedenle O'nun aracılığıyla

Tanrı'ya yaklaşanları tamamen kurtaracak güçtedir.

Çünkü onlara aracılık etmek için hep yaşamaktadır”72

demiştir.

 

İsa Mesih’in kendisi şu gerçeği

beyan ettikten sonra, başka neye ihtiyacımız olabilir ki?

“İsa ona, «Yol, gerçek ve yaşam ben'im» dedi.

«Benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez.”73

Bir başka aracıyı niçin arayalım?

 

Oğlu’nu bize Aracımız olarak vermek

Tanrı’yı hoşnut ettiğine göre

bir başkası için O’nu terk etmeyelim –

            ki o başkasını arasak da asla bulamayız.

Çünkü Tanrı, Oğlu’nu bize verdiğinde

her birimizin günahlı olduğunu çok iyi biliyordu.

 

Bundan dolayı,

İsa Mesih’in buyruğuna itaat ederek,

bizlere Rab’bin duasında öğrettiği gibi,

tek Aracımız olan İsa Mesih aracılığıyla,

O’nun adıyla

Baba’dan isteyeceğimiz

her şeyi alacağımız güvencesiyle

cennetteki Baba’mıza sesleniriz.

 

 

Kaynakçalar:

- The New Geneva Study Bible, Thomas Nelson Publisers, Nasville, USA

- İncil’in Mesajı, F.F. Bruce, Müjde Yayıncılık, İstanbul

- The Knowing Jesus Study Bible, Zondervan Publishing, Grand Papids MI 49530, USA

- Nelson’s Quick Reference, Warren W. Wiersbe, Thomas Nelson Publishers, Atlanta USA

- Tyndale New Testament Commentraies, Eerdmans Publishing Co., Grand Rapids, MI, USA

- The Spirit of the Reformation,  Study Bible, Zondervan, Grand Rapids, MI, USA

- Reform İnanç Açıklamaları

 


 

[1] Matta 6.43-48; 19.19, Markos 12.31; Romalılar 13.10; 15.1, Galatyalılar 5.14, Levililer 19.18

[2] Yakup 1.18 / I.Petrus 1.22Gerçeğe uymakla kendinizi arıttınız ve kardeşler için içten bir sevgiye sahip oldunuz. Buna göre birbirinizi candan, yürekten sevin. 23Çünkü ölümlü değil, ölümsüz bir tohumdan, yani Tanrı'nın diri ve kalıcı sözü aracılığıyla yeniden doğdunuz.

[3] İbraniler 11.31, Yeşu 2.1-21; 6.17-27

[4] Romalılar 4.1-5; 5.1

[5] Matta 5.16; 6.1-4, (Matta 25.35-36; 26.10) Koloseliler 1.10, I.Timoteyus 6.18, Titus 2.7; 2.14; 3.8, I.Petrus 2.12 (Elçilerin İşleri 9.36, Vahiy 2.2)

[6] Matta 5.37 Evet'iniz evet, `hayır'ınız hayır olsun. Bundan fazlası Şeytan'dandır.

[7] I.Yuhanna 2.15Dünyayı ve dünyaya ait şeyleri sevmeyin. Dünyayı sevenin Baba'ya sevgisi yoktur. 16Çünkü dünyaya ait olan her şey, doğal benliğin tutkuları, gözün tutkuları ve maddi yaşamın verdiği gurur Baba'dan değil, dünyadandır. 17Dünya ve dünyasal tutkular geçer, ama Tanrı'nın isteğini yerine getiren sonsuza dek yaşar.

[8] Süleymanın Meselleri 27.1 Yarınla övünme, Çünkü ne getireceğini bilemezsin.

[9] I.Timoteyus 6:6 Oysa eldekiyle yetinerek Tanrı yolunda yürümek büyük kazançtır. 7 Çünkü dünyaya ne bir şey getirdik, ne de ondan bir şey götürebiliriz. 8 Yiyeceğimiz ve giyeceğimiz varsa, bunlarla yetiniriz. 9 Zengin olmak isteyenler ayartılıp tuzağa düşerler, insanları çöküşe ve yıkıma götüren birçok anlamsız ve zararlı arzulara kapılırlar. 10 Çünkü her türlü kötülüğün bir kökü de para sevgisidir. Bazıları zengin olmak hevesiyle imandan saptılar ve kendi kendilerine çok acı çektirdiler. I.Timoteyus 6:17 Şimdiki çağda zengin olanlara gururlanmamalarını, gelip geçici zenginliğe ümit bağlamamalarını buyur. Zevk almamız için bize her şeyi bol bol veren Tanrı'ya ümit bağlasınlar. 18 Onlara, iyilik yapmalarını, iyilikten yana zengin olmalarını, cömert ve paylaşmaya istekli olmalarını buyur. 19 Böylelikle gerçek yaşama kavuşmak üzere gelecek için kendilerine sağlam temel olacak bir hazine biriktirmiş olurlar.

[10] Matta 6:33 Siz önce O'nun egemenliğinin ve O'ndaki doğruluğun ardından gidin, o zaman size tüm bunlar da verilecektir.

[11] Filipililer 4.6, Matta 7.7; 26.41, I.Selanikliler 5.17-18, I.Tarihler 16.11

[12] Ayrıca Bölüm IV.7: Yakup’un Eski Ahitten Öğretisi kısmına bakınız.

[13] I.Korintliler 1:19 Nitekim şöyle yazılmıştır:«Bilgelerin bilgeliğini yok edeceğim, zekilerin zekâsını boşa çıkaracağım.» 20 O halde bilge kişi nerede? Din bilgini nerede? Bu çağın hünerli tartışmacısı nerede? Tanrı, dünya bilgeliğinin saçma olduğunu göstermedi mi? 21 Mademki dünya, Tanrı'nın bilgeliğine göre Tanrı'yı kendi bilgeliğiyle tanımadı, Tanrı, iman edenleri, saçma sayılan bildiriyle kurtarmaya razı oldu; I.Korintliler 1:29 Öyle ki, Tanrı'nın önünde hiçbir insan övünmesin. 30 Ama siz Tanrı sayesinde Mesih İsa'dasınız. O bizim için Tanrısal bilgelik, doğruluk, kutsallık ve kurtuluş oldu.

[14] Mezmur 18: 41 Feryat ettiler, ama kurtaran çıkmadı;

RAB'bi çağırdılar, ama O yanıt vermedi.

[15] II.Korintliler 1: 23 Tanrı'yı tanık tutarım ki, Korint'e tekrar gelmeyişimin nedeni sizi esirgemekti. I.Selanikliler 2:10 İman eden sizlere karşı davranışımızın ne denli kutsal, adil ve kusursuz olduğuna siz tanıksınız; Tanrı da buna tanıktır.

[16] Elçilerin İşleri 14:23 İmanlılar için her toplulukta ihtiyarlar seçtiler. Dua ve oruçla onları, inanmış oldukları Rab'be emanet ettiler.

[17] Yakup Yeruşalim Kilisesinde önemli bir lider idi (Elçilerin İşleri 15.12-21)

[18] Elçilerin İşleri 8.1; 11.19

[19] Yakup bu alıntıyı yaptığında geçmişte olan bir şeyi anlatmak ve açıklamak içinde değil de okuyucunun zaten bildiği bir gerçeği Mesih’in bakış açısından vermeye çalışmıştır. (1.9-11; 2.21-25; 4.6; 5.11, 17).

[20] Yuhanna 21:23 Bu yüzden kardeşler arasında o öğrencinin ölmeyeceğine dair bir söylenti çıktı. Romalılar 8:29 Tanrı, önceden bildiği kişileri, Oğlunun benzerliğine dönüştürmek üzere önceden belirledi. Öyle ki, Oğul birçok kardeşler arasında ilk doğan olsun. [İbraniler 3.1 ayeti kutsal kardeşler ifadesini kullanır çünkü Mesih bizleri kendi kardeşleri yaptı ve kutsadı (İbraniler 2.11)]. Ayrıca İbraniler 2.17, Esinleme 12.10; 19.10, Matta 25.40.

[21] Luka 8. 19 İsa'nın annesiyle kardeşleri O'na geldiler, ama kalabalıktan ötürü yanına yaklaşamadılar. 20 İsa'ya, «Annenle kardeşlerin dışarıda duruyor, seni görmek istiyorlar» diye haber verildi. 21 İsa haberi getirenlere şöyle karşılık verdi: «Annemle kardeşlerim, Tanrı'nın sözünü işiten ve uygulayanlardırMatta 23.8 «Kimse sizi `Rabbî' diye çağırmasın. Çünkü sizin bir tek öğretmeniniz var ve hepiniz kardeşsiniz.

[22] Elçilerin İşleri 5.41 Elçiler, İsa'nın adı uğruna hakarete layık görüldükleri için Yüksek Kurul'un huzurundan sevinç içinde ayrıldılar. Elçilerin İşleri 16.23, Onları iyice dövdürdükten sonra hapse attılar. Zindancıya, onları sıkı güvenlik altında tutmasını buyurdular. 25 Gece yarısına doğru Pavlus'la Silas dua ediyor, Tanrı'yı ilahilerle yüceltiyorlardı. Öbür tutuklular da onları dinliyordu. II.Korintliler 6.10 Kederliyiz, ama her zaman seviniyoruz. Yoksuluz, ama birçoklarını zengin ediyoruz. Hiçbir şeyimiz olmasa da her şeye sahibiz. (İbraniler 10.34, I.Petrus 4.12-13, II.Korintliler 4.17)

[23] a Yakup 2.20 ayetini Galatyalılar 5.6 ayeti ile kıyaslayınız.

[24] a Yakup 3:8 ayetini Romalılar 3:13 ayeti ile kıyaslayınız.

[25] Romalılar 3.26; 4.1-5, Galatyalılar 2.16

[26] II.Korintliler 5.7

[27] İbraniler 10.35-12.3

[28] Romalılar 3.28 Çünkü insanın, Yasa'nın gereklerini yapmakla değil, imanla aklandığı kanısındayız.

[29] Yakup 2.24 Görüyorsunuz, insan yalnız imanla değil, eylemle de aklanır.

[30] Dönemin yaygın gnostik anlayışında üst bilgi yada her insanın ulaşmaya çalışması gereken gizli bilgi kişinin bu hayattaki en önemli hedefi idi.

[31] I.Selanikliler 1. 2‑3Dualarımızda sizleri anıyor, her zaman hepiniz için Tanrı'ya şükrediyoruz. İmanın ürünü olan etkinliğinizi, sevgiye dayanan emeğinizi ve Rabbimiz İsa Mesih'e bağladığınız ümitten gelen dayanıklılığınızı Babamız Tanrı'nın önünde durmadan anıyoruz.

[32] Galatyalılar 5.17, Luka 17.10, Eyüp 22.2-3

[33] Romalılar 7.13-20, Galatyalılar 5.17

[34] II.Timoteyus 4.7Yüce mücadeleyi sürdürdüm, yarışı bitirdim, imanı korudum. 8Bundan böyle, doğruluk tacı benim için hazır duruyor. Adil yargıç olan Rab, o gün bu tacı bana, ve yalnız bana değil, O'nun gelişini özlemle beklemiş olanların hepsine verecektir (Filipililer 3.12-14).

[35] Yakup. 2:18, 22

[36] Matta 6:14-15;18:21-35

[37] Çıkış 22.29, Levililer 2.12, Tesniye 18.4; 26.2 Nehemya 10.35. “İlk Ürün” sadece hasatın ilk kısmı değil fakat aynı zamanda “hasatın en iyisi” idi (Çıkış 23:19; 34:26, Levililer 23:9-19, Hezekiel 44:30).

[38] Yakup 2.5 ayetini Luka 6.20 ayeti ile kıyaslayınız

[39] Mezmur 35.10; 70.5; 72.12, 74.21

[40] Öyleyse topluluk içindeki kimselerin fakir yada zengin olması değil, sonsuz Müjdeye, Rab’bin bakış açısına sahip olup olmadığı daha önemli bir konudur. Eğer Hristiyanlar Mesih’e benzeyen kimseler ise Mesih’in hizmetkar olarak aramıza gelip yoksul, zayıf, kimsesiz ve toplumun hor gördüğü kimselerin yanında yer almış olması unutulmamalıdır. Mesih İsa körlere, sakatlara, dilencilere ve kendisinden yardım dileyenlere kadın erkek ayrımı yapmadan ilgi göstermiştir. Öyleyse Hristiyanlar da aynen Mesih’in yolunda yürümeli ve O’nun karakterinde büyümeye, düşünüş ve yaşayışlarını Mesih’e benzer bir şekilde değiştirmeye çalışmalıdır. Kişilerin zenginlik yada toplumsal statüleri kilise içinde bir standart oluşturursa Kilise cennetten daha fazla dünyaya benzeyecektir. Tanrı yoksul kişileri de imanda zengin kılmak ve egemenliğin mirasçıları yapmaktan hoşnut kalmıştır (2:5).

[41] Yakup 5.1-6 ayetlerini Matta 20.1-7 ayetleri ile kıyaslayınız.

[42] Tesniye 15.7-8; 24.12, Matta 19.21, Luka 6.20, Galatyalılar 2.10

[43] Mezmur 12.5, Çıkış 23.9, Tesniye 24.14-15

[44] Çıkış 22:25 Halkıma, aranızda yaşayan bir yoksula ödünç para verirseniz, ona tefeci gibi davranmayacaksınız. Üzerine faiz eklemeyeceksiniz. Levililer 19:15 Yargılarken haksızlık yapmayacaksın. Yoksula ayrıcalık göstermeyecek, güçlüyü kayırmayacaksın. Komşunu adil biçimde

yargılayacaksın (25:1-55). Tesniye 15:7-11; 24:12-15, Süleymanın Meselleri 22:22, Daniel 4:27, Zekerya 7:10

[45] Efes. 1:11; Rom. 11:33; İbr. 6:17: Rom. 9:15, 18

[46] Yak. 1:13, 17; 1. Yuh. 1:5

[47] Elç. 2:23; Mat. 17:12; Elç. 4:27-28; Yuh. 19:11; Sül. M. 16:33